ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/156
Karar Sayısı : 2019/22
Karar Tarihi : 10/4/2019
R.G.Tarih-Sayısı :
14/5/2019-30774
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1. Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (E.2018/156)
2. Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(E.2018/157)
3. Van 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi
(E.2018/158)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4/11/1983 tarihli ve 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 6.
maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının
19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı)
bendinin Anayasa’nın 2., 10., 13., 35. ve 46. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptaline ve anılan bendin “Bu fıkrada belirtilen unsurlara
göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını geçmemek…” bölümünün yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.
OLAY: Kamulaştırma sebebiyle açılan bedel
tespiti ve tescil davaları ile kamulaştırmasız el atma sebebiyle açılan
tazminat davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına
varan mahkemeler, iptali için başvurmuşlardır.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 4650 sayılı Kanun’un
6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesi şöyledir:
“Kamulaştırma bedelinin tespiti esasları
Madde 11- (Değişik: 24/4/2001 - 4650/6 md.)
15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu,
kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile
birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal
veya kaynağın;
a) Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü.
c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her
unsurun ayrı ayrı değerini,
d) Varsa vergi beyanını,
e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet
takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın (…) mevkii ve şartlarına
göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini,
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan
emsal satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, (…) resmî birim fiyatları ve yapı maliyet
hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) (Değişik: 19/4/2018-7139/27
md.) Bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin
yarısını geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin
tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların
cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate
alarak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kabul edilen değerleme standartlarına
uygun, gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın
değerini tespit ederler.
Taşınmaz malın değerinin tespitinde, kamulaştırmayı gerektiren
imar ve hizmet teşebbüsünün sebep olacağı değer artışları ile ilerisi için
düşünülen kullanma şekillerine göre getireceği kâr dikkate alınmaz.
Kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, bu kamulaştırma
sebebiyle taşınmaz mal veya kaynakta meydana gelecek kıymet düşüklüğü
gerekçeleriyle belirtilir. Bu kıymet düşüklüğü kamulaştırma bedelidir.”
II. İLK İNCELEME
A. E.2018/156 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü (İçtüzük) hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep
KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan
Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 27/12/2018 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında öncelikle başvurunun yöntemine uygunluğu sorunu görüşülmüştür.
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce
ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla
yapılacak başvurularda izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Maddenin (1) numaralı
fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun
veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi
hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi
olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine
bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiş; anılan fıkranın (a)
bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı
olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Mahkemeye
gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Anılan maddenin (4) numaralı
fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan
itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye
geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde
de itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararında Anayasa’ya
aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine,
hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça
gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Yine İçtüzük’ün 49. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede,
başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna
ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar
verileceği; (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen
kararın itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden
başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
4. Başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un 4650 sayılı Kanun’un
6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci
fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinin
iptalini talep etmiştir. Başvurunun incelenmesinden başvuru kararında
belirtilen itiraz gerekçelerinin genel olarak diğer objektif ölçüler sebebiyle
uygulanacak objektif değer artışına sınırlama getirilmesine ilişkin olduğu, 11.
maddenin birinci fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen
itiraz konusu (ı) bendinin “Bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit
edilen … her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili
olacak diğer objektif ölçüleri,” bölümünün Anayasa’nın
hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle
birlikte açıkça gösterilmediği anlaşılmıştır.
5. Buna göre 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendine aykırı olduğu anlaşılan, 2942 sayılı Kanun’un 4650 sayılı Kanun’un
6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci
fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinin “Bu
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen … her bir ölçünün etkisi
açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif
ölçüleri,” bölümüne yönelik başvurunun 6216 sayılı Kanun’un 40.
maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas
incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
6. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle
başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018
tarihli ve 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı)
bendinin;
A. “Bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit
edilen … her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili
olacak diğer objektif ölçüleri,” bölümünün iptaline karar verilmesi
talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun
olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE,
B. “…arazi bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin
esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. E.2018/157 Sayılı Başvuru Yönünden
7. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA,
Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 27/12/2018
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında 2942 sayılı Kanun’un
4650 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11.
maddesinin birinci fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen
(ı) bendinde yer alan “…arazi bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin
iptalinin talep edildiği başvuru dosyasında eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C. E.2018/158 Sayılı Başvuru Yönünden
8. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA,
Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 27/12/2018
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle başvurunun
yöntemine uygunluğu sorunu görüşülmüştür.
9. Başvuran Mahkeme 2942 sayılı Kanun’un 4650 sayılı Kanun’un
6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci
fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinin “Bu
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını
geçmemek…” bölümünün iptalini talep etmiştir. Başvurunun
incelenmesinden başvuru kararında belirtilen itiraz gerekçelerinin genel olarak
diğer objektif ölçüler sebebiyle uygulanacak objektif değer artışına sınırlama
getirilmesine ilişkin olduğu, itiraz konusu kuralda yer alan “Bu
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen …” ibaresinin
Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve
gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmediği anlaşılmıştır.
10. Buna göre 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan, 2942 sayılı Kanun’un 4650
sayılı Kanun’un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin
birinci fıkrasının 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinin “Bu
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını
geçmemek …” bölümünde yer alan “Bu fıkrada belirtilen
unsurlara göre tespit edilen …” ibaresine yönelik başvurunun 6216
sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun
olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
11. Açıklanan nedenlerle 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle
başlığıyla birlikte değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018
tarihli ve 7139 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı)
bendinin “Bu fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi
bedelinin yarısını geçmemek…” bölümünde yer alan;
A. “Bu fıkrada belirtilen
unsurlara göre tespit edilen…” ibaresinin iptaline karar
verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun
olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE,
B. “…arazi bedelinin yarısını
geçmemek…” ibaresinin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma
talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARLARI
12. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun
24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte
değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018 tarihli ve 7139
sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinde yer alan “…arazi
bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin iptaline karar
verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2018/157 sayılı dava
ile yine aynı bentte yer alan “…arazi bedelinin yarısını geçmemek …”
ibaresinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talebiyle
yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2018/158 sayılı davanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle E.2018/156 sayılı dava ile birleştirilmelerine;
esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin E.2018/156 sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine 27/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
13. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Fatma KARAMAN ODABAŞI tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan
Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
14. 2942 sayılı Kanun’da taşınmaz malların kamulaştırma usul ve esasları
düzenlenmiştir. Kanun’un 8. maddesinde idarelerin bu Kanun’a göre tapuda
kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma
usulünü öncelikle uygulamalarının esas olduğu belirtilmiştir. Kanun’un 10.
maddesinde ise kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması hâlinde
idarenin, taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat ederek
taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin ödenmesi
karşılığında idare adına tesciline karar verilmesini isteyeceği ifade
edilmiştir.
15. Kanun’un 11. maddesinde de kamulaştırma bedelinin tespiti
esasları düzenlenmiştir. Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin bu esaslar,
Kanun’un 8. maddesi kapsamında kamulaştırmayı yapacak idarece görevlendirilecek
kıymet takdir komisyonları tarafından dikkate alınacağı gibi kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescili talebiyle dava açılması hâlinde Kanun’un 15.
maddesi uyarınca mahkemece görevlendirilecek bilirkişi kurulu tarafından da
gözetilerek kamulaştırma bedeli tespit edilecektir. Yine Kanun’un geçici 6.
maddesi uyarınca kamulaştırılmaksızın kamu hizmetlerine ayrılan taşınmazların
bedel tespitinde de 11. madde dikkate alınacaktır.
16. Anılan maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde, anılan
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin yarısını
geçmemek ve her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla kamulaştırma bedelinin
tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin esas alınacağı
belirtilmiştir. Söz konusu bentte yer alan “…arazi bedelinin yarısını
geçmemek ve …” ibaresi, itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
17. Arazilerde kamulaştırma bedeli, 11. maddenin birinci
fıkrasının (f) bendi uyarınca taşınmaz mal veya kaynağın mevkiine ve
şartlarına, olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelir ile
taşınmazın özelliklerine göre anılan fıkrada belirtilen diğer esaslar dikkate
alınarak belirlenmektedir. Arazinin net geliri, taşınmazda ağırlıklı olarak
yetiştiriciliği yapılan ürünlerin ortalama verim miktarları ile değerlendirme
yılındaki ortalama toptan satış fiyatları dikkate alınarak belirlenen gayrisafi
gelirden toplam üretim giderlerinin çıkarılması suretiyle tespit edilmektedir.
Kapitalizasyon faizi de arazi değerinin bilimsel olarak belirlenmesi bakımından
gelirin kapitalizasyonu yöntemi uyarınca arazi bedelinin belirlenmesinde
dikkate alınan bir unsur olup arazinin net geliri ile gerçek satış değeri
arasındaki oranı ifade etmektedir. Benimsenen bilimsel verilere göre Türkiye
genelinde kapitalizasyon faizinin %3 ile %15 oranları arasında uygulandığı ve
bu oranın belirlenmesinde taşınmazın sulu veya kuru oluşu, toprak yapısı,
verimi, yüzölçümü, meyil oranı, nüfus yoğunluğu, arazinin kıtlığı, yerleşim yerlerine
uzaklığı, pazara yakınlığı, tarımsal amaçlı alt yapı olanakları gibi çok
çeşitli unsurların dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Arazinin m² birim değeri
ise arazinin yıllık net gelirinin kapitalizasyon faizine bölünmesi suretiyle
tespit edilmektedir.
18. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde, bedel
tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin de bazı şartlarla
kamulaştırma bedelinin belirlenmesinde esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu
kapsamda kamulaştırmaya konu arazinin emsallerine göre pazarlama veya ulaşım
kolaylıkları, ana yollara, il merkezlerine, yerleşim alanlarına yakınlık gibi
değerini olumlu yönde etkileyecek birtakım özelliklerinin gözardı edilmemesi ve
taşınmazın gerçek değerinin tespiti bakımından bilimsel yöntemle belirlenen
bedelin anılan fıkranın (ı) bendi uyarınca belirli bir oranda artırılması
mümkün olabilmektedir.
19. Bu itibarla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif
ölçüler bakımından her bir ölçünün değere etkisinin açıklanması gerektiği
Kanun’da ifade edildiği gibi bu ölçülerin somut, araziye getirdiği katkı ve
değer yönünden açık, objektif, gerekçeli, makul, arazi bedelinin
belirlenmesinde etkili olabilecek diğer bir unsur içinde gözetilmemiş olmasının
da uygulamada yargı içtihatlarıyla kabul edildiği anlaşılmaktadır.
20. İtiraz konusu kuralın yer aldığı madde gerekçesinde özellikle
kamulaştırılan tarım arazilerinin değer takdirinde yöntemine göre hesap edilen
bedeli anlamsız kılacak objektif değer artışlarının yapıldığı, objektif ölçüler
gerekçe gösterilerek çoğu kez %50-200, hatta %300 oranında artış
uygulandığı ifade edilmiştir. Bu kapsamda kural arazilerde diğer objektif
ölçülerin uygulanması bakımından oransal bir sınırlama öngörmektedir.
21. Kuralla diğer objektif ölçüler sebebiyle uygulanacak olan
artış oranı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen unsurlara
göre tespit edilen arazi bedelinin %50’si ile sınırlandırılmış olup bu oranın
taşınmazın özelliklerine göre %50 ve daha az oranda uygulanması mümkün iken
%50’nin üzerinde uygulaması mümkün olmayacaktır.
B. İtirazların Gerekçeleri
22. Başvuru kararlarında özetle; kamulaştırma sebebiyle mülkiyet
hakkına yapılan müdahalelerde taşınmazın gerçek bedelinin ödenmesi gerektiği,
bedel tespitinde taşınmazın özelliklerine göre değişen objektif değer artışı
oranının %50 ile sınırlandırılmasının taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesi
imkânını ortadan kaldırdığı, kamulaştırmada gerçek bedelin ödenmemesinin
mülkiyet hakkının özünü zedelediği, objektif değer artış oranına sınırlama getiren
kuralın yürürlüğe girmesinden önce açılan davalar ile sonra açılan davalarda
tespit edilen taşınmaz bedelleri arasında ciddi farklar oluşturacağı, bu
durumun eşitlik ilkesini ihlal ettiği ve hukuk güvenliği ilkesini zedelediği
belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2., 10., 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
23. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras
haklarına sahiptir./ Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir./ Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
denilmektedir. Anayasa’nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı,
ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı
hakkını kapsamaktadır. Kamulaştırmanın konusunu oluşturan taşınmaz malların
mülkiyet hakkının kapsamına dâhil olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
24. Mülkiyet hakkı, kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve
kanunların öngördüğü sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği
gibi kullanma, onun semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme imkânı veren bir
haktır. Bu bağlamda malikin mülkünü kullanma, onun semerelerinden yararlanma ve
mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması veya
mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder. Hak
sahibinin taşınmazının kamulaştırılması suretiyle mülkünden yoksun bırakılması
da mülkiyet hakkına müdahale niteliğindedir.
25. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla
ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede
bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel
ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.
26. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
27. Anayasa’nın anılan maddesi uyarınca mülkiyet hakkı, Anayasa’da
öngörülen nedenlere bağlı olarak demokratik toplum düzeninin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın ancak kanunla sınırlanabilir. Bu bakımdan
mülkiyet hakkına getirilen sınırlamalar hakkın özüne dokunamayacağı gibi
Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
28. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak
üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen
sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilikulaşılmak
istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, orantılılık ise
sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunması
zorunluluğunu ifade etmektedir.
29. Anayasa’nın kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddesinin birinci
fıkrasında “Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği
hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan
taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve
usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya
yetkilidir” denilmektedir. Devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından
yapılabilmesi, kamu yararının bulunması, kamulaştırma kararına ilişkin kanunda
gösterilen esas ve usullere uyulması, gerçek karşılığın kural olarak peşin ve
nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal ögeleridir.
30. Anayasa’nın anılan maddesinde öngörülen kamulaştırma,
Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına
getirilmiş anayasal bir sınırlamadır. Bu itibarla Anayasa’nın 46. maddesinde
belirtilen kamulaştırmanın anayasal ögelerine uygun bir düzenleme, Anayasa’nın
35. maddesine aykırılık oluşturmayacaktır.
31. Kamulaştırmanın anayasal ögelerinden biri “gerçek
karşılık” olduğundan kamulaştırılan taşınmazın bedeline dair yasal
düzenlemelerin Anayasa’da öngörülen “gerçek karşılık” ölçütüne
uygun olması gerekmektedir. Buna göre kamulaştırılan taşınmazın gerçek
bedelinin malike ödenmesi, Anayasa’nın 35. ve 13. maddeleri kapsamında mülkiyet
hakkının ve ölçülülük ilkesinin de bir gereğidir.
32. Kamulaştırma suretiyle taşınmazın bedelsiz olarak veya
değerinin altındaki bir bedelle kişinin mal varlığından çıkarılmasının mümkün
bulunmaması, kamulaştırmaya konu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitini
etkileyebilecek nitelik ve özellikleri ile bunların kamulaştırma bedeline
katkısının gözetilmesini zorunlu kılmaktadır.
33. Arazilerde kamulaştırma bedeli, Kanun’un 11. maddesinin
birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca ve anılan fıkrada belirtilen bedel
tespitine ilişkin diğer unsurlar da esas alınmak suretiyle belirlenmektedir. Bu
kapsamda taşınmaz mal veya kaynağın mevkiine ve şartlarına göre ve olduğu gibi
kullanılması hâlinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle hesaplama
yapılmakta; bu aşamaya kadar değerlendirmeye alınmamış, arazinin değerini
olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek somut ve objektif birtakım
özelliklerin bulunması hâlinde ise özellikle anılan fıkranın (ı) bendi
kapsamında bunlar da dikkate alınarak kamulaştırma bedeli tespit edilmektedir.
34. İtiraz konusu kural, kamulaştırmaya konu arazinin değeri
üzerinde olumlu etkileri bulunan birtakım ölçüler sebebiyle uygulanacak
objektif değer artırıcı unsur oranını Kanun’un 11. maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen unsurlara göre tespit edilen arazi bedelinin %50’si ile
sınırlandırmaktadır. Bu kapsamda kural doğrudan kamulaştırma bedelinin tespiti
ile ilgili olup kuralla getirilen sınırlama tespit edilecek kamulaştırma
bedelinin tutarını doğrudan etkileyecek niteliktedir.
35. Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu
yararı amacıyla sınırlanabilir. Kamu yararı kavramı, devlet organlarının takdir
yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli
olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Arazilerde kamulaştırma bedelinin tespitinde diğer objektif ölçüler sebebiyle
uygulanacak olan objektif değer artırıcı unsur oranını %50 ile sınırlandıran
kuralın kamu yararı amacıyla gerçekleştirilen projelerde kamulaştırma
maliyetlerinin azaltılması, yatırım bedellerinin düşürülmesi ve bu suretle
idarenin kaynaklarının korunması amacıyla düzenlendiği ve kamu yararı amacına
dönük olduğu anlaşılmaktadır.
36. Arazilerde kamulaştırma bedelinin tespitinde asli değer biçme
yönteminin taşınmaz mal veya kaynağın mevkiine ve şartlarına göre ve olduğu
gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel olarak
hesaplama yapılması olduğu gözetildiğinde bu şekilde belirlenecek bedel
üzerinden diğer objektif ölçüler sebebiyle uygulanacak artış oranının makul,
belirli ve öngörülebilir bir seviyede tutulabilmesi ile kamulaştırma
maliyetlerinin azaltılması bakımından diğer objektif ölçüler sebebiyle
uygulanacak artırım oranına oransal bir üst sınır getirilmesinin itiraz konusu
kuralın amacını gerçekleştirmeye elverişli olmadığı söylenemez.
37. Öte yandan itiraz konusu kuralla mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin ölçülülük ilkesi kapsamında gerekli ve orantılı olup olmadığı da
incelenmelidir. Kural, kamulaştırılan arazilerde değer artırıcı unsurlar
sebebiyle uygulanacak objektif değer artırıcı unsur oranına bir üst sınır
getirmek suretiyle bu oranı %50 ile sınırlamaktadır. 7139 sayılı Kanun’un genel
gerekçesinde ve itiraz konusu kuralın yer aldığı madde gerekçesinde ifade
edildiği üzere objektif değer artışı uygulamasıyla taşınmazın değerinde %100,
%200 ve hatta %300’lere varan oranlarda artış yapılmasını gerektiren durumlara
uygulamada sıklıkla rastlandığı görülmektedir. Bu durumda uygulanacak objektif
değer artırıcı unsur oranının %50 ile sınırlandırılması kamulaştırmaya konu
taşınmazın somut olarak sahip olduğu, daha önce arazi bedelinin belirlenmesinde
etkili olabilecek diğer bir unsur içinde veya kapitalizasyon faiz oranının
belirlenmesi sırasında değerlendirilmemiş, taşınmaza olumlu yönde katkı ve
değer sağlayan unsurların olması gerektiği oranda ve ölçüde kamulaştırma
bedelinin tespitinde dikkate alınmaması sonucunu doğuracaktır. Kamulaştırmada
gerçek karşılığın malike ödenmesi gerekliliği karşısında araziyi emsallerine
göre daha değerli kılan olumlu özelliklerinin önemli ölçüde bedele
yansıtılmasını engelleyebilecek şekilde oransal sınırlama öngörülmesinin
gerekli olduğu söylenemeyeceği gibi öngörülen sınırlama olağan koşullarda
%50’nin üzerinde objektif değer artışı uygulanması gereken taşınmazlar yönünden
kamulaştırmada gerçek bedelin tam olarak tespitini ve malike ödenmesini
engelleyeceğinden kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi
gereken adil dengeyi malik aleyhine bozmaktadır. Bu yönüyle kural ölçülülük
ilkesine aykırıdır.
38. Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen anayasal ögelerden
birinin bulunmaması kamulaştırma işlemini Anayasa’ya aykırı hâle getireceği
gibi Anayasa’nın 35. maddesi ile korunan ve sınırları belirtilen mülkiyet
hakkına da aykırılık oluşturur. Bu çerçevede kamulaştırma bedelinin tespitinde
kamulaştırmanın anayasal ögelerinden biri olan gerçek karşılığa ulaşılmasını
engelleyen, mülkiyet hakkının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olan
kural Anayasa’nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırıdır.
39. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 35. ve 46.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı görülerek
iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 2. ve 10. maddeleri yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
V. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
40. 6216 sayılı Kanun'un 43.
maddesinin (4) numaralı fıkrasında başvurunun;
kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da bu
madde veya hükümlerin iptalinin kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün diğer bazı hükümlerinin veya
tamamının uygulanamaması sonucunu doğurması hâlinde keyfiyeti gerekçesinde
belirtilmek şartıyla Anayasa Mahkemesince, uygulama olanağı kalmayan kanunun, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün söz konusu öteki
hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verilebileceği
öngörülmektedir.
41. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun
24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte
değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018 tarihli ve 7139
sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinde yer alan “…arazi
bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin iptali nedeniyle uygulanma
olanağı kalmayan, aynı bentte yer alan “Bu fıkrada belirtilen unsurlara göre
tespit edilen…” ibaresinin de 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (4)
numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.
VI. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
42. Başvuru kararında özetle; iptali talep edilen kanun hükmünün
uygulanmasının sonradan giderilmesi güç ve imkânsız durumların veya zararların
ortaya çıkmasına neden olacağı ileri sürülerek iptali talep edilen hükmün
yürürlüğünün durdurulması talep edilmiştir.
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001
tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen
11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı
Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinde yer alan “…arazi
bedelinin yarısını geçmemek…” ibaresine yönelik yürürlüğün
durdurulması talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE 10/4/2019 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VII. HÜKÜM
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24/4/2001
tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle başlığıyla birlikte değiştirilen
11. maddesinin birinci fıkrasının 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı
Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilen (ı) bendinde yer alan;
A.“…arazi bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
B. “…arazi bedelinin yarısını geçmemek ve…” ibaresinin
iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan, aynı bentte yer alan “Bu
fıkrada belirtilen unsurlara göre tespit edilen…” ibaresinin de 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE,
10/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|