ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2012/18
Karar Sayısı : 2013/80
Karar Günü : 18.6.2013
R.G. Tarih-Sayı :
28.12.2013-28865
İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri Emine Ülker TARHAN, M. Akif HAMZAÇEBİ ile birlikte 116
milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU : 1.12.2011
günlü, 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu'nun;
1- 29. maddesinin;
a- (2) numaralı fıkrası ile (4) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan ''ve/veya özel'' ibarelerinin,
b- (5) numaralı fıkrasının,
c- (6) numaralı fıkrasında yer alan ''veya naklen''
ibaresinin,
d- (9) numaralı fıkrasının,
e- (10) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
2- 30. maddesinin;
a- (5) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal haklar
kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki ikinci cümlesinin,
b- (8) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal haklar
kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki son cümlesinin,
3- 36. maddesinin,
4- 41. maddesinin;
a- (7) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinin,
b- (8), (9), (10) ve (11) numaralı fıkralarının,
5- Geçici 2. maddesinin (10) numaralı fıkrasında yer alan '(bu
tutar sabit bir değer olarak esas alınır)' ve ''farklılık giderilinceye
kadar'' ibarelerinin,
6- Geçici 10. maddesinin (4) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde
yer alan ''uyarınca istihdam edilemeyecekler'' ve ''24 üncü Yasama
Dönemi sonuna kadar'' ibarelerinin,
Anayasa'nın 2., 7., 10., 36., 70., 126. ve 128. maddelerine
aykırılığını ileri sürerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
6253 sayılı Kanun'un dava konusu kuralların da yer aldığı
maddeleri şöyledir:
'MADDE 29- (1) Genel Sekreter,
Genel Sekreter yardımcıları, TBMM Başkan başmüşavirleri, TBMM Başkan
müşavirleri ve Özel Kalem Müdürü doğrudan, diğer personel ise Genel Sekreterin
teklifi üzerine TBMM Başkanı tarafından atanır. TBMM Başkanı, atama yetkisini
Genel Sekretere devredebilir.
(2) Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanabilmek
için üniversitelerin dört yıllık eğitim veren fakültelerinden ya da bunlara
denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve en az on iki yıl kamu ve/veya
özel sektörde çalışmış olmak zorunludur.
(3) Başkan olarak atanabilmek için üniversitelerin en az dört
yıllık eğitim veren fakültelerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak
ve en az on iki yıl kamu hizmeti yapmış olmak zorunludur. Başkan Yardımcısı
olarak atanabilmek için bu fıkrada belirtilen eğitim şartını taşımak kaydıyla,
askerlikte geçen süreler dâhil; en az on yıl veya yüksek lisans yapmış olanlar
için en az dokuz yıl kamu hizmeti yapmış olmak zorunludur.
(4) Milli Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve bu
Genel Sekreter Yardımcısına bağlı başkanlıkların Başkanlığına atanabilmek için
en az on iki yıl kamu ve/veya özel sektörde çalışmış olmak,
Başkan Yardımcılığına atanabilmek için askerlikte geçen süreler dâhil en az on
yıl kamu ve/veya özel sektörde çalışmış olmak zorunludur. Bu
fıkrada belirtilen süreler hesaplanırken altı yılı aşmamak kaydıyla yüksek
lisans ve doktorada geçen sürelerin tamamı dikkate alınır. Milli Saraylardan
Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı ile
Restorasyon ve Teknik Uygulamalar Başkanlığına Başkan olarak atanabilmek için
müzecilik, restorasyon ve tarih gibi alanlarda çalışmış veya bu alanlarda
tecrübe sahibi olmak koşulu aranır.
(5) Yasama ve Denetim Hizmetlerinden Sorumlu Genel Sekreter
Yardımcısı, bu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı başkanlıklarda ve Araştırma
Hizmetleri Başkanlığında başkanlık veya başkan yardımcılığı yapanlar veya
yapmış olanlar arasından atanır. Kanunlar ve Kararlar, Bütçe ve Araştırma Hizmetleri
başkanlıklarının başkan ve başkan yardımcıları, İdari Teşkilatta yasama
uzmanı olarak görev yapanlar veya yapmış
olanlar arasından, Tutanak Hizmetleri Başkanlığının Başkan ve
Başkan yardımcıları stenograf olarak görev yapanlar veya yapmış olanlar
arasından atanır.
(6) İdari Teşkilatın kadrolarına aşağıda sayılanlar ile TBMM
Başkanlığı tarafından açılan sınavlar sonucuna göre yapılacak atamalar dışında
açıktan veya naklen atama yapılamaz:
a) Genel Sekreter
b) İdari, Mali ve Teknik Hizmetlerden, Bilgi ve Bilişim
Hizmetlerinden ve Milli Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter yardımcıları
c) Milletvekili Hizmetleri Başkanlığı hariç, İdari, Mali ve Teknik
Hizmetlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı başkanlıkların
başkanları
ç) Araştırma Hizmetleri Başkanlığı hariç, Bilgi ve Bilişim
Hizmetlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı başkanlıkların
başkanları
d) Milli Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına bağlı
başkanlıkların başkan ve başkan yardımcıları
e) Özel Kalem Müdürü ve Müdür yardımcıları
f) Hukuk Hizmetleri Başkanlığının Başkanı
g) Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığının Başkanı
ğ) Strateji Geliştirme Başkanlığının Başkan ve Başkan yardımcıları
h) Hukuk müşavirleri
ı) Mali hizmetler uzmanları
i) İç denetçiler
(7) Altıncı fıkrada sayılanlar hariç olmak üzere memuriyete ilk
defa İdari Teşkilat kadrolarında başlayacak olanlar, Ölçme, Seçme ve
Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan sınavda başarılı olanlar arasından
sınavla seçilir. Bu şekilde atanacaklarda aranacak özel şartlar ve sınavlar ile
atamaya ilişkin usul ve esaslar Başkanlık Divanınca çıkarılacak bir
yönetmelikle düzenlenir. Milli Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına
bağlı birimlerde bakım, onarım ve restorasyon işlerinde zanaatkâr olarak
çalıştırılacaklarda ilgili kurumlar tarafından verilen çıraklık, kalfalık ve
ustalık belgeleri aranır, ayrıca sınav şartı aranmaz.
(8) İdari Teşkilatta, toplam kadro sayısının yüzde yirmisini
geçmemek üzere, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) ve (C) fıkralarına
göre sınavla alınmak suretiyle sözleşmeli ve geçici personel
çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacaklarda aranacak nitelikler, yapılacak
sınavın şekli ve konuları ile bunların çalışma usul ve esasları Başkanlık
Divanınca belirlenir. Milli Saraylardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısına
bağlı birimlerde bu fıkrada belirtilen sınırlamaya tabi olmaksızın 657 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre restorasyon işlerinde en fazla 400
personel çalıştırılabilir.
(9) İdari Teşkilat kadrolarındaki herhangi bir personelin (bu
Kanunun 31 ve 32 nci maddesi kapsamında bulunan personel hariç) diğer kamu kurum
ve kuruluşlarına atanmasına ihtiyaç duyulması ve Başkanlık Divanınca bu konuda
karar alınması hâlinde; atamaya ilişkin talep TBMM Başkanlığınca, Devlet
Personel Başkanlığına bildirilmek üzere Başbakanlığa gönderilir.Devlet
Personel Başkanlığı personelin atanacağı kurum
ve kuruluş ile kadro görevini tespit eder. İlgili kurum
ve kuruluşlar atama işlemlerini genel hükümlere göre yaparlar. Ancak bu
personelin ataması Ankara'daki kamu kurum ve kuruluşlarından veya talep
etmeleri hâlinde talep ettikleri ildeki kamu kurum ve kuruluşlarından birine
yapılır.
(10) İdari Teşkilat personeli TBMM Başkanlığınca uluslararası
kuruluşlarda görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilenlerin;
niteliği, mali, sosyal ve diğer özlük hakları ile görevlendirme usul ve
esasları TBMM Başkanlığınca belirlenir.
(11) İdari Teşkilat kadrolarında bulunan personel hakkında bu
Kanunda belirtilen özel hükümler dışında 657 sayılı Kanunun istisnai memuriyet
hakkındaki hükümleri uygulanır.
MADDE 30- (1) TBMM'nin faaliyetleri
ile ilgili alanlarda TBMM Başkanına danışmanlık yapmak üzere, kadro şartı
aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki
hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak beş TBMM Başkan danışmanı
çalıştırılabilir. Bu kapsamda çalıştırılanlara, (60.000) ila (100.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda aylık
sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir ve sözleşme ücreti dışında mali ve sosyal
haklar kapsamında herhangi bir ad altında ödeme yapılmaz. Bu şekilde
çalıştırılacak personelin sözleşme ücreti ile sözleşme usul ve esasları tam
veya kısmi zamanlı çalıştırılacak olması dikkate alınarak TBMM Başkanlığınca
belirlenir.
(2) Yasama faaliyetleri ile ilgili özel bilgi ve ihtisas
gerektiren konularda siyasi parti grup başkanlıklarında kadro şartı
aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki
hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu kapsamda
her siyasi parti grubunda on grup danışmanı, yirmi beş büro görevlisi ve
TBMM'de grubu bulunan her bir siyasi parti için, her bir siyasi parti grubunun
milletvekili sayısının yüzde onu oranında ilave büro görevlisi
çalıştırılabilir. Bunlardan grup danışmanına (85.000), büro görevlisine
(73.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
tutarda aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir. Bu kapsamda çalıştırılan
personele sözleşme ücreti dışında mali ve sosyal haklar kapsamında herhangi bir
ad altında ödeme yapılmaz.
(3) Yasama faaliyetlerinde milletvekillerine yardımcı olmak üzere
kadro şartı aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması
hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın her milletvekili için bir danışman, bir
ikinci danışman ve ilave bir personel sözleşmeli olarak çalıştırılabilir.
Danışmanın en az iki yıllık yükseköğretim ya da bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından,
ikinci danışmanın en az liseden ve diğer personelin en az ilkokuldan mezun
olması ve ikinci danışmanın kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini
haiz kurumların personeli olması zorunludur. Bu kapsamda çalıştırılanlardan;
danışmana (83.500), ikinci danışmana (73.000) ve diğer personele ise (63.000)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda
aylık sözleşme ücreti hak edildikçe ödenir. Bu kapsamda çalıştırılan tüm
personele sözleşme ücreti dışında mali ve sosyal haklar kapsamında herhangi bir
ad altında ödeme yapılmaz.
(4) İkinci, üçüncü ve beşinci fıkra uyarınca sözleşmeli olarak
çalıştırılacak tüm personelin sözleşme usul ve esasları Başkanlık Divanınca
belirlenir.
(5) Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz
kurumlarda çalışanlar aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer
mali ve sosyal hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek kaydıyla kurumlarının ve
kendilerinin muvafakati ile bu maddenin bir ila üçüncü fıkraları kapsamında
TBMM'de görevlendirilebilirler. Bu personele mali ve sosyal haklar
kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.Bu kapsamdaki personel ilgili
mevzuatında yer alan süre sınırlamalarına tabi olmaksızın ihtiyaç duyulan
hizmet süresince kurumlarından aylıksız izinli olarak da bu madde hükümleri
uyarınca TBMM'de görevlendirilebilir. Aylıksız izinli çalışanlara çalıştıkları
görev unvanları dikkate alınarak birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri
uyarınca ödeme yapılır ve bunların sosyal güvenlik kurumu ile ilişkileri kendi
kurumlarındaki statüleri dikkate alınarak devam ettirilir. TBMM Başkanlığının
bu konudaki talebi ilgili kurum ve kuruluşlarca ivedilikle sonuçlandırılır. Bu
personelin TBMM'de çalıştıkları süre, varsa mecburi hizmetlerine sayılır ve
bunlara TBMM'de çalıştıkları süre karşılığında herhangi bir mecburi hizmet
yükletilmez. Bunlardan aylıksız izinli olarak çalıştırılanların TBMM
Başkanlığında geçen süreleri kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde
değerlendirilir ve bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır.
Terfileri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır. İdari Teşkilat
kadro veya pozisyonlarında bulunan personel de ikinci ve üçüncü fıkrada
belirtilen sayılar aşılmamak kaydıyla aylıksız izinli olarak bu fıkralarda
belirtilen görev unvanlarında çalıştırılabilirler. Bunlardan 27/6/1989 tarihli
ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14 üncü maddesi kapsamında
bulunanların, geçici 14 üncü maddedeki hakları saklıdır.
(6) Bu madde uyarınca çalıştırılan TBMM Başkan danışmanlarının
sözleşme veya görevlendirmeleri TBMM Başkanının görev süresinin sona erdiği,
grup danışmanları ve büro görevlilerinin sözleşme veya görevlendirmeleri siyasi
parti gruplarının ilgili yasama dönemi içinde grup kurma hakkını kaybettiği,
danışman, ikinci danışman ve ilave personelin sözleşme veya görevlendirmeleri
milletvekilinin ilgili yasama dönemi içinde milletvekilliği sıfatını kaybettiği
tarihte veya tüm sayılanlar açısından milletvekili genel seçimlerinin ardından
yapılan ilk seçimle TBMM Başkanının seçildiği tarihte hiçbir işleme gerek
kalmaksızın sona ermiş sayılır. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel
kişiliğini haiz kurumların personeli bu fıkrada sayılan hallerde hiçbir işleme
gerek kalmaksızın kendi kurumlarındaki kadro veya pozisyonlarına dönerler.
(7) Bu madde uyarınca, aylıksız izinli olanlar hariç, sözleşmeli
olarak çalıştırılacak tüm personel, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.
(8) Gerekli hallerde TBMM Başkanlığının talebi üzerine kamu kurum
ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumlarda çalışanlar aylık,
ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları
kurumlarınca ödenmek kaydıyla kurumlarının ve kendilerinin muvafakati ile bu
maddenin diğer fıkra hükümlerine tabi olmaksızın TBMM'de
görevlendirilebilirler. Bu personele mali ve sosyal haklar kapsamında
ayrıca bir ödeme yapılmaz.
MADDE 36- (1)
TBMM Başkanlığının sorumluluğundaki tarihî bina ve objelerin onarımları ve
restorasyonları ile çevre düzenlemesine ilişkin mal ve hizmet alımları ile
münhasıran özel ihtisas gerektiren konularda TBMM Başkanınca mütalaa ve hukuki
hizmet satın alma işleri 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerine tabi olmaksızın Başkanlık Divanınca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde gerçekleştirilir.
MADDE 41- '
(7) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) Ek 5 inci maddesinde geçen '13/10/1983 tarihli ve 2919 sayılı
Kanun' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'
şeklinde değiştirilmiştir.
b) Ek 10 uncu, ek 11 inci ve geçici 14 üncü maddelerinde yer alan
'Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı' şeklinde değiştirilmiştir.
c) Geçici 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına 'belirlemelerde'
ibaresinden sonra gelmek üzere '(sözleşme ücreti artışları hariç)' ibaresi
eklenmiştir.
ç) Geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
'personelin' ibaresinden sonra gelmek üzere '(Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çalışanlar hariç, İçişleri Bakanlığınca tahsis edilen polis kuvvetine mensup
personel ile mevzuatı uyarınca görevlendirilmiş personel dahil)' ibaresi ile
fıkraya 'Geçici 12 nci ve geçici 16 ncı madde hükümleri bu madde kapsamındaki
personel hakkında uygulanmaz.' cümlesi ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
'Bu madde kapsamına giren personelden kadro unvanları (II) ve
(III) sayılı cetvelde yer alanların, uygulanmasına devam olunan mevzuat
hükümlerine göre mali haklar kapsamında fiilen yapılması öngörülen her türlü
ödemeler toplamı net tutarının, herhangi bir nedenle ek 10 uncu maddeye göre
ödenmesi öngörülen ücret ve tazminat toplamı net tutarına eşit duruma geldiği
veya daha düşük kaldığı tarihten itibaren bunların mali hakları ek 10 uncu
maddeye göre belirlenir.
Bu madde kapsamına giren personelden (II) ve (III) sayılı
cetvellerde kadro unvanları sayılmayanların, uygulanmasına devam olunan mevzuat
hükümlerine göre mali haklar kapsamında fiilen yapılması öngörülen her türlü
ödemeler toplamı net tutarının, herhangi bir nedenle ek 9 uncu madde uyarınca
ek ödeme yapılan emsali personel için kadrosuna bağlı olarak yapılan fiili
ödemeler net tutarıyla eşit duruma geldiği veya daha düşük kaldığı tarihten
itibaren bunlar, ek 9 uncu madde uyarınca yapılan ek ödemeden aradaki fark
tutarı kadar yararlandırılırlar.'
(8) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı
cetvelin; 1 numaralı sırasında yer alan 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreteri' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreteri'
şeklinde, 3 numaralı sırasında yer alan 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreter Yardımcısı' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel
Sekreter Yardımcısı,' şeklinde, 4 numaralı sırasında yer alan 'Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Başmüşaviri ve Daire Başkanı' ibaresi 'Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Başmüşaviri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatı Başkanı' şeklinde, 5 numaralı sırasında yer alan 'Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Müşaviri' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Müşaviri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Başkan
Yardımcısı' şeklinde, 7 numaralı sırasında yer alan 'Cumhurbaşkanlığı ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde birim yöneticisi konumundaki Müdürler,' ibaresi
'Cumhurbaşkanlığında birim yöneticisi konumundaki Müdürler, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatındaki Müşavirler' şeklinde
değiştirilmiştir.
(9) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (III) sayılı
cetvelin 1 numaralı sırasında yer alan 'ile uzman stenograf' ibaresi cetvelden
çıkarılmıştır.
(10) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (IV) sayılı
cetvelin; başlığı 'Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Personeli Ek Göstergeleri' şeklinde, 'I-
Genel İdare Hizmetleri Sınıfı' bölümünün; (ç) bendi 'Devlet Denetleme Kurulu
Üyesi, Başdanışmanlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Başmüşavirleri,
Başkan, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Başkanı ve Özel Kalem Müdürü' şeklinde
değiştirilmiş, bölüme aşağıdaki bent (d) bendi olarak eklenmiş, diğer bentler
teselsül ettirilmiş ve mevcut (d) ve (e) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
d)
Başkan Müşaviri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Başkan Yardımcısı
|
1
|
4800
|
e)
Danışman, Devlet Denetleme Kurulu Sekreteri, Müdür, Genel Müdür Özel Kalem
Müdürü
|
1
|
3600
|
f)
Müşavir, Hukuk Müşaviri, Müdür Yardımcısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Özel Kalem Müdürü
|
1
|
3000
|
(11) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (V) sayılı
cetvelin; başlığı 'Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Personeli Makam Tazminatı Göstergeleri'
şeklinde değiştirilmiş, 5 numaralı sırasında yer alan; 'I. Hukuk Müşaviri,'
ibaresi cetvelden çıkarılmış, 'Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde birim yöneticisi konumundaki Müdürler' ibaresi 'Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Başkan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığında
birim yöneticisi konumundaki Müdürler' şeklinde değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2- (1)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde; Genel
Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, I. Hukuk Müşaviri,
Daire Başkan Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Avrupa Parlamentosu Nezdinde
Parlamento Temsilcisi, Şube Müdürü, İdari Şube Müdürü, Saray Müdürü,
Saray Müdür Yardımcısı, Grup Başkanı, İşletme Müdürü, Fabrika Müdürü ve
Personel Müdürü unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek
kalmaksızın sona ermiş sayılır. Bu fıkra uyarınca görevi sona erenler ile
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliğinde;
Başkan Başmüşaviri, Başkan Müşaviri ve Müşavir unvanlı kadrolarda bulunanlar,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir
işleme gerek kalmaksızın ekli (2) sayılı listede yer alan aynı unvanlı,
Avrupa Parlamentosu Nezdinde Parlamento Temsilcisi ise Müdür Yardımcısı unvanlı
şahsa bağlı kadrolara atanmış sayılırlar. Bu fıkrada sayılanlar TBMM
Başkanlığınca ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilir. Bunlardan talepte
bulunanlar İdari Teşkilatta durumlarına uygun başka kadrolara da atanabilirler.
(2) Birinci fıkrada belirtilenler, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önceki kadrolarının sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge,
ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil tazminatı,
görev tazminatı, özel hizmet tazminatı, ek ücret, ek ödeme, fazla çalışma
ücreti ve benzeri adlar altında yapılan her türlü ödemelerini yapılacak
artışlarla birlikte almaya devam ederler. Bu fıkrada belirtilen ödemeler Avrupa
Parlamentosu Nezdinde Parlamento Temsilcisine ekli (2) sayılı listede yer alan
Müdür Yardımcısı unvanlı kadro emsal alınarak ödenmeye devam olunur.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel Sekreterliği
kadrolarında bulunan personelden birinci fıkra dışında kalanlar, bulundukları
kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın ekli (1) sayılı listede yer
alan aynı unvanlı TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı yeni kadrolarına atanmış
sayılırlar.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde Uzman Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanlar ile Uzman
unvanlı kadrolarda bulunanlardan mesleğe özel yarışma sınavı ile Uzman
Yardımcısı olarak alınan, 31 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
belirtilen eğitim şartını taşıyan ve hazırladıkları uzmanlık tezinin kabulünden
sonra uzmanlığa atanmış olanlar ile TBMM Genel Sekreterliğinde Uzman unvanlı
kadrolarda bulunanlardan bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kanunlar ve
Kararlar Müdürlüğünde görevli olanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları
kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın durumlarına göre Yasama
Uzmanı veya Yasama Uzman Yardımcısı unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar.
Bunların uzman yardımcılığında ve uzmanlıkta geçen süreleri yasama uzman
yardımcılığı ve yasama uzmanlığında geçmiş sayılır.
(5) TBMM Genel Sekreterliğinde mesleğe özel yarışma sınavı ile
Uzman Yardımcısı olarak alınmış olup Uzman unvanlı kadrolara atandıktan sonra
başka görevlere atananların uzman ve uzman yardımcılığında geçen süreleri
yasama uzman ve yasama uzman yardımcılığında geçmiş sayılır.
(6) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde Uzman unvanlı kadrolarda bulunanlardan bu maddenin dördüncü
fıkrasında belirtilen şartları taşımayanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın ekli
(2) sayılı listede yer alan aynı unvanlı şahsa bağlı kadrolara atanmış
sayılırlar. Bunlar hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(7) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde Uzman Stenograf unvanlı kadrolarda bulunanlar, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek
kalmaksızın ekli (2) sayılı listede yer alan aynı unvanlı şahsa bağlı kadrolara
atanmış sayılırlar. Bunlar hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(8) Bu Kanuna ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar, herhangi
bir nedenle boşalması hâlinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş
sayılır.
(9) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, TBMM Genel
Sekreterliğinde Teknisyen kadrosunda çalışanlardan en az yüksekokul mezunu olup
Tekniker unvanını haiz olanlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın bulundukları
kadro dereceleriyle Tekniker unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar. Bu fıkra
uyarınca atanmış sayılanlar üçüncü fıkra uyarınca atanmış sayılan aynı ya da
emsali unvanlı personelin her türlü mali ve sosyal hak ve yardımlarından aynı
usul ve esaslar çerçevesinde yararlandırılırlar.
(10) 29 uncu maddenin dokuzuncu fıkrası uyarınca diğer kamu kurum
ve kuruluşlarına atanan personelin yeni kadrolarına atandıkları tarih
itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda almış oldukları sözleşme
ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her
türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı,
ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlar altında yapılan her türlü ödemeler ile
diğer malî hakları toplamının net tutarı (bu tutar sabit bir değer olarak
esas alınır) yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan sözleşme
ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam
tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlar
altında yapılan her türlü ödemeler ile diğer mali hakları toplamının net
tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, atandıkları kadrolarda
kaldıkları sürece farklılık giderilinceye kadar herhangi bir
vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
GEÇİCİ MADDE 10- (1)
TBMM Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilatta istihdam edildikleri sürece, TBMM
Genel Sekreterliği veya İdari Teşkilat kadro veya pozisyonlarında 15/1/2012
tarihine kadar istihdam edilen personelin (İçişleri Bakanlığınca tahsis edilen
polis kuvvetine mensup personel dâhil), mali ve sosyal hakları hakkında ilgili
mevzuatın 2/11/2011 tarihinden önceki hükümleri uygulanır. Bu madde kapsamında
bulunanlar açısından, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14 üncü
maddesinde uygulanmasına devam olunacağı belirtilen mevzuat hükümleri bu
maddede belirtilen mevzuat hükümleridir.
(2) TBMM Genel Sekreterliği tarafından açılan sınav sonucu
stenografi kursuna katılmaya hak kazanıp bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
kursa devam edenlerden ilgili mevzuatıuyarınca StenografYardımcılığı
kadrosuna atanmaya hak kazanacaklar ile bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlayan Uzman Yardımcılığına alım
sürecinde ilgili mevzuatı uyarınca Yasama Uzman Yardımcılığı kadrosuna atanmaya
hak kazanacaklar hakkında da 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 14
üncü maddesi hükümleri uygulanır.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde Uzman Yardımcısı kadrolarında bulunanların yeterlik sınavları
ve Yasama Uzmanlığı kadrolarına atanmaları ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce başlayan Uzman Yardımcılığına alım süreci, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önceki ilgili mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.
(4) 2919 sayılı Kanunun 12 nci maddesi ile ek 1 inci maddesinin
ikinci fıkrası hükümleri bu Kanunun 30 uncu maddesinin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar uygulanmaya devam olunur. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte TBMM Genel
Sekreterliğinde bu kapsamda çalıştırılanlardan bu Kanunun 30 uncu maddesi
uyarınca çalıştırılacakların, TBMM'de bu hükümlere tabi çalışmaları 30 uncu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar devam eder. Ancak bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte TBMM'de geçici görevlendirmeyle çalışan personelden 30 uncu maddenin
beşinci fıkrası uyarınca istihdam edilemeyecekler hakkında
2919 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin uygulanmasına 24 üncü Yasama
Dönemi sonuna kadar devam olunur.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 7., 10., 36., 70., 126. ve 128.
maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ,
Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan
ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve
Erdal TERCAN'ın katılımlarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine ve yürürlüğü durdurma
isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına 22.2.2012 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Erhan TUTAL tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları,
dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Kanun'un 29. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrası ile (4) Numaralı
Fıkrasının Birinci Cümlesinde Yer Alan ''ve/veya özel'' İbarelerinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Kanun'un 29. maddesinin (2) ve (4)
numaralı fıkralarında sayılan görevlerin ancak memurlar ve kamu görevlileri
eliyle yerine getirilmesi gerektiği, bu görevlere daha önce kamu hizmetinde
bulunmamış özel sektör çalışanlarının atanacak olmasının kamu hizmetinin nitelikleriyle
bağdaşmadığı gibi kamu yararı sonucunu da doğurmayacağı belirtilerek
kuralların, Anayasa'nın 2. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Kanun'un, TBMM idari teşkilatının personeline ilişkin hükümlerin
yer aldığı 'Beşinci Bölüm'ünde yer alan 29. maddenin (2) ve (4) numaralı
fıkralarında, bazı kadrolara atanabilmek için aranan eğitim ve çalışma
şartlarına yer verilmiş, anılan fıkralarda yer alan ve iptali istenilen 've/veya
özel' ibareleriyle özel sektörde geçirilen çalışma sürelerinin de dikkate
alınacağı öngörülmüştür. Maddenin (2) numaralı fıkrasına göre, genel sekreter
ve genel sekreter yardımcısı olarak atanabilmek için en az on iki yıl; (4)
numaralı fıkrasına göre ise milli saraylardan sorumlu genel sekreter yardımcısı
ve bu genel sekreter yardımcısına bağlı başkanlıkların başkanlığına atanabilmek
için en az on iki yıl, başkan yardımcılığına atanabilmek için de en az on yıl
kamu ve/veya özel sektörde çalışmış olmak zorunluluğu getirilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, her türlü
işlem ve eylemi hukuka uygun, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı
amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına dayanan,
bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık olan
devlettir.
Anayasa'nın 128. maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği, memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla
düzenleneceği ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esaslarının da
kanunla özel olarak düzenleneceği belirtilmiştir. Maddede, idare hukuku
kurallarına tabi olarak istihdam olunan kamu görevlileri ile ilgili olarak
temel ilkeler yer almaktadır.
Memurların atanması, görev ve yetkileri, aylıkları ve ödenekleri
ve diğer özlük işleri, kısacası memurluk statüsü 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nda düzenlenmiştir. Kamu görevlileri, Devletin, kamu iktisadi
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevleri gören kişilerdir.
Kanun'un 29. maddesinin (11) numaralı fıkrasında, 'İdari
Teşkilat kadrolarında bulunan personel hakkında bu Kanunda belirtilen özel
hükümler dışında 657 sayılı Kanunun istisnai memuriyet hakkındaki hükümleri
uygulanır.' biçimindeki kuraldan, iptali istenen kurallarda belirtilen
personelin istisnai memuriyet kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Atama yönünden, diğer memuriyetler için gerekli bazı şartlardan
bağışık tutulmuş kamu görevlilerine istisnai memur denilmektedir. 657 sayılı
Kanun'un 59. maddesinin birinci fıkrasında, istisnai memuriyetler sayılarak, bu
kadrolara, 657 sayılı Kanun'un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece
yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı
ile memur atanabileceği belirtilmiştir. Buna göre, istisnai memuriyet
kadrolarına, hâlen ya da daha önce Devlet memurluğunda bulunanlar atanabileceği
gibi bu kadrolara atanmak yoluyla ilk kez Devlet memurluğuna başlayabilmek de
mümkündür.
Kanun'un ilgili madde gerekçesinde de, yerine getirilen görevin
gereği veya belli alanlarda birikim sahibi olanların değerlendirilebilmesini
teminen üst düzey yöneticiler ve bazı yöneticilerin atanmasında istisnai
memuriyetin esas alındığı, kurum içinde yetiştirilme imkânı kısıtlı olan veya
mümkün olmayan belli unvanlar açısından da açıktan veya naklen atamaya imkân
tanındığı belirtilmiştir.
Devlet sistemindeki özgün konumu nedeniyle TBMM için genel kamu
personel rejimi içerisinde kalmakla birlikte kimi yönlerden farklılaştırılmış
bir personel statüsü çizilmiştir. Bu çerçevede tanınan esnekliğin ve sağlanan
geniş imkânların kamu yararı doğrultusunda yetkin bir insan kaynağı
oluşturulmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
TBMM idari teşkilatının görevleri ile yaptığı hizmetler göz önüne
alındığında konusunda uzman ve özel sektörde başarısını kanıtlamış kişilerin
istisnai memuriyet hükümleri kapsamında idari teşkilata atanmasında kamu yararı
olmadığı söylenemez.
Öte yandan, söz konusu kişilerin anılan görevlere 'Devlet
memuru' statüsüne geçirilmek suretiyle atanacakları, Anayasa'da kamu
görevlilerinin atanma usulü konusunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanındığı
ve kanun koyucunun bu takdir yetkisini kullanırken istisnai kadrolara atanacak
personelin, öncesinde kamuda veya özel sektörde çalışmış olması arasında bir
fark görmemesinin Anayasa'ya aykırı bir durum oluşturmadığı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2. ve 128.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe farklı
gerekçeyle katılmışlardır.
Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamıştır.
B- Kanun'un 29. Maddesinin (5) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kuralla getirilen düzenleme ile dışa kapalı
olan ve kapalı devre çalışan bir kast sisteminin oluşturulduğu, diğer
kurumlardan naklen atanma suretiyle idari teşkilatta çalışmaya başlayanların
anılan kadrolara atanamayacağı, kuralın yasama uzmanları ile stenograflara
imtiyaz sağlamak suretiyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği, fırsat eşitliğini
ortadan kaldırdığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 10. ve 70. maddelerine
aykırı olduğu belirtilmiştir.
Kanun'un 29. maddesinin (5) numaralı fıkrasında, Yasama ve
Denetim Hizmetlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanabilmek
için, adı geçen Genel Sekreter Yardımcısına bağlı başkanlıklarda ve Araştırma
Hizmetleri Başkanlığında başkanlık veya başkan yardımcılığı, Kanunlar ve
Kararlar, Bütçe ve Araştırma Hizmetleri başkanlıklarında başkan ve başkan
yardımcısı olabilmek için idari teşkilatta yasama uzmanı, Tutanak Hizmetleri
Başkanlığında Başkan ve Başkan yardımcısı olabilmek için de stenograf olarak
görev yapmak veya yapmış olmak şartı aranmaktadır.
Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olduğu belirtilmiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen 'kanun önünde eşitlik
ilkesi' hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile
eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun
karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her
yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler,
kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten
Devlet memurlarının hukuki rejimi çağdaş personel hukukuna uygun olarak
sınıflandırma, kariyer ve liyakat esaslarına dayanmaktadır. Devlet memurları,
görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve mesleklerine göre sınıflara
ayrılmakta; kariyerlerine, yürüttükleri hizmet için gerekli bilgilerine ve
yetişme şartlarına uygun biçimde, sınıflarında en yüksek derecelere kadar
ilerleme imkânı sağlanmaktadır. Kamu hizmetlerine alınmada ve görevde
yükselmede ise kamu personelinin nitelikleri, başarıları, işe bağlılıkları gibi
liyakat ölçütleri dikkate alınmaktadır.
Dava konusu kuralın da yer aldığı maddenin geneline bakıldığında
TBMM idari teşkilatında yapılacak atamalarda belli bir silsile takip edildiği,
bazı üst görevlere atanabilmek için aranılan belirli bazı görevlerde bulunmuş
olmak şartı ile atanılması düşünülen görev arasında doğrudan bağlantı bulunduğu
görülmektedir. Ayrıca, atanması öngörülen kişiler de daha önce kendisi ile eşit
durumda olan kişiler arasından belirli özellikleri nedeniyle ön plana çıkmış ve
bulundukları konum itibariyle mesleki yeterliliklerini kanıtlamış kişiler
olacağından bu kişilerin belirlenen üst görevlere atanmasında kamu yararı
görüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, mesleklerine girdikleri ilk andan itibaren
yeterliliklerini kanıtlayarak kıdem ve liyakat esasları çerçevesinde belirli
konuma gelen kişiler arasında yapılacak atamalarla bir sınıf ya da zümre
oluşturulduğu iddia edilemez.
Öte yandan, TBMM'nin çalışma yapısı ve hizmet vermiş olduğu kesim
dikkate alındığında önemli kadrolara yine TBMM bünyesindeki ilgili birimlerde
yetişmiş, uzmanlaşmış ve liyakatli kişiler arasından atama
yapılabilmesine olanak sağlanmasında kamu yararı olduğu gibi söz konusu durum
hizmetin gereklerine de uygundur. Bu nedenle, ilgili birimlerde uzun yıllar
çalışarak yetişmiş tecrübeli personelin çalıştığı birimde terfi ederek
yükselmesinin ilgili kişilerin motivasyonunu arttıracağı açık olup bu durumun
bir kast sistemi oluşturduğu söylenemez.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 70. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
C- Kanun'un 29. Maddesinin (6) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''veya
naklen'' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, fıkrada sayılanlar dışındaki kadrolara naklen
atama suretiyle atama yapılmasının engellendiği, 657 sayılı Kanun'un 74.
maddesine istisna niteliğinde olan dava konusu kuralın eşitlik ilkesine aykırı
olduğu, idari teşkilata fayda sağlayabilecek personelin naklen atanmasının
engellenmesinde kamu yararı bulunmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2. ve
10. maddelerine aykırı olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu kuralın da yer aldığı (6) numaralı fıkrada, idari
teşkilatın kadrolarına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre, fıkrada
yer alan ve on iki bent hâlinde sayılan kadrolar ile TBMM Başkanlığı tarafından
açılan sınavlar sonucuna göre yapılacak atamalar haricinde idari teşkilatın
kadrolarına açıktan veya naklen atama yapılamayacağı belirtilmiştir.
Yasama yetkisinin genelliği, kanunla düzenleme alanının konu
itibariyle sınırlandırılmamış olduğunu, Anayasa'ya aykırı olmamak şartıyla her
konunun kanunla düzenlenebileceğini ifade eder.
Memur hukuku bir statü hukukudur. Anayasa'ya uygun olmak kaydıyla
kanun koyucunun, kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin koşulları belirleme ve
kamu görevlilerinin statülerine ilişkin yeni kurallar koyma ya da var olan
kuralları değiştirme yetkisi vardır. Nakil işlemi, idarece takdir yetkisi
kapsamında kamu görevlisinin istemi olmaksızın tesis edilebileceği gibi istemi
üzerine de tesis edilebilir. Nakil isteminde bulunmak kamu görevlileri için bir
hak olarak görülmekte ise de, kamu yararı ve hizmetin gereklerine bağlı olarak
bu istemin idarelerce mutlaka karşılanması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Kanun koyucunun iradesi doğrultusunda yasama yetkisinin genelliği
ilkesi kapsamında ve kamu yararı doğrultusunda fıkrada sayılan bazı kadrolar
ile gerçekleştirilecek sınav sonucuna göre yapılacak atamalar haricinde naklen
atama yapılmaması da öngörülebilir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural, Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
D- Kanun'un 29. Maddesinin (9) Numaralı Fıkrasının ve Geçici 2.
Maddesinin (10) Numaralı Fıkrasında Yer Alan '(bu tutar sabit bir değer
olarak esas alınır)' ve''farklılık giderilinceye kadar''
İbarelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, dava konusu kuralların getirilmesinin
sebebinin TBMM idari teşkilatındaki personel fazlalığı olduğu ve bu personel
fazlalığının belirli bir tarihten önce göreve başlamış olanların herhangi bir
kritere tabi tutulmaksızın başka kurumlara atanmaları suretiyle azaltılacağı,
kurallarda atamaların hangi kriterlere göre yapılacağının belirlenmediği, hâlen
idari teşkilatta çalışanların kazanılmış haklarının olduğu, kuralların hukuki
güvenlik ilkesi ile bağdaşmadığı, atanacak kişilerin mali hak kaybına uğrayacakları
belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2., 10., 36., 70. ve 128. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 29. maddesinin dava konusu (9) numaralı fıkrasında, İdari
Teşkilat kadrolarındaki personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmasına
ihtiyaç duyulması ve Başkanlık Divanınca bu konuda karar alınması hâlinde;
atamaya ilişkin talebin TBMM Başkanlığınca, Devlet Personel Başkanlığına
bildirilmek üzere Başbakanlığa gönderileceği, Devlet Personel Başkanlığının
personelin atanacağı kurum ve kuruluş ile
kadro görevini tespit edeceği, ilgili kurum ve kuruluşların atama
işlemlerini genel hükümlere göre yapacakları, bu personelin atamasının
Ankara'daki kamu kurum ve kuruluşlarından veya talep etmeleri hâlinde talep
ettikleri ildeki kamu kurum ve kuruluşlarından birine yapılacağı hükmü
getirildikten sonra geçici 2. maddenin (10) numaralı fıkrasında, ataması
yapılacak olan kişilerin mali haklarının korunmasına yönelik olarak kazanılmış
hak çerçevesinde fark tazminatı ödeneceği belirtilmiş ve bu çerçevede ödenecek
tazminata ilişkin olarak '(bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır)'
ve ''farklılık giderilinceye kadar'' ibaresi ile kişilerin fark
tazminatı almasına yönelik düzenleme yapılmıştır. Buna göre, atanacak
personelin eski ve yeni kadroları arasında mali haklar yönünden fark bulunması
hâlinde kişinin önceki mali hakları toplamının yeni kurumundan alacağı mali
haklar toplamından az olması hâlinde aradaki farkın tazminat olarak mali haklar
toplamı eşitleninceye kadar ödeneceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri 'hukuk güvenliği' ilkesidir. Hukuk güvenliği,
normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete
güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu
zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur.
Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi
yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır.
Hukuk güvenliği ilkesi uyarınca geleceğe yönelik olarak statü
hukukunda değişiklik yapılabilmesine engel bulunmamakta, Anayasa'ya uygun olmak
kaydıyla kanun koyucunun, kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin koşulları
belirleme ve kamu görevlilerinin statülerine ilişkin yeni kurallar koyma ya da
var olan kuralları değiştirme yetkisi bulunmaktadır. Dava konusu kurallarla,
diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanacak olan personelin belirlenmesi yetkisi
TBMM Başkanlık Divanına verilmiştir. Yapılacak belirleme üzerine atama talebi
TBMM Başkanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilmek üzere
Başbakanlığa gönderilmektedir. Görüldüğü üzere herhangi bir personelin
atanmasına ihtiyaç bulunup bulunmadığını belirleme yetkisi kanun koyucu
tarafından Başkanlık Divanına verilmiş, atama işleminin de kamu kurum ve
kuruluşları tarafından genel hükümlere göre yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Düzenlemenin emredici nitelikte olduğu ve dava konusu kural kapsamında bulunan
memurların atama ve özlük işleriyle ilgili hükümlerin kanunla düzenlendiği,
atamaya ve yapılacak ödemelere ilişkin olarak tesis edilecek işlemlerin idari
yargı denetimine tabi olduğu da açıktır. Bu bağlamda dava konusu kurallar
hukuki güvenlik ilkesine aykırı değildir.
Dava konusu kurallarda, kişilerin bulunduğu statülerden doğan,
tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine
dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmış hakları
ihlal eden bir müdahaleden de söz edilemez.
Öte yandan, ihtiyaç nedeniyle diğer kamu kurumlarına atanmaları
öngörülen personel hakkındaki fark tazminatı uygulamasına ilişkin yasal
düzenlemeler, söz konusu personelin lehine olup bunların maddi anlamda mağdur
olmalarının önlenmesi amacını gütmekte ve kanun koyucunun bu konudaki takdirini
yansıtmaktadır. Fark tazminatı ödenmesi uygulaması, fark tazminatı sabit bir
değer olarak aradaki farkın kapanmasına kadar uygulanacak bir yöntem olarak
kabul edilmiştir ve Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2., 10. ve
128. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların, Anayasa'nın 36. ve 70. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
E- Kanun'un 29. Maddesinin (10) Numaralı Fıkrasının İkinci Cümlesinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, uluslararası kuruluşlarda
görevlendirilenlerin nitelikleri ve hakları ile görevlendirmeye ilişkin usul ve
esasların belirlenmesine ilişkin yetkinin idareye bırakılmasının yasama
yetkisinin devri anlamına geldiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 7. ve 128.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kuralda, TBMM idari teşkilatı personelinden
uluslararası kuruluşlarda görevlendirilenlerin niteliği, mali, sosyal ve diğer
özlük hakları ile görevlendirme usul ve esaslarının TBMM Başkanlığınca
belirlenmesi öngörülmüştür.
Anayasa'nın 7. maddesinde, 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.' denilmektedir.
Buna göre, kanun koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden
yürütmeye yetki vermemesi, sınırsız, belirsiz bir alanı, yönetimin
düzenlemesine bırakmaması gerekir.
Anayasa'nın 128. maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla
düzenleneceği belirtilmektedir.
Kuralda, uluslararası kuruluşlarda görevlendirilenlerin mali,
sosyal ve diğer özlük haklarının TBMM Başkanlığınca belirleneceği düzenlenmiş
ancak söz konusu hususlarla ilgili olarak herhangi bir belirleme yapılmamış,
bir çerçeve de çizilmemiştir. Ayrıca, yurtdışı görevlendirme konusunda genel
hükümler ihtiva eden 657 sayılı Kanun'a herhangi bir atıf da yapılmamıştır.
Uluslararası kuruluşlarda görevlendirilecek olanların kanunla düzenlenmesi
gereken mali, sosyal ve diğer özlük haklarının belirlenmesi yetkisi TBMM
Başkanlığına bırakıldığından, kuralda yer alan, 'mali, sosyal ve diğer özlük
hakları' ibaresi kanunla düzenlenme ilkesine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle kuralda yer alan 'mali, sosyal ve diğer
özlük hakları' ibaresi Anayasa'nın 7. ve 128. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Haşim KILIÇ, Serdar ÖZGÜLDÜR ile Muammer TOPAL bu görüşe
katılmamıştır.
Öte yandan dava konusu kuralda, TBMM Başkanlığına tanınan TBMM
İdari Teşkilatı personelinden uluslararası kuruluşlarda görevlendirilenlerin
görevlendirme usul ve esaslarını belirleme yetkisi, İdari Teşkilatın yönetimi
kapsamında verilen bir yetki olup söz konusu hususların kanunla düzenlenmesi
zorunluluğu bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kuralın, 'mali, sosyal ve
diğer özlük hakları' dışında kalan bölümü Anayasa'nın 7. ve 128.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
F- Kanun'un 30. Maddesinin (5) Numaralı Fıkrasının 'Bu
personele mali ve sosyal haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' Biçimindeki
İkinci Cümlesi ile (8) Numaralı Fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal
haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.'Biçimindeki Son Cümlesinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, TBMM faaliyetleri kapsamında başka kurum ve
kuruluşlardan görevlendirme suretiyle çalıştırılacak bir kısım personele,
kurumlarından aylıksız izinli sayılmak suretiyle sözleşme ücreti üzerinden
çalışma veya geçici görevli olarak kurumlarındaki maaşları üzerinden çalışıp
TBMM bütçesinden ek ödeme almama suretiyle çalışma imkânının verilmesinin kamu
yararına aykırı olduğu, söz konusu kişilerin alanlarında uzman olup kurallarla
öngörülen ödemelerin ilgililerin geldikleri kurumlarda aldıkları ücretten düşük
olduğu, bu durumun da TBMM'de nitelikli eleman istihdamını engelleyeceği, mülga
2919 sayılı Kanun'da öngörülen teşvik edici mali ve sosyal ödemelerin ortadan
kaldırıldığı, düzenlemenin yasama faaliyetlerinin kalitesini olumsuz yönde
etkileyeceği, başka kanunlarda bu tür görevlendirmelerde teşvik edici
düzenlemelerin bulunduğu belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 30. maddesinde, TBMM'de çalıştırılacak sözleşmeli
personele ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Maddenin (5) numaralı
fıkrasında, diğer kamu kurumlarında çalışanların kendi muvafakatleri ile tüm
mali, sosyal ve diğer hakları kendi kurumlarınca ödenmesi kaydıyla 30. maddenin
(1) ila (3) numaralı fıkraları kapsamında TBMM'de görevlendirilebilecekleri; (8)
numaralı fıkrasında da, TBMM Başkanlığının talebi üzerine diğer kurumlarda
çalışanların kendilerinin muvafakatiyle ve her türlü ödemelerinin kendi
kurumlarınca karşılanması kaydıyla 30. maddenin diğer fıkralarındaki hükümlere
tabi olmaksızın TBMM'de görevlendirilebilecekleri belirtilmiştir. Dava konusu
kural olan 'Bu personele mali ve sosyal haklar kapsamında ayrıca bir ödeme
yapılmaz.' cümlesi ile de söz konusu personele mali ve sosyal haklar
kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmayacağı hükme bağlanmıştır. Buna karşılık (5)
numaralı fıkraya göre kurumlarından aylıksız izinli olarak görevlendirilenlere
bir ila üçüncü fıkra hükümleri uyarınca TBMM tarafından ödeme yapılması da
öngörülmüştür.
Dava dilekçesinde, dava konusu kuralların TBMM'de nitelikli
personel istihdamını engelleyeceği belirtilmekte ise de TBMM'de görevlendirme
suretiyle çalıştırılacak personele ilişkin mali ve sosyal hakların hangi
suretle ve kim tarafından ödeneceği, ayrıca herhangi bir ek ödeme yapılıp
yapılmayacağı kanun koyucunun takdirinde olup kanun koyucunun takdirini söz
konusu şekilde kullanması ve görevlendirilecek personele kadrolarının bulunduğu
kurum tarafından ödenen mali ve sosyal haklar haricinde herhangi bir ödeme
yapılmayacağının öngörülmesi Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz.
Kaldı ki kuralların yer aldığı fıkra ve maddelerin bütününün
incelenmesinden, TBMM'de yapılacak görevlendirmelerde ilgili kişinin ve
kurumunun da muvafakatinin gerektiği, muvafakat olmaksızın görevlendirmenin de
yapılamayacağı, bu bağlamda kişilerin önünde seçimlik bir hak bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Öte yandan Kanun'un 30. maddesi kapsamında TBMM'de
görevlendirilecek ve her türlü ödemeleri kendi kurumlarınca karşılanacak
personele mali ve sosyal haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmayacağından
ve bu personel, kurumlarından aylıksız izinli olarak görevlendirilen ve
maddenin bir ila üçüncü fıkraları uyarınca TBMM tarafından ödeme yapılan
personel ile aynı hukuki statüde bulunmadıklarından kurallarda eşitlik ilkesine
aykırılık bulunmamaktadır.
Bütün kamusal işlemler, nihai olarak kamu yararını gerçekleştirmek
hedefine yönelmek durumundadır. Kanunun amaç öğesi bakımından Anayasa'ya uygun
sayılabilmesi için kanunun çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın
gözetilmemiş olması gerekir. İlgili yasama belgelerinin incelenmesinden kanunun
kamu yararı dışında bir amaçla çıkarılmış olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa
kanunun amaç unsuru bakımından Anayasa'ya aykırı olduğu söylenebilir. Yasa
koyucunun kamu yararı amacıyla hareket edip etmediği ise ancak ilgili yasama
belgeleri incelenerek ve kuralın objektif anlamına bakılarak tespit edilebilir.
Kuralların objektif anlamı da dikkate alındığında söz konusu kuralların kamu
yararı dışında başka bir amaçla düzenlendiğine ilişkin bir sonuca varmanın
mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, dava konusu kuralların amaç
yönüyle de Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
G- Kanun'un 36. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, TBMM'nin genel bütçe ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu kapsamında olduğu, hizmet satın alma işlerinin 4734 sayılı Kanun
kapsamından çıkarılmasının yasaların genelliği ve hukuk devleti ilkesine aykırı
olduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 10. ve 126. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmektedir.
Kanun'un 'Restorasyon işleri ve hizmet satın alma' başlıklı
36. maddesinde, TBMM'nin sorumluluğundaki tarihi bina ve objelerin onarım ve restorasyonları
ile çevre düzenlemesine ilişkin mal ve hizmet alımlarının ve özel ihtisas
gerektiren konularda TBMM Başkanı'nca mütalaa ve hukuki hizmet satın alma
işlerinin 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın Başkanlık Divanınca
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde gerçekleştirileceği belirtilmiştir.
Kamu İhale Kanunu, kamunun mal ve hizmet alımlarına ilişkin
ihalelerinde saydamlığın, rekabetin, eşit muamelenin, güvenilirliğin,
gizliliğin, kamuoyu denetiminin, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında
karşılanmasının ve kaynakların verimli kullanılmasının en geniş şekilde
sağlanması, kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımlarında bulunan her türlü
kaynaktan yapacakları ihalelerde tek bir yasal düzenlemeye tâbi olmaları
amacıyla çıkarılmıştır.
Anayasa Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi, Devlet
harcamalarında Kamu İhale Kanunu'nun uygulanmasını zorunlu kılan bir Anayasa
kuralı bulunmamaktadır. Kamu İhale Kanunu bir Anayasa kuralı niteliğinde
olmadığından, kamu mal ve hizmet alımlarının mutlaka Kamu İhale Kanunu'nda
öngörülen usuller uygulanarak gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Kanun koyucunun bazı mal ve hizmetler yönünden farklı usuller benimsemesinde
anayasal açıdan bir engel yoktur. Ancak, kanun koyucunun, bazı mal ve
hizmetleri Kamu İhale Kanunu'nda öngörülen usullerin dışında tutarak farklı
usullere tâbi kılabilme yetkisine sahip olması, bu amaçla çıkarılacak
kanunlarda hiçbir anayasal ilkeyle bağlı olmayacağı anlamına gelmez. Bir mal ve
hizmet alımı ihalesinin Kamu İhale Kanunu'nda öngörülen saydamlık, rekabet,
eşit muamele, güvenilirlik, gizlilik ve kamuoyu denetimi esas alınarak
belirlenen usullerin dışına çıkarılırken, özellikle hukuk devleti ilkesinin bir
gereği olan kamu yararı amacı gözetilmelidir.
Kanunların, ilke olarak genel ve nesnel nitelikte bulunmaları
gerekir. Kanunun genelliği, onun belli bir kişiyi hedef almayan, özel,
aktüel, geçici bir durumu gözetmeyen, fakat önceden saptanmış olup soyut
şekilde uygulanabileceği bütün kişilere hitap eden hükümler içermesi demektir.
Anayasa Mahkemesi'ne göre kanun, genel hukuk kuralları koymalı, genel, soyut ve
kişilik dışı hükümler içermelidir. Kanunun genel olması, herkesin statüsünü
düzenleyeceği anlamına gelmemekte, yalnızca kanunun belli bir kişiyi veya
kişileri göz önünde tutmaksızın genel hükümler koymasını, hukuki durumları
soyut olarak düzenlemesini gerektirmektedir. Şu halde, kanun hükümlerinin, her
şeyden önce genel nitelikte olması, herkes için nesnel hukuki durumlar
yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayrım gözetilmeksizin
uygulanabilir olması gerekir.
İptali istenen kuralla verilen yetki, TBMM'nin sorumluluğundaki
tarihi bina ve objelerin onarım ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal ve hizmet alımlarına ve özel ihtisas gerektiren konularda mütalaa
ve hukuki hizmet satın alma işlerine yönelik uzmanlık gerektiren bir yetkidir.
Kanun'un madde gerekçesinde, maddede yer alan düzenlemenin
uygulanmasına ilişkin hususların yönetmelikle belirlenebileceği, Başkanlığın
sorumluluğundaki özellikle tarihi bina ve objelerin kendine has özellikleri ve
özgünlüğü ile uygulama aşamasında sonradan ortaya çıkan süreçler dikkate
alındığında, belirlenecek kriterler çerçevesinde çok kısa süre içerisinde
aslına uygun olarak onarım ve restorasyonunun gerçekleştirilmesini zorunlu
kıldığı belirtilmiştir.
Madde ile verilen yetkinin amacı, yine belirlenecek bazı kriterler
çerçevesinde çok kısa bir zaman içerisinde aslına uygun onarım ve restorasyon
faaliyetlerinin gerçekleştirilmesidir. Yapılacak ihalelerde Başkanlık Divanınca
belirlenen usul ve esaslara uygun hareket edileceği de tabiidir. Bu bağlamda,
kuralın, belli bir kişiyi veya kişileri göz önünde tutmaksızın genel hükümler
içerdiği ve hukuki durumu soyut olarak düzenlediği anlaşıldığından ve anılan
işlerin Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmasında kamu yararı amacı
dışında bir amaç güdüldüğü saptanamadığından kural kanunların genelliği ve
hukuk devleti ilkesine aykırı değildir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın, Anayasa'nın 10. ve 126. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
H- Kanun'un 41. Maddesinin (7) Numaralı Fıkrasının (b), (c) ve (ç)
Bentleri ile (8), (9), (10) ve (11) Numaralı Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının
Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin, 375 sayılı KHK'da yer alan 2919
sayılı Kanun'a ilişkin bazı madde, fıkra ve bentleri hakkında 27.1.2012 günlü
dava dilekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açıldığı, iptal davasında
söz konusu hükümlerin iptal edilmesi hâlinde başvuruya konu davada iptali
istenilen Kanun'un 41. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç)
bentleri ile (8), (9), (10) ve (11) numaralı fıkraları ile eklenen ibare, ifade,
bent ve fıkralar hükümsüz kalacağından söz konusu düzenlemelerin hukuk devleti
ilkesine aykırı hâle geleceği, ayrıca kurallarla aynı kurumda aynı işi yapanlar
arasında eşitsizlik meydana getirildiği belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2.
ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 'Değiştirilen ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler'
başlıklı 41. maddesinin (7) numaralı fıkrasında, 375 sayılı KHK'nin bazı
maddelerinde değişiklik yapılmaktadır. Fıkranın (b) bendinde, 375 sayılı
KHK'nin ek 10., ek 11. ve geçici 14. maddelerinde yer alan 'Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Sekreterliği' ibaresi 'Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı' şeklinde değiştirilmiş; (c) bendinde, 375
sayılı KHK'nin geçici 10. maddesinin birinci fıkrasına 'belirlemelerde'
ibaresinden sonra gelmek üzere '(sözleşme ücreti artışları hariç)'
ibaresi eklenmiş; (ç) bendinde ise 375 sayılı KHK'nin geçici 14. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan 'personelin' ibaresinden sonra gelmek üzere
'(Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışanlar hariç, İçişleri Bakanlığınca
tahsis edilen polis kuvvetine mensup personel ile mevzuatı uyarınca
görevlendirilmiş personel dahil)' ibaresi ile fıkraya 'Geçici 12 ve
geçici 16 ncı madde hükümleri bu madde kapsamındaki personel hakkında
uygulanmaz.' cümlesi eklenmiştir. Kanun'un 41. maddesinin (8), (9), (10) ve
(11) numaralı fıkraları ile de 375 sayılı KHK eki cetvellerde yer alan bazı
unvan ve ifadeler 6253 sayılı Kanun ile uyumlu hâle getirilmiştir.
Buna göre, dava konusu kurallarla, 2919 sayılı Kanun'un yürürlükte
olduğu dönemde 375 sayılı KHK'da geçen 'TBMM Genel Sekreterliği'
ibareleri 'TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı' olarak değiştirilmiş, 6253
sayılı Kanun'un yürürlüğü girmesinden sonra oluşturulan kadro ve pozisyonlar
ile 2919 sayılı Kanun dönemindeki kadrolara ilişkin geçiş hükümlerine yer
verilmiş, 375 sayılı KHK eki cetvellerde yer alan 2919 sayılı Kanun döneminde
kullanılan genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, daire başkanı gibi bazı
unvan ve ifadeler 6253 sayılı Kanun'la öngörülen yapılanmaya uygun hâle
getirilmiştir.
Dava dilekçesinde yer alan Anayasa'ya aykırılık iddiaları, iptali
istenilen hükümlerin, 666 sayılı KHK'ya ilişkin iptal davasında verilecek iptal
kararı neticesinde dayanaksız kalacağı ile aynı kurumda aynı görevi yapan
personelden belirli bir tarihten sonra atanan personel ile bu tarihten önce
kurumda görev yapan personelin mali ve sosyal hakları arasında eşitsizlik meydana
getirildiği gerekçelerine dayanmaktadır.
666 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'de değişiklik yapan hükümler
6253 sayılı Kanun'dan önce yürürlükte olan 2919 sayılı Kanun'a ilişkin olup,
6253 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle birlikte 375 sayılı KHK'da yer alan
2919 sayılı Kanun'a ilişkin hükümler değiştirilerek yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna rağmen 666 sayılı KHK ile 2919 sayılı Kanun'a ilişkin olarak yapılan
değişiklikler yürürlükten kaldırıldıktan sonra 666 sayılı KHK'nın iptali
istemiyle dava açılmıştır. Bu nedenle, 666 sayılı KHK'nin iptali istemiyle
açılan davanın ilk incelemesi sonucunda Anayasa Mahkemesince, 375 sayılı
Kanun'un ek 10, ek 11, geçici 10 ve geçici 14. maddelerine ilişkin başvuranın
yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmiş olup bu bağlamda hukuk devleti
ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer yandan, eşitlik karşılaştırması yapılabilmesi için
karşılaştırmaya esas alınacak kişi ya da grupların aynı veya benzer durumda
bulunmaları gerekir. 15.1.2012 tarihinden sonra maddede belirtilen kadro ve
pozisyonlara ilk defa veya yeniden atanacaklar ile bu tarihten önce kurumda
eski görev ve kadrolarda görev yapan personelin aynı durumda olmadıkları ve bu
nedenle eşitlik karşılaştırmasına tabi tutulamayacağı açıktır. Başka bir
ifadeyle, farklı tarihlerde göreve başlayan, farklı kurallara tabi olan ve
statüleri farklı personel arasında eşitlik bulunmadığından, personelin mali ve
sosyal hakları arasında eşitsizlik meydana getirildiği söylenemez.
Öte yandan, dava konusu kurallarla getirilen değişiklik ve
düzenlemeler geçiş dönemlerinde yapılması gerekli olan düzenlemelerdir. Bu
düzenlemeler ile TBMM idari teşkilatının gerek isim, unvan ve kadrolarına
gerekse de personeli ile personelin mali haklarına ilişkin mevzuatta değişiklik
yapma yoluna gidilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
I- Kanun'un Geçici 10. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının Üçüncü
Cümlesinde Yer Alan ''uyarınca istihdam edilemeyecekler'' ve ''24
üncü Yasama Dönemi sonuna kadar'' İbarelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kurallarla getirilen düzenleme ile İçişleri
Bakanlığınca tahsis edilen polis kuvvetine mensup personel lehine mali haklar
bakımından ayrıcalık tanınmak suretiyle eşitsizlik yaratıldığı belirtilerek
kuralların, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Geçici 10. madde, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte TBMM'de
görevlendirme suretiyle çalışanlara ilişkin geçiş hükümleri öngörmektedir.
Maddenin (4) numaralı fıkrasında, mülga 2919 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile ek
1. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerinin 15.1.2012 tarihine kadar uygulanmaya
devam olunacağı, 6253 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 18.12.2011 tarihinde
TBMM Genel Sekreterliğinde, 2919 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile ek 1.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında çalıştırılanlardan 6253 sayılı Kanun'un
30. maddesi uyarınca çalıştırılacakların, 2919 sayılı Kanun'un 12. ve ek 1.
maddesinin 2. fıkrasına tabi çalışmalarının 6253 sayılı Kanun'un 30. maddesinin
yürürlüğe girdiği 15.1.2012 tarihine kadar devam edeceği belirtilmiştir.
Dava konusu ibarelerin de yer aldığı (4) numaralı fıkranın devamında ise 6253
sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte TBMM'de geçici görevlendirmeyle
çalışan personelden 30. maddenin (5) numaralı fıkrası uyarınca istihdam edilemeyecekler
hakkında 2919 sayılı Kanun'un 12. maddesinin uygulanmasına 24. Yasama Dönemi
sonuna kadar devam olunacağı belirtilmiştir.
Buna göre yukarıdaki hükme dayanılarak TBMM'de çalışmaya devam
edenlerle yeni kanun uyarınca sözleşme imzalanmayacak ve dolayısıyla
çalıştırılmayacak personel hakkında önceki kanunun uygulanmasına sınırlama
getirilmiş ve bu süre sınırının da 24. Yasama Döneminin sonu olduğu
belirtilmiştir.
Geçici 10. maddenin (4) numaralı fıkrası ile getirilen
düzenlemeler, 2919 sayılı Kanun uyarınca çalışanların yeni kanunun yürürlüğe
girmesiyle birlikte hangi hükümlere tabi olacağını belirlemektedir. Kadroları
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan ve TBMM'de görevlendirilen personel
ya sözleşme imzalamak suretiyle ya da geçici görevli olarak kurumlarındaki
maaşları üzerinden çalıştırılmakta, söz konusu personelin sürekli olarak
çalıştırılma zorunluluğu bulunmadığı gibi çalıştırılanların tamamının da aynı
hukuki statüde çalıştırılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu bağlamda önceki
kanun hükümleri uyarınca görevlendirilen bir kısım personelin 6253 sayılı Kanun
uyarınca istihdam edilmeleri zorunlu olmadığı gibi görevlendirmelerinin
devamına karar verilen personelin de Kanun'un hangi maddesi uyarınca
çalıştırılacağını belirleme yetkisi idarenin takdirindedir.
Öte yandan, kurallarla, TBMM'de görevli emniyet hizmetleri
sınıfına mensup personel lehine eşitsizlik meydana getirildiği belirtilmekte
ise de, TBMM'de görev yapan emniyet hizmetleri sınıfına mensup personel ile
İdari Teşkilatta görevli diğer personelin statüleri aynı olmadığından
aralarında eşitlik karşılaştırması yapılamaz.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 10.
maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
1.12.2011 günlü, 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun;
A- 29. maddesinin (10) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer
alan ''mali, sosyal ve diğer özlük hakları'' ibaresinin yürürlüğünün
durdurulması isteminin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
B- 1- 29. maddesinin;
a- (2) numaralı fıkrası ile (4) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan ''ve/veya özel'' ibarelerine,
b- (5) numaralı fıkrasına,
c- (6) numaralı fıkrasında yer alan ''veya naklen'' ibaresine,
d- (9) numaralı fıkrasına,
e- (10) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin ''mali,
sosyal ve diğer özlük hakları'' ibaresi dışında kalan bölümüne,
2- 30. maddesinin;
a- (5) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal
haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki ikinci
cümlesine,
b- (8) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal
haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki son
cümlesine,
3- 36. maddesine,
4- 41. maddesinin;
a- (7) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerine,
b- (8), (9), (10) ve (11) numaralı fıkralarına,
5- Geçici 2. maddesinin (10) numaralı fıkrasında yer alan '(bu
tutar sabit bir değer olarak esas alınır)' ve ''farklılık
giderilinceye kadar'' ibarelerine,
6- Geçici 10. maddesinin (4) numaralı fıkrasının üçüncü
cümlesinde yer alan ''uyarınca istihdam edilemeyecekler'' ve ''24
üncü Yasama Dönemi sonuna kadar'' ibarelerine,
yönelik iptal istemleri, 18.6.2013 günlü, E.2012/18, K.2013/80
sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkralara, bentlere, cümlelere,
bölüme ve ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması istemlerinin REDDİNE,
18.6.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- SONUÇ
1.12.2011 günlü, 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun;
A- 29. maddesinin;
1- (2) numaralı fıkrası ile (4) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan ''ve/veya özel'' ibarelerinin Anayasa'ya
aykırı olmadıklarına ve iptal istemlerinin REDDİNE, Mehmet ERTEN'in karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2- (5) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- (6) numaralı fıkrasında yer alan ''veya naklen'' ibaresinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4- (9) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
5- (10) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin;
a- ''mali, sosyal ve diğer özlük hakları''
ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ, Serdar
ÖZGÜLDÜR ile Muammer TOPAL'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 30. maddesinin;
1- (5) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal
haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki ikinci
cümlesinin,
2- (8) numaralı fıkrasının 'Bu personele mali ve sosyal
haklar kapsamında ayrıca bir ödeme yapılmaz.' biçimindeki son
cümlesinin,
Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve iptal istemlerinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
C- 36. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
D- 41. maddesinin;
1- (7) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinin,
2- (8), (9), (10) ve (11) numaralı fıkralarının,
Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve iptal istemlerinin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
E- Geçici 2. maddesinin (10) numaralı fıkrasında yer alan '(bu
tutar sabit bir değer olarak esas alınır)' ve ''farklılık
giderilinceye kadar'' ibarelerinin Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve
iptal istemlerinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F- Geçici 10. maddesinin (4) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde
yer alan ''uyarınca istihdam edilemeyecekler'' ve ''24
üncü Yasama Dönemi sonuna kadar'' ibarelerinin Anayasa'ya aykırı
olmadıklarına ve iptal istemlerinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
18.6.2013 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
Üye
M. Emin KUZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1.12.2011 tarih ve 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun 29. maddesinin onuncu fıkrasının iptali
istemine konu ikinci cümlesinde, TBMM Başkanlığınca uluslararası kuruluşlarda
görevlendirilecek idari teşkilat personelinin niteliği, mali, sosyal ve diğer
özlük hakları ile görevlendirme usul ve esaslarının TBMM Başkanlığınca
belirleneceği hususu hüküm altına alınmaktadır. 29. maddenin iptal istemine
konu olmayan onbirinci fıkrasında ise idari teşkilat kadrolarında bulunan
personel hakkında bu kanunda belirtilen özel hükümler dışında 657 sayılı
Kanun'un istisnai memuriyet hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmekte,
yine aynı Kanun'un iptal istemine konu olmayan 26. maddesinin birinci
fıkrasında ise kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde Bakanlar Kurulu kararına
lüzum gösterilen hususlardan TBMM ve İdari Teşkilatla ilgili olanlar hakkında
Başkanlık Divanı'nın yetkili olduğu ifade edilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 1, 77, 78, 79, 80, 156,
157, 180, 181, 182 ve Ek 38. maddeleri, bu Kanuna tabi memurların yurt dışında
görevlendirilmeleri ile ilgili hususları detaylı bir biçimde düzenlemekte ve
tüm kamu idareleri yönünden uygulanabilir mahiyette hükümler içermektedir.
Davanın somutunda da, TBMM İdari Teşkilat Kanunu personelinin
uluslararası kuruluşlarda görevlendirilmesi ile ilgili hususlardaki
düzenlemelerin esasen 657 sayılı Kanun'un işaret edilen maddelerinde mevcut
bulunduğu, 657 sayılı Kanuna yapılan yollama dolayısıyla, bu gibi personel
hakkında da sözkonusu usul ve esasların geçerli olacağı, dolayısıyla konunun
çerçevesinin ve hatta önemli ölçüde ayrıntılarının yasa ile belirlendiği, bu
düzenlemelerde yer alamayacak ölçüdeki kimi teknik ve idari ayrıntıların ise TBMM
Başkanlığı düzenlemesine bırakılmasında Anayasa'nın 128. maddesine aykırı bir
yön bulunmadığı, esasen iptaline karar verilen 'mali, sosyal ve diğer özlük
hakları' sözcükleriyle ifade edilmek istenenin de salt bu gibi hallere münhasır
olduğu, dolayısıyla iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine
vardığımızdan; kuralın iptaline yönelik çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Muammer TOPAL
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
6253 sayılı Kanun'un 29. maddesinin ikinci ve dördüncü
fıkralarında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı'nın kimi
unvanlı kadrolarına atanabilmek için aranan diğer şartların yanı sıra, anılan
fıkralarda yer alan ve iptali istenilen 've/veya özel' ibareleriyle
daha önce sadece özel sektörde çalışmış olanların da bu kadrolara
atanabilecekleri öngörülmüştür.
Anayasa'nın 128. maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiştir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının kamu kurum ve
kuruluşları arasında yer aldığı T.C. Başbakanlık Devlet Teşkilatı
Veritabanı listesinde belirtilmektedir. Buna göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatının genel idare esaslarına göre yürüteceği kamu
hizmetini memur ya da diğer kamu görevlileri eliyle görmesi gerektiğinde
duraksama bulunmamaktadır.
İptali istenen ibareler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İdari Teşkilatına, kamu hizmetine ve idareye tamamen yabancı olanların, başka
bir ifade ile memur ya da diğer kamu görevlisi niteliği taşımayanların (sadece
özel sektörde çalışmış olanların) atanmasına imkân sağlamaktadır.
Bu durum, genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken
bir kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memur ya da diğer
kamu görevlileri eliyle görülmesi gereğine işaret eden Anayasa'nın 128.
maddesine aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenle sözü edilen ibarelerin iptali gerekir.
FARKLI GEREKÇE
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan ''ve/veya özel' ibarelerinin iptali isteminin reddine
ilişkin gerekçenin, TBMM'nin anayasada düzenlenmiş özel konum ve işlevi
gözetilerek, TBMM idari teşkilatında bazı istisnai memuriyetlere atanacak
yöneticiler için sadece özel sektör deneyiminin yeterli sayılması hususunda
yasa koyucunun takdir hakkı bulunduğu yolundaki kabule ve ret yönündeki sonuca
katılmakla beraber, gerekçenin ''Anayasa'da kamu görevlilerinin atanma
usulü konusunda kanun koyucuya takdir hakkı tanındığı ve kanun koyucunun bu
takdir hakkını kullanırken istisnai kadrolara atanacak personelin, öncesinde
kamuda veya özel sektörde çalışmış olması arasında bir fark görmemesinin
Anayasa'ya aykırı bir durum oluşturmadığı'' şeklindeki bölümüne
katılmamaktayım.
İstisnai memuriyetler de tüm memurlar ve kamu hizmetlileri gibi,
Anayasa'nın 128. maddesindeki esaslara tabidirler. 128. maddenin ikinci
fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin,
atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Buna
göre, memuriyetlerin ilişkin olduğu asli ve sürekli kamusal görevin
özelliklerine göre memur ve diğer kamu görevlisi için farklı düzenlemeler
yapılması asıldır. Bir görev için geçerli olan özellikler diğer bazı
memuriyetler için geçerli olmayabilir. TBMM'nin özel anayasal konum ve işlevi
nedeniyle genel sekreterlik görevlerinde ihtiyaç duyabileceği istisnai
memuriyet nitelikleri, İdaredeki diğer istisnai memuriyetler için geçerli
olmayabilir, bunlar için farklı koşullar aranabilir. Bu konularda yasa
koyucunun öngörebileceği düzenlemelerin her biri kendi amaç ve kapsamı içinde
Anayasa Mahkemesinin yapacağı anayasallık denetimine tabidir.
İptali istenen kural incelenirken, inceleme konusunu aşacak ve
Anayasa Mahkemesi önüne ileride gelebilecek iptal istemlerini de içerebilecek
şekilde, istisnai memuriyetler için kamuda veya özel sektörde çalışmış olmak
arasında bir fark bulunmadığı yolunda yapılan genelleme Anayasa'nın 128.
maddesine aykırı olduğundan, gerekçenin bu bölümüne katılmıyorum.
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1.12.2011 günlü, 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun 36. maddesinde 'Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının sorumluluğundaki tarihi bina ve objelerin onarımları ve
restorasyonları ile çevre düzenlemesine ilişkin mal ve hizmet alımları ile
münhasıran özel ihtisas gerektiren konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca mütalaa ve hukuki hizmet satın alma işleri 4.1.2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Başkanlık
Divanınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde gerçekleştirilir.'
denilmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk
devleti olduğu belirtilmiştir. Buna göre Devletin tüm organları Anayasa ve
hukukun üstün kuralları ile bağlıdır. Hukuk devleti devlet etkinliklerinin
düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturmak
suretiyle aynı zamanda istikrarı da sağlamaktır. Bu istikrarın özü hukuki
güvenlik ve öngörülebilirliktir. Hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik
sağlanabilmesi ise kuralların genel, eşit ve nesnel olmalarına bağlıdır.
Dava konusu kuralda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
sorumluluğundaki tarihi bina ve objelerin onarımları ve restorasyonları ile
çevre düzenlemesine ilişkin mal ve hizmet alımları ile özel ihtisas gerektiren
konularda mütalaa ve hukuki hizmet satın alma işleri 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu hükümleri dışında tutulmak suretiyle bu işlerin Başkanlık
Divanınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yapılacağı
düzenlenmekte olup, bu haliyle idareye keyfi uygulamalara neden olabilecek
geniş bir takdir yetkisi verildiği gibi, aynı durumda bulunan başvurucular
yönünden de hukuki güvenlik ve öngörülebilirliği sağlamaktan öte objektif
olmadığı ve belirsizliğe neden olduğu açıktır.
Açıklanan nedenle, kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olup,
iptali gerektiği düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
FARKLI GEREKÇE
1.12.2011 günlü, 6253 sayılı Kanun'un 29. maddesinin (2)
numaralı fıkrası ile (4) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
''ve/veya özel' ibaresinin incelenmesi;
Anayasa'nın 128. maddesinde Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği belirtilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bir kamu kurumu olduğu ve genel
kamu personel rejimi içinde kaldığı açıktır. Ancak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yaptığı görevlerin niteliği gereği bazı istisnai görevlere
Anayasa'nın 128. maddesi çerçevesinde atama yapılmasına ilişkin düzenlemede bu
kapsamda isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, yukarıda belirtilen 29. maddenin
(2) numaralı fıkrası ile (4) numaralı fıkrasında yer alan ibare ile
ilgili kararın son paragrafındaki görüşe katılmadığımdan, farklı gerekçe ile
sonucuna katılıyorum.