“...
Anayasanın 2. maddesi hukuk devleti ilkesini düzenlemektedir. Maddede belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir. Bu ilke, aynı zamanda, kanunun lafzına ilişkin tüm kuşkuları baştan engelleyen boşluksuz bir algılayışı ifade etmektedir.
Anayasanın 10. maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir. Anılan maddede belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir.
Anayasanın 27. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir” hükmüne yer verilmek suretiyle bilim ve sanat hürriyeti güvence altına alınmıştır. Söz konusu güvence herkes için öngörülmüş olmakla birlikte bilimsel özerkliğe sahip yükseköğretim kurumları bünyesinde ifa edilen görevin kapsam ve niteliği gözetildiğinde öğretim elemanlığı ile bilim ve sanat hürriyeti arasında daha yakın bir ilişki bulunduğu görülmektedir.
Anayasanın 128. maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği öngörülmüştür. Anılan maddede geçen diğer kamu görevlileri kavramı söz konusu asli ve sürekli görevlerde kamu hukuku ilişkisiyle görev yapan fakat memur olmayan kişileri ifade etmekte olup yükseköğretim kurumları öğretim elemanları da bu kapsamda yer alan kamu görevlilerindendir.
Anayasanın 130. maddesinde üniversite, bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirilmiştir. Anılan maddenin öğretim elemanlarının Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamayacakları yönündeki yedinci fıkrası ile öğretim elemanlarının görevleri, atanmaları, yükselmeleri gibi birçok hususun kanunla düzenleneceğini belirten dokuzuncu fıkrası gözetildiğinde öğretim elemanları yönünden diğer kamu görevlilerine nazaran daha güvenceli bir personel rejiminin öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Buna göre Anayasanın 130. maddesinde belirtilen ve bilimsel özerkliğe dayalı farklı konumları gereğince öğretim elemanları hakkında yapılacak düzenlemelerde söz konusu farklılığın dikkate alınması gerektiği açıktır.
657 sayılı Kanunun 1. maddesinin üçüncü fıkrasında da, öğretim elemanlarının kendi özel kanun hükümlerine tabi olduğu ifade edilmiş ve aynı Kanunun disiplin kurallarını düzenleyen 125. maddesinin altıncı fıkrasında özel kanunların disiplin suç ve cezalarına ilişkin hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir.
Bakılan davada, 2803 sayılı Kanunun 13/A maddesine göre, Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından (sivil) olan öğretim elemanları için disiplin ve cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümlerinin geçerli olduğu, 7068 sayılı Kanunun ise, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki memurları kapsadığından, 2803 sayılı Kanunun 13/A maddesi ile anılan maddenin atıf yaptığı 7068 sayılı Kanunun 2. maddesi ve dolayısıyla da 8. maddesinin 5. fıkrasının ç-4 bendinin işbu davada uygulanacak kural niteliğinde oldukları görülmektedir.
657 sayılı Kanunun kamu personel rejimini düzenleyen temel kanun niteliği taşıması nedeniyle diğer kamu görevlilerine ilişkin özel kanunlarda hüküm bulunmayan hususlarda 657 sayılı Kanuna atıfta bulunmak suretiyle anılan Kanun hükümlerinin uygulanabileceği tabiidir. Ancak bu tür düzenlemeler yapılırken düzenlemeye konu kamu görevlileri hakkında Anayasa ile ortaya konulan ilke ve ayrımların kanun koyucu tarafından dikkate alınması gerekmektedir.
7068 sayılı Kanun ise, kolluk görevlisi olarak da adlandırılan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik teşkil eden fiilleri ve bu fiillere karşılık gelen disiplin cezalarını, disiplin amirlerini ve kurullarını, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususları düzenleyen, ayrıca, (kendisinde) hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümlerinin de uygulanacağını hükme bağlayan bir özel kanundur.
Diğer taraftan, Anayasanın 130. maddesi, üniversite çalışmalarını, eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak, bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortamda yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlemiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi, 'Bilimsel özerklik', geniş bir kavramdır. Anayasa, bu ilkesiyle üniversiteleri, 2. maddesinde yer alan temel niteliklere sahip bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde öğretim, araştırma ve yayın konularını belirlemek ve yürütmek serbestliğine sahip kılmış bulunmaktadır. Aynı maddenin dokuzuncu fıkrasında, öğretim elemanlarının atanmaları ve disiplin işleri de dahil olmak üzere üniversiteler ve öğretim elemanları ile ilgili birçok hususun kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir. Anayasanın 130. maddesi, üniversitelerin öğretim üyeleri ve yardımcılarını, bir meslek sınıfı olarak düşünmüş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır ve üniversite öğretim üyelerine belirli haklar ve yetkiler tanımıştır. Bilimsel özgürlük, serbestçe araştırmada ve yayında bulunabilme, öğrenim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümlerini kısmen özetlersek, 2803 sayılı Kanunda Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi (JSGA)'nin bir yükseköğretim kurumu olduğunun ve JSGA'nde jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfından ve jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından öğretim elemanı istihdamının yapılabileceğinin; jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından öğretim elemanlarının disiplin ve cezai hükümler yönünden 7068 sayılı Kanuna (ve dolayısıyla anılan kanunda hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümlerine) tabi olduğunun hükme bağlandığı görülmektedir.
Bu bağlamda, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nde Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanları için disiplin hükümleri yönünden tabi olduğu 7068 sayılı Kanunun, kolluk görevlisi olarak da adlandırılan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin olduğu; 7068 sayılı Kanunun atıf yaptığı 657 sayılı Kanunun ise kamu personel rejimini düzenleyen temel kanun niteliği taşıdığı, dolayısıyla gerek 7068 sayılı Kanunda ve gerekse 657 sayılı Kanunda yer alan fiillerin, sivil öğretim elemanlarına uygulanması anayasal bakımdan sorunlara yol açacak niteliktedir.
Şöyle ki, örnek vermek gerekirse, 7068 sayılı Kanunda "Yetkili olmadığı halde basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları veya diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna bilgi ya da demeç vermek." fiili "On ay kısa süreli durdurma" disiplin cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır. Söz konusu alt bentte herhangi bir ayrım ya da sınırlamaya yer verilmemesi nedeniyle bilimsel nitelik arz etmeyen konular ya da üniversite tüzel kişiliği adına yapılan açıklamalar dışında kalan bilimsel alana ilişkin açıklamaların da yaptırıma tabi kılındığı anlaşılmaktadır. Bir öğretim elemanının bilimsel faaliyet alanına ilişkin bir konuda basın veya medya aracılığıyla kamuoyuna açıklamada bulunmasının disiplin yaptırımına bağlanması Anayasa’nın 27. maddesinde güvence altına alınan bilim hürriyeti ile bağdaşmamaktadır.
Somut olayda, davacı hakkında "Amirin usulüne göre verdiği emri yerine getirmemek." fiili "Yirmidört ay uzun süreli durdurma" cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır. 7068 sayılı Kanun esas olarak hiyerarşiye dayalı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli için öngörülmüş olduğundan, sırf bu fiil dahi, gerek içerik gerekse kullanılan kavram ve ifade tarzı itibarıyla öğretim elemanlığı (sivil) görevinin kapsam ve niteliğiyle örtüşmemektedir.
Sonuç olarak, hiyerarşiye dayalı ve sınırları daha net çizilebilen çalışma koşulları içinde bulunan, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı için Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflarda görev yapan memurlar ile yürüttükleri hizmetin niteliği gereği Anayasada ayrıca düzenlenen ve bilimsel özerklik temelinde farklı bir konumda değerlendirilen öğretim elemanlarına (sivil) disiplin yönünden aynı ölçütlerin uygulanamayacağı açıktır.
Öte yandan, Polis Akademisinin; Emniyet Teşkilâtının memur, amir ve yönetici ihtiyacını karşılamak üzere ön lisans, lisans üstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan, bünyesinde fakülte, enstitü ve polis meslek yüksek okulları bulunan bilimsel özerkliğe sahip yüksek öğretim kurumu olarak faaliyet gösterdiği, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinin de; Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatlarının subay ve astsubay ve diğer personel ihtiyacını karşılamak, önlisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim ve araştırma merkezleri ve kurslar bulunan bir yükseköğretim kurumu olarak faaliyet gösterdiği, anılan yükseköğretim kurumlarının genel kolluk olarak adlandırılan sırasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına personel yetiştirdikleri, dolayısıyla faaliyet alanlarının benzerliği ve söz konusu idari birimlerin İçişleri Bakanlığına bağlı oldukları ve 4652 sayılı Polis Yükseköğretim Kanununun 17. maddesinde, Akademide (Polis Akademisi) emniyet hizmetleri sınıfından öğretim elemanları dışındaki kadrolu öğretim elemanlarının disiplin (ve ceza) işleri hakkında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı hususları, Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen "kanun önünde eşitlik" ilkesi ile birlikte dikkate alındığında, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nde görev yapan Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanlarının farklı disiplin hükümlerine tabi tutulmalarının haklılığı ve hukuken geçerliliğinin de belirsiz olduğu değerlendirilmiştir.
Bu durumda; 7068 sayılı Kanunun (ve dolayısıyla 657 sayılı Kanunun) kapsamına, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı için Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki memurlar ile birlikte Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nde görev yapan Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanlarının, disiplin (ve cezai) yönünden, aynı kurallara tabi kılınması, bir başka ifadeyle JSGA'nde görev yapan sivil öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğunun kapsamının 7068 sayılı Kanun (ve dolayısıyla 657 sayılı Kanun) ile belirlenmiş olması, Anayasa’da öğretim elemanları için öngörülen güvencelerle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından, aşağıda açıkça yer verilecek olan kanun maddesinin Anayasa’nın 2., 10., 27. ve 130. maddelerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
4-) SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasanın 152. maddesinin birinci fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddesi uyarınca, bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu davada uygulanacak kanun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile Anayasa Mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve işbu davada uygulanacak kural olan;
12.03.1983 tarih ve 17985 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2803 Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 13/A maddesinde yer alan, "... (Değişik fıkra: 15/8/2017/KHK-694/54 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/51 md.) Akademide istihdam edilen jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanlarının görev süreleri, her türlü özlük hakları, izinleri, akademik unvanlarının yükselmesi ve korunması konusunda 2547 sayılı Kanun ve 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümleri uygulanır. Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanları için disiplin ve cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümleri geçerlidir." şeklindeki düzenlemenin; Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanları için disiplin ve cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümleri geçerlidir." şeklindeki ibaresinin, "disiplin" yönünden sınırlı olmak üzere,
Anayasanın 2., 10., 27. ve 130. maddesine;
Aykırı olduğu kanaatine varıldığından, anılan düzenlemenin iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, dava dosyasının onaylı bir örneğinin (ya da dava dosyasında mevcut olan tüm belgelerin UYAP'a taranmış olması kaydıyla UYAP üzerinden dava dosyasının Anayasa Mahkemesine erişime açılmasının) ve işbu kararın aslının Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar 5 (beş) ay süreyle davanın geri bırakılmasına, bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesince bir karar verilmemesi halinde, mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine, kararın bir örneğinin taraflara tebliğine, 12/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/62
Karar Sayısı : 2022/95
Karar Tarihi : 20/7/2022
R.G. Tarih-Sayısı : 9/8/2022-31918
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Kanun’un 112. maddesiyle değiştirilen 13/A maddesinin 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanun’un 51. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının ikinci cümlesinin “disiplin” yönünden sınırlı olmak üzere Anayasa’nın 2., 10., 27. ve 130. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı bünyesinde sivil öğretim üyesi olarak görev yapan davacı hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 13/A maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı altıncı fıkrası şöyledir:
“(Değişik fıkra: 15/8/2017/KHK-694/54 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/51 md.) Akademide istihdam edilen jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanlarının görev süreleri, her türlü özlük hakları, izinleri, akademik unvanlarının yükselmesi ve korunması konusunda 2547 sayılı Kanun ve 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümleri uygulanır. Jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanları için disiplin ve cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümleri geçerlidir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 12/5/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinin “…disiplin…” yönünden sınırlı olmak üzere iptalini talep etmiştir. Kural, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi bünyesinde jandarma hizmetleri sınıfında ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışında çalışmakta olan öğretim elemanları için hem disiplin hem de cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümlerinin geçerli olduğunu öngörmektedir.
4. Bakılmakta olan davanın konusu ise Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı bünyesinde sivil öğretim üyesi olarak görev yapan davacı hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali talebine ilişkindir. Bu itibarla kuralın esasına ilişkin incelemenin “…disiplin…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.
5. Açıklanan nedenle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Kanun’un 112. maddesiyle değiştirilen 13/A maddesinin 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanun’un 51. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının ikinci cümlesinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin anılan cümlede yer alan “…disiplin…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cem GÜNDOĞDU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
7. 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatlarının subay ve astsubay ve diğer personel ihtiyacını karşılamak, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim ve araştırma merkezleri ve kurslar bulunan bir yükseköğretim kurumu olarak İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi (Akademi) kurulmuştur.
8. Yükseköğretim kurumu niteliğinde kurulan Akademinin kuruluş, görev ve çalışma usulleri 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu hükümleri saklı olmak kaydıyla anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılıp 20/4/2017 tarihli ve 30044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Öğretim Elemanlarının Seçim, Atama, Yükseltme ve Görevlerine İlişkin Yönetmelik’te düzenlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik hükümleri uyarınca Akademi bünyesinde görevlendirme yöntemiyle çalışabilecek öğretim elemanlarının yanı sıra Akademinin kendi bünyesinde istihdam edilebilecek jandarma ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfından veya bu sınıflar dışında olan öğretim elemanları çalışabilecektir.
B. Anlam ve Kapsam
9. 31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinde, anılan Kanun’un amacı “…Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları, disiplin amirlerini ve kurullarını, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususları düzenlemektir.” olarak ifade edilmiştir.
10. Kanun’un kapsamı ise 2. maddede düzenlenmiş olup Kanun’un Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatında çalışan her sınıftan memurları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki memurları kapsadığı belirtilmiştir.
11. 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde ise jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışından olan öğretim elemanları için disiplin ve cezai hükümler açısından Jandarma Genel Komutanlığında görevli jandarma hizmetleri sınıfı dışındaki diğer devlet memurlarına uygulanan mevzuat hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup söz konusu cümlede yer alan “…disiplin…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
12. Bu itibarla kuralla, asker kişiler ile sivil memurların yanı sıra jandarma hizmetleri sınıfı ve sahil güvenlik hizmetleri sınıfı dışında yer alan öğretim elemanlarının disiplin yönünden 7068 sayılı Kanun’a tabi kılındığı anlaşılmaktadır.
C. İtirazın Gerekçesi
13. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla hiyerarşiye dayalı olarak görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş, sözleşmeli erler ve diğer sınıflarda görev yapan memurlar ile yürüttükleri hizmetin niteliği gereği bilimsel özerklik temelinde faaliyet gösteren öğretim elemanlarının konumlarının farklı olduğu, bu itibarla asker kişilere uygulanan disiplin hükümlerinin öğretim elemanları bakımından geçerli olamayacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 27. ve 130. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
14. Anayasa’nın 130. maddesinde üniversite, ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretimin, bilimsel araştırmaların, yayın ve danışmanlığın yapıldığı, ülkeye ve insanlığa hizmet eden kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınmak suretiyle diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirilmiştir.
15. Anılan maddenin öğretim elemanlarının Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamayacakları yönündeki yedinci fıkrası ile öğretim elemanlarının görevleri, atanmaları, yükselmeleri ve disiplin işleri gibi birçok hususun kanunla düzenleneceğini belirten dokuzuncu fıkrası gözetildiğinde öğretim elemanları yönünden diğer kamu görevlilerine nazaran daha güvenceli bir personel rejiminin öngörüldüğü anlaşılmaktadır (aynı yönde bkz. AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/04/2019, § 27).
16. Anayasa’nın söz konusu maddesinde belirtilen bilimsel özerklik kavramı, yargı içtihatları ve öğretide, bilimsel çalışmaların amacına uygun şekilde yürütülebilmesinin olmazsa olmaz koşulu olarak görülmekte ve öğretim elemanlarının ekonomik, siyasi veya diğer başka yönlerden nüfuz sahibi bulunan kişi ve kurumların baskısı, yönlendirmesi olmadan ve toplumda genel olarak hâkim olan düşünce ve kabuller doğrultusunda sonuçlara varmak gibi bir zorunluluk hissetmeden, sadece bilimsel ölçütler ve etik kurallar çerçevesinde eğitim-öğretim, araştırma ve yayın yapabilme imkânlarına sahip bulunmaları biçiminde açıklanmaktadır (aynı yönde bkz. AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/04/2019, § 70).
17. Anayasa’nın 132. maddesinde ise “Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları özel kanunlarının hükümlerine tabidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
18. 2803 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre jandarma; emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin verdiği görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvvetidir. Anılan Kanun’un “Bağlılık:” başlıklı 4. maddesi ile de Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri Bakanlığına bağlı olduğu belirtilmiştir. Benzer düzenlemelere 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 2. maddesinde de yer verilmiştir.
19. 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre Akademi, Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatlarının subay ve astsubay ve diğer personel ihtiyacını karşılamak, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim ve araştırma merkezleri ve kurslar bulunan İçişleri Bakanlığına bağlı bir yükseköğretim kurumudur.
20. 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 1. maddesinde ülkenin genel güvenlik ve asayiş işlerinden İçişleri Bakanının sorumlu olduğu ve bu görevini Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı ve gerektiğinde diğer bütün zabıta teşkilatı aracılığıyla yerine getireceği hükme bağlanmıştır.
21. Anılan hükümler gözetildiğinde Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile doğrudan ilgili ve İçişleri Bakanlığına bağlı olan Akademinin, Anayasa’nın 132. maddesinde yer alan emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
22. Ancak bir yükseköğretim kurumunun Anayasa’nın 132. maddesinin kapsamına girmesi onun bilimsel özerklikten tamamen mahrum bırakıldığı anlamına gelmemektedir. Nitekim Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında yer alan kurumlar da yükseköğretim kurumu olarak nitelendirilmiştir. Bir yükseköğretim kurumunun asgari seviyede bilimsel özerkliğe sahip olması ise yükseköğretim kurumu olmanın bir gereğidir.
23. Diğer yandan Anayasa’nın söz konusu maddesinde bu tür yükseköğretim kurumlarının özel kanun hükümlerine tabi olduğunun belirtilmiş olması karşısında Anayasa’nın 130. maddesi uyarınca yükseköğretim kurumlarında varlığı gereken bilimsel özerkliğin diğer yükseköğretim kurumlarıyla aynı oranda ve yoğunlukta olmaması mümkündür. Bu itibarla bilimsel özerkliğe dayalı farklı konumları gereğince Anayasa’nın 132. maddesi kapsamında yer alan yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanları hakkında yapılacak düzenlemelerde söz konusu farklılığın dikkate alınması gerektiği açıktır.
24. Anayasa’nın 27. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmek suretiyle bilim ve sanat özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Söz konusu güvence herkes için öngörülmüş olmakla birlikte yükseköğretim kurumu niteliğindeki bir kuruluş bünyesinde ifa edilen görevin kapsam ve niteliği gözetildiğinde bilimsel özerklik temelinde görev yapan öğretim elemanlığı ile bilim ve sanat özgürlüğü arasında daha yakın bir ilişkinin bulunduğu görülmektedir (aynı yönde bkz. AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/04/2019, § 30).
25. İtiraz konusu kuralla öncelikle 7068 sayılı Kanun, sonrasında ise 7068 sayılı Kanun’da yer alan atıf nedeniyle 657 sayılı Kanun’un disipline ilişkin hükümleri Akademide istihdam edilen sivil öğretim elemanları hakkında uygulanabilir hâle gelmiştir. Başka bir deyişle yükseköğretim kurumu niteliğinde bulunan Akademide görev yapan sivil öğretim elemanları hakkında 7068 sayılı Kanun’da düzenlenmiş fiiller nedeniyle disiplin sorumluluğuna gidilmesi mümkün kılınmıştır. Ancak anılan Kanun’da düzenlenmiş olan; yetkili olmadığı hâlde basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları veya diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna bilgi ya da demeç vermek, bilimsel alana ilişkin açıklamalarda bulunmak gibi bazı fiiller nedeniyle öğretim elemanlarının disiplin sorumluluğuna gidilebilmesi bilimsel özgürlükle bağdaşmamaktadır.
26. Öte yandan Anayasa’nın 2. maddesine göre hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
27. Anayasa'nın anılan maddesinde yer alan hukuk devletinin temel unsurlarından biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir.
28. Kanun’un 8. maddesinde sayılan fiiller esas olarak Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki memurlar için öngörülmüş olduğundan anılan fiillerin bir kısmı gerek içerik gerekse kullanılan kavramlar ve ifade tarzı itibarıyla öğretim elemanlığı görevinin kapsam ve niteliğiyle örtüşmemektedir.
29. Bu bağlamda anılan maddenin (1) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan “Usulüne uygun olarak kendisine verilmiş olan bir emir üzerine; emrin uygun olmadığı, yanlış verildiği, yapılamayacağı ve benzeri şekillerde amirini alenen eleştirmek veya amire karşı itirazda bulunmak (Amir tarafından karar verilene kadar astın fikrini savunması veya emrin kanunsuz olduğu hususundaki kanaatini belirtmek için amire yaptığı itiraz bu kapsamda disiplinsizlik teşkil etmez.)” ve (3) numaralı fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “Mevzuat veya talimata aykırı olarak eksik kuşam ve teçhizatla göreve çıkmak.” fiillerinin disiplin yaptırımına bağlanması örnek gösterilebilecektir. Hiyerarşiye dayalı ve sınırları daha net çizilebilen çalışma koşulları içinde görev yapan asker kişiler için öngörülen söz konusu düzenlemelerin, yürüttükleri hizmetin niteliği gereği Anayasa’da ayrıca düzenlenen ve bilimsel özerklik temelinde farklı bir konumda değerlendirilen sivil öğretim elemanlarına nasıl uygulanacağının belirsiz olduğu açıktır.
30. Bu itibarla öğretim elemanları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin disiplin konusunda tümüyle aynı düzenlemelere tabi kılınması, Anayasa’da yükseköğretim kurumları için öngörülen bilimsel özerklikle örtüşmediği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin hükümlerinin muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere yol açmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural Anayasa’nın 2., 27. ve 130. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 10. maddesi yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
32. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrasında kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
33. 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…disiplin…” ibaresinin iptali nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan cümlede yer alan ve itiraz konusu kuraldan sonra gelen “…ve…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.
V. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
34. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte; 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
35. 2803 sayılı Kanun’un 13/A maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…disiplin…” ibaresinin ve “…disiplin…” ibaresinden sonra gelen “…ve…” ibaresinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI. HÜKÜM
10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Kanun’un 112. maddesiyle değiştirilen 13/A maddesinin 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanun’un 51. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan;
A. “...disiplin...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
B. “...disiplin...” ibaresinden sonra gelen “…ve…” ibaresinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
20/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR