“....Anayasanın 152. maddesinin birinci fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 40. Maddesi uyarınca, bir davaya bakmakta olan Mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmaları ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan bir karar ile Anayasa Mahkemesine başvurulması hükmü gereğince ve bakılacak davada uygulanacak kuralın tespitine yönelik olarak,
31/03/2011 tarihinde kabul edilen ve 14/04/201 1 tarih 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair 6222 sayılı Kanunun 18 maddesinin 8 ve 9 bendlerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yer alan “ilkesine” aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Söz konusu kanun metninde “(8) Bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür.
(9) Sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi, her bir müsabaka için yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.” denilmektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde hukuk devletinin insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olduğu bildirilmektedir.
Yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu bu ilkenin ise ‘elverişlilik’, ‘gereklilik’ ve ‘orantılılık’ olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu, ‘Elverişlilik’, ilkesinin başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, ‘gereklilik’ ilkesinin başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, ‘orantılılık’ ilkesinin ise başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizin Sanık Barış Toy hakkında vermiş bulunduğu 02/10/2018 tarih 2018/301 esas 2018/891 sayılı beraat kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 17/11/2020 tarih 2018/9934 esas 2020/2526 karar sayılı ilamı ile;
Sanığın üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsuru ile güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararının hukuki niteliği karşısında, sanığın haklı ve kabul edilebilir bir mazeret sunmaksızın taraftarı olduğu takımın müsabakalarının başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmadığı takdirde üzerine atılı suçun unsurlarının oluşacağı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu durum öncelikle uluslararası hukuk kaidelerine ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel ilkelerinden belirlilik ilkesine aykırı olduğu değerlendirmektedir.
Şöyle ki,
Bu ilkeye göre kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde net, açık, anlaşılır ve uygulanabilir olmasıdır. Birey, hangi somut eylem veya olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bilmelidir, ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülüleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler.
İlgililere taraftarı olduğu takımın müsabakalarının başlangıç saatine ilişkin önceden bir tebliğ veya bildirim yapılmadan ilgili müsabaka saatlerinde imza mecburiyeti öngörmek ve uygulamak anayasaya aykırıdır. Bu hususta mevzuatta ve içtihatlarda belirli tanım ve birlik mevcut değildir. Bunun yanı sıra kanundaki suç ve cezaların uygulanmasında belirsizlik ve adil olmayan ve hakkaniyete aykırı olan durumlar ortaya çıkabilmektedir.
6222 sayılı Kanunun 18 maddesinin 8. ve 9. bendine kanun ve yönetmeliklere bakıldığında amaç saatine ilişkin taraflara bir tebliğ veya bildirim yükümlülüğünü içeren bir düzenleme yoktur. Bu durumda ilgililerin kendiliğinden araştırma yaparak maç saatleri ve günlerini bir şekilde tespit etmesi (doğru veya yanlış) ve tespit ettiği sonuca göre hareket etmesine ilişkin böyle bir mükellefiyet, yasaya uygun değildir. Cezai veya idari müeyyide uygulanacak kişi veya kurumlardan böyle bir araştırma yaparak araştırma sonucuna göre 6222 sayılı Kanunun 18. maddesinin 8 ve 9. bendlerin de yazılı kanun hükümlerine göre hareket etmesini beklemenin yasal bir dayanağı yoktur.
Anayasamızın temel ilkelerinden birisi de ‘Belirlilik’ ilkesidir. Bu ilkeye göre kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde net, açık, anlaşılır ve uygulanabilir olmasıdır. Birey hangi somut eylem veya olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bilmelidir. Bireyin ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülüleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler. Bu durumda kişinin hangi müsabakaya hangi saatte gidip gitmeyeceği hususunda kamunun açık ve net bir şekilde aydınlatma görevi vardır. Kişiden müsabakanın tarihini ve yerini kendiliğinden araştırıp bulmasını istemek ceza hukukun ruhuna aykırıdır. Bunu istemek kaba bir örnekle kişinin kendi ateşine odun getirmesini istemek gibidir.
Bu izahlar ışığında: kişiye müsabakanın yeri saati ve tarihinin önceden bildirilmesinin ve tebliğine dair mevzuatta bir düzenleme yoktur. Bu durumda cezaya sebebiyet veren 6222 sayılı Yasanın 18. maddesinin 8. ve 9. maddelerinin tamamen iptali gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 2 ve 10. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından yukarıda teferruatı ile açıklanan ve iptal edilmesi yönünde gerekçeleri ileri sürülen düzenlemelerin iptali istemi ile itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş dava dosyasının onaylı bir sureti ekte gönderilmiştir.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2021/45
Karar Sayısı : 2021/35
Karar Tarihi : 3/6/2021
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 31/3/2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesinin;
A. (8) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,
B. (9) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında 6222 sayılı Kanun’a aykırılıktan açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 18. maddesi şöyledir:
“Seyirden yasaklanma
MADDE 18- (1) Kişinin, bu Kanunda tanımlanan veya yollamada bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan dolayı mahkemece kurulan hükümde, hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına karar verilir. Seyirden yasaklanma ibaresinden kişinin müsabakaları ve antrenmanları izlemek amacıyla müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına girişinin yasaklanması anlaşılır. Hükmün kesinleşmesiyle infazına başlanan seyirden yasaklanma yaptırımının süresi cezanın infazı tamamlandıktan itibaren bir yıl geçmesiyle sona erer. Bu güvenlik tedbirine ceza verilmesine yer olmadığı kararı ile birlikte hükmedilmesi halinde, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl geçmesiyle bu güvenlik tedbirinin uygulanmasına son verilir. Güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararı 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre kaydedilir. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu fıkradaki bir yıllık süreler, ikinci kez seyirden yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde üç yıl; üçüncü kez seyirden yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde ise beş yıl olarak uygulanır.
(2) Bu madde hükümleri, taraftar gruplarınca spor alanlarının dışında işlenen kasten yaralama, hakaret veya tehdit içeren tezahürat ve mala zarar verme suçları bakımından da uygulanır.
(3) Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbiri derhal uygulamaya konulur. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından bu tedbirin kaldırılmasına karar verilmediği takdirde bu yasağın uygulanmasına koruma tedbiri olarak devam edilir.
(4) Koruma tedbiri olarak uygulanan ve güvenlik tedbiri olarak hükmedilen spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirine ilişkin bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulan bu amaca özgü elektronik bilgi bankasına derhal kaydedilir. Bu bilgi bankasına spor kulüplerinin ve federasyonların erişimi sağlanır. Yasaklanan kişilere ilişkin bilgiler, ilgili spor kulüplerine ve yurt dışında yapılacak müsabaka öncesinde müsabakanın yapılacağı ülkenin yetkili mercilerine bildirilir.
(5) Koruma tedbiri olarak uygulanan spor müsabakalarını seyirden yasaklanma tedbiri;
a) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kaldırılmasına karar verilmesi,
b) Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi,
c) Sanık hakkında beraat veya düşme kararı verilmesi,
halinde derhal kaldırılır. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu kararlar Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerce işlemi yapan kolluk birimine derhâl bildirilir ve kollukça elektronik bilgi bankasına işlenir.
(6) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hapis cezası yerine seçenek yaptırım olarak tedbire veya hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten itibaren; önödeme halinde ise, önödemede bulunulduğu tarihten itibaren, bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin uygulanmasına devam edilir.
(7) Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde olduğu açıkça anlaşılan kişi, müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına alınmaz. Bu şekilde belirtilen alanlara giren ve dışarı çıkmamakta ısrar eden kişi zor kullanılarak dışarı çıkarılır ve bu madde hükümlerine göre bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklanır.
(8) Bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür. (Ek cümle:4/7/2019- 7182/13 md.) Bu yükümlülüğün takibi amacıyla kolluk birimlerince biyometrik yöntemler de kullanılabilir.
(9) Sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi, her bir müsabaka için yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
(10) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararı verilen kişi, yasak süresince spor kulüplerinde ve federasyonlarda ve taraftar derneklerinde yönetici olamaz; spor müsabakalarında hakem, temsilci veya gözlemci olarak görev yapamaz.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Aydın AYGÜN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda anılan fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiş; fıkranın (b) bendinde de “Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği” Anayasa Mahkemesine gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde de “Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği”, (c) bendinde “Dava dosyasında sunulan belgelerin tarih sırasına göre başlıklar hâlinde sıralandığı dizi pusulası” Anayasa Mahkemesine sunulacak belgeler arasında sayılmıştır.
4. Yine İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği, (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
5. Başvurunun incelenmesi neticesinde itiraz yoluna başvuran Mahkemenin başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dosyada bulunmadığı, ayrıca başvuruya ilişkin belgelerin dizi pusulasına bağlanmadığı görülmüştür.
6. Kaldı ki Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlığını taşıyan 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz” denilmiştir. 6216 sayılı Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlıklı 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir.
7. 6222 sayılı Kanun’un 18. maddesinin itiraz konusu (8) numaralı fıkranın birinci cümlesine ve (9) numaralı fıkrasına yönelik iptal talepleri Anayasa Mahkemesinin 11/9/2014 tarihli ve E.2013/157, K.2014/138 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş ve bu karar 10/7/2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Ancak anılan iptal kararından sonra (9) numaralı fıkraya 4/7/2019 tarihli ve 7182 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle “…kişi,…” ibaresinden sonra gelmek üzere “…her bir müsabaka için…” ibaresi eklenmiştir. Dolayısıyla anılan fıkranın eklenen bu ibare dışında kalan kısmı bakımından yeni bir başvurunun yapılabilmesi için önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 10/7/2015 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
7. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III. HÜKÜM
31/3/2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesinin;
iptallerine karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE 3/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN