ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2018/112
Karar Sayısı:2021/24
Karar Tarihi:31/3/2021
Resmi Gazete
Tarih-Sayısı:2/7/2021-31529
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 131
milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 14/6/2018 tarihli ve 699 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
A. Tümünün,
B. Tümünün
iptaline karar verilmemesi hâlinde maddelerinin,
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 87., mülga
91. ve geçici 21. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (KHK)
KURALLARI VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A.
İptali İstenen KHK Kuralları
İptali talep edilen KHK şöyledir:
“CUMHURBAŞKANI
SEÇİMİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda değişiklik yapılması; 10/5/2018 tarihli ve 7142
sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 14/6/2018
tarihinde kararlaştırılmıştır.
MADDE 1- 19/1/2012 tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı
Seçimi Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
“Bu tutanak seçilen Cumhurbaşkanına verilmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur.”
MADDE 2- 6271 sayılı Kanunun 21 inci maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Andiçme töreni
MADDE 21- (1) Seçilen Cumhurbaşkanı adına düzenlenen
tutanak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı veya Geçici Başkan tarafından verilir ve aynı birleşimde
andiçme töreni yapılır. Bu birleşim, birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi genel seçiminin ardından Meclisin toplandığı ilk günü
takip eden üç gün içinde gerçekleştirilir.
(2) Cumhurbaşkanının ikinci oylamada seçilmesi veya
sadece Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması halinde andiçme töreni, seçim
sonucunun kesinleşmesini takip eden üç gün içinde yapılır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi toplantı halinde değilse derhal toplantıya çağrılır.
(3) Cumhurbaşkanınca atanan Cumhurbaşkanı yardımcıları
ve Bakanlar atanmalarını takip eden gün andiçerler.”
MADDE 3- Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükümleri
10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı 6771 Sayılı Kanunla
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması
Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Konusunda Yetki Kanunu’nun;
1. 1. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Bu Kanunun amacı, 21/1/2017 tarihli ve 6771
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile
18/10/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan
değişikliklere uyum sağlamak üzere;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, teşkilat, görev
ve yetkilerinin düzenlenmesi,
b) Kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan
tüzük, Bakanlar Kurulu, İcra Vekilleri Heyeti, İcra Vekilleri Heyeti Kararı,
Bakanlar Kurulu Kararı, Bakanlar Kurulu Yönetmeliği, Hükümet, Başbakan,
Başvekil, Başbakanlık, Başvekalet, sıkıyönetim, nizamname, kanun tasarısı gibi
bazı ibarelerin değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması veya bu çerçevede
kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilgili hükümlerin yeniden
düzenlenmesi,
c) Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık
ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi,
ç) Uygulama imkânı kalmayan kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerin yürürlükten kaldırılması,
d) Kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan
bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması, kaldırılması, görevleri,
yetkileri, personeli ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının
kurulması ve üst kademe kamu yöneticilerinin atanmaları ile görevlerine son
verilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin sağlanması; Cumhurbaşkanının
yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair hükümlerin düzenlenmesi ile bu bent
kapsamındaki ilgili hükümlerin değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması,
için çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılması hususunda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.”
2. 2. maddesi
şöyledir:
“İlkeler ve
yetki süresi
MADDE 2- (1) Bakanlar Kurulu bu Kanuna göre verilen
yetkiyi kullanırken; yürürlükteki kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin ilgili
hükümlerinin 6771 sayılı Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan
değişikliklerle uyumlu hale getirilmesini, kamu hizmetlerinin verimli, süratli
ve etkin bir şekilde yürütülmesi ile hizmetin özelliği ve gereklerine uygun
düzenlemeler yapılmasını, atama ve görevde yükselmede kariyer ve liyakat
esasları ile nitelikli personel istihdamının esas alınmasını, kamu
hizmetlerinde iş bölümü ve koordinasyonun sağlanmasını, benzer hizmetlerin tek
kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak kullanımında israfın
önlenmesini göz önünde bulundurur.
(2) Bakanlar Kuruluna verilen yetki, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının andiçerek göreve
başladığı tarihe kadar geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla
kanun hükmünde kararname çıkarabilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep
KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan
Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 25/9/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü
durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Fatma KARAMAN ODABAŞI tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu KHK kuralları ile ilgili
görülen kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile
bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A. KHK’ların Yargısal
Denetimi ile 6771 Sayılı Kanun’la
Yapılan Anayasa Değişikliğinin Yargısal Denetime
Etkileri Hakkında Genel Açıklama
3. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) daha önceki
hükûmet sisteminde yer alan Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi
verebileceğini hükme bağlayan ve KHK’ların hukuksal rejimini düzenleyen
Anayasa’nın 91. maddesi 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9/7/2018 tarihinde yürürlüğe
giren 16. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, böylece KHK çıkarılabilme
imkânına anayasal olarak son verilmiştir.
4. Buna karşılık 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’ya eklenen
geçici 21. maddenin (F) fıkrasının birinci cümlesinde “Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler, tüzükler,
Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikler ile diğer
düzenleyici işlemler yürürlükten kaldırılmadıkça geçerliliğini sürdürür” denilmek
suretiyle Anayasa’nın 91. maddesinin yürürlükten kaldırılma tarihine kadar
çıkarılmış ve yürürlükte bulunan KHK’ların geçerliliklerini sürdürmeye devam
edeceği hükme bağlanmıştır.
5. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise “Yürürlükte
bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152 nci ve 153 üncü maddelerin
uygulanmasına devam olunur” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu cümlede
KHK’ların iptal davası yoluyla Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülebilmesine
ilişkin Anayasa’nın 150. ve 151. maddelerine açıkça yer verilmemiş ise de
anılan hükmü yorumlayan Anayasa Mahkemesi iptal davası yönünden de olağan
KHK’lara ilişkin yargısal denetim yetkisinin devam ettiğini kabul etmiştir
(AYM, E.2018/114, K.2018/91, 25/9/2018, §§ 8, 9).
6. Anayasa’nın 148. maddesinin birinci
fıkrasının 6771 sayılı Kanun’la değiştirilmeden önceki hâlinde Anayasa
Mahkemesinin KHK’ların Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu
denetleyeceği kurala bağlanmış ve 2017 yılında yapılan söz konusu Anayasa
değişikliği ile KHK rejimine son verilmeden önce Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın
mülga 91. maddesini ölçü norm olarak esas alarak bu madde uyarınca KHK’ları
yetki kanununa dayanıp dayanmadığı, yetki kanununun kapsamında olup olmadığı ve
yasak alan içinde kalıp kalmadığı hususlarında denetime tabi tutmuştur. Anayasa’nın
geçici 21. maddesinin (F) bendinin ikinci cümlesinde KHK’larla ilgili denetim
yetkisinin devamı öngörülmekle birlikte söz konusu denetimde mülga normların
ölçü norm olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda bir hükme yer
verilmemiştir.
7. Bu bağlamda Anayasa’nın geçici 21. maddesinin (F) bendinin ikinci
cümlesini yorumlayan ve mülga normların niteliklerini dikkate alan Anayasa
Mahkemesi mevcut KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetiminde Anayasa’nın mülga
91. maddesinin ölçü norm olarak dikkate alınmaya devam edilmesi gerektiğine
karar vermiştir. Kararda içerik bakımından Anayasa’ya uygunluk denetiminde
Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi gereğince kural olarak denetimin
yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan normların ölçü norm olarak dikkate
alınacağı ancak anayasa yargısı denetimine tabi bir norm, oluşturulduğu süreçte
geçerli olan yetki kuralları esas alınarak vücut bulduğundan bu unsura
ilişkin denetimin -yürürlükten kalkmış olsa dahi- o tarihteki kurallar esas
alınarak yapılması gerekeceği ifade edilmiştir. Geçerliliğini sürdüren ve yetki
unsuru bakımından da anayasal denetime tabi olan KHK’ların çıkarılması
sırasındaki anayasal yetkinin kaynağını, ilga edilmiş olsa da Anayasa’nın 91.
maddesinin teşkil ettiği, bu itibarla KHK çıkarma yetkisinin Anayasa’ya uygun
olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden yapılacak denetimin ancak söz konusu
anayasal yetkinin tanımlandığı, konu yönünden kapsam ve sınırlarının çizildiği
normun ölçü alınması suretiyle gerçekleştirilecek bir inceleme ile mümkün olabileceği
belirtilmiştir (AYM, E.2018/122, K.2020/14,
19/2/2020, §§ 10, 11).
8. Açıklanan nedenlerle mevcut KHK’ların
Anayasa’nın mülga 91. maddesine uygunluğunun denetlenmesi gerekir.
9. Anayasa’nın mülga 91. maddesinde düzenlenen KHK’lar
işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduğundan bu kuralların yargısal
denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
Anılan maddede KHK’ların Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunun
denetlenmesinden söz edilmekte olup Anayasa’ya uygunluk denetiminin içine
KHK’nın yetki kanunu kapsamında olup olmadığının denetimi de girmektedir. Çünkü
Anayasa’nın mülga 91. maddesinde Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda
belirtilen sınırlar içinde KHK çıkarma yetkisinin verilmesi öngörülmüştür. Söz
konusu yetkinin dışına çıkılması, KHK’yı Anayasa’ya aykırı duruma getirir.
Dolayısıyla yargısal denetimde KHK’nın yetki kanunu kapsamında olup olmadığı
sorununun da çözümlenmesi gerekir.
10. Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan alan
olağanüstü hâl KHK’larından farklı olarak olağan dönemlerdeki KHK’ların bir
yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle KHK’lar ile dayandıkları yetki
kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. KHK’nın yetki kanunu ile olan bağı,
KHK’yı aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir. KHK’nın
Anayasa’ya uygun bir yetki kanununa dayanması, Anayasa’ya uygunluğunun ön
şartıdır. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkarılan veya dayandığı yetki kanunu
iptal edilen KHK’ların içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bunların
Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
11. KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetimi, kanunların
denetiminden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde “Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz” denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde, onların yalnızca
Anayasa kurallarına uygun olup olmadığı saptanır. KHK’lar ise konu, amaç,
kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa’ya
uygun olmak zorundadır.
12. Anayasa’nın mülga 91. maddesinde kimi konuların
KHK’larla düzenlenmesi yasaklanmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında “...sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez” denilmiştir. Bu kural uyarınca TBMM, Bakanlar
Kuruluna ancak KHK ile düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda KHK
çıkarma yetkisi verebilir.
B. KHK’nın Tümünün İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
13. Dava dilekçesinde özetle; yasama yetkisinin genel ve
asli bir yetki olduğu, TBMM’ye ait olup devredilemeyeceği, KHK çıkarma
yetkisinin ise kendine özgü ve istisnai bir yetki olduğu ve yasama yetkisinin
devri anlamına gelecek şekilde genelleştirilemeyeceği, KHK çıkarma yetkisinin
ancak ivedilik gerektiren belli konularda TBMM’nin hızlı hareket edemeyeceği
durumlarda zorunlu düzenlemeler için kullanılması gerektiği, Anayasa’nın mülga
91. maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü hâller saklı kalmak
üzere Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan
temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile Dördüncü Bölüm’de yer alan siyasi
haklar ve ödevlerin KHK ile düzenlenemeyeceğinin belirtildiği, Anayasa’nın mülga
163. maddesinde ise Bakanlar Kuruluna KHK ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi
verilemeyeceğinin ifade edildiği ancak bu açık istisnaların dışında Anayasa’da
kanunla düzenleneceği belirtilen diğer konularda da KHK ile düzenleme
yapılamayacağı, ülkenin siyasal rejimini köklü şekilde değiştiren Anayasa
değişikliğine uyum sağlanması amacıyla yapılacak yasal düzenlemelerin
Anayasa’nın geçici 21. maddesinin (B) fıkrası uyarınca münhasıran TBMM
tarafından yapılması gerektiği, bu konuda KHK ile düzenleme yapılamayacağı gibi
geçici 21. maddenin (B) fıkrasında belirtilen süre içinde TBMM tarafından
gerekli düzenlemelerin yapılmamasının ihmal yoluyla Anayasa’ya aykırılık
oluşturduğu ancak bu durumun Anayasa ile TBMM’ye verilen uyum yasalarını
çıkarma yetkisini ortadan kaldırmadığı, özellikle TBMM tarafından kanunla
düzenleme yapılmasını öngören geçici 21. maddenin (B) fıkrasındaki özel
düzenlemeye rağmen Anayasa’nın mülga 91. maddesindeki genel düzenleme uyarınca
KHK ile düzenleme yapılmasının yasama yetkisinin yürütme organına devri
anlamına geleceği, ülkenin hükûmet sistemini ve siyasal rejimini değiştiren ve
böylece kamusal yetkinin dağılımını ve denetimini yeniden düzenleyen uyum
yasalarının ulusal iradenin temsilcisi olan TBMM’de tüm toplum kesimlerinin ve
siyasi partilerin katılımı ve tartışmasıyla çıkarılmasının demokratik devlet
ilkesinin gereği olduğu belirtilerek dava
konusu KHK’nın tümünün Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 87., mülga
91. ve geçici 21. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
14. Dava konusu KHK, 7142 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan KHK’lardandır.
15. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak
ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum
ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı
denetimine açık olan devlettir.
16. Kuvvetler ayrılığı ilkesi genellikle
hukuk devleti ilkesi ile ilişkilendirilmektedir. Anayasa’nın Başlangıç kısmının
dördüncü paragrafında kuvvetler ayrılığının, “…Devlet organları arasında
üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından
ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu…” ifade
edilmektedir.
17. Anayasa’nın 6. maddesinde “Hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” denilmiş; 7.
maddede de “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın
87. maddesinin 6771 sayılı Kanun’la değiştirilmeden önceki hâlinde Bakanlar
Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek
TBMM’nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; mülga 91. maddesinde ise
KHK’ların hukuksal rejimi belirlenmiştir.
18. Anayasa’nın anılan hükümlerinin
birlikte değerlendirilmesinden yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki
olması, TBMM’ye ait bulunması ve devredilememesi karşısında KHK çıkarma yetkisi
istisnai bir yetki olarak kabul edilebilir. Ancak Anayasa’da öngörülen şartlar
ve sınırlar içinde kalmak kaydıyla KHK çıkarılması hususunda Bakanlar Kuruluna
yetki verilmesi yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemeyeceği gibi
Anayasa’nın Başlangıç kısmında belirtildiği şekilde kuvvetler ayrılığı ilkesine
de aykırılık oluşturmaz.
19. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da
belirtildiği üzere Anayasa’nın herhangi bir maddesindeki kanunla düzenlenme
şartı kural olarak o konuda KHK çıkarılmasına engel teşkil etmemektedir.
Anayasa’nın kanunla düzenleme yapılacağını öngören her maddesi mutlak surette
kanunla düzenleme yapılmasını gerektiren bir anlama sahip değildir. Buna göre KHK’larla düzenlenemeyeceği açıkça belirtilen yasak
alanlar dışında kalmak kaydıyla kanunla düzenleneceği belirtilen konularda KHK
çıkarılmasına engel bir durum bulunmamaktadır (AYM, E.1989/4, K.1989/23, 16/5/1989; E.2011/60, K.2011/147,
27/10/2011).
20. Anayasa’ya 6771 sayılı Kanun’un 17.
maddesiyle eklenen geçici 21. maddenin (B) fıkrasında “Bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile
diğer kanuni düzenlemeleri yapar. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği
belirtilen değişiklikler ise Cumhurbaşkanının göreve başlama tarihinden
itibaren en geç altı ay içinde Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir.”
kuralına yer verilmiştir.
21. Kural, anılan hususlarda KHK
çıkarılmasını yasaklayan açık bir düzenleme içermemektedir. Öte yandan 6771
sayılı Kanun ile Anayasa’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmak suretiyle
yeni bir hükûmet sistemine geçilmiştir. Bu kapsamda Bakanlar Kurulu
kaldırılarak yürütme yetkisi ve görevi tek başına Cumhurbaşkanı’na verilmiş;
Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri yeniden düzenlenmiştir. 6771 sayılı
Kanun’la yapılan değişikliklerin gerektirdiği kanuni düzenlemeler genel
itibarıyla yeni hükûmet sistemine geçilmesiyle ilgili olup anılan hususlarda
Anayasa’da KHK çıkarılamayacağına ilişkin doğrudan veya dolaylı bir hüküm
bulunmamaktadır. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi dava konusu KHK’nın dayanağını
oluşturan 7142 sayılı Kanun’un iptali
talebiyle açılan davada Anayasa değişikliğinin gerektirdiği kanuni düzenlemeler
konusunda KHK çıkarılıp çıkarılamayacağı hususunu da incelemiş ve bu yönüyle
Kanun’un tamamının Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna ulaşmıştır (AYM, E.2018/100, K.2018/79, 5/7/2018, §§
9, 10, 17).
22. Her ne kadar dava dilekçesinde, KHK
çıkarma yetkisinin ancak ivedilik gerektiren konularda TBMM’nin hızlı hareket
edemeyeceği durumlarda ve zorunluluk arz eden hâllerde kullanılması gerektiği
ileri sürülmüş ise de Anayasa Mahkemesinin 27/10/2011 tarihli ve E.2011/60, K.2011/147;
10/1/2013 tarihli ve E.2011/141, K.2013/10 sayılı kararlarında belirtildiği
üzere Anayasa’da, KHK çıkarılabilmesi için acil, ivedi ve zorunlu bir durumun
olması gerektiğine dair herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Bu itibarla
KHK’ların Anayasa’ya uygunluğunun incelenmesinde Anayasa’da öngörülmeyen yeni
şartlar ihdas edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle yetki kanunu ve buna bağlı
olarak KHK çıkarılmasını gerektiren acil, ivedi ve zorunlu bir durumun olup
olmadığının incelenmesi, Anayasa’da öngörülen çerçevenin dışına taşacak ölçüde
bir denetim yapılması anlamına gelebilecektir.
23. Açıklanan nedenlerle KHK’nın tümü
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7.,
87., mülga 91. ve geçici 21. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
C. KHK’nın Maddelerinin İncelenmesi
1. İptal Taleplerinin Gerekçesi
24. Dava dilekçesinde
özetle; dava konusu KHK kapsamındaki düzenlemelerin yetki kanununun kapsamı
dışında kaldığı, seçme ve seçilme hakkı ile seçimlere ilişkin hususların
Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Dördüncü Bölüm’ünde yer alan 67. maddede
düzenlendiği, Cumhurbaşkanı seçilen adaya seçildiğine dair belgenin takdimi ile
seçilenin yemin etmesinin seçim ile siyasi haklar kapsamında olduğu, siyasi
haklar kapsamında yer alan 19/1/2012 tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı
Seçimi Kanunu’na ilişkin düzenlemelerin Anayasa’nın KHK’larla düzenlenmesini
yasakladığı alanda yer aldığı belirtilerek KHK’nın ayrı ayrı tüm maddelerinin Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., 87. ve mülga 91.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. KHK’nın 1. Maddesiyle 6271 Sayılı Kanun’un 20.
Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasına Eklenen İkinci Cümle
a. Kuralın Anayasa’nın Mülga 91. Maddesi
Yönünden İncelenmesi
25. Yukarıda da ifade edildiği üzere dava konusu KHK, 7142 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan KHK’lardandır. Anılan Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre
6771 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan
değişikliklere uyum sağlamak amacıyla aynı maddenin (2) numaralı fıkrasında
belirtilen kapsam dahilinde çeşitli kanun ve KHK’larda değişiklik yapılması
hususunda Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verilmiştir.
26. Anılan amaç doğrultusunda 7142 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine göre kamu kurum ve kuruluşlarının
kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi, (b) bendine göre kanunlar ve KHK’larda yer alan tüzük, Bakanlar Kurulu,
İcra Vekilleri Heyeti, İcra Vekilleri Heyeti Kararı, Bakanlar Kurulu Kararı,
Bakanlar Kurulu Yönetmeliği, Hükûmet, Başbakan, Başvekil, Başbakanlık,
Başvekalet, sıkıyönetim, nizamname, kanun tasarısı gibi bazı ibarelerin
değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması veya bu çerçevede kanunlar ve
KHK’larda yer alan ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi, (c) bendine göre
mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden
belirlenmesi, (ç) bendine göre uygulama imkânı kalmayan kanun ve KHK’ların
yürürlükten kaldırılması, (d) bendine göre ise kanun
ve KHK’larda yer alan bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması,
kaldırılması, görevleri, yetkileri, personeli ve teşkilat yapısı ile merkez ve
taşra teşkilatlarının kurulması ve üst kademe kamu yöneticilerinin atanmaları
ile görevlerine son verilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin
sağlanması; Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair
hükümlerin düzenlenmesi ile bu bent kapsamındaki ilgili hükümlerin
değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması
için çeşitli kanun ve KHK’larda değişiklik yapılması hususunda düzenlemelerde
bulunulmak üzere KHK çıkarılabilecektir.
27. 7142 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendinde kanunlar veya KHK’larda yer alan ve değiştirilmesi veya
yürürlükten kaldırılması gerektiği ifade edilen ibareler sınırlı şekilde
sayılmamıştır. Buna göre 6771 sayılı Kanun ile Anayasa’da yapılan
değişikliklere uyum sağlamak üzere sayılan ibareler gibi değiştirilmesi veya
yürürlükten kaldırılması gereken ibareler ile Anayasa’da yapılan değişikliklere
uyum sağlamak üzere kanun veya KHK’larda yer alan ilgili hükümlerin yeniden
düzenlenmesi anılan bent uyarınca 7142 sayılı Kanun’un kapsamında kalmaktadır.
28. Kuralın, Anayasa
değişikliğiyle benimsenen yeni hükûmet sistemi
ile yürütme organı olarak Cumhurbaşkanlığı
ve yasama organı olarak TBMM seçimlerinin birlikte yapılması ve birlikte
yenilenmesinin benimsenmesi çerçevesinde Cumhurbaşkanı
seçiminin sonuçlandırılmasına ilişkin süreci daha açık ve anlaşılabilir kılacak
şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu
itibarla kuralın Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlamak üzere
yürürlükteki kanun ve KHK’larda yer alan ilgili hükümlerin yeniden
düzenlenmesiyle ilgili olduğu açıktır.
29. Diğer yandan 7142 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (2)
numaralı fıkrasında Bakanlar Kuruluna verilen KHK çıkarma yetkisinin bu
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 18/5/2018’den TBMM ve Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanı’nın andiçerek göreve başladığı tarih olan 9/7/2018’e kadar
geçerli olduğu ve bu süre içinde Bakanlar Kurulunun birden fazla KHK çıkarabileceği
hükme bağlanmıştır. KHK’nın kabul tarihinin 14/6/2018 olduğu
gözetildiğinde KHK’nın 7142 sayılı Kanun’un tanıdığı süre içinde çıkarıldığı
hususunda da tereddüt bulunmamaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle kuralın 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişikliklere
uyum sağlamak üzere 7142 sayılı Kanun’un 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca Yetki Kanunu kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
31. Anayasa’nın mülga 91. maddesinin
birinci fıkrasında, sıkıyönetim ve olağanüstü hâller saklı kalmak üzere
Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel
haklar, kişi hakları ve ödevleri ile Dördüncü Bölüm’de yer alan siyasi haklar
ve ödevlerin KHK’larla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
32. Anayasa’nın “Seçme,
seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin birinci fıkrasında vatandaşların kanunda gösterilen şartlara uygun olarak
seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî
faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahip oldukları hükme
bağlanmıştır.
33. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma ve oy verme
haklarının Anayasa’nın 67. maddesi kapsamında temel bir hak olduğu konusunda
kuşku bulunmamaktadır (AYM, E.2012/30,
K.2012/96, 15/6/2012).
34. 6271 sayılı Kanun’un 20. maddesinde
Cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlandırılması düzenlenmiştir. Bu kapsamda anılan
maddenin (1) numaralı fıkrasında seçimin kesin sonuçlarının YSK tarafından TBMM
Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamına bildirileceği, kamuoyuna ilan
edileceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacağı hükme bağlanmış; (2) numaralı
fıkrasında ise seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra YSK tarafından seçilen
Cumhurbaşkanı adına bir tutanak düzenleneceği belirtilerek dava konusu kuralla
bu tutanağın seçilen Cumhurbaşkanı’na verilmek üzere TBMM Başkanlığına
sunulacağı ifade edilmiştir.
35. Kural, Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması ve
seçimin kesin sonuçlarının ortaya çıkmasından sonraki sürece ilişkin
bulunmaktadır. Bu bağlamda kuralın Cumhurbaşkanlığı seçiminin yöntemine veya
seçim sürecine ilişkin bir düzenleme içermediği açıktır.
36. Öte yandan düzenlenmiş tutanağın sunulmasını öngören
kural, siyasi hakların işlevselliği yönünden kurucu mahiyette bulunmayıp seçim
sonrası sürecin şekilsel ve törensel yönüne ilişkin bir düzenleme içermektedir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması ve Cumhurbaşkanı statüsünün
kazanılmasından sonraki aşamaya ilişkin olarak yalnızca törensel olarak
yapılacak uygulama ve uygulanacak usul konusunda düzenleme içermekten ibaret
kuralın Anayasa’nın 67. maddesi kapsamında seçme, seçilme ve siyasi faaliyette
bulunma hakkını düzenlediği söylenemez. Bu
itibarla kural, Anayasa’nın mülga 91.
maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmamaktadır.
37. Açıklanan nedenlerle Yetki Kanunu
kapsamında kalan ve yasak alanda düzenleme içermeyen kural, Anayasa’nın mülga
91. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve 87. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın mülga 91. maddesi
yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve
87. maddeleri yönünden
ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi
nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
39. 6271 sayılı Kanun’un 20.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, seçilen Cumhurbaşkanı
adına, YSK tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğine dair bir tutanak düzenleneceği
belirtilmiş; aynı fıkranın dava konusu ikinci cümlesinde ise bu tutanağın
seçilen Cumhurbaşkanı’na verilmek üzere TBMM Başkanlığına sunulacağı hükme
bağlanmıştır.
40. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirlilik
ilkesidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anılan ilke, yasal
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel
olmasını gerektirmektedir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı
olup birey, yasal düzenlemeden belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve
olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye
hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır.
41. Anayasa Mahkemesi
birçok kararında belirlilik ilkesinin yalnızca yasal belirliliği değil daha
geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiğini, yasal düzenlemeye dayanarak
erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliklere ilişkin
gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin
düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği, asıl olanın
muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar
doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığı olduğu
vurgulanmıştır.
42. Kural,
Cumhurbaşkanlığı seçiminin kesin sonuçlarının ortaya çıkması ve seçilen
Cumhurbaşkanı adına Cumhurbaşkanı seçildiğine dair tutanağın düzenlenmesinden
bu tutanağın ilgilisine verilmesine kadar olan sürece ilişkindir. Buna göre YSK
tarafından düzenlenen tutanağın seçilen Cumhurbaşkanı’na verilmek üzere TBMM
Başkanlığına sunulacağını öngören kuralla söz konusu tutanağın hangi makam
tarafından, ne maksatla, nereye ulaştırılacağı hususlarının açık, anlaşılır, öngörülebilir ve uygulanabilir bir
şekilde düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirlilik ilkesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
43. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
3. KHK’nın 2. Maddesiyle 6271 Sayılı Kanun’un Başlığı ile
Birlikte Değiştirilen 21. Maddesinin (1) ve (2) Numaralı Fıkraları
a. Kuralların Anayasa’nın Mülga 91.
Maddesi Yönünden İncelenmesi
44. Kurallar; seçilen Cumhurbaşkanı adına YSK tarafından
düzenlenen tutanağın Cumhurbaşkanı’na TBMM
Genel Kurulunda, TBMM Başkanı veya Geçici Başkan tarafından verilmesini, aynı birleşimde andiçme töreninin
yapılmasını ve söz konusu birleşimin zamanını düzenlemektedir.
45. KHK’nın 1. maddesiyle 6271 sayılı
Kanun’un 20. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlenin
Anayasa’nın mülga 91. maddesine uygunluk denetimi bölümünde belirtilen
gerekçeler bu kurallar yönünden de geçerlidir.
46. Açıklanan nedenlerle Yetki Kanunu kapsamında
kalan ve yasak alanda düzenleme içermeyen kurallar, Anayasa’nın mülga 91.
maddesine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
Hasan Tahsin GÖKCAN, KHK’nın 2. maddesiyle 6271 sayılı
Kanun’un başlığı ile birlikte değiştirilen 21. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ikinci cümlesi ve (2) numaralı fıkrası yönünden bu görüşe
katılmamıştır.
Kuralların Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve 87. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın mülga 91. maddesi
yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve
87. maddeleri yönünden ayrıca
bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
b. Kuralların İçerik Yönünden
İncelenmesi
47. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar, ilgileri nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden
incelenmiştir.
48. Kurallarla; seçilen Cumhurbaşkanı adına düzenlenen
tutanağın TBMM Genel Kurulunda TBMM Başkanı veya Geçici Başkan tarafından
verileceği, aynı birleşimde andiçme töreninin yapılacağı, bu birleşimin
birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve TBMM genel seçiminin ardından TBMM’nin
toplandığı ilk günü takip eden üç gün içinde gerçekleştirileceği,
Cumhurbaşkanı’nın ikinci oylamada seçilmesi veya sadece Cumhurbaşkanı seçiminin
yapılması hâlinde andiçme töreninin seçim sonucunun kesinleşmesini takip eden
üç gün içinde yapılacağı, toplantı hâlinde olmaması durumunda TBMM’nin derhal
toplantıya çağırılacağı hükme bağlanmıştır.
49. Kurallarla;
Cumhurbaşkanlığı seçiminin kesin sonuçlarının ortaya çıkmasından sonra YSK
tarafından düzenlenen tutanağın seçilen Cumhurbaşkanı’na nerede, nasıl ve kim
tarafından verileceği ve Cumhurbaşkanı’nın ilk veya ikinci oylamada seçilmesi
ile yalnızca Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması hâllerine bağlı olarak
andiçme töreninin yapılma zamanı gibi hususların açık, anlaşılır, öngörülebilir ve uygulanabilir bir şekilde düzenlendiği
gözetildiğinde kuralların belirlilik ilkesine aykırı bir yönünün bulunmadığı
anlaşılmıştır.
50. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM ve M.
Emin KUZ, KHK’nın 2. maddesiyle 6271 sayılı Kanun’un başlığı ile birlikte
değiştirilen 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ile (2)
numaralı fıkrası yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
4. KHK’nın 2. Maddesiyle 6271 Sayılı Kanun’un Başlığı ile
Birlikte Değiştirilen 21. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası
a. Kuralın Anayasa’nın Mülga 91. Maddesi
Yönünden İncelenmesi
51. Kural, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların andiçme
törenlerinin zamanını belirlemektedir.
52. KHK’nın 1. maddesiyle 6271 sayılı
Kanun’un 20. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlenin
Anayasa’nın mülga 91. maddesine uygunluk denetimi bölümünde Yetki Kanunu
kapsamına ilişkin belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir. Buna
göre Anayasa değişikliğiyle kabul edilen
yeni hükûmet sistemi kapsamında Cumhurbaşkanınca atanacak ve görevden
alınabilecek olan Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve bakanların andiçme törenine
ilişkin düzenleme içeren kural 7142 sayılı
Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendi uyarınca Yetki Kanunu kapsamında bulunmaktadır.
53. Anayasa’nın 106. maddesinin birinci fıkrasında,
Cumhurbaşkanı’nın seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı
yardımcısı atayabileceği öngörülmüştür. Anılan maddenin dördüncü fıkrasında
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların milletvekili seçilme yeterliliğine
sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı ve görevden
alınacağı ifade edilmiş; beşinci fıkrasında ise Cumhurbaşkanı yardımcıları ve
bakanların Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır.
54. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve
bakanlar seçilmiş kişiler olmayıp atama yoluyla göreve gelmektedirler. Bu
itibarla atama yoluyla görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların
görevlendirilmeleri ve andiçmeleri Anayasa’nın
67. maddesinde düzenlenen seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları
kapsamında değildir.
55. Açıklanan nedenlerle Yetki Kanunu
kapsamında kalan ve yasak alanda düzenleme içermeyen kural, Anayasa’nın mülga
91. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve 87. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın mülga 91. maddesi
yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle
Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve
87. maddeleri yönünden
ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
56. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca
kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
57. Kuralla, Cumhurbaşkanınca atanan Cumhurbaşkanı
yardımcıları ve bakanların atanmalarını takip eden gün andiçecekleri hükme
bağlanmıştır.
58. Anayasa’nın 104.
maddesinin dördüncü fıkrasında Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların
Anayasa’nın 81. maddesinde yazılı şekilde TBMM önünde andiçecekleri hükme
bağlanmıştır. Buna göre Cumhurbaşkanınca
atanan Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların atanmalarını takip eden gün andiçeceklerini
öngören kuralla kimlerin, ne zaman andiçecekleri hususlarının açık, anlaşılır, öngörülebilir ve uygulanabilir bir
şekilde düzenlendiği açık olup kuralın belirlilik ilkesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
59. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
5. KHK’nın 3. ve 4. Maddeleri
60. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kurallar, ilgileri nedeniyle
Anayasa’nın 8. maddesi yönünden de incelenmiştir.
61. KHK’nın 3. maddesinde KHK’nın yayımı tarihinde
yürürlüğe gireceği belirtilmiş; 4. maddesinde ise KHK hükümlerinin Bakanlar
Kurulunca yürütüleceği ifade edilmiştir.
62. KHK’ların hukuksal rejimini düzenleyen Anayasa’nın
mülga 91. maddesinin altıncı fıkrasında “Kanun hükmünde kararnameler, Resmî
Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak kararnamede yürürlük
tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.” denilmiştir.
63. Anayasa’nın 8. maddesinin 6771 sayılı Kanun’la
değiştirilmeden önceki hâlinde yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı
ve yerine getirileceği kurala bağlanmış iken anılan değişiklikle birlikte
yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa’ya ve kanunlara
uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği ifade edilmiştir.
64. 2/7/2018 tarihli
ve 698 sayılı 477 Sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 72. maddesinde ise yürürlükte bulunan
kanun ve KHK’lar ile 7142 sayılı Kanun’a dayanılarak yürürlüğe konulan
KHK’ların yürütme maddelerinde Bakanlar Kurulu ve bakanlara yapılmış olan
atıfların Cumhurbaşkanı’na yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
65. 699 sayılı KHK’nın dava konusu 3. maddesi yürürlük
maddesi, dava konusu 4. maddesi ise yürütme maddesidir. Yürürlük maddesi yasal düzenlemelerin
ne zaman yürürlüğe gireceğini, yürütme maddesi de yasal düzenlemeleri yürüten
makamı göstermektedir. Anılan maddeler kanun yapım tekniği açısından her tür
yasal düzenlemede bulunmakta olup yazılmamış olmaları yasal düzenlemelerin
geçerliliğini etkilememektedir. Bu itibarla yalnızca KHK’nın yayımı tarihinde
yürürlüğe gireceğini belirten 3. madde ile KHK hükümlerinin hangi makam tarafından
yürütüleceğini öngören 4. maddenin Anayasa’ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
66. Açıklanan
nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 8. ve mülga 91. maddelerine aykırı değildir.
İptal taleplerinin reddi gerekir.
Kuralların Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 6., 7., ve 87. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 8. ve mülga 91.
maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması
nedeniyle Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile
6., 7., ve 87. maddeleri
yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
67. Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların uygulanmaları
hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek
yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
14/6/2018 tarihli ve
699 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin;
A. Tümüne,
B. 1. maddesiyle 19/1/2012
tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 20. maddesinin (2)
numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümleye,
C. 2. maddesiyle 6271 sayılı Kanun’un başlığı ile birlikte
değiştirilen 21. maddesine,
Ç. 3. ve 4. maddelerine,
yönelik iptal talepleri
31/3/2021 tarihli ve E.2018/112, K.2021/24 sayılı kararla reddedildiğinden bu Kanun
Hükmünde Kararname’ye, maddelere ve cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması
taleplerinin REDDİNE 31/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
14/6/2018 tarihli ve
699 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin;
A. Tümünün Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
B. 1. maddesiyle 19/1/2012
tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 20. maddesinin (2)
numaralı fıkrasına eklenen ikinci cümlenin;
1. Anayasa’nın
mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
C. 2. maddesiyle 6271 sayılı Kanun’un başlığı ile birlikte
değiştirilen 21. maddesinin;
1. (1) numaralı fıkrasının;
a. Birinci cümlesinin;
i. Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin
KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
ii. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
b. İkinci cümlesinin;
i. Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin
YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
ii. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin
GÖKCAN, Engin YILDIRIM ile M. Emin KUZ’un karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. (2) numaralı fıkrasının;
a. Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin
YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin
GÖKCAN, Engin YILDIRIM ile M. Emin KUZ’un karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. (3) numaralı fıkrasının Anayasa’nın
mülga 91. maddesi ve içeriği itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
Ç. 3. ve 4. maddelerinin Anayasa’nın
mülga 91. maddesi ve içeriği itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve
iptal taleplerinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
31/3/2021 tarihinde
karar verildi.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir
ÖZKAYA
|
|
|
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
|
|
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan
GÜLEÇ
|
|
|
|
Üye
Recai
AKYEL
|
Üye
Yusuf
Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Üye
Selahaddin
MENTEŞ
|
Üye
Basri
BAĞCI
|
Üye
İrfan
FİDAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu 14/6/2018 tarihli ve 699 sayılı
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin (KHK) 1. maddesiyle 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun
20. maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümle ile 2. maddesiyle aynı Kanun’un
değiştirilen 21. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı
olmadığına karar vermiştir.
A. Anayasa’nın Mülga 91. Maddesi Yönünden
2. İptali istenen KHK’nın 1. maddesiyle 6271 sayılı
Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümle Cumhurbaşkanı’nın
seçildiğine dair tutanağın seçilen Cumhurbaşkanına verilmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine (TBMM) sunulmasını öngörmektedir. KHK’nın 2. maddesiyle
değiştirilen 6271 sayılı Kanun’un 21. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları
ise seçilen Cumhurbaşkanı adına düzenlenen tutanağın TBMM Genel Kurulunda
Meclis Başkanı veya Geçici Başkan tarafından verileceğini, aynı birleşimde
andiçme töreninin yapılacağını, bu birleşimin birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve
TBMM genel seçiminin ardından Meclisin toplandığı ilk günü takip eden üç gün
içinde yapılacağını, Cumhurbaşkanı’nın ikinci oylamada seçilmesi veya sadece
Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması durumunda andiçme töreninin seçim sonucunun
kesinleşmesini takip eden üç gün içinde yapılacağını, Meclis toplantı halinde
değilse derhal toplantıya çağrılacağını öngörmektedir.
3. Görüldüğü üzere kurallar Cumhurbaşkanı seçiminin
ardından Yüksek Seçim Kurulunca düzenlenen tutanağın TBMM’ye iletilmesine,
seçilen Cumhurbaşkanına Genel Kurulda verilmesine, andiçme töreninin yapılacağı
zamana ilişkin usul ve esasları belirlemektedir. Öncelikle kuralların
Anayasa’nın mülga 91. maddesi gereğince KHK’lar ile düzenlenmesi mümkün olmayan
temel hak ve özgürlüklere ilişkin olup olmadığına, dolayısıyla yasak alanda bir
düzenleme olup olmadığına bakmak gerekmektedir.
4. Anayasa’nın 67. maddesi vatandaşların seçme, seçilme,
siyasi faaliyette bulunma, ve halkoylamasına katılma haklarına sahip olduğunu
belirtmektedir. Anayasa’nın güvence altına aldığı siyasi haklar, “çoğulcu,
katılımcı, kurallar ve kurumlar düzeni” olan demokrasinin vazgeçilmez
unsurları arasında yer almaktadır (bkz. AYM, 2002/38, K. 2002/89, 8/10/2002; Mustafa
Hamarat, B.No: 2015/19496, 17/1/2019, § 45). Siyasi hakların
kullanılmasının en önemli aracı da kuşkusuz seçimlerdir. Bu nedenle Anayasa’nın
67. maddesi seçimlerin yargı yönetim ve denetimi altında yapılmasını
öngörmektedir. Madde gerekçesine göre bu yargısal güvencenin nedeni “demokrasinin
kaynağı olan egemenliğin seçim yolu ile yansıması”dır.
5. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının
Cumhurbaşkanı seçimleri bakımından da geçerli olduğu her türlü izahtan
varestedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olma ve
oy verme hakkının Anayasa’nın 67. maddesince güvence altına alınan bir temel
hak olduğunda kuşku bulunmadığını belirtmiştir (AYM, E. 2012/30, K. 2012/96,
15/6/2012).
6. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruda da seçilen milletvekillerinin
tutuklama tedbiri nedeniyle TBMM’de “yemin edememiş ve milletvekilliği
görevini fiilen yerine getirememiş” olmasını seçilme ve siyasi faaliyette
bulunma hakkını etkileyen bir müdahale olarak kabul etmiştir (bkz. Mustafa
Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 132; İbrahim Ayhan, B.No:
2013/9895, 2/1/2014, § 71).
7. Seçilen kişilerin nasıl ve ne zaman göreve
başlayacağına dair düzenlemeler, Anayasa’nın 67. maddesinde korunan hakların
kullanılmasına ilişkin kurallardır. Dolayısıyla kuralların Cumhurbaşkanı
seçiminin sonuçlanmasından sonra uygulanacak prosedürü gösteren “şekilsel” ve
“törensel” mahiyette oldukları, bu nedenle siyasi hakların işlevselliği
bakımından kurucu mahiyette olmadıkları şeklindeki çoğunluk görüşüne (§ 36)
katılmak zordur. Cumhurbaşkanı seçiminden sonra tutanağın seçilen
Cumhurbaşkanına verilmesi ve andiçme töreninin yapılacağı zamanın belirlenmesi
seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla doğrudan ilgilidir.
8. Diğer yandan, aşağıda “İçerik Yönünden” başlığı
altında açıklanacağı üzere, Cumhurbaşkanının göreve başlama şartı olan
andiçmenin zamanını belirleyen kurallar Anayasa’nın Cumhurbaşkanı için
belirlediği görev süresini etkileme potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda iptali
istenen kuralların “şekilsel” ve “törensel” nitelikte oldukları, dolayısıyla
siyasi haklarla ilgili bir düzenleme mahiyetinde olmadıkları söylenemez.
9. Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı
seçiminden sonra tutanağın TBMM’ye ve ardından seçilen Cumhurbaşkanına
sunulmasından andiçme töreninin yapılacağı zamana kadar olan süreci düzenleyen,
dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın göreve başlama anını belirleyen dava konusu KHK
kuralları, Anayasa’nın 67. maddesi kapsamında güvenceye alınan siyasi haklarla
ilgili düzenleme mahiyetinde olduğundan mülga 91. madde uyarınca KHK ile
düzenlenemeyecek olan yasak alanda kalmaktadır.
B. İçerik Yönünden
10. İptali istenen
kurallardan KHK’nın 2. maddesi, gerekçesinde
de ifade edildiği üzere, “seçilen Cumhurbaşkanının andiçme töreni ile atanan
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve Bakanların andiçmelerine ilişkin süreler”i
düzenlemektedir. Bu kapsamda KHK’nın 2. maddesiyle değiştirilen 6271 sayılı
Kanun’un 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ile aynı
maddenin (2) numaralı fıkrası Cumhurbaşkanının birinci ya da ikinci oylamada
seçilmesi veya sadece Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması durumlarında andiçme
oturumunun yapılacağı zamanı belirlemektedirler. Cumhurbaşkanı’nın Anayasa ile
belirlenen görev süresini etkileyebilecek olan bu kuralların içerik yönünden de
Anayasa’ya aykırı olduğu düşünülmektedir.
11. Anayasa’nın 77.
maddesine göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri
beş yılda bir aynı günde yapılır.” Anayasa’nın 101. maddesinin ikinci
fıkrası “Cumhurbaşkanı’nın görev süresi beş yıldır”, yedinci fıkrası ise
“Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut
Cumhurbaşkanı’nın görevi devam eder” şeklindedir. Anayasa’nın 103. maddesi
gereğince de “Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi
önünde... andiçer.”
12. Konuya ilişkin bu
anayasal hükümlerden TBMM ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beş yılda bir
aynı günde yapılacağı, Cumhurbaşkanı’nın andiçerek göreve başlayacağı ve
beş yıl süreyle görev yapacağı anlaşılmaktadır. Bu noktada Cumhurbaşkanı’nın ne
zaman andiçeceğine, dolayısıyla göreve başlayacağına dair düzenlemelerin onun
görev süresini etkileme potansiyeline sahip olmadığı söylenemez.
13. Dava konusu kurallar
esas itibarıyla Cumhurbaşkanı’nın göreve başlama zamanı olan andiçme töreninin ne
zaman yapılacağını düzenlemektedir. İptali istenen KHK hükmüyle
değiştirilmeden önce 6271 sayılı Kanun’un 21. maddesinde yeni seçilen
Cumhurbaşkanı’nın yemin töreninin “eski Cumhurbaşkanının görev süresinin
dolduğu gün” yapılacağı belirtilmişti. Böylece Cumhurbaşkanı için
Anayasa’da öngörülen görev süresinin dolması ve yeni seçilen Cumhurbaşkanı’nın
görev süresinin başlaması arasında bir boşluk bulunmaması amaçlanmıştı.
14. Değişiklikten sonra
ise Cumhurbaşkanı’nın andiçme töreninin; birlikte yapılan seçimin ardından Meclis’in
toplandığı ilk günü takip eden üç gün içinde, Cumhurbaşkanı’nın ikinci oylamada seçilmesi veya sadece
Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması durumunda ise seçim sonucunun
kesinleşmesini takip eden üç gün içinde yapılması öngörülmüştür. Diğer yandan 6271 sayılı Kanun’un 3.
maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca “Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görev sürelerinin dolmasından önceki son Pazar günü oy verme
günüdür. Görev süresi, birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak
belirlenir.”
15. Anayasa’da
Cumhurbaşkanı’nın beş yıllık görev süresinin ne zaman başlayacağına dair açık
bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı’nın “görevine
başlarken” andiçmesini öngören Anayasa’nın 103. maddesinden hareketle beş
yıllık görev süresinin andiçme tarihinden itibaren başladığı söylenebilir. Bu
durumda andiçme töreninin görevdeki Cumhurbaşkanı’nın beş yıllık görev
süresinin tamamlandığı gün yapılmaması, “Cumhurbaşkanı’nın görev süresi beş
yıldır” şeklindeki Anayasa hükmüne aykırı sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
Zira bu durum görevdeki Cumhurbaşkanı’nın görev süresi dolmadan yeni seçilen
Cumhurbaşkanı’nın göreve başlaması sonucunu doğurabilecektir. Eski ve yeni
Cumhurbaşkanlarının görev sürelerinin çakışacağı zaman dilimi de seçimin ilk
veya ikinci oylamada sonuçlanmasına bağlı olarak değişebilecektir.
16. İptali istenen kuralın
doğurabileceği anayasal sakıncayı somut olarak açıklamak faydalı olacaktır.
9/7/2018 tarihinde yapılan andiçme töreni ile görevine başlamış olan görevdeki
Cumhurbaşkanı’nın beş yıllık görev süresi -seçim kararı alınmadığı takdirde-
9/7/2023 tarihinde dolacaktır. Buna karşılık bir sonraki Cumhurbaşkanlığı ve
TBMM seçimleri Anayasa’nın 77. maddesi, 6271 sayılı Kanun’un 3. maddesi ve 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında, son seçimin
yapıldığı tarih olan 24/6/2018’den itibaren beş yılın dolmasından önceki son
Pazar günü olan 18/6/2023 tarihinde yapılacaktır.
17. Bu durumda seçimin
mevcut Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin dolacağı 9/7/2023 tarihinden önce
tamamlanması ve asıl önemlisi yeni seçilen Cumhurbaşkanı’nın seçimlerin
ardından Meclis’in toplandığı ilk günü takip
eden üç gün içinde, yine 9/7/2023 tarihinden önce, andiçerek göreve başlaması mümkün hale gelmektedir. Aynı anda görevde iki
Cumhurbaşkanı olamayacağına göre yeni seçilen Cumhurbaşkanı’nın andiçmesiyle
birlikte önceki Cumhurbaşkanı’nın görevi sona erecek ve böylece önceki
Cumhurbaşkanı beş yıldan daha az süre görev yapmış olabilecektir (bkz.
Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, 2. Baskı, Bursa: Ekin Basım Yayın
Dağıtım, 2018, ss.769-770).
18. Bu nedenle dava konusu
kurallar Cumhurbaşkanı’nın görev süresini kısaltma, dolayısıyla Anayasa’da
öngörülen süreden daha az görevde kalmasına neden olma potansiyeline sahiptir.
Bunun da Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin beş yıl olduğunu belirten
Anayasa’nın 101. maddesiyle bağdaştırılması mümkün değildir.
19. Açıklanan
gerekçelerle, kuralların Anayasa’ya aykırı olduğunu düşündüğümden çoğunluğun
red yönündeki kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki 699 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesiyle
değiştirilen 6271 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesi
ile aynı maddenin 2. fıkrasının iptali isteminin reddine ilişkin sayın
çoğunluğun kararına aşağıda açıklayacağım gerekçelerle katılamadım.
2. Öncelikle belirtilmelidir ki 699 sayılı KHK ile 6271
sayılı Kanunun 20. maddesine eklenen cümle ile Kanunun aynı KHK ile
değiştirilen 21. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde düzenlenen kurallar,
sonuçlanan bir seçim sonunda kanun gereği seçimi kazanan adaya verilmesi
gereken tutanağın tevdiini ve bu amaçla Meclis’te düzenlenecek töreni
içermektedir. Esasen 6271 sayılı Kanunun 20/1. maddesinde Cumhurbaşkanı
seçiminin kesin sonuçlarının YSK tarafından TBMM Başkanlığı ile
Cumhurbaşkanlığı makamına bildirileceği, kamuoyuna ilan edileceği ve Resmî
Gazete’de yayımlanacağı belirtilmektedir. Yine aynı maddenin KHK ile
değiştirilmeden önceki 2. fıkrasında ise; seçilen cumhurbaşkanı adına
seçildiğine dair bir tutanak düzenleneceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla 699
sayılı KHK ile eklenen anılan kuralların hukuk düzeninde bir yenilik veya
hukuki sonuç doğurduğu söz edilememektedir. Bu yönüyle yasak alanda kaldığına,
incelenen sonraki kurallarla bütünlük oluşturduğuna ve bu kuralların da aynı
gerekçelerle iptali gerektiğine yönelik diğer görüşlere iştirak edemedik.
3. KHK denetiminde yetki ve konu bakımından ölçü norm
olan Anayasanın mülga 91. maddesi uyarınca temel haklara ilişkin düzenlemeler
KHK ile yapılamaz. Başka deyişle bu alanlar KHK’lar bakımından yasak alan
olarak kabul edilmiştir. Diğer taraftan Anayasanın 67. maddesinde düzenlenen
seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma hakları, Anayasanın Dördüncü
Bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerdendir. Anılan 67. madde uyarınca
kişiler seçme seçilme, bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette
bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. Aynı maddenin 4. fıkrasına
göre bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.
4. Anayasada öngörülen siyasal sistem; Devletin bir
Cumhuriyet olduğu ve Cumhuriyetin de demokratik, laik, sosyal bir bir hukuk
Devleti olduğu şeklindedir. Demokratik sistemin temelleri ise Anayasanın kimi
maddelerinde yeri geldiğince ifade edilmiştir. Örneğin 68. maddeye göre siyasi
partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır ve önceden izin
almadan kurulurlar. Yine 67. maddenin 2. fıkrası uyarınca seçimler ve halk
oylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy, açık sayım ve döküm
esaslarına göre yargı denetiminde yapılır. Cumhurbaşkanı ise Anayasanın 101.
maddesi uyarınca genel oyla yapılacak seçim usulüyle doğrudan halk tarafından
seçilir. Ayrıca Cumhurbaşkanının mutlaka partili olması veya siyasi parti
gruplarının adayı olması zorunlu görülmemiş, öngörülen sayıdaki seçmen
tarafından da aday gösterilebileceği kabul edilmiştir. İster bir siyasi partinin
adayı, isterse bir kısım seçmenlerin adayı olsun seçime katılan her aday bu
süreçte siyasi faaliyette bulunduğu gibi, seçilen Cumhurbaşkanı da göreve
başladığından itibaren yürütme göreviyle birlikte yürütmenin başı olarak siyasi
faaliyette bulunmaya da başlamaktadır. Siyasal faaliyetin mutlaka bir siyasi
parti faaliyeti olarak algılanması doğru olmayacaktır. Esasen Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanlığı makamı (ve parlamenter sistemde ise
başbakanlık) özü itibariyle siyasal bir makamdır. Partili olsun olmasın her
aday Cumhurbaşkanlığında kendi siyasal politikasını ve projelerinin icrasını
halka vaat etmektedir. Halk da Cumhurbaşkanını, sunduğu siyasal düşünce,
yaklaşım ve siyasal projelerini onayladığı için seçmektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı
and içerek göreve başladığında bir yandan yürütme yetkisiyle ilgili görevi
başlamakta, diğer taraftan kamusal alanda siyasal faaliyetine başlamış
olmaktadır.
5. 6271 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasının
ikinci cümlesi ile aynı maddenin ikinci fıkrasındaki kurallarda ise
Cumhurbaşkanının ilk oylamada veya ikinci oylamada seçilmiş olma alternatifleri
gözönünde tutularak, seçim tutanağının yeni Cumhurbaşkanına Meclis Başkanı
tarafından hangi tarihlerde verileceği düzenlenmektedir. İptali istenen kuralın
göreve başlama tarihini etkileyen kısmı öngörülen süreler bakımındandır. Sonuç
olarak KHK kuralları ile öngörülen tutanağın verilmesi ve and içilmesiyle
ilgili bu süreler aslında Cumhurbaşkanının göreve başlama süresini de
belirlemiş olmaktadır. And içme süresinin bir ya da birkaç gün veya hafta önce
ya da sonra olması, Cumhurbaşkanının göreve başlama ve dolayısıyla siyasi
faaliyette bulunma tarihini etkilemektedir. Somut olarak incelenen kurallar
açısından bakıldığında etkilemekten öte, bu kurallar göreve ve siyasi
faaliyette bulunmaya başlama tarihini belirleyici olmaktadır. Bu durumda
kuralların siyasal haklara ilişkin bir düzenleme ve sınırlama işlevi gördüğü
söylenmelidir. Yine denetim için ölçü norm olan Anayasanın mülga 91. maddesi
yönünden yasak alanda düzenleme yapılmış olduğundan, kuralların iptali
gerekmektedir.
6. İçerik yönünden ise; incelenen kurallarla değişiklik
yapılmadan önce andiçme töreninin önceki Cumhurbaşkanının görev süresinin
dolduğu gün yapılacağı belirtilmekteyken, değişiklikle birlikte törenin; genel
seçim ardından Meclis’in toplandığı ilk günü takibeden üç gün içinde yapılacağı
düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere bu düzenleme Cumhurbaşkanının göreve başlama
tarihini etkilemektedir. Bu yönüyle de kurallar Anayasanın 101. maddesine
aykırılık oluşturmaktadır.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 699 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Karaname’nin 2. maddesiyle 6271 sayılı
Kanun’un 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ve (2) numaralı
fıkrası Cumhurbaşkanının göreve başlaması için gerekli olan sürelerle ilgili
kuralları düzenlemektedir.
2. Anayasa’nın 103. maddesi Cumhurbaşkanının göreve başlarken
TBMM önünde andiçmesiyle ilgili süreci hükme bağlamaktadır. Dava konusu
kurallar bu madde kapsamında göreve başlarken yapılması gereken andiçme
töreninin ne zaman yapılacağına ilişkin olup bu törenden sonra Cumhurbaşkanı
yürütme görevini ifa etmeye başlayabilir. Bu görev de siyasi faaliyette bulunma
hakkıyla doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla, Anayasa’nın 67. Maddesi
kapsamında seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla ilgili olup KHK
ile düzenlenmesi mümkün olmayan bir alan içinde kalmaktadır.
3. Dava konusu kurallar yasak alanda düzenleme
yaptığından Anayasa’nın mülga 91. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu
nedenle çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
6271 sayılı Kanunun 20. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
699 sayılı KHK ile eklenen cümlenin ve Kanunun aynı KHK ile değiştirilen 21.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarının Anayasaya aykırı olmadığına ve
iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
1. Çoğunluğun konu yönünden red gerekçesinde; dava konusu
kuralların Cumhurbaşkanlığı seçiminin yöntemine veya seçim sürecine ilişkin bir
düzenleme içermediği, sadece seçimin tamamlanmasından ve sonuçlarının ortaya
çıkmasından sonraki sürece ilişkin olduğu, bu sebeple de Anayasanın 67. maddesi
kapsamında seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma haklarını
düzenlediğinden söz edilemeyeceği belirtilerek, kuralların Anayasanın mülga 91.
maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alan kapsamında kalmadığı için
Anayasanın anılan maddesine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu kurallardan, Kanunun 20. maddesinin (2)
numaralı fıkrasına eklenen cümle ile 21. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları esas olarak Cumhurbaşkanının göreve başlama ânına etki eden, hatta
doğrudan belirleyen, dolayısıyla Anayasanın “Seçme, seçilme ve siyasî
faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinde teminat altına alınan
hakları düzenleyen hükümlerdir.
Bilindiği üzere, 6271 sayılı Kanunun “Cumhurbaşkanı
seçiminin sonuçlandırılması” başlıklı 20. maddesine göre Cumhurbaşkanı
seçiminin sonuçlandırılması için, kesin sonuçların Yüksek Seçim Kurulunca (YSK)
TBMM Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilmesi, kamuoyuna ilân
edilmesi ve Resmî Gazetede yayımlanması; ayrıca seçilen Cumhurbaşkanı adına YSK
tarafından bir tutanak düzenlenerek Cumhurbaşkanına verilmek üzere TBMM
Başkanlığına sunulması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, anılan maddenin
başlığından da anlaşılacağı üzere, Cumhurbaşkanı seçimi mezkûr tutanağın TBMM Başkanlığına
sunulması ile sonuçlanmaktadır.
Bu nedenle, çoğunluğun, incelenen kuralın seçim sürecine
ilişkin olmadığı ve sadece törensel bir uygulamaya ve prosedüre ilişkin bir
düzenleme içerdiği yönündeki değerlendirmesi, Kanunun sistematiğine de yasama
organının bu konudaki açık iradesine de uygun görünmemektedir.
Diğer taraftan, Cumhurbaşkanının görevine başlarken TBMM
önünde andiçmesini öngören Anayasanın 103. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının
görevine başlaması için zorunlu olan andiçme, seçilmiş Cumhurbaşkanının yürütme
yetkisi ve görevini yerine getirmeye başlayabilmesinin, yani Anayasanın 67.
maddesinde öngörülen siyasî faaliyette bulunabilmesinin de temel şartıdır.
Anayasanın 103. maddesine göre Cumhurbaşkanının göreve
başlaması için zorunlu olan andiçme töreni ise Kanunun 21. maddesinde
düzenlenmekte ve törenin ne zaman yapılacağı incelenen kurallarla
belirlenmektedir.
Bir başka deyişle, Kanunun KHK ile değiştirilen 21.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, Anayasanın 103. maddesine göre Cumhurbaşkanının
göreve başlayabilmesi için zorunlu olan andiçmenin zamanını belirlediğinden,
anılan hükümlerin, seçilen Cumhurbaşkanının yürütme faaliyetine
başlayabilmesiyle ve bu kapsamda siyasî faaliyette bulunma hakkıyla ilgili
olmadığını söylemek mümkün değildir.
Bilindiği gibi, Anayasanın mülga 91. maddesinin birinci
fıkrasında, Anayasanın İkinci Kısmının Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan
temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile Dördüncü Bölümündeki siyasî haklar
ve ödevlerin KHK’larla düzenlenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Dava konusu kuralların -yukarıda açıklandığı üzere-
Anayasanın İkinci Kısmının Dördüncü Bölümünde yer alan 67. maddedeki haklara
ilişkin düzenlemeler öngörmesinden dolayı Anayasanın mülga 91. maddesine göre
KHK ile düzenleme yapılması mümkün olmayan yasak alan içinde ve konu yönünden
Anayasaya aykırı olduğu, bu sebeple iptal edilmeleri gerektiği düşüncesiyle
çoğunluğun red kararına karşıyım.
2. Çoğunluğun içerik yönünden red gerekçesinde de, red
görüşüne katılmadığımız kuralların açık, anlaşılır, öngörülebilir ve
uygulanabilir bir şekilde düzenlendiği ve belirlilik ilkesine aykırı bir
yönünün bulunmadığı belirtilerek Anayasanın 2. maddesine aykırı olmadığı
sonucuna varılmıştır.
Hukuk devletinin temel unsurlarından biri olan belirlilik
ilkesi, Mahkememizin yerleşik içtihadına göre, yasal düzenlemelerin herhangi
bir tereddüte ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve nesnel
olmasını; hukukî güvenlik ilkesiyle bağlantılı olarak da, kanunda belirli bir
kesinlik içinde hangi somut olgulara hangi sonuçların bağlandığının
görülebilmesini zorunlu kılmaktadır. Kuşkusuz söz konusu ilke KHK’lar
bakımından da geçerlidir.
Anayasanın 101. maddesinde, Cumhurbaşkanının görev
süresinin beş yıl olduğu; 77. maddesinde de, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin beş yılda bir aynı günde yapılacağı hükme bağlanmaktadır.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 6. ve 37.
maddeleri ile dava konusu kuralların yer aldığı 6271 sayılı Kanunun 3. maddesi
birlikte değerlendirildiğinde, ondördüncü Cumhurbaşkanının ilk turda seçilmesi
hâlinde, incelenen hüküm uyarınca andiçerek göreve başlayacağı tarihe göre
hâlen görevde olan Cumhurbaşkanının -göreve başladığı tarih de dikkate
alındığında- beş yıllık görev süresinin kısalmasına (veya görev süreleri
çakışan ve görevde olan iki Cumhurbaşkanının bulunmasına); yeni
Cumhurbaşkanının ilk turda seçilememesi hâlinde ise -incelenen 21. madde geçici
bir hüküm olmadığı için- izleyen bütün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni
seçilen Cumhurbaşkanı ile bir önceki Cumhurbaşkanının görev sürelerinin çakışma
durumunun devamlı olarak uzamasına, başka bir ifadeyle Cumhurbaşkanlarının
görev süreleri bakımından sürekli bir belirsizliğe yol açacak bir düzenlemenin
söz konusu olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasaya göre herhangi bir tereddüte ve şüpheye yer
vermeyecek şekilde ve belli bir kesinlik içinde açık, net, anlaşılır ve nesnel
bir şekilde belirlenmesi gereken ve kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına
engel olacak tedbirleri içermesi gerektiği tartışmasız olan dava konusu
kuralların bu niteliklere sahip olduğu söylenemeyeceği gibi belirli bir
kesinlik ve nesnellikle uygulanabilecek nitelikte olduğu da söylenemez.
Bu itibarla, Kanunun 21. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ikinci cümlesi ile (2) numaralı fıkrasında yer verilen ve yeni
seçilecek Cumhurbaşkanının göreve başlama tarihini etkileyen, buna bağlı olarak
görevdeki Cumhurbaşkanı ile yeni seçilecek Cumhurbaşkanının görev sürelerinde
belirsizliğe yol açan hükümlerin içerik yönünden de Anayasanın 2. ve 101. maddelerine aykırı olduğu ve iptal
edilmeleri gerektiği düşüncesiyle, çoğunluğun aksi yöndeki kararına
katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanması
amacıyla 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak
çıkarılan 14/6/2018 tarihli ve 699 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile 19/1/2012 tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi
Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümlenin ve 2. maddesi ile
6271 sayılı Kanun’un 21. maddesini başlığıyla birlikte değiştiren maddenin (1)
ve (2) numaralı fıkralarının Anayasa’ya uygunluk denetiminde Mahkememiz
çoğunluğunca Kanun Hükmünde Kararnamenin bahse konu kurallarının Anayasa’nın
mülga 91. maddesi uyarınca kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyecek yasak
alan içinde kalmadığı gerekçesiyle bu yönüyle Anayasa’ya aykırılık taşımadığı
kanaatine ulaşılmıştır. 699 sayılı
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin yukarıda bahsettiğim
hükümlerinin konu bakımından yetki yönüyle Anayasa’nın mülga 91. maddesine
aykırılık taşıdığı için iptali gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluk
görüşüne katılmamaktayım.
2. Anayasa’ya aykırı olduğu için iptali gerektiği
kanaatimde olduğum Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi hükmü ile 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 20.
maddesinin ikinci fıkrasına "Bu tutanak seçilen Cumhurbaşkanına
verilmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur."
şeklinde bir cümle eklenmiştir. İptali gerektiği kanaatinde olduğum 2. madde
hükmündeki fıkralar ise şu şekilde hükümler getirerek 6271 sayılı Kanun’un 21.
maddesini değiştirmiştir:
“(1) Seçilen Cumhurbaşkanı adına düzenlenen tutanak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı veya Geçici Başkan tarafından verilir ve aynı birleşimde andiçme töreni
yapılır. Bu birleşim, birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi genel seçiminin ardından Meclisin toplandığı ilk günü takip eden üç gün
içinde gerçekleştirilir.
(2) Cumhurbaşkanının ikinci oylamada seçilmesi veya
sadece Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması halinde andiçme töreni, seçim
sonucunun kesinleşmesini takip eden üç gün içinde yapılır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi toplantı halinde değilse derhal toplantıya çağrılır”.
3. Öncelikle burada Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun dava
konusu kuralların 7142 sayılı 6771 Sayılı Kanun’la Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu’na
dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kaldığı ve içerik
yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal isteminin reddi
gerektiği şeklindeki kanaatine katılmaktayım. Bu kararda Anayasa’ya aykırılık
noktasındaki gerekçem dava konusu kuralların Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenemeyecek konularda düzenleme yapılmış olması nedeniyle Anayasa’nın
mülga 91. maddesine aykırılık hususuna dayanmaktadır.
4. “Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma Yetkisi Verme”
başlıklı 1982 Anayasası’nın mülga 91. maddesinin ilk fıkrasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez.” hükmü
yer almaktadır.
5. Buradan hareketle dava konusu Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerinin seçilme hakkı ile ilgili olduğu ve bu nedenle de Anayasa’nın mülga
91. maddesinin birinci fıkrasındaki siyasi haklar ile ilgili olduğu göz önünde
bulundurulmalıdır. Dolayısıyla buradaki temel Anayasa’ya aykırılık siyasi
haklar içerisinde yer aldığı tartışmasız olan seçilme hakkı ile ilgili bir
konunun Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
6. Anayasa’nın mülga 91. maddesinin ilk fıkrasındaki Kanun Hükmünde Kararnameye
konu yapılamayacak haklar ile ilgili kurala dikkat edildiğinde burada
kullanılan ifadenin “düzenlenemez” şeklindeki bir ifade olduğu gözden
kaçırılmamalıdır. Dolayısıyla Anayasa’nın bu hükmü siyasi haklar ile ilgili
olarak bir “sınırlama” içermemiş olsa dahi bu kapsamdaki bir hakkın hiçbir
şekilde kanun hükmünde kararname ile düzenlenememesini öngörmektedir. İşte Anayasa’ya
aykırılık da bu konuda ortaya çıkmaktadır. Zira iptali gerektiği kanaatinde
olduğum kurallarla seçilme hakkı ile ilgili bazı hususlar dava konusu olan Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenmektedir.
7. Bu bağlamda çoğunluk kararında dava konusu kuralların
siyasi haklarla ilgisi yönüyle şu gerekçeye yer verilmiştir:
“Kural, Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması ve
seçimin kesin sonuçlarının ortaya çıkmasından sonraki sürece ilişkin
bulunmaktadır. Bu bağlamda kuralın Cumhurbaşkanlığı seçiminin yöntemine veya
seçim sürecine ilişkin bir düzenleme içermediği açıktır.
Öte yandan düzenlenmiş tutanağın sunulmasını öngören
kural, siyasi hakların işlevselliği yönünden kurucu mahiyette bulunmayıp seçim
sonrası sürecin şekilsel ve törensel yönüne ilişkin bir düzenleme içermektedir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması ve Cumhurbaşkanı statüsünün
kazanılmasından sonraki aşamaya ilişkin olarak yalnızca törensel olarak
yapılacak uygulama ve uygulanacak usul konusunda düzenleme içermekten ibaret
kuralın Anayasa’nın 67. maddesi kapsamında seçme, seçilme ve siyasi faaliyette
bulunma hakkını düzenlediği söylenemez. Bu itibarla kural, Anayasa’nın mülga
91. maddesi uyarınca KHK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmamaktadır” (§§ 36-37).
8. Bu görüşe katılmak mümkün değildir. Zira, Anayasa’nın
ölçüt alınan mülga 91. maddesinin açık hükmü gereğince siyasi hakların Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenemeyeceği esası kategorik biçimde benimsenmiş olup, Anayasa Mahkemesi
çoğunluk kararındaki gibi “siyasi hakların işlevselliği yönünden kurucu
mahiyette bulunmayıp seçim sonrası sürecin şekilsel ve törensel yönüne” ilişkin
olma gibi bir ayrımı kabul etmemektedir. Bu nedenle Anayasa’nın bu açık
hükmü karşısında çoğunluk kararındaki gibi bir gerekçeyle Cumhurbaşkanlığı
seçimi ile ilgili bazı hususların Kanun
Hükmünde Kararname ile düzenlenebilmesine
imkan tanımak söz konusu edilemez.
9. Kaldı ki iptali gerektiği kanaatinde olduğum Kanun
Hükmünde Kararname düzenlemelerine bakıldığında bu kurallarda her ne kadar törensel
nitelikteki boyutları olduğu da söylenebilecek hususlar düzenleniyorsa da
esasında dava konusu hükümlerin seçilen Cumhurbaşkanının seçildiğine ilişkin
tutanağın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması, tutanağın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Geçici Başkan tarafından seçilen
Cumhurbaşkanına takdimi ve aynı birleşimde Cumhurbaşkanlığı andiçme töreni
yapılması, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu birleşimin gerçekleştirilme
zamanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantı halinde değilse derhal
toplantıya çağrılması gibi hususları düzenlemekte olduğu göze çarpmaktadır.
10. Dolayısıyla iptali gerektiği kanaatinde olduğum 699
sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile Cumhurbaşkanı seçimine giren ve
seçimi kazanan bir aday hakkında Yüksek Seçim Kurulu tarafından Cumhurbaşkanı
seçildiğine dair düzenlenen tutanağın seçilen kişiye verilmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması, akabinde seçilen Cumhurbaşkanına
verilmesi ve aynı birleşimde andiçme töreninin yapılması öngörülmektedir. Bu
kuralların Cumhurbaşkanı adayı olan ve seçilen bir kişinin seçilme hakkı ile
ilgili süreçteki esaslı unsurları düzenlediği açıktır. Nitekim bir kişinin
seçilme hakkı bağlamında aday olması ve seçime katılması ile ilgili hususlar ne
kadar önemli ise aynı şekilde adaylar içerisinden seçilen bir kişinin
seçildiğine dair tutanağın takdimi ve seçilmiş bir kişinin göreve
başlayabilmesi için Anayasa’nın öngördüğü andiçme töreni de o kadar önemli ve
gerekli olan aşamalardır.
11. Bunun gibi iptali istenen kurallarda yer alan andiçme
töreninin zamanı da seçilme hakkının kullanımı noktasında önemlidir. Zira
andiçme tarihinden itibaren seçilen kişinin görev süresinin başlayacağı ve
seçilme hakkını kullanarak Cumhurbaşkanlığı sıfatını kazanmış olan kişinin ne
kadar süre boyunca görev yapacağı gündeme gelecektir. Seçilen Cumhurbaşkanının
kendi siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye başlayacağı dönemin kapısını
aralayacak olan bu törensel aşama aynı zamanda Cumhurbaşkanının siyasi
faaliyette bulunma hakkı ile de doğrudan ilgili bir hususu düzenlemektedir.
12. Görüldüğü üzere esasında dava konusu kuralların
Cumhurbaşkanı seçiminde aday olup seçilen bir kişinin seçildiğine dair
tutanağın kendisine verilmesi, andiçme töreni ve andiçme zamanını belirleyen
kurallar olup törensel yönünün ötesinde seçilme ve siyasi faaliyette bulunma
hakkının kullanımı ile ilgili önemli bazı hususları düzenlemeleri nedeniyle bu
kuralların Anayasa’nın 67. maddesinde düzenlenen seçme, seçilme ve siyasi
faaliyette bulunma hakkı ile doğrudan ilgili olduğu aşikardır.
13. Yukarıda sıralanan nedenlerle Anayasa’nın 67. maddesi
kapsamında görülecek olan dava konusu kurallarda düzenlenen hususların Kanun
Hükmünde Kararname ile düzenlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle kuralların yasak
alanda düzenleme yaptığından Anayasa’nın mülga 91. maddesi uyarınca iptali
gerektiği kanaatinde olduğum için Mahkememiz çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.