ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/97
Karar Sayısı : 2017/148
Karar Tarihi : 1.11.2017
R.G. Tarih – Sayı :
22.12.2017 - 30278
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1. Ankara 12. İdare Mahkemesi
(E.2017/97, E.2017/98, E.2017/139)
2. Ankara 8. İdare Mahkemesi
(E.2017/145)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4.12.2003 tarihli ve
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı
Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının;
A. (a) bendinin;
1. (2) numaralı alt bendinin,
2. (3) numaralı alt bendinin 5015 sayılı Kanun’un 18.
maddesinin 6455 sayılı Kanun’un 43. maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrası
yönünden,
B. (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan;
1. “…7 nci…” ibaresinin,
2. “…8 inci…” ibaresinin
5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası yönünden,
Anayasa’nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine
karar verilmesi talepleridir.
OLAY: İdari para cezalarının iptali talebiyle açılan davalarda
itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler,
iptalleri için başvurmuşlardır.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükümleri
Kanun’un itiraz konusu kuralları da içeren 19. maddesi şöyledir:
“İdari para cezaları
Madde 19- Bu Kanuna göre idari
para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer
hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve
tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara bir milyon Türk Lirası idari
para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması.
2) 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendinin ihlali.
3) 18 inci maddenin ihlali.
b) 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendinin bayilik
lisansı sahipleri tarafından ihlali halinde bayinin sözleşme yaptığı dağıtıcı
lisansı sahipleri hakkında (a) bendinde belirtilen cezanın dörtte biri
uygulanır.
c) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası
idari para cezası verilir:
1) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların dolaylı
veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs edilmesi.
2) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması.
3) 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 17 nci
maddelerin ihlali.
d) 8 inci maddenin ihlali halinde bayiler için (c) bendinde yer
alan cezanın beşte biri uygulanır.
e) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara üç yüz elli bin Türk Lirası
idari para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına veya
işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin
yapılması.
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
3) 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (f) bendinin bir takvim
yılı içinde Kurumca yapılan uyarıya rağmen ihlali, aynı fıkranın (l) bendi
haricindeki bentlerin ihlali.
4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim ve depolama
tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi.
f) 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendi kapsamındaki
ihlaller hariç olmak üzere bayiler için (e) bendinde yer alan cezanın beşte
biri uygulanır.
g) Ulusal marker ekleme işlemlerine nezaret etmek üzere yetki
verilen bağımsız gözetim firmalarının yükümlülüklerini yerine getirmemeleri
halinde (a) bendinde belirtilen cezanın dörtte biri uygulanır.
h) 16 ncı madde uyarınca ulusal petrol stoğu tutma yükümlülüğü
bulunan lisans sahiplerine, eksik tuttukları her bir ton ürün için iki yüz Türk
Lirası idari para cezası verilir. Eksik tutulan stok miktarının hesabında ton
küsuratı dikkate alınmaz.
Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı geçmeden aynı kişi
tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.
İdari para cezaları, ön araştırma veya soruşturma aşamasının
tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanır.
Bu Kanunun kaçakçılık kapsamında verilen idari para cezalarına
karşı yargı yoluna başvurulması tahsil işlemlerini durdurmaz.
İdari para cezalarının tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde
ödenmemesi halinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili
sağlanır. Tahsilatta 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu Kanunun getirdiği
yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin beş yüz Türk Lirasından yetmiş bin Türk
Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans
gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar mühürlenir.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükümleri
1. Kanun’un ilgili görülen 4. maddesinin dördüncü fıkrasının
(l) bendi şöyledir:
“Lisans sahiplerinin temel hak ve yükümlülükleri
Madde 4-
…
Bu Kanuna göre faaliyette bulunanlar;
…
l) (Ek: 28/3/2013-6455/37 md.) Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal
marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye
yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı
sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmamak,
İle yükümlüdür.”
2. Kanun’un ilgili görülen 7. maddesi şöyledir:
“Dağıtım
Madde 7- Dağıtıcı lisansı sahipleri,
akaryakıt olarak tanımlanan ürünlerin dağıtım hakkına sahip olur.
Dağıtıcı lisansı sahipleri, kendi mülkiyetlerindeki veya
sözleşmelerle oluşturacakları bayilerinin istasyonlarına akaryakıt dağıtımının
yanı sıra, serbest kullanıcılara akaryakıt toptan satışı ve depolama
tesislerinin yakınındaki tesislere boru hatları ile taşıma faaliyetlerinde
bulunabilir. Dağıtıcılar başka akaryakıt dağıtıcılarının bayilerine dağıtım
yapamazlar.
Dağıtıcılar, yıllık pazarlama projeksiyonları yapmak ve detayları
ile her yıl Kuruma Şubat ayı içinde vermekle yükümlüdür. Yıl içinde, üçer aylık
dönemlerde projeksiyonlarının gerçekleşme değerlemesini yaparak Kuruma; Ocak,
Nisan, Temmuz, Ekim aylarında verir ve projeksiyonlarında oluşan yüzde ondan
fazla artış ve eksilişleri açıklarlar.
Dağıtıcılar, 2 nci maddenin birinci fıkrasının (10) ve (13)
numaralı bentlerinde belirtilen şekilde sözleşme ile bayilikler oluşturur.
Bayilik süresi bitiminden üç ay öncesinde bayiliğin devamı için sözleşme
yenilenemez ise sürenin bitimine kadar dağıtıcı, bayinin ikmal ihtiyacını
karşılar. Süre bitiminde bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini
pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder ve en geç bir ay içinde
eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldırır.
Dağıtıcıların kendi işlettiği istasyonlar aracılığı ile yaptığı
satış, dağıtıcının toplam yurt içi pazar payının yüzde onbeşinden fazla olamaz.
Dağıtıcıların yurt içi pazar payı, toplam yurt içi pazarın yüzde kırkbeşini
geçemez. Dağıtıcı, kendi işlettiği istasyonlara sübvansiyon ve bayi
istasyonlarından farklı uygulama yapamaz.
(Ek fıkra: 25/1/2007-5576/2 md.; Değişik altıncı fıkra:
28/3/2013-6455/39 md.) Dağıtıcı lisansı sahipleri, Kurum tarafından belirlenen
esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen
teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak ve uygulamakla
yükümlüdür. Dağıtıcı lisansı sahibi, Kurumun bu sisteme erişimini
sağlar. Kurum; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin
gerektirdiği ölçüde bu sisteme doğrudan erişimini sağlar. Kurum, yukarıda
sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duyacağı bilgi ve belgeleri yine
görevlerinin gerektirdiği ölçüde verir. Söz konusu sistemi kurmadığı ya da
Kurumca belirlenen usul ve esaslara uygun denetimi sağlayamadığı tespit edilen
dağıtıcılara 19 uncu maddede öngörülen miktarda idari para cezası uygulanır.
Dağıtıcı lisansı sahipleri, bayi denetim sisteminin kurulmadığı veya kurulan
sistemin Kurumca yapılan düzenlemelere uygun bulunmadığı tespit edilen bayilere
akaryakıt ikmali yapamaz.
Dağıtıcılar, tescilli markası altında yapılan faaliyetlere ilişkin
kalite kontrol izlemesini etkin biçimde yapmak, bayilik iptallerini
gerekçeleriyle birlikte Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Akaryakıt dağıtımı için
kurulacak tesis ve ekipmanlara ilişkin teknik, güvenlik, çevre ve benzeri
kriterler Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
3. Kanun’un ilgili görülen 8. maddesi şöyledir:
“Bayiler
Madde 8- Bayi lisanslarına ilişkin düzenlemeler (teknik, güvenlik,
kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılır. Bayiler, dağıtıcıları ile
yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini
yürütürler.
Bayiler lisanslarının devamı süresince;
a) Bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların
bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması,
b) Tağşiş ve/veya hile amacıyla akaryakıta katılabilecek ürünlerin
akaryakıta katılmaması ve istasyonunda bulundurmaması,
İle yükümlüdür.
Bayiler ve dağıtıcılar, lisanslarına göre kurdukları akaryakıt
istasyonlarını Kuruma bildirerek işletmeye başlar. Akaryakıt istasyonları,
gerekli tedbirleri alarak tarım sektörünün ihtiyaçları için tanker ve köy
pompası vasıtasıyla LPG hariç akaryakıt satışı yapabilir.
Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri
oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir.
Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere,
şehirler arası yollarda on kilometreden, şehir içi yollarda bir kilometreden az
olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe
girecek yönetmelikle düzenlenir.”
4. Kanun’un ilgili görülen 18. maddesi şöyledir:
“Ulusal marker
Madde 18- (Değişik birinci fıkra:
28/3/2013-6455/43 md.) Yurt içinde pazarlanacak akaryakıta veya akaryakıtla
harmanlanan ürünlere rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde
rafinericilerce ve dağıtıcılarca Kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal
marker eklenir. Biyoyakıt ilk üretim merkezleri ile tasfiye edilecek akaryakıt
için ulusal marker ekleme noktaları Kurum tarafından belirlenir. Ulusal marker
ekleme işlemleri Kurumca yetki verilen bağımsız gözetim firmalarının
nezaretinde Kurumun belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılır. Ulusal marker
ekleme işlemlerinde meydana gelecek usulsüzlüklerden lisans sahibi ile bağımsız
gözetim firmaları müştereken sorumludur.
(Değişik ikinci fıkra: 28/3/2013-6455/43 md.) Ulusal marker
eklemekle yükümlü lisans sahipleri, her yıl kasım ayı içinde takip eden yıla
ait pazarlama projeksiyonlarını Kuruma bildirir ve bu projeksiyona göre Kurumca
temin edilecek ulusal marker, Kurumca belirlenecek usul ve esaslara göre
akaryakıta eklenmek üzere ilgili lisans sahiplerine teslim edilir.
Kurum, ulusal marker ve idarî ve teknolojik yöntemler ile bir
denetim sistemini kurar. Valilikler, görevli elemanların başvurusu halinde
denetim amaçlı alınacak numunelerin kullanıcı ve bayilerden alınmasını ve
emniyetini sağlamakla yükümlüdür.
(Değişik dördüncü fıkra: 28/3/2013-6455/43 md.) Numunelerde
yapılacak testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı
laboratuvar analizi ile tespit edildiğinde, 19 uncu madde hükümleri uygulanır.”
II. İLK İNCELEME
A. E.2017/97 ve E.2017/139 Sayılı Başvurular Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri
uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh
KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN,
Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir
ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla
29.3.2017 ve 12.7.2017 tarihlerinde yapılan ilk inceleme toplantılarında
dosyalarda eksiklik bulunmadığından işlerin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
B. E.2017/98 Sayılı Başvuru Yönünden
2. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI,
Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ,
Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 29.3.2017 tarihinde
yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu görüşülmüştür.
3. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre Anayasa
Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kural ile sınırlıdır.
4. Başvuran Mahkeme, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun
28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19.
maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer
alan “…7 nci…” ibaresinin iptalini talep etmiştir.
5. Kanun’un 7. maddesinde dağıtıcılar ve
bayiler yönünden değişik yükümlülükler öngörülmekte olup bakılmakta olan
dava, Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde
belirtilen “Dağıtıcı lisans sahipleri, Kurum tarafından belirlenen
esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen
teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmak ve uygulamakla
yükümlüdür…” hükmünün ihlali nedeniyle dağıtıcı lisans
sahibine verilen idari para cezasının iptali talebine ilişkindir.
Bakılmakta olan davanın Kanun’un 7. maddesinde öngörülen diğer yükümlülükler
ile bir ilgisi bulunmadığından itiraz konusu kuralın söz konusu diğer yükümlülükler
yönünden incelenebilmesine olanak bulunmamaktadır.
6. Açıklanan nedenlerle 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu’nun 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle
değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan “…7 nci…” ibaresinin esasının incelenmesine,
esasa ilişkin incelemenin 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin 6455 sayılı
Kanun’un 39. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının birinci cümlesi
yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C. E.2017/145 Sayılı Başvuru Yönünden
7. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Serruh KALELİ, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz
AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan
GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in katılımlarıyla 26.7.2017
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu
görüşülmüştür.
8. Başvuran Mahkeme, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun
28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19.
maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer
alan “…8 inci…” ibaresinin 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin
birinci fıkrası yönünden iptalini talep etmiştir.
9. Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci
cümlelerinde, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik,
kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin dağıtıcıları ile
yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini
yürütecekleri belirtilmiş; anılan maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde de
bayilerin lisanslarının devamı süresince bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer
dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü
oldukları hükme bağlanmıştır.
10. Bakılmakta olan dava, Kanun’un 8. maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen “…Bayiler dağıtıcıları ile
yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini
yürütürler.” hükmü ile aynı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
belirtilen bayilerin lisanslarının devamı süresince “Bayisi olduğu dağıtıcı
haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması”
ile yükümlü olduğuna ilişkin hükmün ihlali nedeniyle bayiye verilen idari para
cezasının iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. Başvuran Mahkemede, bayi
lisanslarına ilişkin düzenlemelerden (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.)
kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığından itiraz konusu kuralın Kanun’un 8.
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi yönünden incelenmesine olanak
bulunmamaktadır.
11. Açıklanan nedenlerle 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu’nun 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle
değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan “…8 inci…” ibaresinin, 5015 sayılı Kanun’un
8. maddesinin birinci fıkrası yönünden esasının incelenmesine, esasa ilişkin
incelemenin 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARLARI
12. 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu’nun 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle
değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının; (c) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan “…7 nci…” ibaresinin 5015 sayılı Kanun’un 7.
maddesinin 6455 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının
birinci cümlesi yönünden iptali talebiyle yapılan E.2017/98 sayılı itiraz
başvurusunun 29.3.2017 tarihinde, (a) bendinin (3) numaralı alt bendinin 5015
sayılı Kanun’un 18. maddesinin 6455 sayılı Kanun'un 43. maddesiyle değiştirilen
dördüncü fıkrası yönünden iptali talebiyle yapılan E.2017/139 sayılı itiraz
başvurusunun 12.7.2017 tarihinde, (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer
alan “…8 inci…" ibaresinin 5015 sayılı Kanun’un 8.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yönünden iptali talebiyle yapılan
E.2017/145 sayılı itiraz başvurusunun 26.7.2017 tarihinde, aralarındaki hukuki
irtibat nedeniyle E.2017/97 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMELERİNE, esaslarının
kapatılmasına, esas incelemenin E.2017/97 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
13. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Osman KODAL tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen kanun
hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un 19. Maddesinin İkinci
Fıkrasının (a) Bendinin (2) Numaralı Alt Bendinin İncelenmesi
1. Sınırlama Sorunu
14. Anayasa’nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre Anayasa
Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kural ile sınırlıdır.
15. Başvuran Mahkeme, Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının
(a) bendinin (2) numaralı alt bendinin iptalini talep etmiştir.
16. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin
(2) numaralı alt bendinde, 4. maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendinin ihlali
durumunda sorumlulara bir milyon Türk lirası idari para cezası verileceği
öngörülmüştür.
17. Kanun’un “Lisans sahiplerinin temel hak ve
yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (l)
bendinde bu Kanun’a göre faaliyette bulunanların kaçak akaryakıt veya sahte
ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu
etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere
aykırı sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmamakla yükümlü
olduğu belirtilmiştir. Kanun’un 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (l) bendinde
belirtilen bu yükümlülük petrol piyasasında faaliyette bulunan lisans
sahiplerinin tamamı yönünden geçerlidir. Bakılmakta olan dava ise akaryakıt istasyonunda
gizli düzenek bulundurması nedeniyle akaryakıt bayisine verilen idari para
cezasının iptali talebine ilişkindir. Dolayısıyla itiraz konusu kurala ilişkin
esas incelemenin “bayiler” yönünden sınırlı olarak yapılması
gerekmektedir.
18. Açıklanan nedenlerle 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı
Petrol Piyasası Kanunu’nun 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44.
maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2)
numaralı alt bendinin esasına ilişkin incelemenin “bayiler” yönünden
sınırlı olarak yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
2. İtirazın Gerekçesi
19. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu kuralda lisans
sahiplerinin kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya
da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas
teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank, düzenek
veya ekipmanı bulundurmama yükümlülüğüne aykırı davranmaları durumunda maktu
idari para cezası ile cezalandırılacaklarının öngörüldüğü, bu cezada
işletmelerin ekonomik büyüklüğü ve sınıfına ilişkin herhangi bir
kademelendirmenin yapılmadığı, tek pompa ile faaliyet gösteren ve idari para
cezası miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu ile büyük
ölçekteki akaryakıt istasyonunu işletenler açısından yükümlülüğün ihlali
hâlinde verilecek ceza miktarının aynı olduğu ancak para cezasının miktarının
yüksek olması göz önüne alındığında tek pompa ile faaliyet gösteren ve cirosu
yüksek olmayan akaryakıt istasyonu için verilen cezanın daha ağır sonuçlar
doğurabildiği, diğer taraftan idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş
şekli ile failin kusur durumunun ve eylemin yarattığı sonuçların da dikkate
alınamadığı, lisans sahiplerinin itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan
idari para cezası ile cezalandırılmalarının hukuk devletinin gereği olan adalet
ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
20. Kanun’un itiraz konusu 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinin (2) numaralı alt bendinde, 4. maddenin dördüncü fıkrasının (l)
bendinin ihlali hâlinde sorumlulara bir milyon Türk lirası idari para cezası
verileceği öngörülmekte olup kural “bayiler” yönünden incelenmiştir.
21. Kanun’un 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (l) bendi uyarınca
bayiler, akaryakıt istasyonunda kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde
etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak
şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da
seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmamak ile yükümlüdür.
22. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
23. Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde
olduğu gibi hangi eylemlerin idari yaptırımlarla cezalandırılmasının
öngörüleceği, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın
ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun
koyucu takdir yetkisine sahiptir. Bununla birlikte kanun koyucunun takdir
yetkisi kapsamında öngördüğü yaptırımın adil ve hakkaniyete uygun olması
gerekmektedir.
24. 5015 sayılı Kanun’un ve bu Kanun’u değiştiren 5576 ile
6455 sayılı Kanunların genel ve madde gerekçeleriyle yasama sürecindeki
tartışmalardan, kanun koyucunun petrolün güvenli ve ekonomik olarak rekabet
ortamı içinde kullanıcılara sunulmasını, bu alandaki faaliyetlerin şeffaf ve
istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini ve bu kapsamda petrol kaçakçılığıyla
mücadele edilmesi ile tüketicilerin korunması amaçlarıyla etkili bir denetim
sisteminin kurulmasını ve caydırıcı cezalar getirilmesini hedeflediği
anlaşılmaktadır.
25. Kanun koyucunun petrol kaçakçılığını önlemek amacıyla
bayilere, akaryakıt istasyonunda kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde
etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak
şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da
seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmama yükümlülüğü getirdiği, bu
yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde uygulanacak yaptırımı maktu idari para
cezası olarak belirlediği görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi
kapsamında söz konusu fiillerin karşılığında idari cezalar öngörmesinin kamu
yararını sağlamaya yönelik olduğu açıktır.
26. Kanun’un 19. maddesinde, idari para cezasını gerektiren
fiiller ağırlık derecelerine göre gruplandırılarak ihlalin önemine göre farklı
idari para cezaları öngörülmüştür. Kanun koyucunun petrol kaçakçılığının
boyutları, bu suçlardaki artış ve suçun tespitindeki güçlükleri de göz önünde
bulundurarak itiraz konusu kuralla bayilerin kaçak akaryakıt veya sahte ulusal
marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye
yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı
sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmama yükümlülüğünün
ihlaline Kanun’un diğer bazı hükümlerine göre daha çok önem atfettiği ve
cezaları, caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirebileceğini takdir ettiği maktu
cezalar olarak düzenlediği anlaşılmaktadır.
27. Kanunla yapılan düzenlemelerin etkili bir şekilde hayata
geçirilebilmesi bakımından, öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesini
sağlamak ve yasaklanan fiillerin işlenmesini önlemek için hangi tür ve ölçekte
idari yaptırım uygulanacağı kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır. Maktu
olarak belirlenen idari para cezaları, cezayı gerektiren fiili işleyenlerin
üzerinde ekonomik durumlarına göre farklı etkiler doğurabilirse de bu durumun
adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturduğu söylenemez. Kaldı ki
kanun koyucu, itiraz konusu kuralın da yer aldığı 19. maddede farklı fiillere
farklı idari yaptırımlar öngördüğü gibi idari yaptırımların hangi hâllerde
artırılması ve indirilmesi gerektiğini de düzenlemiştir. Kanun koyucunun takdir
yetkisi kapsamında fiilin meydana getireceği neticeleri de dikkate alarak
düzenlediği itiraz konusu kuralda hukuk devleti ilkesi ile çelişen bir yön
bulunmamaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle kural “bayiler” yönünden
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
29. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
B. Kanun’un 19. Maddesinin İkinci Fıkrasının (a) Bendinin
(3) Numaralı Alt Bendinin Kanun’un 18. Maddesinin Dördüncü Fıkrası Yönünden
İncelenmesi
1. Sınırlama
Sorunu
30. Başvuran Mahkeme, Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının
(a) bendinin (3) numaralı alt bendinin, Kanun’un 18. maddesinin dördüncü
fıkrası yönünden iptalini talep etmiştir.
31. Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde,
yurt içinde pazarlanacak akaryakıta veya akaryakıtla harmanlanan ürünlere
rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde rafinericilerce ve
dağıtıcılarca Kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal marker ekleneceği
belirtilmiş; aynı maddenin dördüncü fıkrasında da numunelerde yapılacak
testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı laboratuvar
analizi ile tespit edildiğinde Kanun’un 19. madde hükümlerinin uygulanacağı
hüküm altına alınmıştır. Kanun’un 18. maddesinde öngörülen ulusal markerin
Kurumun belirlediği şart ve seviyede akaryakıt veya akaryakıtla harmanlanan
ürünlerde bulundurma yükümlülüğü, petrol piyasasında faaliyette bulunan lisans
sahiplerinin tamamı yönünden geçerlidir. Bakılmakta olan dava ise bayilik
lisansına sahip davacının Kurumun belirlediği şart ve seviyede ulusal markeri
akaryakıtta bulundurmaması nedeniyle verilen idari para cezasının iptali
talebine ilişkindir. Dolayısıyla itiraz konusu kurala ilişkin esas
incelemenin “bayiler” yönünden sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.
32. Açıklanan nedenlerle 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu’nun, 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle
değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt
bendinin, 5015 sayılı Kanun’un 18. maddesinin 6455 sayılı Kanun'un 43.
maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrası yönünden iptaline yönelik esas
incelemenin “bayiler”yönünden sınırlı olarak yapılmasına
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
2. İtirazın Gerekçesi
33. Başvuru kararında özetle, Kanun’un 19. maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinin “bayiler” yönünden
incelenmesi bölümünde belirtilen gerekçelerle kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
34. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin
(3) numaralı alt bendinde, 18. maddenin ihlali hâlinde sorumlulara bir milyon
Türk lirası idari para cezası verileceği öngörülmekte olup kuralın 18. maddenin
dördüncü fıkrasına yönelik esas incelemesi “bayiler” yönünden
yapılmıştır.
35. Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde,
yurt içinde pazarlanacak akaryakıta veya akaryakıtla harmanlanan ürünlere
rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde rafinericilerce ve dağıtıcılarca
Kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal marker ekleneceği belirtilmiş;
aynı maddenin dördüncü fıkrasında da numunelerde yapılacak testlerde ulusal
markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı laboratuvar analizi ile tespit
edildiğinde Kanun’un 19. madde hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
36. Kanun koyucunun petrol piyasasındaki akaryakıt
kaçakçılığının önlenmesi amacıyla Kanun’un 18. maddesinde “ulusal
marker” uygulamasını düzenlediği, bu kapsamda petrol piyasasında
faaliyette bulunan bayilerin Kurumun belirlediği şart ve seviyede ulusal marker
eklenmiş akaryakıt ve akaryakıtla harmanlanan ürünlere müdahale de bulunmak
suretiyle ulusal marker seviyesini düşürmelerini yasakladığı, bu yasağın ihlali
hâlinde uygulanacak müeyyideyi maktu idari para cezası olarak belirlediği
görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında söz konusu fiillerin
karşılığında idari cezalar öngörmesinin kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu
açıktır.
37. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2)
numaralı alt bendinin “bayiler” yönünden incelenmesi bölümünde
belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
38. Açıklanan nedenlerle kural Kanun’un 18. maddesinin dördüncü
fıkrası ile “bayiler”yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İtirazın reddi gerekir.
39. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
C. Kanun’un 19. Maddesinin İkinci Fıkrasının (c) Bendinin (3)
Numaralı Alt Bendinde Yer Alan “…7 nci…” İbaresinin Kanun’un
7. Maddesinin Altıncı Fıkrasının Birinci Cümlesi Yönünden İncelenmesi
1. İtirazın Gerekçesi
40. Başvuru kararında özetle, Kanun’un 19. maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinin “bayiler” yönünden
incelenmesi bölümünde belirtilen gerekçelerle kuralın Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
41. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin
(3) numaralı alt bendinde; 5., 6., 7., 8. ve 17. maddelerin ihlali hâlinde
sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk lirası idari para cezası verileceği hüküm
altına alınmıştır. İtiraz konusu kural, 19. maddenin ikinci fıkrasının (c)
bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan “…7 nci…” ibaresi
olup anılan ibare, Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesi
yönünden incelenmiştir.
42. Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde
dağıtıcı lisans sahipleri, Kurum tarafından belirlenen esaslara uygun olarak
bayilerinde kaçak akaryakıt satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri
de içeren bir denetim sistemi kurmak ve uygulamakla yükümlü kılınmıştır.
43. Kanun koyucunun petrol kaçakçılığıyla mücadele edilmesi
amacıyla etkili bir denetim sisteminin kurulmasını hedeflediği, bu hedef
doğrultusunda dağıtıcı lisans sahiplerine bayilerinde kaçak akaryakıt satışının
yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurma
ve uygulama yükümlülüğü getirdiği, bu yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde
uygulanacak yaptırımı maktu idari para cezası olarak belirlediği görülmektedir.
Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında söz konusu fiillerin karşılığında
idari cezalar öngörmesinin kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu açıktır.
44. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2)
numaralı alt bendinin “bayiler” yönünden incelenmesi bölümünde
belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir.
45. Açıklanan nedenlerle kural Kanun’un 7. maddesinin altıncı
fıkrasının birinci cümlesi yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir.
İtirazın reddi gerekir.
46. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
D. Kanun’un 19. Maddesinin İkinci Fıkrasının (c) Bendinin (3)
Numaralı Alt Bendinde Yer Alan “…8 inci…” İbaresinin Kanun’un
8. Maddesinin Birinci Fıkrasının İkinci Cümlesi Yönünden İncelenmesi
1. İtirazın Gerekçesi
47. Başvuru kararında özetle, Kanun’un 8. maddesinin birinci
fıkrasının bayiler tarafından ihlal edilmesi durumunda itiraz konusu kuralla
öngörülen idari para cezasının maktu olarak düzenlendiği, Kanun’un 19.
maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde Kanun’un 8. maddesinin ihlali hâlinde
bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın beşte birinin uygulanacağı
belirtilerek bayilik lisansı sahipleri ile diğer lisans sahipleri arasında bir
ayrım yapılmış ise de bayiler arasında herhangi bir ayrım gözetilmediği,
bayilerin itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile
cezalandırılmalarının hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet
ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
48. Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3)
numaralı alt bendinde; 5., 6., 7., 8. ve 17. maddelerin ihlali hâlinde
sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk lirası idari para cezası verileceği hüküm
altına alınmıştır. İtiraz konusu kural, 19. maddenin ikinci fıkrasının (c)
bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan “…8 inci…” ibaresi
olup anılan ibare, Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi
yönünden incelenmiştir.
49. Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde,
bayiler dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik
faaliyetlerini yürütmekle yükümlü kılınmıştır.
50. Kanun koyucunun petrol piyasası faaliyetlerinin şeffaf,
istikrarlı, düzenli şekilde yürütülebilmesi ve petrolün güvenli bir şekilde
kullanıcılarına sunulması amaçlarıyla bayileri dağıtıcıları ile yapacakları tek
elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütmekle yükümlü
kıldığı, bu yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde uygulanacak yaptırımı maktu
idari para cezası olarak belirlediği görülmektedir. Kanun koyucunun takdir
yetkisi kapsamında söz konusu fiillerin karşılığında idari cezalar öngörmesinin
kamu yararını sağlamaya yönelik olduğu açıktır.
51. Kanun’un 19. maddesinde, idari para cezasını gerektiren fiiller
ağırlık derecelerine göre gruplandırılarak ihlalin önemine göre farklı idari
para cezaları öngörülmüştür. Kanun koyucunun bayilerin dağıtıcıları ile
yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini
yürütmelerine ilişkin yükümlülüğün ihlaline Kanun’un diğer bazı hükümlerine
göre daha çok önem atfettiği ve cezaları, caydırıcılık fonksiyonunu yerine
getirebileceğini takdir ettiği maktu ceza olarak düzenlediği anlaşılmaktadır.
52. Kanunla yapılan düzenlemelerin etkili bir şekilde hayata geçirilebilmesi
bakımından, öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak ve
yasaklanan fiillerin işlenmesini önlemek için hangi tür ve ölçekte idari
yaptırım uygulanacağı kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır. Maktu
olarak belirlenen idari para cezaları, cezayı gerektiren fiili işleyenlerin
üzerinde ekonomik durumlarına göre farklı etkiler doğurabilirse de bu durumun
adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturduğu söylenemez. Kanun koyucu
19. maddede uygulanacak idari para cezaları yönünden bayiler arasında herhangi
bir ayrım öngörmemiş ise de bayilerin dağıtıcılara göre daha küçük ölçekli
işletmeler olduğunu göz önünde bulundurarak 19. maddenin ikinci fıkrasının (d)
bendinde, 8. maddenin ihlali hâlinde bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın
beşte birinin uygulanacağını hükme bağlamıştır. Bu bağlamda kanun koyucunun
uygulanacak idari para cezası yönünden dağıtıcılarla bayiler arasında
işletmelerin ekonomik büyüklüğüne ve sınıfına göre kademelendirme yaptığı
görülmektedir. Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında fiilin meydana
getireceği neticeleri de dikkate alarak düzenlediği itiraz konusu kuralda hukuk
devleti ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.
53. Açıklanan nedenlerle kural Kanun’un 8. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
değildir. İtirazın reddi gerekir.
54. Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
V. HÜKÜM
4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun,
28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19.
maddesinin ikinci fıkrasının;
A. 1. (a) bendinin (2) numaralı alt bendinin
esasına ilişkin incelemenin “bayiler” yönünden sınırlı olarak
yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE; bu yönden incelenen kuralın Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ile Celal
Mümtaz AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. (a) bendinin (3) numaralı alt bendinin, 5015 sayılı Kanun’un 18.
maddesinin 6455 sayılı Kanun’un 43. maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrası
yönünden iptaline yönelik esas incelemenin “bayiler” yönünden
sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE; bu yönden incelenen kuralın
Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ
ile Celal Mümtaz AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan;
1. “…7 nci…” ibaresinin, 5015 sayılı Kanun’un 7.
maddesinin 6455 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle değiştirilen altıncı fıkrasının
birinci cümlesi yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
2. “…8 inci…” ibaresinin, 5015 sayılı Kanun’un 8.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yönünden, Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE,
Zühtü ARSLAN, Serruh KALELİ ile Celal Mümtaz AKINCI’nın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
1.11.2017 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28.3.2013 tarihli ve
6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen, 19. maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin (2) ve (3) numaralı alt bendleri ile (c) bendinin
(3) numaralı alt bendinde yer alan “…7 nci…” ve “…8 inci…”
ibarelerinin Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığına karar verilmiştir.
2. İtiraz konusu kurallar akaryakıt satışında belli
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda sorumlulara “bir milyon Türk
Lirası” ((a) bendi) veya “sekiz yüz elli bin Türk Lirası” ((c)
bendi) idari para cezası verilmesini öngörmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir
ki, akaryakıt faaliyetlerinin regüle edilmesine yönelik tedbirler alma, bu
bağlamda bazı yükümlülüklerin ihlali durumunda yaptırımlar uygulama devletin
görevidir. Hiç kuşkusuz bu tedbirlerin mahiyeti, uygulanacak cezaların türü ve
miktarı konusunda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir.
3. Bu takdir yetkisinin anayasal sınırlar içinde adalet ve
hakkaniyete uygun şekilde kullanılması gerekir. Başka bir ifadeyle, fiilin
ağırlığı, failin kusuru ve ekonomik durumu, ağırlaştırıcı ve hafifleştirici
nedenler gibi etkenler dikkate alınarak uygulanan yaptırımın ölçülü olması
zorunludur. Cezaya konu fiille ceza arasında gözetilmesi gereken bu ölçülülük
hukuk devletinin vazgeçilmez unsurudur.
4. Nispi cezalarla, alt ve üst sınırı belirlenen maktu cezalarda
işlenen fiilin haksızlık derecesi ile failin kusuru ve ekonomik durumu esas
alınabilecektir. Maktu para cezası ise failin durumunu dikkate alarak cezanın
kişiselleştirilmesi imkanını ortadan kaldırmaktadır. Halbuki hakkaniyete uygun,
adil ve ölçülü bir para cezasının failin kusuru, ekonomik durumu gibi etkenleri
dikkate alması gerekir. Nitekim 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17.
maddesinin ikinci fıkrasına göre alt ve üst sınırları gösterilen “idarî
para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık
içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz
önünde bulundurulur”.
5. Anayasa Mahkemesi birçok kararında failin ekonomik durumunu
dikkate almayan para cezalarının adil ve hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar
doğurabileceğine dikkat çekmiştir. 3.7.2014 tarihli ve E.2014/62, K.2014/125
sayılı kararda, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ek 10.
maddesinde yer alan “44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları
almaksızın faaliyet gösteren kişi mahallî mülkî amir tarafından onbin Türk
Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
şeklindeki kural iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesine göre, idari para
cezasının alt sınırı küçük çaplı bir işletmenin ölçülü olmayacak şekilde
cezalandırılabilmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle “işletmelerin,
ekonomik büyüklüğü ve sınıfına göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu
kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları, hukuk
devletinin gereği olan “adalet” ve “hakkaniyet” ilkeleriyle bağdaşmamaktadır”.
6. Mahkememiz 7.4.2016 tarihli ve E.2015/109, K.2016/28 sayılı
kararında 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve belli durumlarda sorumlulara “sekiz yüz elli bin Türk
Lirası” ve “altı yüz bin Türk Lirası” tutarlarında
idari para cezası verileceğini öngören hükümlerini incelemiştir. Anayasa
Mahkemesi itiraz konusu kurallarla öngörülen yaptırımların “regülatif
idari para cezası” olduğunu, meblağları yüksek olduğundan bu cezaların
muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğurabildiğini, bu nedenle genellikle
nispi ya da alt ve üst sınırları belirlenmek suretiyle düzenlendiğini
belirtmiştir (§ 21). Mahkeme, iptal gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: “Bu
idari para cezası maktu düzenlendiği için uygulanırken işlenen fiilin haksızlık
içeriği, bayinin kusur durumu bir başka deyişle fiilin kasten veya taksirle
işlenip işlenmediği hususları dikkate alınamadığı gibi bayilerin işletmelerinin
ekonomik büyüklüğü, cirosu, kârı gibi kriterler de değerlendirilememektedir.
Buna göre, tek pompa ile faaliyet gösteren ve uygulanan idari para cezası
miktarı kadar yıllık cirosu bulunmayan bir akaryakıt istasyonu ile büyük
ölçekteki akaryakıt istasyonunu işletenler açısından bu yükümlülüklerin ihlali
halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının
yüksek olması göz önünde bulundurulduğunda tek pompa ile faaliyet gösteren ve
cirosu yüksek olmayan akaryakıt bayisi için verilen ceza daha ağır sonuçlar
doğurabilmektedir” (§ 30).
7. Somut başvuruda Anayasa Mahkemesinin bu kararında ulaştığı
sonuçtan ayrılmayı gerektiren farklı bir durum bulunmamaktadır. Hiç
kuşkusuz, “caydırıcılık” idari para cezalarının en önemli
amaçlarından biridir. Ancak, yüksek maktu para cezalarının ekonomik
büyüklükleri aynı olmayan gerçek ve tüzel kişiler üzerinde aynı oranda
caydırıcı olamayacağı açıktır. Ayrıca caydırıcılık makul ve ölçülü olmayan,
dolayısıyla adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayan cezaları haklı
gösteremez.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralların Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğunu düşündüğümüzden, redde yönelik çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz.
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
KARŞIOY
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun idari para cezaları
başlıklı 19. maddesinde 28.2.2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile
yapılan değişiklikler sonrasında mahkemeler görmekte oldukları davalarda
uygulanan çeşitli kuralların Anayasa’ya aykırı oldukları düşüncesi ile itirazen
iptali için Mahkememize başvurdukları görülmektedir.
Yapılan değerlendirme sonucunda Mahkememiz kabahatlere uygulanacak
yaptırımın türü, ölçüsü gibi nedenleri belirlemede takdir yetkisi bulunduğunu
kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul dengenin
gözetildiğini, tüketicileri koruma … caydırıcı cezalar getirebileceğini
gerekçe yaparak kurallarda Hukuk Devleti ilkesine aykırılık görmemiştir.
Mahkememiz aynı konuda 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi ikinci
fıkrasının (c) bendinin “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara sekizyüzbin
Türk Lirası para cezası verilir.” bölümünün bendin (3) numaralı alt
bendindeki 8. maddenin ihlali yönünden, aynı fıkranın (a) bendinin “Aşağıdaki
hallerde, sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası para cezası verilir.” bölümünün
bendin 4 numaralı alt bendindeki “7. maddenin ihlali” yönünden,
Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle yaptığı inceleme sonucunda,
fiilin haksızlık içeriği, işletmelerin kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik
büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu
kuralarla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası öngörülmesinin, hukuk
devletinin gereği olan “adalet” ve “hakkaniyet”ilkeleriyle
bağdaşmadığını belirterek, dava konusu maktu idari para cezalarına ilişkin
kuralların oyçokluğu ile Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğuna hükmetmiştir.
(2015/109 E., 7.4.2016)
Anılan ve ayrıca regülatif para cezalarının öngörülmesine ilişkin
kuralların yer aldığı dava dosyalarında olduğu gibi, dava konusu kuralın suç ve
ceza (kabahat ve yaptırımı) arası gözetilmesi gereken, beklenen hakkaniyet ve
dengeyi korumadığı, eylem ve ona uygulanan yaptırımın nicelik ve niteliğine bakmak
gereğini duyurmadığı, önlediği, denetimsiz alan yarattığı şeklindeki 7.4.2016
tarihli, 2015/109 E. sayılı dosyada yer alan iptal gerekçemiz altındaki oyum
gibi ve bu konuda Mahkememizin 12.10.2016 gün ve 2015/73 E., 31.5.2017 gün
ve 2017/103 E. sayılı ile 1.11.2017 gün, 2017/132 E. sayılı dosyalarında
bir kısım önceki dosyada iptal oyu kullanmış üyeler çoğunluğunun bu kez redde
yönelmesiyle, bu dosyalarda azınlıkta kalmakla kullandığımız karşı oy
gerekçeleri ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır. Kural Anayasa’nın 2.
maddesine aykırıdır. İptali gerekir.