“…
T.C. Anayasası’nın Cumhuriyet’in nitelikleri başlıklı 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne yer verilmektedir. Söz konusu Anayasa hükmünde yer alan ve henüz anlamı ve kapsamı konusunda fikir birliğine varılamamış kavramlardan bir tanesi de “Hukuk Devleti” ilkesidir. Anayasa Mahkemesi hukuk devleti ilkesini genel olarak “insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet (E:1976/1, K:1976/28, 25/5/1976) şeklinde tarif etmektedir. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesince de “Hukuk Devleti” kavramı tanımlanmamakta sadece bu kavramın temelini oluşturan unsurlar sıralanmaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesinin sonraki kararlarında da belirginleştiği üzere “Hukuk Devleti” ilkesini oluşturan unsurlar zamanla, değişmekte ve çağın gelişimine göre yeni şartlar eklenebilmektedir.
T.C. Anayasası’nın 2. maddesinde yer alan ve genel olarak tarifi yukarıda belirtilen “Hukuk Devleti” kavramının içeriğini oluşturan şartlardan bir tanesi de latince deyimiyle ‘Ne Bis İn İdem” ilkesidir. Aynı eylemde ve konudan dolayı mükerrer yargılama ve cezaya çarptırmaya izin verilmemesi anlamına gelen bu ilke ilk bakışta sadece ceza hukuku kapsamında verilen cezaları ilgilendiren bir ilke olarak görünmekte ise de idare hukukunun ceza hukuku ilişkisi dikkate alındığında aynı ilkenin Hukuk Devleti’nin gerçekleştirilmesi açısından idare hukukunda da yer alması gerektiği açıktır. Ancak burada anlatılmak istenen ceza yaptırımının yanında idarece ayrı bir yaptırım uygulanması değil idarece işlenen tek fiil nedeniyle birden fazla ceza yaptırımı uygulanmasıdır. Çünkü idari yaptırıma temel oluşturan eylem ya da davranış şeklindeki idari ihlal, aynı zamanda ceza hukukunda suç sayılabilir. Bu durumda idari yaptırımın yanında bir de cezai yaptırım uygulanabilir. Bu iki yaptırımın türü, sebep, sonuç, hukuksal dayanak, amaç ve usul açısından birbirlerinden farklıdırlar. Anayasa’nın 2. maddesinde Hukuk devleti kavramı kapsamında uyulması zorunlu ilkeler arasında yer alan “bir suçtan dolayı bir ceza verilir ilkesinin” tamamıyla idare hukuku açısından ihlal edilmesi bu bağlamda da idari yaptırım cezasına neden olabilecek bir fiilden dolayı ayrı ayrı birden fazla idari ceza sonucunu doğurabilecek işlem tesisine gidilmesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır.
Evrensel bir hukuku kuralı olan “Ne Bis İn İdem” prensibi, idare hukukunda da uygulanması gereken genel bir ilke olup, bu ilke uyarınca suç teşkil eden bir fiile tek bir ceza tayin edilmeli, eğer bir fiil ile kanun veya kanunların değişik hükümleri ihlal edilmişse, bu durumda en ağır cezayı gerektiren kanun hükmü uygulanmalıdır.
Uyuşmazlıkta, maddi olaya uygulanacak olan 2918 sayılı Kanun’un Anayasaya aykırı olduğu düşünülen 67/2. maddesinde düzenlenen ceza ve yaptırımlara bakıldığında, öngörülmüş olan idari para cezasının, bir ceza olduğu hususunda kuşku bulunmamakla beraber, anılan maddede düzenleme alanı bulan “sürücü belgesine 60 gün süreyle el koyma” ve “aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesi” şeklindeki diğer iki yaptırımının da doğuracakları ağır sonuçlar itibariyle, basit bir idari yaptırım hüviyetinden sıyrılarak birer ceza unsuru haline geldikleri açıktır.
Nitekim; benzer bir konuda somut norm denetimine ilişkin Anayasa Mahkemesinin 19/3/2019 tarihli ve E:2019/1, K:2019/14 sayılı kararında “… Aracı manevra kurallarına aykırı şekilde kullanan araç sahibi olmayan sürücünün fiili nedeniyle aracın trafikten de menedilmesi fiili işlemeyen araç sahipleri yönünden cezaların şahsiliği ilkesini ihlal etmektedir.
Öte yandan araç sahibinin önceden öngörmesinin ve denetlemesinin beklenemeyeceği sürücünün manevra kullarına aykırı fiili nedeniyle idari cezaya maruz bırakılması hukuk devleti olmanın gereklerinden olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.” Gerekçesine yer verildiği, söz konusu kararda, Kanunda düzenlenen fiillerin idari ceza olarak nitelendirildiği görülmektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu eylemin karşılığının 3 ayrı idari ceza olarak düzenlendiği ve bu durumunda yukarıda belirtilen “Ne Bis İn İdem” ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Öte yandan, ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını, yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Ölçülülüğün üçüncü alt ilkesi olan orantılılık, kamu yararının korunması ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengenin sağlanmasını gerektirmektedir. Öngörülen tedbirin bireyi olağan dışı ve aşırı bir yük altına sokması durumunda müdahalenin orantılı ve dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez. Bu itibarla uygulanan tedbirle kişilere aşırı ve orantısız bir yük yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında yukarıda belirtilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 67/1 maddesinde (d) “Herhangi bir zorunluluk olmaksızın, karayollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi yasaktır.” maddesi ve 67/2. maddesinde “Bu maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri hükümlerine uymayan sürücülere 235 Türk lirası idari para cezası verilir. Aynı fıkranın (d) bendi hükümlerine uymayan sürücülere 5.010 Türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınır. Ayrıca, altmış gün süre ile trafikten men edilir. Bu şekilde sürücü belgesi geri alınanlar psiko-teknik değerlendirmeden ve psikiyatri uzmanının muayenesinden geçirilerek sürücü belgesi almasına mâni hali olmadığı anlaşılanlarla bu Kanun kapsamında verilen trafik idari para cezalarının tahsil edilmiş olması şartıyla geri alma süresi sonunda belgeleri iade edilir.” maddesi uyarınca manevra kuralına uymayan kişilerin, bir başka ifade ile drift yapan kişilerin, idari para cezası ile cezalandırılacağı, aracının 60 gün süre ile trafikten men edileceği ve sürücü belgesinin de 60 gün süre ile geri alınacağı öngörülmüştür.
Aynı maddenin devamında yer alan düzenlemede ise “Son ihlalin gerçekleştiği tarihten geriye doğru beş yıl içinde bu madde kapsamında sürücü belgesi ikinci defa geri alınanların sürücü belgeleri iptal edilir. Belgesi iptal edilenlerin tekrar sürücü belgesi alabilmesi için; sürücü kurslarına devam etmeleri ve yapılan sınavlarda başaralı olarak motorlu taşıt sürücüsü sertifikası almaları gerekir. Bu kişilerin sürücü kurslarında eğitime başlayabilmeleri için tabi tutulacakları psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesi sonucunda sürücülüğe engel hali bulunmadığını gösterir belgenin sürücü kursuna ibrazı zorunludur” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafından işlemiş olduğu tek fiil nedeniyle 1-“Aracının 60 gün süre ile trafikten men edildiği, 2- “Davacının 5.010,00-TL. idari para cezası ile cezalandırıldığı, 3- “Davacının sürücü belgesinin 60 gün süre ile geri alındığı”, yani davacının işlemiş olduğu tek fiil nedeniyle, davacının eyleminin birden fazla cezai yaptırıma tabi tutulduğu, bir başka ifadeyle söz konusu fiiller ile hem davacının aracının 60 gün süre ile trafikten men edildiği hem de sürücü belgesinin 60 gün süre ile geri alınarak davacının 5.010,00-TL. idari para cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir.
Diğer taraftan; Kanun’un 67/3. maddesinde ise sürücü belgesi geri alınanların 5 yıl içinde ikinci kez aynı fiili işlemeleri halinde sürücü belgelerinin iptal edileceği düzenlemesine yer verilerek, ağır bir yaptırım öngörülmüştür.
Dava konusu olayda, davacının 5.010,00-TL. idari para cezası ile cezalandırıldığı, davacının sürücü belgesinin 60 gün süre ile geri alındığı görülmekle birlikte, davacının aracının 60 gün süre ile trafikten men edildiği, davacının aracının trafikten 60 gün süre ile men edilmesinin Anayasa’da düzenlenen mülkiyet hakkı ile ilgili olduğu ve davacının tek fiili neticesinde birden fazla cezai yaptırıma tabi tutulduğu görülmektedir.
Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde ise: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakabilir.” hükmü yer almıştır.
Nitekim, görülmekte olan davada doğrudan uygulama alanı bulan anılan fıkranın, aracının belirli bir süre trafikten menine yönelik kısmı, davacının hukuka aykırı tek bir fiili nedeniyle, anılan maddede belirtilen diğer bir ceza ile cezalandırılmalarına ilave olarak; mülkiyetlerinde bulunan aracın belli bir süre kullanılmasını engellemek suretiyle trafikten men’i, mülkiyet hakkının ihlaline de sebebiyet vermektedir.
Bu durumda, tek eylemin aynı kanunda düzenlenen birden fazla idari yaptırıma konu ceza ile cezalandırılmasına yol açan söz konusu düzenlemenin, evrensel hukuk kuralları ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine, 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesine ve 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak kural olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 67/2 “Aynı fıkranın (d) bendi hükümlerine uymayan sürücülere 5.010,00-Türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınır. Ayrıca, altmış gün süre ile trafikten menedilir.” hükmünün Anayasanın 2. maddesine aykırı olduğu kanaatiyle anılan Kanun hükmünün iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına,
Anayasa Mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar işbu davanın esası hakkında verilecek hükmün geri bırakılmasına (ertelenmesine), beş ay içinde Anayasa Mahkemesince bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına,
İş bu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine,
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca işbu kararının aslı ile birlikte, işbu karara ilişkin görüşme tutanağının, dava dilekçesinin ve dosya içindeki diğer tüm evrakların onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesine 04/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/123
Karar Sayısı : 2022/65
Karar Tarihi : 1/6/2022
R.G. Tarih-Sayısı : 8/8/2022-31917
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Van 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 67. maddesinin 18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin Anayasa’nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Araç trafikten men tutanağının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 67. maddesi şöyledir:
“Araç manevralarını düzenleyen kurallar:
Madde 67- Manevralarda aşağıdaki kurallar uygulanır.
a) Sürücülerin, park yapmış taşıtlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranmaları yasaktır.
b) Yönetmelikte belirtilen şartlar dışında geriye dönmek veya geriye gitmek yasaktır. İzin verilen hallerde bu manevraları yapacak sürücüler, karayolunu kullananlar için tehlike veya engel yaratmamak zorundadır.
c) Dönüşlerde veya şerit değiştirmelerde sürücülerin niyetlerini dönüş işaret ışıkları veya kol işareti ile açıkça ve yeterli şekilde belirtmesi, işaretlerin manevra süresince devam etmesi ve biter bitmez sona erdirilmesi zorunludur.
d) (Ek:18/10/2018-7148/22 md.) Herhangi bir zorunluluk olmaksızın, karayollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi yasaktır.
(Değişik:18/10/2018-7148/22 md.) Bu maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri hükümlerine uymayan sürücülere 235 Türk lirası idari para cezası verilir. Aynı fıkranın (d) bendi hükümlerine uymayan sürücülere 5.010 Türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınır. Ayrıca, araç altmış gün süre ile trafikten menedilir. Bu şekilde sürücü belgesi geri alınanlar psiko-teknik değerlendirmeden ve psikiyatri uzmanının muayenesinden geçirilerek sürücü belgesi almasına mâni hâli olmadığı anlaşılanlara bu Kanun kapsamında verilen trafik idari para cezalarının tahsil edilmiş olması şartıyla geri alma süresi sonunda belgeleri iade edilir.
(Ek:18/10/2018-7148/22 md.) Son ihlalin gerçekleştiği tarihten geriye doğru beş yıl içinde bu madde kapsamında sürücü belgesi ikinci defa geri alınanların sürücü belgeleri iptal edilir. Belgesi iptal edilenlerin tekrar sürücü belgesi alabilmeleri için; sürücü kurslarına devam etmeleri ve yapılan sınavlarda başarılı olarak motorlu taşıt sürücüsü sertifikası almaları gerekir. Bu kişilerin sürücü kurslarında eğitime başlayabilmeleri için tabi tutulacakları psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesi sonucunda sürücülüğe engel hâli bulunmadığını gösterir belgenin sürücü kursuna ibrazı zorunludur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 16/12/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 2918 sayılı Kanun’un 67. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin iptallerini talep etmiştir. İtiraz konusu ikinci cümlede; anılan maddenin birinci fıkrasının herhangi bir zorunluluk olmaksızın, kara yollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesinin veya kendi etrafında döndürülmesinin yasak olduğunu belirten (d) bendi hükmüne uymayan sürücülere 5.010 Türk lirası idari para cezasının verileceği ve sürücü belgelerinin altmış gün süreyle geri alınacağı öngörülmüştür. İtiraz konusu üçüncü cümlede de ayrıca aracın altmış gün süreyle trafikten men edileceği hükme bağlanmıştır.
4. Bakılmakta olan davanın konusu ise davacının aracının altmış gün süreyle trafikten men edilmesini öngören araç trafikten men tutanağının iptali talebine ilişkindir. Bu itibarla itiraz konusu ikinci cümlenin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye ilişkin başvurunun reddi gerekir.
5. Açıklanan nedenle 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 67. maddesinin 18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının;
A. İkinci cümlesinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. Üçüncü cümlesinin esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
7. 2918 sayılı Kanun’un 67. maddesinde araç manevraları düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde herhangi bir zorunluluk olmaksızın, kara yollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi yasaklanmıştır.
8. Maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde ise söz konusu (d) bendine uymayan sürücülere 5.010 Türk lirası idari para cezası verileceği ve sürücü belgelerinin altmış gün süreyle geri alınacağı hükme bağlanmıştır. Anılan fıkranın itiraz konucu üçüncü cümlesinde de ayrıca aracın altmış gün süreyle trafikten men edileceği öngörülmüştür.
9. Anayasa Mahkemesi 14/3/2019 tarihli ve E.2019/1, K.2019/14 sayılı kararında itiraz konusu kuralın sürücünün araç sahibi olmadığı hâl yönünden iptaline karar vermiştir. Anılan iptal kararının 19/4/2019 tarihli ve 30750 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği gözetildiğinde kuralın sürücünün araç sahibi olduğu hâl bakımından yürürlükte ve geçerli olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle kural uyarınca aracın altmış gün süreyle men edilmesi ancak sürücünün araç sahibi olduğu durumda mümkün olabilecektir.
B. İtirazın Gerekçesi
10. Başvuru kararında özetle; hukuk devleti ilkesinin kapsamında yer alan ilkelerden birinin de aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama (ne bis in idem) ilkesi olduğu, anılan ilkeye göre aynı fiilden dolayı mükerrer yargılama yapılamayacağı ve ceza verilemeyeceği, söz konusu ilkenin idari yaptırımlar için de geçerli olduğu, sürücünün hukuka aykırı bir eylemi için üç ayrı idari cezanın öngörülmesinin hukuk devletinin bir diğer unsuru olan ölçülülük ilkesiyle de bağdaşmadığı, fiille öngörülen yaptırımların orantısız olduğu, itiraz konusu kuralla aracın kullanılmasına engel olunması nedeniyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
11. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesi yönünden de incelenmiştir.
12. Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” denilerek suçun kanuniliği; üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” ifadesine yer verilerek cezanın kanuniliği ilkesi güvence altına alınmıştır.
13. Anayasa'nın anılan maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak fiilleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan ve belirlilik ilkesini kapsayan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır (AYM, E.2019/9, K.2019/27, 11/4/2019, § 13).
14. Kural, 2918 sayılı Kanun’da öngörülen araç manevralarını düzenleyen hükümlere aykırı hareket eden araç sahibi olan sürücülerin kuralda öngörülen kabahati gerçekleştirmeleri hâlinde aracın altmış gün süre ile trafikten men edilmesini hüküm altına almak suretiyle trafik düzeninin sağlanması için cezalandırıcı ve caydırıcı amaç taşıyan Anayasa’nın 38. maddesi bağlamında bir yaptırım öngörmektedir.
15. Bu bağlamda kural herhangi bir zorunluluk olmaksızın, kara yollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi ya da kendi etrafında döndürülmesi hâlinde trafikten altmış gün süreyle men edilmesini öngörmektedir. Kuralın konusu olan hukuka aykırı fiil ile yaptırımın herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlendiği görülmektedir. Bu itibarla kuralın belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz edilemez. Dolayısıyla kuralın Anayasa’nın 38. maddesiyle çelişen bir yönü bulunmamaktadır.
16. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
17. Hukuk devletinde idari yaptırımlar açısından hangi eylemlerin yaptırım gerektireceği, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir. Kanun koyucunun bu konudaki takdirinin yerindeliğinin incelenmesi anayasal denetimin kapsamı dışında kalmaktadır. Bununla birlikte hukuk devletinde kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında öngördüğü yaptırım adil ve hakkaniyete uygun olmalıdır. Haksızlığa konu eylem ile yaptırım arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında benzer bir fiil için konulmuş yaptırım ile yapılacak bir kıyaslamanın değil o fiilin yarattığı etkinin ve sonuçlarının dikkate alınması gerekir (AYM, E.2020/51, K.2020/73, 10/12/2020, § 13).
18. Kanun koyucu, anılan takdir yetkisi kapsamındaki düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, gereklilik kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, orantılılık ise kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
19. İtiraz konusu kuralın “Başta spin atma fiili olmak üzere el frenini çekerek veya buna benzer yöntemlerle kontrolsüz olarak araçları kaydırmak suretiyle yönünü değiştiren veya aracı kendi etrafında döndüren sürücüler trafik güvenliğini tehlikeye atmaktadırlar./ Sürücüler bu davranışları nedeniyle trafik kazasına neden olmakta ya da trafik kazasına karışmaktadırlar…” şeklindeki gerekçesi gözetildiğinde kuralla manevra kurallarına aykırı araç idare ve sevkinin önüne geçilmesi suretiyle daha güvenli bir trafik akışının sağlanması amaçlanmıştır. Manevra kurallarına aykırı hareket eden araç sahibi sürücülerin araçlarının altmış gün süreyle trafikten men edilmesinin yaratacağı caydırıcı etki gözönünde bulundurulduğunda kuralın ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
20. Diğer yandan manevra kurallarına uyulmasının trafik güvenliğinin sağlanması ve trafik kazalarının azalması suretiyle can kayıplarının ve ülke ekonomisine verilen zararın önlenmesine sağlayacağı katkı ile kuralın öngördüğü yaptırımın niteliği ve miktarı dikkate alındığında yarar ile külfet arasında gözetilmesi gereken dengenin bozulmadığı, diğer bir ifadeyle kuralın öngördüğü yaptırımın orantısız olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
21. Öte yandan kuralın aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama (ne bis in idem) ilkesine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anılan ilkenin uygulanabilmesi için bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bu şartlar; ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin olması, ceza sürecinin kesin/kesinleşmiş bir mahkûmiyet veya beraat hükmüyle sonuçlanmış olması, yeniden ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin işletilmesi ve farklı yargılama süreçlerinin aynı fiile ilişkin olmasıdır (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 27). Anılan şartlar gözetildiğinde manevra kurallarına aykırı hareket eden sürücülere öngörülen yaptırımlardan birini düzenleyen kuralın aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesiyle ilgisinin olmadığı açıktır.
22. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 2. ve 38. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 13. ve 35. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 67. maddesinin 18/10/2018 tarihli ve 7148 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 1/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR