"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"Somut olayda sanığın 1116 paket kaçak nitelikteki sigarayı ticari amaçla bulundurduğu iddiasıyla 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmıştır. Aşağıda açıklanacak olan nedenlerle somut olayda uygulanması istenen 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesindeki hürriyeti bağlayıcı cezayı belirten "3 yıl" şeklindeki yaptırımın özellikle "orantılılık ilkesi çerçevesinde" Anayasamıza aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 152/1. fıkrasında "bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varır ise, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne; aynı maddenin 3. fıkrasında ise, Anayasa Mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır" hükmüne yer verilmiştir.
Az önce de belirtildiği gibi mahkememiz önüne gelen davada sanığın üzerine atılı suçun 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/18. md.sinde belirtilen "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır" şeklindeki hükmün uygulanması iddianame ile talep edilmiştir.
Mahkememizce yapılmakta olan yargılama sırasında 5607 sayılı Yasanın 3/18. md.sinde yer alan ve eylemin kanuni yaptırımı olan hürriyeti bağlayıcı cezanın 3 yıl şeklindeki alt sınırının Anayasamızın 2'inci maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
5607 sayılı Yasanın 1. md.sinde bu kanunun amacı kaçakçılık fiilleri ile yaptırımlarıyla kaçakçılığı önleme, izleme, araştırma, usul ve esaslarını belirlemek şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Yasanın 3. md.sinde kaçakçılık suçunun değişik şekilleri düzenlenmiş ve suç içeriğine göre çeşitli (ve genellikle hürriyeti bağlayıcı cezalarla birlikte adli para cezasını içerir şekilde) hükümler öngörülmüştür.
Yüksek Anayasa Mahkemenize müracaatımızın sebebini teşkil eden kanun maddesinde tanımlanan suç için öngörülen hürriyeti bağlayıcı ceza 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve adli para cezası ise 20.000 güne kadar adli para cezası şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasamızın Cumhuriyetin nitelikli başlıklı 2. md.sinde "Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca yine Anayasamızın 5. maddesinde devletin görevleri arasında "...adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak engelleri kaldırma" yükümlülüğü de olmakla birlikte somut davamızın konusu daha çok Anayasamızın 2. maddesini ilgilendirmektedir.
Yüksek mahkemenizin çeşitli içtihatlarında belirtildiği üzere Anayasamızın 2. md.sinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Bu şekilde tanımı yapılan bir devlette kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerden kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir.
Yasa koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan "ölçülülük" ilkesi ile bağlıdır. Bu ilke ise "elverişlilik", "gereklilik" ve "orantılılık" olmak üzere üç alt ilkeden oluşur. "Elverişlilik" başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, "gereklilik" başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve "orantılılık" ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir.
Sadece kanunlara değil, hukukun üstünlüğüne dayanan hukuk devletinin unsurlarından olan "ölçülülük" ilkesi nedeniyle devlet, kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır.
Bu açıklamalar ışığında 5607 sayılı Yasanın 3/18. md.sinde suç için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın 3 yıl şeklindeki alt sınırının orantılılık ilkesine uygun düşmediği kanaatine varılmıştır. Zira uygulamada mahkemeler önüne bu yasa maddesi ile ilgili olarak daha çok kaçak sigaralar gelmekte bu çerçevede örneğin, 10 paket veya 20-30 paket gibi sayısal olarak ve parasal değeri düşük orandaki kaçak sigara için sanıklara alt sınırı 3 yıl olan hürriyeti bağlayıcı ceza verilebilmektedir. Ülkemizde özellikle ülkemizin doğusundan ve güney doğusundan çok sayıda kaçak sigara girişi yapıldığı bilinmektedir, bunlar bazen bir kamyonu hatta birkaç kamyonu dolduracak ölçüde çok fazla, bazen da küçük bir iş yerinde 10 veya 20 paket gibi çok az sayıda olabilmektedir. Çok fazla oranda yakalanan kaçak sigara ya da tütün mamulü için kanunun öngördüğü cezanın alt sınırının ve hatta üst sınırının orantılılık ilkesine aykırı olduğu söylenemez ise de, 10 veya 20 paket gibi çok az sayıdaki kaçak sigara için asgari 3 yıllık hürriyeti bağlayıcı cezanın az önce açıklaması yapılan orantılılık ilkesine ve ayrıca ceza adaletine uygun düşmediği kanaatine varıldığından 5607 sayılı Yasanın 3/18. md.sinde yer alan hürriyeti bağlayıcı cezanın asgari sınırını belirleyen "3 yıl" şeklindeki yasa hükmünün orantılılık ilkesine ve ceza adaletine bu çerçevede Anayasamızın 2. md.sine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Zira örneğin ticari amaçla bulundurulan 1 paket veya 20 paket gibi çok az miktarda ve ekonomik değeri de oldukça az olan kaçak sigara yakalandığında sanığa asgari 3 yıl hapis cezası verilebilmekte, cezaların kişiselleştirilmesini düzenleyen 5237 sayılı TCK 61.m addesi çerçevesinde aynı Yasanın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulansa dahi ceza 2 yıl 6 aya düşmekte ve fakat bu defa da TCK 51. maddesindeki erteleme ve CMK 231/5. maddesindeki hükmün açıklanması için gerekli "2 yıllık" sınırın altına düşülemediği için sanık lehine (TCK 51 ve CMK 231/5.) maddeleri uygulanamamaktadır. Anayasamızın 2. maddesi nazara alınarak orantılılık ilkesi çevresinde ceza adaletinin sağlanabilmesi için anılan Yasa maddesindeki 3 yıl şeklindeki hükmün iptalini talep etme gereği duyulmuştur.
SONUÇ ve İSTEM : Yukardan beri yapılan açıklamalar ışığında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3/18. md.sinde yer alan ve yine aynı Yasa maddesinde tanımı yapılan suçun yaptırımını düzenleyen 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası şeklindeki hükmün cezanın alt sınırını belirleyen "3 yıldan" şeklindeki yasa maddesinin Anayasamızın 2. md.sine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/81
Karar Sayısı : 2014/145
Karar Tarihi : 25.9.2014
R.G. Tarih-Sayı : 21.5.2015-29362
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Kırıkkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 21.3.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun, 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun'un 54. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (18) numaralı fıkrasında yer alan ".üç yıldan." ibaresinin Anayasa'nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Bandrolsüz sigaraları ticari amaçla elinde bulundurmak suçundan açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Kanun'un 3. maddesinin 6545 sayılı Kanun'un 89. maddesiyle değiştirilmeden önceki hâliyle itiraz konusu kuralın da yer aldığı (18) numaralı fıkrası şöyledir:
"Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
B- İlgili Görülen Yasa Kuralı
Kanun'un 3. maddesinin 6545 sayılı Kanun'un 89. maddesiyle değiştirilen (18) numaralı fıkrası şöyledir:
"(Değişik: 18/6/2014-6545/89 md.) Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur."
C- Dayanılan Anayasa Kuralı
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2. maddesine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin KUZ ve Hasan Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 14.5.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Hasan Mutlu ALTUN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, kuralın hukuk devletinde suç olarak tanımlanan fiille, buna verilecek ceza arasında orantılılık bulunması gerektiğine ilişkin ilkeyle bağdaşmadığı ve kuralla öngörülen üç yıllık ceza alt sınırının hakkaniyete uygun olmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralın da yer aldığı fıkrada, ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticari amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanların üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. Söz konusu fıkrada 6545 sayılı Kanun'un 89. maddesiyle değişiklik yapılmıştır. İtiraz yoluna başvuran Mahkemedeki bakılmakta olan davanın konusu olan "bandrolsüz sigaraları ticari amaçla bulundurma" fiili yapılan değişiklikten sonraki metinde de yer almış ve bu eyleme üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası verileceği öngörülmüştür. 6545 sayılı Kanun'un 89. maddesiyle değişiklik yapılmadan önceki düzenleme ile bu düzenlemede öngörülen ceza miktarlarının aynı miktarda olması, bakılmakta olan dava yönünden suçun unsurunda bir değişiklik öngörülmemesi karşısında itiraz konusu kural, uygulanacak kural olduğundan anayasal denetiminin yapılması gerekmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Ceza hukukunun, toplumun kültür ve uygarlık düzeyi, sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması Devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu Anayasa'nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği, hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir.
Hukuk devletinde, ceza hukuku kurallarının, önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil, orantılı olması ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi gerekir. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında o suçun toplumda yarattığı infial ve etki, kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike, zarar görenin kişiliği ile ona verilen zararın azlığı veya çokluğu, işlenme oranındaki azalma veya artış gibi faktörlerin de dikkate alınması gerekir.
Belirli standartlar çerçevesinde üretilmiş olsalar da alkollü içkiler ve tütün mamullerinin insan sağlığına zararlı etkileri tartışılmaz bir gerçektir. Bu standartlara uyulmadan, bandrolsüz ve kaçak şekilde üretilen alkollü içkiler ve tütün mamullerinin ise bunları tüketen kişilerin ani ölümlerine veya özellikle sinir sistemlerinde geri dönülemez hasarlara neden olduğu bilinmektedir. Kanun koyucu standart dışı üretimin bir sonucu olan bu çok ağır zararların ortaya çıkmasını önlemek için alkollü içkiler ve tütün mamullerinin üretiminin kayıt altına alınmasını uygun görmüş, kayıt dışı yollarla üretilen ürünlerin kişilerin sağlıklarına ağır zararlar verme ve yaşamlarını tehdit etme ihtimali nedeniyle, bu çerçevede yapılan üretim, nakil ve pazarlama fillerini de suç olarak tanımlamıştır. Suç olarak kabul edilen bu fiillerin yaptırımını ise fiilin yol açması muhtemel zararları göz önünde bulundurarak üç yıldan altı yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak belirlemiştir. Böylece kişilerin yaşama hakkına ve vücut bütünlüğüne yönelik fiillerin etkili bir cezayla karşılanması yanında bu fiillerin işlenmesini ve yaygınlaşmasını önlemeye elverişli bir yaptırım kabul edilmek suretiyle tütün ve alkollü içkilerin kayıt dışı üretimiyle mücadelenin de amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu husus ihtiyaç duyulan konularda kanun koyucunun belirli fiilleri suç olarak tanımlamaya ve bu suçların yaptırımlarını belirlemeye ilişkin takdir yetkisi içerisinde olup, kuralda hukuk devletine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
21.3.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun, 28.3.2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun'un 54. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (18) numaralı fıkrasında yer alan ".üç yıldan." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 25.9.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Alparslan ALTAN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Zehra Ayla PERKTAŞ
Recep KÖMÜRCÜ
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
Zühtü ARSLAN
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN