“…
A) MADDİ OLAY VE UYGULANACAK HÜKÜM KONUSU: 1982 Anayasası’nın “Anayasaya Aykırılığın Diğer Mahkemelerde İleri Sürülmesi” başlıklı 152 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” üçüncü fıkrasında ise; “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararım verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin karan, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” hükmüne yer verilmiştir.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında mükellefler tarafından yapılan yapılandırma başvurusu üzerine tesis edilen, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen vergi ve cezalara ilişkin yapılandırma başvurusunda bulunulmayacağına ilişkin işlemlerin yasal dayanağı, 6736 Yasanın 10 uncu maddesinin 16 ncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca Ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz.” hükmü olup, anılan işlemin iptali istemiyle açılan davanın çözümünde söz konusu maddenin uygulanması gerektiğinden, yapılan değerlendirme sonucu, 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına ilişkin Kanun’un “Ortak Hükümler” başlıklı 10 uncu maddesinin 16 ncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
B) İPTALİ İSTENİLEN KANUN MADDESİ: 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un “Ortak Hükümler” başlıklı 10 uncu maddesinin 16 ncı fıkrası şu şekildedir: “Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödeme yapılmış olması hâlinde, ödenen bu tutarlar, vergi mahkemesinde esasa ilişkin olarak hiç karar verilmemiş veya verilen kararın bozulması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş davalara konu alacaklar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararlan üzerine red ve iade edilebilir.”
C) ANAYASAYA AYKIRILIK SEBEPLERİ: (Anayasanın 2,10, 13 ve 36 ncı Maddesi Yönünden) 1982 Anayasası’nın 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında; herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu dördüncü fıkrasında ise; Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları, hüküm altına alınmıştır. Bu madde ile hukuksal eşitlik amaçlanmıştır. Eşitlik ilkesi, aynı hukuksal durumda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirir.
Anayasa’nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” denilmiştir.
Verginin mali güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Herkes tarafından yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük olarak kabul edilen ve Devletin kamusal gereksinimlerini karşılaması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği bir kamu alacağı şeklinde tanımlanan verginin, anayasal sınırlar içinde salınıp toplanması zorunluluğu açıktır. Vergi hukukunda, vergi olgusunun niteliklerini oluşturan yasal düzenlemelerde Anayasa’nın bu konudaki ilkelerinin özenle göz önünde tutulması gerekir. Bu anlamda, Devletin vergilendirme yetkisi vergide yasallık, mali güç ve genellik gibi kimi anayasal ilkelerle sınırlandırılmıştır. Buna göre vergi, Anayasa’nın öngördüğü ilkeleri gözetecek şekilde kanunla düzenlenmeli ve doğal olarak vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olan mali gücü de yansıtmalıdır. Vergi tekniği, vergi adaletini yansıtmadıkça, maliye politikasının sosyal amacını gerçekleştiremez. Buna göre; vergi yükümlülüklerinin yerine getirilmesine ilişkin idari işlemlerin tesisi aşamasında vergilendirmede eşitlik ilkesine uygun hareket edilmesi Anayasal bir gerekliliktir.
Bu açıklamalar ışığında iptal istemine konu yasa kuralına gelecek olursak: bilindiği üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 4 numaralı fıkrası uyarınca, vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Özel Ödeme Zamanlan” başlıklı 112 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasına göre ise; vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesi gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararma göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir.
Buna göre; tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilmesi halinde duran tahsilat, davanın tamamen veya kısmen reddi üzerine davalı vergi idaresinin mahkeme kararına istinaden iki nolu ihbarname tanzim ve tebliği ile tekrar başlar. İki nolu ihbarnameye konu kamu alacağı, dayanağı mahkeme kararına karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine temyiz merciince anılan kararın yürürlüğü durdurulmadıkça, mükellef tarafından otuz gün içerisinde ödenmek zorundadır. Kamu alacağının iki nolu ihbarname tebliğine rağmen otuz gün içerisinde ödenmemesi halinde ise, vadesinde ödenmemiş kamu alacağı söz konusu olup, bu halde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca mükellef hakkında takip yapılabileceği tabiidir.
Uyuşmazlık konusu olayda ise, davacı adına 2010/5,6,7 dönemleri için tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 2010 yılı için kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı İstanbul 3. Vergi Mahkemesi nezdinde açılan davanın, Mahkemenin 30/12/2015 tarih ve E:2015/471, K.2015/2998 sayılı kararıyla “Kısmen Kabul, Kısmen Ret” ile sonuçlanması sonrasında, kararın Danıştay nezdinde temyiz edildiği, bu arada 28/03/2016 tarihinde tebliğ edilen iki nolu ihbarnamelere istinaden kesinleşen kamu alacağının 6183 sayılı Yasa uyarınca gecikme zammıyla birlikte tahsil edildiği, yine temyiz aşamasında, davacı tarafından anılan kamu alacağına ilişkin olarak 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında 15/11/2016 tarihinde yapılan yapılandırma başvurusu, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen vergi ve cezalara ilişkin yapılandırma başvurusunda bulunulamayacağı gerekçesiyle reddine dair davalı Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 17/01/2017 tarih ve 15211 sayılı işleminin tesisi üzerine, iptali istemiyle bakılan davanın anlaşılmaktadır.
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun “Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar” başlıklı 3 üncü maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre; Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgisine göre itiraz/istinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın;
a) Terkine ilişkin karar olması hâlinde, ilk tarhiyata/tahakkuka esas alınan vergileri n/gümrük vergilerinin %20’si ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranlan esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin kalan %80’inin, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalan/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
b) Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde, tasdik edilen vergilerin/gümrük vergilerinin tamamı, terkin edilen vergilerin/gümrük vergilerinin %20’si ile bu tutarlara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranlan esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla terkin edilen vergilerin/gümrük vergilerinin kalan %80’i, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalan/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının, tahsilinden vazgeçilir. Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır.
Bu madde uyarınca; davacı tarafından açılan davanın reddine (tasdik) ilişkin kısmına konu vergi aslının yani uyuşmazlık konusu olayda 2010/5,6,7 dönemleri için tarh edilen katma değer vergisinin tamamının ve Yİ-ÜFE aylık değişim oranlan esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi halinde, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalan/idari para cezalan ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının, tahsilinden vazgeçilmesi ve doğal olarak da davacıya iadesi gerekirken, 6736 Yasanın 10 uncu maddesinin 16 ncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan iptal başvurusuna konu “Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tescile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz.” hükmü nedeniyle davacı tarafından ödenen ve tahsilinden vazgeçilmesi gereken tutarların ödenmesi nedeniyle davacının yapılandırmada başvurusu reddedilmiştir.
Oysa davacı ile aynı şekilde hakkında yapılan tarhiyata karşı açtığı dava reddedilen ancak kendisinden tahsilat yapılamayan aynı statüdeki başka bir mükellefin temyiz aşamasında aynı maddeye istinaden yaptığı yapılandırma başvurusu üzerine, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalan/idari para cezalan ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının, tahsilinden vazgeçilmekte ve aynı statüde bulunan mükellefler arasında kanun hükmünden kaynaklanan farklı uygulamalar ile eşitlik ilkesine aykırı işlem tesis edilmektedir.
D) SONUÇ VE TALEP: Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un “Ortak Hükümler” başlıklı 10 uncu maddesinin 16 ncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar” ifadesinin Anayasanın 10 ve 73 üncü maddesine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle re’sen Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte Anayasa Mahkemesine sunulmasına, iş bu karar aslı ile dosya suretinin Yüksek Mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay süre ile beklenilmesine, beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına 19/07/2017 tarihinde karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/150
Karar Sayısı : 2017/162
Karar Tarihi : 29.11.2017
R.G.Tarih-Sayısı : 24.1.2018-30311
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul 9. Vergi Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 3.8.2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 10. maddesinin (16) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “… bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar…” ibaresinin Anayasa’nın 10. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davaya ilişkin temyiz incelemesi devam etmekte iken davacının 6736 sayılı Kanun uyarınca vergi borcunun yeniden yapılandırılması talebiyle vergi dairesi müdürlüğüne yaptığı başvurunun söz konusu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş bulunan vergi ve cezaların yapılandırma kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle reddi üzerine açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 10. maddesinin itiraz konusu ibarenin de yer aldığı (16) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödeme yapılmış olması hâlinde, ödenen bu tutarlar, vergi mahkemesinde esasa ilişkin olarak hiç karar verilmemiş veya verilen kararın bozulması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş davalara konu alacaklar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararları üzerine red ve iade edilebilir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 7.9.2017 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Sadettin CEYHAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Sınırlama Sorunu
3. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, Kanun’un 10. maddesinin (16) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “...bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar...” ibaresinin iptalini istemiştir.
5. 6736 sayılı Kanun; vergi ve vergi cezaları, gümrük vergileri ve cezaları, sosyal güvenlik alacakları, bunlara ilişkin gecikme zam ve cezaları, Kabahatler Kanunu kapsamında uygulanan idari para cezaları, belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin su, atık su ve katı atık bedellerine ilişkin alacaklar olmak üzere kamuya ait birçok alacağa ilişkin yapılandırma süreçlerini düzenlemektedir. İtiraz konusu kuralda ise Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık olmak üzere Kanun’un yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarların ret ve iadesinin yapılmayacağı hüküm altına alınmaktadır.
6. İtiraz yoluna başvuran Mahkemede görülmekte olan dava, idarece yapılan vergi tarhiyatı sonucunda tahakkuk eden vergi ve vergi cezaları ile gecikme zamlarını ödeyen davacının, ödediği meblağın 6736 sayılı Kanun uyarınca ret ve iadesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik işlemin iptaline ilişkindir. İtiraz konusu kural; vergi ve vergi cezaları dışında Kanun kapsamına giren gümrük vergileri, sosyal güvenlik alacakları gibi kamuya ait birçok alacak için geçerli olan ortak bir kural niteliği taşımaktadır. Bu nedenle itiraz konusu kurala ilişkin esas incelemenin Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük vergilerinin %50’si ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin %50’si, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.” şeklindeki birinci cümlesi yönünden sınırlı olarak yapılması gerekir.
7. Açıklanan nedenlerle 3.8.2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 10. maddesinin (16) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “… bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar…” ibaresinin esasına ilişkin incelenmenin Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi yönünden sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. İtirazın Gerekçesi
8. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kural gereğince vergi ve vergilere ilişkin zam ve cezalar ile gecikme faizlerini ödedikleri hâlde dava açma yoluna gidenlerin, açmış oldukları davalardan vazgeçmeleri durumunda yapılandırma sürecinden yararlandırılmamalarının bu kişilerle vergi ve vergilere ilişkin zam, ceza ve gecikme faizlerini ödemeyenler arasında eşitsizlik oluşturduğu; bu durumun aynı şartlardaki mükellefler arasında farklı uygulamalara yol açması nedeniyle eşitlik ve vergide adalet ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
9. Kanun’un 10. maddesinin (16) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık Kanun’un yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarların bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak ret ve iadesinin yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır. İtiraz konusu kural, cümlede yer alan “…bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar…” ibaresinin, Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi yönünden incelenmesine ilişkindir. Buna göre Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi kapsamına girebilecek nitelikteki borçlarını Kanun’un yayımı tarihinden önce ödemiş olanlar Kanun’un öngördüğü yapılandırma sürecinden yararlanamayacaklardır.
10. Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş, 5. maddesinde de kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak üzere siyasal, ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması devletin temel görevleri arasında sayılmıştır.
11. Sosyal hukuk devleti; insan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve güvence altına alan, kişiyle toplum arasında denge kuran, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışma hayatının gelişmesi için sosyal, iktisadi ve malî önlemler alarak çalışanları koruyan, millî gelirin adil biçimde dağılmasını temin eden, hukuka bağlı ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlettir. Ekonomik ve malî politikalar sosyal devletin gerçekleşmesini sağlayan araçlardır.
12. Kanun koyucunun Anayasa’nın 5. maddesinde belirtilen ve devletin temel amaç ve görevlerini yerine getirebilmesi için kullandığı araçlardan biri de anayasal ilkelere aykırı olmaması koşuluyla bütçe hakkıdır. Bütçe hakkını kullanan kanun koyucu devletin bir yıl içinde yapacağı harcamaların zamanında, en ekonomik ve adil yollardan karşılanabilmesi için toplumun genel refahını dikkate alacak şekilde gereken tedbirleri almak durumundadır. Bu kapsamda kanun koyucu söz konusu harcamaları karşılamak üzere yeni malî yükümlülükler getirebileceği gibi tahsil edemediği alacaklarının tahsilini gerçekleştirmek için birtakım kolaylaştırıcı tedbirler alma yolunu da seçebilecektir.
13. Anayasa’nın 10. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”; dördüncü fıkrasında “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” ve son fıkrasında “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Maddede yer verilen eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde, aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir. Ancak durum ve konumlarındaki özellikler, bazı kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Farklı hukuksal durumda bulunanların ayrı kurallara tâbi tutulması ise Anayasa'da güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
14. 6736 sayılı Kanun başta vergiler, sosyal güvenlik primleri, vergi cezaları, gecikme zam ve cezaları ve Kabahatler Kanunu kapsamında uygulanan idari para cezaları olmak üzere uzun süredir tahsil edilemeyen kamu alacaklarına ilişkin bir yapılandırma süreci öngörmektedir. Kanun’un 3. maddesi, kesinleşmemiş veya dava safhasında olan alacaklara ilişkin süreci düzenlemekte olup söz konusu maddenin birinci fıkrasına göre Kanun’un yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda vergilerin veya gümrük vergilerinin yarısı ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine Kanun’un yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin yarısı ile faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları veya idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
15. Kanun’un gerekçesinden ve TBMM’de yapılan görüşmelerden Kanun’un ülke çapında yatırımların artarak kalkınmanın sağlanabilmesi ve bu anlamda gerekli sermayenin sağlanabilmesi için özel sektörün kamuya olan borç yükünün hafifletilmesi ve bu borçlara ilişkin taksitlendirme imkânı getirilmesi, ihtilafların sulh yoluyla sonlandırılması, vergi incelemesi safhasında olan konuların dava yoluna gidilmeksizin çözülmesi ve bazı kaynakların ekonomiye kazandırılması amacıyla yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun kamu giderlerinin daha etkin, ekonomik ve toplumun genel refahını dikkate alacak bir şekilde karşılanması amacıyla çeşitli önlemler alması ve bu amaçla kamunun birtakım alacaklarını yapılandırmak suretiyle bu alacaklara tahsil edilebilir nitelik kazandırmasında üstün bir kamu yararı bulunmadığı söylenemez.
16. Kanun kapsamına giren alacakları herhangi bir şekilde ödeyenlerin kamuyla borç ilişkileri nihayete ermiş olmakla birlikte borçlarını ödemeyenlerin borç ilişkileri devam etmektedir. Dolayısıyla başlangıçta aynı hukuksal konumda olsalar dahi Kanun’un yayımı tarihinden önce vergilerini ödeyenler ile vergilerini ödemeyenler Kanun’un yayımlandığı tarihte aynı hukuksal konumda değillerdir. Farklı hukuksal konumda olmaları nedeniyle vergi borcunu ve diğer yükümlülüklerini zamanında yerine getirenler ile getirmeyenler farklı kurallara bağlı tutulduklarından itiraz konusu kural eşitlik ilkesine aykırı değildir.
17. Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu belirtilmek suretiyle vergi ödevi kişilerin mali güçlerine göre bir yükümlülük olarak belirlenmiştir.
18. Vergi ödevi, verginin salınıp tahsil edilmesi süreciyle ilgili olup bu yükün adaletli bir şekilde dağıtılması da kanun koyucunun görevidir. Vergi borçlarını ödemiş olan kişilerin yapılandırma kapsamına alınmak suretiyle fazladan ödedikleri tutarların kendilerine iade edilmemesi, kamu giderlerinin karşılanmasını teminen kişilere Anayasa’yla yüklenen vergi ödevi yükümlülüğüne ve bu yükümlülüğün adaletli dağılımı ilkesine aykırı değildir.
19.Diğer taraftan vergi borçlarını ödemiş olan kişilere iade yapılması, kamuya gelir sağlanması amacıyla çıkarıldığı anlaşılan Kanun’un amacına aykırı olup kamunun daha fazla giderle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır ki böyle bir durum yapılandırma süreciyle amaçlanan yararının oluşmasına engel teşkil edecektir.
20. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 10. ve 73. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
3.8.2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 10. maddesinin (16) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;
A. “… bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar…” ibaresinin esasına ilişkin incelenmenin, Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi yönünden sınırlı olarak yapılmasına,
B. “… bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar…” ibaresinin, Kanun’un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
29.11.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ