“5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde Bu Kanunun amacı; Sağlık Bakanlığının (…) belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve malî hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemektir.
" şeklinde kanunun amacı açıklanmıştır.
5258 sayılı Kanunun 2. maddesinde "Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.
" şeklinde tanımlanmıştır.
5258 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra aile sağlığı merkezleri mümkün oldukça devlete ait binalarda kurulmuş, mümkün olmayan hallerde ise şahıslara ait taşınmazların aile hekimleri tarafından kiralanması ile aile sağlığı merkezleri kurulmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimlerine aylık cari gider ödemesi yapıldığı, masrafların cari gider ödemesi ve aile hekiminin Kanuna göre elde ettiği gelir ile karşılanamaması halinde aile hekiminin şahsi birikiminden ödeme yaptığı bilinmektedir. Son yıllarda şahıslardan kiralanan taşınmazlarda kurulmuş aile sağlığı merkezlerinin artan kiraların karşılanamaması nedeniyle kapandığı, bu durumun vatandaşların kendi ikametlerine en yakın yerdeki aile sağlığı merkezinden faydalanarak sağlık hizmeti almasına engel olduğu ulusal basında yer alan haberlerde görülmektedir.
ANAYASAYA AYKIRILIK SORUNU:
5258 sayılı Kanunun itiraz konusu kuralı içeren 4. maddesinde "Hazine, belediye veya il özel idaresine ait taşınmazlardan aile sağlığı merkezi olarak kullanılması uygun görülenler, Maliye Bakanlığı, belediye veya il özel idarelerince bu amaçla kullanılmak üzere doğrudan aile hekimine kiraya verilebilir." ibaresi yer almaktadır.
Anayasanın 56. maddesinde "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." ibaresi yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, 21/02/2008 günlü, E:2005/10, K:2008/63 sayılı kararında aile hekimliği hizmetlerinin Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğu, idari hizmet sözleşmesi ile aile hekimliği hizmetlerini yürütmek üzere çalıştırılanların da Anayasa’nın 128. maddesinde ifade edilen “kamu görevlisi” kapsamında oldukları belirtilmiştir. Mahkemenin gerek anılan kararında gerekse aile hekimlerinin izin haklarına ilişkin 11/09/2014 günlü, E:2014/82, K:2014/143 sayılı kararı ile aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere bu görevlere atanabilecekleri yaş şartına ilişkin 17/12/2014 günlü, E:2014/186, K:2014/188 sayılı kararında aile hekimleri ve aile hekimliği çalışanlarının istihdam edildiği kaynağa bakılmaksızın, salt yerine getirdikleri hizmetin Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinden olması nedeniyle kamu görevlisi statüsünde olduklarının kabul edildiği açıktır.
Anayasanın 56. maddesine göre devletin sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleme görevi vardır. 5258 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise kamuya ait taşınmazların aile hekimine kiraya verilebileceği ibaresi mevcuttur. Vatandaşların sağlık hakkına erişim için müracaat ettikleri aile sağlığı merkezlerinin devlet tarafından aile hekimlerine bedelsiz kullandırılma imkanı varken kiraya verme yönteminin benimsenmesinin Mahkememizce Anayasanın 56. maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 5828 sayılı Aile Hekimliği Kanununun kamuya ait taşınmazların kullanımı başlıklı 4. maddesinin Anayasa’nın 56. maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi, 4. maddenin tamamının iptalinin uygun görülmemesi halinde maddede yer alan "kiraya verilebilir" ibaresinin Anayasa’nın 56. maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/178
Karar Sayısı : 2024/171
Karar Tarihi : 17/10/2024
R.G. Tarih - Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun;
A. 4. maddesinin tümünün,
B. Anılan maddesinin tümünün iptaline karar verilmemesi hâlinde maddede yer alan “…kiraya verilebilir.” ibaresinin,
Anayasa’nın 56. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: 5258 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince doğduğu ileri sürülen kira bedelinin tahsili amacıyla açılan alacak davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu 4. maddesi şöyledir:
“Kamuya ait taşınmazların kullanımı
Madde 4- Hazine, belediye veya il özel idaresine ait taşınmazlardan aile sağlığı merkezi olarak kullanılması uygun görülenler, Maliye Bakanlığı, belediye veya il özel idarelerince bu amaçla kullanılmak üzere doğrudan aile hekimine kiraya verilebilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Abdullah TEKBAŞ tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması hâlinde bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir.
3. Bakılmakta olan davanın konusu, kamuya ait taşınmazın aile hekimine kira sözleşmesi olmaksızın kullandırılması sonrasında kullanım karşılığı olarak talep edilen alacağa ilişkindir. Davacı, alacağın haksız kullanıma dayalı ecrimisil alacağı olduğu iddiasıyla davayı Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış; buna karşılık davalı, alacağın kira alacağı olduğunu ileri sürerek uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görev itirazında bulunmuştur.
4. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bu tür uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin kararları (bu yöndeki kararlar arasından bkz. E.2019/3327, K.2019/8124, 21/10/2019) bulunduğu gibi asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin kararları da (bu yöndeki kararlar arasından bkz. E.2020/2410, K.2020/6722, 18/11/2020) bulunmaktadır. Yapılan incelemede Mahkemenin konuya ilişkin Yargıtay kararlarını da gözetmek suretiyle görevli olup olmadığı hususunu değerlendirmeksizin kuralın iptali talebiyle yaptığı itiraz başvurusunun yöntemine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
5. Açıklanan nedenle başvurunun 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından reddi gerekir.
III. HÜKÜM
24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun;
iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE 17/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI