ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2021/127
Karar Sayısı:2022/85
Karar Tarihi:30/6/2022
R.G. Tarih - Sayı:4/8/2022 -
31913
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1. Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi (E.2021/127)
2. Gaziantep 3. İcra Hukuk Mahkemesi (E.2022/2)
3. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (E.2022/23)
4. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (E.2022/24)
5. İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi (E.2022/26)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı
Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin Anayasa’nın 13., 35., 36.,
46. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
talepleridir.
OLAY: Kamulaştırmasız
el atmadan kaynaklanan tazminat davaları sonucunda verilen hükümlerin icrası
için başlatılan icra takiplerinin durdurulması veya iptalleri talebiyle açılan
davalar ile bu tür davalara ilişkin kararların istinaf incelemesinde itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına
varan Mahkemeler, iptali için başvurmuştur.
I.
İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ
GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu geçici 16. maddesi şöyledir:
“Geçici
Madde 16- (Ek:9/6/2021-7327/21
md.)
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması
hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin
bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya
kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle
malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle
mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda
verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların
icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra
takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükümleri
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun;
1. 350. maddesi
şöyledir:
“Başvurunun icraya etkisi
MADDE 350- (1)
İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun
icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka
kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.
(2) Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile
ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.”
2. 367. maddesi
şöyledir:
“Temyizin
icraya etkisi
MADDE
367- (1) Temyiz, kararın icrasını
durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı
maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar
verilemez.
(2)
Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin
kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.”
II. İLK İNCELEME
A. E.2021/127 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın
katılımlarıyla 30/12/2021 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural ve sınırlama sorunları
görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152.
ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir
davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde
veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu
kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine
başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin
Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin
görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada
uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın
değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı
sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan
kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un
geçici 16. maddesinin iptalini talep etmiştir. Anılan maddenin birinci
cümlesinde kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir
ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara
kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası
olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet
hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen
kararların taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına
ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ikinci
cümlesinde ise maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme
kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin de kesinleşmiş mahkeme
kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağı öngörülmüştür.
4. Bakılmakta olan davanın konusu ise 4/11/1983
tarihinden sonra taşınmazlara hukuken el atılması sebebiyle açılan
kamulaştırmasız el atma davasının kabulü sebebiyle hükmedilen tazminatın
tahsili için başlatılan ilamlı icra takibinin iptali talebine ilişkindir.
Dolayısıyla bakılmakta olan davada kamulaştırmasız el atmaya konu taşınmazların
fiilen kamu hizmetlerine ayrılması veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tesis
edilerek üzerinde tesis yapılması ile irtifak hakkı tesisi suretiyle fiilen el
konulmasına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi kaynaklara ilişkin
kamulaştırmasız el atma durumu da söz konusu değildir.
5. Ayrıca kuralın 19/6/2021 tarihinde yürürlüğe girdiği
ve bakılmakta olan davaya konu icra takibinin bu tarihten sonra başlatıldığı
gözetildiğinde kuralın yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme
kararına dayanılarak başlatılan bir icra takibinin de bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
6. Bu itibarla anılan Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…fiilen
kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan…”, “…veya kaynaklara…”, “…veyahut irtifak
hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…fiilî el konulması…” ibareleri
ile ikinci cümlesinin bakılmakta olan davada
uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
7. Öte yandan itiraz konusu maddenin birinci cümlesinin “Kamulaştırma
işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen
4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar… taşınmazlara…
kısmen veya tamamen… malikin rızası olmaksızın… sebebiyle mülkiyet hakkından doğan
taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz
mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre
yerine getirilir.” bölümü bakılmakta olan davanın konusu olan
kamulaştırmasız el atma durumunun yanı sıra bakılmakta olan davada uygulanma imkânı
olmayan kamulaştırmasız el atmaya ilişkin diğer durumlar bakımından da geçerli,
ortak kural niteliğindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davanın konusu
gözetilerek anılan cümlenin esasına ilişkin incelemenin “…veya hukuki el
atılması…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılması gerekir.
8. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı
Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin;
A. 1. Birinci
cümlesinde yer alan “…fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan…”, “…veya
kaynaklara…”, “…veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…fiilî
el konulması…” ibarelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2. Birinci
cümlesinin kalan kısmının esasının incelenmesine, esasa ilişkin
incelemenin “…veya hukuki el atılması…” ibaresi ile sınırlı
olarak yapılmasına,
B. İkinci
cümlesinin itiraz başvurusunda bulunan
Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından, bu cümleye
ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. E.2022/2 Sayılı Başvuru Yönünden
9. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL,
Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI
ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 26/1/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu
görüşülmüştür.
10. İtiraz yoluna
başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinin iptalini talep etmiştir.
11. Bakılmakta olan davanın konusu 4/11/1983 tarihinden
sonra taşınmazlara fiilî el konulması sebebiyle açılan kamulaştırmasız el atma
davasının kabulü üzerine hükmedilen tazminatın tahsili için başlatılan ilamlı
icra takibinin ve icra emrinin iptali talebine ilişkindir. Davaya konu icra
takibi itiraz konusu kuralın yürürlük tarihi olan 19/6/2021 tarihinden sonra
başlatılmıştır. Dolayısıyla bakılmakta olan davada kamulaştırmasız el atmaya
konu taşınmazlara hukuki el atılmasına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi
irtifak hakkı tesis etmek suretiyle fiilî el koyma veya kaynaklara ilişkin
kamulaştırmasız el atma durumu da söz konusu değildir.
12. Ayrıca bakılmakta olan davaya konu icra takibinin
kuralın yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlatıldığı gözetildiğinde kuralın
yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararına dayanılarak
başlatılan bir icra takibinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
13. Bu itibarla anılan
Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci
cümlesinde yer alan “…veya kaynaklara kısmen…”, “…veyahut irtifak
hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…veya hukuki el atılması…” ibareleri
ile ikinci cümlesinin bakılmakta olan davada
uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
14. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı
Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin;
A. 1. Birinci
cümlesinde yer alan “…veya kaynaklara kısmen…”, “…veyahut irtifak
hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…veya hukuki el atılması…” ibarelerinin
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı
bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle REDDİNE,
2. Birinci
cümlesinin kalan kısmının esasının incelenmesine,
B. İkinci
cümlesinin itiraz başvurusunda bulunan
Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye
ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C. E.2022/23 Sayılı Başvuru Yönünden
15. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın
katılımlarıyla 24/3/2022 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural ve sınırlama sorunları
görüşülmüştür.
16. İtiraz yoluna
başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci cümlesinin iptalini
talep etmiştir.
17. Bakılmakta olan davanın konusu kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden sonra taşınmazların tamamına
hukuken el atılması sebebiyle açılan kamulaştırmasız el atma davasının kabulü
üzerine hükmedilen tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine ilişkin
icra emrinin iptali kararının istinaf incelemesidir. Dolayısıyla bakılmakta
olan davada kamulaştırma işlemlerinin tamamlanamaması, kamulaştırmasız el
atmaya konu taşınmazların fiilen kamu hizmetlerine ayrılması veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tesis edilerek üzerinde tesis yapılması ile irtifak hakkı
tesisi suretiyle fiilen el konulmasına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi
kaynaklara ilişkin kamulaştırmasız el atma durumu da söz konusu değildir.
18. Bu itibarla anılan Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “Kamulaştırma
işlemleri tamamlanmamış…”, “…fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu
yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan…”, “…veya
kaynaklara kısmen…”, “…veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…”
ve “…fiilî el konulması…” ibarelerinin bakılmakta
olan davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
19. Öte yandan itiraz konusu maddenin birinci cümlesinin
“…veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar… taşınmazlara… veya tamamen… malikin
rızası olmaksızın… sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve
tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni
haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir.”
bölümü bakılmakta olan davanın konusu olan kamulaştırmasız el atma durumunun
yanı sıra bakılmakta olan davada uygulanma imkânı olmayan kamulaştırmasız el
atmaya ilişkin diğer durumlar bakımından da geçerli, ortak kural
niteliğindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davanın konusu gözetilerek anılan
cümlenin esasına ilişkin incelemenin “…veya hukuki el atılması…” ibaresi
ile sınırlı olarak yapılması gerekir.
20. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un
21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin;
A. Birinci
cümlesinde yer alan “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış…”, “…fiilen
kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan…”, “…veya kaynaklara kısmen…”, “…veyahut
irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…fiilî el konulması…”
ibarelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada
uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. Birinci
cümlesinin kalan kısmının esasının incelenmesine, esasa ilişkin
incelemenin “…veya hukuki el atılması…” ibaresi ile sınırlı olarak
yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
Ç. E.2022/24 Sayılı Başvuru Yönünden
21. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın
katılımlarıyla 24/3/2022 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
D. E.2022/26 Sayılı Başvuru Yönünden
22. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ,
Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın
katılımlarıyla 24/3/2022 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
23. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un
geçici 16. maddesinin iptalini talep etmiştir.
24. Bakılmakta olan davanın konusu 4/11/1983 tarihinden
sonra kamulaştırması hiç yapılmamış olmakla birlikte taşınmazlara fiilî el
konulması ve hukuki el atılması sebebiyle açılan kamulaştırmasız el atma
davasının kabulü üzerine hükmedilen tazminatın tahsili için başlatılan icra
takibinin iptali talebine ilişkindir. Dolayısıyla bakılmakta olan davada
kamulaştırma işlemlerinin tamamlanamaması, irtifak hakkı tesisi veya kaynaklara
ilişkin kamulaştırmasız el atma durumu söz konusu değildir.
25. Ayrıca bakılmakta olan davaya konu icra takibinin
kuralın yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlatıldığı gözetildiğinde kuralın
yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararına dayanılarak
başlatılan bir icra takibinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
26. Bu itibarla anılan Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “Kamulaştırma
işlemleri tamamlanmamış…”, “…veya kaynaklara…” ve “…veyahut
irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…” ibareleri ile ikinci cümlesinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmadığından
bu ibarelere ve cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
27. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983
tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı
Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin;
A. 1. Birinci
cümlesinde yer alan “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış…”, “…veya
kaynaklara…” ve “…veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…”
ibarelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada
uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2. Birinci
cümlesinin kalan kısmının esasının incelenmesine,
B. İkinci
cümlesinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada
uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. YÜRÜRLÜĞÜN
DURDURULMASI TALEBİ
28. E.2022/2 sayılı itiraz başvurusunda yürürlüğü
durdurma talebinde de bulunulmuştur.
29. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “İtiraz başvuru kararı
ve ekleri” başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde “Yürürlüğü
durdurma talebi varsa, yürürlüğün durdurulmaması durumunda doğacak olan
telafisi imkânsız zararların açıklanması,” gerektiği belirtilmiştir. Ancak
başvuran Mahkeme tarafından bu konuda bir gerekçe belirtilmeksizin yürürlüğün
durdurulması talebinde bulunulduğundan söz konusu talebin yöntemine uygun
olmadığı anlaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenle 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle
eklenen geçici 16. maddeye yönelik yürürlüğün durdurulması talebinin 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından
REDDİNE 26/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. BİRLEŞTİRME KARARLARI
A. E.2022/2 Sayılı Başvuru Yönünden
31. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen
geçici 16. maddenin birinci cümlesinin “…veya kaynaklara kısmen…”, “…veyahut
irtifak hakkı tesis etmek suretiyle…” ve “…veya hukuki el atılması…”
ibareleri dışında kalan kısmının iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna
ilişkin E.2022/2 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle
E.2021/127 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas
incelemenin E.2021/127 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 26/1/2022 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. E.2022/23 Sayılı Başvuru Yönünden
32. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen
geçici 16. maddenin birinci cümlesinde yer alan “…veya hukuki el atılması…” ibaresinin
iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2022/23
sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2021/127 sayılı dava
ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2021/127
sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 24/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
C. E.2022/24 Sayılı Başvuru Yönünden
33. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen
geçici 16. maddenin ikinci cümlesinin iptaline karar verilmesi talebiyle
yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2022/24 sayılı davanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle E.2021/127 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin E.2021/127 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine
24/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
Ç. E.2022/26 Sayılı Başvuru Yönünden
34. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici
16. maddenin birinci cümlesinin “…veya kamulaştırması hiç yapılmamış
olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis
edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara… kısmen veya tamamen… malikin
rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet
hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen
kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına
ilişkin hükümlere göre yerine getirilir.” bölümünün iptaline karar
verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2022/26 sayılı
davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2021/127 sayılı dava ile
BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2021/127 sayılı
dosya üzerinden yürütülmesine 24/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V. ESASIN İNCELENMESİ
35. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Fatma KARAMAN ODABAŞI tarafından hazırlanan
işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
36. 2942 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci
cümlesinde kamulaştırma işlemleri
tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983
tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine
ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis
yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı
tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki
el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve
tazminata ilişkin davalarda verilen kararların taşınmaz mal ile ilgili ayni
haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği
düzenlenmiştir. Anılan cümlenin “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına
ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara…
kısmen veya tamamen… malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki
el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve
tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni
haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir.”
bölümü itiraz konusu kurallardan ilkini oluşturmaktadır.
37. Anılan maddenin itiraz konusu ikinci cümlesinde ise
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına
dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz
edilinceye kadar durdurulacağı öngörülmüştür.
38. Kamu yararının gerektirdiği hâllerde gerçek ve özel
hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların devlet veya kamu
tüzel kişilerince kamulaştırılmasına ilişkin usul ve esaslar 2942 sayılı
Kanun’la düzenlenmiştir. Ancak usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi
yapılmaksızın kamu hizmetlerine tahsis amacıyla zaman zaman idarelerin
taşınmazlara fiilî el koyması veya hukuki el atmasına ilişkin çeşitli durumlarla
karşılaşılabilmektedir. Buna göre kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen taşınmazların fiilen kamu
hizmetine ayrılması, kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılması, malikin rızası olmaksızın taşınmazlara kısmen veya
tamamen fiilî el konulması veya hukuki el atılmasına ilişkin olarak hukuki
dayanağı bulunmamakla birlikte uygulamada ortaya çıkan çeşitli durumlar
kamulaştırmasız el atma olarak ifade edilmektedir.
39. Kurallar kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı
olarak bedel ve tazminat talebiyle açılan davalarla ilgili olup bu davalarda
verilen kararların icrasına ilişkin düzenlemeler öngörmektedir.
40. Kamulaştırmasız el atmaların tamamı kuralların
kapsamına alınmamış; kamulaştırmasız el atma olgusu belirli bir tarih
aralığında gerçekleşmiş olanlarla sınırlı tutulmuştur. Buna göre yalnızca 2942
sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 4/11/1983 ile kuralların yürürlük tarihi
olan 19/6/2021 arasında gerçekleşmiş olan kamulaştırmasız el atmalar sebebiyle
açılan bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararların icrası kurallara
tabi olacaktır.
41. İtiraz konusu bölümde kamulaştırmasız el atma
sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin
davalarda verilen kararların taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin
kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği düzenlenmiştir.
42. 6100 sayılı Kanun’un “Sekizinci Kısmı”nın
istinaf kanun yoluna ilişkin hükümler içeren “Birinci Bölümü”nde yer
alan 350. maddesinde istinaf kanun yoluna başvurunun icraya etkisi, temyiz
kanun yoluna ilişkin hükümler içeren “İkinci Bölümü”nde yer alan 367.
maddesinde ise temyizin icraya etkisi düzenlenmiştir.
43. Anılan Kanun’un 350. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında kural olarak istinaf yoluna başvurmanın kararın icrasını
durdurmayacağı öngörülmüş; (2) numaralı fıkrasında ise kişiler hukuku, aile
hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların
kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Kanun’un 367.
maddesinde de temyiz başvurusunun icraya etkisi aynı şekilde düzenlenmiş ve (2)
numaralı fıkrasında kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni
haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği
belirtilmiştir. Buna göre verilen mahkeme kararının taşınmaz mal ile ilgili
ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine
getirilmesinin hüküm kesinleşmedikçe yerine getirilememe hususunu ifade ettiği
açıktır.
44. Bu itibarla itiraz konusu bölümle 4/11/1983
tarihinden 19/6/2021 tarihine kadar gerçekleşmiş olan kamulaştırmasız el
atmalar sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata
ilişkin davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe yerine
getirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
45. Maddenin itiraz konusu ikinci cümlesi ise kuralların
yürürlük tarihi olan 19/6/2021 tarihinden önce, ilk kural kapsamında kalan
kamulaştırmasız el atmalar sebebiyle bedel ve tazminata ilişkin kesinleşmemiş
mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılmış icra takiplerinin de kesinleşmiş
mahkeme kararları ibraz edilinceye kadar durdurulacağını öngörmektedir.
B. İtirazların
Gerekçeleri
46. Başvuru kararlarında özetle; itiraz konusu kurallar
uyarınca kararların icrası için kesinleşme şartının aranmasının alacağın
tahsilini geciktirdiği, malike aşırı bir külfet yüklediği, ölçülü olmadığı,
kamu yararı ile kişisel yarar arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik
aleyhine bozduğu, mahkeme kararlarının uygulanma imkânının geçmişe etkili
olacak şekilde zorlaştırılmasının hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığı, daha
önce aynı konuyu düzenleyen hükümlerin Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş
olmasına rağmen benzer düzenlenmelerin yeniden öngörülmesinin adil yargılanma
hakkını ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek
kuralların Anayasa’nın 13., 35., 36., 46. ve 153. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
47. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve
miras haklarına sahiptir./Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir./Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
denilmektedir. Kamulaştırmasız el atmanın
konusunu oluşturan taşınmaz mallar ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan
bedel ve tazminatların mülkiyet hakkının kapsamına dâhil olduğu hususunda
tereddüt bulunmamaktadır.
48. Mülkiyet hakkı; kişiye başkasının hakkına zarar
vermemek ve kanunların öngördüğü sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu
şeyi dilediği gibi kullanma, onun semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme
imkânı veren bir haktır. Bu bağlamda malikin mülkünü kullanma, onun
semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden
herhangi birinin sınırlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet
hakkına müdahale teşkil eder.
49. Anayasa’nın kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddesinde
ise “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde,
gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz
malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya
ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir./Kamulaştırma bedeli ile
kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım
reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin
gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve
turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla
gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme
süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak
ödenir./Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük
çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir./İkinci fıkrada öngörülen
taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde
kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.” denilmektedir.
50. Anayasa’nın söz konusu maddesine göre özel mülkiyette
bulunan taşınmazların gerçek karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi,
maddede sayılan istisnai hâllerde taksitlendirme süresinin beş yılı aşamaması,
taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde
kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanması kamulaştırma için
belirtilen esaslardır.
51. Türk hukukunda idarelerin kamu
hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları ancak kendilerine ait olmayan
taşınmazlar üzerinde tasarrufta bulunabilmeleri kural olarak kamulaştırma ile
mümkündür. Kamulaştırma, mülkiyet hakkının idarenin tek taraflı tasarrufu ile
malikin rızası olmaksızın kısıtlandığı veya sona erdirildiği istisnai hâllerden
biridir. Nitekim Anayasa’da temel haklardan biri olarak düzenlenen mülkiyet
hakkı üzerinde yarattığı etkiden dolayı Anayasa koyucu kamulaştırmayı özel
olarak düzenlemiştir. Bu itibarla kişinin mülkiyet hakkının rızası dışında tek
taraflı bir işlemle sonlandırılmasının Anayasa’ya aykırı olmaması için
Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen usullere uyulması gerekmektedir.
52. Anayasa’nın kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddesine
göre temel unsurunun kamu yararı olduğu kabul edilen kamulaştırma, özel
mülkiyet alanına devletin bir müdahalesidir. Kamulaştırma işlemi, taşınmaza el
koymaya zorunlu kalındığında kamu yararının özel mülkiyet hakkından üstün
tutulduğu durumlarla sınırlı olarak ve Anayasa’da belirlenen usul güvenceleri
izlenerek yapıldığında hukuka uygun sayılır (AYM, E.2017/110, K.2017/133,
26/7/2017, § 11; Şevket Karataş [GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, §
45).
53. Plansız şehirleşme, idarelerin bütçelerinin
kısıtlı olması gibi çeşitli nedenlerle geçmişte kamulaştırma yapılmaksızın bazı
taşınmazlar fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiştir (AYM, E.2010/83,
K.2012/169, 1/11/2012). İdarelerin zaman zaman Anayasa ve kanunlara
uygun olmayan yöntemlerle özel mülkiyete konu taşınmazları kamu hizmetine
tahsis etmek amacıyla hareket etmeleri sonucu kamulaştırmasız el atma olgusu
ortaya çıkmıştır (AYM, E.2019/89, K.2021/10, 4/2/2021, § 94).
54. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti”
başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesince
mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde
uygulanamaz hâle getiren düzenlemelerin bulunması veya mahkeme kararlarının
icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamındaki
güvenceleri anlamsız kılabilecek nitelikte görülebilmektedir. Bu çerçevede,
mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak
etkili tedbirlerin alınması, hukuk devleti ilkesinin ve adil yargılanma
hakkının gereklerindendir (AYM, E.2018/108, K.2019/5, 13/2/2019, § 27).
55. İtiraz konusu kurallar,
kamulaştırmasız el atmadan dolayı hak sahiplerince açılan bedel ve tazminata
ilişkin davalarda verilen kararların kesinleşmedikçe yerine getirilmemesini,
daha önce başlatılmış ve hâlihazırda devam etmekte olan icra takiplerinin de
kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulmasını öngörmektedir.
Bu durum Anayasa’da öngörülen usule aykırı olarak mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin telafisi amacıyla malik lehine hükmedilmiş bulunan bedel veya tazminatın
hak sahiplerine daha geç ödenmesine, malikin alacağına daha geç kavuşmasına
sebebiyet vermek suretiyle mülkiyet ve adil yargılanma hakkını sınırlamaktadır
(AYM, E.2019/89, K.2021/10, 4/2/2021, § 96).
56. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.”
denilmektedir. Buna göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren
düzenlemelerin kanunla yapılması Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun
ve ölçülü olması gerekir.
57. Bu kapsamda mülkiyet ve adil yargılanma hakkını
sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen
var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde
belirli ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.
58. Esasen temel hakları sınırlayan
kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan
hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde, kanuni
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel
olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem
içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin
sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının
öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven
duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici
yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§
153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak
belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk
devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
59. İtiraz konusu kuralların kapsamına giren
kamulaştırmasız el atma hâllerinin ve bu hâllere ilişkin mahkeme kararlarının
icrasının mümkün olduğu aşamanın herhangi bir
tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde
kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu
açıktır. Bu itibarla
kurallarda temel hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanması gerektiğine ilişkin
anayasal ilkeye aykırı bir yön bulunmamaktadır.
60. Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci
fıkrasında mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği
belirtilmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkı için
herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama
nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının
bulunduğu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa’nın başka maddelerinde yer
alan kurallara dayanılarak da bu hakkın sınırlanması mümkündür.
61. Kamulaştırmasız el atmadan
kaynaklanan bedel ve tazminata ilişkin mahkeme kararlarının yerine
getirilmesini kararların kesinleşmesi koşuluna bağlayan ve başlatılan icra
takiplerinin de kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar
durdurulmasını öngören kurallarla kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli
olan kamu kaynaklarının korunmasının, bu kapsamda kamu hizmetlerinde meydana
gelebilecek aksaklıkların önlenmesinin ve kanun yoluna başvuru sonucunda
mahkeme kararının bozulması hâlinde icranın iadesinde yaşanabilecek sorunların
önlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
62. Anayasa’nın 5. maddesine göre
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç
ve görevleri kapsamındadır. Yukarıda belirtilen amaca ulaşmak anılan madde
gereğince devletin pozitif yükümlülükleri arasında yer almaktadır. Bu yönüyle
kuralın gerek mülkiyet hakkı gerekse adil yargılanma hakkı yönünden anayasal
bağlamda meşru bir amaca dayandığı görülmektedir.
63. Kuralların kamu yararı amacına dönük olması yeterli
olmayıp Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca ölçülü olması da gerekir. Ölçülülük
ilkesi ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere
üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın
ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak
istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, orantılılık ise
sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunması
zorunluluğunu ifade etmektedir.
64. Kuralların amacının kamu hizmetleri
için gerekli olan kamu kaynaklarının korunması suretiyle kamu hizmetlerinde
meydana gelebilecek aksaklıkların önlemesi, icranın iadesinin gerekmesi hâlinde
yaşanması muhtemel sorunların ortadan kaldırılması olduğu gözetildiğinde
belirli bir dönemde gerçekleşen kamulaştırmasız el atmaya dayalı bedel ve
tazminat davalarının yerine getirilmesinin kararların kesinleşmesi şartına
bağlanmasının söz konusu amaca ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı
söylenemez.
65. Öte yandan kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için
taşınmaza ihtiyaç duyulması hâlinde kamulaştırma kanunlarının uygulanması,
kanunlardaki usul ve esaslara uygun hareket edilmesi gerekmektedir. Kamulaştırmasız
el atma ise fiilî bir durumu ifade etmekte olup kamulaştırmaya veya mülkiyeti
kamuya geçiren herhangi bir hukuki işleme dayanmamaktadır. Buna göre
kamulaştırmasız el atma sebebiyle mahkemelerce hükmedilen bedel ve tazminatlar
hukuka aykırı olarak ortaya çıkan fiilî durumun telafi edilmesi suretiyle
tasfiyesini amaçlamaktadır. Bu bakımdan yalnızca mahkemelerce kamulaştırmasız
el atma sebebiyle bedel ve tazminata hükmedilmesi değil, hükmedilecek bedel ve
tazminatların bir an evvel hak sahiplerine ödenmesi de hukuka aykırı fiilî
durumun ortadan kaldırılmasının bir gereğidir. Mahkeme kararlarıyla hükmedilen
bedel ve tazminatlar ödenmediği sürece gerçek anlamda bir telafiden veya
tasfiyeden bahsetmek mümkün olmaz.
66. Kamulaştırmasız el atmalar sebebiyle bedel ve
tazminata ilişkin davalarda verilen kararların yerine getirilmesi için kararın
kesinleşmesi şartının aranması ve bu kapsamda hâlihazırda başlatılmış olan icra
takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararları ibraz edilinceye kadar durdurulması
herhangi bir hukuki işleme dayalı olmaksızın mülkiyet hakkına müdahale edilen
hak sahiplerinin zararlarının telafisini geciktirmekte ve zorlaştırmaktadır.
Hâlihazırda hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına müdahale edilmiş olan
maliklerin ayrıca mahkemelerce hükmedilmiş olan alacak ve tazminatlarının
ödenmesinin geciktirilmesi hak sahiplerine aşırı bir külfet yüklemekte, kamu
yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet ve adil
yargılanma hakkının ölçüsüz biçimde sınırlanmasına neden olmaktadır (aynı yönde bkz. AYM, E.2019/89, K.2021/10, 4/2/2021,
§ 101).
67. Ayrıca yürürlük tarihinden önce alacağın tahsili için
başlatılmış icra takiplerine ilişkin düzenleme getirerek bu icra takiplerinin
kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağını öngören
itiraz konusu cümle, geçmişe etkili yasama tasarruflarıyla kararların uygulanma
imkânının önemli oranda zorlaştırılması niteliğinde bulunduğundan devlete olan
güven duygusunu zedelemekte ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmektedir (aynı yönde bkz. AYM, E.2019/89, K.2021/10, 4/2/2021,
§ 102).
68. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 13., 35.,
36. ve 46. maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.
Kuralların Anayasa’nın 153. maddesiyle
ilgisi görülmemiştir.
VI. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
69. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (4) numaralı
fıkrasında kanunun, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün belirli
kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da Anayasa
Mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
70. 2942 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinin birinci
cümlesinin “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir
ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara… kısmen veya
tamamen… malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması
sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin
davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin
kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir.” bölümünün
iptali nedeniyle uygulanma imkânı kalmayan anılan cümlenin kalan kısmının 6216
sayılı Kanun'un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.
VII. HÜKÜM
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na
9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin;
A. 1. Birinci
cümlesinin “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir
ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara … kısmen veya
tamamen … malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması
sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin
davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin
kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir.” bölümünün
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
2. Birinci
cümlesinin kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı
fıkrası gereğince İPTALİNE,
B. İkinci
cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
30/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
|
|
|
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
|
|
|