“…
Anayasanın 152. maddesinin 1.fıkrasında "Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır." hükmüne yer verilmiştir.
Bakılan davada, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nun Geçici 16. maddesinde yer alan "Bu Kanunun ek 1. maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanlar kurumların kadroları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanırlar." hükmü uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır.
İlgili Anayasa Maddeleri: 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın;
2. maddesinde, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne,
10. maddesinde, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…)[9] kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." hükmüne,
49. maddesinde, "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.(Değişik fıkra: 3/10/2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." hükmüne,
70. maddesinde, "Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." hükmüne yer verilmiştir.
İlgili Mevzuat: 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu:
Ek Madde 1 - (Ek: 25/2/1988-3413/1 md.; Değişik: 6/2/2014-6518/20 md.)
Bu Kanun veya 5395 sayılı Kanun uyarınca haklarında korunma veya bakım tedbir kararı alınmış olup fasılalı olarak geçen yararlanma süreleri dâhil iki yıldan az olmamak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sosyal hizmet modellerinden yararlanan çocuklardan reşit olduğu tarih itibarıyla bu hizmetlerden yararlanmaya devam edenlerin işe yerleştirilmeleri aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde yapılır:
a) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından hangi statüde olursa olsun serbest kadro ve pozisyonları toplamının binde biri, bu madde kapsamında istihdam edilecekler için ayrılır ve her yıl belirtilen oranda kişi istihdam edilir. Serbest kadro ve pozisyon toplamının binden az olması hâlinde dahi kamu kurum ve kuruluşlarında en az bir hak sahibi istihdam edilir.
b) (Değişik: 21/3/2018-7103/24 md.) Bu hükümden yararlanmak isteyenler, 18 yaşını doldurdukları ve korunma, bakım tedbir kararı veya bu Kanunun 24. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen himaye onayının sona erdiği tarihten itibaren beş yıl içinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına başvururlar. Bu madde hükümleri çerçevesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hak sahibi olduğu onaylananlar Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Hak sahiplerinin atamaları il tercihleri de dikkate alınarak Başkanlıkça kura usulü ile yapılır. İşe yerleştirmede öncelik, sırasıyla lisans, ön lisans ve ortaöğretim mezunlarına verilir.
c) (Mülga: 21/3/2018-7103/24 md.)
ç) (Değişik: 21/3/2018-7103/24 md.) Yerleştirme yapılacak kadro sayısı 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kurumların serbest memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonları ve işçi kadro sayısının toplamının binde biridir. Toplam kadro ve pozisyon sayısının belirlenmesinde yerleştirme yapılacak yılın başındaki veriler esas alınır. Devlet Personel Başkanlığınca bu madde kapsamında hak sahiplerinin istihdam edileceği toplam kadro sayıları her kurum için tespit edilerek kurumlara bildirilir. Kurumlar, bildirilen bu kadroları merkez ve taşra teşkilatları itibarıyla dağıtımını yaparak yerleştirme dönemlerinde Devlet Personel Başkanlığına bildirir. Bu madde kapsamına girenlerin yerleştirilmeleri; ortaöğretim ve daha üst öğrenim mezunları için kurumların talepleri doğrultusunda öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanın 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerde yer alması şartıyla ihraz etmiş bulundukları unvanlara, bunların dışında kalan ortaöğretim ve yükseköğretim mezunları için memur unvanlı kadro ve pozisyonlara, diğer öğrenim mezunları için ise yardımcı hizmetler sınıfında yer alan kadro ve pozisyonlara yılda üç defadan az olmamak üzere Devlet Personel Başkanlığınca yapılır veya yaptırılır. Ek 1. madde kapsamında yerleştirme yapılacak kurumlarca teşkilat bazında dağıtımın bildirilmemesi hâlinde Devlet Personel Başkanlığınca belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde resen yerleştirme yapılır.
d) Kamu kurum ve kuruluşları, bu maddede belirtilen haktan yararlanarak yerleştirilen ancak herhangi bir nedenle işten ayrılan personele ilişkin belirlenecek bilgileri işten ayrılmayı takip eden bir ay içinde, hâlen çalışmakta olanların bilgilerini ise yönetmelikte belirlenecek zamanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına bildirir.
Birinci fıkra ile sağlanan istihdam hakkından sadece bir kez yararlanılabilir. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadro ve pozisyonlara her ne surette olursa olsun yerleştirilenler bu maddede verilen hakkı kullanmış sayılır.
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kurumlar da bu madde kapsamında istihdamla yükümlü oldukları kadro ve pozisyonları Devlet Personel Başkanlığına bildirmek zorundadır. Ancak, bu kurumlara yapılacak yerleştirmelerde ilgili kurumların talep ettikleri kadro ve statüler esas alınır.
Bu madde kapsamında yapılacak yerleştirmelerde; yerleştirilen kişinin atama onayının alınması ile birlikte diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın teklif yapılan kamu kurum ve kuruluşlarına kadrolar ihdas, tahsis ve vize edilmiş ve ilgili kurumun 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki ilgili cetvel ve bölümlerine eklenmiş sayılır. Bu şekilde ihdas edilen kadrolar, herhangi bir şekilde boşalması hâlinde başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
Yerleştirilen hak sahiplerine ilişkin bilgiler, göreve başlama tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
Birinci fıkra kapsamına giren kişilerin özel sektörde çalıştırılmaları hâlinde, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 8. maddesine göre ödenmesi gereken ve aynı Kanunun 82. maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, kısa vadeli sigorta kolları primi ve genel sağlık sigortası primi, sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı ile 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasına göre ödenmesi gereken işsizlik sigortası primi, sigortalı ve işveren hissesinin tamamı sigortalının işe giriş tarihinden itibaren beş yıl süre ile Hazine tarafından karşılanır. Bu fıkra kapsamında sağlanan prim teşvikinden işverenler yararlanır ve Hazine tarafından işverene sağlanan sigortalı primi hissesi teşviki tutarının sigortalıya ödenmesi işverenden talep edilemez. Bu fıkra uyarınca teşvikten faydalanabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmesi ve Hazinece karşılanmayan primlerin yasal süresi içinde ödenmesi şarttır.
İşe yerleştirme yükümlülüğünün takip ve denetimi, yerleştirme yapılacak kadro ve pozisyonların belirlenmesi, yerleştirme ve kuraya ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının olumlu görüşleri üzerine Devlet Personel Başkanlığı tarafından bu Kanunun yayımını takip eden üç ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.
Geçici Madde 16 - (Ek: 21/3/2018-7103/25 md.)
Bu Kanunun ek 1. maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanlar kurumların kadroları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanırlar.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hak sahibi olanlardan daha önce istihdam hakkından yararlanmamış olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içerisinde Bakanlığa başvurmaları halinde ek 1. maddede yer alan istihdam hakkından maddede belirtilen diğer şartları taşımaları kaydıyla yararlanabilirler.
Dava Konusu Olay: 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nun Ek-1. maddesi kapsamında ataması yapılan ve halen Mardin Emniyet Müdürlüğü emrinde teknisyen yardımcısı kadrosunda görev yapan davacı tarafından, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nun Geçici 16. maddesi uyarınca eğitim durumuna uygun boş bulunan memur, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, teknisyen kadrosuna atanma istemiyle davalı idareye yapmış olduğu başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
25/02/1988 tarihli ve 3413 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 2828 sayılı Kanun'a eklenen ek 1. maddesinin madde gerekçesinde: "Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocukların, yasaya göre; öğrenimlerini ve 18 yaşlarını tamamladıktan sonra yurtlarda barınmaları mümkün bulunmamaktadır. ... Koruma kararı kalkmış çocukların mümkün olabildiğince bir işe yerleştirilmeleri için çaba harcanmaktadır. Ancak ilgililerin tek başına çabaları yeterli olmamaktadır. Her çocuğun güvenli bir işe yerleştirilmesi yasal düzenleme ile mümkün olabilecektir. Çünkü bu çocukların kurumdan ayrılana kadar tanıdıkları tek çevre, tek dayanakları kurum, dolayısıyla Devlettir. Kendilerine yardımcı olacak yakınları bulunmamaktadır. Bu yaştaki gençlerin güvene ihtiyacı vardır. ... Aynı yaşta bulunan ve ailesi olan çocukların bakımı, 18 yaşından sonra da ailelerince sürdürülmektedir. Bir yurt çocuğunun kurumdan ayrıldıktan sonra iş bulamaması, kendi varlığını devam ettirecek parayı kazanamaması, ailesi olan çocuğun iş bulamamasından daha vahim sonuçlar doğurur. İşte bu sonuçların önlenebilmesi için böyle bir yasal düzenleme şarttır." ifadelerine yer verilmiştir.
Ek 1. maddenin gerekçesinden de anlaşıldığı üzere Kanun Koyucunun bu düzenlemede ki amacının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocukların 18 yaşlarını tamamladıktan sonra yurtlarda barınmaları mümkün bulunmamaları nedeniyle aynı yaşta ve ailesi bulunan çocuklara göre iş bulabilmelerinin daha zor olması nedeniyle ailesi olan ve bu nedenle iş bulabilmeleri daha kolay olan diğer çocuklara nazaran Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocukların bu eksikliklerini giderebilmek amacıyla tek dayanakları olan Devlet tarafından iş bulabilmelerini kolaylaştırmak olduğu anlaşılmakla Kanun Koyucu tarafından iş bu norm düzenlenirken bu durumdaki çocukların kamu görevine atandıktan sonra da pozitif ayrımcılığa tabi olmaları gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenleme, gerekçe ortaya konulmadığı, bu nedenle Kanun Koyucunun iş bu düzenleme ile salt olarak korunan çocukların iş bulabilmelerini temin etmek amacıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır.
İtiraz konusu kanun hükmünde ise, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Ek 1. maddesi kapsamında pozitif ayrımcılık yapılmak suretiyle kamu görevine ataması yapılan kişilerin kamu görevine alınmada diğer vatandaşlara göre daha kolay şartlarla kamu görevine alınmalarına rağmen kamu görevine başladıktan sonra kendileri ile aynı işi yapan aynı statüde görev yapan devlet memurlarına nazaran daha kolay bir şekilde (herhangi bir görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına tabi olmaksızın) unvan değişikliği hakkına sahip olmaları sağlanmıştır.
Anayasa'nın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesinin, birbiriyle aynı hukuki durumda olanlara veya olması gerekenlere ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellediği; zorunlu ve istisnai hallerde belli kesimler için uygulanan pozitif ayrımcılık dışında eşitlik ilkesi uyarınca hukuki nitelikleri ve durumları benzer olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamayacağı ve aynı durumda bulunanlar için farklı düzenlemelere gidilmesinin bu ilkeye aykırılık oluşturacağı; dolayısıyla hukuki durum itibarıyla aynı konumda bulunan diğer kamu personeli görevde yükselme ve unvan değişikliği hususunda sınava tabi tutulurken 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Ek 1. maddesi kapsamında ataması yapılan kamu personelinin bir kez pozitif ayrımcılığa tabi tutulduktan sonra 2828 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Bu Kanunun ek 1 inci maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanlar kurumların kadroları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanırlar." hükmüne istinaden farklı uygulamaya tabi tutulmasının, başka bir ifade ile emsallerine nazaran dezavantajlı durumları bir kez giderildikten sonra bu kez emsallerine nazaran avantajlı konuma getirilmesinin Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olduğu görüşüyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nun Geçici 16. maddesinde yer alan "Bu Kanunun ek 1. maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanlar kurumların kadroları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanırlar." hükmünün Anayasanın 10. maddesine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesine, dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte oluşturulacak suretinin Anayasa Mahkemesi'ne sunulmasına, iş bu karar ile dosya suretinin Anayasa Mahkemesi'ne ulaşmasından itibaren 5 ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine, beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına, 18/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2022/65
Karar Sayısı : 2022/102
Karar Tarihi : 8/9/2022
R.G. Tarih - Sayı : 21/9/2022 - 31960
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Mardin 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin birinci fıkrasının Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Eğitim durumuna uygun kadrolardan birine atanma isteminin reddine dair işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı geçici 16. maddesi şöyledir:
“Geçici Madde 16 – (Ek: 21/3/2018-7103/25 md.)
Bu Kanunun ek 1 inci maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanlar kurumların kadroları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanırlar.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hak sahibi olanlardan daha önce istihdam hakkından yararlanmamış olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içerisinde Bakanlığa başvurmaları halinde ek 1 inci maddede yer alan istihdam hakkından maddede belirtilen diğer şartları taşımaları kaydıyla yararlanabilirler.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 1/6/2022 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cem GÜNDOĞDU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
3. 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi ile bu Kanun veya 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca haklarında korunma veya bakım tedbir kararı alınmış olup fasılalı olarak geçen yararlanma süreleri dâhil iki yıldan az olmamak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sosyal hizmet modellerinden yararlanan çocuklardan reşit olduğu tarih itibarıyla bu hizmetlerden yararlanmaya devam edenlerin işe yerleştirilmelerinde izlenecek usul ve esaslar düzenlenmiştir.
4. Anılan maddenin gerekçesinde de ifade edildiği üzere on sekiz yaşından sonra yurtta barınmanın mümkün olmaması ve aynı yaşta olup ailesi bulunan kişilere göre iş bulmanın daha zor olması nedeniyle söz konusu düzenlemeyle devlet tarafından bakılan ve korunan çocukların iş bulmalarının kolaylaştırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
5. Maddenin 21/3/2018 tarih ve 7103 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilen (ç) bendinde ise bu madde kapsamına girenlerin yerleştirilmelerinin; ortaöğretim ve daha üst öğrenim mezunları için kurumların talepleri doğrultusunda öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanın 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli cetvellerde yer alması şartıyla ihraz etmiş bulundukları unvanlara, bunların dışında kalan ortaöğretim ve yükseköğretim mezunları için memur unvanlı kadro ve pozisyonlara, diğer öğrenim mezunları için ise yardımcı hizmetler sınıfında yer alan kadro ve pozisyonlara yılda üç defadan az olmamak üzere yapılacağı veya yaptırılacağı belirtilmiştir.
6. Söz konusu düzenlemenin amacı “Lisans, ön lisans ve ortaöğretim mezunu olanlardan öğrenim durumları dikkate alınmadan memur kadrosuna atananlar, kamudaki unvan değişikliği sınavlarının kurumdan kuruma göre değişiklik göstermesi, uzun süreler boyunca sınav açılmaması gibi nedenlerle mağdur olmaktadırlar. Madde ile, öğrenim durumlarına uygun olmayan kadrolarda istihdam edilenlerin, öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanarak mağduriyetlerinin giderilmesi ve yükseköğrenime devam etmelerinin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.
B. Anlam ve Kapsam
7. İtiraz konusu kuralda 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi kapsamında ataması yapılan ve fiilen görevde bulunanların, kurumların kadroları ve ihtiyaçları gözönünde bulundurularak anılan Kanun’un, kuralın da yer aldığı geçici 16. maddesinin yürürlüğe girdiği tarih ve öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara atanacakları öngörülmüştür.
8. Bu itibarla daha önce ek 1. madde kapsamında istihdam edilenlerden öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanamamış olanların, kurumların kadroları ve ihtiyaçları gözönünde bulundurularak maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmaları ve ek 1. maddenin (ç) bendinde yer verilen değişiklikten faydalandırılmaları amaçlanmıştır.
C. İtirazın Gerekçesi
9. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla pozitif ayrımcılık yapılmak suretiyle kamu görevine ataması yapılan kişilere, kamu görevine alındıktan sonra da kendileri ile aynı işi yapan ve aynı statüde olan kişilere kıyasla daha kolay bir şekilde unvan değişikliği yapma imkânının sağlandığı, bu itibarla bir kez pozitif ayrımcılığa tabi tutularak istihdamı sağlanan kişilerin ikinci kez avantajlı konuma getirildikleri, bu durumun eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
10. Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir./ Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz./ Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz./ Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz./ Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmek suretiyle kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir.
11. Anayasa’nın anılan maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez (AYM, E.2020/95, K.2022/3, 26/01/2022, § 25).
12. Eşitlik ilkesi yönünden yapılacak anayasallık denetiminde öncelikle Anayasa’nın 10. maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamele yapılıp yapılmadığı tespit edilmeli, bu bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip gözetilmediği belirlenmelidir. Yapılacak bu belirlemenin ardından ise farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve ölçülü olup olmadığı hususları irdelenmelidir. Ölçülülük ilkesi, amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder. Diğer bir ifadeyle bu ilke, farklı muamelenin öngörülen objektif amaç ile orantılı olmasını gerektirmektedir (AYM, E.2021/1, K.2021/32, 29/04/2021, § 32).
13. İtiraz konusu kuralla 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi kapsamında istihdam edilenlerden öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanamamış olanların, kurumların kadroları ve ihtiyaçları gözönünde bulundurularak, anılan Kanun’un geçici 16. maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmalarına imkân tanınmıştır.
14. Bu çerçevede, ek 1. madde kapsamında ataması yapılanlar ile normal atama usulüne tabi olarak göreve başlayanların öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmaları bakımından karşılaştırma yapılmaya müsait olacak şekilde benzer durumda oldukları ve ek 1. maddede yapılan değişiklikten ilgili düzenleme getirilmeden önce ataması yapılanların da belirtilen şartlar harici başka bir şart aranmaksızın ve sınava tabi tutulmaksızın faydalandırılmaları sağlanarak normal atama usulü ile göreve başlayanlar ile aralarında farklılığın yaratıldığı söylenebilecektir.
15. 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinin (ç) bendinde 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle ataması yapılacak olan kişilere öğrenimlerine uygun kadrolara atanma imkânı belirli şartlar dâhilinde tanınmıştır. İtiraz konusu kuralda yine 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun ile getirilmiş ve ek 1. maddede yapılan değişiklik öncesi istihdam edilenlerden öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanamamış olanların bu imkândan yararlandırılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda öngörülen farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmadığı söylenemez.
16. Öte yandan 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi uyarınca ataması yapılacak kişilere yönelik olarak oran sınırlaması öngörülmüşken, hâlihazırda bu madde uyarınca görev yapan kişilerin öğrenim durumlarına uygun unvana atanmaları noktasında herhangi bir oran sınırlaması bulunmamaktadır. Kural, sınırlı sayıdaki kadroların dolmasına yol açabileceği gibi kapsama giren kişilerin tamamı açılacak kadrolara atanmadan normal atama usulü ile göreve başlayanların kadrolara atanamayacağı da açıktır. Bu durumda ise kuralın normal atama usulüne tâbi kişilerin aleyhine açık bir dengesizlik oluşturarak aşırı bir külfete neden olduğu ve dolayısıyla farklı muamelenin ölçüsüz olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralın eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
IV. HÜKÜM
24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Recai AKYEL, Yıldız SEFERİNOĞLU, İrfan FİDAN ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 8/9/2022 tarihinde karar verildi.
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. İtiraz talebine konu edilen 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun’un 25. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin birinci fıkrasının çoğunluk tarafından Anayasa’nın 10. maddesine aykırılık teşkil ettiği ifade edilmiştir.
2. Anayasa’nın 10. maddesinin üçüncü fıkrasında “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” denilmek suretiyle çocuklar hakkında alınan tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyeceği vurgulanmıştır.
3. Anayasa’nın 41. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da Devlet, çocukların korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
4. 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi ile bu Kanun veya 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca haklarında korunma veya bakım tedbir kararı alınmış olup fasılalı olarak geçen yararlanma süreleri dâhil iki yıldan az olmamak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sosyal hizmet modellerinden yararlanan çocuklardan reşit olduğu tarih itibarıyla bu hizmetlerden yararlanmaya devam edenlerin işe yerleştirilmelerinde izlenecek usul ve esaslar düzenlenmiştir.
5. Anılan maddenin gerekçesinde de ifade edildiği üzere on sekiz yaşından sonra yurtta barınmanın mümkün olmaması ve aynı yaşta olup ailesi bulunan kişilere göre iş bulmanın daha zor olması nedeniyle söz konusu düzenlemeyle devlet tarafından bakılan ve korunan çocukların iş bulmalarının kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.
6. Maddenin 21/3/2018 tarih ve 7103 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilen (ç) bendinde ise bu madde kapsamına girenlerin yerleştirilmelerinin; ortaöğretim ve daha üst öğrenim mezunları için kurumların talepleri doğrultusunda öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanın 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ekli cetvellerde yer alması şartıyla ihraz etmiş bulundukları unvanlara, bunların dışında kalan ortaöğretim ve yükseköğretim mezunları için memur unvanlı kadro ve pozisyonlara, diğer öğrenim mezunları için ise yardımcı hizmetler sınıfında yer alan kadro ve pozisyonlara yılda üç defadan az olmamak üzere yapılacağı veya yaptırılacağı belirtilmiştir.
7. İtiraz konusu kural uyarınca 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi kapsamında istihdam edilenlerden öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanamamış olanların, kurumların kadroları ve ihtiyaçları gözönünde bulundurularak, anılan Kanun’un geçici 16. maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmalarına imkân tanınmıştır.
8. Ek 1. maddenin gerekçesinde de ifade edildiği üzere bu kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla yapılan değişiklikten ilgili düzenleme getirilmeden önce ataması yapılanların da faydalandırılmasının amaçlandığı dikkate alındığında, çoğunluk görüşünde de ifade edildiği üzere, kuralın nesnel ve makul bir temele dayanmadığı söylenemez.
9. Kuralın ölçülü olup olmadığı yönünde yapılacak değerlendirmede ise öncelikle Ek 1. madde kapsamında ataması yapılacak kişi sayısı yönünden kanunun bir sınırlama getirdiğini belirtmekte fayda bulunmaktadır. Dolayısıyla geçici 16. maddenin birinci fıkrasından yararlanabilecek kişi sayısı her halükârda bu oranın üzerinde zaten olamayacaktır. Ayrıca mevzuatta iki farklı atama usulüne göre göreve başlamış kişiler açısından bir öncelik farkı yaratılmadığı gibi kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle kişilerin bir öğrenim durumuna sahip olunması gerektiği şartı da kanunun uygulanmasının devamlılık arz edemeyeceği, bu kişilere gerekli işlemler tesis edildikten sonra ilgili kuralın işlevini yitireceği anlamına gelmektedir.
10. Bu durumda 2828 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi uyarınca ataması yapılacak kişilere öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri kadrolara yerleştirilme imkânının tanındığı, itiraz konusu kuralla da aynı atama usulüyle göreve başlamış kişiler açısından öğrenim durumlarına uygun unvanlarda istihdam noktasında mümkün olduğunca eşitliği sağlama amacı öngörüldüğü dikkate alındığında, kuralla tanınan farklılığın öngörülmesiyle güdülen amaç ile kuralla öngörülen araç arasında uygun bir dengenin kurulduğu, kuralla getirilen söz konusu farklılığın öngörülme amacına göre normal atama usulü ile istihdamı sağlanmış kişilere aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmektedir.
11. Belirtilen bu gerekçeyle çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.