"...
I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ
Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:
''07.02.2013 Tarihli ve 6415 Sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesindeki 'Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır' İbaresinin Anayasaya Aykırılığı
Birleşmiş Milletler tarafından 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya açılan ve Türkiye Cumhuriyeti adına 27 Eylül 2001 tarihinde New York'ta imzalanan 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme' 10.01.2002 tarihli ve 4738 sayılı Kanun ile bu Kanuna ekli beyanda bulunulmak suretiyle onaylanmıştır.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'nin 8 inci maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında;
'1. Her Taraf Devlet, gerektiğinde müsadere edilebilmeleri amacıyla., 2. Maddede belirtilen suçların işlenmesi için kullanılan, veya kullanılması için oluşturulan fonların veya bu suçlardan temin edilen kazançların tespiti, bulunması, dondurulması, el konulması için iç hukuku uyarınca gerekli tedbirleri alır,
2. Her Taraf Devlet, 2. Maddede belirtilen suçların işlenmesinde kullanılan veya kullanılması için oluşturulan fonların veya bu suçlardan elde edilen kazançların müsadere edilebilmesi için iç hukuku uyarınca gerekli tedbirleri alır,'.
denilmiş ve taraf Devletlere bazı yükümlülükler getirilmiştir. 17.02.2013 Tarihli ve 6415 Sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun' ile yapılan düzenlemelerde, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yapılan ve taraf olduğumuz bu sözleşmenin 2 nci maddesinde sayılan suçların işlenmesi için oluşturulan fonların, temin edilen kazançların tespiti, bulunması, dondurulması, el konulmasına yönelik düzenlemelerdir. Ancak İptali istenilen ibare ile mal varlığına el koyma, mal varlığını dondurma gibi, mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen tedbir niteliğinde bir tasarrufun Bakanlar Kurulu kararı ile diğer bir anlatımla idari bir tasarrufla yerine getirilmesi öngörülmüştür.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme, sözkonusu tedbirler alınırken 'iç hukuku uyarınca gerekli tedbirleri alır' denilmek suretiyle taraf Devletlere yöntemin belirlenmesinde takdir hakkı tanınmıştır. Bu nedenle, mal varlığına el koyma, mal varlığını dondurma gibi, mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen bir tasarrufta, iç hukuka ve Anayasaya uygunluğun aranması gerektiği açıktır.
Anayasanın 35 inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı temel hak ve özgürlüklerdendir.
Anayasanın temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin 13 üncü maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasanın 35 inci ve AİHS 1 Nolu Ek Protokolünün 1 inci maddesinde sınırları belirtilmek suretiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesi durumunda getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması, demokratik ve çağdaş hukuk devletinin gereklerine uygun olması gerekmektedir.
Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti, tüm işlem ve eylemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmeyi amaçlayan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Anayasamız Millet egemenliğini öngören Cumhuriyet rejimini kabul etmiş ve teminatı bakımından, güçlerin ayrılığı ilkesi ile, yasama, yürütme ve yargı yetkileri olmak üzere üç temel kurulu benimsemiştir. Anayasanın 7 nci maddesinde, yargı yetkisi, Türk Milleti adına, bağımsız mahkemelerce kullanılır temel kuralı yer almıştır.
Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan veya kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Bu nedenle mal varlığına el koyma, mal varlığını dondurma gibi, mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen bir tasarrufun idari bir kararla değil, demokratik ve çağdaş hukuk devletinin gereklerine uygun olması için yargı kararı ile olması gerekir.
Açıklanan nedenlerle iptali istenen ibare, demokratik ve çağdaş hukuk devletinin gereklerine aykırı bir düzenleme olduğundan Anayasanın 2 nci maddesine aykırıdır.
6415 Sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı maddesinde, bir yabancı devlet hükûmeti tarafından bir kişi, kuruluş veya organizasyonun tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin olarak Türkiye'den talepte bulunulması hâlinde, bu talebin Değerlendirme Komisyonunca değerlendirildikten sonra Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanacağı öngörülmüştür.
Buna karşın Yasa'nın 7 nci maddesinde, Değerlendirme Komisyonunun, yabancı devlet hükûmetinin talebi olmaksızın 3 üncü ve 4 üncü madde kapsamına giren fiilleri (Fon sağlanması veya toplanması yasak fiilleri, terörizmin finansmanı suçunu) işleyenlerin Türkiye'de bulunan malvarlığıyla bağlantılı olarak ilgililer hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca soruşturma açılması talebiyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verebileceği yani işlenen suçla ilgili soruşturmanın Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yapılacağı ve dolayısıyla Türkiye'de bulunan mal varlığının dondurulmasının da yargı kararı ile olacağı hükme bağlanmıştır.
Yasama organı Anayasanın 35 ve AİHS 1 Nolu Ek Protokolünün 1 inci maddesinde yetkiden yola çıkarak, iptali istenilen kural ile mülkiyet hakkına kısıtlama getirmiş bulunmaktadır. Ancak yasama organı bu kısıtlamayı getirirken Anayasanın diğer hükümlerini göz ardı etmemelidir. Mülkiyet hakkına kısıtlama getirilirken, toplumdaki bazı kişilere diğer kişilere oranla daha fazla hak ve imkan getirilmesi, 'eşitlik' kurallarını zedeleyecektir.
6415 Sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'da öngörülen fiilleri işleyenlerin hukuksal durumlarının aynı olduğu çok açıktır.
Anayasanın 10 uncu maddesinde yer verilen 'eşitlik ilkesi' ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır.
İptali istenilen ibare 'kanun önünde eşitlik ilkesi'ni zedelediğinden Anayasanın 10 uncu maddesine de aykırıdır.
Diğer taraftan Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin Anayasanın 11 inci maddesinde yer alan Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E. 1987/28, K. 1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa.24, shf. 225). Bu nedenle de iptali istenilen ibare Anayasanın 2 nci ve 11 inci maddelerine de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle 07.02.2013 Tarihli ve 6415 Sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesindeki 'Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır' İbaresi Anayasanın 2 nci, 10 uncu ve 11 inci maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
Mülkiyet hakkına kısıtlama getirilirken, toplumdaki bazı kişilerin hak ve imkanlarını diğer kişilere oranla daha fazla kısıtlayan, demokratik ve çağdaş hukuk devletinin gereklerine aykırı bir kuralın uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması, hukuk devleti sayılmanın gereğidir. Anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin, bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur. Hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır.
Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.
IV. SONUÇ VE İSTEM
07.02.2013 tarihli ve 6415 sayılı 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesindeki 'Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır' ibaresinin Anayasanın 2 nci, 10 uncu ve 11 inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.'"
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2013/45
Karar Sayısı : 2013/113
Karar Günü : 10.10.2013
R.G Tarih-Sayı : 10.12.2013-28847
İPTAL DAVASINI AÇANLAR : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE ile birlikte 126 milletvekili
DAVANIN KONUSU : 7.2.2013 günlü, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ''Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır.' ibaresinin Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
6415 sayılı Kanun'un dava konusu kuralın da yer aldığı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
'Bir yabancı devlet hükûmeti tarafından bir kişi, kuruluş veya organizasyonun tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin olarak Türkiye'den talepte bulunulması hâlinde, Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilen talep Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır. Bu değerlendirmede karşılıklılık ilkesi gözetilir. Karar verilebilmesi için, yabancı devlet tarafından taleple birlikte gerekçelerinin de gönderilmesi gerekir.'
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddelerine dayanılmış, Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri ise ilgili görülmüştür.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ'un katılımlarıyla 2.5.2013 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Berrak YILMAZ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu yasa kuralı, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava dilekçesinde, malvarlığının dondurulması gibi mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen bir tasarrufun yargı kararı ile değil idari bir kararla yapılmasını öngören dava konusu kuralın Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kuralla, bir yabancı devlet hükümeti tarafından, bir kişi, kuruluş veya organizasyonun tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin olarak Türkiye'den talepte bulunulması hâlinde, Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilen talebin Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanacağı öngörülmektedir.
Terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda ayrıntılı düzenlemeler içeren ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 9.12.1999 tarihinde kabul edilen Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme, Ülkemiz tarafından 10.1.2002 günlü, 4738 sayılı Kanunla uygun bulunmuş, Resmî Gazete'de yayımlanmak suretiyle iç hukukumuzun bir parçası hâline gelmiştir. Terör ve terörizmin finansmanıyla etkin mücadele edilmesi kapsamında, Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmenin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terör ve terörizmin finansmanıyla mücadeleye ilişkin kararlarının uygulanması ile terörizmin finansmanı suçunun düzenlenmesi ve malvarlığının dondurulmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla hazırlanan 6415 sayılı Kanun, 7.2.2013 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş ve 16.2.2013 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Malvarlığının ortadan kaldırılmasının, tüketilmesinin, dönüştürülmesinin, transferinin, devir ve temlik edilmesinin ve sair tasarrufi işlemlerin önlenmesi amacıyla, malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılması veya kısıtlanması şeklinde verilen malvarlığının dondurulmasına ilişkin kararlar, uluslararası terörizmle mücadele çalışmaları sonunda uygulamaya konulmuş 'akıllı yaptırımlar' (smart sanctions) kapsamında alınan geçici nitelikli tedbir kararlarıdır. Zira, malvarlığının dondurulması kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde, talep eden devlet tarafından soruşturma başlatılmadığı takdirde ilgili karar kaldırılabilmektedir. Uluslararası mevzuat ve diğer ülke uygulamalarında yargı organları yanında 'yetkili diğer organlar' tarafından verilebilen bu kararların, uluslararası yükümlülükler de dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından gecikmeksizin alınmasını öngören dava konusu kural, söz konusu kararın alınma sürecini hızlandıran idari bir mekanizmadır ve Anayasa'nın 125. maddesi gereğince idari yargı denetimine tabidir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle dava konusu kural, Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
Kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren mülkiyet hakkı, Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış ve bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Buna göre, idare tarafından kamu yararı bulunduğu durumlarda mülkiyet hakkına kanunla yapılan sınırlamalar meşru görülmektedir. Uluslararası terörizmle mücadele çalışmaları kapsamında terörizmin finansmanının önlenmesinde kamu yararı olduğu açıktır. Terörü finanse eden fon veya diğer malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin kamu yararı amacıyla Bakanlar Kurulu'na karar alma yetkisinin verilmesinin ölçülü olmadığı söylenemeyeceği gibi, idari nitelikli söz konusu tedbir kararının mutlaka yargı organları tarafından verilmesi gerektiğine yönelik herhangi bir anayasal zorunluluk da bulunmamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan, geçici nitelikli bir tedbir kararı olan ve uluslararası mevzuat ve diğer ülke uygulamalarına göre yargı organları yanında yetkili diğer organlar tarafından verilebilen malvarlığının dondurulması kararlarının Bakanlar Kurulu tarafından karşılıklılık ilkesine bağlı olarak karara bağlanacağını düzenleyen dava konusu kuralda Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 10. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
7.2.2013 günlü, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan '...Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır.' ibaresine yönelik iptal istemi, 10.10.2013 günlü, E.2013/45, K.2013/113 sayılı kararla reddedildiğinden, bu ibareye ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 10.10.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- SONUÇ
7.2.2013 günlü, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan '...Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanır.' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, 10.10.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Alparslan ALTAN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Zehra Ayla PERKTAŞ
Recep KÖMÜRCÜ
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
Zühtü ARSLAN
M. Emin KUZ