logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.2024/221, K.2025/152, 10/07/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı : 2024/221

Karar Sayısı : 2025/152

Karar Tarihi : 10/7/2025

R.G.Tarih-Sayı : 13/10/2025-33046

 

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

İTİRAZIN KONUSU: 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 3/7/1940 tarihli ve 3890 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 206. maddesinin 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 5., 10., 35. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Sıra cetveline yönelik şikâyet davasının istinaf incelemesinde itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ

Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 206. maddesi şöyledir:

 “Adi ve rehinli alacakların sırası:

Madde 206 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

 (Değişik birinci fıkra: 28/2/2018-7101/5 md.) Alacakları rehinli olan alacaklıların satış tutarı üzerinde rüçhan hakları vardır. Gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi, rehinli alacaklardan sonra gelir.

Bir alacak birden ziyade rehinle temin edilmiş ise satış tutarı borca mahsup edilirken her rehinin idare ve satış masrafı ve bu rehinlerden bir kısmı ile temin edilmiş başka alacaklar da varsa bunlar nazara alınıp paylaştırmada lazım gelen tenasübe riayet edilir.

Alacakları taşınmaz rehniyle temin edilmiş olan alacaklıların sırası ve bu teminatın faiz ve eklentisine şümulü Kanunu Medeninin taşınmaz rehnine müteallik hükümlerine göre tayin olunur. (Ek cümle: 29/6/1956-6763/42 md.; Mülga cümle: 14/1/2011-6103/41 md.)(…)

 (Değişik dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/52 md.) Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur:

Birinci sıra:

A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,

C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.

İkinci sıra:

Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;

Ancak bu alacaklar, iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.

Üçüncü sıra:

Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.

Dördüncü sıra:

İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.

 (Ek fıkra: 17/7/2003-4949/52 md.) Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:

1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi.

2. İflâsın ertelenmesi süresi.

3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre.

4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre.

 (Ek fıkra: 14/1/2011-6103/41 md.) Gemilerin paraya çevrilmesi hâlinde yapılacak sıra cetveli, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler için Türk Ticaret Kanununun 1389 ilâ 1397 nci maddesi hükümlerine göre düzenlenir.

II. İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Kadir ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR ve Metin KIRATLI’nın katılımlarıyla 25/12/2024 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.

2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görev kapsamına giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.

3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 2004 sayılı Kanun’un 206. maddesinin birinci fıkrasının iptalini talep etmiştir. İtiraz konusu kuralın birinci cümlesinde rehinli alacağa sahip alacaklıların satış bedeli üzerinde diğer alacaklılara göre rüçhan hakkı olduğu; ikinci cümlesinde gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve verginin rehinli alacaklardan sonra geldiği düzenlenmiştir.

4. Bakılmakta olan davanın konusu icra takibinde aracın satışı sonrasında düzenlenen sıra cetvelinde motorlu taşıtlar vergisinin araç üzerindeki rehin alacağından önceki sıraya konulması işlemine karşı şikâyet talebine ilişkindir. Kuralın birinci cümlesinde öngörülen rehinli alacak sahiplerinin diğer alacaklılara göre rüçhan hakkı sahibi olmaları genel bir düzenleme niteliğinde olup rehinli alacakların diğer tüm alacaklara göre sıra cetvelindeki öncelikli yerini ifade etmektedir. Davanın konusunu da oluşturan gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi alacakları ile rehinli alacakların sıra cetvelindeki önceliğine yönelik düzenleme içeren kuralın ikinci cümlesi ise genel hüküm niteliğinde olan kuralın birinci cümlesi kapsamında belli vergilerle rehinli alacaklar arasındaki öncelik durumunu düzenlemektedir. Bu itibarla bakılmakta olan davanın konusu gözetildiğinde anılan maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin esasına yönelik incelemenin söz konusu fıkranın ikinci cümlesi yönünden yapılması gerekir.

5. Açıklanan nedenle 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 3/7/1940 tarihli ve 3890 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 206. maddesinin 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının;

A. Birinci cümlesinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin “birinci fıkranın ikinci cümlesi” yönünden yapılmasına,

B. İkinci cümlesinin esasının incelenmesine,

OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III. ESASIN İNCELENMESİ

6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A.                Anlam ve Kapsam

7. İflas, külli bir icra yolu olup alacağın kamu alacağı veya özel alacak olması fark etmeksizin tüm alacakların tahsil edilmesi için başvurulabilen bir yoldur. 2004 sayılı Kanun’un 165. maddesine göre mahkemece borçlunun iflâsına karar verilmesiyle borçlu (müflis) hakkında iflas açılmış olmaktadır. Anılan Kanun’un 184. maddesinin birinci fıkrasında ise iflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün mallarının hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa (iflas masası) teşkil edeceği ve alacakların ödenmesine tahsis olunacağı belirtilmiştir.

8. Kanun’un 206. maddesinde iflas tasfiyesi sırasındaki iflas masasına giren alacakların ödenme sırası düzenlenmiştir. Bununla birlikte Kanun’un 140. maddesindeki atıf gereğince cüzi icra yoluyla takipte de sıra cetvelinin uygulanma imkânı bulunmaktadır. Söz konusu maddede haczedilen malın satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi hâlinde icra dairesinin alacaklılar için bir sıra cetveli yapacağı ve alacaklıların, 206. madde gereğince iflas hâlinde hangi sıraya girmeleri gerekiyorsa o sıraya kabul olunacakları hükme bağlanmıştır.

9. Anılan maddenin itiraz konusu birinci fıkrasının birinci cümlesinde iflas masasına tabi malın satış tutarı üzerinde rehinli alacaklıların diğer tüm alacaklılara göre rüçhan hakkı olduğu belirtilmiş; ikinci cümlesinde gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve verginin rehinli alacaklardan sonra geleceği hükme bağlanmıştır. Anılan birinci cümle, ikinci cümle yönünden incelenmiştir.

10. Madde başlığına göre sıra cetvelindeki alacaklar öncelikle; rehinli alacaklar ve adi alacaklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Buna göre iflas masasına tabi bir malın satış tutarından öncelikle rehinli alacakların ödenmesi, ardından maddede belirtilen sıraya göre adi alacakların karşılanması öngörülmüştür. Maddede ayrıca adi alacaklar arasında ilk önce gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi alacakların ödenmesi, ardından diğer adi alacakların tahsil edilmesi öngörülmüştür.

11. Maddenin dördüncü fıkrasında ise diğer adi alacaklar arasındaki sıralamaya göre birinci, ikinci ve üçüncü sırada sayılan imtiyazlı alacaklardan sonra dördüncü sırada sayılan imtiyazsız alacaklar gelmektedir. Dolayısıyla sıra cetvelinin belirlenmesinde alacakların rehinli ve adi alacaklar, adi alacakların ise imtiyazlı ve imtiyazsız olarak tasnif edildiği anlaşılmaktadır.

12. Rehin hakkı, özel veya kamu alacakları üzerinde kurulabilmektedir. Dolayısıyla rehinli alacaklar özel ve kamu alacaklarını kapsamaktadır. Kuralın birinci cümlesinde düzenlenen rehinli alacaklının rüçhan hakkı, rehin kurulan malın satış tutarı üzerinden alacağın öncelikle alınmasını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle masada bulunan bir mal üzerinde rehin kurulmuşsa bu rehin, sadece o malın satış tutarı üzerinde rüçhan hakkı sağlamaktadır.

13. Kanun’un 45. maddesinde rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, ancak rehinin tutarının borcu ödemeye yetmemesi hâlinde alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebileceği öngörülmüştür.

14. Diğer yandan 206. maddenin itiraz konusu birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan resim ve vergilerin, iflasın açıldığı anda rehinli alacaklardan sonra gelmek üzere öncelikli olması hâli anılan kamu alacağının ancak iflas masasında bulunan malla ilgili olması durumunda söz konusu olabilmektedir.

15. Ayrıca kuralın ikinci cümlesinde yer alan devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen vergi ve resim alacakları, her türlü resim veya vergi alacağını kapsamamaktadır. Rehinli alacaklardan sonra gelmek üzere rüçhan hakkı tanınan vergilerin bazıları anılan cümlede ismen belirtilmiştir. Bununla birlikte cümlede gibi ifadesinin kullanılması suretiyle benzeri resim veya vergi alacakları da bu kapsamda olduğundan rüçhan hakkı verilen vergilerin gümrük resmi ve akar vergisi ile sınırlı olmadığı anlaşılmaktadır. Cümlede yer alan gümrük resmi gibi resim veya vergiler gümrükte alınan tüm vergi ve resimleri kapsamaktadır. Akar vergisi ile kastedilenin ise malın aynından doğan servet vergileri olup buna göre muayyen bir eşya veya taşınmaz maldan alınması gereken tüm resim ve vergiler öncelikli ödenmesi gereken vergiler kapsamında kalmaktadır.

16. Bunun yanı sıra 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21. maddesinde kamu alacaklarında rüçhan hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında itiraz konusu kurala benzer şekilde rehinli alacaklıların haklarının saklı olduğu, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan kamu alacaklarının o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan sonra geleceği hükme bağlanmıştır.

17. Maddenin üçüncü fıkrasında ise borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmî tasfiyeye tabi tutulması hâllerinde kamu alacaklarının imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı Kanun’un 206. maddesinde belirtilen üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dâhil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulacağı belirtilmiştir.

B. İtirazın Gerekçesi

18. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralın önceki hâlinde iflas masasına tabi rehinli bir malın satılması durumunda öncelikle resim ve vergi gibi devlet alacaklarının tahsil edilmesinden sonra rehinli alacaklılara ödeme yapılırken yapılan değişiklikle birlikte rehinli alacaklıların devlet alacaklarının önüne alındığı, rehinli alacağın toplumun tamamını ilgilendiren vergi alacağından önce ödenmesini sağlayan kuralın devletin pozitif yükümlülüğüyle bağdaşmadığı, kuralla gerçek veya tüzel kişilerin kendi aralarında anlaşarak bir mal üzerinde rehin hakkı tesis etmek suretiyle muvazaa yoluyla vergi alacağının tahsilini engelleyebilecekleri, ayrıca rehinli alacaklılar ile diğer alacaklılar arasında vergi alacaklarının ödenme sırası bakımından ayrım yapılması suretiyle eşitlik ilkesinin zedelendiği, ihale alacaklısının ihale edilen malın vergilerini ödemek suretiyle iktisap edebilmesine karşın bu vergi alacağını iflas masasından karşılayamama riskinin oluşması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 35. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

19. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. / Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. / Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir. Mülkiyet hakkı; kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, onun üzerinde tasarruf etme ve ürünlerinden yararlanma imkânı veren temel bir haktır (AYM, E.2022/128, K.2023/136, 26/7/2023, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32).

20. Anayasa’nın 5. maddesinde insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Devlet; kişilerin mülkiyet hakkından tam anlamıyla yararlanabilmeleri ve etkili bir şekilde mülkiyet hakkının korunması amacıyla yasal, idari, mali, yargısal ve diğer önlemleri almak zorundadır.

21. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkının etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin bu hakka müdahaleden kaçınmasına bağlı değildir. Anayasa’nın 5. ve 35. maddeleri uyarınca devletin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu kapsamda devletin -özel kişiler arası uyuşmazlıklarla ilgili olsun ya da olmasın- yargı kararlarının uygulanması ve kişilerin alacaklarına kavuşması bakımından etkili bir icra sistemi kurma sorumluluğu bulunmaktadır. Özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklarda devletin mülkiyet hakkına ilişkin pozitif yükümlülükleri, karşılıklı hak ve menfaatler dengesine dayanmaktadır. Alacakların icrasına ilişkin süreç bakımından da durum böyledir (AYM, E.2019/11, K.2019/86, 14/11/2019, § §13, 14; Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, § 71).

22. Alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra veya iflas yoluyla takipte alacaklıların kendi aralarındaki veya borçluyla aralarındaki mülkiyet hakkı çatışmaktadır. Bu durumda çatışan menfaatlerin dengelenmesine ilişkin yöntemi belirlemede kanun koyucunun belirli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadır. Devlet bu sistemi kurarken gerek alacaklıların gerekse de borçlu ve ilgili üçüncü kişilerin hak ve menfaatlerini gözetmek, bu kişilerin mülkiyet haklarının korunması için gerekli tedbirleri almak durumundadır (benzer yönde bkz. AYM, E.2019/11, K.2019/86, 14/11/2019, §15).

23. Bununla birlikte kanun koyucunun öngördüğü düzenlemelerin menfaatler dengesinin kurulmasında taraflardan biri aleyhine ölçüsüzlüğe neden olması mülkiyet hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülüğüyle bağdaşmayabilir. Bu bağlamda tarafların menfaatlerinin mümkün olduğunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir netice doğuracak şekilde sonuçlandırılmaması gerekir. Menfaat dengesinin adil bir şekilde kurulup kurulmadığının değerlendirilmesinde ise taraflara tanınan tüm imkânların gözönünde bulundurulması zorunludur (AYM, E.2019/11, K.2019/86, 14/11/2019, §16).

24. 2004 sayılı Kanun’un 206. maddesinde icra ve iflas yoluyla yapılan takipte alacaklıların alacağına kavuşmasının sağlanması amacıyla borçlunun mallarının satış bedelinin alacaklılar arasında paylaştırılması usulüne yer verilmiştir. Söz konusu takip kapsamında borçluya ait malların satışından elde edilen paranın alacakların tamamını karşılamaması hâlinde bazı alacakların ödenmemesi söz konusu olabilecektir. Bu durumda devletin, mülkiyet hakkından kaynaklanan pozitif yükümlülükleri çerçevesinde alacaklılar arasındaki menfaat dengesini gözeterek ödeme usulüyle ilgili yöntemi belirlemesi gerekmektedir. Bu kapsamda anılan Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 206. maddesi çerçevesinde alacağın niteliğine göre bir sıralama belirlenerek alacakların ödenmesi sağlanmaktadır.

25. Anılan maddede sıra esasına göre ödeme sistemi oluşturularak bazı alacaklara diğer alacaklara nazaran öncelik hakkı tanınmıştır. Maddede özel hukuk veya kamu hukuku ilişkisine dayalı olup olmadığına bakılmaksızın rehinle temin edilen her türlü alacağa rüçhan hakkı tanınarak söz konusu alacakların diğer alacaklara göre önce ödenmesi öngörülmüştür.

26. Bu itibarla kanun koyucunun rehin hakkının sınırlı ayni bir hak olması ve ilke olarak ferî bir hak niteliğine sahip olması nedeniyle icra sistemi içinde rehinli alacaklılara öncelik tanıdığı ve bu hakka bağlanan alacakların tahsilinde de bazı avantajlar sağladığı anlaşılmaktadır.

27. Öte yandan 7101 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik öncesinde gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi alacakların rehinli alacaklardan önce ödenmesi öngörülürken yapılan değişiklikle rehinli alacakların söz konusu kamu alacaklarına göre öncelikle ödenmesi hükme bağlanmıştır. Rehinli alacaklar ile maddede sayılan bazı kamu alacakları arasındaki öncelik sırasına ilişkin tercih hususunda kanun koyucunun takdir yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde kuralda Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

28. Bununla birlikte kuralın ikinci cümlesinde yer alan ve adi alacak kapsamında olan gümrük resmi ve akar vergisi gibi devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi alacakların diğer adi alacaklara göre önce ödenmesinin öngörülmesinin diğer alacaklıların aleyhine ölçüsüz bir netice doğurmaması gerekmektedir.

29. Kuralda yer alan bazı resim ve vergiler diğer adi alacaklara göre öncelikli alacak kapsamındadır. Bu durum, söz konusu resim ve vergilerin bizatihi o malın varlığından doğmasından, başka bir ifadeyle bu resim veya verginin konusunu oluşturan malın hukuk düzeninde işlemlere konu edilebilmesinin ve varlığını devam ettirebilmesinin söz konusu resim veya vergiye bağlı olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla o malın satışından elde edilen gelirden öncelikli olarak söz konusu resim veya vergi borçlarının karşılanmasının kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim kuralda diğer kamu alacaklarına benzer şekilde bir rüçhan hakkı tanınmadığı, ayrıca kamu hizmetinde kullanılarak tüm toplum yararına tahsis edilen resim ve vergi gelirlerinin kamusal yönü dikkate alındığında bunların diğer adi alacaklara göre öncelikli alacak kapsamında görülmesinin mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerle çeliştiği söylenemez.

30. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 5. ve 35. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2., 10. ve 73. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

IV. HÜKÜM

9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 3/7/1940 tarihli ve 3890 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 206. maddesinin 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının;

A. Birinci cümlesinin birinci fıkranın ikinci cümlesi” yönünden,

B. İkinci cümlesinin,

Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE 10/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Başkan

Kadir ÖZKAYA

Başkanvekili

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

Basri BAĞCI

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Rıdvan GÜLEÇ

Üye

Recai AKYEL

Üye

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Üye

Yıldız SEFERİNOĞLU

Üye

Selahaddin MENTEŞ

Üye

İrfan FİDAN

Üye

Muhterem İNCE

Üye

Yılmaz AKÇİL

Üye

Ömer ÇINAR

Üye

Metin KIRATLI

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1982
Karar No 2025/152
Esas No 2024/221
İlk İnceleme Tarihi 25/12/2024
Karar Tarihi 10/07/2025
Künye (AYM, E.2024/221, K.2025/152, 10/07/2025, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - Ret
Başvuru Türü İtiraz
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Bölge Adliye Mahkemesi - Ankara 23. Hukuk Dairesi
Resmi Gazete 13/10/2025 - 33046
Üyeler Kadir ÖZKAYA
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

II. İNCELEME SONUÇLARI



T.C. Anayasa Mahkemesi