ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/10
Karar Sayısı : 2022/72
Karar Tarihi : 1/6/2022
R.G. Tarih – Sayı : 22/6/2022
– 31874
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi
(E.2022/10, E.2022/40)
İTİRAZLARIN KONUSU:
31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 43. maddesinin 24/6/2021 tarihli ve 7329
sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “…uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları
hariç…” ibaresinin Anayasa’nın 2., 36., 125. ve 129. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sözleşmeli
er olarak görev yapan davacılar hakkında tesis edilen uyarma ve hizmete kısmi
süreli devam cezalarının iptalleri talebiyle açılan davalarda itiraz konusu
kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN
KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 43. maddesi
şöyledir:
“Yargı denetimi
MADDE 43- (1) (Değişik:24/6/2021-7329/17
md.) Askerî öğrenciler ile erbaş ve erler hakkında verilen disiplin cezaları
ile subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen
uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç
bu Kanunda yer alan disiplin cezalarına karşı iptal davası açılabilir.
Seferberlik ve savaş zamanında ise yüksek disiplin kurulları tarafından verilen
Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç bu Kanunda yer alan diğer disiplin
cezaları yargı denetimi dışındadır.
(2) Dava açma süresi, cezanın kesinleşmesinden itibaren
başlar. Ancak Türk karasuları dışındaki gemilerde verilen cezalarda, dava açma
süresi geminin bağlı bulunduğu üsse/limana dönmesiyle başlar.”
II. İLK İNCELEME
A. E.2022/10 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir
ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan
GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Basri BAĞCI, İrfan
FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 24/2/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında öncelikle davada uygulanacak kural ve sınırlama sorunları
görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın
152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta
olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan
birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması
durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir
davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması
gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz
yoluna başvuran Mahkeme, 6413 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli
devam cezaları hariç…” ibaresinin iptalini talep etmiştir. İtiraz
konusu kural uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı
iptal davası açılamamasını öngörmektedir.
4. Bakılmakta
olan davanın konusu ise davacı hakkında uygulanan hizmete kısmi süreli devam
cezasının iptali talebine ilişkindir. Bu itibarla kuralda yer alan “…uyarma,
kınama…” ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı
bulunmamaktadır.
5. Öte
yandan kuralda yer alan “…cezaları hariç…” ibaresi, bakılmakta
olan davanın konusu olan disiplin cezasının yanı sıra bakılmakta olan davada
uygulanma imkânı bulunmayan uyarma ve kınama cezaları bakımından da geçerli,
ortak kural niteliğindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davanın konusu
gözetilerek esasa ilişkin incelemenin “…ve hizmete kısmi süreli devam…” ibaresi
ile sınırlı olarak yapılması gerekir.
6. 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 43.
maddesinin 24/6/2021 tarihli ve 7329 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle
değiştirilen (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;
A. “…uyarma,
kınama…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. “…ve hizmete
kısmi süreli devam cezaları hariç…” ibaresinin esasının
incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin “…ve hizmete kısmi süreli devam…”
ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
B. E.2022/40 Sayılı Başvuru Yönünden
7. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN,
Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan
GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin
MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 21/4/2022
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından
işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARI
8. 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Disiplin Kanunu’nun 43. maddesinin 24/6/2021 tarihli ve 7329 sayılı Kanun’un
17. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
“…uyarma,…” ibaresinin iptaline karar verilmesi
talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2022/40 sayılı davanın
aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2022/10 sayılı dava ile
BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2022/10 sayılı
dosya üzerinden yürütülmesine 21/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
9. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Murat ÖZDEN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
10. 6413
sayılı Kanun, askerî hâkimler hariç
subaylar, astsubaylar, uzman erbaşlar, sözleşmeli erbaş ve erler, erbaş
ve erler ile askerî öğrenciler hakkında uygulanacak disiplin hukukunu
düzenlemektedir. Anılan Kanun’un 11. maddesine göre bu
askerî kişilere verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre uyarma,
kınama, hizmete kısmi süreli devam, aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme,
oda hapsi ve Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezalarıdır. Uyarma, kınama, hizmete
kısmi süreli devam ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından;
hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezaları disiplin kurulları ve disiplin
amirleri tarafından; Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası yüksek disiplin
kurulları tarafından verilir.
11. Kanun’un
41. maddesine göre disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarına
karşı, cezanın tebliğ edilmesinden itibaren iki iş günü içinde bir üst disiplin
amirine yazılı olarak itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmez ise ceza
kesinleşir. İtiraz haklı görülürse, itirazı inceleyen üst disiplin amiri
verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir. İtiraz haklı görülmez
ise reddedilir. Karar, itiraz edene tebliğ edilerek kesinleşir.
12. Kanun’un
12. maddesine göre de uyarma cezası personele görevinin icrasında veya hâl ve
hareketlerinde daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesi, hizmete
kısmi süreli devam cezası ise disiplin cezası verilen personele mesai
sonrasında günde üç saati ve her hâlde saat 24.00’ı geçmeyecek şekilde, kadro
görevinde veya kadro görevi dışında statüsüne uygun askerî hizmetlerin
yaptırılmasıdır.
13. Uyarma
cezasını gerektiren disiplinsizlikler 15. maddede sayılmıştır. Buna göre uyarma
cezasını gerektiren disiplinsizlikler; emri mütalaa etmek, görevde kayıtsızlık,
hizmet dışındayken amir veya üste saygısızlık, mesai çizelgesine uymamak, kılık
ve kıyafeti bozuk olmak, usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak, israf etmek,
saygısız davranmak, başkalarını kötülemek, askerî nezaket kurallarına uymamak,
hizmet haricinde yalan söylemek, selamlama yapmamak, zamana riayet etmemek,
mesai dışında aşırı alkol kullanmak, görev dönüşü tekmil vermemek, kişisel ve
çevre temizliğine dikkat etmemek, kendini geliştirmede yetersiz kalmaktır.
14. 17.
madde uyarınca hizmete kısmi süreli devam cezasını gerektiren disiplinsizlikler
ise üste saygısızlık, görev yerini izinsiz terk etmek, hastaymış gibi davranmak
veya hastalığını abartmak, mesleğin onur ve vakarına yakışmayan davranışlarda
bulunmak, gizli olmayan ancak açıklanmaması gereken bilgileri açıklamaktır.
15. 20.
maddenin (f) bendinde disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmayı
alışkanlık hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamak
Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizliklerden
sayılmıştır.
16. 21.
maddede de, en son alınan disiplin cezasının kesinleştiği tarihten geriye doğru
son bir yıl içinde on sekiz disiplin cezası puanı veya en az iki farklı
disiplin amirinden toplam on iki defa veya daha fazla disiplin cezası almak; en
son alınan disiplin cezasının kesinleştiği tarihten geriye doğru son beş yıl
içinde otuz beş disiplin cezası puanı veya en az iki farklı disiplin amirinden
toplam yirmi beş defa veya daha fazla disiplin cezası almak sözleşmeli subay ve
astsubaylar hariç subaylar ve astsubaylar açısından disiplin ceza puanına bağlı
olarak ayırma sebebi sayılmıştır. Bununla birlikte, disiplin ceza puanına bağlı
olarak ayırma cezası verilmesi talebiyle gelen dosyaların incelenmesi sonucunda
yüksek disiplin kurulunca cezaların usulüne uygun verilmediğine veya ceza
tayininde objektiflikten uzaklaşıldığına kanaat getirilirse verilen cezaların
tamamının veya bir kısmının kaldırılmasına yahut personelin görev yerinin
değiştirilmesine ve durumunun bir yıllık deneme süresi sonunda yeniden
incelenmesine karar verilir.
17. 30.
maddenin (3) numaralı fıkrasına göre disiplin cezaları ve diğer idari
yaptırımlar, nitelik ve niceliklerine uygun olarak personel hakkında yapılacak
sicil, terfi, atama, ayırma, ilişik kesme, sözleşme feshi, özellikli görevlere
seçim ve benzeri idari işlemlerde gözönünde bulundurulur.
18. 10/3/2011
tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 6. maddesinin (4)
numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde de disiplinsizlik ve ahlaki durum
nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) görev yapamayacağı sıralı
amirlerinin her türlü bilgi ve belgeye dayanarak düzenleyeceği nitelik belgesi
ile anlaşılmak, son bir yıl içinde toplamda otuz gün ve daha
fazla hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkûm olmak ya
da en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin
cezası almak sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin süresinin bitiminden
önce feshi sebepleri arasında sayılmıştır.
B. İtirazların Gerekçeleri
19. Başvuru kararında özetle; mevzuatta belirli bir sayıda disiplin cezası alan
sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin sözleşme süresinin bitiminden önce
feshedilmesinin öngörüldüğü, sözleşmenin feshine dair işleme karşı dava
açılması mümkün ise de bu işleme dayanak oluşturan disiplin cezalarının bir
kısmının dava edilemeyecek olması nedeniyle sözleşmenin feshi işlemine karşı
açılacak davada hukuksal bir fayda elde edilemeyeceği, dolayısıyla doğurduğu
sonuçlar itibarıyla ilgililerin sözleşmesinin feshine kadar gidebilen disiplin
cezalarının yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuk devleti ilkesine, hak
arama özgürlüğüne, idarenin işlemlerinin yargı denetimi dışında
bırakılamayacağına ve disiplin cezalarına karşı yargı yolunun
kapatılamayacağına ilişkin ilkelerle bağdaşmadığı belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 2., 36., 125. ve 129. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
20. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgileri
nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
21. İtiraz
konusu kurallar 6413 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan “…uyarma,...” ve “…ve hizmete
kısmi süreli devam…” ibareleri olup kurallar subay, astsubay, uzman
erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma ve hizmete kısmi
süreli devam cezalarına karşı iptal davası açılamayacağını öngörmektedir.
22. Anayasa’nın
36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü
güvence altına alınmıştır.
23. Hak arama özgürlüğünün
temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı,
hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne
götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara
karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya
işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını
giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava
hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının
tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur (AYM,
E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21).
24. Kurallar;
subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen
uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı dava açılamayacağını
öngörmek suretiyle anılan asker kişilerin mahkemeye erişim hakkını
sınırlamaktadır.
25. Anayasa’nın 13.
maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre temel hak ve özgürlüklere
sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen
sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
26. Bu
kapsamda hak arama özgürlüğünü sınırlamaya
yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal
kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve
öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
27. Esasen
temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk
devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem
kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer
vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca
kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir.
Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından
da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını,
bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla
Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik,
Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında
yorumlanmalıdır.
28. Kurallarda
kimler hakkında verilen, hangi tür disiplin cezalarına karşı dava açılamayacağı
herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği
gözetildiğinde kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte
olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
29. Anayasa’nın
36. maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş
olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın
doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Öte
yandan Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete
yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır
teşkil edebilir (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 24).
30. Anayasa’nın
129. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında “Disiplin
kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz./ Silahlı Kuvvetler mensupları ile
hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.”
hükümleri yer almaktadır.
31. Kuralların
yer aldığı maddenin ilk hâlinin “Anayasanın
129 uncu maddesi uyarınca, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkındaki disiplin cezalarının yargı denetimi dışında
bırakılması mümkündür. Bu doğrultuda bugüne kadar Silahlı Kuvvetler mensupları
hakkındaki disiplin cezaları yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Kanunla
kısmen, ağır nitelikteki disiplin cezalarının yargı denetimine
açılmasına imkân sağlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcudu, disiplin
tesisinin önemi, disiplinsizliklerin ve disiplin cezalarının mahiyeti gibi
hususlar gözönüne alınarak tüm disiplin cezalarına karşı yargı yolunun açık
olması sistemi tercih edilmemiştir. Zira bu tür bir sistemin, disipline ciddi
zararlar verebileceği değerlendirilmektedir”
şeklindeki gerekçesinden kuralların Anayasa’nın 129. maddesinde kanun
koyucuya verilmiş olan takdir yetkisine göre TSK açısından disiplinin tesisi
amacıyla öngörüldüğü ve anayasal anlamda meşru bir amaca sahip olduğu
anlaşılmaktadır.
32. Bu
bağlamda kuralların ölçülülük ilkesine uygunluk yönünden incelenmesi
gerekmektedir. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük
ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt
ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak
istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak
istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı
amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık
ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
33. Uyarma
ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı yargı yolunun kapatılması
suretiyle bu tür disiplin cezalarının etkinliğinin artırılacağı gözetildiğinde
kuralların TSK’da disiplini sağlama amacına ulaşma bakımından elverişli ve
gerekli olmadığı söylenemez.
34. Buna
karşılık disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmayı alışkanlık
hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamak TSK’dan
ayırma cezasını gerektiren disiplinsizliklerden sayılmaktadır. Sözleşmeli subay
ve astsubaylar hariç subay ve astsubaylar açısından da belirli süreler içinde alınan
disiplin cezaları belirli bir puana ulaştığında, bu durum TSK’dan ayırma
sebebi olarak kabul edilmektedir. Sözleşmeli erbaş ve erler açısından ise en
son alınan disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki
disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası alma hâli
sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshi sebebi olabilmektedir.
35. Bu
durumda yargı yolu kapalı olan uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezaları
söz konusu askerî personelin TSK’dan ayrılmalarına ya da sözleşmelerinin
feshine yol açabilmektedir. TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin feshi
işlemlerine karşı dava açılabilse de, bu işlemlerin dayanağı olan uyarma ve
hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olması
nedeniyle gerek itiraz edilmeksizin gerekse itiraz aşamasından geçerek
kesinleşen söz konusu disiplin cezaları yargısal denetime tabi tutulmadığından,
bu işlemler dayanak alınarak gerçekleştirilen TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin
feshi işlemleri yönünden yargısal denetim şeklî bir hâle gelmektedir. Başka bir
deyişle uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına konu fiillerin disiplin
cezasını gerektirip gerektirmediğinin yargısal denetime tabi tutulmaması
nedeniyle TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin feshi işlemlerine karşı açılan
davalarda yapılan yargısal denetim etkinliğini yitirmektedir. Kurallar bu
yönüyle asker kişilere aşırı bir külfet yüklemekte ve disiplinin tesisi
şeklindeki kamu yararı ile hak arama özgürlüğü arasında gözetilmesi gereken
adil dengeyi bozmaktadır.
36.
Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 13., 36. ve 129. maddelerine
aykırıdır. İptalleri gerekir.
Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yıldız
SEFERİNOĞLU, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR bu görüşe
katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa’nın 2. maddesine de
aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların
Anayasa’nın 13., 36. ve 129. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler
kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca
bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kurallar Anayasa’nın 13., 36. ve 129.
maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden Anayasa’nın 125. maddesi
yönünden ayrıca incelenmemiştir.
V. HÜKÜM
31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Disiplin Kanunu’nun 43. maddesinin 24/6/2021 tarihli ve 7329 sayılı Kanun’un
17. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
“…uyarma,...” ve “…ve hizmete kısmi süreli devam…” ibarelerinin Anayasa’ya
aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yıldız
SEFERİNOĞLU, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 1/6/2022 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz konusu kurallar subay, astsubay, uzman erbaş ile
sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma ve hizmete kısmi süreli devam
cezalarına karşı iptal davası açılamayacağını öngörmektedir.
Mahkememiz çoğunluğunca, sözleşmeli subay ve astsubaylar hariç subay
ve astsubaylar açısından da belirli süreler içinde alınan disiplin cezalarının
belirli bir puana ulaşması halinde, bu durumun TSK’dan ayırma
sebebi olarak kabul edildiği; sözleşmeli erbaş ve erler açısından ise en son
alınan disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki ayrı
disiplin amirinden toplam sekiz veya daha fazla disiplin cezası alma hâlinin
sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshi sebebi olabildiği; bu
durumda da yargı yolu kapalı olan uyarma ve hizmete kısmi süreli devam
cezalarının söz konusu askerî personelin TSK’dan ayrılmalarına ya da
sözleşmelerinin feshine yol açabildiği; TSK’dan ayırma ya da
sözleşmenin feshi işlemlerine karşı dava açılabilse de, bu işlemlerin dayanağı
olan uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı yargı yolunun kapalı
olması nedeniyle gerek itiraz edilmeksizin gerekse itiraz aşamasından geçerek
kesinleşen söz konusu disiplin cezalarının yargısal denetime tabi tutulmaması
nedeniyle bu işlemler dayanak alınarak gerçekleştirilen TSK’dan ayırma ya da
sözleşmenin feshi işlemleri yönünden yargısal denetimin şeklî bir hâle geldiği;
başka bir deyişle uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına konu
fiillerin disiplin cezasını gerektirip gerektirmediğinin yargısal denetime tabi
tutulmaması nedeniyle TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin feshi işlemlerine karşı
açılan davalarda yapılan yargısal denetimin etkinliğini yitirdiği; kuralların
bu yönüyle asker kişilere aşırı bir külfet yüklediği ve disiplinin tesisi
şeklindeki kamu yararı ile hak arama özgürlüğü arasında gözetilmesi gereken
adil dengeyi bozduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 13., 36. ve 129.
maddelerine aykırı bulunarak kuralların iptaline karar verilmiş bulunmaktadır.
Anayasa da, memurlar ve diğer kamu görevlilerine yönelik
disiplin cezaları bakımından özel düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Bu
bağlamda Anayasanın 129. maddesinin ikinci fıkrasında savunma hakkı
tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği, üçüncü fıkrasında disiplin
kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı kurala bağlanırken,
dördüncü fıkrasında "Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve
savcılar hakkındaki hükümler saklıdır" denilmek suretiyle, üçüncü
fıkra hükmüne istisna getirildiği, böylece de silahlı kuvvetler ve yargı
mensupları açısından bir kısım disiplin cezalarının yargı denetimi dışı
bırakılması noktasında kanun koyucuya düzenleme yapma yetkisi verildiği
görülmektedir.
Bir başka söyleyişle, Anayasanın 129. maddesinin dördüncü
fıkrası uyarınca kanun koyucu silahlı kuvvetler mensupları hakkında verilen
disiplin kararlarının yargı denetimine tabi olmasını öngörebileceği gibi, yargı
denetimi dışında kalmasını da öngörebilir.
Somut başvuruya konu kurallarda, kanun koyucunun bu konuda kendisine tanınan
takdir yetkisini anılan cezaların kesin olması şeklinde kullandığı anlaşılmaktadır.
Bu tercihin hukuk devleti ilkesiyle, hak arama
hürriyetiyle bağdaşmadığı düşünülebilir ise de itiraz konusu kurallar üzerinden
gidilerek mevcut anayasal düzenlemenin yanlış ya da eksik olduğunu
değerlendirmek anayasallık denetiminin kapsamında değildir. Anayasa Mahkemesi,
bir kuralın Anayasaya uygunluğunu denetlerken anayasa koyucunun iradesiyle
bağlıdır.
Bu durumun göz ardı edilmesi suretiyle bir iptal kararı
verilmesi halinde Anayasa'nın 129. maddesinin dördüncü fıkrası fiilen
uygulanmaz hale gelir. Böyle bir iptal kararı bir kanunun Anayasa'ya uygunluk
denetiminin yapılmasının ötesine geçerek, Anayasa'da yer alan bir hükmünün
işlevsiz kılınması mahiyetine bürünür.
Anayasanın 129. maddesinin dördüncü fıkrası kanun
koyucuya silahlı kuvvetler mensupları açısından bir kısım disiplin cezalarının
yargı denetimi dışı bırakılması noktasında düzenleme yapma yetkisi vermiştir.
Somut başvuruya konu kurallar bakımından kanun koyucu kendisine verilen yetki
kapsamında, 6413 sayılı Kanun'un 11. maddesinde ağırlık derecelerine göre
uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam, aylıktan kesme, hizmet yerini terk
etmeme, oda hapsi, silahlı kuvvetlerden ayırma şeklinde sıraladığı/saydığı
disiplin cezalarından uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarını,
aynı Kanunun 43. maddesinde yargı denetimi dışında bırakmıştır. Kuralların
Anayasaya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Öte yandan, yargı denetimi kapsamı dışında bırakılan
cezaların disiplin amirlerince verilebilecek en hafif disiplin cezaları
oldukları görülmektedir. Silahlı kuvvetler hiyerarşinin ön planda olduğu bir
kurumdur. Bu nedenle silahlı kuvvetlerde disiplin tesisi özel bir önem arz
eder. Bununla birlikte somut başvurulara konu her iki yargılamada da uyarma ve
hizmete kısmi süreli devam cezaları dava konusu edilmiştir. 6413 sayılı
Kanun'un 21. maddesinde öngörülen silahlı kuvvetlerden ayırma gibi bir durumu
söz konusu değildir. Dolayısıyla çoğunluğun gerekçesinde dile getirildiği gibi
ayırma cezasına neden olan disiplin cezalarının denetlenememesi gibi bir durum
somut olaylarda henüz söz konusu değildir. Ayrıca ayırma cezasının verilmesi ve
bunun dava konusu edilmesi durumunda, buna sebep olan diğer disiplin
cezalarının yargı denetiminden geçmeden kesinleştiğinin ilgili yargı mercileri tarafından
gözetilmesini engelleyen bir kural da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne
dayalı karara katılmıyoruz.
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
|