“Davacı vekili 25/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile müvekkilden haksız olarak tahsil edildiği gerekçesiyle taraflarınca vekâleten, davalı Aydem Elek. Dağıtım - Perakende Satış A.Ş. ve Tedaş şirketine karşı kayıp/kaçak bedellerinin iadesine yönelik istirdat davası açıldığını, ancak uyuşmazlık konusunda uygulanacak hukuk kuralları 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun ile birlikte değişiklik gösterdiğini, 6719 sayılı kanun m.21/10 ve m.26/(Geçici Madde 20) anayasaya aykırı olduğunu, zira m.21/10 ile yargı makamının hukukilik denetimi yolu kapatıldığını, yerindelik denetimi yapılmasına imkân tanınmadığını, ancak yargı organının yerindelik denetimi yapmasının fonksiyon gaspı olacağını, Anayasa m.l25/4’e göre; “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” hükmünün bulunduğunu, Kanunun 26. maddesi ile yürürlüğe giren ve geriye dönük olarak açılan icra takiplerini, davaları ve başvurulan olumsuz etkilemesi amaçlanan geçici 20. maddede, “aleyhe geriye yürümezlik” kuralını ihlal ettiği için hukuka ve Anayasaya aykırı görülebileceğini, hukuki öngörülebilirlik ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan tüketicinin; Kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirildiğini, enerji dağıtım şirketlerinin kendisinden yaptığı haksız tahsilatları faizi ile iade alabilmesinin önünün kapatıldığını, bu kısıtlamanın, hem 6719 sayılı Kanununun 21. maddesinde ve hem de geriye dönük olarak bu madde ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesine eklenen hükmün uygulanacağını öngören 26. maddede net olarak kendisini gösterdiğini, 6446 sayılı Kanunun 17. maddesine 10. fıkra olarak eklenen hükümde yer alan “mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” ibaresinin, yargı yetkisine kısıtlama getirdiğini ve tüketicinin haklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına yol açtığını, Anayasa m.36’nın güvencesi altında olan hak arama hürriyeti de, 6719 sayılı Kanunun 21. ve 26. maddeleri ile engellendiğini, bu durumun “hukuk devleti” ilkesini güvence altına alan Anayasa m.2 ve hak arama hürriyetini koruyan Anayasa m.36/re aykırı olduğunu, Ayrıca; yargı yetkisinin bu şekilde kısıtlanmasının , “kuvvetler ayrılığı” ilkesine de haksız bir müdahale niteliği taşıdığını, bir anlamda “Yargı yetkisi” başlıklı Anayasa m.9’e aykırılığı gündeme getirdiğini, bu nedenlerle 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. ve 26. maddeleri Anayasa 2, 13, 36, 40 ve 125. maddelerine açıkça ay kın olduğundan anayasaya olduğundan anayasaya aykırılık iddialarının değerlendirilmesi için dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini ve davanın geriye bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın Esas Sayısı: 2010/7, Karar Sayısı: 2011/172, Karar Günü: 22.12.2011 olan kararında da belirtildiği üzere: Kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması, Anayasalın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşullarındandır. Hukuk devleti, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukuk güvenliğinin sağlanması, bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar. Geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü, kural olarak yasaların geriye yürütülme meşini gerekli kılar. “Yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması ~ hukuklu^ genel ilkelerindendir.
Öte yandan, hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir. Belirlilik ilkesi, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar.
Davacı vekilinin ileri sürdüğü Anayasa’ya aykırılık iddiası, Kanunun 26. maddesi ile yürürlüğe giren ve geriye dönük olarak açılan icra takiplerini, davaları ve başvuruları etkilemesi amaçlanan geçici 20. madde, “aleyhe geriye yürümezlik” EVRENSEL HUKUK GENEL KURALINI ihlal ettiği için Anayasaya aykırı olduğu,
1982 Anayasasının:
Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu düzenleyen 2. maddesine,
Sosyal hukuk devleti olduğunu düzenleyen 5. maddesine,
Yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını düzenleyen 9. maddesine,
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanı nam ayacağı ve Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu düzenleyen 10. maddesine,
Kanunların Anayasaya aykırı olamayacağına ilişkin 11. maddesine,
Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu ve Hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağını düzenleyen 36. maddesine,
Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahip olduğunu düzenleyen 40. maddesine,
aykırı olduğu kanısına varıldığından aşağıdaki hükmün tesisi gerekmiştir.
ARA KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. ve 26. maddelerinin Türkiye Cumhuriyet Anayasasının 2, 5, 9, 10, 11, 36 ve 40 maddelerine aykırı olduğu iddiasının ciddi olduğu kanaatine varılmakla, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 40/1. maddesi gereğince; mahkememiz dosyadaki belgelerin onaylı birer örneği çıkartılarak, 6719 sayılı Kanunun 21/10. ve 26. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu kanaatiyle iptal davası başvurusu olarak, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliği’ne GÖNDERİLMESİNE,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 152. maddesi ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 40/5. maddesi uyarınca başvurunun sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasına,
6216 sayılı Yasanın 40/5. maddesi gereğince 5 aylık azami süre gözetilerek, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda bir karar vermesinin beklenilmesine, bu süre içerisinde ve sonunda Anayasa Mahkemesince bir karar verilmez ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 153. ve 6216 sayılı Yasanın 40/5. maddesi gereğince yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına,
karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/127
Karar Sayısı : 2017/103
Karar Tarihi : 31.5.2017
R.G. Tarih-Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
İTİRAZIN KONUSU: 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun;
A- 17. maddesine, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen (10) numaralı fıkranın,
B- 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddesinin,
Anayasa’nın 2., 5., 9., 10., 11., 36. ve 40. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Davacı tarafından elektrik faturası kapsamında kendisinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin tazmini talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A- Kanun’un 17. maddesine 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen itiraz konusu (10) numaralı fıkra şöyledir:
“Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”
B- Kanun’a 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen itiraz konusu geçici 20. madde şöyledir:
“(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Osman KODAL tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.” denilmiştir. Buna göre aynı Mahkeme tarafından aynı kurala ilişkin birden fazla itiraz başvurusunda bulunulması mümkün değildir.
3. 6216 sayılı Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde ise Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiş ve maddenin (4) numaralı fıkrasında açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının, Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
4. Başvurunun incelemesinden, itiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kuralların uygulanacağı başka dava dosyası kapsamında yapılmış olan itiraz başvurusunun (E.2017/126) bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu belirlenmiştir.
5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III- HÜKÜM
14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun;
iptallerine karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (2) ve 40. maddesinin (4) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 31.5.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ