ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2015/52
Karar Sayısı : 2016/1
Karar Tarihi : 13.1.2016
R.G. Tarih-Sayı : 27.1.2016
- 29606
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İzmir 5. Ağır Ceza
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 26.9.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun, 18.6.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'un 68.
maddesiyle değiştirilen 191. maddesinin;
1- (8) numaralı fıkrasının "Bu Kanunun. 188 inci
maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,. suçundan
dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına
girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir." bölümünün,
2- (9) numaralı fıkrasının "Bu maddede aksine
düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun . veya hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri
uygulanır." bölümünün,
Anayasa'nın 2., 10. ve 38. maddelerine aykırılıkları ileri
sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanıklar hakkında uyuşturucu madde
ticareti suçundan açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya
aykırı oldukları kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
A- İtiraz Konusu Kanun Hükümleri
Kanun'un itiraz konusu kuralları da içeren 191. maddesi şöyledir:
"Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak,
kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak
Madde 191-
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul
eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki
yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki
şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine
karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi
zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları
ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda
uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl
süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının
kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında
denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli
serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin
gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın
alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde,
hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar
uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya
da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal
nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci
fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda
ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen
yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde,
hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı
madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanılmasını kolaylaştırma,
suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu
madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde
hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza
Muhakemesi Kanunununkamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171
inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231
inci maddesi hükümleri uygulanır.
(10) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya
ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve
tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya
işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi
veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında
artırılır."
B- İlgili Kanun Hükmü
5271 sayılı Kanun'un ilgili görülen 231. maddesi şöyledir:
"Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 231- (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen
esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana
çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları,
mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu
da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda
hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise;
mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi
için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve
davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda
kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın,
aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen
giderilmesi,
gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde,
mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek
yaptırımlara çevrilemez.
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi
halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi
içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak
üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri
olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek
veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam
etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda
veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi
altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam
etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü
yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine
getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı
denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi
koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve
denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı
takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın
düşmesi kararı verilir.
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya
denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması
halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen
yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın
yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının
varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara
çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz
edilebilir.
(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus
bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla
bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi
halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin
hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp
kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz."
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca, Zühtü
ARSLAN, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT,
Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz
AKINCI, Erdal TERCAN, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan
GÜLEÇ'in katılımlarıyla 17.6.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Mücahit AYDIN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili kanun
hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
3. Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Kanun'un 40.
maddelerine göre, Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular
itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa
kuralı ile sınırlıdır.
4. İtiraz yoluna başvuran
Mahkeme tarafından 5237 sayılı Kanun'un (8) numaralı fıkrasının "Bu
Kanunun . 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve
ticareti, .suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu
madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde
hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilir." bölümünün ve (9) numaralı fıkrasının "Bu maddede aksine
düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun .veya hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri
uygulanır." bölümünün iptali istenilmiş olmakla birlikte
anılan bölümlerin "...188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ve ticareti,..." ve "...veya hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi..." ibareleri dışında
kalan kısımları, anılan fıkralarda yer alan ve iptali istenilmeyen kurallar
yönünden de geçerli olan ortak hüküm niteliğindedir.
5. Bu nedenle esasa ilişkin incelemenin, söz konusu fıkralarda yer
alan "...188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde
imal ve ticareti,..." ve "...veya hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi..." ibareleriyle
sınırlı olarak yapılması gerekir.
B- Kuralın Anlam ve Kapsamı
6. 5237
sayılı Kanun'un 191. maddesinde, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde
satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanma fiilleri, hapis cezasını gerektiren bir suç olarak kabul edilmiştir.
Uyuşturucuyla daha etkin mücadele çerçevesinde, 6545 sayılı Kanun'la 5237
sayılı Kanun'un 191. maddesinde yer alan ceza miktarı ve güvenlik tedbirlerinde
değişiklikler yapılmıştır.
7. Yapılan değişiklikten önce, 191. maddede düzenlenen suç
için "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası"
öngörülmesinin yanı sıra hüküm verilmeden önce veya hüküm verildikten sonra
"tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri" uygulanmasına da
karar verilebileceği kabul edilmek suretiyle hâkime farklı seçeneklerden birini
tercih etmek konusunda takdir yetkisi tanınmıştır. Hâkim, yalnızca mahkûmiyet
kararı verebileceği gibi hüküm vermeden önce davada durma kararı vererek ya da
hüküm verdikten sonra cezanın infazını erteleyerek sanık hakkında tedaviye ve
denetimli serbestlik tedbirine karar verebilmekte iken uygulamada, tedavi ve
denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesinde birtakım sorunlarla
karşılaşıldığından, bu hususlarda değişikliklere gidilmiştir.
8. Kanun'un 191. maddesinde 6545 sayılı Kanun'la yapılan
değişiklik sonrasında bu suçun yaptırımı "iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezası" olarak öngörülmüştür. Bunun yanı sıra bu suçtan
başlatılan soruşturmalarda, Cumhuriyet savcısı tarafından "beş yıl
süreyle kamu davası açılmasının ertelenmesine" karar verileceği, bu
süre içinde şüpheliler hakkında asgari bir yıllık süreyle denetimli serbestlik
tedbiri uygulanacağı, bu sürenin Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer
aylık sürelerle en fazla bir yıl uzatılabileceği, gerekli görülmesi halinde
şüphelinin denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tâbi tutulabileceği,
şüphelinin erteleme süresi içinde yükümlülüklerine uygun davranması durumunda
hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verileceği, kişinin erteleme süresi
içinde yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi veya tekrar aynı suçu
işlemesi halinde ise hakkında kamu davası açılacağı ancak erteleme süresi
içinde tekrar işlenen suçun ertelemeye ilişkin yükümlülüklerin ihlali
sayılacağı ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayacağı,
ertelemeye ilişkin yükümlülüklerin ihlali nedeniyle kamu davası açılmasından
sonra aynı suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda kamu davası
açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
9. Maddenin (8) numaralı fıkrasında, Kanun'un 188. maddesinde
tanımlanan uyuşturucuveya uyarıcı madde imal ve ticareti ya da 190. maddesinde
tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçundan
yapılan kovuşturmada, suçun münhasıran 191. madde kapsamına girdiğinin
anlaşılması halinde, madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verileceği; (9) numaralı fıkrasında ise, maddede aksine
düzenleme bulunmayan hallerde, 5271 sayılı Kanun'un kamu davası açılmasının
ertelenmesine ilişkin 171. maddesi veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ilişkin 231. maddesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
10. Bu şekilde, 191. maddede tanımlanan suçtan dolayı başlatılan
soruşturmalarda Cumhuriyet savcısı tarafından beş yıl süreyle kamu davasının
açılmasının ertelenmesine, kovuşturma aşamasında suçun münhasıran 191. madde
kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde ise hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verileceği öngörülmüştür.
11. Maddenin (8) numaralı fıkrasında yer alan "...188 inci
maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve
ticareti,..." ibaresi ile (9) numaralı fıkrasında yer alan
"...veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci
maddesi..." ibaresi, itiraz konusu kuralları
oluşturmaktadır.
C- İtirazın Gerekçesi
12. Başvuru
kararında özetle, itiraz konusu kuralları da içeren 191. madde ile kullanmak
için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da
uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçundan başlatılan soruşturmada kamu
davası açılmasının ertelenmesine karar verilmesinin öngörüldüğü ve ertelemeye
ilişkin olarak şüpheli lehine özel düzenlemelere yer verildiği, kovuşturma
aşamasında suçun münhasıran madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde ise
itiraz konusu kurallarla daha aleyhe olan hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verilmesinin öngörüldüğü; bu şekilde kasıtları ve fiilleri
aynı olan şahıslar hakkında sırf suç niteliğinin savcılıkça farklı
değerlendirilmesi nedeniyle farklı hukuki sonuçlar doğduğu, aynı fiillerin farklı
hukuki sonuçlara tabi tutulmasının hukuk güvenliği, kanun önünde eşitlik ve
suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı, ayrıca itiraz konusu
kurallarla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin genel hükümlerin
çeliştiği belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2., 10. ve 38. maddelerine
aykırı oldukları ileri sürülmüştür.
D- Anayasa'ya
Aykırılık Sorunu
13. Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye
Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir. Hukuk devletinin
temel ilkelerinden biri de "belirlilik"tir. Bu ilkeye göre,
yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya
ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel
olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem
içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup
birey, kanundan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi
hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir. Birey ancak bu durumda
kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir.
Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu
güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
14. Anayasa'nın 10. maddesinde de "kanun önünde
eşitlik" ilkesine yer verilmiştir. Bu ilke, hukuki
durumları aynı olanlar için söz konusu olup eylemli değil hukuksal eşitliği
ifade eder. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar
karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve
topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi
yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da
topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı
hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların farklı kurallara bağlı
tutulması tek başına Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesini zedelemez.
15. Anayasa'nın 38. maddesinde öngörülen suçta ve cezada kanunilik
ilkesi ise, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı
günümüzde, ceza hukukunun temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Bu
ilke uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek
cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın
açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak
fiilleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan, hukuk devletinin temel aldığı,
uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de özel bir yere ve öneme
sahip bulunan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması
amaçlanmaktadır. Kanunilik ilkesi, özgürlüğün sınırlarının önceden bilinerek,
insanın davranışlarını bu çerçevede düzenlemesini temin için getirilmiştir.
16. Ceza hukukunun, toplumun kültür ve uygarlık düzeyi, sosyal ve
ekonomik yaşantısıyla yakından ilgili olması nedeniyle suç ve suçlulukla
mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde
bulunulması Devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna
ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu Anayasa'nın temel ilkelerine bağlı
kalmak koşuluyla, soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin
uygulanacağı, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç
sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla
karşılanmaları gerektiği, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması gibi ceza siyaseti araçlarının hangi suçlara
nasıl uygulanacağı gibi konularda takdir yetkisine sahiptir.
17. Anayasa'nın 58. maddesinin ikinci fıkrasında "Devlet,
gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri
alır." denilmiştir. Kanun koyucunun, Anayasa ile
kendisine verilen uyuşturucuyla mücadele etmek için gerekli tedbirleri alma
yükümlülüğü kapsamında ve ceza siyasetini belirleme yetkisi dâhilinde kanuni
düzenlemeler yapabileceği kuşkusuzdur.
18. 5237 sayılı Kanun'un 191. maddesinde
düzenlenen suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmalarda, uyuşturucu madde
bağımlısı olma potansiyeline sahip kişilerin topluma kazandırılmasını sağlamak
üzere kamu davası açılmasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verilmesinin öngörülmesi de bu düzenlemelerin bir sonucudur.
Bu düzenlemelerle, kanun koyucunun, uyuşturucu maddelerle ve bu maddelere
bağımlılıkla mücadele gibi toplumun tamamını ilgilendiren bir konuda doğrudan
cezalandırma yerine belirli bir süre tanıyarak topluma kazandırma yöntemini
tercih ettiği anlaşılmaktadır.
19. İtiraz konusu kuralların gerekçesinde, "suçun
vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek
tereddütlerin önlenmesi" amacıyla, uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ile ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını
kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturmada, suçun münhasıran 191. madde
kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı verilmesi öngörülmek suretiyle, "soruşturma aşamasında
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik
kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme
tarafından verilmesinin" sağlandığı ifade edilmiştir.
20. İtiraz konusu kurallarda, kovuşturma evresinde suçun
münhasıran 191. madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde "madde
hükümleri çerçevesinde" hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı verileceği, "maddede aksine düzenleme bulunmayan hallerde" 5271
sayılı Kanun'un hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231. maddesi
hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Kanun koyucu, uyuşturucuyla mücadele
çerçevesinde, 191. madde kapsamına giren suçtan dolayı başlatılan soruşturmalarda
kamu davası açılmasının ertelenmesi kurumunun özel bir biçimde uygulanmasını
öngörmüş, kovuşturma aşamasında suçun bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması
halinde de işin doğası gereği, bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceğini düzenlemiştir. Kanun'un
gerekçesinden ve itiraz konusu kurallardan, kovuşturma aşamasında verilecek
olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, maddede öngörülen kamu
davası açılmasının ertelenmesine ilişkin özel hükümler çerçevesinde
uygulanacağı, aksine düzenleme bulunmayan hallerde ise genel hükümlere müracaat
edileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, teknik farklılıklar dışında,
191. madde kapsamına giren suç için iki farklı ceza hukuku kurumunun aynı esaslar
çerçevesinde uygulanması gerekmektedir. Böylece, 191. maddede tanımlanan fiilin
konu olduğu soruşturma veya kovuşturmalarda uygulanması öngörülen hukuki
kurumların, kişilerin hak ve özgürlükleri alanında farklı hukuki sonuçlar
doğurmalarının önüne geçildiğinden "kanun önünde eşitlik" ilkesine
aykırılık bulunmamaktadır.
21. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi ceza siyaseti
kurumlarının, cezanın bireyselleştirilmesi çerçevesinde belirli suçlar için
kanunda koşullarının belirtilmesi suretiyle özel bir şekilde uygulanmasının
öngörülmesi Anayasa'nın temel ilkeleri dâhilinde kanun koyucunun takdir
yetkisindedir. İtiraz konusu kurallarla hangi fiile hangi yaptırımın
uygulanacağı da açık ve anlaşılır bir şekilde düzenlenmiş olduğundan, kurallar hukuk
güvenliği ve suçta ve cezada kanunilik ilkelerine aykırı değildir.
22. Açıklanan nedenlerle
kurallar, Anayasa'nın 2., 10. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal
talebinin reddi gerekir.
IV- HÜKÜM
26.9.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun, 18.6.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'un 68.
maddesiyle değiştirilen 191. maddesinin;
A- (8) numaralı fıkrasının;
1- "Bu Kanunun. 188 inci maddesinde tanımlanan
uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,. suçundan dolayı yapılan
kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin
anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir." bölümüne
ilişkin esas incelemenin, ".188 inci maddesinde tanımlanan
uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,." ibaresiyle sınırlı
olarak yapılmasına,
2- ".188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ve ticareti,." ibaresinin Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
B- (9) numaralı fıkrasının;
1- "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde,
Ceza Muhakemesi Kanununun . veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır." bölümüne
ilişkin esas incelemenin, ".veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi." ibaresiyle sınırlı
olarak yapılmasına,
2- ".veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
ilişkin 231 inci maddesi." ibaresinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE,
13.1.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|