ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/82
Karar Sayısı
: 2022/126
Karar Tarihi
: 26/10/2022
R.G.Tarih-Sayı
: 17/3/2023-32135
İPTAL DAVASINI AÇAN:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Engin
ALTAY, Özgür Özel ve Engin KOÇ ile birlikte 113 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 7/2/2018 tarihli ve 7088 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine
Dair Kanun’un;
A. 1. maddesinin
ve ekli (1) sayılı listenin,
B. 3. maddesinin
(1) ve (2) numaralı fıkraları ile ekli (3) sayılı listenin,
C. 4. maddesinin
ve ekli (5) sayılı listenin,
Ç. 5. maddesinin
(2) numaralı fıkrası ile 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12.
maddesine eklenen (2) ve (3) numaralı fıkraların,
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 8., 9., 13., 15.,
17., 20., 23., 26., 28., 29., 30., 33., 35., 36., 38., 42., 48., 49., 70.,
mülga 91., mülga 121., 125., 128., 129. ve 130. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
talebidir.
I. İPTALİ
İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un iptali talep edilen;
1. 1. maddesi
şöyledir:
“Kamu
personeline ilişkin tedbirler
MADDE 1- (1) Terör örgütlerine veya Millî Güvenlik
Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla
irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka
hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir
tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis
edilir.
(2) Birinci fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan
kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın rütbe ve/veya memuriyetleri alınır ve
bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu
hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak
görevlendirilemezler; bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet,
kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair
görevleri de sona ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi adamlığına
ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları
kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir.
Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamazlar.
Bu kişiler hakkında bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine
derhal bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine pasaport birimlerince
pasaportlar iptal edilir.
(3) Birinci fıkra kapsamında kamu görevinden
çıkarılanlar, varsa uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi
unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını
kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan
haklardan yararlanamazlar.”
2. 3. maddesinin
(1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“Kurum ve
kuruluşlara ilişkin tedbirler
MADDE 3- (1) Terör örgütlerine veya Millî Güvenlik
Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve
ekli (3) sayılı listede yer alan gazete, dergi, vakıflar, dernekler ve özel sağlık
kuruluşları kapatılmıştır.
(2) Birinci fıkra kapsamında kapatılan kurum ve
kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar,
belge ve evrak ilgisine göre Hazineye veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz
olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen ilgisine göre
Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz
yükünden ari olarak tescil edilir. Bunların her türlü borçlarından dolayı
hiçbir şekilde Hazineden veya Vakıflar Genel Müdürlüğünden bir hak ve talepte
bulunulamaz. Devire ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı
almak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
…”
3. 4. maddesi
şöyledir:
“Yurtdışında
öğrenim görenler
MADDE 4- (1) 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi
Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna tabi öğrencilerden, terör
örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı
faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı
veya bunlarla irtibatı olan ve ekli (5) sayılı listede yer alanların
öğrencilikle ilişikleri kesilmiştir. Bunlar hakkında 18/10/2016 tarihli ve 6749
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 4 üncü maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkraları hükümleri uygulanır. Bunların bu kapsamda gördükleri
eğitimlere ilişkin olarak denklik işlemleri yapılmaz ve bunlar söz konusu
eğitimleri kapsamındaki akademik unvan ve derecelerine bağlı haklardan
yararlanamazlar.”
4. 5. maddesinin
(2) numaralı fıkrası ile 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12.
maddesine eklenen (2) ve (3) numaralı fıkralar şöyledir:
“(2) Birinci fıkrada belirtilen taşınmazların
devredildiği üçüncü kişilerin terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca
Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı olması
halinde, taşınmaz üzerinde aynı faaliyete devam edildiğine bakılmaksızın devir
işlemleri muvazaalı kabul edilir ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar
Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen
tescil edilir.
(3) Bu madde kapsamında görülmekte olan davalarda
konusuz kalma nedeniyle davanın esası ve yargılama giderleri hakkında karar
verilmesine yer olmadığına hükmedilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ,
Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla
17/5/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas
inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. AYIRMA ve BİRLEŞTİRME
2. 7/2/2018 tarihli ve
7088 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. maddesine
eklenen (2) ve (3) numaralı fıkraların iptaline
ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebine ilişkin davanın
E.2018/82 sayılı dosyadan AYRILMASINA, söz konusu davanın, aralarındaki hukuki
irtibat nedeniyle E.2018/77 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esas incelemenin
E.2018/77 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 26/10/2022 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
3. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör
İsmail Emrah PERDECİOĞLU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava
konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un 1. Maddesi ile Ekli (1) Sayılı Listenin
İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
4. Kanun’un dava
konusu 1. maddesinde, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca (MGK)
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla
irtibatı olan kamu personeli hakkında uygulanacak tedbirler düzenlenmiştir.
5. Maddenin (1)
numaralı fıkrasında, terör örgütlerine veya
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı
olan ve Kanun’a ekli (1) sayılı listede yer alan kişilerin kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarıldığı, bu
kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmayacağı, haklarında özel kanun
hükümlerine göre işlem tesis edileceği öngörülmüştür.
6. Maddenin (2)
numaralı fıkrasında, (1) numaralı fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan
kişilerin mahkûmiyet kararı aranmaksızın rütbe ve/veya memuriyetlerinin
alınacağı, bu kişilerin görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul
edilmeyecekleri, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri, doğrudan
veya dolaylı olarak görevlendirilemeyecekleri, bunların uhdelerinde bulunan her
türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye
kurulu üyeliği ve sair görevlerinin de sona ermiş sayılacağı, bunların silah
ruhsatları, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisanslarının iptal
edileceği, bu kişilerin oturdukları kamu konutlarından veya vakıf
lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilecekleri, özel güvenlik
şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamayacakları, bu kişiler hakkında
bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhâl bildirimde
bulunulacağı ve bu bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlarının iptal
edileceği belirtilmiştir.
7. Maddenin (3) numaralı fıkrasında ise (1) numaralı
fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanların varsa uhdelerinde taşımış oldukları
büyükelçi, vali gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını
ve sıfatlarını kullanamayacakları, bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı
olarak sağlanan haklardan yararlanamayacakları hüküm altına alınmıştır.
8. Bu kapsamda Kanun’a ekli dava konusu (1) sayılı
listeyle çeşitli kamu kurumlarında çalışan toplam 3.974 kişinin görevine
başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın son verilmiştir.
2. İptal Taleplerinin Gerekçesi
9. Dava dilekçesinde özetle;
- Kamu görevinden çıkarma tedbirinin süre yönünden
herhangi bir belirleme içermediği, etkilerinin olağanüstü hâlden (OHAL) sonra
da devam ettiği, kapsamının geniş tutulduğu, tedbire muhatap kişiler hakkında
objektif, tarafsız ve şeffaf bir soruşturma süreci yürütülmediği, savunma hakkı
tanınmadan kişilerin görevlerine son verildiği,
- Tedbirlerin uygulanmasına dayanak gösterilen aidiyet,
iltisak ve irtibat kavramlarının belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu, bu kavramların
hukukumuza ilk defa girdiği 22/7/2016 tarihinden önceki fiillere uygulanmasının
yanında terör örgütü ya da MGK’ca millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit
edilen, yapı oluşum ve grupların tespiti açısından da kuralların geçmişe
yürütüldüğü, ayrıca siyasi ve idari bir organ olan MGK’nın kararına dayalı
olarak tedbir uygulanmasının hukukilik sorunu doğuracağı, kuralların kamu
düzenine karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırma amacı bakımından zorunlu ve
ölçülü olmadığı gibi OHAL’in gerekleriyle de uyumlu olmadığı, kurallarda öngörülen
hususların Anayasa’nın mülga 121. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca münhasıran
25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu ile düzenlenebileceği,
OHAL’in gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek OHAL kanun hükmünde
kararnamesi (KHK) niteliği taşımayan düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin 1991 ve
2003 tarihli içtihatlarında belirtildiği gibi Anayasa’nın mülga 91. maddesi
kapsamında yetki kanununa dayanılarak çıkarılan bir KHK olarak da
değerlendirilemeyeceği,
- Kişiler hakkında herhangi bir idari ya da adli
soruşturma yürütülmeden ve kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadan terör
örgütleri ile ilişkili oldukları belirtilerek yaptırım uygulanmasının
Anayasa’nın 15. maddesinde OHAL’lerde dokunulamayacak çekirdek haklardan olan
masumiyet karinesine aykırılık oluşturduğu, bireysel idari işlem niteliğindeki
kamu görevinden çıkarma işleminin doğrudan OHAL KHK’sı adı altında yapılmak
suretiyle yargı denetimi dışında tutulduğu, her ne kadar daha sonraki bir
tarihte OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu (Komisyon) kurulmuşsa da Komisyon ve
sonraki sürecin kamu görevinden çıkarma işlemine karşı etkili bir denetim
mekanizması sağlamadığı,
- Kamu görevinden çıkarma işleminin kamu görevlilerinin
diğer özlük işleri kapsamında olduğundan Anayasa’nın 128. maddesine göre
münhasıran kanunla düzenlenmesi gerektiği, Anayasa’nın 130. maddesi uyarınca
öğretim elemanlarının Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin yetkili organları
dışında kalan makamlarca her ne surette olursa olsun görevlerinden
uzaklaştırılamayacakları, bu yönüyle kuralların OHAL KHK’sı niteliği taşımadığı
gibi Türkiye Büyük Millet
Meclisi (TBMM) tarafından kanun şeklinde
onaylanmasının Anayasa’nın mülga 121. maddesine aykırılık oluşturduğu,
- Yasama yetkisinin genelliği ilkesi gereği yasama organınca
her konuda kanun çıkarılabilmesi mümkün olsa da kanunla bireysel işlem ya da
yargı kararı niteliğinde tasarrufta bulunulamayacağı, dava konusu kurallarla
Kanun’a ekli (1) sayılı listede yer alan kişilerin statülerinde kalıcı
değişiklikler yapıldığı, bu nedenle tedbirlerin bireysel idari işlem
niteliğinde olduğu, sırf yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla bireysel
işlemlerin OHAL KHK’sı ile yapılarak kanun şeklinde onaylanmasının açık bir
fonksiyon gaspı niteliği taşıdığı,
- Bir kişinin terör örgütüne üye olup olmadığına ya da
bir yapı veya oluşumun terör örgütü olduğuna karar verme yetkisinin yargı
mercilerine ait olduğu, kuralların kanun adı altında hem yargısal hem de
bireysel işlemin özelliklerini barındıran karma bir yapıda olduğu, bu durumun
yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarının tek organda toplanması anlamına
geldiği,
- Kamu görevinden çıkarılan kişilerin Kanun’a ekli (1) sayılı
liste ile isim ve kimlik bilgilerinin Resmî Gazete’de yayımlanmasının
itibarlarını zedelediği, kamu görevinden çıkarma, ruhsat ve lisansların iptal
edilmesi, unvan ve sıfatların alınması tedbirlerinin kişilerin maaş ve sosyal
güvenlik haklarında kayıplara sebebiyet verdiği, pasaportların iptal
edilmesinin seyahat hürriyetini engellediği, bu kişilerin kamu görevine
girmeleri ya da kamu hizmetinde çalışmaları, özel güvenlik şirketinin kurucusu
ve ortağı olma imkânlarının ellerinden alınması suretiyle çalışma hak ve
hürriyeti ile kamu hizmetine girme hakkına kısıtlama getirildiği,
belirtilerek kuralların Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile
8., 9., 13., 15., 17., 20., 23., 35., 36., 38., 48., 49., 70., mülga 91., mülga
121., 125., 128., 129. ve 130. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kanun’un 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinde Yer Alan “…üyeliği, mensubiyeti veya…” İbaresi
10. Kanun’un 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu kuralın da yer aldığı birinci
cümlesinde, terör örgütlerine veya devletin
millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan
Kanun’a ekli (1) sayılı listede yer alan kişilerin başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden
çıkarıldıkları hüküm altına alınmıştır. Dava konusu kural cümlede yer alan “…üyeliği,
mensubiyeti veya…” ibaresidir.
11. Dava
konusu kural ile 6/2/2018 tarihli ve 7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair
Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…üyeliği,
mensubiyeti veya…” ibaresi aynı içeriğe sahip olup anılan maddenin
iptali talebiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81,
K.2021/45 sayılı kararıyla söz konusu ibarenin iptaline karar vermiştir.
12. Belirtilen kararda,
üye ve mensup ibarelerinin, Kanun’a ekli (1) sayılı listede adı
geçen ve terör örgütü üyeliği suçundan ceza soruşturması veya kovuşturmasına
maruz kalan ancak haklarındaki süreç tamamlanıp suçlu olduklarına dair kesin
hüküm tesis edilmeyen kişilerin terör örgütü üyesi veya mensubu olarak
nitelendirilmelerine sebebiyet verebilecek nitelikte olduğu, dolayısıyla kesinleşmiş
mahkûmiyet hükmü olmadan kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadeler
içeren kuralın masumiyet karinesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır (bkz. § 58). Kararda ayrıca Anayasa’nın 15.
maddesinde OHAL’lerde dahi masumiyet karinesine aykırı işlem yapılamayacağının
hükme bağlandığı belirtilmiştir.
13. Dava
konusu kural açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresinin Anayasa’ya
uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
14. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 36. ve 38. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Kural, Anayasa’nın 15., 36. ve 38. maddelerine
aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 17., 20., 23., 35., 48., 49.,
70., mülga 91., mülga 121., 125., 128., 129. ve 130. maddeleri yönünden incelenmemiştir.
b. Kanun’un 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının “…üyeliği, mensubiyeti veya…” İbaresi
Dışında Kalan Kısmı ile (2) Numaralı
Fıkrasının Birinci Cümlesinde Yer Alan “…ve/veya memuriyetleri…” İbaresi
ve Kanun’a Ekli (1) Sayılı Liste
15. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar ilgisi nedeniyle Anayasa’nın
40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
16. Dava konusu
kurallarda terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette
bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla
irtibatı olan Kanun’a ekli (1) sayılı
listede yer alan kişilerin kamu görevinden
başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılacakları ve memuriyetlerinin
alınacağı, bu kişilere ayrıca tebligat yapılmayacağı ve haklarında özel kanun
hükümlerine göre işlem tesis edileceği hükme bağlanmıştır. Kurallar kapsamında
her bir kamu görevlisinin kanun hükmüyle görevine son verilmiş ve memuriyetleri
alınmıştır.
17. Dava konusu kurallarla
7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresi
dışında kalan kısmı ile (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
“…ve/veya memuriyetleri…” ibaresi ve Kanun’a ekli (1) sayılı liste aynı
içeriğe sahip olup Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81,
K.2021/45 sayılı kararıyla söz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı
olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
18. Anılan kararda, kişilerin
özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına olağan dönem için Anayasa’da
öngörülen güvencelerin ötesinde bir sınırlama getiren kuralların olağanüstü
dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması ve
sınırlanmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi
gerektiği tespiti yapılmış (bkz. §§ 63-90); kişilerin özel hayatına
saygı gösterilmesini isteme hakkının OHAL yönetiminin benimsendiği dönemlerde
Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulması yasaklanmış
çekirdek haklar arasında bulunmadığına ve milletlerarası hukuktan kaynaklanan
diğer herhangi bir güvence (olağanüstü dönemlerde korunmaya devam eden
güvenceler) kapsamında da bulunmadığına işaret edilmiştir. Uygulanan tedbirin kapsam ve yöntem açısından incelenmesi sonucunda ise
söz konusu örgütlerle irtibatlı ya da
iltisaklı olan tüm kamu görevlileri hakkında tedbirlerin uygulanmasının millî
güvenlik ve kamu düzeninin korunması, kamu hizmetinin sağlıklı bir şekilde
yürütülebilmesi amaçlarına ulaşma bakımından gerekli olduğu, ayrıca tedbirlerin
her bir birey yönünden hukuka uygunluğunun denetlenmesinin yani
bireyselleştirmenin sağlanması için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet veren tehdit veya tehlikenin bertaraf
edilmesine yönelik kuralların bu amaç dışında keyfî bir şekilde uygulanmasını
engelleyecek nitelikte olduğu, bu durumda kişilerin
özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği sonucuna
varılmıştır (bkz. §§ 91-129). Kararda
ayrıca kuralların MGK kararlarına icrai bir
işlev kazandırma sonucunu doğurmadığı da belirtilmiştir (bkz. §§ 130-139).
19. Dava konusu kurallar
açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından
7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresi
dışında kalan kısmı ile (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer
alan “…ve/veya memuriyetleri…” ibaresi ve Kanun’a ekli (1) sayılı
listenin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu
kurallar yönünden de geçerlidir.
20. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 15., 20.,
40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi
gerekir.
Kurallarla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 35., 36., 70. 125., 128., 129. ve 130. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15., 20., 40., 118. ve 119. maddeleri
kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kurallarda öngörülen tedbirlerin cezai niteliği haiz
olmamasının bir sonucu olarak anılan tedbirlere ceza hukukunun çekirdek
haklarının uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle
kuralların Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Kuralların ayrıca Anayasa’nın 23., 48., 49., mülga 91. ve mülga 121. maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
c. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin “Birinci fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin,
mahkumiyet kararı aranmaksızın rütbe … alınır” Bölümü
21. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri
yönünden de incelenmiştir.
22. Kural, Kanun’a ekli (1) sayılı liste ile kamu
görevinden çıkarılan kişilerin rütbelerinin alınacağını hükme bağlamaktadır.
23. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Birinci fıkra
gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin, mahkumiyet kararı aranmaksızın
rütbe … alınır” bölümü aynı içeriğe sahiptir. Anayasa
Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz
konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
24. Belirtilen
kararda, darbe girişimiyle devletin
demokratik düzenine açık ve yakın bir tehlike oluşturan terör örgütleri veya
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplarla mücadele etmek amacıyla OHAL şartlarında olağan
usullerin ötesinde bir uygulamayla Kanun’a ekli (1) sayılı liste ile kamu
görevinden çıkarılan kişilerin rütbelerinin alınmasını düzenleyen kuralın,
özellikle tedbire karşı etkili idari ve yargısal yolların tesis edilmesiyle
birlikte demokratik anayasal düzenin ve kamu güvenliğinin korunması amacı
bakımından kişilerin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına durumun gerektirdiği
ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği sonucuna varılmıştır
(bkz. § 148).
25. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Birinci fıkra
gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin, mahkumiyet kararı aranmaksızın
rütbe … alınır” bölümünün Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
26. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 20.,
40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 35., 36., 70. 125., 128., 129. ve 130. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15., 20., 40., 118. ve 119. maddeleri
kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın ayrıca Anayasa’nın 23., 38., 48., 49., mülga 91. ve mülga 121. maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
ç. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin “…ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul
edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya
dolaylı olarak görevlendirilemezler; …” Bölümü
27. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi
nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
28. Kural,
Kanun’a ekli (1) sayılı liste ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin görev
yaptıkları teşkilata yeniden alınmamalarını ve bir daha kamu hizmetinde
istihdam edilmemelerini, doğrudan ya da dolaylı olarak görevlendirilmemelerini
hükme bağlamaktadır.
29. Dava
konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinin “…ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul
edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya
dolaylı olarak görevlendirilemezler; …” bölümü aynı içeriğe sahiptir.
Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla
söz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
30. Anılan
kararda, millî güvenlik bakımından risk
oluşturabilecek durumları nedeniyle kamu görevinden çıkarılan kişilerin görev
yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmemelerini ve bir daha kamu hizmetinde
istihdam edilmemelerini öngören ve kamu hizmetine girme hakkına sınırlama
getiren tedbire ilişkin olarak her bir birey yönünden tedbirin hukuka
uygunluğunun denetlenebilmesi için Komisyona ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
ayrıca tedbirin devletin kamu otoritesiyle bağlantılı olmayan özel sektör
alanında istihdam edilme imkânını ortadan kaldıracak herhangi bir kısıtlama
getirmediği, bu durumda kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir şekilde
yürütülmesini sağlama bakımından kamu hizmetine girme hakkına durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği
sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 165,166).
31. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ve bu kişiler görev
yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde
istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; …” bölümünün
Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de
geçerlidir.
32. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 40.,
70., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 20., 36., 125. ve 128. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık
iddiaları, Anayasa’nın 15., 40., 70., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele
alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 23., 35., 38., 48., 49., mülga 91.,
mülga 121., 129. ve 130. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
d. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin “… bunların uhdelerinde
bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim
kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır.”
Bölümü
33. 6216 sayılı Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119.
maddeleri yönünden de incelenmiştir.
34. Kural, Kanun’a
ekli (1) sayılı liste ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin uhdelerinde
bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim
kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevlerinin de sona ermiş sayılacağını
hükme bağlamaktadır.
35. Dava konusu kural
ile 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinin “… bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul,
komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair
görevleri de sona ermiş sayılır.” bölümü aynı içeriğe sahiptir. Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81,
K.2021/45 sayılı kararıyla söz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin reddine hükmedilmiştir.
36. Söz konusu kararda
7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Birinci fıkra
gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin, mahkumiyet kararı aranmaksızın
rütbe … alınır.” bölümüne ilişkin açıklanan gerekçelerin uygun olduğu
ölçüde belirtilen kural yönünden de geçerli olduğu ifade edilmiştir (bkz. § 174).
37. Dava konusu kural
açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından
7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…
bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon,
yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de
sona ermiş sayılır.” bölümünün Anayasa’ya uygunluk denetiminde
belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
38. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 20., 40., 118. ve 119. maddelerine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 35., 36., 70., 125., 128., 129. ve 130. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15., 20., 40., 118. ve 119. maddeleri
kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 23., 38., 48., 49., mülga 91. ve mülga 121. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
e. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinde Yer Alan “Bunların
silah ruhsatları, …” İbaresi
39. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40.,
118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
40. Kural, Kanun’a ekli (1)
sayılı liste ile kamu görevinden çıkarılan
kişilerin hangi sebeple edinildiğine bakılmaksızın her türlü silah ruhsatının
iptal edileceğini hükme bağlamaktadır.
41. Dava konusu kural
ile 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Bunların silah ruhsatları,
…” ibaresi aynı içeriğe sahiptir. Anayasa
Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz
konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
42. Anılan
kararda 7086 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı
listeyle kamu görevinden çıkarılan kişilerin silah ruhsatlarının iptal
edilmesini öngören tedbire ilişkin olarak her bir birey yönünden tedbirin
hukuka uygunluğunun denetlenmesi için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
ayrıca silah ile kamu güvenliği kavramları arasındaki yakın ilişki dikkate
alındığında silah edinilmesinde bireysel menfaatlere karşı toplumsal yararın
öncelikli bir konumda olduğu, bu durumda demokratik anayasal düzenin ve kamu
güvenliğinin korunması amacı bakımından söz konusu kişilerin silah
ruhsatlarının iptal edilmesini öngören tedbirin mülkiyet hakkına durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği
sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 191, 192).
43. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci
cümlesinde yer alan “Bunların silah ruhsatları, …” ibaresinin Anayasa’ya
uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
44. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 35., 40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir.
İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 36., 125., 128. ve 129. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık
iddiaları Anayasa’nın 15., 35., 40., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele
alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 20., 23., 38., 48., 49., 70., mülga
91., mülga 121. ve 130. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
f. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin “… gemi adamlığına
ilişkin belgeleri…” Bölümü
45. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40.,
118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
46. Kural, Kanun’a
ekli (1) sayılı liste ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin gemi adamı
belgelerinin iptal edileceğini hükme bağlamaktadır.
47. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “… gemi adamlığına ilişkin belgeleri…” bölümü aynı içeriğe
sahiptir. Anayasa
Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz
konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
48. Kararda, 7086
sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı listeyle kamu
görevinden çıkarılan kişilerin gemi adamı belgelerinin iptal edilmesini öngören
tedbire ilişkin olarak her bir birey yönünden tedbirin hukuka uygunluğunun
denetlenmesi için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru imkânı getirilmek
suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı, ayrıca bu
belgelerin sağladığı bir takım avantajların kamu güvenliği aleyhine
kullanılmasının önüne geçilmesine ilişkin tedbirin demokratik anayasal düzenin
ve kamu güvenliğinin korunması amacı bakımından çalışma hak ve hürriyetine durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği
sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 213-215).
49. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…gemi adamlığına ilişkin belgeleri…” bölümünün
Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
50. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 40., 48.,
49., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 20., 23., 35., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık
iddiaları Anayasa’nın 15., 40., 48., 49., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele
alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 38., 70., mülga 91., mülga 121.,
128., 129. ve 130. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
g. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin “… ve pilot lisansları
iptal edilir...” Bölümü
51. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40.,
118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
52. Kural, Kanun’a ekli (1) sayılı listeyle kamu
görevinden çıkarılan kişilerin pilot lisanslarının iptal edileceğini hükme
bağlamaktadır.
53. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “… ve pilot
lisansları iptal edilir...” bölümü aynı içeriğe sahiptir. Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81,
K.2021/45 sayılı kararıyla söz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin reddine hükmedilmiştir.
54. Kararda, 7086 sayılı Kanun’a
ekli (1) sayılı listeyle kamu görevinden çıkarılan kişilerin pilot
lisanslarının iptal edilmesini öngören tedbire ilişkin olarak her bir birey
yönünden tedbirin hukuka uygunluğunun denetlenmesi için Komisyon ve idare
mahkemesine başvuru imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal
güvencelerin sağlandığı, ayrıca bu belgelere dayanılarak kamu güvenliği
aleyhine bir takım faaliyetlerin önüne geçilmesini hedefleyen kuralın
demokratik anayasal düzenin ve kamu güvenliğinin korunması amacı bakımından
çalışma hak ve hürriyetine durumun gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir
sınırlama getirmediği sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 229-231).
55. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “… ve pilot
lisansları iptal edilir...” bölümünün Anayasa’ya uygunluk denetiminde
belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
56. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 40., 48., 49., 118. ve 119. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç
kısmı ile 8., 9., 17., 20., 23., 35., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları Anayasa’nın 15., 40., 48., 49., 118. ve 119.
maddeleri kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 38., 70., mülga 91.,
mülga 121., 128., 129. ve 130. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
ğ. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin “… ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf
lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir.” Bölümü
57. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri
yönünden de incelenmiştir.
58. Kural, Kanun’a ekli (1) sayılı listeyle kamu
görevinden çıkarılan kişilerin oturdukları kamu konutlarından veya vakıf
lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilmelerini hükme bağlamaktadır.
59. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir.” bölümü
aynı içeriğe sahiptir. Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021
tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz konusu kuralın Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine hükmedilmiştir.
60. Kararda, 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinin “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresi dışında kalan kısmı ile
(2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…ve/veya
memuriyetleri…” ibaresi ve Kanun’a ekli (1) sayılı listeye ilişkin
açıklanan gerekçelerin uygun olduğu ölçüde belirtilen kural yönünden de geçerli
olduğu ifade edilmiştir (bkz. § 237-238).
61. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “… ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından
veya vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir.” bölümünün
Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de
geçerlidir.
62. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 35., 40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir.
İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 20., 36., 70., 125., 128., 129. ve 130. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları Anayasa’nın 15., 35., 40., 118. ve 119. maddeleri
kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 23., 38., 48., 49., mülga 91. ve
mülga 121. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
h. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Üçüncü
Cümlesi
63. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri
yönünden de incelenmiştir.
64. Kural, Kanun’a ekli (1) sayılı liste
ile kamu görevinden çıkarılan kişilerin özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamayacaklarını hükme
bağlamaktadır.
65. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesi aynı içeriğe sahip olup Anayasa
Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz
konusu cümlenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
66. Anılan kararda, 7086 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı listeyle kamu görevinden
çıkarılan kişilerin özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı
olamayacaklarını öngören tedbire ilişkin olarak her bir birey yönünden tedbirin
hukuka uygunluğunun denetlenmesi için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
ayrıca kişilerin özel güvenlik alanında gösterdiği faaliyetlerin kamu güvenliği
ile doğrudan bir ilgisinin bulunduğu dikkate alındığında demokratik anayasal
düzenin ve kamu güvenliğinin korunması amacı bakımından söz konusu kişilerin
özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamayacaklarını
öngören tedbirin çalışma hak ve hürriyetine durumun gerektirdiği ölçüyü
aşacak şekilde bir sınırlama getirmediği sonucuna varılmıştır (bkz.
§§ 252-254).
67. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu
kural yönünden de geçerlidir.
68. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 40., 48.,
49., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 20., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık iddiaları
Anayasa’nın 15., 40., 48., 49., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele
alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 23., 35., 38., 70., mülga 91., mülga
121., 128., 129. ve 130. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
ı. Kanun’un 1. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının
Dördüncü ve Beşinci Cümleleri
69. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
70. Kurallar, Kanun’a ekli (1) sayılı liste ile kamu
görevinden çıkarılan kişiler hakkında görev yaptıkları bakanlıklar ve
kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulacağını, bu
bildirim üzerine bu kişilerin pasaportlarının iptal edileceğini hükme bağlamaktadır.
71. Dava konusu kurallar ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının dördüncü ve
beşinci cümleleri aynı içeriğe sahiptir. Anayasa
Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı kararıyla söz
konusu cümlelerin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline hükmedilmiştir.
72. Söz konusu kararda, kişilerin
yurt dışına çıkma hürriyetine olağan dönem için Anayasa’da öngörülen
güvencelerin ötesinde bir sınırlama getiren kuralların olağanüstü dönemlerde
temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması ve sınırlanmasını
düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği tespiti
yapılmış (bkz. §§ 256-267); OHAL koşullarında Kanun’a ekli listelerle
kamu görevinden çıkarılarak pasaportları iptal
edilen kişilerin söz konusu tedbire karşı başvurabilecekleri etkili bir denetim
mekanizması öngörülmediğinden seyahat
hürriyetine olağanüstü dönemde durumun gerektirdiği ölçüyü aşan bir sınırlama getirildiği sonucuna
varılmıştır (bkz. §§ 269-276).
73. Dava konusu kurallar açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının dördüncü ve
beşinci cümlelerinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
74. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 15., 23. ve
40. maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.
Kurallar Anayasa’nın 15., 23. ve 40.
maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 17., 20., 35., 36., 38., 48.,
49., 70., mülga 91., mülga 121., 125., 128., 129. ve 130. maddeleri yönünden incelenmemiştir.
i. Kanun’un 1. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası
75. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri
yönünden de incelenmiştir.
76. Kural, Kanun’a ekli (1) sayılı liste ile kamu görevinden
çıkarılan kişilerin varsa uhdelerinde
taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri
meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacaklarını, bu unvan, sıfat ve meslek
adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamayacaklarını hükme
bağlamaktadır.
77. Dava konusu kural ile 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (3) numaralı fıkrası aynı içeriğe sahiptir. Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45 sayılı
kararıyla söz konusu fıkranın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
reddine hükmedilmiştir.
78. Anılan kararda, 7086 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin “Birinci fıkra gereğince kamu görevinden
çıkarılan kişilerin, mahkumiyet kararı aranmaksızın rütbe … alınır.” bölümüne
ilişkin açıklanan gerekçelerin uygun olduğu ölçüde belirtilen kural yönünden de
geçerli olduğu ifade edilmiştir (bkz. §
281).
79. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7086 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (3) numaralı fıkrasının Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
80. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 20.,
40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
17., 35., 36., 70., 125., 128., 129. ve 130. maddeleri çerçevesinde ileri
sürülen aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15., 20., 40., 118. ve 119. maddeleri
kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 23., 38., 48., 49., mülga 91. ve
mülga 121. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
B. Kanun’un 3. Maddesinin (1) ve (2) Numaralı Fıkraları
İle Ekli (3) Sayılı Listenin İncelenmesi
1. İptal Taleplerinin Gerekçesi
81. Dava dilekçesinde özetle;
- Kanun’a ekli
listelerde sayılan gazete, dergi, vakıflar, dernekler ile özel sağlık
kuruluşlarının kapatılmasına ilişkin tedbirin süre yönünden herhangi bir
belirleme içermediği, etkilerinin OHAL’den sonra da devam ettiği, kapsamının
geniş tutulduğu,
- Tedbirlerin
uygulanmasına dayanak gösterilen aidiyet, iltisak ve irtibat kavramlarının
belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu, bu kavramların ilk kez 22/7/2016
tarihinde hukukumuza girdiği hâlde bu tarihten önceki fiiller bakımından da
esas alınmasının yanında terör örgütü ya da MGK’ca millî güvenliğe tehdit
oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum ve grupların tespiti açısından da
kuralların geçmişe yürütüldüğü, ayrıca siyasi ve idari bir organ olan MGK’nın
kararına dayalı olarak tedbir uygulanmasının hukukilik sorunu doğuracağı,
kuralların kamu düzenine karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırma amacı bakımından
zorunlu ve ölçülü olmadığı gibi OHAL’in gerekleriyle de uyumlu olmadığı,
kurallarda öngörülen hususların Anayasa’nın mülga 121. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca münhasıran 2935 sayılı Kanun ile düzenlenebileceği, OHAL’in gerekli
kıldığı konularda çıkarılabilecek OHAL KHK’sı niteliği taşımayan düzenlemenin
Anayasa Mahkemesinin 1991 ve 2003 tarihli içtihatlarında belirtildiği gibi
Anayasa’nın mülga 91. maddesi kapsamında yetki kanununa dayanılarak çıkarılan
bir KHK olarak da değerlendirilemeyeceği,
- Yasama yetkisinin genelliği ilkesi gereği yasama
organınca her konuda kanun çıkarılabilmesi mümkün olsa da kanunla bireysel
işlem ya da yargı kararı niteliğinde tasarrufta bulunulamayacağı, dava konusu
kurallarla Kanun’a ekli (3) sayılı listede yer alan gazete, dergi, vakıflar, dernekler ile özel sağlık kuruluşlarının
statülerinde kalıcı değişiklikler yapıldığı,
bu nedenle tedbirlerin bireysel idari işlem niteliğinde olduğu, sırf yargı
denetimi dışına çıkarmak amacıyla bireysel işlemlerin OHAL KHK’sı ile yapılarak
kanun şeklinde onaylanmasının açık bir fonksiyon gaspı niteliği taşıdığı,
- Bir kurum veya kuruluşun terör örgütüne aidiyeti,
iltisakı veya bunlarla irtibatı olup olmadığına ya da bir yapı veya oluşumun
terör örgütü olduğuna karar verme yetkisinin yargı mercilerine ait olduğu,
kuralların kanun adı altında hem yargısal hem de bireysel işlemin özelliklerini
barındıran karma bir yapıda olduğu, bu durumun yasama, yürütme ve yargı
fonksiyonlarının tek organda toplanması anlamına geldiği,
- Kurum ve kuruluşlar hakkında herhangi bir idari ya da
adli soruşturma yürütülmeden ve kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadan terör
örgütleri ile ilişkili oldukları belirtilerek yaptırım uygulanmasının
Anayasa’nın 15. maddesinde OHAL’lerde dokunulamayacak çekirdek haklardan olan
masumiyet karinesine aykırılık oluşturduğu ve ceza
normlarının geçmişe yürümezliği ilkesinin ihlal edildiği, bireysel idari işlem niteliğindeki kapatma işleminin
doğrudan OHAL KHK’sı adı altında yapılmak suretiyle yargı denetimi dışında
tutulduğu, her ne kadar daha sonraki bir tarihte Komisyon kurulmuşsa da
Komisyon ve sonraki sürecin kapatma işlemine karşı etkili bir denetim
mekanizması sağlamadığı,
- Basın-yayın kuruluşlarının kapatılmasından dolayı ifade
özgürlüğü, basın özgürlüğü, süreli ve
süresiz yayın hakkı ile basın araçlarının korunması haklarının ihlal edildiği,
derneklerin kapatılmasının örgütlenme özgürlüğüne, özel sağlık kuruluşlarının
kapatılmasının ise teşebbüs kurma özgürlüğüne aykırı olduğu, kapatılan kurum ve
kuruluşların mal varlığının Hazineye devredilmesinin mülkiyet hakkını ve ayrıca
müsadere yasağını ihlal ettiği,
belirtilerek kuralların
Anayasa’nın Başlangıç kısmı, 8., 9., 13., 15., 26., 28., 29., 30., 33., 35.,
36., 38., 48., mülga 91., mülga 121. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kanun’un 3. maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer
Alan “…gazete, dergi,…” İbaresi İle Ekli (3) Sayılı Listede Sayılan
Gazete ve Dergi
82. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca
kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de
incelenmiştir.
83. Dava konusu kuralda, terör örgütlerine veya MGK’ca
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve ekli (3)
sayılı listede yer alan bir gazete ve bir derginin kapatıldığı hüküm altına
alınmıştır.
84. Dava konusu kural 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi
ile aynı içeriğe sahiptir. Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022 tarihli ve
E.2018/78, K. 2022/114 sayılı kararıyla söz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
reddine hükmedilmiştir.
85. Anılan kararda, kuralda
belli kuruluşlara ilişkin olarak öngörülen kapatma tedbirinin OHAL’in ilanına
sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesi amacına yönelik olarak bu
dönemde uygulanıp hüküm ve sonuçlarını doğurduğu, OHAL dönemini aşan genel bir
düzenleme niteliği taşımadığından olağanüstü dönemlerde temel hak ve
hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması ve sınırlanmasını düzenleyen
Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği tespiti yapılmış;
kuralla sınırlama getirilen ifade ve basın özgürlüğünün OHAL yönetiminin
benimsendiği dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
dokunulması yasaklanmış çekirdek haklar arasında bulunmadığına ve
milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir güvence (olağanüstü
dönemlerde korunmaya devam eden güvenceler) kapsamında da bulunmadığına işaret
edilmiştir (bkz. §§ 118-126). Diğer yandan, anılan tedbirin uygulanmasının millî güvenlik, demokratik anayasal düzen ile kamu
güvenliğinin sağlanması ve korunması amaçlarına ulaşma bakımından elverişli olmadığının söylenemeyeceği,
bu kuruluşların toplumsal hayat içindeki yönlendirici rolünün
kişilerdeki karşılığı gözönüne alındığında gereklilik arz etmediğinin de
söylenemeyeceği ifade edilmiş, ayrıca tedbirin
her bir kuruluş yönünden hukuka uygunluğunun denetlenmesinin yani
bireyselleştirmenin sağlanması için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet veren tehdit veya tehlikenin bertaraf
edilmesine yönelik kuralın bu amaç dışında keyfî bir şekilde uygulanmasını
engelleyecek nitelikte olduğu belirtilerek ifade ve basın özgürlüğüne durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirilmediği sonucuna
varılmış ayrıca kuralların MGK kararlarına icrai
bir işlev kazandırma sonucunu doğurmadığı da belirtilmiştir (bkz. §§ 127-139).
86. Dava konusu kural
açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından
7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin Anayasa’ya
uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
87. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 26.,
28., 40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi
gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 13.,
29., 35., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık iddiaları,
Anayasa’nın 15., 26., 28., 40., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele
alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
Kuralda uygulanan basın-yayın kuruluşlarının kapatılması tedbirinin
demokratik anayasal düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi amacıyla uygulandığı
anlaşılmıştır. Bu açıdan bakıldığında tedbir, cezalandırma amacına matuf
olmadığı gibi bunun için uygulanan usulün de ceza usul hukuku alanındaki
yargısal uygulamalarla herhangi bir benzerliği bulunmamıştır.
Bu açıdan kuralda öngörülen tedbirin cezai niteliği haiz
olmamasının bir sonucu olarak anılan tedbire ceza hukukunun çekirdek haklarının
uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Kuralın ayrıca Anayasa’nın 30., 33.,
mülga 91. ve mülga 121. maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
b. Kanun’un 3. maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer
Alan “…vakıflar, dernekler…” İbaresi İle Ekli (3) Sayılı Listede Sayılan
Vakıflar ve Dernekler
88. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural,
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de
incelenmiştir.
89. Dava konusu kuralda terör
örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna
karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti,
iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve ekli
(3) sayılı listede yer alan 14 derneğin ve
18 vakfın kapatıldığı hüküm altına alınmıştır. Kural kapsamında yer alan her
bir dernek ve vakıf kanun hükmüyle kapatılmış ve faaliyetine son verilmiştir.
90. Derneklerin kapatılması bakımından dava konusu kural,
7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi dışında
kalan kısmı ile aynı içeriğe sahip olup Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022 tarihli
ve E.2018/78, K. 2022/114 sayılı kararıyla söz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
reddine hükmedilmiştir.
91. Anılan kararda, kuralda
belli derneklere ilişkin olarak öngörülen kapatma tedbirinin OHAL’in ilanına
sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesi amacına yönelik olarak bu
dönemde uygulanıp hüküm ve sonuçlarını doğurduğu, OHAL dönemini aşan genel bir
düzenleme niteliği taşımadığından olağanüstü dönemlerde temel hak ve
hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması ve sınırlanmasını düzenleyen
Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği tespiti yapılmış;
kuralla sınırlama getirilen dernek kurma hürriyetinin OHAL yönetiminin
benimsendiği dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
dokunulması yasaklanmış çekirdek haklar arasında bulunmadığına ve milletlerarası
hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir güvence (olağanüstü dönemlerde
korunmaya devam eden güvenceler) kapsamında da bulunmadığına işaret edilmiştir
(bkz. §§ 83-92). Diğer yandan tedbirin
her bir dernek yönünden hukuka uygunluğunun denetlenmesinin yani
bireyselleştirmenin sağlanması için Komisyon ve idare mahkemesine başvuru
imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal güvencelerin sağlandığı,
söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet veren tehdit veya tehlikenin bertaraf
edilmesine yönelik kuralın bu amaç dışında keyfî bir şekilde uygulanmasını
engelleyecek nitelikte olduğu belirtilerek dernek kurma hürriyetine durumun gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde
bir sınırlama getirilmediği, ayrıca kuralların
MGK kararlarına icrai bir işlev kazandırma sonucunu doğurmadığı da
belirtilmiştir (bkz. §§ 93-114).
92. Dava konusu kuralda öngörülen
derneklerin kapatılması tedbiri bakımından söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmadığından 7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendi dışında kalan kısmının Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu
kural yönünden de geçerlidir.
93. Diğer yandan Anayasa’nın 33. maddesinin son
fıkrasında “Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.”
denilmiştir. Dolayısıyla dava konusu kuralda vakıflar bakımından öngörülen
kapatma tedbirinin de Anayasa’nın 33. maddesi kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği açıktır. Bu bağlamda kuralla ekli (3) sayılı listede yer verilen
vakıfların kapatılmasına ilişkin olarak öngörülen düzenleme bakımından da
Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022 tarihli ve E.2018/78, K. 2022/114 sayılı
kararında 7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendi dışında kalan kısmının Anayasa’ya uygunluk
denetiminde belirtilen gerekçeler aynen geçerlidir.
94. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 33.,
40., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 13.,
35., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık iddiaları,
Anayasa’nın 15., 33., 40., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele alındığından
anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralda uygulanan derneklerin ve vakıfların kapatılması
tedbirinin demokratik anayasal düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi
amacıyla uygulandığı anlaşılmıştır. Bu açıdan bakıldığında tedbir cezalandırma
amacına matuf olmadığı gibi bunun için uygulanan usulün de ceza usul hukuku alanındaki
yargısal uygulamalarla herhangi bir benzerliği bulunmamıştır.
Bu açıdan kuralda öngörülen tedbirin cezai niteliği haiz
olmamasının bir sonucu olarak anılan tedbire ceza hukukunun çekirdek haklarının
uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Kuralın ayrıca Anayasa’nın 26., 28., 29., 30., mülga 91.
ve mülga 121. maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
c. Kanun’un 3.
maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının “…gazete, dergi, vakıflar, dernekler…” İbareleri
Dışında Kalan Kısmı ile Kanun’a Ekli (3) Sayılı Listede Sayılan Özel Sağlık
Kuruluşları
95. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural,
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de
incelenmiştir.
96. Dava konusu kuralla terör örgütlerine veya MGK’ca
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ve ekli (3)
sayılı listede yer alan 13 özel sağlık kuruluşunun kapatıldığı hüküm altına
alınmıştır. Kural kapsamında her bir özel sağlık kuruluşu kanun hükmüyle
kapatılmış ve faaliyetine son verilmiştir.
97. Kuralda öngörülen tedbirin OHAL’in ilanına sebep olan
tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olduğu açıktır. Söz konusu
tedbir olağanüstü hâl ilanını gerektiren tehlikenin bertaraf edilmesi amacına
yönelik olarak bu dönemde uygulanmış, hüküm ve sonuçlarını doğurmuştur.
Kuralın, tedbire muhatap özel sağlık kuruluşlarının statülerinde ileriye yönelik
sürekli değişiklikler meydana getirmesi, OHAL süresince uygulanma özelliğini
aşan bir niteliğe sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Kural, Resmî Gazete’de
yayımlanmak suretiyle defaten uygulanmış ve belli özel sağlık kuruluşları
hakkında hükmünü icra etmiştir. Kuralın Kanun’a ekli listede sayılan özel
sağlık kuruluşlarıyla sınırlı olarak uygulandığı dikkate alındığında geleceğe
yönelik genel, soyut ve herkesi bağlayıcı bir etki meydana getirmediği açıktır.
Bu yönüyle kural, OHAL dönemini aşan genel bir düzenleme niteliği
taşımamaktadır. Bu itibarla kuralın anayasallık denetiminde Anayasa’nın
OHAL’lerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen 15.
maddesinin dikkate alınması gerekmektedir.
98. Anayasa’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı
48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine
sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir./Devlet, özel teşebbüslerin millî
ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve
kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” denilerek
çalışma ve teşebbüs hürriyeti güvence altına alınmıştır.
99. Çalışma hürriyeti,
kişinin çalışıp çalışmama, çalışacağı işi seçme ve çalıştığı işten ayrılma
özgürlüğünü korur. Çalışma hürriyeti, ücretli olarak bağımlı çalışma hakkını
olduğu kadar iktisadi ve ticari faaliyet yapma ve mesleki faaliyette bulunma
hakkını da içerir. Çalışma hürriyetinin bir parçası olan özel teşebbüs
hürriyeti de her gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin tercih ettiği alanda iktisadi-ticari
faaliyette bulunmak üzere teşebbüs kurabilmesini, dilediği mesleki faaliyete
girebilmesini ve faaliyetiyle mesleğini devletin veya üçüncü kişilerin
müdahalesi olmaksızın dilediği biçimde yürütebilmesini güvence altına
almaktadır (AYM, E.2019/48, K.2019/74, 19/09/2019, § 14; E.2019/108,
K.2019/101, 25/12/2019, § 9).
100. Dava konusu kural, özel sağlık kuruluşlarını
kapatmakla Anayasa’nın 48. maddesinde güvence altına alınan çalışma ve teşebbüs
hürriyetine sınırlama getirmektedir.
101. Çalışma ve teşebbüs hürriyeti OHAL yönetiminin
benimsendiği dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan,
dokunulması yasaklanmış çekirdek haklar arasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla
bu hürriyetler yönünden OHAL’lerde Anayasa’daki güvencelere aykırı tedbirlerin
alınması mümkündür.
102. Anılan hürriyet, milletlerarası hukuktan kaynaklanan
yükümlülük olarak insan hakları alanında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerden özellikle Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin
(MSHUS) 4. maddesinin (2) numaralı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(AİHS) 15. maddesinin (2) numaralı fıkralarında ve bu Sözleşme’ye ek
protokollerde dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında olmadığı gibi
milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir güvence (olağanüstü
dönemlerde korunmaya devam eden güvenceler) kapsamında da değildir.
103. Anayasa’nın 15. maddesi uyarınca olağanüstü
dönemlerde çalışma ve teşebbüs hürriyetinin kullanılmasının kısmen veya tamamen
durdurulması veya bunlar için Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler
alınabilmesi mümkün olmakla birlikte bu husus, yapılacak düzenlemelerde
sınırsız bir takdir yetkisi tanındığı anlamına gelmemektedir. Anılan maddede
OHAL’lerde durumun gerektirdiği ölçüde söz konusu düzenlemelerin yapılabileceği
belirtilmiştir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın
Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun kabul
edilebilmesi için bunu aşan keyfî müdahalelere izin verilmemesi gerekir.
104. Terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle devletin
varlığına, demokratik düzenine ve millî güvenliğine tehlike oluşturacağı
değerlendirilen 13 özel sağlık kuruluşunun kapatılmasına ilişkin tedbirin,
millî güvenlik, demokratik anayasal düzen ve kamu güvenliğinin sağlanması ve
korunması amaçlarına ulaşma bakımından elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
105. Çalışma hürriyeti ve onun bir parçası olan teşebbüs
hürriyeti demokratik yaşamın ayrılmaz bir
parçası olarak görüldüğünden OHAL döneminde liste usulü ile özel sağlık
kuruluşlarının kapatılmasına ilişkin tedbirin, millî güvenlik, demokratik anayasal düzen ve kamu
güvenliğinin sağlanması ve korunması amaçlarını gerçekleştirecek
daha hafif bir araç bulunup bulunmadığı dolayısıyla gereklilik ilkesini
sağlayıp sağlamadığı yönünden de incelenmesi gerekmektedir.
106. Çalışma ve teşebbüs
hürriyeti üzerinde gerçekleşen bu müdahalenin terör örgütlerine veya devletin
millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu belirlenen özel
sağlık kuruluşlarının kapatılması suretiyle 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan
darbe girişiminde rol oynayan örgüt, yapı, oluşum veya gruplara kural konusu
işletmelerden sağlanabilecek gelir ve diğer türlü maddi kaynak transferinin
engellenmesini, terörün finansmanında bu kaynakların kullanılmasının
önlenmesini amaçladığı anlaşılmıştır. Bu çerçevede olağanüstü hâl
döneminde uygulanan tedbirler temel olarak Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel
Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) oluşturduğu tehlikenin ortadan kaldırılması
amacına yönelik olsa da FETÖ/PDY’nin darbe girişimi nedeniyle demokratik devlet
yapısına karşı oluşan tehdit ortamında diğer terör örgütleri ya da oluşumların
kamu güvenliğine karşı faaliyetlerini daha etkili ve tehlikeli boyuta
taşımaları da mümkün olabilir. Bu durum FETÖ/PDY dışında diğer terör grupları
ve oluşumlarla da olağan usullerin ötesinde farklı yöntemlerle mücadele
edilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarabilir.
107. Yaşanmış bir darbe teşebbüsünün savuşturulmaya
çalışıldığı bir dönemde darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanmanın ve diğer
terör örgütlerinin ekonomik kaynaklarının kurutulmasına yönelik tedbirler
alınması demokratik bir toplumda meşru görülmelidir. Bu çerçevede terör
örgütleriyle bağlantılı olduğu değerlendirilen özel sağlık kuruluşlarının
kapatılması da olağanüstü hâl döneminde başvurulabilecek tedbirlerden biri
olarak kabul edilmelidir. Bu sağlık kuruluşlarının kapatılması yerine
yönetimlerinin olağanüstü hâl süresince kayyıma devredilmesi de
başvurulabilecek daha hafif bir tedbir olarak görülebilirse de kayyım atama
tedbirinin olağanüstü hâl koşullarında kapatma tedbiriyle aynı neticeyi
doğurmayabileceğini değerlendiren kanun koyucunun doğrudan kapatma tedbirine
başvurmasının takdir yetkisi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu
durumda terör örgütleriyle bağlantılı görülen özel sağlık kuruluşlarının
kapatılmasının olağanüstü hâl koşullarında gereklilik kriterini sağladığı
kanaatine varılmıştır.
108. Kuralla,
terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna
karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla
irtibatı olan ekli (3) sayılı listede yer alan özel sağlık kuruluşları
haklarındaki isnatlara cevap verme ve bunlara karşı delil sunma imkânının
tanındığı bir soruşturma süreci yürütülmeden ve bu süreç sonunda somut olgu ve
olaylar çerçevesinde iddia, savunma ve delillerin tartışılarak ulaşılan sonucun
dayandığı maddi ve hukuki temelleri gösteren gerekçeler açıklanmadan
kapatılmıştır. Bu yönüyle söz konusu özel sağlık kuruluşlarına bir iddia yöneltilerek
buna karşı savunma ve delil sunma hakkı tanınmadan yani tedbir öncesi
bireyselleştirme sağlanmadan liste yöntemiyle kapatma tedbirinin uygulandığı
anlaşılmıştır.
109. Belirtilen hususlar yönünden 7083 sayılı Kanun’un 3.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi dışında kalan kısmına ilişkin
olarak Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022 tarihli ve E.2018/78, K. 2022/114 sayılı
kararında belirtilen gerekçeler dava konusu kural için de geçerlidir (anılan
kararda bkz. §§ 101-111).
110. Buna göre kapatma tedbirinin her bir özel sağlık
kuruluşu yönünden hukuka uygunluğunun denetlenmesi yani bireyselleştirmenin
sağlanması için Anayasa ve ilgili kanunlarda gerekli güvencelere yer verildiği
görülmektedir. Başka bir ifadeyle hukuk sisteminde ileriye dönük olsa dahi
tedbirlerin amacına uygun ve ölçülü şekilde uygulanmasını sağlayacak şekilde
Komisyon ve idare mahkemesine başvuru imkânı getirilmek suretiyle etkili idari,
yargısal güvencelerin sağlandığı, söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet
veren tehdit veya tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik kuralın bu amaç
dışında keyfî bir şekilde uygulanmasını engelleyecek nitelikte olduğu
anlaşılmıştır.
111. Sonuç olarak darbe girişimiyle devletin demokratik
düzenine açık ve yakın bir tehlike oluşturan FETÖ/PDY ve diğer terör
örgütleriyle mücadele etmek amacıyla terör örgütlerine veya devletin millî
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ekli (3) sayılı listede
yer alan özel sağlık kuruluşlarının olağan usullerin ötesinde bir uygulamayla
liste usulüne göre kapatılmasını düzenleyen kuralın OHAL’e neden olan şartlar
ve özellikle bireyselleştirmeyi sağlamaya elverişli idari ve yargısal başvuru
imkânları dikkate alındığında millî güvenliğin ve demokratik anayasal düzenin
korunması amacı bakımından çalışma ve teşebbüs hürriyetine durumun gerektirdiği
ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirdiği söylenemez.
112. Öte yandan dava konusu kural kapsamında MGK’nın
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verdiği yapı,
oluşum veya gruplarla ilgili tespiti dikkate alınarak özel sağlık kuruluşları
için kapatma tedbirinin öngörülmesi MGK kararlarına icrai bir işlev
kazandırmamaktadır. Bu nedenle kuralda MGK’ya tanınan fonksiyonun Anayasa’nın
118. maddesinde öngörülen yetki sınırlarını aştığı ve bu nedenle kuralın
Anayasa’yı ihlal ettiği söylenemez.
113. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 40.,
48., 118. ve 119. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 13.,
35., 36. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık iddiaları,
Anayasa’nın 15., 40., 48., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele alındığından
anılan hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralda uygulanan özel sağlık kuruluşlarının kapatılması
tedbirinin demokratik anayasal düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi
amacıyla uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tedbir,
cezalandırma amacına matuf olmadığı gibi bunun için uygulanan usulün de ceza
usul hukuku alanındaki yargısal uygulamalarla herhangi bir benzerliği
bulunmamaktadır.
Bu açıdan kuralda öngörülen tedbirin cezai niteliği haiz
olmamasının bir sonucu olarak anılan tedbire ceza hukukunun çekirdek haklarının
uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Kuralın ayrıca Anayasa’nın mülga 91. ve mülga 121.
maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
ç. Kanun’un 3. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin “Birinci fıkra kapsamında kapatılan kurum ve kuruluşlara ait olan
taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak ilgisine
göre Hazineye veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş
sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen ilgisine göre Hazine veya
Vakıflar Genel Müdürlüğü adına,… tescil edilir.” Bölümü ile Üçüncü Cümlesi
114. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40. maddesi yönünden de incelenmiştir.
115. Kurallar, Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı
fıkrası gereğince kapatılan ekli (3) sayılı listede yer alan gazete, dergi,
dernekler, vakıflar ile özel sağlık kuruluşlarına ait olan taşınırlar ile her
türlü mal varlığının, alacak ve hakların, belge ve evrakın ilgisine göre
Hazineye veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş
sayılmasını, bunlara ait taşınmazların tapuda resen ilgisine göre Hazine veya
Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmesini, devre ilişkin işlemlerin
ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle Maliye Bakanlığı
tarafından yerine getirilmesini hükme bağlamaktadır.
116. Dava konusu kurallar ile 7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin
“Birinci fıkra kapsamında kapatılan derneklere ve basın-yayın kuruluşlarına ait olan
taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye
bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen
Hazine adına, … tescil edilir.” bölümü
ve üçüncü cümlesi aynı içeriğe sahip olup
Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022 tarihli ve E.2018/78, K.2022/114 sayılı
kararıyla söz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal
taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
117. Anılan kararda, kuralda
öngörülen tedbirin OHAL’in ilanına neden olan tehdit ve tehlikelerin bertaraf
edilmesine yönelik olarak bu dönemde uygulandığından kurala ilişkin Anayasa’ya
uygunluk denetiminin Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiği
belirtilmiş; tedbirin her bir kurum ve kuruluş yönünden hukuka
uygunluğunun denetlenmesinin yani bireyselleştirmenin sağlanması için Komisyon
ve idare mahkemesine başvuru imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve
yargısal güvencelerin sağlandığı, söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet
veren tehdit veya tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik kuralların bu amaç
dışında keyfî bir şekilde uygulanmasını engelleyecek nitelikte olduğu, bu
durumda kuralla mülkiyet hakkına durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirilmediği sonucuna
varılmıştır (bkz. §§ 143-165).
118. Kararda ayrıca, ekonomik
değer taşıyan varlıkların Hazineye intikal etmesi tedbirinin bunların
kullanımını kontrol etmek suretiyle kamusal hayata dönük güveni yeniden tesis
ederek demokratik anayasal düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi amacıyla
uygulanmış olduğu, mal varlığının Hazineye devredilmesine ilişkin ilave
tedbirlere karşı 7075 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre yapılacak
başvuru üzerine ilave tedbirlerin asıl tedbir olan kapatma tedbirinin zorunlu
sonucu olup olmadığı veya kapatma tedbiri ile arasında bağlantı bulunup
bulunmadığının yanı sıra OHAL’e neden olan şartlar yönünden de inceleneceği
hususuna yer verilmiştir (bkz. §§ 166-168).
119. Diğer yandan, suç teşkil eden faaliyetlerden birisi
ile ilişkilendirmeden bütün mal varlığının üzerindeki mülkiyetin ortadan
kaldırılması ve bunların Hazineye devredilmesi sonucunu doğuran ilave tedbire
ilişkin olarak idari ve yargısal başvuru yolları öngörülmek suretiyle mülkiyeti
kamuya geçirilen mal varlığının suçla
bağlantısının bulunmadığına yönelik olarak ileri sürülecek iddiaların
inceleneceği ve bu yolla bireyselleştirmenin sağlandığı da gözönüne
alındığında söz konusu tedbirin Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen genel
müsadere cezası yasağına da aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır (anılan kararda bkz. § 169).
120. Aynı kararda devire ilişkin işlemlerin ilgili tüm kurumlardan gerekli
yardımı almak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yerine
getirilmesine yönelik dava konusu düzenlemenin de söz konusu işlemlerin
yürütülmesinden sorumlu muhatabın tespit edilmesine ilişkin olup olağanüstü
şartlar kapsamında yöntemsel bir zorunluluğun yerine getirilmesi amacından
kaynaklandığı, bu itibarla Anayasa’ya aykırı bir yönünün bulunmadığı
belirtilmiştir (bkz. § 170).
121. Dava konusu kurallar
açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından
7083 sayılı Kanun’un 3. maddesinin
(2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Birinci fıkra kapsamında
kapatılan derneklere ve basın-yayın kuruluşlarına ait olan
taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye
bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine
adına, … tescil edilir.” bölümünün ve
üçüncü cümlesinin Anayasa’ya uygunluk
denetiminde belirtilen gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
122. Açıklanan
nedenlerle kurallar Anayasa’nın 15., 35., 38.ve 40. maddelerine aykırı
değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin
YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
Kurallarla ilgili Anayasa’nın Başlangıç
kısmı ile 8., 9., 13., 26., 28. 29., 30., 33., 36., mülga 91., mülga 121. ve
125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15.,
35., 38. ve 40.maddeleri kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden
ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
d. Kanun’un 3. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin Kalan Kısmı ile İkinci Cümlesi
123. Dava konusu kurallarda Kanun’un 3.
maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince kapatılan kurum ve kuruluşlara ait
taşınmazların Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına gerçekleşecek tapu
tescil işleminin her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak yerine
getirilmesi öngörülmüş; kapatılan söz konusu kurum ve kuruluşların her türlü
borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden veya Vakıflar Genel Müdürlüğünden
bir hak ve talepte bulunulamayacağı hüküm altına alınmıştır.
124. Dava konusu kurallar 7083 sayılı
Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…her
türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak…” ibaresi ve aynı fıkranın
ikinci cümlesi ile aynı içeriğe sahip olup Anayasa Mahkemesinin 13/10/2022
tarihli ve E.2018/78, K.2022/114 sayılı kararıyla söz konusu kuralların
Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptaline hükmedilmiştir.
125. Söz konusu kararda, mülkiyet
hakkına sınırlama getiren kuralların OHAL
dönemi öncesinde taşınmazlar üzerinde tesis edilmiş kısıtlamalar ile taşınmaz
yüklerini ve doğmuş borçları kapsayacak şekilde uygulanma imkânına sahip olması
nedeniyle OHAL süresiyle sınırlı bir düzenleme getirmediğinden Anayasa’nın
olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine göre incelenmesi gerektiği tespiti yapılmış; bu kapsamda OHAL ilanına
neden olan olay ve olgularla veya terör örgütleri veya devletin millî
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplarla bir bağlantısı olup olmadığına bakılmaksızın kuralda belirtilen
taşınmazlar üzerinde hak sahipliği bulunanların veya borç ilişkisinin
alacaklılarının hepsinin söz konusu hukuki ilişkilerden kaynaklanan hak ve
yetkilerinin ortadan kaldırılmasının kamu yararı
ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ölçüsüz
biçimde sınırlandırılmasına neden olduğu sonucuna varılmıştır (bkz. §§
173-183).
126. Dava konusu kurallar açısından söz
konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7083 sayılı
Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…her
türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak…” ibaresinin ve aynı
fıkranın ikinci cümlesinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
127. Açıklanan
nedenlerle kurallar Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Kurallar, Anayasa’nın 13. ve 35.
maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 15., 26., 28.,
29. 30., 33., 36., 38., 48., mülga 91., mülga 121. ve 125. maddeleri yönünden
incelenmemiştir.
C. Kanun’un 4. Maddesi ve Ekli (5) Sayılı Listenin
İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
128. 7088 sayılı Kanun’un dava konusu 4. maddesinin birinci cümlesinde 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi
Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun’a tabi öğrencilerden, terör
örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna
karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla
irtibatı olan ekli (5) sayılı listede yer alanların öğrencilikle ilişiklerinin
kesildiği hükme bağlanmıştır.
129. Kuralda öngörülen öğrencilikle ilişiğin kesilmesi
tedbiri kişinin yurt dışında devam eden eğitiminin sonlandırılmasına yol
açmamakta; sadece yurt dışına eğitim amacıyla
gönderilen kişilerin 1416 sayılı Kanun uyarınca sahip olduğu statüyü
sona erdirmekte ve devlet bursu ile yurt dışında
tahsil görme imkânını ortadan kaldırmaktadır.
130. Dava konusu maddenin ikinci cümlesinde öğrencilikle
ilişiği kesilenler hakkında 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan fıkralarda; terör örgütlerine veya devletin
millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum ya da
gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu
değerlendirilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılanlar hakkında uygulanacak
ilave tedbirler düzenlenmiştir.
131. Dava konusu maddenin üçüncü cümlesinde ise
öğrencilikle ilişiği kesilenlerin bu kapsamda gördükleri eğitimlere ilişkin
olarak denklik işlemlerinin yapılmayacağı ve bunların söz konusu eğitimleri
kapsamındaki akademik unvan ve derecelerine bağlı haklardan yararlanamayacağı
düzenlemesine yer verilmiştir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
132. Dava dilekçesinde özetle;
- Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi tedbirinin süre yönünden herhangi bir belirleme içermediği,
etkilerinin OHAL’den sonra da devam ettiği, kapsamının geniş tutulduğu OHAL’in gereklerini aşan nitelikte bir düzenleme olduğu,
-Tedbirlerin
uygulanmasına dayanak gösterilen aidiyet, iltisak ve irtibat
kavramlarının belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğu, bu tespitin hangi kriterlere göre ve nasıl yapıldığı
hususlarının belirli olmadığı,
- Kuralın genel, soyut ve sürekli nitelikte değil sadece
ekli (5) sayılı listede adı bulunan kişileri etkileyen bireysel nitelikte bir
işlem olduğu, bu nedenle kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu gibi yürütme
ve yargı fonksiyonlarının gaspı anlamına da geldiği,
- Kuralla OHAL’lerde dokunulamayacak haklar kapsamında
olan suç ve cezaların kanunla konulması ilkesinin, ceza normlarının geçmişe
yürümezliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin ihlal edildiği, öğrencilik
statüsüne son verilen ve diğer yaptırımlara tabi tutulan kişilerin yargı yoluna
başvurma imkânı bulunmadığından mahkemeye erişim hakkının elinden alındığı,
- Kişinin resmî devlet burslu öğrenci statüsünün ortadan
kaldırılması sebebiyle eğitimini tamamlayamamasının ve almış olduğu eğitime
ilişkin denklik işlemlerinin yapılmamasının,
akademik unvan ve derecesine bağlı haklardan yararlandırılmamasının eğitim hakkını ihlal ettiği,
- İlişiği kesilenlerin isimlerinin ve bazı kimlik
bilgilerinin Resmî Gazete’de yayımlanmasının
maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme
hakkı ile özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğu, burslarının kesilmesi,
bazı ruhsat ve lisanslarının iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği, bu kişilerin özel güvenlik şirketlerinde çalışamayacakları, bu
şirketlerin kurucu ve ortağı olamayacakları hükmüne yer verildiğinden çalışma
ve teşebbüs hürriyetinin, ayrıca kamu hizmetinde çalışmaları yasaklandığından
kamu hizmetine girme hakkının ortadan kaldırıldığı,
belirtilerek kuralın Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 8., 9.,
13., 15., 17., 20., 36., 38., 42., 48., 49., 70., mülga 91., mülga 121. ve 125.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Maddenin Birinci Cümlesi İle Kanun’a Ekli (5) Sayılı
Liste
133. 6216 sayılı
Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40. maddesi
yönünden de incelenmiştir.
134. Kuralda, 1416 sayılı Kanun’a tabi öğrencilerden terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti,
iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ekli
(5) sayılı listede yer alanların öğrencilikle ilişiklerinin kesildiği hükme
bağlanmıştır.
135. Dava
konusu kural ile 6/2/2018 tarihli ve 7081
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin birinci
cümlesi benzer mahiyettedir. Anayasa
Mahkemesinin 26/10/2022 tarihli ve E.2018/76, K.2022/125 sayılı kararıyla söz
konusu cümlenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine
hükmedilmiştir.
136. Anılan
kararda, kuralla eğitim ve öğretim
hakkına sınırlama getirildiği, anılan hakkın OHAL yönetiminin benimsendiği
dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulması
yasaklanmış çekirdek haklar arasında bulunmadığı ve milletlerarası hukuktan
kaynaklanan diğer herhangi bir güvence (olağanüstü dönemlerde korunmaya devam
eden güvenceler) kapsamında da olmadığı belirtilmiştir (bkz. §§ 18-27).
137. Tedbirin her bir birey yönünden hukuka uygunluğunun
denetlenmesinin yani bireyselleştirmenin sağlanması için Komisyon ve idare
mahkemesine başvuru imkânı getirilmek suretiyle etkili idari ve yargısal
güvencelerin sağlandığı, söz konusu güvencelerin OHAL’e sebebiyet veren tehdit
veya tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik kuralın bu amaç dışında keyfî bir
şekilde uygulanmasını engelleyecek nitelikte olduğu, bu durumda kişilerin eğitim hakkına durumun
gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama getirilmediği sonucuna
varılmıştır (anılan kararda bkz. §§ 28-51).
138. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7081 sayılı Kanun’un 4.
maddesinin birinci cümlesinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
139. Açıklanan nedenlerle kural,
Anayasa’nın 15., 40. ve 42. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi
gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9., 13.,
17., 20., 36., 48., 49., 70. ve 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen
aykırılık iddiaları, Anayasa’nın 15., 40. ve 42.
maddeleri kapsamında ele alındığından anılan hükümler yönünden ayrıca
inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralda öğrencilikle ilişiğin kesilmesi tedbirinin
demokratik anayasal düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi amacıyla
uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında söz konusu tedbir
cezalandırma amacına matuf olmadığı gibi bunun için uygulanan usulün de ceza usul
hukuku alanındaki yargısal uygulamalarla herhangi bir benzerliği
bulunmamaktadır.
Bu açıdan kuralda öngörülen tedbirin cezai niteliği
olmamasının bir sonucu olarak anılan tedbire ceza hukukunun çekirdek haklarının
uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle kuralın
Anayasa’nın 38. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Kuralın ayrıca Anayasa’nın mülga 91. ve mülga 121.
maddeleriyle de ilgisi görülmemiştir.
b. Maddenin İkinci Cümlesi
140. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 35.,
40., 118. ve 119. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
141. Dava konusu kuralda, 1416 sayılı Kanun’a tabi
öğrencilerden terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı
faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti,
iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ekli (5) sayılı listede yer alan ve
öğrencilikle ilişikleri kesilenler hakkında 6749 sayılı Kanun’un 4. maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanması öngörülmüştür.
142. Kuralın atıfta bulunduğu 6749 sayılı Kanun’un 4.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında, maddenin (1) numaralı fıkrası uyarınca
görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği,
doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği, görevinden çıkarılanların
uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu,
denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevlerinin de sona ermiş
sayılacağı, bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi
sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmiş; (3) numaralı fıkrasında da bu maddeye göre görevlerine son
verilenlerin silah ruhsatları, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot
lisanslarının iptal edileceği ve bu kişilerin oturdukları kamu konutlarından
veya vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edileceği, bu kişilerin
özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamayacakları hükme
bağlanmıştır.
143. Dava konusu kuralla 7081 sayılı
Kanun’un 4. maddesinin ikinci cümlesi aynı mahiyettedir. Anayasa Mahkemesinin 26/10/2022
tarihli ve E.2018/76, K.2022/125 sayılı kararıyla söz konusu cümlenin
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine hükmedilmiştir.
144. Anılan kararda, öğrencilikle
ilişiği kesilenler hakkında uygulanması öngörülen tedbirler ile 7086 sayılı
Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan tedbirlerin aynı
içerikte olduğu, Anayasa Mahkemesinin 24/6/2021 tarihli ve E.2018/81, K.2021/45
sayılı kararıyla söz konusu tedbirleri içeren
kuralların Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin reddine
hükmedildiği, dava konusu kural açısından söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmadığı, dava konusu kuralda öngörülen tedbirlerle aynı
içerikte olan tedbirleri içeren kuralların Anayasa’ya uygunluk
denetiminde belirtilen gerekçelerin bu kural yönünden de geçerli olduğu
belirtilmiştir (bkz. §§ 59,60). Bu
bağlamda 26/10/2022 tarihli söz konusu kararda
1416 sayılı Kanun kapsamındaki öğrencilik statüsü sona erdirilen kişiler için
öngörülen ilave tedbirleri düzenleyen kuralların demokratik anayasal düzenin ve
kamu güvenliğinin korunması amacı bakımından ilgili bulunduğu temel hak ve
hürriyetlere durumun gerektirdiği ölçüyü aşacak şekilde bir sınırlama
getirmediği sonucuna ulaşılmıştır (anılan kararda bkz. § 61).
145. Dava konusu kural açısından söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığından 7081
sayılı Kanun’un 4. maddesinin ikinci cümlesinin Anayasa’ya uygunluk
denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
146. Açıklanan nedenlerle
kural, Anayasa’nın 15., 20., 35., 40., 48., 49., 70., 118. ve 119. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralla ilgili Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
13., 17., 36., 42., 125. maddeleri çerçevesinde ileri sürülen aykırılık
iddiaları Anayasa’nın 15., 20., 35., 40., 48.,
49., 70., 118. ve 119. maddeleri kapsamında ele alındığından anılan
hükümler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 38., mülga 91. ve mülga 121.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
c. Maddenin Üçüncü Cümlesi
147. Dava konusu kuralda, terör örgütlerine veya MGK’ca
devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan ekli (5)
sayılı listede yer alan ve öğrencilikle ilişikleri kesilenlerin bu kapsamda
gördükleri eğitimlere ilişkin olarak denklik işlemlerinin yapılmayacağı ve
bunların söz konusu eğitimleri kapsamındaki akademik unvan ve derecelerine
bağlı haklardan yararlanamayacakları öngörülmüştür.
148. Dava konusu kuralla
7081 sayılı Kanun’un 4. maddesinin üçüncü cümlesi aynı içeriğe sahiptir.
Anayasa Mahkemesinin 26/10/2022 tarihli ve E.2018/76, K.2022/125 sayılı
kararıyla söz konusu cümlenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline
hükmedilmiştir.
149. Anılan
kararda, kuralın OHAL’in ilanına neden olan tehdit ve tehlikelerin bertaraf
edilmesine yönelik olarak bu dönemde uygulandığından Anayasa’ya uygunluk
denetiminin Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiği belirtilmiş,
söz konusu tedbirin millî güvenlik, demokratik anayasal düzen ve kamu güvenliğinin
sağlanması ve korunması amacına hizmet etmediği görüldüğünden kuralda meşru bir
amacın bulunmadığı, kuralla öngörülen tedbirin yukarıda sayılan amaçlara
ulaşma bakımından gereklilik unsurunu sağlamadığı ve durumun gerektirdiği ölçünün
ötesinde bir sınırlama getirdiği sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 79-85 ).
150. Dava
konusu kural açısından söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmadığından 7081 sayılı Kanun’un 4.
maddesinin üçüncü cümlesinin Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen
gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
151. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 15., 20. ve 42. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Kural, Anayasa’nın 15., 20. ve 42. maddelerine aykırı
görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 8., 9.,
13., 17., 35., 36., 40., 48., 49., 70. ve 125. maddeleri yönünden
incelenmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 38., mülga 91. ve mülga 121.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
V. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
152. Anayasa’nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal
kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken
hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak
bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin
(3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmak suretiyle Anayasa Mahkemesinin
gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de
yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir
yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
153. 7088
sayılı Kanun’un; 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının dördüncü ve beşinci
cümlelerinin iptal edilmesi
nedeniyle doğacak
hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66.
maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu
kurallara ilişkin iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından
başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
154. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralların bu hâliyle uygulanmasının telafisi güç
veya imkânsız zararların doğmasına sebebiyet vereceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
talep edilmiştir.
7/2/2018 tarihli ve
7088 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
A. 1. 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “…üyeliği, mensubiyeti veya…” ibaresine,
2. 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan “...her türlü kısıtlama
ve taşınmaz yükünden ari olarak...” ibaresi
ile ikinci cümlesine,
3. 4. maddesinin
üçüncü cümlesine,
yönelik yürürlüğün durdurulması taleplerinin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE,
B. 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının dördüncü ve beşinci cümlelerine yönelik iptal hükümlerinin yürürlüğe
girmelerinin ertelenmeleri nedeniyle bu cümlelere ilişkin yürürlüğün
durdurulması taleplerinin REDDİNE,
C. 1. 1.
maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…üyeliği,
mensubiyeti veya…” ibaresi dışında kalan kısmı ile ikinci ve üçüncü
cümlelerine,
b. (2) numaralı fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü
cümlelerine,
c. (3) numaralı fıkrasına,
2. 3. maddesinin;
a. (1) numaralı
fıkrasına,
b. (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin “...her
türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak...” ibaresi dışında kalan bölümü ile üçüncü cümlesine,
3. 4. maddesinin birinci
ve ikinci cümlelerine,
4. Ekli (1), (3)
ve (5) sayılı listelerine,
yönelik iptal talepleri, 26/10/2022 tarihli, E.2018/82,
K.2022/126 sayılı kararla reddedildiğinden bu fıkralara, cümlelere, bölüme, kısma
ve listelere ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
26/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
VII. HÜKÜM
7/2/2018 tarihli ve
7088 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
A. 1. maddesinin;
1. (1) numaralı fıkrasının;
a. Birinci
cümlesinin;
i. “…üyeliği,
mensubiyeti veya…” ibaresinin Anayasa’ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
ii. Kalan kısmının
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
b. İkinci ve
üçüncü cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin
REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. (2) numaralı fıkrasının;
a. Birinci, ikinci
ve üçüncü cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin
REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
b. Dördüncü ve
beşinci cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, iptal hükümlerinin, Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı
fıkrası gereğince, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY
SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
3. (3) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
B. 3. maddesinin;
1. (1) numaralı
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. (2) numaralı
fıkrasının;
a. Birinci
cümlesinin “...her türlü kısıtlama
ve taşınmaz yükünden ari olarak...” ibaresi
dışında kalan bölümü ile üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı
olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN,
Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. Birinci
cümlesinde yer alan “...her türlü
kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak...” ibaresi ile ikinci
cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve
İPTALLERİNE OYBİRLİĞİYLE,
C. 4. maddesinin,
1. Birinci ve ikinci
cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. Üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE
OYBİRLİĞİYLE,
Ç. Ekli (1), (3)
ve (5) sayılı listelerinin Anayasa’ya aykırı
olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
26/10/2022 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 7/2/2018 tarihli ve 7088 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin “…her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari
olarak…” ibaresi dışında kalan kısmının ve üçüncü cümlesinin Anayasa’ya
aykırı olmadığına karar verilmiştir.
2. Dava konusu kurallar kapatılan gazete,
dergi, vakıflar, dernekler ve özel sağlık kuruluşlarına ait olan taşınırlar ile
her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrakın ilgisine göre Hazineye
veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş sayılmasını,
bunlara ait taşınmazların tapuda resen Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü
adına tescil edilmesini öngörmektedir.
3. Anayasa Mahkemesinin benzer kuralları
incelediği 2022/114 sayılı kararına yazdığım karşıoyda belirtilen gerekçeler
dava konusu kuralların iptali için de geçerlidir (AYM, E.2018/78, K.2022/114,
13/10/2022, Karşıoy Gerekçesi, §§ 4-11).
4. Kurallar, kapatılan kuruluşların
mülkiyet hakkını sınırlandırmanın ötesinde, herhangi bir suçla bağlantılı olup
olmadığına veya suçta kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın tüm mal
varlığının mülkiyetinin kamuya geçirilmesini öngörmektedir. Bu haliyle
düzenleme Anayasa’nın 38. maddesi bağlamında mülkiyet üzerinde genel müsadere
sonucunu doğuran bir tasarruf niteliğindedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına
yönelik bu müdahale durumun gerektirdiği ölçüyü aşmaktadır (aynı
doğrultuda bkz. AYM, E.2018/78, K.2022/114, 13/10/2022, Karşıoy Gerekçesi, §
8).
5. Bunun yanında Hazineye veya Vakıflar Genel
Müdürlüğüne devredilen mal varlıklarının herhangi bir suçla bağlantılı olmadığı
yönündeki iddiaları inceletme yönünden, 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4.
maddeyle öngörülen idari ve yargısal yolun yeterli güvenceleri sağladığını
söylemek zordur (bkz. AYM, E.2018/78, K.2022/114, 13/10/2022, Karşıoy
Gerekçesi, §§ 9-10).
6. Diğer yandan dava konusu (2) numaralı
fıkranın devire ilişkin işlemlerin ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak
suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine getirileceğine dair üçüncü
cümlesinin de uygulama kabiliyeti kalmayacağından 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin
(4) numaralı fıkrası gereğince iptal edilmesi gerekir.
7. Açıklanan gerekçelerle kuralların
Anayasa’nın 15., 35. ve 38. maddelerine aykırı olduğunu düşündüğümden aksi
yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. İncelenen kuralın iptal edilmeyen kalan kısmında
kapatılan kurum ve kuruluşların her türlü mal varlıkları, taşınır ve
taşınmazları, alacak, hak, belge ve evraklarının ilgisine göre Hazine veya
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredileceği ve taşınmazların da tapuya bunlar
adına kaydedileceği belirtilmektedir.
2. Bu konu daha önce 2018/78 E. sayılı dosyada 7083
sayılı Kanununun benzer bir kuralının incelenmesi sırasında karara bağlandı.
Çoğunluk gerekçesinin benzer gerekçelerle oluştuğu anılan karara yazdığım
karşıoy gerekçelerim bu dosya bakımından da geçerlidir. Sözü edilen gerekçeler
doğrultusunda kuralın iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
E: 2018/78 sayılı dosyada belirttiğim gerekçelerle
kuralın iptal edilen ibare dışında kalan kısmının Anayasa’nın 15., 35., 38. ve
40. maddelerine aykırılık taşıdığı kanaatine ulaştığımdan, çoğunluk kararına
katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
7088 sayılı Kanunun 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
birinci cümlesindeki “…her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak…”
ibaresi ile ikinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline, birinci
cümlenin kalan kısmı ile üçüncü cümlesinin ise Anayasaya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Red kararının gerekçesinde; söz konusu düzenlemeyle
mülkiyet hakkına sınırlama getirilse de dava konusu kurallar açısından
13/10/2022 tarihli ve E.2018/78, K.2022/114 sayılı karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmadığı belirtilerek kuralların Anayasanın 15., 35., 38.
ve 40. maddelerine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
İncelenen ve iptal talebi reddedilen kurallarla, Kanunun
3. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince kapatılan kurum ve kuruluşlara ait
olan taşınırların ve her türlü malvarlığının, alacak ve hakların, belge ve
evrakın ilgisine göre Hazineye veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak
devredilmiş sayılacağı, bunlara ait taşınmazların tapuda resen ilgisine göre
Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edileceği ve devire ilişkin
işlemlerin ilgili bütün kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle Maliye
Bakanlığı tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmıştır.
Söz konusu kuralların Anayasaya uygunluk denetiminin
Anayasanın 15. maddesi kapsamında yapılması isabetli olmakla birlikte, bu
maddeye göre yapılan incelemede çoğunluğun ulaştığı sonuca katılmam, daha önce
benzer bir düzenlemeyle ilgili olarak ayrıntılı olarak açıkladığım sebeplerle
mümkün olmamıştır (bkz. yukarıda belirtilen karara ilişkin karşıoy gerekçem).
Bu sebeple, 3. maddenin incelenen (2) numaralı fıkrasının
birinci cümlesinin Anayasaya aykırı bulunmayan bölümünün de Anayasaya aykırı
olduğu; son cümlesinin ise 6216 sayılı Kanunun 43. maddesinin (4) numaralı
fıkrasına göre iptal edilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun red yönündeki
görüşüne karşıyım.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 8/3/2018 tarihli ve 7088
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin “her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari
olarak” ibaresi dışında kalan bölümü ile üçüncü cümlesinin Anayasa’ya
aykırı olmadığı şeklindeki çoğunluk kanaatine katılmamaktayım.
2. Dava konusu kanuni düzenlemeye benzer bir başka
kuralla ilgili Mahkememiz çoğunluğunun ulaşmış olduğu kuralın Anayasa’ya aykırı
olmadığı biçimindeki kanaate, kuralın Anayasa’nın 15., 35., 38. ve 40.
maddelerine aykırılıktan dolayı iptal edilmesi gerektiği gerekçesiyle
katılmamıştım. “E. S.: 2018/78, K. S.: 2022/114, K. T.: 13/10/2022” künyeli
bahse konu karara ilişkin yazmış olduğum karşıoyda sıralanan Anayasa’ya
aykırılık gerekçeleri bu kural için de geçerlidir. Bu nedenle kuralın
Anayasa’ya aykırı olmadığı şeklindeki Mahkememiz çoğunluk kararına, bahse konu
karşıoy yazısında sıraladığım gerekçelerle katılmamaktayım.