“...
29.04.2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “onda biri” ibaresinin Anayasa’ya aykırılığı
7318 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “İdari Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrasına, (ğ) bendinden sonra gelmek üzere (h) bendi eklenmiştir. Eklenen bu bende göre denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetkilendirilen tüzel kişilere, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde dağıtıcı lisansı sahibine anılan birinci fıkranın (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri uygulanacaktır. Ancak bu tüzel kişilere verilecek ceza miktarının, anılan dağıtıcı lisansı sahibine söz konusu (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri oranında olmasına cevaz veren ve iptali talep edilen ibare; Anayasa’ya aykırıdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 7318 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un “Dağıtım” başlıklı 7. maddesinin altıncı fıkrasına birtakım cümlelerin ve mevcut beşinci cümlesine belirtilen ibarenin eklenmesi suretiyle; dağıtıcı lisansı sahiplerinin denetimine yönelik yeni bir usul oluşturulmuştur. Buna göre dağıtıcı lisansı sahibi, Enerji Piyasası Denetleme Kurumunca (Kurum) yetkilendirilen tüzel kişiler aracılığı ile denetim sistemini kurar ve uygular; denetim sistemini kuracak ve uygulayacak tüzel kişilerde aranacak idari, mali ve teknik şartlar ile bu tüzel kişilerin hak ve yükümlülükleri Kurum tarafından belirlenir; denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden lisans sahibi ile Kurumca yetkilendirilen tüzel kişiler müştereken sorumludur. İptali talep edilen ibarenin yer aldığı bent ise, söz konusu yeni denetim usulünün işlemesini temin edecek mekanizmalardan biri olan cezai hükümdür. Bu bentte; denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulama üzere yetkilendirilen tüzel kişilere (diğer bir deyişle otomasyon şirketlerine) yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde uygulanacak ceza saptanmıştır. Söz konusu tüzel kişilere uygulanacak ceza, dağıtıcı lisans sahiplerine 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde öngörülen cezanın onda biri oranındadır.
5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ise:
“Bu Kanuna veya ilgili mevzuata aykırı faaliyet gösterilmesi hâlinde sorumluları hakkında Enerji Piyasası Denetleme Kurulunca aşağıdaki idari para cezaları uygulanır:
ç) Aşağıdaki hallerde bayilik faaliyetinde bulunanlar hariç olmak üzere sorumlulara, bir milyon iki yüz elli bin Türk Lirasından az olmamak ve altı milyon iki yüz elli bin Türk Lirasını geçmemek üzere fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde on ikisi oranında idari para cezası uygulanır:
1) 9. maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması (yedinci fıkra hariç).
2) 5. , 6. ve 7. maddelerin ihlali.
3) Kurumca, 10. madde gereği yapılan uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellemeye teşebbüs edilmesi.” şeklindedir”.
Kanun koyucu, 7318 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasına eklenen cümlelerle denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinden dağıtıcı lisans sahipleri ile Kurumca yetkilendirilen tüzel kişileri müştereken sorumlu tutarken; 9. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen bentle denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetkilendirilen tüzel kişilere, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde dağıtıcı lisansı sahibine anılan birinci fıkranın (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda birinin verileceğini hüküm altına almıştır. Diğer bir deyişle söz konusu yükümlülüklere aykırılık halinde müştereken sorumlu ve fakat biri diğerinden daha az ceza alacak iki tüzel kişi (dağıtıcı lisansı sahibi – otomasyon şirketi) belirlenmiştir. Bu durum, Anayasa’ya aykırıdır.
a) Ölçülülük İlkesi: Suç ve Cezaların Orantılılığı İlkesi Bakımından:
Söz konusu (h) bendinde suç kapsamına alınan fiil ile bu suça bağlanan cezai yaptırım (idari para cezası) düzenlenmiştir. Kabahat niteliğindeki bu fiil (idari suç) ve idari ceza niteliğindeki bu yaptırım, geniş anlamda suç ve ceza sınıfının içinde yer almaktadır. O halde suç ve ceza normuna ilişkin anayasal hükümler, bu tür fiiller ve idari cezalar için de geçerlidir.
Yine Anayasa Mahkemesi’ne göre; ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ceza hukukunun temel ilkeleri ile Anayasa'nın konuya ilişkin kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir. Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını da dikkate almak zorundadır. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında o suçun toplumda yarattığı etkinin, suçtan zarar görenin kişiliğinin ve ona verilen zararın azlığı veya çokluğunun da dikkate alınması gerekir (Anayasa Mahkemesi’nin 12.11.2015 tarihli ve 2015/26 E.:2015/100 K. sayılı Kararı, § 6).
Burada suç teşkil eden fiil; “dağıtıcı lisansı sahibi şirketinin denetim sisteminin usulüne uygun olarak kurulmasına ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi”dir. Ceza ise, “dağıtıcı lisansı sahibine anılan (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri tutarında” idari para cezasıdır.
Ancak anılan bentte suç ve ceza arasında adil denge gözetilmemiştir. Zira ağır bir suça (dağıtıcı lisansı sahibi şirketinin denetim sisteminin usulüne uygun olarak kurulmasına ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi) hafif bir ceza (dağıtıcı lisansı sahibine anılan (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri tutarında idari para cezası) bağlanmıştır. Halbuki Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin bir unsuru olan ölçülülük ilkesine dayanan, “suç ve ceza arasında orantılılık” ilkesi; cezada adalet, kefaret anlayışının ve zarar ilkesinin bir sonucudur. Öte yandan bu ilke, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Bunun yanında, doğuşunda “makul olma” kavram ve anlayışının belirleyici olduğu hukuk devletinde ölçülülük, hem devlet organlarının sahip olduğu yetkiler, hem her alanda konulan hukuk kuralları bakımından geçerli olmalıdır. Bu bakımdan, hukuk devleti ilkesinin gereği olan ölçülülük ilkesi de, gereklilik (aracın, amacı gerçekleştirmek için gerekli olması), elverişlilik (aracın, amacı gerçekleştirmeye elverişli olması), orantılılık (amaç ile araç arasında oran olması) olmak üzere üç teknik ögeyi içermektedir. Anayasa’nın, temel hak ve özgürlüklere getirilecek sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını öngören 13. maddesi, Anayasa koyucunun temel haklar rejiminde bu ilkeye atfettiği önemi göstermektedir. Ölçülülük ilkesinin orantılılık unsuru gereğince ceza ve suç arasında oran gözetilmelidir.
Diğer bir deyişle kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “gereklilik”, “elverişlilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Gereklilik”, müdahalenin ve başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını; “elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını; “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Ceza, toplumda korunmaya değer görülen hukuki değerlerin ihlali durumunda Devletin gösterdiği tepki olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla ceza hukukunun amacı, toplumsal yaşam bakımından önem arz eden hukuksal değerleri korumaktır. Fakat Devlet, bu hukuksal değerleri korumak üzere sahip olduğu cezalandırma yetkisini istediği biçim ve kapsamda kullanamaz. Bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını da dikkate almak zorundadır. Faile, işlediği suçun ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbiri uygulanması, orantılılık ilkesi ile örtüşmektedir. Bu ilke, cezaya ve güvenlik tedbirine hükmedilmesinde önemli bir sınırlayıcı unsurdur. Bu bakımdan orantılılık ilkesi, hem kanun koyucuyu hem de hâkimi bağlar (Anayasa Mahkemesi’nin 05.05.2016 tarihli ve 2016/16 E.: 2016/ 37 K. sayılı Kararı).
Ancak (dağıtıcı lisansı sahibine anılan (ç) bendi uyarında verilecek cezanın onda biri tutarındaki) idari para cezasının azlığı, otomasyon şirketinin denetim sistemini kurmaya ve uygulamaya yönelik söz konusu yükümlülükleri yerine getirmemesine neden olur. Gerçekten de; ihtilaflı kural ile öngörülen idari cezanın parasal karşılığı, otomasyon şirketlerinin söz konusu hukuka aykırılıktan kaçınmaları bakımından yeterli motivasyon oluşturabilecek bir seviyede değildir. Halbuki elverişli bir ceza, hukuk düzeninin yasakladığı söz konusu fiilin ifa edilmemesini; orantılı bir ceza ise, failin fiilin ağırlığına uygun bir ceza ile cezalandırılmasını sağlamalıdır. Ancak cezanın hafifliği, otomasyon şirketini suç teşkil eden bu fiili ifa etmekten alıkoyacak ağırlıkta, caydırıcı nitelikte değildir. Tüm bu nedenlerle anılan ibare, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin bir unsuru olan (ve bu arada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının sınırlarını düzenleyen 13. maddesinin lafzında da açıkça yer alan) ölçülülük ilkesinde temelini bulan suçların ve cezaların orantılılığı ilkesine aykırıdır; anılan ibarenin iptali gerekir.
b) Kamu Yararı İlkesi Bakımından:
Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesi gereğince, yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur (Anayasa Mahkemesi’nin 17. 06. 2015 karar tarihli ve 2014/179 E.; 2015/54 K. sayılı Kararı). Ancak iptali talep edilen ibare, kamu yararını haiz değildir.
Nitekim hukuk devletinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasa'nın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, suçların niteliği, işlenme biçimi, içerik ve yoğunluğu, kamu düzenini ihlal derecesi, cezaların caydırıcılığı, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, etik değerleri ve ekonomik hayatın ihtiyaçları göz önüne alınarak saptanacak ceza siyasetine göre belirlenir. Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edileceği ve ceza sistemini tamamlayan müesseselerin nelerden ibaret olacağı hususlarında takdir yetkisine sahiptir (Anayasa Mahkemesi’nin 10.09.2015 tarihli ve 2014/148 E.; 2015/180 sayılı Kararı, § 7). 7318 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde de vergi usulsüzlüklerinin önüne geçilmesi petrol piyasası (ve sayılı diğer) sektöründe daha denetimli, disiplinli, şeffaf, eşitlikçi, istikrarlı bir piyasanın ve rekabet ortamının oluşturulması gerekliliği vurgulanmış; otomasyon şirketlerinin kurulmasını öngören anılan 7. maddenin münhasır gerekçesinde de bayi denetim sisteminin etkinliğinin arttırılması, ilgili hizmeti veren tarafların belli altyapıya sahip olmalarının garantiye alınması, akaryakıt kaçakçılığı ve mali usulsüzlüklerin de tespiti konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmesi güdülen hedefler olarak sıralanmıştır.
Ancak (dağıtıcı lisansı sahibine anılan (ç) bendi uyarında verilecek cezanın onda biri tutarındaki) caydırıcı niteliği olmayan idari para cezasının azlığı, otomasyon şirketinin denetim sistemini kurmaya ve uygulamaya yönelik söz konusu yükümlülükleri yerine getirmemesine ve dolayısıyla anılan 7. maddenin özünde yer alan “ratio legis”in gerçekleşememesine neden olur. Diğer bir deyişle fiil ile yaptırım arasında adil bir dengenin kurulmaması, onda biri oranında ceza tayin edilmesi sebebiyle; suç ve suçluyla mücadele etkin bir şekilde yürütülemeyecektir. Tüm bu nedenlerle anılan ibare, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinde temelini bulan her hukuk normunun kamu yararı ihtiva etmesi gerekliliğine aykırıdır; anılan ibarenin iptali gerekir.
c)Eşitlik İlkesi Bakımından:
Anılan ibareyi, eşitlik ilkesi bağlamında da değerlendirmek gerekmektedir.
Anayasa’nın “Genel Esaslar” başlıklı birinci kısmında yer alan 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi, anayasal bir norm şeklinde düzenlenmiş olup mutlak ve nispi olmak üzere iki anlam taşır. Anayasa’nın 10. maddesinin ilk fıkrası mutlak eşitliği başka bir deyişle kanunların herkese eşit şekilde uygulanmasını düzenler. Nispi eşitlik ise, aynı durumda bulunanların aynı işleme ve farklı durumlarda bulunanların, farklı işlemlere tâbi tutulabilmesini ifade eder. Anayasa Mahkemesi, mutlak eşitlik anlayışının yanında nispi eşitlik anlayışını da benimseyerek, “Eşitlik ilkesi, herkesin her yönden aynı hükümlere bağlı olması gerektiği anlamına gelmez. Bu ilke ile güdülen amaç, benzer koşullar içinde olan, özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktır.” şeklinde hüküm kurmuştur (Anayasa Mahkemesi’nin 13.04.1976 tarih ve 1976/3 E.; 1976/3 K. sayılı Kararı). Eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği hususunun tespiti ise, somut olayda “haklı neden”in var olup olmadığına göre yapılır.
Diğer taraftan, Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen "kanun önünde eşitlik" ilkesinin ceza yargılaması alanında uygulanması, aynı suçu işleyenlerin kimi özellikleri göz ardı edilip her yönden aynı kurallara bağlı tutularak yargılanmaları anlamına gelmez. Eşitlik ilkesi, birbiriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Mağdurun veya failin durumlarındaki farklılıklar bunlara değişik kurallar uygulanmasını gerektirebilir (Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2015 tarih ve 2014/131 E.; 2015/11 K. sayılı Kararı).
Ne var ki kanun koyucu, 7318 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasına eklenen cümlelerle denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinden dağıtıcı lisans sahipleri ile Kurumca yetkilendirilen tüzel kişileri müştereken sorumlu tutarken; 9. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen bentle denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetkilendirilen tüzel kişilere, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde dağıtıcı lisansı sahibine anılan birinci fıkranın (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda birinin verileceğini hüküm altına almıştır. Diğer bir deyişle söz konusu yükümlülüklere aykırılık halinde müştereken sorumlu ve fakat biri diğerinden daha az ceza alacak iki tüzel kişi (dağıtıcı lisansı sahibi – otomasyon şirketi) belirlenmiştir. Nihayetinde, özünde denetim sisteminin usulüne uygun olarak kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen iki tüzel kişi arasında, uygulanacak ceza bakımından haklı neden olmaksızın ayrım yapmıştır. Diğer bir deyişle kanun koyucu, daha üstün nitelikli kamu yararını (akaryakıt kaçakçılığının ve mali usulsüzlüklerin önlenmesini, cezaların caydırıcı olmasını) gözeterek; dağıtıcı lisans sahipleri için tam oranda ceza uygulanmasına yönelik cezai hüküm tesis etmiştir. Ancak kanun koyucu, dağıtıcı lisans sahibini denetleyecek ve onunla birlikte müştereken sorumlu tutulacak otomasyon şirketlerin cezalandırılması bakımından haklı neden olmaksızın bu hukuki perspektifinden ayrılmıştır. Halbuki denetleyen de denetlenen kadar sorumludur.
Başka bir anlatımla, özünde aynı hukuksal konumda bulunan iki tüzel kişiden birine, diğerine nazaran oldukça az miktarda ceza öngörülmesi, aynı hukuki menfaatin korunmasına yönelik ve aynı temel amaçla (7318 sayılı Kanun’un genel ve madde gerekçesinin delaletiyle akaryakıt kaçakçılığının önlenmesi, mali usulsüzlüklerin tespit edilmesi ve denetim sisteminin kurulması / uygulanması) öngörülmüş cezai hükümlere ilişkin müeyyide rejiminde belirgin bir iç tutarsızlık yaratılması; tam oranda ceza verilen dağıtıcı lisansı sahibi şirketlerin cezayı ödeyememesine, işletmelerinin kapanmasına buna karşın onda biri oranında ceza verilen otomasyon şirketlerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesine ve nihayetinde akaryakıt kaçakçılığının artmasına, mali usulsüzlük yaşanmasına neden olabilecektir.
Tüm bu nedenlerle 29.04.2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “onda biri” ibaresi, Anayasa’nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırıdır; anılan ibarenin iptali gerekir.
III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
29.04.2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen iptali talep edilen ibare, 5015 sayılı Kanun’da, hukuka aykırı değişiklik yapmaktadır. Kamu yararına aykırı olan, telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak bu düzenlemenin iptal davası sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir.
Nitekim Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasa’ya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.
Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasa’ya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmıştır.
IV. SONUÇ VE İSTEM
29.04.2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “onda biri” ibaresi, Anayasa’nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/66
Karar Sayısı : 2022/52
Karar Tarihi : 21/4/2022
R.G. Tarih - Sayı : 5/7/2022 - 31887
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL ve Engin ÖZKOÇ ile birlikte 131 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 29/4/2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “...onda biri...” ibaresinin Anayasa’nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un 9. maddesiyle (h) bendinin eklendiği 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin iptali talep edilen kuralın da yer aldığı birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“İdari para cezaları
Madde 19- Bu Kanuna veya ilgili mevzuata aykırı faaliyet gösterilmesi hâlinde sorumluları hakkında Kurulca aşağıdaki idari para cezaları uygulanır:
…
ç) Aşağıdaki hallerde bayilik faaliyetinde bulunanlar hariç olmak üzere sorumlulara, bir milyon iki yüz elli bin Türk Lirasından az olmamak ve altı milyon iki yüz elli bin Türk Lirasını geçmemek üzere fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde onikisi oranında idari para cezası uygulanır:
1) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması (yedinci fıkra hariç).
2) 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddelerin ihlali.
3) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellemeye teşebbüs edilmesi.
h) (Ek:29/4/2021-7318/9 md.)(1) Denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetkilendirilen tüzel kişilere, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde dağıtıcı lisansı sahibine (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri uygulanır.
…”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
“(Ek fıkra: 25/1/2007-5576/2 md.; Değişik altıncı fıkra: 28/3/2013-6455/39 md.) Dağıtıcı lisansı sahipleri, Kurum tarafından belirlenen esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak ve uygulamakla yükümlüdür. Dağıtıcı lisansı sahibi, Kurumca yetkilendirilen tüzel kişiler aracılığı ile denetim sistemini kurar ve uygular. Denetim sistemini kuracak ve uygulayacak tüzel kişilerde aranacak idari, mali ve teknik şartlar ile bu tüzel kişilerin hak ve yükümlülükleri Kurum tarafından belirlenir. Denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden lisans sahibi ile Kurumca yetkilendirilen tüzel kişiler müştereken sorumludur. Dağıtıcı lisansı sahibi, Kurumun bu sisteme erişimini sağlar. Kurum; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin gerektirdiği ölçüde bu sisteme doğrudan erişimini sağlar. Kurum, yukarıda sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duyacağı bilgi ve belgeleri yine görevlerinin gerektirdiği ölçüde verir. Söz konusu sistemi kurmadığı ya da Kurumca belirlenen usul ve esaslara uygun denetimi sağlayamadığı tespit edilen dağıtıcılara ve yetkilendirilen tüzel kişilere 19 uncu maddede öngörülen miktarda idari para cezası uygulanır. Dağıtıcı lisansı sahipleri, bayi denetim sisteminin kurulmadığı veya kurulan sistemin Kurumca yapılan düzenlemelere uygun bulunmadığı tespit edilen bayilere akaryakıt ikmali yapamaz.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 14/7/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu ve ilgili görülen kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. Enerji sektörü içinde önemli paya sahip olan petrol faaliyetlerinin yasal çerçevesi 5015 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un amacı; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamaktır. Petrol piyasasını düzenleme görevi kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) verilmiştir.
4. Petrol sektörü, aramadan petrolün tüketiciye ulaştırılmasına kadar entegre bir faaliyetler zinciridir. Rafinerici lisansı sahibi şirket tarafından ham petrolün işlenmesiyle elde edilen ya da ithal edilen akaryakıt, dağıtıcı lisansı sahibi şirket aracılığıyla bayilik teşkilatını oluşturan sözleşmeli bayilere, bayilerden de tüketiciye ulaşmaktadır. Bayiler, sadece sözleşme imzaladıkları ve lisanslarında belirttikleri dağıtıcıdan akaryakıt temin edebilmektedir.
5. Kaçak akaryakıt satışının yapılmasının önlenmesi amacıyla 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca dağıtıcı lisans sahipleri, bayilerinde bir denetim sistemi kurmakla yükümlü kılınmıştır. Bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar EPDK’nın 6/7/2007 tarihli ve 26574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 27/6/2007 tarihli ve 1240 sayılı kararıyla belirlenmiştir. Bayi denetim sistemi ile akaryakıt istasyonlarında akaryakıt hareketine konu elektronik verilerin güvenli bir şekilde depolanmasını sağlayan istasyon otomasyon sistemi aracılığıyla elde edilen elektronik verilerin sürekli olarak uzaktan izlenmesine ve denetlenmesine imkân sağlanması hedeflenmiştir.
6. Anılan fıkrada 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle yapılan değişiklikle dağıtıcı lisansı sahibinin EPDK’nın bayi denetim sistemine erişimini sağlayacağı, EPDK’nın da ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin gerektirdiği ölçüde bayi denetim sistemine erişimini sağlayacağı belirtilmiştir. Ayrıca bayi denetim sistemini kurmadığı ya da EPDK tarafından belirlenen usul ve esaslara uygun denetim sağlayamadığı tespit edilen dağıtıcılara idari para cezasının uygulanacağı ve bayi denetim sisteminin kurulmadığı veya kurulan sistemin EPDK tarafından yapılan düzenlemelere uygun bulunmadığı tespit edilen bayilere akaryakıt ikmalinin yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
7. Söz konusu fıkraya 7318 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen cümlelerle bayi denetim sistemini kuracak otomasyon şirketlerinin EPDK tarafından yetkilendirileceği, otomasyon şirketlerinde aranacak idari, mali ve teknik şartlar ile bu şirketlerin hak ve yükümlülüklerinin EPDK tarafından belirleneceği, bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesinden dağıtıcı lisansı sahibi ile EPDK tarafından yetkilendirilen otomasyon şirketinin müştereken sorumlu olduğu ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen otomasyon şirketlerine de idari para cezasının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
8. Bu itibarla kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen bayi denetim sistemi kurma ve uygulama yükümlülüğü dağıtıcı lisansı sahiplerine, dağıtıcı lisansı sahipleri için bayi denetim sistemi kurma, uygulama, bakım ve onarım hizmeti verme ile bu hizmetlerin belirli standartlar altında yapılması yükümlülüğü ise otomasyon şirketlerine verilmiştir. Dağıtıcı lisansı sahiplerinin bayi denetim sistemi kurma ve uygulamaya ilişkin yükümlülükleri EPDK’nın 27/6/2007 tarihli ve 1240 sayılı kararıyla; otomasyon şirketlerinin yetkilendirilmesine, hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esaslar ise EPDK’nın 3/8/2021 tarihli ve 31557 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 29/7/2021 tarihli ve 10338 sayılı kararıyla belirlenmiştir.
9. Dava konusu kural; bayi denetim sisteminin kurulmasında ve uygulanmasında dağıtıcı lisansı sahiplerine hizmet veren otomasyon şirketlerine, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde dağıtıcı lisansı sahibine uygulanan cezanın onda biri oranında idari para cezasının uygulanmasını öngörmektedir. Bu bağlamda otomasyon şirketlerine, EPDK kararında belirtilen kendi yükümlülüklerinin ihlali hâlinde yaptırım uygulanacağı anlaşılmaktadır. Nitekim dava konusu kuralın da yer aldığı bendin gerekçesinde, dağıtıcı lisansı sahiplerinin yanı sıra yükümlülüklerini yerine getirmeyen otomasyon şirketlerine de idari yaptırım uygulanmasının amaçlandığı belirtilmiştir.
B. İptal Talebinin Gerekçesi
10. Dava dilekçesinde özetle; denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesinden dağıtıcı lisans sahipleri ile otomasyon şirketlerinin müştereken sorumlu olduğu, dava konusu kuralla anılan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda otomasyon şirketine, dağıtıcı lisansı sahibine verilen cezanın onda biri oranında ceza verileceğinin belirtildiği, böylece müştereken sorumlu olanlardan birinin diğerine göre çok daha az ceza almasına imkân tanındığı, otomasyon şirketleri için öngörülen idari para cezasının caydırıcı nitelikte olmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
11. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuki güvenliği sağlayan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
12. Hukuk devletinde idari yaptırımlar açısından hangi eylemlerin yaptırım gerektireceği, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir. Kanun koyucunun bu konudaki takdirinin yerindeliğinin incelenmesi anayasal denetimin kapsamı dışında kalmaktadır. Bununla birlikte hukuk devletinde kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında öngördüğü yaptırım adil ve hakkaniyete uygun olmalıdır. Haksızlığa konu eylem ile yaptırım arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında benzer bir fiil için konulmuş yaptırım ile yapılacak bir kıyaslamanın değil o fiilin yarattığı etkinin ve sonuçlarının dikkate alınması gerekir (AYM, E.2020/51, K.2020/73, 10/12/2020, § 13).
13. Kanun koyucu, anılan takdir yetkisi kapsamındaki düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, gereklilik kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, orantılılık ise kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
14. Kanun koyucu tarafından bayi denetim sistemini kuracak otomasyon şirketlerinin EPDK tarafından yetkilendirileceğine, bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesinden dağıtıcı lisansı sahibi ile EPDK tarafından yetkilendirilen otomasyon şirketinin müştereken sorumlu olacağına ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen dağıtıcı lisansı sahibi ile otomasyon şirketine idari para cezası uygulanacağına yönelik getirilen düzenlemelerin bayi denetim sistemine ilişkin alınan tedbirler olduğu anlaşılmaktadır. Anılan tedbirlerle bayi denetim sistemini kuran, uygulayan, bakım ve onarımını yapan otomasyon şirketlerinin etkin bir şekilde denetlenmesi sağlanarak otomasyon şirketleri aracılığıyla yapılan akaryakıt kaçakçılığının ve vergi kaybının önlenmesi amaçlanmıştır. Bu itibarla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında bayi denetim sistemine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen otomasyon şirketlerine idari para cezası verileceğini öngörmesinin kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu açıktır.
15. Özel bir faaliyet alanında kamu düzenini korumak veya belirli bir sektörü düzenlemek amacıyla ilgili kanunlarda özel olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar regülatif cezalar olarak ifade edilmektedir. Petrol piyasasını düzenleme görevi verilen EPDK tarafından özel kolluk ve düzenleme yetkileri kapsamında uygulanan idari cezalar da bu kategoriye girmektedir. Bayi denetim sistemine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen otomasyon şirketlerine öngörülen ceza da regülatif idari para cezası niteliğindedir. Bayi denetim sistemine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen otomasyon şirketlerine uygulanması öngörülen para cezasının otomasyon şirketlerinin etkin bir şekilde denetlenmesini sağlayacağı gözetildiğinde kuralın akaryakıt kaçakçılığının ve vergi kaybının önlenmesi amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
16. Kuralla denetim sistemini usulüne uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetkilendirilen otomasyon şirketlerine, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde dağıtıcı lisansı sahibine 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin (ç) bendi uyarınca uygulanan cezanın onda biri oranında cezanın uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan bentte dağıtıcı lisansı sahibine uygulanacak cezanın miktar olarak alt ve üst sınırının belirlendiği ve belirtilen alt sınırdan az, üst sınırdan fazla olmamak şartıyla fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde on ikisi oranında idari para cezasının uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla dağıtıcı lisansı sahibine uygulanacak cezanın nispi olarak belirlendiği, otomasyon şirketlerine de dağıtıcı lisansı sahibine uygulanan cezanın onda biri oranında cezanın uygulanacağının öngörüldüğü; cezanın oranı, cezalandırmada yıllık olarak üst sınırın öngörülmesi ve verilen cezalara karşı yargısal denetimin mümkün olması hususları birlikte değerlendirildiğinde kuralla otomasyon şirketlerine aşırı bir külfet yüklendiğinin söylenemeyeceği ve bu bağlamda eylem ile ceza arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği, dolayısıyla kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı anlaşılmaktadır.
17. Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir./ Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz./ Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz./ Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz./ Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmek suretiyle kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir.
18. Anayasa’nın anılan maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilkeyle eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, kişiler arasında ayrım yapılmasını ve kişilere ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
19. Dağıtıcı lisansı sahipleri; yurt dışından ithalat yoluyla, yurt içinden ise rafinerici lisansı sahiplerinden ve EPDK’dan izin almak kaydıyla diğer dağıtıcı lisansı sahiplerinden temin ettiği akaryakıtı, diğer dağıtıcılara, ihrakiye teslimi lisansı sahiplerine, bayilik teşkilatını oluşturun sözleşmeli bayilerine ikmal yetkisiyle petrol piyasasında etkin bir rol üstlenmektedir. Otomasyon şirketleri ise petrol piyasasında faaliyet göstermeyen, bayi denetim sisteminin kurulmasında ve işletilmesinde dağıtıcı lisansı sahibine teknik destek veren tüzel kişilerdir.
20. 5015 sayılı Kanun’a göre bayi denetim sistemini kurmakla yükümlü olan ve petrol piyasasında etkin bir rol üstlenen dağıtıcı lisansı sahipleri ile bayi denetim sisteminin kurulmasında ve işletilmesinde dağıtıcı lisansı sahiplerine teknik destek veren otomasyon şirketleri aynı hukuki durumda olmadıklarından bunlar arasında eşitlik karşılaştırması yapılması mümkün değildir. Kaldı ki dağıtıcı lisansı sahipleri ile otomasyon şirketlerinin bayi denetim sistemine ilişkin yükümlülükleri birbirinden farklı olduğundan, farklı yükümlülüklere aynı cezaların belirlenmesi gerekliliğinden söz edilemeyeceği izahtan varestedir. Bu nedenlerle bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle dağıtıcı lisansı sahibine uygulanacak cezayla otomasyon şirketine uygulanacak ceza arasında farklılık olması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır. Öte yandan bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden dağıtıcı lisansı sahibi ile otomasyon şirketlerinin müştereken sorumlu olması da bunlara uygulanacak cezanın aynı olmasını zorunlu kılmamaktadır.
21. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 13. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
22. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralın uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
29/4/2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “...onda biri...” ibaresine yönelik iptal talebi 21/4/2022 tarihli ve E.2021/66, K.2022/52 sayılı kararla reddedildiğinden bu ibareye ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin REDDİNE 21/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
29/4/2021 tarihli ve 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesiyle 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) bendinde yer alan “...onda biri...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE 21/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR