“…
Hukuk devletinin genel tanımı bellidir ama hukuk devleti, herşeyin yasalarla çerçevelendiği bir yasa devleti değildir {Doğan Özlem. Kavram ve Tarihleri c.l s. 153. İnkılap yay. 2002 İstanbul) ve yasakoyucunun sınırsız bir takdir hakkı yoktur.
Anayasa Mahkemesi çeşitli kararlarında hukuk devletinin ceza hukuku yönünden unsurlarını ve özelliklerini göstermiş, tanımlamıştır. Örneğin:
“...Hukuk devletinde ceza hukuku kurallarının önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, orantılı, adil olması ve hakkaniyet ölçülerini gözetmesi gerekir... ” (Anayasa Mah. 2014/81 E. 2014/145 K. sayılı kararı).
“... Hukuk devletinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirine ilişkin kurallar, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasa’nın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere... göre belirlenir... Kanun koyucu, takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunması, ... gibi anayasal ilkeleri dikkate almak zorundadır...” (Anayasa Mah. 2016/16 E. 2016/37 K sayılı kararı)
"... Hukuk devletinde, ceza hukuku alanında olduğu gibi ... kuralların, önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak Ölçülü, adil ve orantılı olması gerekir. ... Hangi eylemlerin idari para cezasını, hangilerinin adli para cezası ya da hapis cezasını gerektirdiği ve bu cezaların miktarı konusunda yasakoyucunun takdir hakkı bulunmakla beraber bu tercih serbestisi Anayasa’nın genel ve özel kuralları çerçevesinde olacaktır..." (Anayasa Mah. 2001/119E. 2004/37K. sayılı kararı)
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir. Hukuk Devletinde yasakoyucu. Anayasa ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşulu ile ... ” (Anayasa Mah. 2001/406 E. 2004/20 K. sayılı kararı)
Yüksek mahkemenin kararlarında da gösterildiği gibi yasa koyucu cezalandırmayı içeren yasalarda hem Anayasanın hem de ceza hukukunun genel ilkelerini gözetmek zorundadır.
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri cezalarda orantılılık ilkesi, bir diğeri ise aynı eylem nedeniyle tek ceza verilmesi ilkeleridir. Cezada orantılılık ilkesi, işlenen suçla cezanın orantılı olması, korunan değer ve cezalandırmanın Ölçülü olması gerektiğidir.
Diğer ilke ise aynı eylem nedeniyle birden fazla cezalandırılmama (non bis in idem - ne bis in idem) ilkesidir ki, failin gerçekleştirdiği tek eylemine tek cezanın verilmesi, ihlal ettiği düşünülen kurallardan özel normun önceliği gereği tek bir cezanın verilmesi ilkesidir. Buradaki özel normun önceliği, hem bileşik suç tanımlaması hem de içtima kuralları gibi yardımcı kurallarla değerlendirilmektedir.
Herhangi bir faili, konutta ya da işyerinde hırsızlık suçunu işlemesi halinde, TCK 142/4 maddesi gereği hem ağırlatılmış özel ve nitelikli hırsızlık suçundan TCK 142/2-h maddesi gereği hem de konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan TCK 116 maddesi gereği cezalandırmak gerekmektedir.
Nitelikli olan konut veya işyerinde hırsızlık suçunun işlenebilmesi için konut veya işyerinin dokunulmazlığının bozulması gerekir, bozulmadan bu suçun işlenmesi olanaklı değildir. Fiil, failin bizzat girebileceği gibi kolunu sokmak veya elinde tuttuğu bir aleti içeri sokmak suretiyle işlenebilecektir. Herhalde konut veya işyeri dokunulmazlığı bozulacaktır, dokunulmazlık, özel alana hangi şekilde olursa olsun müdahaleyle bozulmaktadır.
Nitelikli hırsızlık suçunu düzenleyen TCK 142/2-h maddesi bu özel alanın dokunulmazlığının bozulması nedeniyle temel hırsızlıktan ayrılarak özel düzenlemeyle daha ağır şekilde cezalandırılması öngörülmüştür. Temel hırsızlık suçunda ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis iken bu nitelikli halde hapis cezası beş yıldan on yıla kadar hapistir. Bu şekilde nitelikli hırsızlık olan bina dahilindeki hırsızlıktan faile ceza verilmekte. TCK 142/4 maddesindeki “...konut dokunulmazlığının ihlali…” cümle nedeniyle bir de konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan da altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmesi gerekmekte, tek fiil nedeniyle iki ceza verilmesi gerekmektedir. Cezada korunan hukuksal yararın oranıyla uyumlu olmayan şekilde mükerrer, fazla ve ağır ceza verilmesine neden olmaktadır. Cezada orantılılık ve ölçülülük ilkesiyle, bir eylem nedeniyle birden fazla ceza verilmez ilkesine aykırılık doğmaktadır. Ayrıca bu düzenleme TCK sistematiğini de bozmaktadır, zira TCK 42 maddesinde “Bileşik suç” tanımlanmıştır. Buna göre: "Madde 42- (1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz
TCK 142/2-h maddesi bir bileşik suçtur ve konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçuyla bina dahilinde hırsızlık suçu bileşiktir, konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma eylemi bina dahilinde hırsızlık suçunun unsurudur.
Yasakoyucunun TCK 142/4 maddesine eklediği “...konut dokunulmazlığının ihlali..” cümlesi, bileşik suç tanımını bozmakta, hem ceza hukukunun cezada orantılılık ilkesine, hem de aynı eylem nedeniyle birden fazla ceza verilmez ilkesine (non bis in idem) aykırılık teşkil etmekte, dolayısıyla Anayasa’nın 2. maddesinde tanımlanmış hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
SONUÇ ve İSTEM:
Yukarıda sayılan nedenlerle 5237 sayılı TCK 142/4. maddesindeki “...konut dokunulmazlığının ihlali...” cümlesinin Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu, iptali gerektiği inancıyla Yüksek Mahkeme’nin takdirlerine sunulur.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/62
Karar Sayısı : 2017/25
Karar Tarihi : 1.3.2017
R.G.Tarih-Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesine, 6.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen (4) numaralı fıkrada yer alan “… konut dokunulmazlığının ihlâli …” ibaresinin, Anayasa’nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ile nitelikli hırsızlık suçlarından açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralının yer aldığı 142. maddesi şöyledir:
“Nitelikli hırsızlık
Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;
a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)
c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
g) (…) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.
(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.”
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Taylan BARIN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.”; 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
3. 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesine 6.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen (4) numaralı fıkrada yer alan “… konut dokunulmazlığının ihlâli …” ibaresine yönelik itiraz başvurusu, Anayasa Mahkemesinin 24.3.2010 tarihli ve E.2008/14, K.2010/51 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş ve bu karar 21.6.2010 tarihli ve 27619 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
4. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek verilen ret kararından sonra aynı kural hakkında yeni bir başvurunun yapılabilmesi için, önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 21.6.2010 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
5. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurala ilişkin iptal talebinin, Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III- HÜKÜM
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesine, 6.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen (4) numaralı fıkrada yer alan “… konut dokunulmazlığının ihlâli…” ibaresinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE, 1.3.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Zühtü ARSLAN
Başkanvekili Burhan ÜSTÜN
Başkanvekili Engin YILDIRIM
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye Recep KÖMÜRCÜ
Üye Nuri NECİPOĞLU
Üye Celal Mümtaz AKINCI
Üye Muammer TOPAL
Üye M. Emin KUZ
Üye Hasan Tahsin GÖKCAN
Üye Kadir ÖZKAYA
Üye Rıdvan GÜLEÇ
Üye Recai AKYEL
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ