ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/13
Karar Sayısı : 2025/135
Karar Tarihi : 17/6/2025
R.G.Tarih-Sayı :
22/9/2025-33025
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 13/12/2004
tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un;
A. 14. maddesinin
14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle değiştirilen (2)
numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “...ikinci defa mükerrir...”
ibaresinin,
B. 108. maddesinin
(3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,
Anayasa’nın 2., 19. ve 38. maddelerine aykırılığı ileri
sürerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık
hakkında nitelikli yağma suçundan açılan davada itiraz konusu kuralların
Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükümleri
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı;
1. 14. maddesi
şöyledir:
“Açık ceza infaz kurumları
Madde 14- (1)
Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları
ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış
güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim
ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre
ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
Şeklinde kurulabilir.
(2) (Değişik:14/4/2020-7242/18 md.) Aşağıdaki hâllerde
hükümlüler hakkında verilen cezalar doğrudan açık ceza infaz kurumlarında
yerine getirilir:
a) Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye
olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel
dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa
mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması
nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak üzere, kasıtlı suçlardan
toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar.
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle
hapis cezasına mahkûm olanlar.
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına
çevrilenler.
d) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu
gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar.
(3) (Değişik:14/4/2020-7242/18 md.) Hükümlülerin kapalı
ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 89 uncu madde
uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda karar verilir.
(4) (Değişik:14/4/2020-7242/18 md.) Toplam on yıl ve daha
fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek
veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar,
kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve
uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların
kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin
idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır.
(5) (Ek:14/4/2020-7242/18 md.) Doğrudan açık ceza infaz
kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında
tutuklama kararı verilenler idare ve gözlem kurulu kararıyla,
b) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası
kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası
kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından
tehlike oluşturanlar idare ve gözlem kurulu kararıyla,
c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma
koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun
kararı ve infaz hâkiminin onayıyla,
kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
(6) (Ek:14/4/2020-7242/18 md.) Hükümlülerin, suç ve ceza
türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza
infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan
açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte
gösterilir.”
2. 108. maddesi
şöyledir:
“Mükerrirlere ve bazı suç faillerine özgü infaz
rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri
Madde 108- (1)
Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz
yılının,
b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının,
c) (Ek:14/4/2020-7242/49 md.) Birden fazla süreli hapis
cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının,
d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin,
İnfaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda,
koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak,
koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi
oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.
(2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine
eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.
(3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması
durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49
md.) Hükümlü hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde
belirtilir.
(4) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında cezanın infazının
tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi
belirler.
(5) Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde,
koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır.
(6) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında denetim süresinin
uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar
uzatılabilir.
(7) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Cezanın infazı tamamlandıktan
sonra devam eden denetim süresi içinde, bu madde hükümlerine göre kendilerine
yüklenen yükümlülüklere ve yasaklara aykırı hareket eden mükerrirler, infaz
hâkimi kararı ile disiplin hapsine tabi tutulur. Disiplin hapsinin süresi on
beş günden az ve üç aydan fazla olamaz.
(8) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Çocuğa karşı işlenen bir
suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis
cezasına mahkûmiyet hâlinde birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri
uygulanır.
(9) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Birinci fıkradaki koşullu
salıverme süreleri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102
nci maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü
maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, 104 üncü maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan,
188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
suçundan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında da uygulanır. (Ek
cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu
salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır. 188 inci madde hariç olmak üzere
bu suçlardan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında, cezanın infazı
sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresi içinde, aşağıdaki
tedavi veya yükümlülüklerden bir veya birkaçına infaz hâkimi tarafından karar
verilir:
a) Tıbbi tedaviye tabi tutulmak
b) Tedavi amaçlı programlara katılmak
c) Suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim
bölgesinde ikamet etmekten yasaklanmak
d) Mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaktan yasaklanmak
e) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda
çalışmaktan yasaklanmak
f) Çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü
gerektiren faaliyet icra etmekten yasaklanmak
(10) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Dokuzuncu fıkra hükümleri
çocuklar hakkında uygulanmaz.
(11) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Bu maddenin dokuzuncu
fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü
alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle
düzenlenir.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58.
maddesi şöyledir:
“Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular
Madde 58- (1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm
kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri
uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet
halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para
cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç
yıl,
geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
(3) Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun
maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse,
hapis cezasına hükmolunur.
(4) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî
suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme,
kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve
ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere;
yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan
kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü
infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından
sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere
özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik
tedbirinin uygulanacağı belirtilir.
(8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile
denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde
yapılır.
(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın
infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek
edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M.
Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU,
Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla
25/1/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet Hakan SOYTÜRK tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
3. Tekerrür, 5237 sayılı Kanun’un “Genel Hükümler”
başlıklı Birinci Kitabı’nın “Yaptırımlar” başlıklı Üçüncü Kısmı’nın “Güvenlik
Tedbirleri” başlıklı İkinci Bölümü’nde yer alan 58. maddesinde
düzenlenmiştir.
4. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre suçta
tekerrürden bahsedilebilmesi için önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün
kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi gerekli ve yeterlidir. İlk suç
sebebiyle verilen cezanın infaz edilmiş olması şartı aranmamaktadır. Başka bir
ifadeyle ilk suçtan verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü henüz infaz
edilmeden yeni bir suçun işlenmesi hâlinde de tekerrür hükümleri
uygulanacaktır. Bununla birlikte cezanın infaz edildiği durumlarda maddenin (2)
numaralı fıkrası uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için beş yıldan
fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde bu cezanın infaz edildiği
tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para
cezasına mahkûmiyet hâlinde ise bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç
yıl geçmemiş olması gerekecektir. Bu süreler geçtikten sonra önceki suça
ilişkin mahkûmiyet kararı tekerrüre esas alınamaz.
5. (5) numaralı fıkraya göre failin on sekiz yaşını
doldurmadan önce işlemiş olduğu suçlar tekerrüre esas alınamayacaktır. Bunun
yanı sıra tekerrüre esas alınacak mahkûmiyetin ceza yaptırımı niteliğinde
olması gerekip güvenlik tedbirleri veya idari yaptırımlar tekerrüre esas
alınmaz.
6. Anılan Kanun’un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası
uyarınca güvenlik tedbirine çevrilmiş hapis cezası da tekerrüre esas
alınmayacaktır. Bununla birlikte kesin nitelikte olanlar hariç olmak üzere adli
para cezaları tekerrüre esas alınabilir.
7. Önceki mahkûmiyete konu fiil, daha sonra suç olmaktan
çıkarılmış ise tekerrüre esas alınamaz. Kanun’un 65. maddesinin (1) numaralı
fıkrası uyarınca genel af hâlinde ceza tüm neticeleri ile ortadan kalkacağından
genel affa uğramış suç da tekerrüre esas alınmayacaktır. Buna karşılık özel af
durumunda anılan maddenin (2) numaralı fıkrası gereğince hapis cezasının infaz
kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek
süresi kısaltılabilir ya da hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Bu itibarla
özel affa uğramış suç tekerrüre esas alınabilir. Benzer şekilde Kanun uyarınca infazı
ertelenmiş cezaya konu mahkûmiyet de -ikinci suçun ilk suçtan verilen erteleme
kararının denetim süresi içinde işlenip işlenmediği önem taşımaksızın- tekerrüre
esas alınabilir.
8. 58. maddenin (4) numaralı fıkrası uyarınca kasıtlı
suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür
hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık,
uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada
sahtecilik suçları hariç olmak üzere yabancı ülke mahkemelerinden verilen
hükümler de tekerrüre esas olmaz.
9. Söz konusu maddenin (3) numaralı fıkrası uyarınca tekerrür
hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile
adli para cezası öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunacaktır. (6), (7), (8)
numaralı fıkralara göre tekerrür hâlinde cezanın kanunla öngörülecek infaz
rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik
tedbirinin uygulanmasına hükmedilmektedir.
10. Suçta tekerrüre ilişkin hükümler “Güvenlik
Tedbirleri” başlığı altında düzenlenmekle birlikte doğurduğu sonuçlar
itibarıyla bu kurumun doktrin ve Yargıtay içtihatlarında maddi ceza ve infaz
hukukuna ilişkin yönlerinin bulunduğu değerlendirilmiştir (çok sayıda karar arasından
bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2011/6-383, K.2012/113, 20/3/2012).
B. Kanun’un 14.
Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer Alan “...ikinci defa
mükerrir...” İbaresinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
11. 5275 sayılı Kanun’un 14. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında açık ceza infaz kurumları; hükümlülerin iyileştirilmelerinde,
çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı
engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum
görevlilerinin gözetim ve denetimiyle yetinilen kurumlar olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu fıkrada ayrıca açık ceza infaz kurumlarının ihtiyaca göre kadın açık
ceza infaz kurumları ve gençlik açık ceza infaz kurumları şeklinde
kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
12. Anılan maddenin (2) numaralı fıkrasında terör
suçları, örgüt kurma, yönetme veya örgüte üye olma suçları ile örgüt faaliyeti
kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan
mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme
kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak
üzere kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm
olanlar, taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına
mahkûm olanlar, adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler ile
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine
tabi tutulanların cezalarının doğrudan açık ceza infaz kurumunda yerine
getirileceği öngörülmüştür. Söz konusu fıkrada yer alan “…ikinci defa
mükerrir…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
13. Maddenin (3), (4) ve (5) numaralı fıkralarında hükümlülerin
kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin
olarak yapılacak işlemler ile açık ceza infaz kurumundan kapalı ceza infaz kurumuna
gönderilme koşulları düzenlenmiştir. (6) numaralı fıkrada ise hükümlülerin suç
ve ceza türlerine göre açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına,
açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan
açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin
usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
14. İtiraz konusu kural uyarınca kişi hakkında ikinci
defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda kasıtlı suçlardan toplam üç
yıl veya daha az hapis cezasına, taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az
süreyle hapis cezasına mahkûm olunsa dahi cezası doğrudan açık ceza infaz
kurumunda yerine getirilemeyecektir. Başka bir deyişle ikinci defa mükerrir
olanların, mahkûmiyetlerine konu hapis cezasının süresi ile işlenen suçun
kasıtlı ya da taksirli olup olmadığı önem taşımaksızın, bu cezalarının infazına
kapalı ceza infaz kurumlarında başlanacaktır.
2. İtirazın Gerekçesi
15. Başvuru kararında özetle; mükerrirler bakımından
öngörülen infaz usulünün maddi ceza hukukuna ilişkin sonuçlar doğurduğu, bu
itibarla ikinci defa mükerrir olmanın tanımlanmamasının suçta ve cezada
kanunilik ilkesine aykırılık oluşturduğu, bu suretle kişilerin cezalarını açık
ceza infaz kurumunda çekme imkânlarının ortadan kalktığı ve bu durumun ölçülü
olmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2.,
19. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
16. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
17. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir.
Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi
bir duraksamaya ya da kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve
uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle
bağlantılı olup hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar. Bu bakımdan kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak
suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun
bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek
düzeyde kaleme alınmış olmalıdır (AYM, E.2022/53, K.2022/91, 20/7/2022, § 12).
18. Hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlünün
doğrudan açık ceza infaz kurumunda cezasını çekme imkânını ortadan kaldıran
kuralın şeklî anlamda bir kanun hükmü olduğu ve erişilebilir nitelikte olduğu
anlaşılmaktadır.
19. Bunun yanı sıra temel olarak suçun ve cezanın veya ceza
sisteminin tamamlayıcı bölümünü oluşturan infaz hukukunun tutarlı ve makul ölçüde
öngörülebilir olması koşuluyla ceza hukukuna ilişkin kuralların davadan davaya
yargısal yorumla netleştirilmesi mümkündür. Bu kapsamda objektif ve kabul
edilebilir nitelikteki bir yargısal yorumun belirlilik ilkesini ihlal ettiği
söylenemez.
20. 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinde tekerrür kurumu
ayrıntılı bir şekilde düzenlenmişken gerek anılan Kanun’da gerekse 5275 sayılı
Kanun’da ikinci defa tekerrür kavramının tanımına yer verilmemiştir. Bununla birlikte
istikrarlı yargı içtihatlarıyla anılan kavramın anlam ve kapsamının net olarak
ortaya konulduğu görülmektedir. Söz konusu kararlarda kişi hakkında şartların
oluşması sebebiyle tekerrür hükümlerinin uygulandığı bir kararın kesinleşme
tarihinden sonra yeniden tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir suçun
işlenmesi hâlinde ikinci defa tekerrürün oluşacağı belirtilmiştir (çok sayıda
karar arasından bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2012/13-1302, K.2013/309, 18/6/2013).
Başka bir deyişle ilk suçtan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleştikten sonra
ikinci bir suçun işlenmesi ve bu suç nedeniyle sanık hakkında tekerrür
hükümlerinin uygulanması, ikinci suçtan verilen mahkûmiyet hükmünün de
kesinleşmesinden sonra bu suça ilişkin tekerrür süresi dolmadan önce üçüncü bir
suçun işlenmesi hâlinde ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanacaktır.
21. Bu kapsamda kişi hakkında ikinci defa tekerrür
hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni suçu işlediği tarih itibarıyla hakkında
tekerrür hükümleri uygulanmış ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının
bulunması, bu kararın da tekerrür hükümleri için öngörülen şartları taşıması
gerekmektedir. Tekerrür hâlinde infazın ne surette yerine getirileceği 5275
sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Bu itibarla kuralın açık, anlaşılır ve
sınırlarının belirli ve yaptırımın niteliğinin öngörülebilir olduğu, bu yönüyle
hukuki belirlilik ilkesine aykırı bir durumun bulunmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
22. Öte yandan hukuk devletinde ceza ve ceza yerine geçen
güvenlik tedbirleriyle bunların infazına ilişkin kurallar, Anayasa’nın konuya
ilişkin kuralları başta olmak üzere ülkenin sosyal, kültürel yapısı, etik
değerleri ve ekonomik hayatın ihtiyaçları gözönüne alınarak saptanacak suç
siyasetine göre belirlenir. Buna göre hangi fiilin suç sayılacağı, cezanın türü
ve miktarı ile infaza ilişkin yasal düzenlemeler temelde devletin suç ve ceza
politikasına bağlı bir konudur (bazı farklarla birlikte bkz. AYM, E.2012/19, K.2013/17, 17/1/2013). Suç ve ceza yönünden sınırları belirtilen bu takdir
alanı, ceza sisteminin tamamlayıcı bölümünü oluşturan infaz hukuku için de
geçerlidir (AYM, 2020/53, 2021/55, 14/7/2021, §§ 186, 187). Kanun koyucunun bu
konudaki tercih ve takdirinin yerindeliğinin incelenmesi anayasal denetimin
kapsamı dışında kalmaktadır (AYM, 2017/170, 2018/77, 5/7/2018, § 12).
23. Cezalandırmada
temel amaç suçluların ıslahı ve topluma kazandırılmasıdır. Bu bakımdan
hükümlülerin infaz sonrası hayata uyumlarının kolaylaştırılması, toplum içine
kontrol altında, planlı bir şekilde bırakılmaları ve dışarıda desteklenmeleri
kritik bir öneme sahiptir (AYM, 2017/170, 2018/77,
5/7/2018, § 13). Bu kapsamda açık ceza infaz
kurumlarında da hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek
edindirilmelerine öncelik verilmektedir. Bununla birlikte çağdaş ceza infaz
sistemlerine uygun olarak hükümlünün suçluluk nedeni, suç sicili, fizik ve
ruhsal yeteneği ve sınırları, kişisel doğası, tehlikelilik hâli ve hapis
cezasının süresi gibi hususlar dikkate alınarak hükümlünün cezasının infaz
şekli belirlenebilir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. AYM, E.2023/148,
K.2024/70, 7/3/2024, § 18).
24. Tekerrür eden suç ve suçlulukla mücadele bakımından
cezanın artırılmasının yanı sıra farklı infaz rejimlerinin ve cezaya ek
güvenlik tedbirlerinin benimsenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır.
Bu itibarla kural kapsamında ikinci defa mükerrir olan hükümlünün doğrudan açık
ceza infaz kurumunda cezasının infaz edilmesine imkân tanınmaması suretiyle
infaz koşullarının ağırlaştırılmasının söz konusu takdir yetkisi içinde olduğu
açıktır.
25. Kanun koyucu, takdir yetkisi kapsamındaki
düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük
ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere
üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak
istenen amaç için elverişli olmasını, gereklilik getirilen kuralın
ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, orantılılık ise
getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade
etmektedir. Bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında
da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
26. 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinin gerekçesinde de
belirtildiği üzere mükerrir suçlunun daha önce işlediği suç nedeniyle belirli
bir cezaya mahkûm edilmiş olmasına rağmen suç işlemede ortaya koyduğu kararlılıkla
toplum açısından tehlike arz ettiği değerlendirilmektedir. Nitekim suçta
tekerrür kurumunun ihdas edilmesinde etkili olan düşüncelerden biri de ilk defa
suç işleyen ile suç işlemekte ısrar eden arasında bir farklılığın bulunması
gerektiğidir. Kanun koyucu, ikinci defa mükerrir olan ve bu sebeple tehlikeli
olduğunu değerlendirdiği hükümlünün doğrudan açık ceza infaz kurumlarının iyileştirme
programlarına katılmaya ve anılan kurumun faaliyetleri kapsamında toplumla
bütünleşmeye hazır olmadığını değerlendirmektedir. Bu itibarla kuralla, ikinci
defa mükerrir olan hükümlünün cezasını doğrudan açık ceza infaz kurumunda
çekmesine imkân tanınmaması suretiyle cezanın yerine getirildiği süre boyunca
toplumun ikinci defa mükerrir olan hükümlünün tehlikeliliğinden korunmasının,
suçlunun ıslah edilmesiyle de cezanın özel önleme işlevinin yerine
getirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralın meşru bir amaç
taşıdığı açıktır.
27. Öte yandan kural kapsamında suç işlemekte ısrar
ederek toplum açısından tehlike arz eden ikinci defa mükerririn belirli bir
sürenin altında da olsa cezasını doğrudan firara karşı engelleri ve dış
güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim
ve denetimi ile yetinilen açık ceza infaz kurumlarında yerine getirmesine imkân
tanınmamasının toplumun suçlunun oluşturduğu tehlikeden korunması ile cezanın
özel önleme işlevlerinin yerine getirilmesi amacına ulaşma bakımından elverişli
ve gerekli olmadığı söylenemez.
28. Kuralın, birinci ve ikinci defa suç işlediğinde
kendisine verilen cezalara ve tedbirlere rağmen ıslah olmayan, bu cezalar ve
tedbirler yoluyla yapılan uyarıya rağmen üçüncü defa suç işleyerek toplum
açısından tehlike arz eden hükümlüye katlanamayacağı bir külfet yüklemediği,
hükümlüye yüklenen külfet ile meşru amaç arasındaki makul dengenin ortadan
kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralın öngörülen meşru amaç
bakımından orantılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın
Anayasa’nın 19. ve 38. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu
bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 2. maddesi yönünden yapılan
değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 19. ve 38.
maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. Kanun’un 108. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının
Birinci Cümlesinin İncelenmesi
30. Somut
norm denetiminde anayasallık denetimine konu kuralın hâlihazırda yürürlükte
bulunması veya yürürlükten kalkmış olması arasında ilke olarak bir fark
bulunmayıp itiraz başvurusunda bulunan mahkemece bakılmakta olan davada
uygulanma imkânının olması yeterlidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi daha önceki
kararlarında da itiraz yoluna başvuran mahkemede uygulanacak kural olma
niteliğini sürdüren mülga hükümlerin esasının incelenmesi gerektiğine karar
vermiştir (AYM, E.2020/14, K.2020/58, 15/10/2020; E.2018/14, K.2018/112,
20/12/2018; E.2018/107, K.2018/114, 20/12/2018; E.2014/179, K.2015/54,
17/6/2015).
31. Bununla
birlikte cezai hükümlerde sonradan yapılan yasal değişiklikle fiilin suç
olmaktan çıkarılması veya suç için öngörülen ceza miktarının azaltılması hâllerinde
olduğu gibi koşullu salıverilme şartları değiştirilerek hükümlünün ceza infaz
kurumunda kalacağı sürenin azaltılmasında da fail lehine olan değişikliğin
geçmişe dönük olarak uygulanması ve bu yönüyle iptali istenen kuralın bakılmakta
olan davada uygulanamayacak hâle gelmesi durumunda Anayasa Mahkemesi işin esası
hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermektedir.
32. İtiraz
konusu kural, başvuru tarihinden sonra kabul edilen 4/6/2025 tarihli ve 7550
sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilmiştir. Buna göre kuralla, ikinci defa
tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülerin koşullu
salıverilmeyeceği öngörülmekteyken anılan değişiklikle birlikte bu hükümlülerin
cezalarının belirli bir kısmını ceza infaz kurumunda infaz etmeleri şartıyla koşullu
salıverilmesine imkân tanınmıştır. Dolayısıyla kuralın değişiklik sonrasındaki hâlinin sanık lehine sonuç doğuracak nitelikte olduğu ve bakılmakta
olan davada uygulanacağı, bu yönüyle itiraza konu kuralın davada uygulanma
imkânının ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
33. Açıklanan
nedenle konusu kalmayan itiraz başvurusu hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar vermek gerekir.
IV.
HÜKÜM
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un;
A. 14. maddesinin
14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle değiştirilen (2)
numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “...ikinci defa mükerrir...”
ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
B. 108. maddesinin
(3) numaralı fıkrasının birinci cümlesine ilişkin itiraz başvurusu hakkında
KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
17/6/2025 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
Üye
Metin KIRATLI
|
|
|
|
|
|
|