ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2020/12
Karar Sayısı:2020/46
Karar Tarihi:10/9/2020
R.G. Tarih - Sayı:18/11/2020
– 31308
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Manisa 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 6/10/1983 tarihli ve 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “…ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenemez.” ibaresinin Anayasa’nın 13., 26. ve 34. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY:
Gerçekleştirilmek istenen toplantı ve gösteri yürüyüşüne izin verilmemesine
ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya
aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 22. maddesi
şöyledir:
“Yasak yerler
Madde 22- (…) ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti
görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz ve
şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.
Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım
araçlarının gelip geçmesini sağlamak üzere valilik ve kaymakamlıklarca
yapılacak düzenlemelere uyulması zorunludur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Recep KÖMÜRCÜ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN,
Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ,
Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız
SEFERİNOĞLU ve Selahaddin MENTEŞ’in katılımlarıyla 19/2/2020 tarihinde yapılan
ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Burak FIRAT
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü,
dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle toplantı ve gösteri yapmanın
amacının birtakım hak taleplerinin veya hukuksuzlukların kamuoyu ile
paylaşılmasını sağlamak olduğu, gösteri yürüyüşünün yapılacağı yerin belirlenmesinde
o yeri kullanacak diğer bireylerin hak ve özgürlüklerinin de gözetilmesi ve
makul bir dengenin kurulması gerektiği, ancak böyle bir değerlendirme
yapılmadan itiraz konusu kuralla şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü
yapılmasının kategorik olarak yasaklandığı belirtilerek
kuralın Anayasa’nın 13., 26. ve 34. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasında parklarda,
mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde
ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde
toplantı yapılamayacağı ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Anılan fıkrada yer alan “…ve
şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.” ibaresi
itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
5. Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes,
önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına sahiptir” denilmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anılan hak, bireylerin düşünce
açıklamalarında bulunmak amacıyla açık veya kapalı mekânlarda, kamu otoriteleri
ile üçüncü kişilerin müdahalesi olmaksızın geçici olarak bir araya gelebilme
serbestisini korumaktadır.
6. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, bir
düşünceyi açıklamak, ortak çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler
çerçevesinde kamuoyu oluşturmak ve siyasal karar organlarını etkilemek için
bireylerin bir araya gelebilmeleri amacına hizmet eder. Bu nedenle söz konusu
hak, ifade özgürlüğüyle de yakından ilgili olup ifade özgürlüğü ile birlikte
demokratik toplumun temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla demokratik bir
toplumda ifade özgürlüğüne gösterilen önem ve hassasiyetin, toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı yönünden de geçerli olması gerekmektedir.
7. Kural, şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü
düzenlenemeyeceğini öngörmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkını yer yönünden sınırlamaktadır.
8. Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının yer yönünden sınırlandırılmasına ilişkin temel yaklaşımını,
2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Genel
yollar …” ibaresinin iptaline karar verdiği 28/9/2017 tarihli ve E.2014/101
ve K.2017/142 sayılı kararında ortaya koymuştur.
9. Anılan kararda toplantı ve gösteri yürüyüşünün
başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırmasının kaçınılmaz olduğu,
genel yolların farklı amaçlarla kullanımının, farklı özgürlüklerin çatışmasına
yol açabileceği, ancak temel hak ve özgürlüklerin çatışması durumunda
özgürlükler arasında makul bir denge kurularak mümkün olduğu ölçüde her
ikisinin de korunduğu bir yolun benimsenmesi gerektiği, bu bağlamda genel
yollarda toplantı düzenlenmesinin bu yolları kullanan kişilerin seyahat
özgürlüklerini kısıtlamasının, otomatik
olarak bu yollarda toplantı yapılmasının yasaklanmasını gerektirmeyeceği
belirtilmiştir. Trafik akışının bozulması riskinin, genel yolların toplantılara
tamamen kapatılmasına haklılık kazandırmayacağına vurgu yapılan kararda
gündelik yaşamın etkilenme boyutuna yönelik herhangi bir değerlendirme
yapılmaksızın genel yollarda toplantı yapılmasının kategorik olarak yasaklanmasının
demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği,
dolayısıyla kuralla getirilen söz konusu sınırlamanın demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun bir sınırlama olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna
ulaşılarak kuralın iptaline karar verilmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142,
28/9/2017, §§ 119, 123).
10. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmiştir.
Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına itiraz konusu kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen sebeplere dayanma, demokratik toplum düzeninin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama şartlarını sağlayıp
sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
11. Anayasa’nın 34. maddesinin üçüncü fıkrasında toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart
ve usullerin kanunda gösterileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda kabul edilen
2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinde toplantı yapılamayacak ve gösteri yürüyüşü
düzenlenemeyecek yerler belirlenmiş olup şehirlerarası karayollarında da
gösteri yürüyüşü düzenlenmesi yasaklanmıştır.
12. Anayasa’nın anılan maddesinin ikinci fıkrasında ise
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının millî güvenlik, kamu düzeni,
suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceği ifade edilmiştir.
Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü düzenlenmesi, kamu düzenini ve
diğer insanların seyahat özgürlüğünü etkileyebilir. Nitekim maddenin “Maddede toplantı ve yürüyüş yapılması yasak olan
yerler açıklanmış, ayrıca trafik düzeninin aksamaması hususu göz önünde
bulundurulmuştur” şeklindeki gerekçesinden, kanun koyucunun şehirlerarası
karayollarında gösteri yürüyüşü düzenlenmesini yasaklama nedeninin trafik
düzeninin aksatılmaması olduğu anlaşılmaktadır.
13. Trafik düzeninin aksamasının kamu düzenini ve diğer
bireylerin seyahat özgürlüğünü etkileyebileceği açıktır. Bu itibarla
şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü düzenlenemeyeceğini hükme
bağlayan kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen sınırlama sebeplerine uygun olarak öngörüldüğü,
dolayısıyla anayasal bağlamda meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
14. Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşünün
düzenlenmesi, farklı özgürlüklerin çatışmasına yol açabilmektedir. Yukarıda da
ifade edildiği üzere temel hak ve özgürlüklerin çatışması durumunda
özgürlüklerden birinin diğerine tercih edilmesi değil, özgürlükler arasında
makul bir denge kurularak her ikisinin de gerektiği ölçüde korunduğu bir yolun
benimsenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, şehirlerarası karayollarında gösteri
yürüyüşü düzenlenmesinin bu yolları kullanan kişilerin seyahat özgürlüklerini kısıtlaması,
o alanda gösteri yürüyüşü yapılmasının kategorik olarak yasaklanmasını
gerektirmez. Diğer bir ifadeyle trafik akışının bozulması riski ve bunun
doğuracağı sonuçlar, şehirlerarası karayollarının gösteri yürüyüşlerine tamamen
kapatılmasına haklılık kazandırmamaktadır.
15. Gösteri yürüyüşünün yapılacağı güzergâh belirlenirken
trafik düzeninin etkilenip etkilenmediği hususunun da gözönünde bulundurulması,
haklar arasında denge kurulabilmesi bakımından gerekli ise de trafik düzeninin
aksamamasına mutlak bir üstünlük tanınması, toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı ile kamu düzeni ve başkalarının hak ve özgürlükleri arasındaki
dengenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aleyhine orantısız bir
şekilde bozulması sonucunu doğuracaktır. Zira Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında da işaret edildiği üzere toplantı ve gösteri yürüyüşünün
başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırması kaçınılmaz olup demokratik
toplumda bu hakkın kullanılmasının gündelik yaşamı bir miktar zorlaştırmasının
hoşgörüyle karşılanması gerekir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 51; Ali
Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 119; Dilan
Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 41; Gülşah Öztürk ve
diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 69).
16. Yürüyüşün yapılacağı mekânın belirlenmesinde
başkalarının hak ve özgürlüklerine mutlak bir üstünlük tanınması durumunda,
sadece belirli yerler gösteri yürüyüşü güzergâhı olacak, geri kalan yerler ise mutlak
olarak yasaklanmış alan sayılacaktır. Oysa bazı durumlarda gerçekleştirilecek
yürüyüşlerin muhataplarını etkileyebilmesi bakımından düzenlendiği mekânın,
seçilen güzergâhın büyük bir önemi bulunmaktadır. Demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir neden bulunmadıkça kişilerin gösteri yürüyüşünü düzenleyecekleri
mekânı seçebilmeleri gerekir.
17. Öte yandan, trafik düzeninin aksamaması ölçütünün
dikkate alınmayacağı da söylenemez. Bu kapsamda bir yerde gösteri yürüyüşünün
düzenlenmesi nedeniyle trafiğin aksaması gündelik yaşamı aşırı ve
katlanılamaz derecede zorlaştırıyorsa anayasal ilke ve kurallara uygun
davranılması şartıyla söz konusu hakkın sınırlanması mümkündür. İtiraz konusu
kuralda ise zorlaştırmanın boyutuna yönelik herhangi bir düzenleme
öngörülmeksizin şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşünün düzenlenmesi
kategorik olarak yasaklanmaktadır. Bu itibarla toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına getirilen sınırlama zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşılamadığından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir sınırlama
olarak değerlendirilemez.
18. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13. ve 34.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kadir ÖZKAYA bu görüşe farklı gerekçeyle katılmıştır.
Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN, Muammer TOPAL, Rıdvan
GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ve Basri BAĞCI bu
görüşe katılmamışlardır.
Kural, Anayasa’nın 13. ve 34. maddelerine aykırı
görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 26. maddesi yönünden
incelenmemiştir.
IV. HÜKÜM
6/10/1983 tarihli ve
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “…ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenemez.” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN, Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yıldız
SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ ile Basri BAĞCI’nın karşıoyları ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 65. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince OYÇOKLUĞUYLA 10/9/2020
tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir
ÖZKAYA
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan
GÜLEÇ
|
Üye
Recai
AKYEL
|
Üye
Yusuf
Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin
MENTEŞ
|
Üye
Basri
BAĞCI
|
FARKLI GEREKÇE
1. Mahkememizce, 6/10/1983
tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…ve şehirlerarası karayollarında
gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
İptal kararına aşağıda belirtilen gerekçelerle iştirak ediyorum.
2. 2911 sayılı Kanun’un 22.
maddesinin birinci fıkrasında parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina
ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir
kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamayacağı ve şehirlerarası karayollarında
gösteri yürüyüşleri düzenlenemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
3. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı,
Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, önceden izin
almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahiptir.” denilmek suretiyle anayasal güvenceye bağlanmıştır.
4. Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, düşünceyi ifade etme
biçimlerinden birini oluşturur ve bireylerin bir fikri açıklamak, ortak
çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler çerçevesinde kamuoyu oluşturmak ve
siyasal karar organlarını etkilemek için bir araya gelebilmeleri amacına
hizmet eder. Bu hak ifade özgürlüğüyle yakından ilgilidir ve ifade özgürlüğü
ile birlikte demokratik toplumun önemli unsurlarından birisini oluşturur.
Dolayısıyla demokratik bir toplumda ifade özgürlüğüne gösterilen önem ve
hassasiyetin, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına da gösterilmesi
gerekir.
5. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının amacı
ve mahiyeti ile konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları gözetildiğinde, bu
hakkın, toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânı seçme serbestisini
de kapsadığı açıktır. Bu itibarla bireylerin toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleyecekleri yeri belirleme serbestîsini sınırlayan düzenlemeler bu hakka
müdahale niteliği taşır.
6. İtiraz konusu kural şehirlerarası karayollarında
hiçbir şekilde gösteri yürüyüşü düzenlenemeyeceğini öngörmek suretiyle anılan
hakka sınırlama getirmektedir.
7. Anayasa’nın 34. maddesinde toplantı ve gösteri
yürüyüşü mutlak bir hak olarak düzenlenmemiştir. Buna göre demokratik toplum
açısından çok önemli bir hak olmasına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşleri de
Anayasa’da belirtilen nedenlere, kural ve ilkelere uygun davranmak kaydıyla
sınırlandırılabilir. Dolayısıyla kanun koyucunun temel hak ve özgürlüklerin
sınırlanmasının rejimini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesine uygun davranmak
koşuluyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yer ve güzergâhlara yönelik
olarak sınırlamalar getirmesi mümkündür.
8. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmiştir.
9. Buna göre kuralın
Anayasa’ya uygun olup olmadığının tespit edilebilmesi için kuralla getirilen
sınırlamanın Anayasa’nın 34. maddesinde belirtilen sebeplere dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama şartlarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
10. Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının millî güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceği ifade
edilmiştir.
11. Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü
düzenlenmesi kamu düzenini ve diğer insanların seyahat özgürlüğünü
etkileyebilir. İtiraz konusu kuralın gerekçesinde “Maddede toplantı ve yürüyüş yapılması yasak olan yerler
açıklanmış, ayrıca trafik düzeninin aksamaması hususu göz önünde
bulundurulmuştur.” denilmiştir. Gerekçeye
göre kanun koyucunun şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü
düzenlenmesini yasaklama nedeninin trafik düzeninin aksatılmaması olduğu
anlaşılmaktadır.
12. Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü
düzenlenmesinin, buna bağlı olarak da trafik düzeninin aksamasının, başta
gösteri yürüyüşü yapacak bireylerin olmak üzere birçok kişinin can ve mal
güvenliğini dolayısıyla kamu düzenini ve bir kısım bireylerin seyahat
özgürlüğünü etkileyebileceği tartışmasızdır. Bu nedenle gösteri yürüyüşünün
yapılacağı güzergâhın belirlenmesinde trafik düzeninin aksamaması ölçütünün
dikkate alınmayacağı söylenemeyeceğinden, itiraz konusu kuralla getirilen
sınırlamanın Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sınırlama
sebeplerine uygun olarak öngörüldüğü sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına dayanan kuralın
anayasal bağlamda meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak kuralın
anayasal bağlamda meşru bir sınırlama nedenine dayanması yeterli olmayıp
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir sınırlama niteliğini de
taşıması gerekir.
13. Anayasa Mahkemesinin muhtelif kararlarında işaret
edildiği üzere bir kısım hak ve özgürlükler ile diğer bir kısım hak ve
özgürlükler arasında veya bir kısım hak ve özgürlükler ile kamu yararı arasında
kaçınılmaz olarak bir çatışma çıkması halinde, özgürlüklerden birinin diğerine
tercih edilmesi gibi bir yolun değil, özgürlükler arasında veya özgürlükler ile
kamu yararı arasında makul bir denge kuran, her ikisini de gerektiği ölçüde
koruyan bir yolun benimsenmesi gerekir. Ayrıca toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkı bakımından, toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük
yaşamlarını bir miktar zorlaştırmasının kaçınılmaz olduğunun, demokratik
toplumda bu zorlaştırmanın hoşgörüyle karşılanması gerektiğinin de dikkate
alınması gerekir. (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 51; Ali Rıza
Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 119; Dilan Ögüz
Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 41; Gülşah Öztürk ve
diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 69).
14. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na
bakıldığında, şehirlerarası
karayollarının (erişme kontrollü karayolları- otoyollar, ekspres yollar, tek
yönlü karayolları, iki yönlü karayolları, bölünmüş karayolları vb. şekilde)
farklı özellikleri haiz birçok türünün bulunduğu görülmektedir. Bu durum
dikkate alındığında, gösteri yürüyüşü yapılabilmesi bakımından her bir şehirlerarası
karayoluna farklı bir yaklaşım gösterilebileceği; ayrıca gösteri yürüyüşlerinin
gerçekleştiriliş biçimleri ile gösteri yürüyüşüne katılacak olanların sayısal
farklılıklarının da her türdeki şehirlerarası karayolu bakımından farklı
değerlendirmeler yapılabilmesine imkân sağlayabileceği; hal böyle olunca da
salt trafik düzenin aksamaması amacının temini bakımından, şehirlerarası
karayollarının tümünde ve her durumda
gösteri yürüyüşü yapılmasının mutlak olarak yasaklanmasının gerekmediği, itiraz
konusu kuralda ise bu durumla çelişen bir hükme yer verildiği anlaşılmaktadır.
Diğer bir ifadeyle salt trafik akışının bozulması riskinin ve bunun doğuracağı
sonuçların, birçok çeşidi bulunan şehirlerarası karayollarının aralarında ayrım
yapılmaksızın tümünün kategorik olarak gösteri yürüyüşlerine tamamen
kapatılmasına haklılık kazandırmadığı sonucuna varılmaktadır.
15. Ayrıca belirtmek gerekir ki bazı durumlarda,
gerçekleştirilecek yürüyüşlerin muhataplarını etkileyebilmesi bakımından,
düzenlendiği mekânın, seçilen güzergâhın büyük bir önemi bulunur. Dolayısıyla
demokratik bir toplumda zorlayıcı bir neden bulunmadıkça kişilerin gösteri
yürüyüşünü düzenleyecekleri mekânı seçebilmeleri gerekir.
16. Bu itibarla haklar arasında denge kurulabilmesi
bakımından, gösteri yürüyüşünün yapılacağı güzergâhın belirlenmesinde trafik
düzeninin etkilenip etkilenmediği hususu gözönünde bulundurulabilecek bir unsur
niteliğini haiz ise de bundan hareketle yukarıda belirtilen hususlar bağlamında
demokratik toplum düzeni bakımından gerekliliği ortaya konulmaksızın, toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına nazaran trafik düzeninin aksamamasına
mutlak bir üstünlük tanınmasının, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle
bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır.
17. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13. ve 34.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
|
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
|
KARŞI OY GEREKÇESİ
Anayasa’nın 34. maddesinin birinci
fıkrasında düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, aynı
maddenin ikinci fıkrası uyarınca, fıkrada belirtilen amaçlarla kanunla
sınırlanabilmektedir. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında, toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve
usullerin kanunda gösterileceği hüküm altına alınmıştır.
İptal istemine konu kural, Anayasanın
anılan hükümleri doğrultusunda bir sınırlama öngörmekte ve şehirlerarası
karayollarında gösteri yürüyüşü yapılması yasaklamaktadır. Ülke çapında
çeşitlilik gösteren (erişme kontrollü karayolları-otoyollar, ekspres yollar,
tek yönlü karayolları, iki yönlü karayolları, bölünmüş karayolları vb.) şehirlerarası
karayollarında gösteri yürüyüşlerinin yasaklanması, şüphesiz kamu düzeninin
(trafik güvenliği) ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına dayılıdır.
Anayasa’nın açıkça sınırlama getirebileceğini düzenlediği bir hakkın, yine
Anayasa’nın 13. maddesine uygun biçimde sınırlanması gerekir. Kural bu yönü
itibariyle de 13. maddeye uygun olup, ölçülülük ilkesine aykırı değildir.
Aksinin kabulü, karayolu trafiğine tahsisli şehirlerarası yolların yayalarca
gösteri yürüyüşü sahası olarak yoğun biçimde kullanılmasına yol açacak, can ve
mal güvenliği, dolayısıyla da karayolu ulaşımı ve trafiği büyük risk ve tehlike
altına girecektir. Kamu düzeni ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
gibi Anayasal kriterler bir istisna olarak düzenlenmiş ve bu konuda yasa
koyucuya bir takdir hakkı tanınmışken, gösteri yürüşü düzenleme hakkının bu
istisna gözetilmeksizin adeta mutlak bir hak gibi değerlendirilmek suretiyle,
kişilerin diledikleri mekânda gösteri yürüyüşü düzenlemeleri gerektiği şeklinde
bir sonuca ulaşılması, belirtilen Anayasal düzenlemelerle uyumlu değildir.
Açıklanan nedenlerle; kuralın Anayasa’ya
aykırı bir yönünün bulunmadığı ve iptal isteminin reddine karar verilmesi
gerektiği kanaatine vardığımızdan; çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
KARŞI OY GEREKÇESİ
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, Anayasanın
34. maddesinde yeralan mutlak olmayan anayasal bir haktır. Anayasa’nın 34/2.
maddesi gereğince bu hak; milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlandırılabilmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinde bu hak
toplanma hakkı olarak isimlendirilmekte ve Anayasadaki düzenlemenin aksine
gösteri yürüyüşünden bir hak veya unsur olarak bahsedilmemektedir. Bununla birlikte
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında gösteri yürüyüşü, toplanma hakkının
özel bir tezahür şekli olarak söz konusu hak kapsamında değerlendirilmektedir1.
Aynı şekilde oturma eylemi yapmak ve slogan atmakta toplanma hakkının özel
tezahür şekilleri olarak kabul görmektedir2.
Anayasada yer alan düzenlemeye uygun şekilde toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı her iki faaliyeti de kapsayacak şekilde ve her
ikisini de ayrı ayrı tanımlamak suretiyle 2911 sayılı Kanun tarafından
düzenlenmiştir. Söz konusu Kanunun 2. maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü
kavramları ayrı ayrı tanımlanmıştır. Kanunun sistematiğinde de bu iki faaliyet
genel olarak birlikte zikredilmek suretiyle değerlemelere tabi tutulmakla
birlikte, itiraz talebine konu 22. maddede olduğu gibi ayrı ayrı düzenlemelere
de tabi olabilmektedir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı niteliği
itibariyle başta ifade özgürlüğü olmak üzere diğer temel hak ve özgürlüklerin
gerçekleştirilmesinde bir araç hak olarak da fonksiyon icra etmektedir. 2911
sayılı Kanunun 2. maddesindeki tanımlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının “belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve kamuoyu
yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişilerin
düzenleyecekleri faaliyetler” olarak nitelendirilmek suretiyle, bu hakkın ifade
özgürlüğüyle olan ilişkisi ön plana çıkartılmaktadır. Bununla birlikte toplanma
hakkı din ve vicdan hürriyetinin gerçekleştirilmesinde de fonksiyon icra
edebilmektedir.
Özü itibariyle gerek toplanma ve gerekse gösteri yürüyüşü
2911 sayılı Kanunda iki ayrı faaliyet olarak tanımlanmış olsa da özünü toplanma
fiilinin oluşturduğu tek bir haktır. Ayrıca başta düşünceyi açıklama ve yayma
hürriyeti olmak üzere diğer hakların gerçekleştirilmesine de hizmet eden bir
araç hak niteliğindedir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi bu hak Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nde “toplanma hakkı” ismiyle hayat bulmakta, toplanma
fiiline ek olarak yürüme, oturma, slogan atma, protestoda bulunma şeklinde
ortaya çıkabilmektedir. Hakkın temelinde birden fazla kişinin bir araya gelerek
kendilerini ifade etmeleri yatmaktadır. Buradan hareketle ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, aslolan
insanların bir araya gelerek kendilerini ifade etmeleri, toplanmak suretiyle
birlikteliklerinden oluşacak güçten istifade etmeleridir.
Kanun koyucu 2911 sayılı Kanunun 22/1. maddesinde
şehirlerarası karayollarını gösteri yürüyüşleri için uygun bir mekân olarak
değerlendirmemektedir. Bu durumun Anayasa’ya aykırı olup olmadığı hususuna
gelince, öncelikle söz konusu hakkın Anayasa’daki düzenleniş şekline
bakılmasında fayda vardır.
Yukarıda da belirtildiği gibi söz konusu hak
tanımlanırken nitelik itibariyle tasnife tabi tutularak ancak silahsız ve
saldırısız olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri temel bir hak olarak
tanımlanmıştır. Ayrıca kendisini düzenleyen maddede özel kısıtlama sebepleriyle
tahdit edilebileceği de belirtilmiştir. Bu bağlamda bir toplantı ve gösteri
yürüyüşü silahsız ve saldırısız olsa bile Anayasanın 34/2. maddesinde sayılan
sebeplerle sınırlandırmaya tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu sebepler
arasında “başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçesiyle yapılacak
sınırlamalar konumuz açısından da özel önem arz etmektedir.
Şehirlerarası karayolları insanların başta seyahat
özgürlüğü olmak üzere birçok hakkını kullanmak için yararlandığı yerlerdir. Bu
hakkın yanı sıra, şehirlerarası karayolları ayrıca kişilerin mülklerini
kullanmaları, eğitim haklarından yararlanmaları, çalışma haklarını
gerçekleştirmeleri için de kullandıkları mekanlardır. Bu nedenle şehirlerarası
karayollarında yapılacak gösteri yürüyüşlerinin başkalarının başta seyahat
özgürlüğü olmak üzere birçok hakkını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyeceği
gayet açıktır. Bunun yanı sıra bu yolları kullanan ambulans ve itfaiye araçları
gibi acil hareket etmeleri bireylerin yaşam hakkıyla doğrudan ilintili
vasıtalar nedeniyle buralarda yapılacak faaliyetlerin başkalarının yaşam
haklarına da olumsuz tesir etme ihtimali bulunmaktadır. Hatta gösteri
yürüyüşlerine katılanların dahi şehirlerarası karayollarının özellikleri gereği
yaşamlarının tehlikeye girme ihtimali de bulunmaktadır.
Öte yandan toplanma ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kendisinden umulan fonksiyonu yerine getirebilmesi için birtakım
rahatsızlıklara neden olmasını da tahammülle karşılamak gerektiği genel kabul
gören bir gerçekliktir. Buradaki ölçü ise başkaları ve kamu açısından toplantı
gösteri yürüyüşünden kaynaklanacak sıkıntıların katlanılmaz boyutlara
ulaşmamasıdır3.
2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinin 1. fıkrası ile kanun
koyucu bir hakkın kullanılması ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması noktasında şehirlerarası karayollarında toplanmaya izin vermek ama
gösteri yürüyüşlerini yasaklamak suretiyle makul bir denge kurmuştur.
Daha statik ve kontrolü nispeten daha kolay olan toplanma
faaliyetine izin vermek suretiyle bireylerin ifade özgürlüklerini
kullanmalarına ve seslerini duyurmalarına imkân sağlarken, daha dinamik ve kontrolü
daha zor olan, ayrıca zaman itibariyle daha uzun sürede gerçekleşme ihtimali
yüksek bulunan gösteri yürüyüşlerini kısıtlamak suretiyle Anayasanın 34/2.
maddesinde sayılan kısıtlama sebeplerinden yararlanarak başkalarının hak ve
özgürlüklerini kullanmalarını teminat altına almaya çalışmıştır.
İtiraz istemine konu olan düzenleme, sadece gösteri
yürüyüşünü kısıtlaması ve toplanma faaliyetine dair bir yasak ihtiva etmemesi
nedeniyle hakkın özüne temas eden ve onu anlamsız kılan bir nitelik göstermemektedir.
Bu itibarla, hak ve özgürlükler açısından ölçüsüz bir
kısıtlama mahiyetinde olduğu söylenemez. Zira temel faaliyet olan toplanma
konusunda bir yasak içermemekte, bu hakkın özel tezahür şekillerinden sadece
bir tanesi olan gösteri yürüyüşü düzenlemeye tahdit koymaktadır. Toplanma
hakkının muhtevasında yer alan oturma eylemi, protesto, slogan atma gibi
bireylerin kendilerini ifade etme imkânları halen kullanılabilir niteliktedir.
Çoğunluğun itiraza konu düzenlemenin kategorik bir yasak
getirdiği yönündeki görüşüne de iştirak dört sebeple mümkün değildir.
Öncelikle Anayasada kanun koyucunun kategorik düzenleme
yapmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
İkinci olarak, kanun koyucunun yer ismi zikretmek
suretiyle yapacağı her kısıtlamayı kategorik kısıtlama olarak nitelemek
yasamanın genellik fonksiyonuyla çelişecektir. Bu kaygıyla hareket edilmesi
durumunda tek tek sayılarak getirilecek kısıtlamaların ulaşacağı hacme kanun
metinlerinde yer verilmesi mümkün olmayacak, muhtemelen amaca hizmet edecek
birçok unsur düzenleme dışı kalarak kanun kalitesini olumsuz yönde
etkileyecektir.
Üçüncü olarak, kısıtlama tüm ulaşım yollarını kapsamış
olsaydı çoğunluğun kastettiği manada kategorik bir kısıtlama akla gelebilirdi.
Ancak mevcut düzenlemede yasak tüm ulaşım yollarını değil sadece şehirlerarası
karayollarını kapsamaktadır. Düzenlemede bu yerlerin toplumun ihtiyaçları ve
bireylerin temel haklarının kullanılması açısından ifa ettiği işlev kanun
koyucu tarafından dikkate alınmıştır. Bunun makul olmadığını iddia etmek de
mümkün değildir.
Son olarak, getirilen kısıtlama denetime konu temel hak
açısından kategorik bir kısıtlama ihtiva etmemekte, toplanma hakkının birçok
tezahür şeklinden sadece gösteri yürüyüşü yönünden tahdit içermekte bu durum da
temel hakkın kullanılması açısından ciddi bir engel oluşturmamaktadır.
Düzenlemenin tüm bu nitelikleri birlikte
değerlendirildiğinde; kanun koyucunun takdir hudutları dahilinde hareket
ettiği, getirilen kısıtlamanın hakkın özüne dokunmadığı, Anayasada öngörülen
özel kısıtlama sebeplerine dayandığı, demokratik toplum gerekliliklerine
aykırılık teşkil etmediği ve ölçülü olduğu görüldüğünden çoğunluğun iptal
yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1) 6.10.1983 tarihli, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu’nun; 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…ve
şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.” ibaresinin
Anayasa’nın 13. ve 34. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle saygın çoğunluk
tarafından verilen iptal kararına aşağıda açıklanan gerekçelerle
katılmamaktayız.
2) Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, mutlak
bir hak olmayıp kanun ile sınırlandırılması mümkün olan haklardandır.
Anayasa’nın 34. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, fıkrada
belirtilen amaçlarla kanunla sınırlanabilmektedir. Ayrıca, maddenin üçüncü
fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği belirtilmiştir.
3) Dava konusu kural ile, şehirler arası karayollarında
gösteri yürüyüşleri düzenlenmesi yasaklanmak suretiyle gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına sınırlama getirilmiştir. Getirilen sınırlama, “başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması” meşru amacına dayanmaktadır. Bu sınırlamanın
aynı zamanda ölçülü olduğu hususunda da bir şüphe bulunmamaktadır.
4) Şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlemesi yapılamayacağı kuralı ile şehirler arası karayolları için bir
sınırlamaya gidilmiş olup, gösteri yürüyüşlerinin düzenlenebileceği başka
mekanlar ve alanlar öngörülmüştür. Milyonlarca insanın birlikte yaşadığı kent
yaşamında ve ulaşımın hızlandığı ve yaygınlaştığı bir küreselleşme ortamında;
mahiyetleri itibariyle gösteri yürüyüşlerinin düzenlenmesinin mekan ve yer
itibariyle sınırlanmasının çağdaş yaşamın koşullarının getirdiği bir zorunluluk
olduğu bilinmektedir.
5) Şehirler arası karayollarının asıl var olma amacı;
yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeyde araçların (insan ve eşya) ulaşımının
ve seyahatinin sağlanması olup, buralarda gösteri yürüyüşleri düzenlenmesi
kişilerin seyahat ve ulaşım hakkını zedeler. Maddenin gerekçesinden, kanun
koyucunun şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenmesini
yasaklamasının nedeninin trafik düzeninin aksatılmaması olduğu anlaşılmaktadır.
Şehirler arası karayollarında, trafik düzeninin aksatılmadan gösteri yürüyüşü
düzenlenmesi mümkün olmadığından kanun koyucu, buraların gösteri yürüyüşü
güzergahı olarak belirlenmesine yönelik bir yasak öngörmüştür.
6) Şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenmesi; trafiği aksatacak, yavaşlatacak ve hatta bir süre durduracak
olmasının etkisiyle, gündelik yaşamın “aşırı ve katlanılamaz” derecede
zorlaşmasına neden olacaktır. Şehirler arası karayollarında düzenlenen bir
gösteri yürüyüşünün sebep olduğu trafiğin aksaması nedeniyle oluşan
başkalarının mağduriyetleri ile zedelenen hak ve özgürlükleri dikkate
alınmalıdır. Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralla toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına yapılan müdahale, ölçülülük ilkesine bir aykırılık
oluşturmamaktadır.
7) Gösteri yürüyüşleri düzenlemesi bakımından şehirler arası
karayolları için bir sınırlamaya gidilmiş olması, gösteri yürüyüşlerinin
düzenlenebileceği başka mekanlar ve alanlar öngörülmüş olması birlikte ele
alındığında; geldiğimiz iletişim ve haberleşme koşulları çerçevesinde, gösteri
ve yürüyüş hakkının kullanımının etkinliğine zarar vermemektedir. Gösteri ve
yürüyüş hakkının kullanımının geniş kitlelere duyurulması ihtiyacını,
geldiğimiz bilişim ve teknoloji düzeyinde; sosyal medya, yerel, bölgesel,
ulusal hatta küresel medya ve haber ajansları duyurmaktadır. Yirmi dört saat
yayın yapan çok sayıda internet, görsel ve yazılı basın ile gösteri ve
yürüyüşün duyurulması imkan ve fırsatı var olduğundan, başkalarının hak ve
özgürlüklerinin zedelenmesine yol açabilecek, başkalarının mağduriyetine neden
olabilecek, şehirler arası yolda gösteri yapma zorunluluğunu ortadan
kaldırmaktadır. Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralla toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale, demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun bir sınırlama olarak değerlendirilmektedir.
8) Şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri
düzenlenmesinin yasaklanması, gösteri yürüyüşleri düzenlenecek mekanları
sınırlandıracağından gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahale niteliği
taşıdığı ileri sürülebilir. Şehirler arası karayollarının gösteri yürüyüşleri
düzenlenme yeri olarak belirlenmesinin yasaklanması suretiyle hakka yapılan
müdahalenin, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına dayandığı ve
meşru olduğu anlaşılmaktadır. Meşru amaca dayanan bu sınırlandırma Anayasa’nın
13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü
bulunması da ayrıca gerekmektedir. Sınırlandırma, getirilen hakkın özüne
dokunmayan ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve aynı zamanda
ölçülüdür. Şehirler arası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenmesi
yapılmasını yasaklayan kural, çoğunluk görüşünde ileri sürülen argümanların
aksine Anayasa’nın 13. ve 34. maddelerine uygun bulunmaktadır.
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|