"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"1982 Anayasasının 159. maddesinin 8. fıkrası, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapma konusundaki karar verme yetkisini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna vermiştir. Hiçbir kurum, kuruluş veya kişi Anayasanın tanıdığı bu yetkiyi aynı nitelikte bir norm ile değiştirmedikçe kullanamaz. Anayasa 159. maddesinin 8. fıkrasını kaldırır nitelikte olan yasal düzenlemenin, Anayasanın 175. maddesi kapsamında değiştirilmesi için gerekli olan sayısal çoğunluk sağlanarak Anayasal değişiklik yapmak yerine, yasa ile bu konuda değişiklik yapılması Anayasanın 159. maddesinin 8. fıkrasına, doğal hakim ilkesine ve yargının bağımsızlığını düzenleyen Anayasanın 138. maddesine aykırıdır.
Örneğin; Anayasanın 143. maddesinde düzenlenen ve Anayasal bir kurum olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri, ancak 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile kaldırılabilmiştir.
MADDE MADDE ANAYASAYA AYKIRILIK DEĞERLENDİRMESİ:
A- 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1. maddesi ile düzenlenen 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddesinde;
a) 1. fıkradaki, "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 2.7.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca görevlerine devam eden Ağır Ceza Mahkemeleri ile bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10. maddesi uyarınca görevlendirilen Ağır Ceza Mahkemeleri"nin kaldırılması şeklindeki düzenleme ile
5. fıkradaki, 2.7.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce elinde derdest olarak görülmekte olan davalar yönünden Terörle Mücadele Kanunu kapsamında görevlerine devam eden Ağır Ceza Mahkemelerindeki hakimler ile Terörle Mücadele Kanunu ile yetkili olan mahkemelerde bulunan Terörle Mücadele Kanununun 10. maddesi uyarınca görevlendirilen hakimlerin adeta görevli oldukları mahkemedeki görevlerini elinden alıp görev yapamaz hale getirilmesi, görevden el çektirilmesi anlamına gelecek şekilde yargılamasını yapmakla görevli olduğu dosyalar ile ilgili olarak, devir işlemi dışında bütün yetkilerine son verilmesi ve "devredilen dosyalarla ilgili koruma tedbirleri hakkında karar vermeye bu mahkemelerin bulunduğu yer hâkim ve mahkemeleri yetkilidir." şeklindeki düzenlemenin öncelikle Anayasanın 159/8. maddesine aykırı olduğu,
Anayasanın 159/8. maddesine göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun "Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara" bağlayacağı, Kurulun "adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini" yapacağını açıkça düzenlenmiştir. Bir diğer deyişle; Mahkemeyi kaldırma ve hakimlerin görevden el çektirilmesi, nöbetçi hakim ve mahkemelere görev verilmesi görevi münhasıran Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna verilmiştir. Bu yetki Anayasal anlamda verilmiş bir yetki olup, bu yetkinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılmasının açıkça yetki gaspı ve yargının yetkisine müdahale anlamını taşıyacağı açıktır.
Bu sebeple yapılan kanuni düzenlemenin belirtilen kısmı;
Anayasanın 6/2. maddesine (Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.),
Anayasanın 9. maddesine (Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.),
Anayasanın 11. maddesine (Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.),
Anayasanın 14/1. maddesi 2. cümlesine (Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.),
Anayasanın 37. maddesine (Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.),
Anayasanın 137/1. maddesine (Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.),
Anayasanın 138/1. ve 2. maddeleri (Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.),
Anayasanın 139/1. maddesine (Hakimler ve savcılar azlolunamaz),
- Anayasanın 140/1, 2, 3 maddelerine (Hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür.
Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.
Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.),
Anayasanın 142. maddesine (Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.),
Anayasanın 159/1 ve 8. fıkralara (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
.
Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.) açıkça aykırıdır.
b)Yine 5. fıkradaki "Ayrıca, bu Kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerince verilip henüz gerekçesi yazılmamış olan hükümlerin gerekçeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde yazılır." şeklindeki düzenlemenin, mahkememiz tarafından makul bir süre olmadığı, Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesi ve Anayasanın 141/3. maddesinde belirten (Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.) anlamda gerekçeli bir karar yazılmasını kısıtlayan ve bu haliyle de açıkça Anayasaya aykırı olan yasal bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır.
c) Yetkili ve görevli mahkemenin kapatılması ve dosyaya bakma yetkileri elinden alınan görevli hakimlerin baktıkları dosyaların dağıtılıp tasfiyesini içeren yukarıda "a ve b" bentlerinde gerekçeleri belirtilen Anayasal aykırılıklardan etkilenen geçici 14. maddesinin 2., 3., 4., 6., 7. maddeleri ile 5. maddenin diğer cümlelerinin de mevcut halleri ile açıkça Anayasaya aykırı olan yasal bir düzenlemeler olduğu değerlendirilmektedir.
B- Anayasa Mahkemesinin 2014/912 başvuru sayılı gerekçeli kararında belirtilen ve Anayasa Mahkemesi tarafından mahkememizce incelenmesi istenilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 232. maddesinin 3. bendinde belirtilen "hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur" hükmündeki "onbeş gün" şeklindeki sınırlamanın, Anayasanın 141/3. maddesinde belirten "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." kuralını kısıtlayan, CMK 230. maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyen Anayasaya aykırı bir düzenleme olduğu anlaşılmıştır.
Gerekçeli kararın, 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1. maddesi ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici madde 14. maddesinin 5. fıkrası 3. cümlesindeki kararın "onbeş gün içerisinde yazılması gerektiği" hükmü ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 232. maddesinin 3. bendinde belirtilen "hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur" hükmünün CMK 230. maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyeceği, 1982 Anayasasının 141/3. maddesi gereği; "Mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" hükmünü ihlal eder nitelikte ciddi görülen bir aykırılık olduğu görülmüştür.
Hükmen tutuklu sanık Mehmet İlker Başbuğ'un tahliye talebinin hangi mahkemede değerlendirileceği konusundaki görev ihtilafı ile gerekçeli kararın onbeş gün içinde yazılmasını düzenleyen kanun maddeleri ile ilgili Anayasaya aykırılık iddiaları ciddi bulunduğundan, bu konunun halli için aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
YUKARDA ARZ VE İZAH EDİLEN NEDENLERDEN DOLAYI:
1- 06.03.2014 tarihli, 28933 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1. maddesi, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa geçici madde 14. maddesinin 1. fıkrası ile bu fıkranın etkilediği 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. fıkralarının Anayasanın 159/8. maddesine aykırı olduğu, 1982 Anayasasının 152. maddesi uyarınca Anayasaya aykırılığın ciddi olduğu kanısına varıldığından, bu konuda ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA,
2- 06.03.2014 tarihli, 28933 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1. maddesi, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa geçici madde 14. maddesinin 5. fıkrasındaki, ".bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içerisinde yazılır." hükmünün Anayasanın 141/3. maddesine aykırı olduğu, 1982 Anayasasının 152. maddesi uyarınca Anayasaya aykırılığın ciddi olduğu kanısına varıldığından, bu konuda ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA,
3- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 232. maddesinin 3. bendinde belirtilen "hükmün gerekçesinin tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dava dosyasına konulur" hükmündeki "onbeş gün" şeklindeki sınırlamanın, Anayasanın 141/3. maddesinde belirten "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." kuralını kısıtlayan, CMK 230. maddesindeki aranan şartlarda gerekçeli hüküm verilmesini engelleyen Anayasaya aykırı bir düzenleme olduğu anlaşıldığından, bu konuda ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA,
Bireysel başvuru sonucu verilen onbeş gün içerisinde gerekçeli kararın neden yazılamadığına ilişkin olarak verilecek kararın geri bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliğiyle karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/64
Karar Sayısı : 2014/140
Karar Tarihi : 11.9.2014
R.G. Tarih-Sayı : 7.4.2015-29319
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 1- 21.2.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na eklenen geçici 14. maddenin,
2- 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 232. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ".onbeş gün." ibaresinin,
Anayasa'nın 6., 9., 11., 14., 37., 137., 138., 139., 140., 141., 142. ve 159. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Sanıklar hakkında silahlı terör örgütünü yönetmek, bu örgüte üye olmak ve diğer suçlardan açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 6526 Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen itiraz konusu geçici 14. madde şöyledir:
"GEÇİCİ MADDE 14- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemeleri ile bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.
Kaldırılan bu ağır ceza mahkemelerinde görev yapan başkan ve üyeler ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçların soruşturmasında görevlendirilen hâkim ve Cumhuriyet savcıları, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, beşinci fıkra uyarınca devirlerin tamamlanmasından itibaren on gün içinde müktesepleri dikkate alınarak uygun görülecek bir göreve atanırlar.
Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilir.
6352 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerinde ve bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinde derdest bulunan dosyalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere yetkili ve görevli mahkemelere devredilir. Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtayın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.
Üçüncü ve dördüncü fıkralar uyarınca yapılacak devir işlemleri, bu Kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerinde görevlendirilen hâkimler ile Cumhuriyet savcıları tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde sonuçlandırılır. Dosyaların devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, devredilen dosyalarla ilgili koruma tedbirleri hakkında karar vermeye bu mahkemelerin bulunduğu yer hâkim ve mahkemeleri yetkilidir. Ayrıca, bu Kanunla kaldırılan ağır ceza mahkemelerince verilip henüz gerekçesi yazılmamış olan hükümlerin gerekçeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde yazılır. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanlar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenecek mahkeme veya mahkemelere devredilir ve müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce yerine getirilir veya karara bağlanır.
Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun mülga 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen ağır ceza mahkemeleri ile Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre görevlendirilen ağır ceza mahkemelerine yapılmış atıflar ağır ceza mahkemelerine; bu mahkemelerin üyelerine yapılmış atıflar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Ankara Ağır Ceza Mahkemesine yapılmış sayılır. Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun mülga 250 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar ile Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrası kapsamına giren suçlara yapılan atıflar, Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçuna,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlara,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlara (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç),
yapılmış sayılır.
Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla açılmış olan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemez."
2- 5271 sayılı Kanun'un itiraz konusu kuralı da içeren 232. maddesi şöyledir:
"Madde 232- (1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir."
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 6., 9., 11., 14., 37., 137., 138., 139., 140., 141., 142. ve 159. maddelerine dayanılmış, Anayasa'nın 2. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ'un katılımlarıyla 9.4.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle davada uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin tamamı ile 5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ".onbeş gün." ibaresinin iptalini talep etmiştir.
3713 sayılı Kanun'un iptali istenen geçici 14. maddesinin birinci fıkrasında, aynı Kanun'un 10. maddesi gereğince görev yapan ağır ceza mahkemelerinin kaldırıldığı; ikinci fıkrasında, birinci fıkra ile kaldırılan ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının başka görevlere atanmaları usulü; üçüncü fıkrasında, aynı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılan soruşturmalara ilişkin dosyaların yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına devredileceği; dördüncü fıkrasında, kaldırılan ağır ceza mahkemelerinde derdest olan dosyaların devredilmesine ve temyiz aşamasındaki dosyaların incelenmesine ilişkin usuller; beşinci fıkrasında, devir işlemlerinin ne kadar süre içerisinde yapılacağı, devredilen dosyalarla ilgili koruma tedbirleri konusunda hangi mercinin karar vereceği, karar verilmiş olan dosyalarda gerekçenin ne kadar süre içerisinde yazılacağı, kesinleşmiş dosyalara ilişkin evrak, emanet ve arşivlerin devrinin nasıl yapılacağı; altıncı fıkrasında, aynı Kanun'un 10. maddesine ilişkin olarak yapılan atıfların hangi kanuna, suç tiplerine ve bunlarla ilgili davalara bakmakla görevli yargı mercilerine yapılmış sayılacağı; yedinci fıkrasında, ilgili suçlardan yapılan kovuşturmalarda kamu görevlileri hakkında soruşturma izni gerektiğinden bahisle durma ya da düşme kararı verilemeyeceği hususları düzenlenmiştir.
3713 sayılı Kanun'un geçici 14. maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin baktığı dosyalar yönünden, yargılama görev ve yetkisi mutlak şekilde sona ermiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkemedeki bakılmakta olan dava yönünden ise itiraz konusu kural uyarınca nisbi bir yetkilendirme söz konusudur. Buna göre, itiraz yoluna başvuran Mahkemeye yalnızca "gerekçeli kararın yazılması" ile ilgili olarak sınırlı bir yargısal görev ve yetki verilmiştir. Diğer bir ifadeyle itiraz başvurusunda bulunan Mahkemeye tanınan yargısal görev ve yetki, 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi dışında kalan bölümünün bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinin (3) numaralı fıkrasında ise mahkemelerce verilen hükümlere ilişkin gerekçeli kararların, hükmün açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içerisinde dosyasına konulacağı belirtilmiştir.
5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan gerekçeli kararların yazımına ilişkin süre genel niteliği haiz bir düzenlemedir. 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasıyla getirilen gerekçeli karar yazımına ilişkin süre ise kaldırılan ağır ceza mahkemelerinin hükmünü açıklayıp henüz gerekçeli kararlarını yazmadıkları dosyalara yönelik olup özel niteliği haiz bir düzenlemedir. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin de kaldırılan ağır ceza mahkemelerinden olması nedeniyle bu Mahkeme yönünden uygulanacak kural, özel niteliği haiz olan 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasıdır. Bu nedenle, genel niteliği haiz olan 5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ".onbeş gün." ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle;
A- 1- 21.2.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi dışında kalan bölümünün,
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu bölüme ve ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B- 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'a eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin esasının incelenmesine,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Hasan Mutlu ALTUN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, itiraz konusu kuralla öngörülen sürenin makul bir süre olmadığı, kuralın usulüne uygun bir gerekçe yazılmasını kısıtladığı belirtilerek, Anayasa'nın 141. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
6216 sayılı Kanun'un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralla, 3713 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince kurulmuş olan ve bu madde uyarınca kendisine görev verilen davalara bakmakla yetkilendirilen mahkemelerin kaldırılması nedeniyle, bu mahkemeler tarafından verilip henüz gerekçesi yazılmamış olan hükümlerin gerekçelerinin, 6526 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 6.3.2014 tarihinden itibaren en geç onbeş gün içerisinde yazılacağı öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı belirtilmiştir.
Hukuk devletinde kanun koyucu, yargılama hukukuna ilişkin kuralları belirleme ve bu çerçevede soruşturma makamlarının belirlenmesi, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi, yargılama usulleri ve yapısı hakkında Anayasa'ya aykırı olmamak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma konusunda takdir yetkisine sahip bulunmaktadır. Nitekim, Anayasa'nın 142. maddesinde, "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir." denilmek suretiyle bu husus hüküm altına alınmıştır.
İtiraz konusu kuralın konusunu oluşturan gerekçeli kararın "onbeş günlük" süre içerisinde yazılması, düzenleyici süre niteliğinde olup Anayasa'nın 142. maddesinde öngörülen "yargılama usulü" kavramının içerisinde yer almaktadır. Kanun koyucunun kapatılan mahkemelerle ilgili devir ve atama işlemlerinin düzenli bir şekilde gerçekleştirebilmesi için bu düzenlemeyi yaptığı açıktır. Kanun koyucu tarafından bu mahkemelerin yetkilerinin sonlandırılıp, dava dosyalarının başka mahkemelere devredilmesi sürecinde, henüz yazılmamış kararlarla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinde yer alan onbeş günlük süreye, yeni bir onbeş günlük süre daha ilave edilmiştir. Bu şekilde gerekçeli kararların yazılarak tarafların ve kamuoyunun bilgisine sunulması, tutukluluk başta olmak üzere belirli hususların denetiminin sağlanması, böylece, yapılan görevin en iyi şekilde ve etkin olarak yerine getirilmesi amaçlanmıştır.
Söz konusu mahkemeler kapatılırken, gerekçeli kararı henüz yazılmamış olan dava dosyalarıyla ilgili olarak, bu gerekçelerin açıklanması için makul bir süre belirlenerek, bu durumun kural altına alınması hukuk güvenliği ilkesinin de bir gereğidir. Bireylerin haklarında verilen hükümlerin gerekçelerini makul bir sürede öğrenmeleri, özellikle tutuklu bırakılan kişiler yönünden, bu tutukluluğa itirazlarını daha etkin bir şekilde yapabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kuralın, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı yönündeki Anayasa hükmüyle uyumlu olduğu açıktır.
Diğer yandan, hükmün açıklandığı bir davada gerekçeli kararın yazılması; dosyanın kapsamlı olması, suç ve sanık sayısının fazlalığı, gerekçenin olağandan uzun olması ya da yazılacak başka kararların bulunması gibi nedenlerle Kanunla belirlenen onbeş günlük süreden daha fazla bir zaman alabilir. Ancak kanun koyucunun istisnai nitelikte olan bu şekildeki dava dosyaları ile ilgili olarak değil, kapatılan mahkemelere yönelik genel bir düzenleme yapması gerektiğinden, düzenleyici süre niteliğindeki bu zaman dilimi kural olarak belirlenmiştir. Bu süre hak düşürücü olmayıp düzenleyici süre niteliğindedir. Bu nedenle kuralda hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yön de bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. ve 141. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
21.2.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na eklenen geçici 14. maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 11.9.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Alparslan ALTAN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Zehra Ayla PERKTAŞ
Recep KÖMÜRCÜ
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
Zühtü ARSLAN
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN