“…
Hükümlü … hakkında İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/04/2022 tarih 2016/343 esas sayılı yazısı ile Mahkemelerinin 2016/343 esas 2018/373 karar sayılı erteli kararının kesinleşmesinden denetim süresi içerisinde hükümlünün yeniden suç işlediğinin İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/03/2022 tarih 2019/110 esas sayılı yazısı ile ihbarda bulunulduğu belirtilerek Hakimliğimizden TCK'nun 51/7 maddesi gereğince erteli cezanın infazına karar verilmesi hususunda talepte bulunulmakla,
TCK’nın 51/7 maddesinde sadece, erteli cezanın tamamen infazına karar verme olsaydı bu konuda infaz hakimliğince karar verilebileceği söylenebilecek idiyse de, erteli cezanın kısmen infazına da karar verme imkanının bulunup takdir hakkı kullanılması söz konusu olduğundan ve bu takdir yetkisi mahkumiyetin verilmesine dair asıl dosyadan tamamen bağımsız olarak kullanılamayacağından erteli cezanın tamamen veya kısmen infazı hususundaki görev, kararı veren mahkemeye ait olmalıdır. İnfazı yapma yetkisi C.Başsavcılığına ait olsa da her mahkemenin, kendi vermiş olduğu cezanın eksiksiz ve doğru bir şekilde infaz edilip edilmediğini denetleme görevi vardır ve bu anlamda mahkeme, vermiş olduğu cezanın ne kadarının aynen infazının yapılacağını kendi takdir etmelidir. Tabii hakim ilkesi olay öncesi ve yargılama aşaması ile ilgili olsa da ceza verme düşüncesi ile bağlantılı olarak erteli cezanın ne kadarının infaz edileceğini takdir durumunu da tabii hakim ilkesinin uzantısı olarak kabul etmek gerekir. Zira takdir edilecek husus mahkemenin cezasından infaz edilmesini istediği hapis cezasının miktarı gibi ağır bir durumu teşkil etmektedir. Bu takdirin mahkeme olmayan ve kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen infaz hakimliğince değil, mahkumiyet kararını veren ve kişi için daha güvenceli olan mahkemece yapılması gerekir.
Bu hususlara göre TCK'nun 51/7 maddesinde " Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hakiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hakimince karar verilir." şeklinde yer alan hükümdeki "infaz hakimince" ibaresinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 19. maddesindeki kişi hürriyetli ve güvenliği ile 37. maddesindeki kanuni hakim güvencesi temel hak ve özgürlüklerine aykırı olup Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 152. maddesi gereğince "infaz hakimince" ibaresinin iptaline karar verilmesi,
Bilgilerinize arz olunur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/52
Karar Sayısı : 2022/90
Karar Tarihi : 20/7/2022
R.G. Tarih-Sayısı : 10/8/2022-31919
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul İnfaz Hâkimliği
İTİRAZIN KONUSU: 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “...infaz hâkimliğince...” ibaresinin Anayasa’nın 19. ve 37. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçun işlenmesi nedeniyle ertelenmiş hapis cezasının infazı talebiyle yapılan başvuru üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 51. maddesi şöyledir:
“Hapis cezasının ertelenmesi
Madde 51- (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 12/5/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 5237 sayılı Kanun’un 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “...infaz hâkimliğince...” ibaresinin iptalini talep etmiştir. İtiraz konusu kural hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde uygulanabilen ortak kural niteliğindedir.
4. Bakılmakta olan davada uyuşmazlığın konusunu, hakkında ertelenmiş hapis cezası bulunan hükümlünün denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlemesi nedeniyle ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi oluşturmaktadır.
5. Bu itibarla hükümlünün kendisine yüklenen yükümlülüklere infaz hâkiminin uyarılarına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmadığından itiraz konusu kuralın esasına ilişkin incelemenin aynı fıkrada yer alan “...kasıtlı bir suç işlemesi…” ibaresi yönünden yapılması gerekir.
6. Açıklanan nedenlerle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “...infaz hâkimliğince...” ibaresinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin anılan fıkrada yer alan “...kasıtlı bir suç işlemesi…” ibaresi yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
7. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
8. 5237 sayılı Kanun’un “Hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51. maddesinde mahkemelerce hükmolunacak hapis cezalarının ertelenmesine ilişkin hükümler yer almaktadır. Hapis cezasının ertelenmesi, ceza yargılaması sonucunda verilecek hapis cezasının belirli şartlara bağlı olarak ertelenmesini ifade etmektedir.
9. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında miktar ve tür bakımından hangi cezaların ertelenebileceği ile ertelemenin şartları düzenlenmektedir. Buna göre işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Hükmedilen adli para cezaları erteleme kapsamında değildir. Erteleme kararının verilebilmesi için kişinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir.
10. Bununla birlikte maddenin (2) numaralı fıkrası uyarınca hapis cezasının ertelenmesi mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartına bağlı tutulabilir.
11. Maddenin (8) numaralı fıkrasına göre hapis cezasının ertelenmesi kararının verilmesi hâlinde hükümlünün denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirdiğinin anlaşılması durumunda ertelenen hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere uymamakta ısrar etmesi hâlinde ise maddenin (7) numaralı fıkrası uyarınca ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.
12. Bu kapsamda cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verme yetkisi kural uyarınca infaz hâkimliğine tanınmıştır. İnfaz hâkiminin kural uyarınca kullandığı yetki denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenene kadar geçen süreyi değerlendirmek suretiyle hükümlünün bihakkın tahliye süresini tespit etmektir. Bu itibarla kural kapsamında infaz hâkimliğince yapılacak değerlendirme hükümlünün koşullu salıverilmesine ilişkin değildir. Nitekim koşullu salıvermeye ilişkin hükümler 13/12/2004 tarihli 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da düzenlenmiş olup kuralla ertelenmiş hapis cezasına mahkûm olanların koşullu salıverilmelerine ilişkin bir düzenleme getirilmemektedir.
B. İtirazın Gerekçesi
13. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kurala göre ertelenmiş hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına infaz hâkimliğince karar verileceği, bu durumun cezanın infazında takdir yetkisi kullanılmasını zorunlu kıldığı, bu takdir yetkisinin asıl cezanın verildiği dosyadan bağımsız olarak kullanılamayacağı, cezanın kısmen infazı konusunda asıl kararı veren mahkemenin yetkili olması gerektiği, her mahkemenin vermiş olduğu kararlarının eksiksiz ve doğru şekilde infaz edilip edilmediğini denetleme görevinin bulunduğu, ertelenmiş cezanın ne kadarının infaz edileceğinin takdir edileceği durumlarda da tabii hâkim ilkesinin geçerli olduğu, asıl kararı veren mahkemenin bu konuda karar vermesinin infaz hâkimliğine göre daha fazla güvence sağladığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 19. ve 37. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
14. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
15. 5237 sayılı Kanun’un 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere uymamakta ısrar etmesi hâlinde ertelenen hapis cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan fıkrada yer alan “...infaz hâkimliğince...” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmakta olup kural fıkrada yer alan “...kasıtlı bir suç işlemesi…” ibaresi yönünden incelenmiştir.
16. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
17. Ceza hukukunun toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik hayatıyla yakından ilgili olması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu -Anayasa’ya bağlı kalmak koşuluyla- soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı, toplumda belirli eylemlerin suç sayılıp sayılmayacağı, suç sayıldığı takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği, hangi hâl ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul edileceği, hangi cezaların seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya ertelenebileceği ve erteleme süresinde belirlenecek yükümlülükler ile bunlara aykırı davrananlar için belirlenecek yaptırımla bunların yöntemi gibi konularda takdir yetkisine sahiptir.
18. Ceza hukukunda, cezanın infaz edilmesiyle güdülen amaç kişiye gerçekleştirdiği haksızlık dolayısıyla etkili bir uyarıda bulunmak ve etkin pişmanlık duymasını sağlamaktır. Mahkemelerce hükmolunan cezanın infazıyla hükümlünün gelecekte sosyal sorumluluğa sahip olarak suçsuz bir hayat sürmeye yatkın duruma getirilmesi beklenmektedir. Çağdaş ceza hukukunda ceza yaptırımlarının belirlenmesindeki temel amaç ise suçlunun ıslahı, yeniden suç işlemesinin ve toplum için sürekli bir tehlike olmasının önüne geçme ve dolayısıyla topluma tekrar yararlı bir birey hâline getirilmesini sağlamaktır. Bu nedenle günümüzde suçlar için ceza yanında ya da yerine bir kısım tedbirlerin uygulanması söz konusu olmaktadır. Yine sanık hakkında hükmolunacak olan hapis cezasının ertelenebilmesi ile suçlunun toplum içinde özgürlüğü kısıtlanmadan, ceza infaz kurumlarının olumsuz etkilerinden de kurtarılarak, toplumla sosyal bağları koparılmadan ve her şeyden de önemlisi hayatın normal akışı değişmeden ıslah edilmesi amaçlanmaktadır. Cezaların kişiselleştirilmesine yönelik bu düzenlemeler, kamu yararının da bir gereğidir (AYM, E.2012/9, K.2012/103, 5/7/2012).
19. İnfaz hâkimlikleri ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemlere veya bunlarla ilgili faaliyetlere ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara yönelik şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin hâkim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulmuştur. Ceza adalet sisteminin iyi işleyebilmesi ve isabetli kararlar alması bağlamında mahkeme veya hâkimliklerin kendi yetki alanı içindeki uyuşmazlıklar hakkında uzmanlaşmasının sağlanması zorunludur. Bu zorunluluk, ceza adalet sisteminin tamamlayıcı parçası olan infaz işlem ve faaliyetleri açısından da geçerlidir. Nitekim bir cezaî uyuşmazlığın sonucunda verilmiş olan hükümlerin kapsam, nitelik ve nicelik itibarıyla ne şekilde yerine getirileceği, yerine getirilme sırasında doğabilecek tereddüt ya da sorunların ne şekilde çözüme kavuşturulacağı konularında uzman bir mercinin oluşturulmasının kamu yararına yönelik olmadığı söylenemez.
20. Bu bağlamda itiraz konusu kural ertelenmiş hapis cezasının denetim süresi içinde yeni kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde ertelenmiş hapis cezasının nasıl infaz edileceğine ilişkin kararların infaz işlem ve faaliyetleri açısından uzmanlaşmış makam olan infaz hâkimliğini yetkili kılmaktadır. Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olan kuralın hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yönü bulunmamaktadır.
21. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının sınırlanması ancak Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
22. Kişilerin fiziksel özgürlüklerini güvence altına alan Anayasa’nın anılan maddesinin kişi özgürlüğünün kısıtlanmasına imkân tanıdığı durumlardan biri de maddenin ikinci fıkrasında mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu nedenle yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararları kapsamında hapis cezasının veya güvenlik tedbirlerinin infaz edilmesi kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal etmez (Tahir Canan (2), B. No: 2013/839, 5/11/2014, § 33).
23. Bir kimsenin mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi kapsamında özgürlüğünden yoksun bırakıldığının söylenebilmesi için her şeyden önce özgürlüğü kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirinin bir mahkeme tarafından verilmesi gereklidir. İkinci olarak yerine getirilecek kararın özgürlüğü kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirlerine ilişkin olması gerekir. Son olarak özgürlükten yoksun bırakılmanın mahkemece verilen özgürlüğü kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirinin kapsamını aşmaması gerekir (Şaban Dal, B. No: 2014/2891, 16/2/2017, § 32).
24. İtiraz konusu kural denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlendiğinin sabit olması hâlinde ertelenmiş hapis cezasının ne kadarının infaz kurumunda çektirileceğine infaz hâkimliğince karar verilmesini hüküm altına almaktadır. Kural, denetim süresinde kasıtlı suç işlenmesi durumunda infaz hâkimine önceden mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş erteli hapis cezasının denetim süresi içinde geçen sürenin de dikkate alınması suretiyle kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda çektirilmesini belirleme yetkisi vermektedir. Dolayısıyla kural uyarınca uygulanan yetki mahkemesince verilmiş olan cezanın kapsamının hükümlüler aleyhine belirlenmesine imkân tanımamaktadır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 19. maddesiyle çelişen bir yönü bulunmamaktadır.
25. Anayasa’nın 37. maddesinde “Hiç kimse kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz./Bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” denilmektedir. Suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin belirlenmiş olması şeklinde tanımlanan tabii hâkim kavramı, adil yargılanma hakkının en önemli öğesi olan kanuni, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır.
26. Tabii hâkim güvencesi, sadece mahkemelerin yargı yetkisi içinde yer alan konuların belirlenmesini değil her bir mahkemenin kuruluşu ve yer bakımından yargı yetkisinin belirlenmesi de dâhil olmak üzere mahkemelerin organizasyonlarına ilişkin tüm düzenlemeleri ifade etmekte, mahkemelerin görev ve yetki alanlarının açık ve anlaşılır biçimde tespit edilmesi gereğini ortaya koymaktadır (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 80). Bu güvence yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına ya da hâkimin atanmasına engel oluşturur, sanığın veya davanın taraflarına göre hâkim atanmasına imkân vermez. Söz konusu ilkeyle suçun işlenmesinden sonra çıkarılacak bir kanun ile oluşturulacak mahkeme önüne davanın götürülmesi ve böylece kişiye ya da olaya özgü mahkeme kurulması yasaklanmıştır (AYM, E.2016/144, K.2020/75, 10/12/2020, § 307).
27. Kural önceden belirlenmiş olan düzenlemelere göre mahkemesince verilmiş ve ertelenmiş hapis cezasının belirlenen denetim süresi içinde yeniden kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde verilmiş olan hapis cezasının ne kadarının infaz kurumunda çektirilmesini belirlemek açısından infaz hâkimliğini yetkili kılmaktadır. Başka bir ifadeyle kural icra edilmiş bir fiilin suçun işlenmesinden sonra kurulmuş ya da hâkimin atandığı bir mahkeme önünde muhakemesini öngörmemektedir. Dolayısıyla kuralın tabii hâkim güvencesiyle bağdaşmayan bir yönü de bulunmamaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2., 19. ve 37. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “...infaz hâkimliğince...” ibaresinin anılan fıkrada yer alan “...kasıtlı bir suç işlemesi…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 20/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR