“Sanıklar hakkında Çanakkale ili Bozcaada ilçesi Cumhuriyet Mahallesi 569 ada 1 nolu, 568 ada 1 nolu, 565 ada 1 nolu, 575 ada 1 nolu, 572 ada 1 nolu parsellerin üzerinde bulunan kat mülkiyetine tabi taşınmazlarında inşai ve fiziki müdahalelerde bulunmak suretiyle 2863 sayılı kanunun 65/1 maddesinde düzenlenen suçu işledikleri iddiası ile kamu davası açılmış olup mahkememizce kovuşturmaya devam olunmaktadır. 17/03/2017 Tarihinde keşif icra edilerek dosya bilirkişileri tevdi edilmiş olup hazırlanan raporda sanıklar …, …'ın eylemleri haricindeki diğer sanıkların eylemlerine ilişkin inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğuna dair görüş belirtilmiştir. Mahkememizce kovuşturul makta olan sair dosyalarda da (2014/597 esas) benzer eylemlere dair aynı mahiyette bilirkişi raporları tanzim edilmektedir.
Kovuşturma aşamasında mahkememizce ara karar verilerek sanıkların inşai ve fiziki müdahalelerinin olduğu iddia edilen bağımsız bölümlerinin tapu kayıtlan dosya arasına alınmıştır. Tapu kayıtlarından sanıkların bağımsız bölümler üzerinde bulunan korunması gereken kültür varlığı şerhinin 16/04/1992 tarihinde tescil edildiğine, dosya içeriğinde bulunan toplu konut projesinden de sanıkların bağımsız bölümlerini de kapsayan konutların 29/12/1995 tarihinden sonra yapıldığına kanaat getirilmiştir. Bu bilgilen ışığında sanıkların bağımsız bölümleri üzerinde bulunduğu arsanın konutlar yapılmazdan evvel korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, yani esasında arzın korunması gereken kültür varlığı niteliğinin olduğu kanaati hasıl olmuştur. Sanıkların bağımsız bölümlerinin özünde korunması gereken kültür varlığı olmadığı, bağımsız bölümlerin inşaasından evvel arzın korunması gereken kültür varlığı olduğuna kanaat getirilerek İlgili kurulca karar alınmak suretiyle tescilin yapıldığı, tescilin yapılmasında sonra gerekli izin ve ruhsat işlemleri yapılarak arza konut niteliğinde yapılar inşaa edildiği ve bağımsız bölümlerin ayrı ayrı tapu kütüğüne tescillerinin yapıldığı, tescil yapılırken arsa üzerindeki şerhlerin tapu sicili tüzüğü 67/4 ve Kat Mülkiyeti Kanunu 13/3 maddeleri uyarıca bağımsız bölümler üzerine aynen aktarıldığı, neticeten bağımsız bölümler üzerinde de korunması gereken kültür varlığı şerhinin tescil edildiği, bu tescilin maddi gerçeği yansıtmadığı, zira kurulca korunması gerektiğine kanaat getirilen esas kültür varlığının arzı teşkil eden arsa niteliğinde taşınmaz olduğu, 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde "tescil edilen sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunanların" tecziyesinin düzenlendiği, kanunun mülkiyet hakkını sınırladığı, somut olayda mülkiyet hakkını sınırlayan normun kamu yararı sağlamadığı, Anayasanın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğinin düzenlendiği, somut olayda korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen arsaya temel kazılarak konut niteliğinde bina yapılmasına izin verildikten sonra özünde kültür varlığı niteliği olmayan bağımsız bölümdeki balkonun pvc ile kapatılmasının (…, …, …, … üzerine atılı eylemler) kamu tarafından soruşturulması, kovuşturulması veya tecziyesinin kamu yaran sağlamadığı, kanun düzenlenirken korunması gerekli kültür varlığı veya tabiat varlığı olarak tescil edilen arsa veya arazi üzerine sonradan gerekli izin ve ruhsat işlemleri yapılarak inşaa edilecek yapıların sicillerine de ilgili mevzuat uyarınca önceki şerhlerinin aynen tescil edileceğinin nazara alınmadığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde izin alınarak inşai ve fiziki müdahalede bulunulabileceği düzenlenmiş ise de; sanıkların maliki bulundukları bağımsız bölümlerin özünde üzerinde şerh bulunmayan sıradan bağımsız bölümlerden farkının bulunmadığı, sanıkların bağımsız bölümlerinin korunması gerekli kültür varlığı niteliğinin maddi olarak bulunmadığı, kat mülkiyeti tesis edilirken arsadaki şerhin aynen aktarılması ile maddi gerçek ile hukuki nitelik arasında çelişkinin oluştuğu, sanıkların bağımsız bölümlerinde gerçekleştirecekleri inşai ve fiziki müdahalelerin üzerinde şerh bulunmayan bağımsız bölümlerde yapılan inşai ve fiziki müdahalelerden daha fazla sınırlanmasının ve tecziyelerinin mülkiyet hakkını kısıtladığı ve bu kısıtlama ile kamu yararının sağlanmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmakla 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinin somut olayda uygulanmasının Anayasanın 35. maddesine aykırı olduğuna ve somut olayda mülkiyet hakkını sınırlayan bu normun kamu yararını sağlamadığına kanaat getirildiğinden Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca resen 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinin iptali talebi ile dosyanın anayasa Mahkemesine gönderilmesi zarureti hasıl olmuştur.
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
1- Yukarıda açıklanan sebeplerle anayasanın 152. maddesi uyarınca somut olayda uygulanacak olan 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna kanaat getirildiğinden somut norm denetimi kapsamında incelenmesi için dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/148
Karar Sayısı : 2017/127
Karar Tarihi : 26.7.2017
R.G. Tarih Sayısı: Tebliğ edildi
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ezine Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 8.10.2013 tarihli ve 6498 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 65. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 35. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Kültür varlığı niteliğinde bulunan taşınmaza yapılan inşai ve fiziki müdahale dolayısıyla açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 6498 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 65. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrası şöyledir:
“Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile (...) izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Sadettin CEYHAN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiştir. Maddenin (1) numaralı fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği kurala bağlanmış; aynı fıkranın (a) bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Mahkemeye gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Anılan maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde de itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararında, Anayasaya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine, hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
4. İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde de Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede, başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği; (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın, itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
5. Başvurunun incelemesinden, başvuran Mahkeme tarafından başvuru kararında itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 35. maddesine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmediği görülmüştür.
6. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, aynı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III. HÜKÜM
21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 8.10.2013 tarihli ve 6498 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 65. maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin REDDİNE 26.7.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Zühtü ARSLAN
Başkanvekili Burhan ÜSTÜN
Başkanvekili Engin YILDIRIM
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Serruh KALELİ
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye Recep KÖMÜRCÜ
Üye Nuri NECİPOĞLU
Üye Hicabi DURSUN
Üye Celal Mümtaz AKINCI
Üye Muammer TOPAL
Üye M. Emin KUZ
Üye Hasan Tahsin GÖKCAN
Üye Kadir ÖZKAYA
Üye Rıdvan GÜLEÇ
Üye Recai AKYEL
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ