“...
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin 2014 yılı hesap döneminde maliki bulunduğu gayrimenkulünü 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketleri Kanunu 18. maddesi uyarınca sat ve geri kirala yöntemiyle sattığı ve bu satıştan 16.568.513,96 TL taşınmaz satış kazancı oluştuğu, 2016 yılı hesap döneminde söz konusu taşınmazın aktif bedeli üzerinden 845.563,98 TL amortisman hesaplandığı, ancak 6728 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesine (j) bendi eklenmek suretiyle, davacı şirketin 2014 yılında tamamlanan devir işleminden doğan taşınmaz satış kazancı istisna tutarının, sadece “Sat, Kirala ve Geri Al” uygulaması kapsamındaki varlıklar için ayrılacak amortismanların itfasında kullanılabileceği yönünde hüküm ihdas edildiği, getirilen yeni düzenlemenin yürürlüğe giriş tarihinin de 6728 sayılı Kanunun 76. maddesinde, 02/08/2013 tarihinde sonra yapılan işlemler için geriye dönük olarak uygulanacağının hüküm altına alındığı, bunun üzerine, davacı şirket tarafından yeni düzenlemeye uygun olarak 2016 yılı hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin ihtirazi kayıtla verildiği, beyannamede, söz konusu taşınmaz için hesaplanan amortisman bedelinin tamamının gider olarak gösterilmediği, 2016 yılı için hesaplanan toplam amortisman bedelinden, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 5. maddesi j) bendi uyarınca 240.965,93 TL’nin 549-Özel Fonlar hesabından düşüldüğü, geri kalan 604.598,05 TL’nin ise gider hesaplarına kayıtlandığı, bu sebeple 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde iade edilecek geçici vergi tutarının 9.638,64 TL eksik hesaplanması üzerine 2016 yılı kurumlar vergisi tahakkuk işleminin iptali ve eksik hesaplanan iade tutarının tarafına ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer alan “Sat, Kirala ve Geri Al” uygulamasına ilişkin kurumlar vergisi istisna uygulaması, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci paragrafının sonunda yer alan parantez içi hükmüyle;
“Taşınmazların; kaynak kuruluşlarca, kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, finansal kiralama şirketlerine satışı ve varlık kiralama ile finansal kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz. Ancak söz konusu taşınmazların; kaynak kuruluş, kiracı veya sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilememesi hâli hariç olmak üzere, varlık kiralama veya finansal kiralama şirketi tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumunda, bu taşınmazların kaynak kuruluşta veya kiracıdaki varlık kiralama veya finansal kiralama şirketine devirden önceki kayıtlı değeri ile anılan kurumlarda ayrılan toplam amortisman tutarı dikkate alınarak satışı gerçekleştiren kurum nezdinde vergilendirme yapılır.)” şeklinde düzenlenmekteydi.
Söz konusu parantez içi hüküm 09/08/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6728 sayılı Kanun’un 56/a maddesiyle yürürlükten kaldırılmış ve uygulama, aynı kanunun 56/b maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasına ilave edilen (j) bendi ile tekrar düzenlenmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 5/1-j maddesi aşağıdaki gibidir:
“j) Her türlü taşınır ve taşınmaz malların 6361 sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına satışından doğan kazançlar ve bu kurumlarca söz konusu varlıkların devralındığı kuruma kira süresi sonunda devrinden doğan kazançlar.
İstisnadan yararlanan satış kazancı, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulur ve özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kiracı tarafından bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında kullanılır. İstisna edilen kazançtan herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Kurumların tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.
Söz konusu varlıkların,
i. Kiracı tarafından veya
ii. Kiralayan kurumlar tarafından finansal kiralama yöntemi dahil olmak üzere (6361 sayılı Kanunda yer alan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilememesi halleri hariç),
üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumunda, kiralayan kurumlara devrinden önce bu varlıkların kiracıdaki net bilanço aktif değeri ile bu varlıklar için anılan kurumların kazancının tespitinde dikkate alınan toplam amortisman tutarı dikkate alınarak, satışı gerçekleştiren kurum nezdinde vergilendirme yapılır.
Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilememesi nedeniyle sat-kirala-geri al işleminin tekemmül etmemesi halinde, istisna nedeniyle kiracı adına zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.”
Böylelikle, daha önce Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer alan istisna uygulaması, bu maddeden bağımsız hale getirilerek 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5.maddesinin birinci fıkrasının “j” bendinde düzenlenmiş, 5/1-j de yer alan yeni düzenlemede; “sat, kirala ve geri al” uygulaması kapsamındaki fon tutarının, kiracı tarafından, sadece bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında kullanılacağı hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-j maddesindeki yeni düzenlenmenin yürürlüğe giriş tarihini belirleyen 6728 sayılı Kanun’un 56. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendinin yürürlük maddesi ise şu şekildedir:
MADDE 76 - Bu Kanunun;
a) 12 nci maddesi yayımını izleyen ayın başında,
b) 13 üncü, 39 uncu ve 40 ıncı maddeleri 1/1/2017 tarihinde,
c) 27 nci maddesiyle 488 sayılı Kanunun değiştirilen ek 2 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (n) ve (o) bendi hükümleri, bu Kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 35 inci maddesiyle 492 sayılı Kanunun değiştirilen ek 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (n) ve (o) bendi hükümleri, bu Kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
d) 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendiyle yapılan düzenlemenin birinci paragrafı ile 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi 02/08/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
e) 51 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesine eklenen (n) bendi 1/1/2018 tarihinde,
f) 62 nci maddesi 31/12/2017 tarihinde,
g) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.”
Böylelikle, yukarıda yer verilen 6728 sayılı Kanun’un yürürlük maddesine göre 6728 sayılı Kanun’un 56. maddesiyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesine eklenen ve davacı şirketin 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde sat-kirala-geri al işlemine ilişkin amortisman giderlerine de etki eden (j) bendi hükümleri, 02/08/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere, yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir.
İtiraz konusu ibarenin Anayasa’nın hangi maddelerine aykırı olduğuna ilişkin olarak:
Dava dilekçesi ve eki belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket, 2014 yılında gerçekleştirmiş olduğu sat-kirala-geri al işlemine ilişkin ilgili yıllara ait birikmiş amortisman bedellerinin tamamını gider olarak kurumlar vergisi matrahından indirebilecek iken, 09/08/2016 tarihinde yayımlanan 6728 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesine eklenen (j) bendiyle, sat-kirala-geri işlemiyle devralınan varlıklar için ayrılacak amortismanların, özel fonda tutulan ve istisnadan yararlanan satış kazancından düşülmesi gerektiği kuralı getirildiği ve bu kuralın da, yukarıda anılan 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesi (d) bendiyle, davacı şirketin amortisman gideri oluşumuna sebebiyet veren sat-kirala-geri al işleminin gerçekleştiği 2014 yılından önce tamamlanan işlemlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Bu itibarla, davacı şirketin, yeni getirilen düzenlemeye uygun olarak 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde, geçmiş yıl beyannamelerinden farklı olarak sadece söz konusu taşınmazın özel fonda tutulan satış kazancına isabet eden amortisman bedelini kurumlar vergisi matrahından düşebildiği, dolayısıyla, yürürlüğü, yayımı tarihinden önce tamamlanan işlemlere de uygulanan yeni düzenleme sebebiyle, davacı şirketin 2016 yılı kurumlar vergisi matrahında, davacı şirket aleyhine bir artış meydana geldiği görülmektedir ki bu durum anayasa ve hukuka aykırıdır.
Zira hukuka uygun olan durum, aleyhe düzenleme getiren bir kanun hükmünün yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi ve yayımı tarihinden sonra yapılan iş ve işlemlere uygulanmasıdır.
Anayasanın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri “belirlilik” ilkesidir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir. Ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Hukuk devleti ilkesi ile bunun alt ilkelerinden olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca, davacı şirketin 6361 sayılı Kanun gereği “sat, kirala ve geri al” kapsamında sattığı ve aynı taşınmazı tekrar geri kiraladığı tarihte yürürlükte olan kanun hükmünde yer almayan, daha önceden öngörülmesi mümkün olmayan ve söz konusu “sat- kirala ve geri al” işlemiyle doğrudan ilgili olup davacı şirketin amortisman giderlerini, dolayısıyla kurumlar vergisi matrahını vergi yükümlüsü davacı şirket aleyhine olarak etkileyen bir takım kayıt ve şartlar ihdas edilecek şekilde kanunun yürürlük maddesinin belirlenmemesi gerekmektedir. Oysaki, davacı şirketin 2014 yılında gerçekleştirip sonlandırdığı işlemlere ilişkin amortisman süresi boyunca matrahtan indirebileceği birikmiş amortismanlar tutarı belli iken, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 5. maddesine, 6728 sayılı Kanun ile eklenen ve davacı şirketin amortisman giderlerinin kurumlar vergisi matrahından indirilmesi konusunda yeni hükümler getiren (j) bendi için, davacı şirketçe sat-kirala- geri al işlemlerinin tamamlandığı 2014 yılından önceki bir tarihin (02/08/2013) yürürlük tarihi olarak belirlenmesiyle, davacı şirketin kurumlar vergisi matrahını oluşturan kalemler bakımından öngörülmesi mümkün olmayan bir takım şartlar getirilmektedir ki, bunun da belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle, dolayısıyla da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle;
1- 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (d) bendinde yer alan “02/08/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere” ibaresinin Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu kanaatiyle anılan ibarenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına;
2- Bu kararın aslı ile başvuru kararına ilişkin tutanağın, dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine;
3- Dosyanın incelenmesinin, bu konuda Anayasa Mahkemesince karar verilinceye kadar ve azami olarak işin Anayasa Mahkemesine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere 5 (beş) ay süreyle ertelenmesine,
4- Kararın onaylı bir örneğinin taraflara tebliğine;
Anayasa’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca 23/05/2018 tarihinde karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/103
Karar Sayısı : 2019/4
Karar Tarihi : 13/2/2019
R.G. Tarih – Sayı : 14/3/2019 – 30714
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Kocaeli 1.Vergi Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 76. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere…” ibaresinin Anayasa’nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İhtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesine istinaden yapılan tahakkuk işleminin iptali ve bu tahakkuk işlemi nedeniyle oluşan fazla vergi tutarının faiziyle beraber iadesi talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvuruda bulunmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 76. maddesi şöyledir:
“Bu Kanunun;
d) 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendiyle yapılan düzenlemenin birinci paragrafı ile 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
g) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
6728 sayılı Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun kurumlar vergisinden istisna tutulan iş ve işlemlerin düzenlendiği “İstisnalar” kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendinin birinci paragrafı ile ikinci paragrafının birinci cümlesi şöyledir:
İstisnadan yararlanan satış kazancı, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulur ve özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kiracı tarafından bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında kullanılır…”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 5/7/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural ve sınırlama sorunları görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kural ile sınırlıdır.
3. Başvuran Mahkeme, 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere…” ibaresinin iptalini talep etmiştir.
4. 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, Kanun’un 43. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendiyle yapılan düzenlemenin birinci paragrafı ile 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendinin 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
5. Kanun’un 43. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendiyle yapılan düzenlemenin birinci paragrafı katma değer vergisi yönünden istisna getiren bir konuyu düzenlemekte olup kurumlar vergisi yönünden bir etkisi bulunmamaktadır. Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendinin ikinci paragrafının ikinci cümlesi ile sonraki paragraflar ise vukuu hâlinde istisnanın geçersiz kalacağı iş ve işlemleri düzenlemektedir.
6. Bu bağlamda bakılmakta olan davada, Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının birinci paragrafı ile ikinci paragrafının ilk cümlesi dışındaki kuralların uygulanma olanağı bulunmadığından kuralın Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 5520 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendinin birinci paragrafı ve ikinci paragrafının birinci cümlesi yönünden sınırlı olarak incelenmesi gerekir.
7. Açıklanan nedenlerle 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere…” ibaresinin esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendinin birinci paragrafı ve ikinci paragrafının birinci cümlesi yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
8. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Sadettin CEYHAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralı ile bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
9. 5520 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendine eklenen ve 2/8/2013 tarihinde yürürlüğe giren parantez içi hükümle 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında yapılan sat-kirala-geri al işlemleri neticesinde ortaya çıkan satış kazancı kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur. Söz konusu parantez içi hüküm 6728 sayılı Kanun’la yürürlükten kaldırılarak 5520 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendiyle tekrar düzenlenmiştir.
10. Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen söz konusu (j) bendi incelendiğinde, bu düzenlemenin kapsamının kendileriyle işlemlerin yapıldığı kuruluşlar açısından yürürlükten kaldırılan hükme göre daha geniş olduğu görülmektedir. Zira ilk istisna düzenlemesinde finansal kiralama şirketleriyle yapılan işlemler istisna kapsamında tutulmuşken yeni düzenlemeyle finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarıyla yapılan işlemler de kapsam içerisine alınmıştır.
11. Kanun koyucu söz konusu yeni düzenlemenin, yürürlükten kaldırılan parantez içi hükmün ilk uygulamaya girdiği 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmesi yönünde bir irade ortaya koymuştur. Böylece kanun koyucunun ilk istisna düzenlemesinde kapsam içerisinde olmayan kurumlarla yapılan sat-kirala-geri al işlemlerinin de, istisnanın ilk uygulamaya girdiği 2/8/2013 tarihinden itibaren istisna kapsamına alınmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
12. Ayrıca kanun koyucu yeni düzenlemeyle sat-kirala-geri al işlemlerine konu olan taşınmazlara ait amortisman paylarının gider olarak yazılma imkânını da ortadan kaldırmıştır. Yeni düzenlemeye göre, söz konusu taşınmazlara ait amortisman payları gider olarak yazılamayacak ve özel fon hesabında izlenmeye alınan satış kazancından mahsup edilecektir.
B. İtirazın Gerekçesi
13. Başvuru kararında özetle, sat-kirala-geri al uygulaması sonucunda ortaya çıkan ve kurumlar vergisinden istisna olan satış kazancını ve işleme konu olan taşınmazın amortismanına ilişkin uygulamayı düzenleyen hükmün, geçmişe yürütülecek şekilde 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yürürlüğe girecek olmasının işletmenin daha fazla vergi ödemesine sebep olacağı ve bu durumun hukuk güvenliği ilkesine aykırı olduğu belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
14. 6728 sayılı Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle, 5520 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendi gereği taşınır ve taşınmaz malların geri kiralama amacıyla satışından (sat-kirala-geri al) doğan ve kurumlar vergisinden istisna olan kazancın kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı ve özel fon hesabında tutulan bu tutarın işleme konu varlıklar için ayrılacak amortismanların itfasında kullanılacağı hükme bağlanmıştır. İtiraz konusu kural, bu düzenlemenin de yer aldığı (j) bendinin 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanacağını hüküm altına almıştır. Kuralın, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği, verginin de tahakkuk ettiği 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Zira kuralda, yeni düzenlemenin 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan sat-kirala-geri al işlemlerine uygulanacağı belirtilmektedir. Amortisman işleminin konusu ise sat-kirala-geri al işlemleri değil bu işleme konu varlıklardır. Amortisman payı ayrılması sat-kirala-geri al işlemi yapıldığı anda değil yıl sonunda mutat olarak yapılan bir işlemdir. Dolayısıyla yeni düzenlemenin 2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan sat-kirala-geri al işlemlerine uygulanacak olması, verginin tahakkuk ettiği bu yıllara ilişkin giderleştirilen amortismanların düzeltme kaydı yapılmak suretiyle özel fonlar hesabına alınan satış kazancından mahsup edilmesini gerektirmemektedir. Ancak kuralın 2017 yılının Nisan ayında beyannamesi verilen 2016 yılı kurumlar vergisi üzerinde etkisi vardır.
15. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşulları arasında hukuki güvenlik ilkesi bulunmaktadır. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir. Kural olarak hukuki güvenlik, kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar. Daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması, hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturur. “Kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca kanunlar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması, hukukun genel ilkelerindendir.
16. Kanunların geriye yürümesi, getirilen yeni kuralın eski kural döneminde tamamlanmış ve hukuki sonuçlarını doğurmuş hukuksal durum, ilişki ve olaylara uygulanmasıdır. Yeni kuralın eski kural yürürlükte iken başlamakla beraber henüz sonuçlanmamış hukuksal durum, ilişki ve olaylara uygulanması ise kanunların geriye yürümesi olarak nitelendirilemez.
17. Anayasa Mahkemesi vergi kanunlarının geriye yürüdüğü iddiasıyla yapılan başvurularda öncelikle vergiyi doğuran olay tespitini yapmakta; bu tespiti yaptıktan sonra da geriye yürümeyi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinden sonra yapılan düzenlemelerin, ilgili döneme etki edecek şekilde uygulanması olarak tanımlamaktadır.
18. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergiyi doğuran olay” kenar başlıklı 19. maddesinde “Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar./Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder” denilmektedir.
19. Vergiyi doğuran olay, vergi türlerine göre değişiklik arz etmekle birlikte, kurumlar vergisi açısından değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
20. 5520 sayılı Kanun’un “Safi kurum kazancı” kenar başlıklı 6. maddesinde “(1) Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanır./ (2) Safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır...” denilmek suretiyle ticarî kazanca ilişkin vergiyi doğuran olayın tespitinde 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na gönderme yapılmaktadır. 193 sayılı Kanun’un 38. maddesinde ise “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır” denilerek kurumlar vergisi açısından vergiyi doğuran olay tanımlanmaktadır. Buna göre kurumlar vergisinin konusunu teşkil eden ticarî kazanç açısından vergiyi doğuran olayın tespitinde hesap dönemi sonunun esas alınması gerekir. Vergi Usul Kanunu hesap dönemini takvim yılı olarak belirlediğinden hesap döneminin sonu 31 Aralık tarihidir. Dolayısıyla kurumlar vergisi açısından vergiyi doğuran olay, kurumlar vergisi mükelleflerinin bir takvim yılı itibarıyla öz sermayelerindeki artış miktarı olup bu kazanç 31 Aralık tarihinde yapılan dönem sonu kapanış kayıtlarıyla ortaya çıkmaktadır.
21. 6728 sayılı Kanun’un 76. maddesinde yer alan ve itiraz konusu kural olan “...2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere...” ibaresinin amortisman uygulaması açısından 2013, 2014, 2015 hesap dönemleri için bir etkisi olmamakla birlikte, hesap dönemi devam eden 2016 yılı için bir etkisi bulunmaktadır. Hesap dönemi devam etmekte olan bir yıla ilişkin olarak ise ticari kazanç henüz oluşmadığı ve esasen tespiti de mümkün olmadığından vergiyi doğuran olay henüz meydana gelmemiştir. Kurumlar vergisi açısından hesap döneminin bitmediği bu sebeple de vergiyi doğuran olayın henüz gerçekleşmediği bir tarihte, ödenecek olan kurumlar vergisini etkileyecek şekilde bir değişiklik yapılması kanunların geriye yürütülmesi olarak nitelendirilemez.
22. Kurumlar vergisi matrahını etkileyecek nitelikteki bir düzenlemenin vergiyi doğuran olay henüz gerçekleşmeden uygulamaya girmesi ve ilgili yıla ilişkin olarak da uygulanması kuralın geçmişe yürümesi ve hukuki güvenlik ilkesinin ihlali anlamına gelmeyeceğinden, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 76. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…2/8/2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere…” ibaresinin, Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına eklenen (j) bendinin birinci paragrafı ve ikinci paragrafının birinci cümlesi yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 13/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Recep KÖMÜRCÜ
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ