“...
Davalı vekili 03/09/2021 tarihli dilekçesinde özetle; Davaya konu Konya 5. İcra Müdürlüğünün 2015/4899 esas sayılı icra dosyasından yapılan takip dayanağı ilamın Bayraklı Belediye Başkanlığı'nın müvekkilinin taşınmazına kamulaştırmasız el atması nedeniyle açılmış tazminat alacağına ilişkin ilam olduğunu, davacı Belediye'nin iş bu davadaki taleplerinin dayanağı olarak gösterdiği yasal düzenlemelerden birisinin de 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının Geçici 16. maddesi olduğunu, söz konusu geçici maddenin de kamulaştırmasız el atmalardan dolayı açılan davalarda verilen kararların taşınmaz mal ve ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği, bu maddenin yürürlüğü girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağının düzenlediğini, bu nedenle 2942 Sayılı Yasaya Geçici 16. maddesinin de açıkça anayasaya aykırı olduğunu belirterek dilekçesinde açıkladığı nedenlerle ilgili maddenin Anayasaya Aykırılığı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 30/09/2021 tarihli celsesinde verilen ara karar ile dava dosyamız ve ilgili icra dosyası Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi 04/11/2021 tarih 2021/112 Esas 2021/75 karar sayılı ilamında, itiraz yoluna başvuran mahkeme tarafından gerekçeli başvuru kararı olmaksızın sadece başvuruya ilişkin ara kararın yer aldığı duruşma tutanağıyla başvuruda bulunulduğu ve bu tutanağa davalı vekilinin başvuran mahkemeye hitaben yazılmış dilekçesinin eklenmesiyle yetinildiğini, Anayasaya Mahkemesine hitaben Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen hükmün Anayasa'nın hangi maddelerine, hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterildiği ve bu hükmün iptalinin talep edildiği bir gerekçeli başvuru kararının bulunmadığı dolayısıyla esas incelemeye geçilmeksizin talebin reddedildiği görülmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi 24/02/2022 tarih 2022/11 Esas 2022/15 karar sayılı ilamında, iptali istenen kanun hükümlerinin Anayasa maddeleri ile ilişkilendirilmediği ve dava dosyasının gönderilmeyerek önceki gönderilen dosyanın onaylı örneğine atıfta bulunulması nedenleri ile esas incelemeye geçilmeksizin talebin reddedildiği görülmektedir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre 2942 sayılı yasanın geçici 14. maddesinde kamulaştırmasız el atmalardan dolayı kişiler tarafından açılmış bedel veya tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe icraya konulamayacağı ve halen devam etmekte olan icra takiplerinde ise kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durmasını düzenlemiş iken söz konusu geçici 14. madde Yüksek Anayasa Mahkemesinin 04/02/2021 tarih ve 2019/89 Esas 2021/10 karar sayılı ilamı ile iptal edilmiş olup, aynı yasanın geçici 16. maddesi kamulaştırmasız el atmalardan dolayı açılan davalarda verilen kararların taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağı düzenlenmiş olup yapılan düzenlemenin iptal edilen geçici 14. madde ile zikredilen geçici 16. madde kısmen farklı cümleler ile aynı husustaki düzenlemeye ilişkin olduğu ve iptal edilen geçici 14. maddedeki doğrudan doğruya icraya konulamayacağı yada devam eden icra takipleri yönünden ise kararın kesinleşene kadar duracağı düzenlemesi geçici 16. maddede ise taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasın ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği düzenlenmiş olup ve ayni haklara ilişkin davaların kesinleşmedikçe icraya konulamayacağına ilişkin hukuki düzenlemenin varlığı göz önüne alındığında iptal edilen geçici 14. madde ile iptal talebine konu geçici 16. maddenin sonuç itibariyle aynı düzenleme olduğu mahkememizce de kabul edilerek geçici 16. maddenin anayasaya aykırılığı yönündeki davalı taraf iddiası mahkememizce ciddi bulunarak, Anayasanın 46. maddesinin 1. fıkrasında "Devlet ve Kamu Tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idare irtifaklar kurmaya yetkilidir." Türk Hukukunda idarelerin kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları ancak kendilerine ait olmayan taşınmazlar üzerinde tasarrufta bulunabilmeleri kural olarak kamulaştırma ile mümkündür. Kamulaştırma, mülkiyet hakkının idarenin tek taraflı tasarrufu ile malikin rızası olmaksızın kısıtlandığı veya sona erdirildiği istisnai hallerden biridir. Nitekim Anayasa da temel haklardan biri olarak düzenlenen mülkiyet hakkı üzerinde yarattığı etkiden dolayı Anayasa koyucu kamulaştırmayı özel olarak düzenlemiştir. Bu itibarla kişinin mülkiyet hakkının rızası dışında tek taraflı bir işlem ile sonlandırılmasının Anayasaya aykırı olmaması için Anayasanın 46. maddesinde öngörülen usullere uyulması gerekmektedir. Anayasanın kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddesine göre temel unsurunun kamu yararı olduğu kabul edilen kamulaştırma, özel mülkiyet alanına Devletin bir müdahalesidir. Kamulaştırma işlemi taşınmaza el koymaya zorunlu kalındığında kamu yararının özel mülkiyet hakkından üstün tutulduğu durumlarla sınırlı olarak ve Anayasa da belirtilen usul güvenceleri izlenerek yapıldığında hukuka uygun sayılır. Anayasanın 36. maddesinin 1. fıkrasında "herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargıla mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." mahkeme kararlarının taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hale getiren düzenlemelerin bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında güvenceleri anlamsız kılabilecek nitelikte olması halinde mahkeme kararlarının bağlayıcılığını gecikmeksizin uygulanması hukuk Devleti ilkesinin ve adil yargılanma hakkının gereklerindendir. Anayasanın 35. maddesinin 2. fıkrasında mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği belirtilmiştir. Anayasanın 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkı için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, özel sınırlama nedeni öngörülmemiş haklarında hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırların bulunduğu kabul edilmektedir. Anayasanın başkaca maddelerinde yer alan kuralara dayanılarak bu hakkın sınırlandırılması da mümkündür. Ancak bu sınırlar Anayasanın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz. Tüm bu açıklanan nedenlerle Anayasanın 13.,35., 36. ve 46. maddelerine aykırılık nedeniyle zikredilen geçici 16. maddenin iptali için bu karar ile dava dosyamızın onaylı bir örneğinin ve ilgili icra dosyasının ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir.18/04/2022”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/60
Karar Sayısı : 2022/56
Karar Tarihi : 12/5/2022
R.G. Tarih - Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin Anayasa’nın 13., 35., 36. ve 46. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle hükmedilen tazminatın icrasına ilişkin takibin durdurulması talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu geçici 16. maddesi şöyledir:
“Geçici Madde 16- (Ek:9/6/2021-7327/21 md.)
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Fatma KARAMAN ODABAŞI tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda anılan fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği kurala bağlanmış, fıkranın (b) bendinde de “Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği” Anayasa Mahkemesine gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde “Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği” Anayasa Mahkemesine sunulacak belgeler arasında sayılmıştır.
4. İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği, (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
5. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin aynı kurala ilişkin olarak aynı dava dosyası kapsamında daha önce Anayasa Mahkemesine yaptığı ilk başvuru Anayasa Mahkemesinin 4/11/2021 tarihli ve E.2021/112, K.2021/75 sayılı kararıyla itiraz konusu kuralın Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterildiği bir gerekçeli başvuru kararının bulunmaması nedeniyle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilmiştir. Mahkemenin ikinci başvurusu ise Anayasa Mahkemesinin 24/2/2022 tarihli ve E.2022/11, K.2022/15 sayılı kararıyla itiraz konusu kuralın Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun gerekçeli başvuru kararında ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmemesi, başvuruda dava dilekçesi, davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin sunulmamış olması, Anayasa Mahkemesine başvurulması yolunda Mahkemece karar alındığına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin ve dizi pusulasının bulunmaması nedeniyle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilmiştir.
6. İçtüzük’ün 49. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca Mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden itiraz başvurusunda bulunması mümkün olup bu durumda yapılacak başvuru önceki başvurunun devamı mahiyetinde olmayıp yeni bir başvuru niteliği taşımaktadır. Bu sebeple Anayasa Mahkemesine aynı kurala ilişkin olarak yeniden başvuru yapılması hâlinde başvurunun Anayasa, 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük’te belirtilen yönteme uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
7. Yapılan incelemede itiraz yoluna başvuran Mahkemenin aynı kurala ilişkin olarak yeniden Anayasa Mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Buna göre yeni bir başvuru niteliği taşıyan söz konusu başvuruda, İçtüzük’ün 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği sunulmamıştır.
8. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan başvurunun 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III. HÜKÜM
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 9/6/2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE 12/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR