"...
“A. Yasa Hükmünün Anlamı
209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun’un 11.10.2011 günlü, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 5. maddesinin 1. fıkrası ile döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında elde edilen döner sermaye gelirlerinden kimlere ek ödeme yapılabileceği hükme bağlanmış ve döner sermaye ek ödemelerinin oranının, esas ve usullerinin belirlenmesinde yürütme organınca dikkate alınacak unsurlar tespit edilmiştir.
Bu kapsamda anılan fıkranın ilk cümlesinde “... Döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir.” kuralına yer verilmiştir. Böylelikle döner sermayeli bir sağlık kurum veya kuruluşunda görev yapan herhangi bir personele döner sermaye ek ödemesi yapılabilmesi için, bu personelin şu üç hukukî statüden biri kapsamında görev yapması zorunlu hale getirilmiştir:
a) Memurlar
b) Sözleşmeli Personel
c) Açıktan Vekil Olarak Atananlar
Aktarılan yasa hükmü uyarınca döner sermayeli sağlık kurum veya kuruluşlarında görev yapan personel fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sunmuş olsa dahi, eğer istihdam edildiği hukukî statü “memur”, “sözleşmeli personel” veya “açıktan vekil olarak atanan” kapsamında değilse ek ödeme alamayacaktır.
Diğer bir ifadeyle yasa koyucu, 209 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında “... Döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir.” şeklinde bir kural öngörerek, döner sermaye ek ödemelerinden yararlanacak kimselerin belirlenmesinde “sağlık kuruluşunda çalışıp çalışmama - döner sermaye gelirlerine fiilen katkı sunup sunmama” gibi bir kriter benimsemek yerine; takdir yetkisini “... Döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir.” biçimindeki hükümden yana kullanmış ve döner sermaye ek ödemelerinden yararlanacakların “hukukî statü” ölçütüne göre saptanmasını tercih etmiş bulunmaktadır.
B. Anayasa’ya Aykırılık Nedenleri
a) Anayasa’nın 10. Maddesi Yönünden:
Anayasa Mahkemesinin 28.03.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 05.02.2009 günlü, E.2006/53 K.2009/21 sayılı kararında ifade edildiği üzere; “Anayasa’nın 10. maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu ilke, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz”
209 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında elde edilen döner sermaye gelirlerinden kimlere ek ödeme yapılabileceği hükme bağlanmış ve döner sermaye ek ödemelerinin oranının, esas ve usullerinin belirlenmesinde yürütme organınca hangi unsurların dikkate alınacağı belirlenmiştir. Şüphesiz bu hükmü düzenlerken yasama organının, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tüm personele -hiçbir âyrım gözetilmeksizin- eşit oranda ödeme yapılmasını düzenleme gibi bir zorunluluğu bulunmamakta olup; yasa koyucunun bu konuda, Anayasa hükümleriyle belirlenen çerçeve içerisinde takdir yetkisine sahip olduğu tabidir.
Bununla birlikte yasama organı bu takdir yetkisini kullanırken Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine uygun hareket etmekle, dolayısıyla aynı durumda bulunan (durumları özdeş olan) kimi kişilere ayrı kurallar uygulayarak kanun karşısında eşitlik ilkesini ihlal etmemekle diğer bir ifadeyle aynı hukuksal durumları farklı kurallara bağlı tutmamakla yükümlü bulunmaktadır.
Döner sermaye gelirleri, kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan ticari nitelikteki mal ve hizmetlere benzer mal ve hizmetler karşılığında bunlardan yararlananlardan alınan bedeller ile söz konusu mal ve hizmetler için katlanılan maliyet arasındaki farkı ifade eden kârlardan, Devlet yardımlarından ve bağışlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla döner sermaye gelirlerinden bir kısmının sağlık kurumlarında çalışan personele dağıtılması, esasen “sağlık kuruluşunda çalışıp, kuruma gelir kazandıran mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan, böylelikle döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine emeği ile vesile olan personele söz konusu katkılarının karşılığında bir miktar ödeme yapılmasıdır.
Bu kapsamda sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin her birinin döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine yapmış olduğu katkı, personelin “eğitimi, mesleki unvanı, icra ettiği iş” gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir. Bu nedenle söz konusu faktörlerden hareketle personel arasında bir ayrıma gidilerek, her bir personelin döner sermaye gelirlerinden alacağı payın farklı şekilde belirlenmesi, “farklı hukuksal durumda olan kimselere farklı hukuk kurallarının uygulanması” anlamına gelecek ve eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacaktır. Nitekim itiraz konusu yasa maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde, döner sermaye ödemelerinden yararlanacak olanlara yapılacak ödemenin oranının “personelin unvanı, görevi, çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma” gibi unsurlar doğrultusunda farklı şekilde belirlenmesi öngörülerek, hakkaniyet ilkesi ile Anayasa’nın 10. maddesine uygun bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak 209 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında döner sermaye gelirlerinden yararlanabilecek personel istihdam edildikleri hukukî rejime göre belirlenmiş; “memur”, “sözleşmeli personel” ve “açıktan vekil olarak atanan” statüleri dışında, bir başka hukukî rejime göre istihdam olunan personelin döner sermaye gelirlerinden yararlanması engellenmiştir.
Oysa döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında görev icra ederek bu gelirlerin elde edilmesine katkı sağlayan “memurlar, sözleşmeli personel ve açıktan vekil olarak atananlar” ile aynı yerde fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin kazanılmasına katkı sunan “diğer personel”, döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlamak bakımından aynı hukukî durumdadırlar.
Diğer bir ifadeyle
- “döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında memur ya da sözleşmeli personel olarak veya açıktan vekil olarak atanmak suretiyle fiilen görev yapıp, döner sermaye geliri elde edilen mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan personel” ile
- “döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında memur, sözleşmeli personel veya vekil personel dışında, başka bir hukuki statüde fiilen görev yapıp, döner sermaye geliri elde edilen mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan personel”, döner sermaye gelirlerine katkı sağlamak açısından özdeş durumdadırlar ve bu nedenle, aynı konuda yani “fiilen katkı sundukları döner sermaye gelirlerinden pay alıp almamak” hususunda her iki personel grubu arasında ayrım yapılması, Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir.
Her ne kadar bahsi geçen iki personel grubunun hukukî statüleri, bu çerçevede mesleğe alınma koşulları, mesleki becerileri, yaptıkları işin niteliği gibi hususlar farklılık arz etmekte ise de; “döner sermaye gelirlerinin ne oranda ödeneceğinin belirlenmesi noktasında” her bir personel grubu hakkında farklı hükümler ihdasını hukuken mümkün kılan bu durum, (ödeme oranından/miktarından bağımsız olarak) döner sermaye gelirlerinden yararlanıp-yararlanmamanın belirlenmesi noktasında aynı sağlık kurumunda/kuruluşunda çalışan personel hakkında farklı kurallar öngörülmesini haklı kılan bir sebep olarak nitelendirilemeyecektir.
Sonuç olarak bir sağlık kurumunda ya da kuruluşunda fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sunmak açısından aynı hukuki durumda bulunan personel arasında haklı bir nedene dayalı olmaksızın ayrıma giderek; bir grup personele değişik oranlarda döner sermaye ek ödemesi yapılmasını öngörürken, diğer bir grup personeli katkı sundukları döner sermaye gelirlerinden yapılan ek ödemeden tamamen yoksun bırakan itiraz konusu kural, yasa önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir ve dolayısıyla Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır.
b) Anayasa’nın 2. ve 55. Maddeleri Yönünden:
Anayasa Mahkemesi’nin 21.10.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 10.03.2011 günlü, E.2009/85, K.2011/49 sayılı kararında ifade edildiği üzere; “Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.”
Birleşmiş Milletler’in başlıca adlî organı olarak kurulan Uluslararası Adalet Divanı’nın statüsünde bahsi geçen ve uluslararası hukuka ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde ölçü norm olarak değerlendirilen “uygar uluslar tarafından kabul gören genel hukuk ilkelerinin (m.38/1-c), Anayasa Mahkemesi’nce hukuk devleti ilkesi kapsamında olduğu belirtilen hukukun üstün kuralları arasında kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede 10.12.1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (aralarında Türkiye’nin de bulunduğu) 48 üye devletin olumlu oyu ile kabul edilen, resmi Türkçe çevirisi 27.05.1949 günlü, 7217 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, insan haklarının tanınması ve korunması konusundaki önemi çok sayıda demokratik devlet tarafından kabul edilen ve bu kapsamda birçok Anayasanın insan haklarına ilişkin hükümlerine ve insan hakları ile ilgili kendisinden sonra hazırlanan uluslararası sözleşmelerin neredeyse tamamına esin kaynağı oluşturan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi hükümlerinin “uygar uluslar tarafından kabul gören genel hukuk ilkeleri”nden bir kısmını yansıttığı ifade edilebilecek olup; söz konusu bildirgenin 23. maddesinin 2. fıkrasında “Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.” Kuralına yer verilmiş bulunmaktadır.
Dolayısıyla Anayasa’da öngörülen hukuk devleti ilkesi kapsamında yasama organının, çalışanların ücret rejimleri ile ilgili düzenleme yaparken uygar uluslarca kabul gören bir genel hukuk ilkesi olarak “eşit işe eşit ücret ilkesi”ne uygun şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan “eşit işe eşit ücret ilkesi”, Anayasa’nın sadece 2. maddesiyle değil; “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.” hükmünü içeren 55. maddesiyle de doğrudan bağlantılı bulunmaktadır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 24.06.2000 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 22.12.1998 günlü, E:1998/1, K:1998/86 sayılı kararının karşı oy yazısında isabetle belirtildiği üzere, “Anayasa’nın ‘Ücrette adalet sağlanması’ başlıklı 55. maddesinde, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için Devletin gerekli önlemleri alacağı öngörülmüş; madde gerekçesinde, ‘Bu madde, bütün çalışanlara çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret aylık, ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir. Bu esaslardan ilki, ücret aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar ancak ‘fiilen çalışma’ karşılığı olarak ödenecektir. Bunun için de iş süreleri, işin verimi, değeri ve niteliği dikkate alınacaktır...’ denilmiştir. ... 1982 Anayasasının 55. maddesinde yer alan ücrete ilişkin kuralın dayanağı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. maddesidir. Sözü edilen Bildirgenin 23. maddesinin (2) nolu bendinde, ‘herkesin herhangi bir ayırım gözetilmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.’ denilmiş, Avrupa Sosyal Şartı’nın 4. maddesinin (1) nolu, Çalışanların Temel, Sosyal Hakları Topluluk Şartı’nın 6/İ ve 6/İİİ maddelerinde de, eşit ve adil ücret hakkına ilişkin kurallara yer verilmiştir. Eşit işe eşit ücret ilkesi, kamu çalışanlarının aylıklarının belirlenmesinde yaşamsal bir ölçüt olarak alınmalı, Anayasa ve uluslarüstü normlarda öngörülen biçimde ücret ödenmesini sağlayacak yasal kurallar getirilmelidir. Kuşkusuz ki, İLO sözleşmesinde öngörüldüğü gibi ücret deyimi, her türlü ek ödemeyi de kapsamaktadır.”
Bakılmakta olan davada uygulanacak norm olan 209 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasının iptal istemine konu hükmü ise,
- döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlayan bir kısım personele bu gelirlerden değişen oranlarda yararlanma olanağı verirken; 657 sayılı Kanun’un 4/C maddesi uyarınca çalışan geçici personel gibi bir kısım çalışanı bu haktan yoksun bırakıp emeklerinin karşılığını vermeyerek, eşit işe eşit ücret ilkesine, ücretin emeğin karşılığı olduğu prensibine ve çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etme haklarına,
- ayrıca döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlamakla birlikte bu gelirlerden ek ödeme almayan personelin emeklerinin karşılığının, onlar dışındaki başka personel arasında paylaşılmasına izin vererek, diğer bir ifadeyle belli bir hukukî statü kapsamında çalışanların emeğini de içinde barındıran gelirlerin, bu çalışanlar dışındaki diğer personel arasında dağıtılmasını öngörerek yine eşit işe eşit ücret ilkesine, ücretin emeğin karşılığı olduğu prensibine ve çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etme haklarına,
aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2. ve 55. maddelerine de aykırıdır.
YUKARIDA AÇIKLANAN GEREKÇELERLE:
09.01.1961 günlü, 10702 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun’un 11.10.2011 günlü, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 5. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinin, “... memurlar ve sözleşmeli ...” şeklindeki bölümünün Anayasa’nın 10. maddesi ile 2. ve 55. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından; söz konusu Yasa hükmünün iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesi uyarınca başvuru kararının aslının, başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin, dava dilekçesinin, davayı açan belgelerin ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine,
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar, beş ay süreyle dava dosyasının bekletilmesine, 19.12.2014 tarihinde karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/199
Karar Sayısı : 2015/115
Karar Tarihi : 23.12.2015
R.G. Tarih Sayı : 31.12.2015 - 29579
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Eskişehir 2. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 4.1.1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'un, 11.10.2011tarihli ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 58. maddesinin (13) numaralı fıkrasının (ç) bendiyle değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...memurlar ve sözleşmeli..." ibaresinin, Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Devlet hastanesinde geçici personel statüsünde çalışan davacının, hastane döner sermaye gelirlerinden kendisine ek ödeme yapılması talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddi üzerine açtığı davada, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
l- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
209 sayılı Kanun'un 5. maddesinin, itiraz konusu kuralın yer aldığı birinci fıkrası şöyledir:
"... döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında Bakanlıkça belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri de dikkate alınmak suretiyle, bu ödemenin oranı ile esas ve usûlleri; personelin unvanı, görevi, çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınarak Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ,Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin KUZ ve Hasan Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 14.1.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Evren ALTAY tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
3. Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
4. İtiraz konusu kural, itiraz başvurusunda bakılmakta olan davada uygulanacak kural olmakla birlikte söz konusu davanın konusunu geçici personel olan davacıya döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmaması işleminin oluşturması nedeniyle, kurala ilişkin esas incelemenin "geçici personel" yönünden sınırlı olarak yapılmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- İtirazın Gerekçesi
5. Başvuru kararında özetle, kanun koyucunun döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel arasında ayrım gözetmeksizin hepsine eşit oranda ödeme yapılmasını öngörme zorunluluğu bulunmamakla birlikte bu konudaki takdir yetkisini kullanırken aynı konumda bulunanları aynı kurallara tabi tutmakla yükümlü olduğu, döner sermaye gelirlerinden bir kısmının sağlık kurumlarında çalışan personele dağıtılmasının esasen döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine emeği ile vesile olan personele söz konusu katkılarının karşılığında bir miktar ödeme yapılması olduğu, personelin döner sermaye gelirlerinden alacağı payın eğitim durumu, mesleki unvanı ve icra ettiği iş gibi etkenlere bağlı olarak farklı şekillerde belirlenebilmesinin mümkün olduğu, memur ve sözleşmeli personel statüsünde bulunmayan ancak döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine sağladığı katkı bakımından memur ve sözleşmeli personel ile aynı hukuki konumda bulunan diğer personelin döner sermaye gelirlerinden yararlanmasının engellenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, hukuk devletinin hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan devlet olması nedeniyle yasama organının İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23. maddesinde yer alan "Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır" kuralına uygun hareket etmesi gerekirken itiraz konusu kuralla eşit işe eşit ücret ilkesinin ve Anayasa'nın 55. maddesinde yer alan ücretin emeğin karşılığı olduğu ve Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret almaları için gerekli tedbirleri almakla yükümlü bulunduğu yolundaki hükmün ihlal edildiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
6. Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasında, döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabileceği belirtilmiş olup, "memurlar ve sözleşmeli" ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
7. Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmiştir.
8. "Kanun önünde eşitlik ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
9. Kanun koyucu tarafından kamu hizmetlerinin yürütülmesinde farklı istihdam şekilleri öngörülmüş olup bu husus Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında çalışanlar yönünden de geçerli bulunmaktadır. Bu kapsamda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği ifade edilmek suretiyle kamuda dört farklı statüde personel istihdamı öngörülmüş, daha sonra yürürlüğe giren çeşitli kanunlarda da bu statülere yenileri eklenmiştir.
10. "Geçici personel", 657 sayılı Kanun'da, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler olarak tanımlanmaktadır.
11. Geçici personel statüsü, belli bir vasıf gerektirmeyen, daha çok bedensel çalışmalara ağırlık veren, başlangıç ve bitişi belli olan, süreli işlerde çalışmayı öngörmektedir. Bu personel, idare ile yaptıkları bir sözleşme uyarınca idare için belirli bir iş yapan kişi konumundadır ve yaptıkları iş, geçici veya mevsimlik olup, asli ve sürekli görevlerden de sayılmaz. Bu nedenle geçici personel; Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında belirtilen memur ve diğer kamu görevlileri kavramı dışında kalan, sözleşme ile çalıştırılan, işçi de olmayan, kendine özgü istisnai bir istihdam türüdür.
12. Geçici personel tarafından yapılması öngörülen işlerin, memurlar ile sözleşmeli personelce yerine getirilen hizmetlerden farklı olması nedeniyle geçici personelin statüsü de kanun koyucu tarafından memur ve sözleşmeli personelden farklı düzenlenmiştir. Farklı hukuki konumlarda bulunan kişiler hakkında farklı düzenlemeler yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacağından, kanun koyucu tarafından döner sermaye gelirlerinden yararlanabilecek personel olarak memur ve sözleşmeli personel statülerinin öngörülmesinde, bir başka deyişle geçici personel statüsüne bu düzenlemede yer verilmemesinde eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
13. Geçici personel tarafından yürütülen hizmetler ile memurlar ve sözleşmeli personel tarafından yürütülen hizmetlerin farklılığı gözetildiğinde, bu kişilerin yaptıkları işin "eşit iş" olarak kabulü mümkün olmadığından, ücretleri yönünden de itiraz konusu kuralda eşitlik ilkesinin ihlalinden söz edilemez.
14. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında belirtilen sosyal hukuk devleti, insan haklarına saygılı, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan, onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan, sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir.
15. Anayasa'nın "Ücrette adalet sağlanması" başlıklı 55. maddesinde "Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur."denilmektedir.
16. Döner sermayeli kurumlarda çalışan geçici personele, fiilen çalışmalarının ve emeklerinin karşılığı olarak aylık ücret ödenmekte olup bu kişilere ayrıca döner sermaye gelirinden ek ödeme yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yerine getirdikleri hizmetin niteliğinin gözetilerek farklı statüler için farklı ücret rejimleri öngörülmesinde ve bu kapsamda geçici personele itiraz konusu kuralda yer verilmemesinde, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine ve emeğin karşılıksız bırakılmamasını amaçlayan 55. maddesiyle Devlete verilen, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne aykırılık bulunmamaktadır.
17. Açıklanan nedenlerle kural, "geçici personel" yönünden Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
IV- HÜKÜM
4.1.1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'un, 11.10.2011 tarihli ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 58. maddesinin (13) numaralı fıkrasının(ç) bendiyle değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ".memurlar ve sözleşmeli."ibaresinin;
A- "geçici personel" yönünden sınırlı olarak incelenmesine,
B- "geçici personel" yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
23.12.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ