ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/154
Karar Sayısı : 2014/159
Karar Günü : 22.10.2014
R.G. Tarih-Sayı :
4.3.2015-29285
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara
12. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 29.6.2004
günlü, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci
fıkrasının Anayasa'nın 2., 6., 13. ve 135. maddelerine aykırılığı
ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Üst üste iki dönem Süt Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu
Başkanlığı yapan davacının, 2014 yılında yapılacak seçimlerde tekrar aday
olmasının mümkün olup olmadığı hususunda tereddütlerin giderilmesi amacıyla
yaptığı başvurunun, Türkiye Tarımsal Süt Üreticileri Birliği tarafından
reddedilmesi üzerine, ret işleminin iptali istemiyle açılan davada, ret
işleminin dayanağı olan itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına
varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Kanun'un itiraz konusu kuralı da içeren "Yönetim
kurulu; görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 8. maddesi
şöyledir:
"Madde 8- Yönetim kurulu, genel
kurulun dört yıl için kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş, en çok yedi
üyeden oluşur. Ayrıca aynı sayıda yedek üye seçilir.
Üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulunanlar,
aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve seçilemezler.
Yönetim kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Üye kabul etmek.
b) Genel kurul gündemini tespit etmek, faaliyet programlarını
hazırlamak ve genel kurulu toplantıya çağırmak.
c) Birlik muhasebe kayıtlarını bilanço esasına göre tutmak ve
tahmini bütçe, kesin hesap ve aktarma tekliflerini, aylık mizan ve bunlara ait
raporları sunmak.
d) Birlik personelinin atamasını yapmak ve görevine son
vermek.
e) Birliğe hizmet satın almak.
f) Genel kurulun verdiği yetki çerçevesinde birliğin taşınır ve
taşınmaz mal alımı ve satımını yapmak, birliğin mallarını yönetmek ve korumak.
g) Birliğin faaliyet alanı içerisindeki ürün veya ürün grubu ile
ilgili piyasa fiyatlarını takip etmek, pazar araştırması yapmak ve yaptırmak.
h) Ürün veya ürün grubunun kalitesini yükseltmek için gerekli
kişi, kurum veya kuruluşlarla işbirliği yapmak.
ı) Birlik üyelerini bilgilendirici toplantılar yapmak ve eğitim
faaliyetlerinde bulunmak.
i) Birliği yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek.
j) Gerektiğinde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak.
k) Sözleşmeli üretim kapsamında, üyeleri adına örnek tip
sözleşmeler düzenlemek ve bununla ilgili faaliyetleri koordine etmek.
l) Genel kurul tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.
Yönetim kurulu üyeleri, birlik faaliyetlerine ilişkin
icraatlarından on yıl süre ile sorumludurlar."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 6., 13. ve 135. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh
KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla
PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin
KUZ ve Hasan Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 22.10.2014 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Mustafa ÇAL tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan
Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, itiraz konusu kuralda öngörülen üst
üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların, aradan bir seçim
dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyecekleri biçimindeki
yasaklamanın seçme ve seçilme hakkına müdahale olduğu ve bu durumun demokratik
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 6.,
13. ve 135. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun uyarınca tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında
ve gönüllülük esasına dayalı olarak birlikler kurabilecekleri öngörülmüştür.
Tarımsal Üretici Birlikleri olarak adlandırılan bu birlikler kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşu olmamakla birlikte kanunla kurulan, tüzel
kişiliği bulunan, zorunlu üyelik sistemi bulunmayan ve gönüllülük esasına
dayanan kendine özgü bir meslek örgütlenmesi niteliğindedir. İtiraz konusu
kuralda ise anılan birliklerde üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı
yapmış olanların, aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden
seçilemeyecekleri hüküm altına alınmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, lâik
ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Buna göre hukuk devleti, hak
ve özgürlükleri güvenceye alan devlettir. Kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfi davranmaması
gerekir.
Demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş
ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır. Demokratik hukuk devleti
ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından biri de özgür, genel, eşit ve gizli oya
dayalı, hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin
birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır. Bu
şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup,
buna ilişkin yasaklar "demokratik hukuk devleti ilkesi"yle
bağdaşmaz.
Nitekim Anayasa Mahkemesi kararlarında, Anayasa'nın 135.
maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin
demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olmasının öngörüldüğü ve bu
kuruluşların organlarında başkanlık yapacakların seçimine ilişkin olarak kanun
koyucuya yetki tanındığı ancak bu yetkinin, seçim usullerinin belirlenmesiyle
sınırlı olduğu, seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir
yasaklamayı içermediği ifade edilerek kanunla seçim konusunda yapılacak
düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması gerektiği
vurgulanmıştır.
Tarım üreticilerinin gönüllülük esasına dayalı olarak kurdukları
tüzel kişiliği haiz Tarımsal Üretici Birliklerinde yönetim kurulu başkanlığı
gibi görevlere "seçilme hakkı" demokratik bir
haktır. İtiraz konusu kuralla, anılan birliklerde belli süre başkanlık
yapanların aradan dört yıl geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasak
getirilmesinin demokratik gereklerle izahı mümkün değildir. Bu yasak seçime
katılan üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler
yönünden "seçme", adaylar yönünden ise "seçilme" hakkına
müdahale oluşturmuştur. Gönüllülük esasına dayalı olarak kurulan ve bu yönüyle
sivil toplum örgütlenmelerine benzeyen meslek örgütlerine bu tür seçilememe
yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından
Anayasa'ya aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 6., 13. ve 135. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, Erdal TERCAN, Zühtü ARSLAN ve Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe
katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
29.6.2004 günlü, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri
Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri
NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Erdal TERCAN, Zühtü ARSLAN ile Hasan Tahsin GÖKCAN'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 22.10.2014 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
KARŞI GÖRÜŞ
29.6.2004 tarihli, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri
Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci fıkrasının, iki dönem üst üste yönetim
kurulu başkanlığına seçilenlerin yeniden aday olmalarını engelleyen kuralın
Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenmiştir.
İptali istenen kural şu şekildedir:
"Üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı görevinde
bulunanlar, aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve seçilemezler."
İtiraz konusu kuralda, Tarımsal Üretici Birliklerinde üst üste iki
dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların, aradan bir seçim dönemi
geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Buna
göre üst üste iki dönem yani 8 yıl yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulunanlar
yeniden başkanlığa seçilebilmek için bir seçim dönemi yani 4 yıl ara vermek
durumundadırlar.
Tarımsal Üretici Birlikleri hukuki nitelikleri itibariyle, dernek
veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olmayıp; tüzel kişiliği bulunan
bazı özellikleriyle derneklere bazı özellikleriyle de kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına benzeyen kendine özgü bir meslek örgütlenmesidir. Bu
niteliği ile, Anayasa'nın 135. maddesinde düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları kapsamında değerlendirmek uygun değildir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve
Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan
devlettir. Yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. Buna göre,
yasaların adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının kuruluşuna ve organlarının seçim usullerine ilişkin hükümlere
yer verilmiş olmakla birlikte, Anayasa'da Tarımsal Üretici Birlikleri gibi
diğer meslek örgütlenmelerine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Demokratik
ilkeler çerçevesinde anılan birliklerin seçimlerinde uyulacak kuralların
belirlenmesinin, yasamanın asliliği kapsamında kanun koyucunun takdir
yetkisi içinde olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla yasamanın asliliği
ve genelliği ilkesi uyarınca Anayasa'da belirtilen esaslara aykırı olmamak
kaydıyla, Tarımsal Üretici Birliklerinin organlarının seçimine, görev ve
yetkilerine, organların kimlerden ve kaç kişiden oluşacağına dair kurallar
koyabilmesi kanun koyucunun takdirindedir.
İtiraz konusu kuralla üst üste iki dönem yönetim kurulu
başkanlığını yürütenlerin bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden
seçilemeyeceklerine dair getirilen kuralın, ilgililer açısından yönetim
kuruluna seçilme konusunda bir sınırlama getirdiği açıktır. Bu konudaki hak,
mutlak bir hak olmayıp, Anayasa'ya uygun olarak sınırlandırılması mümkündür.
Getirilen sınırlandırmanın fırsat eşitliğinin sağlanması, uzun
süre görevde kalmanın sonucu ortaya çıkabilecek sakıncaların önlenmesi ve
birlik yöneticilerinin birliğin sağladığı imkânlardan yararlanmak suretiyle
konumlarını pekiştirmelerinin önüne geçilmesi gibi amaçlarla getirildiği
anlaşılmaktadır. Bu kapsamda getirilen sınırlandırmanın kamu yararı amacıyla
kabul edildiği söylenebilir. Ayrıca, getirilen sınırlandırmanın ölçülük
ilkesine uygun olması da gereklidir. Bu açıdan getirilen sınırlandırma
değerlendirildiğinde, kuralda öngörülen bir dönemlik sınırlamanın, süresi (4
yıl) ve bu sınırlamanın üst üste iki dönem yani 8 yıl yönetim kurulu başkanlığı
yapmış kişilere getirilmiş olması dikkate alındığında, amaca uygun ve
ölçülü olduğu kabul edilmelidir.
Keza itiraz konusu kuralla, üst üste 8 yıl görev yapan birlik
yönetim kurulu başkanının bir seçim dönemi geçmeden (4 yıl) yeniden
seçilemeyeceğinin düzenlenmesinin, sınırlamanın süresi ve getiriliş amacı
birlikte değerlendirildiğinde demokratik bir hak olan seçme ve seçilme hakkının
özüne dokunan bir müdahale olduğunu da söylemek mümkün değildir.
Ayrıca, hukukumuzda benzer sınırlandırmalar başka görevler
için de kabul edilmiştir. Anayasa'nın 101. maddesinde 2007 yılında yapılan
değişiklikle Cumhurbaşkanlığına beş yıllığına ve en fazla iki dönem
seçilebilme şeklinde getirilen sınırlama, rektörlerin görev süresinin dört yıl
ve en fazla iki dönem olarak sınırlandırılması, örnek olarak gösterilebilir. Bu
açıdan kuralda öngörülen sınırlamanın demokratik hukuk devletiyle bağdaşmadığı
da söylenemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2.
maddesine aykırı olmadığı, kanaatinde olduğumuzdan Mahkememiz
çoğunluğunun görüşüne katılmamız mümkün olmamıştır.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun 8. maddesinin
ikinci fıkrası, Tarımsal Üretici Birliklerinde üst üste iki dönem yönetim
kurulu başkanlığı yapmış olanların aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı
göreve yeniden seçilemeyeceklerini düzenlemektedir.
Mahkememiz çoğunluğu, itiraz konusu kuralın seçime katılan
üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını engellediğinden üyeler yönünden
"seçme", adaylar yönünden ise "seçilme" hakkına müdahale
oluşturduğu, gönüllülük esasına dayalı olarak kurulan ve bu yönüyle sivil
toplum örgütlenmelerine benzeyen meslek örgütlerine seçilme yasağı getiren
kuralın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, dolayısıyla Anayasanın
2. maddesine aykırı olduğu görüşündedir.
Bu görüşe aşağıdaki nedenlerle katılamıyoruz.
1. Çoğunluk görüşünde de ifade edildiği üzere, Tarımsal Üretici
Birlikleri kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olmamakla birlikte,
kanunla kurulan ve tüzel kişiliğe sahip kendine özgü meslek örgütlenmeleridir.
Anayasada bu tür meslek örgütlerinin yönetim kurulu gibi organlarının görev ve
yetkilerine, organların kimlerden ve kaç kişiden oluşacağına, başkan ve
üyelerin diğer organlarda görev alıp alamayacaklarına, bu organlarda görev
yapacakların görev süreleri ile yeniden seçilebilme şartlarına dair düzenleme
bulunmamaktadır. Bu konularda düzenleme yapma yetkisi, yasamanın asliliği ve
genelliği ilkeleri uyarınca, kanun koyucuya bırakılmıştır.
Bir meslek kuruluşunda, yöneticilerin aynı mesleğe mensup kişilerin
oluşturduğu organlar tarafından seçilmesi, Anayasanın 67. maddesinde düzenlenen
ve tipik anlamda siyasi haklardan olan seçilme hakkının kullanımı kapsamında
değerlendirilemez. Burada bir meslek örgütünün organlarının sınırlı bir
katılımla oluşturulması söz konusudur. Kaldı ki, bir an için Anayasanın 67.
maddesinin geniş yorumlanması sonucunda meslek kuruluşlarındaki yönetim kurulu
başkanlığı seçiminde aday olma, seçilme hakkının tezahürü olarak kabul edilse
bile, bu hakkın sınırsız olmadığı açıktır. Nitekim, 67. madde uyarınca
vatandaşlar seçme, seçilme ve halkoylamasına katılma haklarına "kanunda
gösterilen şartlara uygun olarak" sahip olup, bu "hakların
kullanılması kanunla düzenlenir".
2. Kamu kurumu niteliğinde olsun olmasın meslek kuruluşlarında üst
üste iki dönem yöneticilik yapanların belli bir süre geçmeden aynı göreve
yeniden seçilemeyeceklerine dair kuralların, fırsat eşitliğinin sağlanması,
uzun süre görevde kalmanın sonucu ortaya çıkabilecek güç zehirlenmesinin ve
idari yozlaşmanın önlenmesi ve nesillere bağlı zihniyet değişiminin yönetime
yansıması gibi amaçları olduğu açıktır.
Bu tür mülahazalarla, hukuk düzenimizde seçimle gelinen bazı
görevlerde benzer süre sınırlamaları bulunmaktadır. Yakın zamana kadar
Cumhurbaşkanlığına yedi yıllığına ve bir kez, 2007 yılında yapılan değişiklikle
de beş yıllığına ve en fazla iki dönem seçilinebilmesi bunun tipik örneğidir.
Demokratik ülkelerin tamamına yakınında benzer süre sınırlamaları
bulunmaktadır. Bu sınırlamaların temel amacı, devlet başkanlığı görevine gelen
kişilerin bulundukları görevde çok uzun süre kalmaları sonucu, iktidarın
sağladığı imkanlardan yararlanmak suretiyle konumlarını pekiştirmelerini ve
muhtemel yozlaşmaları önlemektir. Başka bir ifadeyle, bu tür sınırlamalar
demokratik rejimlerde "seçilmiş krallar"ın ortaya çıkmasını
engellemeye dönük tedbirlerdir.
Benzer şekilde, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
olan ve organları belli ölçüde kendi mensupları tarafından belirlenen
üniversitelerde de rektörlük için sınırlı bir süre öngörülmüştür. Anayasada
sınırlayıcı bir hüküm olmadığı halde, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13. maddesi
üniversite öğretim üyelerinin oylarıyla başlayan süreçte Cumhurbaşkanı
tarafından seçilen rektörlerin görev süresini dört yıl ve en fazla iki dönem
olarak sınırlandırmıştır.
Esasen Mahkememiz de bir süre öncesine kadar, meslek
kuruluşlarının seçimlerini düzenleme ve sınırlamalar getirme konusunda kanun
koyucunun takdir yetkisine sahip olduğu görüşündeydi. Mahkemenin 18/5/2011 günlü, 2008/80 esas ve 2011/81 karar sayılı kararında şu
sonuca ulaşılmıştır: 'Anayasanın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar
doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla
gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzel
kişileri olduğu belirtilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları ile Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin yönetim organlarının
seçim usullerinin kanunla belirleneceği açıktır. Demokratik ilkeler
çerçevesinde seçimlerde uyulacak kuralların belirlenmesi kanun koyucunun takdir
yetkisi içindedir. Üst üste iki dönem başkanlık yapanların iki dönem
yönetim kurulu üyesi seçilmesinin yasaklanmasında Anayasa'ya aykırı bir yön
bulunmamaktadır.'
Bu görüşün, itiraz konusu kural bakımından da geçerli olduğunu,
değiştirilmesini gerektiren kabul edilebilir bir gerekçenin bulunmadığını
düşünüyoruz.
3. İtiraz konusu kuralda dört, altı ya da sekiz yıl gibi belirli
bir sürenin değil, seçim döneminin esas alınması ve üst üste iki dönem yönetim
kurulu başkanlığı yapanların aradan bir seçim dönemi geçmedikçe yeniden aynı
göreve seçilememesi esasının getirilmesi de sınırlamanın kendi içinde tutarlı
ve ölçülü olduğunu göstermektedir. Burada esas olan, kendine özgü bir meslek
kuruluşu olan Tarımsal Üretici Birliklerinde yönetim kurulu başkanlığı için
önceden belli bir görev süresinin öngörülmesidir. Bu süre kısıtlaması
başkanlığa seçilecek ve onları seçecek olanlar tarafından önceden
bilinmektedir. Ayrıca, itiraz konusu kural aynı göreve yeniden
seçilmeyi sınırlandırmaktadır. Tarımsal Üretici Birliklerinde yönetim kurulu
başkanlığı yapanların, bu kuruluşun diğer organlarında üyeliğe ya da başkanlığa
seçilmelerinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Bu nedenle, itiraz konusu
kuralın gözetilen amacın gerçekleştirilmesi için ölçüsüz bir düzenleme
getirdiği de söylenemez.
Açıklanan gerekçelerle, çoğunluğun iptal yönündeki kararına
katılmıyoruz.
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY YAZISI
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu'nun 8. maddesinin
ikinci fıkrasında, üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı görevinde
bulunanların, aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden
seçilemeyecekleri hükme bağlanmış, başvuru kararında, üst üste iki dönem
yönetim kurulu başkanlığına seçilenlerin aradan bir dönem geçmedikçe tekrar
başkan seçilmelerini yasaklayan kuralın seçme ve seçilme hakkına müdahale
niteliği taşıdığı ileri sürülerek iptali istenmiştir.
5200 sayılı Kanun'un 1. maddesine göre, tarım üreticileri
tarafından kurulan tarımsal üretici birlikleri, tüzel kişiliği haiz olup
üretimi talebe göre plânlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine
almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve
ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler
almak üzere faaliyet göstermektedirler. Kanun'un 2. maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde, Birliğin, tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu
bazında ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurdukları, tüzel kişiliği haiz
tarımsal üretici birliklerini ifade edeceği belirtilmiştir.
Kanun'da tarımsal üretici birliklerinin tüzel kişiliği haiz olduğu
belirtilmiş, ancak bunun kamu tüzel kişiliği olduğu hususunda herhangi bir
ifadeye yer verilmediğinden özel hukuk tüzel kişiliği olduğunun kabulü gerekir.
Zira Anayasa'nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, kamu tüzel kişiliği
ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye istinaden kurulabilir.
Yukarıda değinilen hükümler dikkate alındığında, tarımsal üretici
birliklerinin daha çok ticari kaygılarla ve üyelerinin (tarımsal üreticilerin)
ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulan kooperatif benzeri organizasyonlar
oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle çoğunluk kararında tarımsal üretici
birliklerinin kendine özgü bir meslek örgütlenmesi niteliğinde görülmesi ve
Anayasa'nın 135. maddesiyle ilişkilendirilmesi isabetli olmamıştır.
Anayasa'da güvenceye bağlanan seçme ve seçilme hakkı, yasama
organı, mahalli idarelerin seçimle gelen organları ile Anayasa'nın 135. maddesi
uyarınca organlarının kendi üyeleri tarafından kanunla seçilmesi öngörülen kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları için öngörülmüş bir hak olup kamu
yönetiminin bir unsuru oluşturmayan ve tamamen özel hükümlerine göre faaliyet
gösteren özel hukuk tüzel kişilerini kapsamaktadır. Şüphesiz ki bu durum, özel
hukuk tüzel kişilerinin yönetiminin hiçbir anayasal ilkeye bağlı kalınmadan
belirlenebileceği anlamına gelmemektedir. Özel hukuk tüzel kişilerinin
yönetiminin hukuk devleti ilkesi ve özellikle hukuk devletinin bir unsuru olan
adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği açıktır.
Ancak özel hukuk tüzel kişilerinin yönetiminin, seçme ve seçilme hakkıyla
bağlantılandırılması anayasal açıdan mümkün değildir.
Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi
uyarınca, kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi
gerekmektedir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine
tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu
yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. Üst üste iki dönem
tarımsal üretici birliklerinin yönetim kurulu başkanlığı görevinde
bulunanların, aradan bir seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden
seçilemeyeceklerinin öngörülmesinin adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırı
düştüğü söylenemez. Kanun koyucunun, uzun süre birlik yönetiminde bulunanların
birlik imkânlarını kendi yönetimlerini pekiştirmek üzere kullanmalarını
engellemek amacıyla dava konusu düzenlemeyi ihdas etmesinde Anayasa'ya aykırı
bir yön görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kuralın hukuk devleti ilkesine
aykırı olmadığı düşünüldüğünden çoğunluk kararına katılmıyorum.