ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2018/69
Karar Sayısı : 2018/47
Karar Tarihi : 31/5/2018
R.G. Tarih-Sayı : 6/6/2018 –
30443
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 126 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 13/3/2018 tarihli ve
7102 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
A. 1. maddesiyle 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen cümlenin,
B. 2. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen (16) numaralı bendin,
C. 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte
değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci
fıkrasının,
Ç. 4. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 23. maddesinin değiştirilen
altıncı fıkrasının “...ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki
katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali
bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.” bölümünün,
D. 5. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 68. maddesinin değiştirilen
ikinci fıkrasının,
E. 8. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 82. maddesinin değiştirilen
beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...ya da seçmenlerin
ihbarı...” ibaresi ile ikinci cümlesinin,
F. 9. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 98. maddesinin dördüncü
fıkrasının değiştirilen son cümlesinde yer alan “...bulunmamasına
rağmen...” ibaresinin,
G. 11. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 101. maddesinin ikinci
fıkrasına eklenen (7) numaralı bendin “...oy pusulalarının arkasının
sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.” bölümünün,
Ğ. 22. maddesiyle 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 19.
maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın birinci cümlesinin,
Anayasa’nın 7., 13., 67. ve 79. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükümleri
İptali talep edilen kuralların yer aldığı 7102 sayılı
Kanun’un;
1. 1. maddesiyle birinci fıkrasına cümlenin eklendiği 298
sayılı Kanun’un 5. maddesi şöyledir:
“Sandık bölgesi:
Madde 5 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.)
Seçimlerde, her seçim bölgesi gerektiği kadar sandık bölgesine
ayrılır. (Ek cümle: 13/3/2018-7102/1 md.)Aynı binada oturan seçmenler, hane
bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla, farklı
sandık bölgelerine kaydedilebilir.
(Mülga ikinci fıkra: 13/3/2018-7102/1 md.)
(Mülga son fıkra: 28/12/1993-3959/1 md.)”
2. 2. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci
fıkrasına eklenen (16) numaralı bent şöyledir:
“Görev ve yetkileri:
Madde 14 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.)
Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
…
16. Seçim güvenliği açısından gerekli görülmesi durumunda, vali
veya il seçim kurulu başkanının oy verme gününden en geç bir ay önce talepte
bulunması halinde, o yerdeki sandıkların en yakın seçim bölgelerine
taşınmasına, sandık bölgelerinin birleştirilmesine, muhtarlık seçimleri hariç
olmak üzere seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen listelerinin karma
şekilde düzenlenmesine ve bu hususların ilanına karar vermek.”
3. 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte
değiştirilen 22. maddesi şöyledir:
“Sandık kurulu başkanının belirlenmesi
MADDE 22- İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi,
mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle
ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu
başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı
sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu
kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak
belirler.
Sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi halinde, kamu
görevlileri arasından belirlenen üye, bu üyenin de bulunmaması durumunda en
yaşlı üye kurula başkanlık eder.”
4. 4. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un altıncı fıkrası
değiştirilen 23. maddesi şöyledir:
“Sandık kurulu üyelikleri:
Madde 23 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.)
Sandık kurulu üyelikleri aşağıdaki şekilde belli edilir:
İlçe seçim kurulu başkanı, o seçim çevresinde seçime katılan ve
ilçede teşkilatı bulunan siyasi partilerden, son milletvekili genel seçiminde o
ilçede en çok oy almış olan beş partiye, her sandık için birer asıl ve birer
yedek üye adını beş gün içinde bildirmelerini tebliğ eder.
Bu yoldan tespit edilen sandık kurulu üye sayısı beşten az olduğu
takdirde, eksik kalan üyelikler, aynı şartları taşıyan diğer siyasi
partilerden, aldıkları oyların büyüklük sırasına göre, aynı usulle tamamlanır.
Oylarda eşitlik halinde ad çekilir.
Yukarıdaki hükümlerin uygulanmasına rağmen beş asıl ve beş yedek
üyenin tümü belirlenemediği takdirde, o ilçede seçime katılan ve teşkilatı
bulunan diğer siyasi partiler arasında ad çekilir. Ad çekmedeki sıraya göre,
adı çıkan, eksik üyelik sayısı kadar siyasi partinin yukarıda yazılan usulle
bildireceği kimseler, sandık kurulu üyesi olur.
(Değişik altıncı fıkra: 13/3/2018-7102/4 md.) İlçe
seçim kurulu başkanı, sandık ku-rulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini
belirlemek için önce, 22 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen
listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç
duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme
suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu
asıl ve yedek üyesi olarak belirler.
Yukarıdaki fıkralar gereğince belirlenen sandık kurulu asıl
üyelerinden göreve gelmeyenin yerine, öncelikle, gelmeyen üyenin yedeği alınır.
Sandık kurulu başkan ve üyelikleri için ad çekme işlemleri, ilçe
seçim kurulu huzurunda, bu kurulun başkanı tarafından yapılır.
Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe
seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev
verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.”
5. 5. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 68. maddesinin
değiştirilen ikinci fıkrası şöyledir:
“Birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde, oy
pusulaları aynı zarfa konulur.”
6. 8. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un değişiklik yapılan 82.
maddesi şöyledir:
“Sandık çevresinde düzenin sağlanması ve yasaklar
Madde 82 – (Değişik: 8/4/2010-5980/13 md.)
Sandık çevresinde düzenin sağlanması sandık kurulu başkanına
aittir. Sandık çevresinde alınacak tedbirler, o sandık çevresinde bulunma
hakkına sahip kimselerin seçim iş ve işlemlerini takip etmelerini engelleyecek
mahiyette olamaz.
Sandık çevresinde, sandık kurulu başkan ve üyeleri, adaylar,
milletvekilleri, o sandık bölgesinde kayıtlı seçmenler ve o sandıkta görevli
müşahitler ile bina sorumluları ve çağrı veya ihbar üzerine gelen görevli
kolluk güçlerinden başka kimse bulunamaz. Şu kadar ki, siyasi partilerin seçim
kurullarına bildirdikleri itiraza yetkili kişiler ile temsilciler, seçim
kurullarınca önceden kendilerine verilen belge ile sandık çevresinde
bulunabilirler. Medya mensuplarının sandık çevresinde, sandık başı işlemlerine engel
olmamak şartıyla, haber amacıyla görüntü ve bilgi elde etmeleri serbesttir.
Sandık çevresinde seçmenin oyunu tam bir serbestlikle ve gizli
şekilde kullanmasına veya sandık kurulunun görevini yapmasına engel olmaya
kalkışanlar ile oy verme, oyların sayım ve dökümü veya tutanaklara geçirilmesi
gibi tüm sandık başı iş ve işlemlerinin düzenini bozmaya kalkışanları, başkan
uyarır. Bu uyarının gereğini yerine getirmeyen kimse, kolluk gücü çağrılarak
sandık çevresinden uzaklaştırılır.
Sandık kurulu başkanının bu maddede belirtilen görevini yapmaması
halinde, sandık kurulu karar alarak ilgili hakkında yukarıda belirtilen yetkiyi
kullanır ve durumu derhal ilçe seçim kurulu başkanına bildirir.
(Değişik fıkra: 13/3/2018-7102/8 md.) Sandık
çevresinde cebir, şiddet veya tehdit kullanarak sandık başı düzenini bozmaya
kalkışanlar, sandık kurulu başkanı veya üyelerinden biri tarafından yapılan
çağrı ya da seçmenlerin ihbarı üzerine gelen kolluk güçlerince
derhal sandık çevresinden uzaklaştırılır ve gerekli yasal işlem yapılır. Seçmenlerce
ihbar, o yer kolluk güçlerine şahsen yapılır.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde, yukarıda sayılan
tedbirlere uymayanlar, cezaevi idaresinin görüşü alındıktan sonra, güvenliği
zayıflatmayacak şekilde uygulama yapılarak, sandık çevresinden dışarı
çıkarılır.
(Değişik fıkra: 13/3/2018-7102/8 md.) Bu madde
uyarınca çağrılacak kolluk güçleri, başkanın talebine veya kurulun kararına
uymak zorundadır. Bu madde uyarınca sandık çevresine gelen kolluk güçleri,
başkanın talebine veya kurulun kararına uymak zorunda olup, çağrı veya ihbar
sebebi ortadan kalkınca sandık çevresinden ayrılır.
(Ek fıkra : 13/3/2018-7102/8 md.) Seçimin güvenliğini
sağlamakla görevli kolluk güçleri hariç, özel güvenlik görevlileri ve belediye
zabıtaları gibi görevliler de dâhil olmak üzere resmî üniforma ve silah taşıyan
kişiler, sandığın konulduğu bina, yapı ve bunların müştemilatına giremezler.
(Ek fıkra: 13/3/2018-7102/8 md.) Sandığın konulduğu
bina, yapı ve bunların müştemilatında hiç kimse, başkalarının görebileceği
şekilde bir siyasi parti veya adaya ait rozet, amblem veya benzeri işaretler ya
da propaganda amaçlı yayınlar taşıyamaz; yazılı, sözlü veya görüntülü
propaganda yapamaz. Bu fıkra hükümlerine uymayan kişiler kolluk güçleri
tarafından uzaklaştırılır.
Sandık kurulunun görev yaptığı yerde cep telefonu ile görüşme yapmak
yasaktır. Ancak sandık kurulu başkan ve üyelerinin, görevleri gereği yapacağı
görüşmeler bu hükmün dışındadır. Bu hükme aykırı davranan kimseler kurul
başkanı tarafından uyarılır. Bu uyarıya rağmen görüşmesini sürdüren kimse,
derhal oradan çıkarılır.
Sandık çevresinde bir suç işlenmesi halinde, sandık kurulu, durumu
tutanağa geçirir ve ilgili hakkında işlem yapılmak üzere kolluk güçlerini
çağırır.
(Değişik fıkra: 13/3/2018-7102/8 md.) İlçe seçim
kurulu başkanı, sandık çevresinde, sandık başı iş ve işlemlerinin düzen içinde
yürütülmesini ve sandığın konulduğu bina, yapı ve bunların müştemilatında
güvenliği ve bu Kanunda öngörülen yasaklara uyulmasını sağlayacak tedbirleri
alır; seçmenin ve bu yerlerde bulunma hakkına sahip diğer kişilerin buralara serbestçe
girmesini engelleyen veya güçleştiren her türlü hareketi önler. Bu kapsamda,
ilçe seçim kurulu başkanınca verilen talimatlara sandık kurulları, mülki ve
idari makamlar uymak zorundadır.”
7. 9. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un dördüncü fıkrası değiştirilen
98. maddesi şöyledir:
“Sandığın açılması ve zarfların sayımı:
Madde 98 – (Değişik: 8/4/2010-5980/19 md.)
Sandık, yukarıdaki maddelerde belirtilen iş ve işlemler
tamamlandıktan sonra, oy verme yerinde hazır bulunanların gözü önünde, sandık
kurulu başkanı tarafından açılır.
Sandıktan çıkan zarflar, sandık kurulu başkanı tarafından yüksek
sesle iki defa sayılır. İki sayım arasında fark olursa, üçüncü sayım yapılarak
sonucuna göre işlem yapılır ve o seçimde kullanılan toplam zarf sayısı tespit
edilir. Tespit edilen zarf sayısı, o seçim türüne ait özel tutanağın ilgili
yerine işlenir.
Bütün zarflar sayıldıktan sonra, geçerli olup olmaması yönünden
kontrol edilir.
Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe
seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, tamamı yırtılmış olan, üzerinde
ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza,
yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır.
(Değişik son cümle: 13/3/2018-7102/9 md.) Ancak, üzerinde sandık
kurulu mührü bulunmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Yüksek
Seçim Kurulu filigranı, amblemi ve ilçe seçim kurulu mührü bulunan zarflar ile
üzerinde leke veya çizik bulunsa dahi bunun özel işaret koymak amacıyla
yapıldığı kesin olarak anlaşılamayan zarflar geçerli sayılır.
İtiraza uğrayan zarflar ile itiraza uğramadan geçersiz sayılan
zarflar, başkan tarafından bir kenara ayrılır. Sandık kurulu, bütün zarflar
kontrol edildikten sonra, itiraza uğrayan zarfları inceleyerek, geçerli veya
geçersiz sayılması yönünde kararını verir. Bundan sonra, o sandıktan çıkan
geçerli ve geçersiz oy zarflarının toplam sayısı ayrı ayrı o seçim türüne ait
özel tutanağın ilgili yerine işlenir.
Geçersiz zarflar paketlenir ve paketin üzeri mühürlenerek zarf
sayısı yazılır. Bu zarflar saklanır ve kesinlikle açılmaz.
Bu işlemler yapıldıktan sonra, o sandıktan çıkan geçerli ve
geçersiz zarfların toplam sayısı ile o seçim türü için oy kullanan seçmen
sayısı karşılaştırılır.
Zarf sayısı, o seçim türü için oy kullanan seçmen sayısına eşit
veya eksik ise başkaca bir işlem yapılmaz.
Zarf sayısı oy kullanan seçmen sayısından fazla ise eşitliği
sağlamak için önce geçersiz zarf sayısı düşülür. Geçersiz zarf sayısının
düşülmesi halinde de eşitlik sağlanamıyorsa, sandık kurulu başkanı geçerli
zarflar arasından, eşitliği sağlayacak sayıda zarfı gelişigüzel çeker ve bu
zarflar açılmadan derhal yakılarak imha edilir. İmha edilen zarf sayısı
tutanağa yazılır.
Yukarıda belirtilen işlemler bittikten sonra, geçerli oy zarfları
sandığın içine tekrar konularak sayıma geçilir.
Bütün bu işlemler ayrıca tutanak defterine geçirilerek, sandık
kurulu başkan ve üyeleri tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Sandıklar, bütün seçimlere ait sayım ve döküm işlemleri bitinceye
kadar oy verme yerinden çıkarılamaz.”
8. 11. maddesiyle
298 sayılı Kanun’un ikinci fıkrasına (7) numaralı bendin eklendiği 101. maddesi
şöyledir:
“Geçerli olmayan oy pusulaları
Madde 101 – (Değişik: 8/4/2010-5980/21 md.)
Aşağıda yazılı;
1. Sandık kurulunca verilen ve o seçim için düzenlenmiş biçim ve
renkte olmayan,
2. Arkasında “Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu” filigranı
bulunmayan,
3. Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan,
4. Hiçbir yerine “EVET” mührü basılmamış olan,
5. Siyasi partilere veya bağımsız adaylara ayrılan alanlardan
birden fazlasına “EVET” mührü basılmış olan,
6. Birden fazla siyasi partiye veya bağımsız adaya ayrılan alana
taşmış “EVET” mührü bulunan,
7. Sandığın ait olduğu seçim çevresinden başka bir seçim çevresi
için düzenlenmiş olan,
8. Bütünlüğü bozulacak şekilde yırtılmış veya koparılmış olan,
9. Üzerine “EVET” mührü dışında veya “EVET” mührü yerine herhangi
bir özel işaret, herhangi bir isim, imza kaşesi, mühür veya parmak izi basılmış
olan,
10. Üzerinde yer alan siyasi partilere veya bağımsız adaylara ait
bölümleri belirgin bir şekilde ve özel olarak karalanmış, çizilmiş veya
işaretlenmiş olan,
11. Üzerinde yer alan matbu yazıların ve şekillerin dışında
yazılar veya harfler veya sayılar yazılmış veya şekiller çizilmiş olan,
birleşik oy pusulaları geçerli değildir.
Ancak aşağıdaki haller oy pusulalarını geçersiz kılmaz:
1. Zarfların açılması veya oyların okunması sırasında yırtılması.
2. Bütünlüğü bozulmaksızın bir kısmının kazaen yırtılması.
3. Herhangi bir şekilde lekelenmiş olup da bunun özel olarak
işaret koymak amacıyla yapıldığının anlaşılamaması.
4. Birleşik oy pusulasının katlanarak zarfa konulması sebebiyle
“EVET” mührü ile oy pusulasının arkasına basılan sandık kurulu mühür izinin oy
pusulasının diğer kısımlarına geçmesi.
5. Bir siyasi parti veya bağımsız aday alanına basılan “EVET”
mührünün sadece iki parti alanını ayıran çift çizgili bölgeye taşmış olması.
6. Başka bir siyasi partinin veya bağımsız adayın alanına taşmamak
kaydıyla, bir siyasi partinin alanına birden çok “EVET” mührü basılması.
7. (Ek: 13/3/2018-7102/11 md.) Yetkili seçim kurulları tarafından
gönderilen ve Tür-kiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı bulunan oy
pusulalarının arkasının sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.
Bir zarfta birden fazla oy pusulası kullanılan seçimlerde, zarftan
çıkan oy pusulalarından bir seçim türüne ait olanının geçersiz olması,
diğerlerinin geçersiz sayılmasını gerektirmez.
Muhtarlık seçimlerinde, bu maddede belirtilen geçersizlik
sebeplerinin dışında oy pusulalarının hangi sebeplerle geçersiz sayılacağı
Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenir.”
9. 22. maddesiyle 2972 sayılı Kanun’un ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere fıkranın eklendiği 19. maddesi şöyledir:
“Oyların kullanma şekli:
Madde 19 – (Değişik birinci fıkra : 7/8/1988 - 3469/4
md.) Seçmen; Yüksek Seçim Kurulu veya Yüksek Seçim Kurulunun izin ve
denetimiyle il seçim kurulları tarafından yaptırılıp sandık kurullarına kadar
ulaştırılan ve birleşik oy pusulaları ile birlikte kendisine verilen
"EVET" veya "TERCİH" yazılı mühürü alarak oyunu kullanmak
üzere kapalı oy verme yerine girer.
(Değişik: 28/12/1993 - 3959/14 md.) Seçmen sandık kurulunca
verilecek mühürü birleşik oy pusulasında tercih ettiği partiye veya varsa
bağımsız adaya ait özel daire içine basmak suretiyle oyunu kullanır.
(Ek: 13/3/2018 – 7102/22 md.) Belediye başkanlığı,
belediye meclisi üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve muhtarlık seçimlerinde oy
pusulaları aynı zarfa konulur. Ancak 298 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesi uyarınca seçim bölgelerinin birleştirilmesine karar verilmesi halinde,
muhtarlık seçiminde oy pusulası ayrı zarfa konulur ve bu zarf ayrı sandığa
atılır.
(Değişik : 28/12/1993 - 3959/14 md.) Oyunu kullanan seçmen
birleşik oy pusulalarını katlayarak zarfa koyar ve zarfı yapıştırır. Mühürü
sandık kurulu başkanına geri verir ve oyunu sandığa atar.
(Mülga:13/3/2018 – 7102/22 md.)
(Ek : 7/12/1988 - 3507/4 md.; Mülga:13/3/2018 – 7102/22 md.)”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
298 sayılı Kanun’un ilgili görülen 77. maddesi şöyledir:
“Sandığın, birleşik oy pusulalarının ve zarfların kurulca
mühürlenmesi:
Madde 77 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.)
Sandık kurulu başkanı, oy verme işlerine başlamadan önce, sandığın
boş olduğunu hazır bulunan sandık kurulu üyeleri ile müşahitler önünde tespit
ederek sandığı kapatır, mühür bozulmadan açılamıyacak şekilde sandık mühürü ile
mühürler.
Birleşik oy pusulası kullanılan seçimlerde, (Katlanıp zamklı
kenarı yapıştırılarak kapatılmak suretiyle zarf haline getirilen birleşik oy
pusulaları) bu Kanunda (zarf) deyimi geçen hallerde zarf olarak kabul edilir.
Şu kadar ki, zarflar için öngörülen çift mühür bulunmasına ilişkin
hükümler birleşik oy pusulalarına uygulanmaz.
Sandık kurulu, and içme, sandığı yerleştirme, kapalı oy verme
yerini düzenleme işlerini bitirdikten sonra, hazır bulunanlar önünde, birleşik
oy pusulalarını sayar, her birinin üzerine, sandık kurulu mühürünü basar,
böylece üzerinde sandık kurulunun mühürü bulunan birleşik oy pusulalarının
sayısını tesbit eder. Birleşik oy pusulası kullanılmayan seçimlerde, ilçe seçim
kurulu başkanından teslim alınan ve ilçe seçim kurulu başkanlığı mühürünü
taşıyan özel zarfları sayar, her birinin üzerine sandık kurulu mühürünü basar,
böylece üzerinde biri ilçe seçim kurulunun, diğeri sandık kurulunun mühürleri
bulunan çift mühürlü özel zarfların sayısını tespit eder.
Sandık kurulu, bu madde gereğince yaptığı işlemleri tutanak
defterine geçirip imzalar.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ,
Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 2/5/2018 tarihinde
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin ise esas inceleme
aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Volkan HAS
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu ve ilgili görülen
Kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un 1. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 5. Maddesinin
Birinci Fıkrasına Eklenen Cümlenin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
3. Dava dilekçesinde özetle; seçimlerin her türlü şaibeden uzak,
denetime açık ve saydam bir ortamda, seçmenlerin sandıklara erişimde bir
sıkıntı yaşamadan oy kullanmalarını sağlayacak şekilde gerçekleşmesinin
gerektiği; Anayasa Mahkemesinin 22/5/1987 tarihli ve E.1987/6, K.1987/14 sayılı
kararında, oyların serbestliğini etkileyecek yanlı girişim ve eylemlere karşı
devletin önlem alması gerektiğinin ve seçimlerin dürüstlük kurallarına uygun
biçimde yapılmasının devletin başta gelen yükümlülüğü olduğunun belirtildiği;
seçimlerin dürüstlüğü ilkesinin serbest seçim esasının bir gereği olduğu,
seçimlerin dürüst bir biçimde yapılmasının ise seçmenlerin seçimlerle ilgili
denetim olanaklarının kısıtlanmamasına bağlı olduğu; aynı binada oturan
seçmenlerin birbirlerini tanımaları nedeniyle sandık seçmen listelerini
denetleme olanaklarının bulunduğu, ancak aynı binada oturan seçmenlerin farklı
sandık bölgelerine kaydedilebilmelerini mümkün kılan dava konusu kuralla anılan
denetim imkânının seçmenlerin elinden alındığı; seçimde usulsüzlükleri tespit
eden seçmenlerin itiraz etme hakkı bulunmakla birlikte kural nedeniyle aynı
sandıkta oy kullanan seçmenlerin birbirini tanımayacak olması sebebiyle sahte
seçmenleri tespit etme, vefat edenlerin hâlen kayıtlı olup olmadığını bilme
veya binada boş daire varsa o haneye yazılı seçmen olup olmadığını ya da aynı
haneye fazladan seçmen yazılıp yazılmadığını denetleme imkânının kalmadığı, bu
suretle seçmen listelerinde hile ve usulsüzlük yapılma ihtimalinin arttığı;
seçmenlerin farklı sandık bölgelerine kaydedilmelerinin nüfusu ve yüzölçümü çok
geniş olan mahallelerde sandığa erişimde sıkıntılara yol açacağı; daha önce
sandık bölgelerinin oluşturulmasında uzaklık ve ulaşım güçlüklerinin dikkate
alınması öngörülmüş iken dava konusu kuralla aynı binada oturanların farklı
sandık bölgelerine kaydedilebilme kriterinin belli olmadığı ve bu konuda
açıklık bulunmadığı, siyasi partilerin seçmen listeleri üzerinde denetim
imkânının ortadan kaldırıldığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın serbest seçim
ilkesinin yer aldığı 67. ve seçimlerin dürüstlüğü ilkesinin yer aldığı 79.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural,
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
5. Dava konusu kuralla aynı binada oturan seçmenlerin, hane
bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı
sandık bölgelerine kaydedilebileceği belirtilmiştir.
6. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
7. Anayasa’nın 67. maddesinin birinci fıkrasında vatandaşların,
kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya
bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma
haklarına sahip oldukları belirtilmiş; ikinci fıkrasında seçimlerin ve
halkoylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve
döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı hükme bağlanmış;
dördüncü fıkrasında da bu hakların kullanılmasının kanunla düzenleneceği
öngörülmüştür.
8. Seçimlerin yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi
altında yapılacağını belirterek Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) oluşumunu ve
yetkilerini düzenleyen Anayasa’nın 79. maddesinde de “seçimin düzen
içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve
yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün
yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama” görevinin
YSK’ya verildiği görülmektedir. Maddede vurgulanan seçimlerin
dürüstlüğü ilkesi, 67. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
ilkeleri kapsadığı gibi onları ön plâna çıkarmaktadır. Anılan ilkeler de
dürüstlük ilkesini somutlaştırmakta, onunla birleşmekte ve bütünleşmektedir.
9. Anayasa’nın 67. maddesinin birinci fıkrasında vatandaşların,
seçme ve seçilme hakkına sahip oldukları hükme bağlanırken “kanunda
gösterilen şartlara uygun olarak” denilmek suretiyle bu hakların
kullanılmasının kimi koşullara ve düzenlemelere bağlı kılınabileceği
belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca yapılacak kanuni düzenlemelerde,
Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini belirleyen
13. maddesine uyulması gerektiği tabiidir.
10. Anayasa’nın 13. maddesi gereğince temel hak ve
özgürlükler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'da öngörülen sebeplerle
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dokunulamayacak öz her temel
hak ve özgürlük açısından farklılık göstermekle birlikte kanunla getirilen
sınırlamanın hakkın özüne dokunmadığının kabulü için temel hakların
kullanılmasını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve
etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerekir.
11. Temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yapılan sınırlamalar
yönünden ise bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleri ile
ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bir başka deyişle öze
dokunan sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkelerine
evleviyetle aykırı olacağından temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan
sınırlamalar yönünden demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkeleri
bakımından ayrıca inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
12. Öze dokunma yasağını ihlal etmeyen müdahaleler yönünden
gözetilmesi öngörülen demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramı,
öncelikle ilgili hak yönünden getirilen sınırlamaların demokratik toplum düzeni
bakımından zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek
en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini göstermesini
gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma,
bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın
karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir.
13. Anayasa'nın 13. maddesinde ifade edilen ölçülülük
ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda
dikkate alınması gereken bir diğer ilkedir. Demokratik toplum düzeninin
gerekleri ve ölçülülük ilkeleri, iki ayrı kriter olarak düzenlenmiş olmakla
birlikte bu iki kriter arasında sıkı bir ilişki vardır. Temel hak ve
özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın demokratik toplum düzeni için
gerekli nitelikte, başka bir ifadeyle öngörülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmekle birlikte temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü
bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekir.
14. Ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile
sınırlama araçları arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak
istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın
denetlenmesidir. Bu sebeple kuralın hedeflenen amaca ulaşabilmek için
elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
15. Belirtilen nitelikleri gereği, Anayasa'nın 13. maddesinde yer
alan ve aralarında sıkı bir ilişki bulunan temel hak ve hürriyetlerin
özü, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük
ilkesi kavramları, bir bütünün parçaları olup demokratik bir hukuk
devletinde özgürlükler rejiminde gözetilmesi gereken temel ölçütleri
oluşturmaktadırlar.
16. Dava konusu kural, aynı binada oturan seçmenlerin farklı
sandık bölgelerine kaydedilmeleri konusunda takdir yetkisi tanımaktadır. 298
sayılı Kanun’un 14. maddesine göre seçim türüne göre sandık bölgesi seçmen
sayısını belirlemek YSK’nın yetkileri arasında olduğundan dava konusu kuralın
öngördüğü takdir yetkisi de YSK’ya aittir. Ancak bu takdir yetkisinin kullanımı
yine kural uyarınca iki şarta bağlanmış durumdadır. Buna göre aynı binada oturan
seçmenler farklı sandık bölgelerine kaydedilse bile hane bütünlüğü korunacak ve
bu farklı sandık bölgesi aynı seçim bölgesi içinde olacaktır.
17. Kuralın amacı, madde gerekçesinde “…sandık bölgesine
ayırma işlemi yapılırken Anayasada yer alan seçimin serbestliği ve gizli oy
ilkesini sağlamak amacıyla, gerektiğinde aynı binada oturan seçmenlerin hane
bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı
sandık bölgelerine kaydedilebilmelerine imkân tanınmaktadır.” şeklinde
ifade edilmektedir.
18. Kanun’un 4. maddesine göre her muhtarlığın bir seçim bölgesi
olduğu ve aynı hanede bulunanların aynı sandık bölgesine kaydedilecekleri
gözetildiğinde aynı binada oturan seçmenlerin aynı muhtarlıktaki farklı bir
sandık bölgesine kaydedilebilmelerinin, seçme hakkını ortadan kaldıran
veya onu kullanılamayacak ölçüde sınırlayan bir düzenleme olarak
nitelendirilemeyeceği açıktır.
19. Serbest seçim demokrasinin olmazsa olmaz unsurudur. Halkın
yönetimi anlamına gelen demokrasilerde yönetilenlerin iradesinin
yönetime yansıması ve belirleyici olması, serbest ve dürüst seçimlerin
yapılmasına bağlıdır. Bu bağlamda demokratik toplum düzeni, seçimlerin güven
içinde, serbest seçim ve gizli oy ilkelerine bağlı şekilde gerçekleştirilmesine
yönelik olarak devletin her türlü tedbiri almasını gerektirmektedir. Kuralın
gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda oy hakkına getirilen anılan sınırlamanın
serbest seçim ve gizli oy ilkelerinin sağlanmasına yönelik olduğu anlaşıldığından
söz konusu sınırlama demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık
taşımamaktadır.
20. Öte yandan aynı binada oturan seçmenlerin kaydedilecekleri
sandık bölgeleri aynı seçim bölgesi içinde, bir başka deyişle ikamet ettikleri
mahalle veya köy içinde yer alacağından seçim hakkına yapılan müdahalenin
bireylere aşırı bir külfet yüklemediği ve ölçülü olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır.
21. Serbest seçim ilkesi seçmenin hiçbir
müdahaleye, baskıya ve etkiye kapılmadan oyunu kullanmasını ifade eder. Oyunu
kullanacak seçmenin özgür iradesine yönelik her tür etki, baskı sayılır.
Seçmeni dolaylı da olsa, olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek her türlü
girişimin önlenmesi gerekir. Vatandaşların oy hakkını Anayasa'nın öngördüğü
ilkelere uygun olarak kullanmalarını sağlamak devletin yükümlülüğüdür.
22. Bu bağlamda aynı binada oturan seçmenlerin, hane
bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı
sandık bölgelerine kaydedilmelerinin, kullandıkları oyun belirlenmesini
kolaylaştırmaması karşısında özgür iradeleri doğrultusunda oy kullanmalarına
olumsuz etki edecek bir duruma yol açtığı söylenemez. Bu nedenle kuralda
serbest seçim ilkesine de aykırılık bulunmamaktadır.
23. Diğer yandan, Kanun’un 28. ila 48. maddelerine göre muhtarlık
bölgesi askı listelerinin muhtarlıklarda belirli bir süreyle askıya çıkartılıp
seçmenlerin incelemesine tabi tutulduğu, muhtarlık bölgesi askı listeleri ile
sandık bölgesi askı listelerinin adres sistemine göre hazırlandığı, bu itibarla
seçmenlerin aynı binada oturan diğer seçmenlere ait kayıtları da görüp inceleme
imkânına sahip oldukları, söz konusu listelerin seçime girmeye hak kazanan
siyasî partilere gönderilmesi nedeniyle anılan siyasî partilerin de her aşamada
seçmen kayıtlarını takip edebildikleri, muhtarlık bölgesi askı listeleri ile
sandık bölgesi askı listelerinin askıya çıkartılıp gelen itiraz ve şikâyetlerin
karara bağlanması üzerine seçmen kütüğünün kesinleşmesinin ardından sandık
bölgesine ayırma işleminin yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda aynı binada
oturan seçmenlerin farklı sandık bölgelerine kaydedilmesinin seçmen
kayıtlarında usulsüzlüklere neden olacağı ve bu itibarla seçimlerin dürüstlüğü
ilkesinin zarar göreceği iddiası yerinde görülmemiştir.
24. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
B. Kanun’un 2. Maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 14. Maddesinin
Birinci Fıkrasına Eklenen (16) Numaralı Bendin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
25. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla tanınan yetkinin
çerçevesinin kanunla çizilmediği, usul ve esaslarının belirlenmediği, kuralda
yer alan “Seçim güvenliği açısından gerekli görülmesi…” ibaresinin
belirsiz olduğu ve idareye oldukça geniş bir takdir yetkisi tanıdığı, oy
hakkının kullanılması ile serbestliği ve seçimin dürüstlüğünü doğrudan
etkileyen böyle bir kararın hangi ilkeler çerçevesinde ve hangi usullerle
alınabileceğinin kanunla açık bir şekilde düzenlenmesi gerektiği, sandıkların
taşınmasının seçmenin sandıklara erişimini zorlaştıracağı, bu itibarla oy
kullanma hakkına ölçüsüz müdahalede bulunulduğu, bu düzenlemeyle aynı zamanda
seçmen iradesinin baskı altına alındığı, sandıkların taşınması, sandık ve seçim
bölgelerinin birleştirilmesi ve karma seçmen listelerinin düzenlenmesiyle
seçmen ve siyasi partilerce yapılan denetimlerin zorlaştırıldığı ve sandığın
her türlü müdahaleye açık hâle getirildiği, seçmen kaydında ve oy kullanımında
hata ve usulsüzlüklerin önünün açıldığı, bu konuda valiye yetki tanınmasının
siyasî iktidarın bu sürece müdahale ihtimalini artırdığı ve seçimlerin yargı
denetimi ve gözetimi altında yapılması gerektiği yönündeki anayasal ilkeyle de
bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 7., 13., 67. ve 79. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
26. Dava konusu kural YSK’ya, seçim güvenliği açısından gerekli
görülmesi durumunda, vali veya il seçim kurulu başkanının oy verme gününden en
geç bir ay önce talepte bulunması hâlinde, o yerdeki sandıkların en yakın seçim
bölgelerine taşınmasına, sandık bölgelerinin birleştirilmesine, muhtarlık
seçimleri hariç olmak üzere seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen
listelerinin karma şekilde düzenlenmesine ve bu hususların ilanına karar verme
yetkisi tanımaktadır.
27. Anayasa’nın 7. maddesinde, “Yasama yetkisi Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.”
denilmektedir. Yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olması ve
bu yetkinin devredilememesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereğidir.
28. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimi
Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenmiştir.
29. Vatandaşların seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu
Anayasa’nın 67. maddesinin birinci fıkrasında, seçimlerin temel ilkeleri anılan
maddenin ikinci fıkrasında, seçimlerin yargı organlarının genel yönetimi ve
denetimi altında yapılacağı ise 79. maddesinde hükme bağlanmıştır.
30. Dava konusu kural uyarınca YSK, seçim güvenliği açısından
gerekli görülmesi durumunda, vali veya il seçim kurulu başkanının oy verme
gününden en geç bir ay önce talepte bulunması hâlinde dört hususa karar
verebilecek ve bu kararlarını ilan edebilecektir. Bunlar; o yerdeki sandıkların
en yakın seçim bölgelerine taşınması, sandık bölgelerinin birleştirilmesi,
muhtarlık seçimleri hâriç olmak üzere seçim bölgelerinin birleştirilmesi ve
taşınmasına karar verilen sandıklar ile birleştirilen sandık ve seçim
bölgelerine ait seçmen listelerinin karma şekilde düzenlenmesidir.
31. Kural, YSK’ya seçmenin oyunu kullanacağı sandıktan daha uzak
mesafede bulunan başka bir sandıkta oy kullanmasına yol açabilecek nitelikte
bir yetki verdiğinden bu yetkinin kullanılmasının oy hakkının sınırlanması
sonucunu doğuracağı açıktır.
32. Oy hakkına getirilen bu sınırlamanın sebebi, kuralda açıkça
ifade edildiği üzere seçim güvenliğidir. En genel anlamda seçimlerin huzur ve
güven içinde yapılmasını ifade eden seçim güvenliği; seçmenin hiçbir baskı ve
etki altında kalmadan, özgür iradesi doğrultusunda oy kullanmasını ve bu
suretle ortaya konulan iradenin muhafazasını ve sağlıklı olarak tespitini
sağlayan tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.
33. Kural uyarınca seçmenin, oyunu daha uzak mesafede bulunan bir
sandıkta kullanmak zorunda bırakılabilmesinin, oy kullanma hakkını tamamen
ortadan kaldırdığı ve bu suretle hakkın özüne dokunduğu söylenemez.
34. Kuralın öngördüğü sınırlamanın seçim güvenliğinin sağlanmasına
yönelik olduğu gözetildiğinde demokrasinin temelini oluşturan seçimlerin
güvenli bir şekilde yapılması amacıyla getirilen söz konusu
sınırlama, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı da
görülemez.
35. Dava konusu kuralla oy hakkına yapılan müdahalenin seçim
güvenliğinin sağlanması amacına dönük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü
olması gerekir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılıkolmak
üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen
müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak
istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif
bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise
bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir. Öngörülen tedbirin,
ulaşılmak istenen seçim güvenliğinin sağlanması amacı karşısında seçmenin
olağandışı ve aşırı bir yük altına sokulması durumunda müdahalenin orantılı ve
dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez.
36. Sandıkların taşınmasının, sandık ve seçim bölgelerinin
birleştirilmesi ile seçmen listelerinin karma şekilde düzenlenmesinin seçim
güvenliğinin sağlanması bakımından elverişsiz bir araç olduğu söylenemez.
37. Öte yandan kuralla öngörülen tedbirlerin alınabilmesi için
doğal afet, terör ve şiddet olaylarının yaygınlaşması gibi o bölgede seçim
güvenliğinin sağlanmasını imkânsız hâle getiren ya da oldukça güçleştiren
nedenlerin bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla kuralla getirilen sınırlamanın
gerekli olmadığı sonucuna varılamaz.
38. Seçmenin oy kullanma hakkını kullanmasının önündeki engellerin
kaldırılmasının devletin görevi olduğu ve bu kapsamda sandıkların taşınması,
sandık veya seçim bölgelerinin birleştirilmesi hâlinde de bu birleştirmenin oy
kullanımı bakımından ortaya çıkarabileceği güçlükler yönünden gerekli
tedbirlerin alınması gerektiği açıktır. Ayrıca sandıklar herhangi bir seçim
bölgesine değil yalnızca en yakın seçim bölgelerine (muhtarlıklara)
taşınabilir. Seçim bölgelerinin birleştirilmesi ise aynı seçim çevresi
dâhilinde olabilir. Diğer taraftan kural kapsamındaki tedbirlere
yalnızca seçim güvenliği açısından gerekli olması hâlinde ve seçim güvenliğine
yönelik sorunun büyüklüğü ile orantılı
olarak başvurulabilir. Dolayısıyla kuralla seçme hakkına getirilen
sınırlamanın orantılı olduğu ve bireylere aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna
ulaşılmaktadır.
39. Kaldı ki kuralda muhtarlık seçimlerinin birer mahalle veya
köyden ibaret olan seçim bölgelerinin birleştirilmesine karar verilemeyeceği
öngörülmek suretiyle seçmenin kendi seçim bölgesi dışındaki bir seçim
bölgesinde gerçekleşen muhtarlık seçimine müdahale etmesinin önüne geçilmiş ve
böylece bir seçim bölgesini ilgilendiren muhtarlık seçiminin yalnızca ait
olduğu bölgede bulunan seçmenlerin iradeleriyle gerçekleştirilmesi mümkün
kılınmıştır.
40. Diğer yandan askıya çıkarılmak veya gönderilmek suretiyle
seçmenlerin ve siyasî partilerin denetimine sunulan muhtarlık bölgesi askı
listeleri ile sandık bölgesi askı listelerine yönelik itiraz ve şikâyetlerin
incelenip karara bağlanması üzerine seçmen kütüğünün kesinleşmesinin ardından
sandıkların taşınmasına, sandık veya seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile
seçmen listelerinin karma şekilde düzenlenmesine karar verilebileceğinden,
seçmen kütüğünün oluşumu ve kesinleşmesiyle ilgisi bulunmayan
kuralın, seçmen kaydında ve oy kullanımında hata ve usulsüzlüklerin
artmasına yol açacağı söylenemez.
41. Kuralda öngörülen yetkilerin kullanımının, Anayasa’nın 79.
maddesi uyarınca seçimlerin genel yönetimi ve denetiminde kesin karar vermekle
yetkili kılınmış olan YSK’nın kararına bağlanmış olması, sandıkların taşınması,
sandık veya seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen listelerinin karma
şekilde düzenlenmesi konusunda valilerin talepte bulunması hâlinde dahi YSK’nın
takdir yetkisine sahip olması, bu kapsamda valilerin söz konusu taleplerinin
reddine karar vermesinin mümkün olması nedeniyle kuralın, seçimlerin yargı
denetimi ve gözetimi altında yapılması gerektiği yönündeki anayasal ilkeyle
bağdaşmayan bir yönü de bulunmamaktadır.
42. Diğer yandan kuralda YSK’nın o yerdeki sandıkların en yakın
seçim bölgelerine taşınmasına, sandık bölgelerinin birleştirilmesine, muhtarlık
seçimleri hariç olmak üzere seçim bölgelerinin birleştirilmesi ile seçmen
listelerinin karma şekilde düzenlenmesine ve bu hususların ilanına karar
verebileceği öngörülmek suretiyle YSK’ya tanınan yetkiler ile bu yetkilerin
kapsamının, söz konusu hususlara vali veya il seçim kurulu başkanının oy verme
gününden en geç bir ay önce talepte bulunması hâlinde karar verilebileceği
belirtilerek anılan yetkilerin kullanılma usulünün, seçim güvenliği açısından
gerekli görülmesi durumunda ilgili kararların alınabileceği hükme bağlanmak
suretiyle de söz konusu yetkilerin kullanılabileceği koşulların açıkça
belirlendiği görüldüğünden kuralın belirsiz olduğu, dolayısıyla yasama
yetkisinin devri sonucunu doğurduğu söylenemez.
43. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 7., 13., 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
C. Kanun’un 3. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un Başlığıyla Birlikte
Değiştirilen 22. Maddesinin Birinci Fıkrasının İkinci Cümlesi ile İkinci
Fıkrasının İncelenmesi
1. İptal Taleplerinin Gerekçeleri
44. Dava dilekçesinde özetle; kamu görevlilerinin siyasallaştığı
ve ihraç edilme kaygısı yaşadığı bir dönemde dava konusu kurallarla sandık
kurulu başkanının kamu görevlilerinden olma zorunluluğunun öngörülmesinin
serbest seçim ile seçimlerin dürüstlüğü ilkelerinin sorgulanmasına ve bu
konudaki endişelerin artmasına yol açtığı, kamu görevlisi olması sebebiyle
sandık kurulu başkanının bağımsız ve tarafsız hareket edemeyeceği, kamu
görevlilerinin siyasallaştığı ve iktidar partisinin görevlileri hâline geldiği
bir ortamda başkanın kamu görevlileri arasından seçilmesinin seçim güvenliği ve
seçimlerin serbestliği üzerinde büyük bir baskı oluşturacağı, oyların sayımında
usulsüzlük yapma ihtimalinin arttığı, oyların sayımında muhalefete ait oyların
geçersiz sayılabilmesi ve ittifak parti oylarında kuralların daha esnek
uygulanması nedeniyle seçmen iradesinin bozulması riskinin bulunduğu, siyasî partilerin
seçimler üzerindeki denetim yetkilerinin kısıtlandığı belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
45. 298 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesiyle ilçe seçim kurulu başkanının, o ilçede görev yapan tüm kamu
görevlilerini gösteren ve mülki idare amirince yerleşim yeri adresleri esas
alınmak suretiyle kendisine gönderilen listede yer alan kamu görevlileri
arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu
görevlisini ad çekme suretiyle tespit edeceği ve bu kişiler arasından mani hali
bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirleyeceği öngörülmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi
hâlinde, kamu görevlileri arasından belirlenen üyenin, bu üyenin de bulunmaması
durumunda en yaşlı üyenin sandık kuruluna başkanlık etmesi hükme
bağlanmaktadır. Söz konusu cümle ve fıkra, dava konusu kuralları
oluşturmaktadır.
46. Serbest seçim ilkesi Anayasa’nın 67. maddesinin ikinci
fıkrasında, seçimlerin dürüstlüğü ilkesi ise 79. maddenin ikinci fıkrasında
güvence altına alınmıştır.
47. Dava konusu kurallar, sandık kurulu başkanının kamu
görevlileri arasından belirlenmesi, sandık kurulu başkanı gelmediği takdirde,
öncelikle kamu görevlisi olan sandık kurulu üyesinin kurula başkanlık etmesi
esasını getirmektedir. Bu kapsamda sandık kurulu başkanının belirlenmesi
öncesinde ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri
tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim
kurulu başkanlıklarına gönderilecektir. Dava konusu cümle uyarınca ilçe seçim
kurulu başkanı, mülki idare amirince gönderilen listede yer alan bu kamu
görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı
kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit edecek ve bu kişiler arasından mani
hâli bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirleyecektir. Bu şekilde
belirlenen sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi hâlinde ise dava konusu
fıkraya göre kamu görevlileri arasından belirlenmiş sandık kurulu üyesi, bu
üyenin de bulunmaması durumunda en yaşlı üye kurula başkanlık edecektir.
48. Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesine göre
mülki idare amiri tarafından gönderilen listede ilgili ilçede görev yapan,
herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm kamu görevlilerine yer verilmesinin ve
dava konusu cümle uyarınca sandık kurulu başkanının ilçe seçim kurulu
başkanınca ad çekme suretiyle tespit edilmesinin sandık kurulu başkanının,
önceden bilinmesi mümkün olmayacak şekilde belirlenmesini sağlamaya yönelik
olduğu anlaşılmaktadır.
49. Kamu görevlilerine ilişkin temel düzenleme niteliğindeki
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 7. maddesinde
devlet memurlarının tarafsız davranma yükümlülüklerinin bulunduğu, siyasî
düşünce ve benzeri sebeplerle ayrım yapamayacakları, görevlerini kanunlara
uygun olarak yapacakları, aksine davranışların anılan Kanun’un 125. maddesi
uyarınca disiplin yaptırımını gerektirdiği belirtilmektedir. 298 sayılı
Kanun’un 21. maddesine göre bir başkan ve altı asıl üye ile toplanan sandık
kurulunun beş üyesinin, 23. madde uyarınca o seçim çevresinde seçime katılan ve
ilçede teşkilatı bulunan siyasi partilerden, son milletvekili genel seçiminde o
ilçede en çok oy almış olan beş partinin bildirdiği kişilerden oluştuğu ve 82.
maddeye göre sandık kurulu üyelerinin, adayların, milletvekillerinin, o
sandıkta görevli müşahitlerin, siyasi partilerin seçim kurullarına bildirdikleri
itiraza yetkili kişiler ile temsilcilerinin sandık çevresinde bulunma hakkına
sahip oldukları görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde sandık
kurulu başkanının kamu görevlileri arasından belirlenmesinin seçim güvenliğiyle
bağdaşmadığı ve siyasî partilerin seçimler üzerindeki denetim yetkisini
kısıtladığı söylenemez.
50. Öte yandan Kanun’un 82. maddesinde, sandık kurulu başkanının
alacağı tedbirlerin, o sandık çevresinde bulunma hakkına sahip kimselerin seçim
iş ve işlemlerini takip etmelerini engelleyecek mahiyette olamayacağı, sandık
kurulu başkanının görevlerini ihmal etmesi hâlinde karar almak suretiyle sandık
kurulunun bu görevleri yerine getirebileceği, sandık kurulu başkanının yanı
sıra üyelerden birinin veya seçmenlerin de kolluk güçlerini çağırma yetkisinin
bulunduğu, 95. maddede oy sayımının ve dökümünün açık olarak yapılması
gerektiği, 100. ve 105. maddelerde zarfların açılmasının, oyların sayımının ve
dökümünün sandık kurulunca yapılacağı, oyların geçersizliğine sandık kurulunun
karar vereceği, sandık sonuç tutanağının sandık kurulunca imzalanacağı, 110. ve
127. maddelerde de sandık kurulu ve başkanının kural olarak her türlü iş ve
işlemine karşı itiraz ve şikâyetin mümkün olduğu hükme bağlanmak suretiyle
sandık kurulu veya başkanı tarafından gerçekleştirilen iş ve işlemlerin
denetimini gerçekleştirmek ve oyların sağlıklı biçimde sayılmasını sağlamak
amacıyla yasal tedbirlerin alındığı görülmektedir.
51. Aynı şekilde 298 sayılı Kanun’un 163. ve 164. maddelerinde
sandık kurulu başkanı ve üyelerinin seçim işlerini bozucu davranışlarda
bulunmasının suç olarak düzenlenmesi, seçime katılmayan seçmen adına sahte imza
atmak, mühür koymak veya parmak basmak gibi hileli bir hareket ile sandığa oy
atan veya attıran ile seçimin neticesini bozan veya bozduran, seçim
tutanaklarını tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyen ya da tahrif eden
veya ettiren kimsenin sandık kurulu başkanı veya üyesi olmasının cezayı
ağırlaştırıcı sebep olarak hükme bağlanması da sandık kurulu başkanı ve üyelerinin
görevlerini dürüst, tarafsız ve objektif biçimde yapmalarını gerçekleştirmeye
yöneliktir.
52. Sandık kurulunun ve başkanının işlemlerinin denetlenmesini ve
gerektiğinde düzeltilmesini sağlayan, oy sayımının ve dökümünün açık olması
zorunluluğunu öngören, seçim sonucunu etkileyebilecek tüm konularda başkanın
yerine sandık kurulunu yetkili kılan ve sandık kurulu başkanı ve üyeleri
hakkında ağır cezai yaptırımlar öngören anılan hükümlerin varlığı da dikkate
alındığında sandık kurulu başkanının kamu görevlileri arasından belirlenmesinin
seçimlerin dürüstlüğü ilkesini olumsuz etkileyen bir yönünün bulunmadığı
açıktır.
53. Sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi hâlinde kamu
görevlileri arasından belirlenen üyenin kurula başkanlık etmesini öngören
düzenleme de yukarıdaki gerekçelerle Anayasa’ya aykırı değildir. Bu üyenin de
bulunmaması durumunda en yaşlı üyenin kurula başkanlık edeceğinin kurala
bağlanmasına da anayasal bir engel bulunmamaktadır.
54. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptali taleplerinin reddi gerekir.
Engin YILDIRIM ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT Kanun’un 22. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi yönünden bu görüşe katılmamıştır.
Ç. Kanun’un 4. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 23. Maddesinin
Değiştirilen Altıncı Fıkrasının “...ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye
sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu
kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak
belirler.” Bölümünün İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
55. Dava dilekçesinde özetle; Kanun’un 3. maddesiyle 298 sayılı
Kanun’un başlığıyla birlikte değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi ile ikinci fıkrasına yönelik gerekçelerle kuralın Anayasa’nın
67. ve 79. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
56. 298 sayılı Kanun’un 23. maddesinin altıncı fıkrasında ilçe
seçim kurulu başkanının, sandık kurulunun bir asıl ve bir yedek üyesini
belirlemek için öncelikle, mülki idare amirince yerleşim yeri adresleri esas
alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına bildirilen ve o
ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerini gösteren listeden sandık kurulu
başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye
sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit edeceği ve bu kişilerden
mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirleyeceği
öngörülmüş olup anılan fıkranın “…ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye
sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu
kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak
belirler.” bölümü, dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
57. Dava konusu kural, sandık kurulunun bir asıl ve bir yedek
üyesinin kamu görevlileri arasından belirlenmesi esasını benimsemektedir. Bu
kapsamda sandık kurulunun asıl ve yedek üyesinin belirlenmesi öncesinde ilçede
görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri tarafından
yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu
başkanlıklarına gönderilecektir. Ardından ilçe seçim kurulu başkanı kural
uyarınca, mülki idare amirince gönderilen listede yer alan ve sandık kurulu
başkanı olarak belirlenmeyen kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık
üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit edecek ve bu
kişiler arasından mani hâli bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi
olarak belirleyecektir.
58. Kanun’un 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte
değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci fıkrasının
Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden
de geçerlidir.
59. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
D. Kanun’un 5. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 68. Maddesinin
Değiştirilen İkinci Fıkrasının İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
60. Dava dilekçesinde özetle; kuralın seçmen iradesini etkilemeye
yönelik bir algı çalışması olduğu, yasama ve yürütme organlarının seçimlerinin
farklı seçimler olması nedeniyle oy pusulalarının da farklı zarflara konulması
gerektiği, her iki oy pusulasının tek zarfa konulmasının seçmenin her iki
seçimi aynileştirmesi sonucunu doğuracağı, farklı tercihlerde bulunan seçmenin,
bu oy pusulalarının aynı zarfa konulması durumunda farklı tercihlerde
bulunduğunun anlaşılabileceği kaygısına kapılabileceği ve bu nedenle gerçek
tercihlerini oyuna yansıtmaktan kaçınabileceği, her iki oy pusulasının aynı
zarfa konulmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı, her oy pusulasının farklı
zarflara konulması usulünün işletilmesinde bir zorlukla karşılaşılmadığı,
zarfların farklı renkte yapılması ve üzerlerine ait olduğu seçimlerin yazılması
hâlinde bir karışıklık yaşanmayacağı, her iki oy pusulasının tek zarfa
konulmasının oyların sayımı ve dökümünde sorun oluşturacağı, oy pusulalarına
seçmence basılan mührün yayılması suretiyle oyların geçersizliğine neden
olabileceği ve oy kullanmayı zorlaştıracağı, bu itibarla serbest seçim ve
seçimlerin dürüstlüğü ilkeleriyle bağdaşan bir yönü bulunmadığı belirtilerek
kuralın Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
61. Dava konusu kural, Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin
birlikte yapılması hâlinde oy pusulalarının aynı zarfa konulmasını
öngörmektedir.
62. Serbest seçim ve seçimlerin dürüstlüğü ilkeleri, Anayasa’nın
67. ve 79. maddelerine göre seçimlerin temel ilkelerindendir.
63. Kural uyarınca, birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekili
seçimlerinde her iki seçime ilişkin oy pusulaları aynı zarfa konulacaktır.
Bunun doğal sonucu ise her iki seçim için tek sandığın kurulması ve oy
pusulalarının konulduğu zarfın da bu sandığa atılmasıdır.
64. Kuralın amacı, madde gerekçesinde “…bu iki seçime ait
oy pusulalarının sehven farklı zarflara konulması veya zarfın atılacağı
sandığın karıştırılması gibi nedenlerle, oyların geçersiz sayılmasına sebebiyet
verilmemesi amacıyla, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle, birlikte yapılan
Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde oy pusulalarının aynı zarfa
konulması öngörülmektedir.” şeklinde ifade edilmiştir.
65. Seçme hakkının düzenlendiği Anayasa’nın 67. maddesinde “Bu
hakların kullanılması kanunla düzenlenir.” denilmek suretiyle kanun
koyucunun seçme hakkının ne şekilde kullanılacağını belirleme konusunda takdir
yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca anayasal ilke ve
kurallara uygun olmak kaydıyla oy kullanma usulünü belirlemek kanun koyucunun
takdir yetkisi kapsamındadır.
66. Kanun koyucu bu takdir yetkisini seçmenin özgür iradesinin
hiçbir baskıya maruz kalmadan sandığa yansıması amacına yönelik olarak kullanmak
durumundadır. Bu bağlamda 298 sayılı Kanun’un 75., 76., 91. ve 92. maddeleri,
seçimlerde yeteri kadar kapalı oy verme yerinin hazırlanmasını, kapalı oy verme
yerinin içerisinin dışarıdan gözetlenemeyecek nitelikte olmasını, oy pusulasını
veya zarfı alan seçmenin oyunu kapalı oy verme yerinde kullanmasını ve seçmenin
kapalı oy verme yerinden dışarı çıkmadıkça hiç kimsenin oraya giremeyeceğini
hükme bağlamaktadır. Bu düzenlemelerin seçmenin ne yönde oy kullandığının
bilinmesini engellemeye yönelik olduğu açıktır. Bu kapsamda seçmenin hiçbir
baskı ve etki altında kalmadan özgür iradesi ile oy kullanabilmesi yönünden
farklı seçimlere ait oy pusulalarının ayrı zarflara konulması ile aynı zarfa
konulması arasında fark bulunduğu söylenemez.
67. Her seçim türüne ilişkin ayrı bir oy pusulasının seçmene
verilmesi suretiyle seçmenin her seçimde farklı yönde oy kullanabilmesi
imkânının sağlanmış olduğu dikkate alındığında söz konusu oy pusulalarının aynı
zarfa konulmasının seçmenin farklı yöndeki seçim iradelerini ortaya koyması
bakımından bir güçlük yaratmadığı açıktır.
68. Öte yandan seçimlerde dürüstlüğü sağlamak amacıyla öngörülmüş
olan, oyların sayım ve dökümünün Kanun’un 95. maddesinin birinci fıkrasına göre
açık olarak yapılması ilkesi ile bu ilke çerçevesinde 82. maddenin ikinci
fıkrası uyarınca sandık çevresinde hazır bulunma yetkisine sahip kimselerin de
sandık kurullarınca yapılan oyların sayımı ve dökümü işlemini takip
edebilmeleri konusunda birden fazla oy pusulasının aynı zarfa konulduğu
seçimler bakımından bir farklılığa gidilmediği, anılan ilkelerin aynı zarf
içinde birden fazla oy kullanılan seçimlerde de geçerli olduğu görülmektedir.
69. Ayrıca Kanun’un 100. maddesinde aynı zarf içinde birden fazla
oy kullanılan seçimlerde, zarfın içinden çıkan oy pusulalarının okunmadan önce
seçim türüne göre ters çevrilerek tasnif edilip masanın üzerine konulacağının,
zarfların açılması bittikten sonra zarfların içinden eksik çıkan oy
pusulalarının hangi seçime ait olduğunun ve boş zarfların sayısının tespit edileceğinin,
birlikte yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde öncelikle
Cumhurbaşkanı seçimine ait oy pusulalarının sayımının ve dökümünün
yapılacağının hükme bağlanması ile 100. ila 107. maddelerde oyların sayımı ve
dökümüne ilişkin diğer hususların tüm seçim usulleri açısından geçerli olacak
biçimde ayrıntılı olarak düzenlendiği gözetildiğinde aynı zarf içinde birden
fazla oy kullanılan seçimlere ilişkin oyların sayımı ve dökümü usulünde
belirsizlik olduğu ve bu nedenle oyların sayımı ve dökümünün sorun oluşturacağı
söylenemez.
70. Diğer yandan birden fazla oy pusulasının aynı zarfa
konulmasının oy pusulaları üzerine seçmence basılan mührün yayılması suretiyle
oyların geçersizliğine neden olabileceği ileri sürülmüş ise de birden fazla
siyasî parti veya bağımsız adaya ayrılan alana taşmış mühür bulunan oy
pusulasının geçerli olmayacağını öngören Kanun’un 101. maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendi, yalnızca aynı zarf içinde birden fazla oy
kullanılan seçimlerde geçerli olmayıp oy pusulalarının her birinin ayrı
zarflara konulması suretiyle gerçekleştirilen seçimler bakımından da uygulanan
ortak bir geçersizlik sebebidir. Bu itibarla bir oyun geçersiz sayılması için
oy pusulası üzerine seçmence basılmış olan mührün yayılması yeterli olmayıp
birden fazla siyasî parti veya adayın alanına taşması gerekmektedir. Bu ihtimal
ise yalnızca birden fazla oy pusulasının aynı zarfa konulması durumunda geçerli
olmayıp her bir oy pusulasının ayrı zarflara konulması hâlinde de söz
konusudur. Seçmenin asgari özen göstermesi suretiyle de anılan ihtimalin
gerçekleşmesinin önlenmesi mümkündür.
71. Ayrıca farklı oy pusulalarının aynı zarfa veya farklı zarflara
konulmasının öngörülmesi, bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun
takdirindedir. Dolayısıyla bu hususlar, yerindelik denetimi kapsamında olup
anayasa yargısının denetiminin konusu dışında kalmaktadır.
72. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
E. Kanun’un 8. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 82. Maddesinin
Değiştirilen Beşinci Fıkrasının Birinci Cümlesinde Yer Alan “...ya da
seçmenlerin ihbarı...” İbaresi ile İkinci Cümlesinin İncelenmesi
1. İptal Taleplerinin Gerekçeleri
73. Dava dilekçesinde özetle; kurallarla kolluk güçlerinin sandık
çevresinde hazır bulunmasının kolaylaştırıldığı, sandık çevresine kolluk
güçlerinin her an girebilecek olmasının seçmenler ve özellikle muhalefet parti
temsilcileri üzerinde baskı oluşturacağı, bu yönüyle kuralların seçimlerin
serbestliğini ve dürüstlüğünü olumsuz etkilediği, kurallarla seçmenler üzerinde
baskı kurulması nedeniyle seçimlere katılımın düşebileceği, kolluk güçlerince
uzaklaştırma yetkisinin bireylerin oy kullanma hakkının engellenmesi için dahi
kullanılabileceği, her an kolluk güçlerinin çağrılabileceği düşüncesiyle
seçmenlerin, müşahit ve gözlemcilerin haklı oldukları konularda bile sandık
kuruluna itirazda bulunmaktan çekinecekleri, asılsız ihbarlar yoluyla sandık
başında istenmeyen kimseler ile sandık kurulunda bulunan siyasî parti
temsilcilerinin uzaklaştırılmasının mümkün olacağı, böylece oy kullanma,
oyların sayımı ve dökümü hususlarının muhalefet partileri tarafından
denetlenmesinin önleneceği, hile ve usulsüzlüklerin yapılabilmesine olanak tanındığı,
seçmene kolluk güçlerine ihbarda bulunma yetkisinin tanınmasını haklı kılan bir
nedenin bulunmadığı belirtilerek kuralların Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
74. 298 sayılı Kanun’un 82. maddesinin beşinci fıkrasında sandık
çevresine kolluk güçlerinin hangi hâl ve koşullarda girebileceği,
gerçekleştireceği işlemler ve kolluk güçlerine seçmenlerce yapılabilecek
ihbarın şekli düzenlenmiştir. Anılan fıkrada yer alan “…ya da seçmenlerin
ihbarı…” ibaresi ile seçmenlerce ihbarın, o yer kolluk güçlerine
şahsen yapılacağını öngören cümle dava konusu kuralları oluşturmaktadır.
75. Seçimlerin serbest oy ve dürüstlük ilkelerine göre yapılacağı
Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerinin ikinci fıkralarında hükme bağlanmıştır.
76. Dava konusu kurallar öncesinde, kolluk güçleri sandık kurulu
başkanının veya üyelerinden birinin çağrısı üzerine sandık çevresinde hazır
bulunabilmekteyken dava konusu ibare cebir, şiddet veya tehdit kullanarak
sandık başı düzenini bozmaya kalkışanların bulunduğu yönündeki seçmenlerin
ihbarları üzerine de kolluk güçlerinin sandık çevresine girebilmesini mümkün
kılmaktadır. Dava konusu cümle ise seçmenlerce ihbarın, o yer kolluk güçlerine
şahsen yapılması gerektiğini öngörmektedir.
77. Kuralın gerekçesinde de “Mevcut düzenlemeye göre,
kolluk güçleri sandık çevresine sadece sandık kurulu başkanı veya üyelerden
birinin çağrısı üzerine gelebilmektedir. Düzenlemeyle, seçmenlerin ihbarı
üzerine de kolluk güçlerinin sandık çevresine gelebilmeleri öngörülmektedir.
Buna göre, üçüncü ve beşinci fıkralarda belirtilen şekilde sandık başı
düzeninin bozulmasına kalkışılması halinde, sandık kurulunun kolluk güçlerini
çağırma görevini yerine getirmediği veya getiremediği durumlarda, seçmenin
şahsen yapacağı ihbar üzerine de kolluk güçleri sandık çevresine girebilecek ve
bu eylemleri gerçekleştirenleri sandık çevresinden uzaklaştırarak gerekli yasal
işlemleri yapabilecektir. Sandık çevresine gelen kolluk güçleri, sandık kurulu
başkanının veya sandık kurulunun kararına uymak zorunda olup, çağrı veya ihbar
sebebi ortadan kalkınca sandık çevresinden ayrılacaktır.” denilmektedir.
78. Kanun’un 71. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi
ile 82. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca sandık çevresinde
düzenin sağlanması konusunda sandık kurulu ve başkanının görevli ve yetkili
olduğu, 82. maddesinin yedinci fıkrasında da çağrı veya ihbar üzerine sandık
çevresine gelen kolluk güçlerinin sandık kurulu başkanının talebine veya sandık
kurulunun kararına uymak ve çağrı ya da ihbar sebebi ortadan kalkınca sandık
çevresinden ayrılmak zorunda oldukları belirtilmiştir.
79. Söz konusu düzenlemelere göre seçmenlerce yapılacak ihbarın
hükmü, kolluk güçlerinin sandık çevresinde hazır bulunmasını sağlamaktan
ibarettir. İhbar üzerine kolluk güçlerinin sandık çevresinde hazır bulunması,
sandık çevresinde düzeni sağlama yetkisinin seçmene veya kolluk güçlerine
geçmesi anlamını taşımamakta, anılan yetki sandık kurulunun ve başkanının
uhdesinde kalmaya devam etmektedir.
80. Bu itibarla ihbar üzerine sandık çevresine gelen kolluk
güçlerinin yapacağı işlemler konusunda çoğunluğu siyasî parti temsilcilerinden
oluşan sandık kurulunun ve başkanının yetkili olması nedeniyle kurallar
uyarınca bireylerin oy kullanma hakkının engellenebileceği; seçmenlerin,
müşahit ve gözlemcilerin haklı oldukları konularda dahi sandık kuruluna
itirazda bulunmaktan çekinecekleri; maksatlı ihbarlar yoluyla sandık başında
istenmeyen kimseler ile sandık kurulunda bulunan siyasî parti temsilcilerinin
uzaklaştırılmasının mümkün olacağı; böylece oy kullanma, oyların sayımı ve
dökümü hususlarının muhalefet partileri tarafından denetlenmesinin önleneceği;
hile ve usulsüzlüklerin artacağı yönündeki iddialar yerinde görülmemiştir.
81. Kanun’un 82. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca kolluk
güçleri, seçmenlerin her türlü ihbarları üzerine sandık çevresine girmeyecek,
yalnızca sandık çevresinde cebir, şiddet veya tehdit kullanılarak sandık başı
düzeninin bozulduğu yönünde, seçmenlerce şahsen yapılmış ihbarların varlığı
hâlinde sandık çevresinde hazır bulunabileceklerdir. Kuralın gerekçesi
gözetildiğinde sandık kurulu başkanının veya üyelerinin, cebir, şiddet veya
tehdit kullanarak sandık başı düzenini bozmaya kalkışanların uzaklaştırılmasına
yönelik ihmal göstermeleri durumunda seçmene de ihbarda bulunarak seçim
güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunma amacı taşıdığı görülmektedir. Bu
suretle cebir, şiddet veya tehdit kullanılarak bozulan sandık başı düzeninin
yeniden tesis edilmesi ise seçmenlerin serbest biçimde oylarını kullanmalarını
sağlamaya yöneliktir.
82. Diğer yandan yeteri kadar kapalı oy verme yerinin
hazırlanmasını, kapalı oy verme yerinin içerisinin dışarıdan gözetlenemeyecek
nitelikte olmasını, oy pusulasını veya zarfı alan seçmenin oyunu kapalı oy
verme yerinde kullanmasını ve seçmenin kapalı oy verme yerinden dışarı
çıkmadıkça hiç kimsenin oraya giremeyeceğini öngören Kanun’un 75., 76., 91. ve
92. maddeleri uyarınca seçmenin oyunun gizliliğinin muhafaza altına alınmış
olması ve böylece seçmenin ne yönde oy kullandığının ihbar üzerine sandık çevresinde
hazır bulunan kolluk güçlerince öğrenilebilmesinin mümkün olmadığı
gözetildiğinde, sandık başı düzeninin bozulduğu yönündeki ihbar üzerine sandık
çevresine kolluk güçlerinin girecek olmasının seçmenin hiçbir etki ve baskı
altında kalmadan özgür iradesi doğrultusunda oy kullanmasını olumsuz
etkileyeceği, seçmen üzerinde baskı oluşturacağı ve bu nedenle seçimlere
katılımın düşeceği söylenemez.
83. Ayrıca dava konusu cümlede seçmenlerce ihbarın, o yer kolluk
güçlerine şahsen yapılacağının öngörülmesi suretiyle soyut ve genel nitelikteki
ihbarların gerekçe gösterilerek kolluk güçlerinin sandık çevrelerinde hazır
bulunmasının da önüne geçilmesi sağlanmıştır.
84. Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa’nın 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptali taleplerinin reddi gerekir.
F. Kanun’un 9. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 98. Maddesinin
Dördüncü Fıkrasının Değiştirilen Son Cümlesinde Yer Alan “...bulunmamasına
rağmen...” İbaresinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
85. Dava dilekçesinde özetle; bir oyun hangi sandıkta
kullanıldığının ancak sandık kurulu mührüyle belirlenebileceği, bu itibarla
anılan mührün varlığının, oyun o sandık kurulunca verilen oy pusulası ve zarfı
ile kullanıldığının, bir başka deyişle oy pusulasının ve zarfın başka bir
yerden getirilerek sandığa atılmadığının ya da sonrasında değiştirilmediğinin
kanıtı niteliğinde olduğu, sandık kurulu mührünün sağladığı güvenceyi YSK
filigranı, amblemi ve ilçe seçim kurulu mührünün yerine getiremeyeceği,
filigranlı sahte oy pusulası ve zarfının yapımının mümkün olduğu, bu nedenle
sandık kurulu mührünün varlığının aranmamasının serbest seçim ve dürüstlük
ilkeleriyle bağdaşmadığı, yedi üyeden oluşan ve başkanı kamu görevlisi olan
sandık kurulunca mühür basılmasının unutulmasını mazur gösterecek
düzenlemelerin kabul edilemeyeceği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 67. ve 79.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
86. 298 sayılı Kanun’un 98. maddesinin dördüncü fıkrasının son
cümlesinde, üzerinde sandık kurulu mührü bulunmayan zarfların YSK filigranı,
amblemi ve ilçe seçim kurulunun mührünü taşımaları hâlinde geçerli
sayılacakları öngörülmüş olup cümlede yer alan “…bulunmamasına rağmen…” ibaresi,
dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
87. Seçimlerin temel ilkelerinden serbest seçim ilkesi Anayasa’nın
67. maddesinin ikinci fıkrasında, seçimlerin dürüstlük içinde yapılması esası
da 79. maddenin ikinci fıkrasında hükme bağlanmıştır.
88. Serbest seçim ve seçimlerin dürüstlüğü ilkeleri, seçmenin
kendi özgür iradesi doğrultusunda oy vermesini sağlayacak ortamın
oluşturulmasının yanı sıra oy vermek suretiyle ortaya konulan seçmen iradesinin
muhafazasını ve sağlıklı biçimde tespiti ile geçerli kılınmasını mümkün kılacak
tedbirlerin alınmasını da gerekli kılar. Bu kapsamda hangi tedbirlerin
alınacağı hususu, kanun koyucunun takdir yetkisinde olmakla beraber alınacak
tedbirlerin, özgür biçimde oluşan ve ortaya konulan seçmen iradesinin
muhafazası ve sağlıklı biçimde tespiti ile geçerli kılınması bakımından elverişli
ve yeterli olması gerekmektedir.
89. Bu bağlamda öncelikle belirtilmelidir ki, iptali istenen
kuralla zarfların sandık kurulu mührüyle mühürlenmesi esasından
vazgeçilmemektedir. 298 sayılı Kanun’un 77. maddesinde oy pusulaları ile
zarfların sandık kurulu mührüyle mühürlenmesi gerektiği hükme bağlanmaktadır.
Aynı şekilde dava konusu ibarenin de bulunduğu 98. maddenin dördüncü
fıkrasında, üzerinde “sandık kurulu mührü bulunmayan” zarfların
kural olarak geçersiz olacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla dava konusu kural
belli şartlar altında buna istisna getirmektedir.
90. Kuralın gerekçesinde “… üzerinde Türkiye
Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı ve amblemi ile ilçe seçim kurulunun
mührü bulunması sebebiyle yetkili seçim kurulları tarafından gönderildiği
hususunda şüphe bulunmayan zarfların sadece sandık kurulunun ihmaliyle
mühürlenmemesi bu zarfları geçersiz kılmayacaktır.” denilmektedir.
Kuralla, sandık kurulunun ihmali sonucu zarfların mühürlenmemesi nedeniyle
seçmenin iradesinin geçersizliğine hükmedilmesinin önüne geçilmesinin
amaçlandığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle kanun koyucu sandık kurulunun
ihmalinin sonuçlarının seçmene yüklenemeyeceği düşüncesinden hareketle dava
konusu kuralı düzenlemiştir. Sandık kurulu başkanı ve üyelerinin, oy pusulaları
ile zarfları sandık kurulu mührüyle mühürlemek biçimindeki kanuni zorunluluğu
yerine getirmemeleri nedeniyle ortaya çıkabilecek sorumlulukları ise devam
etmektedir.
91. Öte yandan üzerinde sandık kurulu mührü bulunmayan zarfların
geçerli kabul edilmesi bazı şartlara bağlanmıştır. Bu kapsamda geçerli
sayılacak zarflar, üzerinde YSK filigranı, amblemi ve ilçe seçim kurulu mührü
bulunan zarflardır. Nitekim Kanun’un 78. maddesi uyarınca zarflar, ön yüzünün
sol üst köşesinde YSK amblemi yer alacak şekilde filigranlı kâğıttan YSK’ca
hazırlatılacak ve Cumhurbaşkanı, milletvekili, il genel meclisi üyeliği,
belediye meclisi üyeliği ile belediye başkanlığı seçimlerinde filigranlı
kâğıttan hazırlanan oy pusulaları kullanılacak, 14. maddesinin birinci fıkrasının
(2) numaralı bendi doğrultusunda zarfların üretimi için gerekli filigran
kalıpları YSK tarafından saklanacak ve 68. maddesinin yedinci fıkrasının (2) ve
(16) numaralı bentleri uyarınca il ve ilçe seçim kurulu başkanlıkları
aracılığıyla YSK tarafından ilçe seçim kurullarınca mühürlenmiş zarflar ile
üstü ilçe seçim kurulunca mühürlü ve numaralı oy pusulası paketleri sandık
kurullarına iletilecektir.
92. Kanun’da seçmen iradesinin muhafazasını ve sağlıklı biçimde
tespiti ile geçerli kılınmasını sağlamaya yönelik başkaca tedbirlerin de
alındığı görülmektedir. Kanun’un 77. maddesine göre sandık kurulu başkanının,
oy verme işlemine başlamadan önce sandığın boş olduğunu hazır bulunan sandık
kurulu üyeleri ile müşahitler önünde tespit ederek sandığı kapatıp mühür
bozulmadan açılamayacak şekilde sandık mührü ile mühürlemesi, hazır bulunanlar
önünde zarflar ile oy pusulalarının sayılarak her birinin tek tek sandık kurulu
mührüyle mühürlenmesi, tüm bu işlemlerin tutanak defterine kaydedilerek sandık
kurulunca imzalanması da bu amaç doğrultusunda seçim günü oy verme işlemi
başlamadan alınan önlemler kapsamındadır.
93. Ayrıca sandık kurulu başkan ve üyelerinin yanı sıra 82. madde
uyarınca adayların, milletvekillerinin, o sandık bölgesinde kayıtlı seçmenlerin
ve o sandıkta görevli müşahitler ile bina sorumlularının, siyasî partilerin
seçim kurullarına bildirdikleri itiraza yetkili kişiler ile temsilcilerinin
sandık çevresinde hazır bulunabilmeleri ve sandık çevresinde alınacak
tedbirlerin, o sandık çevresinde bulunma hakkına sahip kimselerin seçim iş ve
işlemlerini takip etmelerini engelleyecek mahiyette olamaması da seçmen
iradesinin muhafazasını sağlamaya yönelik olup oy verme işlemi aşamasında
uygulanan tedbirlerdendir.
94. Bu çerçevede Kanun’un 95. ila 98. maddelerine göre; sayım ve
dökümün açık olarak yapılması, tüm seçimlere ait sayım ve döküm işlemleri
tamamlanıncaya kadar sandıkların oy verme yerinden çıkarılamaması, oy verme
yerinde bulunanların sayım ve dökümü takip edebilmeleri, sandık seçmen
listesinde yazılı seçmenlerin toplamı ile adları hizasındaki imza veya parmak
izleri sayılarak oy vermiş olanların toplamının tespit edilmesi, kullanılmayan
zarf ve oy pusulalarının sayılarak oylarını veren seçmen sayısına eklenip
kurula teslim edilen zarf ve oy pusulaları toplamına uygun olup olmadığının
kontrolünün yapılması, kullanılmayan zarf ve oy pusulalarının bir paket halinde
mühürlenmesi ve üzerine sayısının yazılması, yapılan tüm bu işlemlerin tutanağa
bağlanması, sandıktan çıkan zarfların sandık kurulu başkanı tarafından yüksek
sesle iki defa sayılması, iki sayım arasında fark olması hâlinde üçüncü sayımın
yapılarak sonucuna göre işlem yapılması, o seçimde kullanılan toplam zarf
sayısının tespit edilerek o seçim türüne ait özel tutanağın ilgili yerine
işlenmesi, zarfların geçerli olup olmadığının sandık kurulunca karara
bağlanması, geçerli ve geçersiz zarfların sayılarının ayrı ayrı tutanağa
işlenmesi, geçersiz zarfların açılmaksızın paketlenip paketin üzerinin
mühürlenmesi, sandıktan çıkan geçerli ve geçersiz zarfların toplam sayısı ile o
seçim türü için oy kullanan seçmen sayısının karşılaştırılması, oylama işleminin
tamamlanıp zarfların açılması öncesinde seçmen iradesinin muhafazasını ve
sağlıklı olarak tespitini amaçlayan önlemlerdir.
95. Yine bu bağlamda, 100. maddede yer alan oyların sayım ve
dökümüne derhal başlanmasını, sayım ve dökümün aralıksız yapılmasını, sandık
kurulu başkanınca her bir zarfın ayrı ayrı açılarak içinden çıkan oy
pusulasının ön yüzünü herkesin görebileceği ve işitebileceği şekilde
okunmasını, herhangi bir itiraza uğramadan geçerli sayılan her oyun
okunmasını müteakiben görevli iki üye tarafından aynı anda iki farklı sayım ve
döküm cetvelinde o siyasî partiye veya bağımsız adaya ayrılmış bulunan sütuna
ayrı ayrı işaretlenmesini, okunan geçerli oy pusulaları ve zarflarının masa
üzerinde düzenli biçimde yerleştirilerek muhafaza edilmesini, tümzarfların
açılıp okunması bittikten sonra her iki sayım ve döküm cetveline işlenen oy
sayılarının karşılaştırılmasını, itiraz edilmeksizin geçerli sayılan oyların
toplam sayısının o seçim türüne ait sandık kurulunca düzenlenecek özel tutanağa
işlenmesini, açılan zarfların sayısı ile sandıktan çıkan ve tutanağa işlenmiş
olan geçerli zarf sayısının karşılaştırılarak sonucun tutanak defterine
işlenmesini, geçerli oyların sayım ve döküm cetvellerine işlenmesinden sonra
hesaba katılıp katılmaması veya geçerli sayılıp sayılmaması yönünden tereddüt
edilen veya itiraza uğrayan oy pusulalarının sandık kurulunca ayrı ayrı
değerlendirilerek karara bağlanıp bu suretle geçerli ve geçersiz sayılan,
hesaba katılan ve katılmayan oy sayısının tutanakta ayrı ayrı belirtilmesini,
geçerli sayılmayan ve hesaba katılmayan oy pusulalarının ayrı ayrı paketlenerek
paketlerin üzerinin mühürlenmesini ve saklanmasını, siyasî parti müşahitlerinin
sayım masası başında yer alabilmesini ve oy pusulalarını görebilmesini öngören
tedbirler, oyların sayımı ve dökümü sırasında seçmen iradesinin muhafazasına ve
sağlıklı biçimde tespitine yöneliktir.
96. Anılan tüm bu önlemlerin yanı sıra Kanun’un 105. maddesi
uyarınca sandık kurulu başkanı ve üyelerince hazırlanarak imzalanan ve
mühürlenen sandık sonuç tutanağında ilçe seçim kurulundan teslim alınan toplam
zarf ve oy pusulası sayısı ile kullanılmayarak artan zarf ve oy pusulası
sayısına, sandıktan çıkan toplam zarf sayısına, geçerli ve geçersiz zarf sayısı
ile geçersizlik sebebine, içinden hiç oy pusulası çıkmayan boş zarf
sayısına, itiraz edilmeksizin geçerli sayılan oy pusulası ile itiraz üzerine
geçerli sayılan ve hesaba katılan oy pusulası sayısına, geçerli oy
pusulalarının toplamı ile geçersiz sayılan oy pusulası sayısı ve geçersizlik sebebine,
hesaba katılmayan oy pusulası sayısı ile hesaba katılmama sebebine, siyasî
partilerin ve bağımsız adayların aldıkları toplam geçerli oylar ile
ittifakların her birinin aldığı toplam geçerli oyların sayısına ayrı ayrı yer
verilmesi ve sandık sonuç tutanağının birer suretinin, o seçim çevresinde
seçime katılan ve talep eden siyasî parti ve bağımsız adayların müşahitlerine
veya sandık kurulunun siyasî partili üyelerine verilmesi de seçmenin
iradesini muhafaza etme ve sağlıklı biçimde belirleme amacına hizmet
etmektedir.
97. Seçmenin iradesini korumaya yönelik tedbirler, sandık sonuç
tutanağının hazırlanması aşamasıyla da sınırlı kalmayıp Kanun’un 107. ve 108.
maddelerinde oyların sayımı ve dökümüne ilişkin belgelerin mühürlü olarak
sandık kurulu başkanı ve beraberinde ad çekme suretiyle belirlenen en az iki
üye ile ilçe seçim kuruluna götürülerek elden teslim edileceği, sandık
kurulunun diğer üyeleri ile müşahitlerin de isterlerse bu işe
katılabilecekleri, ilçe seçim kurulunun yapacağı sayım, döküm ve
birleştirme işlemleri sırasında da adayların, müşahitlerin ve ilçe seçim
kurullarındaki siyasî parti temsilcilerinin hazır bulunabilecekleri hükme
bağlanmıştır.
98. Seçmen iradesinin muhafazası ve sağlıklı biçimde
tespiti ile geçerli kılınmasına yönelik anılan tüm bu tedbirler
çerçevesinde, zarfın üzerinde yer alan YSK filigranı ve amblemi ile ilçe seçim
kurulu mührüyle yetinilmeyerek sahte oy pusulası veya zarfın kullanılması, oy
pusulalarının değiştirilmesi gibi seçmen iradesinin başkalaştırılması sonucunu
doğurabilecek hile ve usulsüzlüklerin önlenmesi amacıyla seçimin her bir
aşamasına ilişkin olarak pek çok farklı tedbirin alındığı da göz önünde
bulundurulduğunda sandık kurulu mührü ile mühürlenmemiş zarfların geçerli
sayılmasının, serbest seçim ve seçimlerin dürüstlüğü ilkelerine aykırılık
oluşturduğu söylenemez.
99. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
G. Kanun’un 11. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 101. Maddesinin
İkinci Fıkrasına Eklenen (7) Numaralı Bendin “...oy pusulalarının
arkasının sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.” Bölümünün
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
100. Dava dilekçesinde özetle, Kanun’un 9. maddesiyle 298 sayılı
Kanun’un 98. maddesinin dördüncü fıkrasının değiştirilen son cümlesinde yer
alan “…bulunmamasına rağmen…” ibaresine yönelik gerekçelerle
kuralın Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
101. 298 sayılı Kanun’un 101. maddesinin ikinci fıkrasına eklenen
(7) numaralı bentte, yetkili seçim kurulları tarafından gönderilen ve YSK
filigranı bulunan oy pusulalarının arkasının sandık kurullarının ihmaliyle
mühürlenmemiş olması hâlinin, oy pusulasını geçersiz kılmayacağı
öngörülmektedir. Anılan bendin “…oy pusulalarının arkasının sandık
kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.” bölümü, dava konusu
kuralı oluşturmaktadır.
102. Kanun’un 9. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 98. maddesinin
dördüncü fıkrasının değiştirilen son cümlesinde yer alan “…bulunmamasına
rağmen…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen
gerekçeler, bu kural yönünden de geçerlidir.
103. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
Ğ. Kanun’un 22. Maddesiyle 2972 Sayılı Kanun’un 19. Maddesinin
İkinci Fıkrasından Sonra Gelmek Üzere Eklenen Fıkranın Birinci Cümlesinin
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
104. Dava dilekçesinde özetle, Kanun’un 5. maddesiyle 298 sayılı
Kanun’un 68. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasına yönelik gerekçelerle
kuralın Anayasa’nın 67. ve 79. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
105. 2972 sayılı Kanun’un 19. maddesinin üçüncü fıkrasının dava
konusu birinci cümlesinde, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, il
genel meclisi üyeliği ve muhtarlık seçimlerinde oy pusulalarının aynı zarfa
konulması öngörülmektedir. Buna göre belediye başkanlığı, belediye meclisi
üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve muhtarlık seçimlerine ilişkin oy
pusulalarının tamamı aynı zarfa konulacaktır. Bunun doğal sonucu ise anılan
seçimler için tek sandığın kurulması ve oy pusulalarının konulduğu zarfların da
tek sandığa atılmasıdır.
106. Kanun’un 5. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 68. maddesinin
değiştirilen ikinci fıkrasının Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde
belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
107. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 67. ve 79.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
108. Dava dilekçesinde özetle, dava
konusu kuralların uygulanması hâlinde
telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin
durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
13/3/2018 tarihli ve 7102 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un;
A. 1. maddesiyle 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen cümleye,
B. 2. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen (16) numaralı bende,
C. 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte
değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci
fıkrasına,
Ç. 4. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 23. maddesinin değiştirilen
altıncı fıkrasının “...ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki
katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali
bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.” bölümüne,
D. 5. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 68. maddesinin değiştirilen ikinci
fıkrasına,
E. 8. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 82. maddesinin değiştirilen
beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...ya da seçmenlerin
ihbarı...” ibaresi ile ikinci cümlesine,
F. 9. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 98. maddesinin dördüncü fıkrasının
değiştirilen son cümlesinde yer alan “...bulunmamasına rağmen...” ibaresine,
G. 11. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 101. maddesinin ikinci
fıkrasına eklenen (7) numaralı bendin “...oy pusulalarının arkasının
sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.” bölümüne,
Ğ. 22. maddesiyle 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 19.
maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın birinci
cümlesine,
yönelik iptal talepleri, 31/5/2018 tarihli, E.2018/69, K.2018/47
sayılı kararla reddedildiğinden bu fıkra, bent, cümle, bölüm ve
ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
31/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V. HÜKÜM
13/3/2018 tarihli ve 7102 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un;
A. 1. maddesiyle 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen cümlenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
B. 2. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen (16) numaralı bendin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte
değiştirilen 22. maddesinin;
1. Birinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Engin YILDIRIM ile Osman Alifeyyaz
PAKSÜT’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. İkinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal
talebinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
Ç. 4. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 23. maddesinin değiştirilen
altıncı fıkrasının “...ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki
katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali
bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.” bölümünün
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D. 5. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 68. maddesinin değiştirilen
ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
E. 8. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 82. maddesinin değiştirilen
beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...ya da seçmenlerin
ihbarı...” ibaresi ile ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı
olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F. 9. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 98. maddesinin dördüncü
fıkrasının değiştirilen son cümlesinde yer alan “...bulunmamasına
rağmen...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
G. 11. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un 101. maddesinin ikinci
fıkrasına eklenen (7) numaralı bendin “...oy pusulalarının arkasının
sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması.” bölümünün
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
Ğ. 22. maddesiyle 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 19.
maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın birinci
cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
31/5/2018 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARSIOY GÖRÜŞÜ
7102 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Kanunu’nun 3. maddesiyle 298 sayılı Kanun’un başlığıyla birlikte değiştirilen
22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin sayın üye Osman Alifeyyaz
PAKSÜT’ün karşıoy görüşünde belirttiği gerekçelerle iptal edilmesi kanaatiyle
çoğunluk görüşüne katılmadım.
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
I. Kanun’un 2. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 14. Maddesinin
Birinci Fıkrasına Eklenen (16) Numaralı Bent Yönünden:
İptali istenen kural, sandıkların bulundukları seçim bölgesinden
başka bir seçim bölgesine taşınmasına, sandık bölgelerinin birleştirilmesine ve
muhtarlık seçimleri hariç seçim bölgelerinin birleştirilmesine YSK tarafından
karar verilebileceğini öngörmektedir.
Herkesin kayıtlı olduğu adrese göre en yakın sandıkta oy
kullanması genel ilke olan bir seçim sisteminde bazı seçmenler yönünden farklı
bir uygulamaya gidilmesinin, genel ilkeden ayrı bir uygulamaya tabi tutulacak
olan bir kısım seçmenler yönünden oy kullanma hakkını zorlaştırıcı bir durum
yarattığı, bu nedenle de seçme hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır. Bu
uygulamaya sadece seçim güvenliği açısından gerekli görülmesi durumunda
başvurulabilecek olması, meşru bir amaca dayanması ve kanunla düzenlenmesi,
Anayasa’ya uygunluk için yeterli değildir. Bu müdahalenin aynı zamanda “ölçülü” olması
da gerekir.
Ölçülülük incelemesi, Anayasa’nın 13. maddesine göre
yapılır. Buna göre:
- oy kullanacak seçmenlerin bulundukları yerden oy verme yerine
gitmek için yararlanabilecekleri ulaşım imkanları olup olmadığına,
- yararlanılabilecek ulaşım imkanları bulunsa bile bu imkanlardan
tüm seçmenleri aşırı bir mali külfete katlanmadan yararlanıp
yararlanamayacaklarına,
- seçmenleri araçla ücretsiz olarak diğer seçim bölgesine
götürmeyi vadeden veya yardım teklif eden kişilerin bu yardımları karşılığında
seçmenin hür iradesini etkileyip etkileyemeyeceğine,
- mevsim ve iklim şartlarına,
- seçmenlerin bu şekilde oy vermek için nisbeten uzun mesafeler
katetmesinin güvenli olup olmadığına,
- bu tür fiili ve pratik güçlüklerin, seçmenlerin önemli bir
bölümünü sandık başına gitmekten caydırıp caydırmayacağına
bakılması gerekir.
Bu konuda somut ölçütler ve güvenceler getirilmeden, sadece
güvenlik nedenleriyle seçim bölgelerinin birleştirilmesini öngören kural,
devletin sağlamakla yükümlü olduğu güvenlik ortamını sağlayamadığı
durumlarda, serbest oy kullanabilmenin tüm külfetini seçmene yüklemekte
olduğundan, ölçülü bir düzenleme değildir.
Bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 13. ve 67. maddelerine aykırı
olduğu kanaatindeyim.
II. Kanun’un 3. Maddesiyle Değiştirilen 298 sayılı Kanun’un 22.
Maddesinin Birinci Fıkrasının Son Cümlesi Yönünden:
Kural, sandık kurulu başkanlarının sadece kamu görevlileri
arasından belirlenmesini öngörmektedir.
Seçme ve seçilme hakkı, Anayasa’nın 67. maddesinde düzenlenmiştir.
Oyların eşit, genel ve gizli oy ilkelerine uygun olarak kullanılması kadar,
açık sayım ve döküm esasına göre, yargı yönetim ve denetimi altında sayımının
yapılması da seçme hakkının vazgeçilmez ve ayrılmaz bir unsurudur.
Oyların sayımı konusunda Anayasa İdare’ye ayrı ve özel bir görev
vermemiş; seçimlerin sadece yargının yönetim ve denetiminde yapılacağını
belirtmiştir. Dolayısıyla, İdare’nin kamu görevlisi olmayan her hangi bir
seçmene oranla, oyların sayımı konusunda farklı bir rol ve görevi olmaması
gerekir. Bu nedenle, sandık kurulu üyeliği kadar bu kurulların başkanlığı
görevini de yapabilmek, her seçmenin hakkı ve aynı zamanda vatandaşlık
görevidir.
İptali istenen kuralın gerekçesinde sandık kurulu
başkanlarının “daha nitelikli ve liyakatli” kişiler arasından
belirlenmesi ihtiyacı belirtilmiş ise de, sadece kamu görevlisi olmanın başlı
başına bir anlam ifade etmeyebileceği, örneğin akademik ünvanları olan bir
avukat veya yeminli mali müşavirin, bir evrak memuru veya şoförden liyakat
bakımından eksik olduğunun söylenemeyeceği açıktır. Öte yandan, yasa koyucu
tarafından liyakat ve nitelik gerekçesiyle, gerekirse tahsil veya buna benzer
objektif ölçütler getirilmesine bir engel bulunmamaktadır.
Kamu görevlisi olmayan seçmenlerin ne kadar nitelikli ve liyakatli
olurlarsa olsunlar sandık kurullarında başkanlık yapamayacaklarını öngören
kural, kamu görevlisi olan ve olmayan seçmenler arasında oyların sayımında
üstlenilebilecek görevler bakımından haklı bir nedene dayanmaksızın ayrımcılık
yaptığı, seçme hakkının içinde mündemiç ve bu hakkın ayrılmaz bir parçası olan,
oy sayımı görevlerinde kurul başkanlığı yapma hakkını, seçmenlerin büyük bir
bölümü yönünden kullanılamaz hale getirdiği için Anayasa’nın 10. ve 67.
maddelerine aykırıdır.
III. Kanun’un 11. Maddesiyle 298 Sayılı Kanun’un 101. Maddesinin
İkinci Fıkrasına Eklenen (7) Numaralı Bendin “oy pusulalarının
arkasının sandık kurullarının ihmaliyle mühürlenmemiş olması”Bölümü
Yönünden:
Arkası sandık kurulunca mühürlenmemiş oy pusulalarının geçerli
sayılmasının, sandık kurullarının ihmali nedeniyle seçmenin oyunun geçersiz
sayılarak zayi olmaması gibi, meşru ve önemli bir nedene dayandığı
anlaşılmaktadır. Ancak, mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılması, çoğu kez
hile iddialarına yol açmakta, serbest seçimlerin üzerine gölge düşürülmesine
neden olmaktadır. Bilindiği gibi bu konuda en çok dile getirilen iddia, önceden
fazla basılan oy pusulalarından bir şekilde elde edilen veya aslına benzer
biçimde sahte olarak basılan, dolayısıyla arkasında sandık kurulunun mührü
bulunmayan oy pusulalarına tercih mührü önceden basılarak sandığa gitmeden önce
seçmene verilip, bu pusulayı sandığa atması, sandık kurulu başkanının kendisine
vereceği arkası mühürlü oy pusulasını da geri getirmesi halinde maddi veya
diğer bir çıkar vaad edilmesi iddiasıdır.
Bu nedenle, mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılması konusunda,
bir yandan seçmenin iradesinin olabildiğince korunması, diğer yandan da
seçimlere gölge düşürülmemesi gibi iki üstün yarar arasında adil ve makul bir
denge kurulmalıdır.
Seçmenin kullandığı oyun, başkalarının –bu durumda sandık
kurulunun- kusuru nedeniyle zayi olmasının önlenmesi hiç şüphesiz meşru bir
amaçtır. Öte yandan, seçmenin de oy kullanma hakkını kullanması için bazı
kanuni yükümlülüklere uyması ve kendi üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine
getirmesi gerekir. Bu kapsamda, oyunu YSK tarafından belirlenmiş ve ilan
edilmiş olan oy verme saatleri içinde kullanacak şekilde sandık başına gelmek,
beraberinde resmi kimlik belgesini bulundurmak, yasaklanmış işaret veya
amblemleri taşımamak gibi belli başlı yükümlülüklere uymayan seçmenin oy
kullanamaması halinde, oyunun zayi olacağından söz edilemez.
Aynı şekilde, sandık kurulu başkanı tarafından kendisine verilecek
oy pusulasının arkasının mühürlü olup olmadığını çok basit bir tetkikle kontrol
etmek, mühür yoksa sandık kurulu başkanından, oy pusulasının arkasının
mühürlenerek kendisine verilmesini istemek, her seçmen tarafından kolayca
yerine getirilebilecek bir özen yükümlülüğüdür. Bu hususun siyasi partilerce ve
Yüksek Seçim Kurulunca da seçmenlere anlatılması ve geniş bir biçimde
duyurulması halinde seçmenlerin de bu özen yükümlülüğünü hassasiyetle yerine
getirecekleri açıktır.
Vatandaşın bu tür basit bir özeni göstermesi, iptali istenen
hükümdeki “… sandık kurullarının ihmali…” gibi bir durumu,
hemen hemen tümüyle ortadan kaldırmaya yeterlidir. Buna karşılık mühürsüz oy
pusulası kullanılarak seçimlere fesat karıştırdığı iddialarının kesin olarak
önüne geçilmesi bakımından, oy pusulalarının arkasının sandık kurulunun mührünü
taşıması önemlidir.
Kaldı ki, sandık kurullarının ağır bir kusuru veya ihmaliyle
sandık kurulu mührünün kaybolması, kırılması, yedeğinin veya yenisinin temin
edilememesi gibi özel durumlarda keyfiyet tutanakla tespit edilmek ve Yüksek
Seçim Kuruluna bildirilmek suretiyle belli sandıklarda, istisnai olarak,
arkası mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına her zaman karar
verilebilir. Ancak yapılan düzenlemelerde, bu şekilde geçerli sayılmanın hangi
somut durumlarda uygulanacağına ilişkin ölçütler de yer almamıştır. Böylece,
bir yandan kanunlarda oy pusulalarının mühürlü olması gerektiği şeklindeki esas
ilke varlığını sürdürürken, diğer yandan mühürsüz de olabileceği şeklinde,
çelişkili bir düzenleme seçim hukukumuza getirilmiş olmaktadır.
Sonuç olarak kuralla, her seçmenin oyunun mümkün olduğunca geçerli
sayılması ile seçimlerin dürüstlüğüne gölge düşürülmemesi şeklindeki iki önemli
ihtiyaç arasında belirli ve öngörülebilir düzenlemelerle kurulması gereken adil
ve makul denge, sağlanamamıştır.
Bu nedenle, Anayasa’nın 67. maddesindeki ilkelerle uyumlu olmayan
kuralın iptali gerekir.
Üye
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|