ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2011/141
Karar Sayısı : 2013/10
Karar Günü : 10.1.2013
R.G. Tarih-Sayı :
28.12.2013-28865
İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Emine Ülker TARHAN ve Muharrem İNCE ile birlikte
116 milletvekili
İPTAL DAVASININ
KONUSU : 11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin;
A- İlk ve esas incelemelerinde, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 59. ve 60.
maddeleri uyarınca Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ'ın reddine,
B- Tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekindeki cetvel ve
listelerin, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 7., 87. ve 91. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına,
C- 1- 3.
maddesinin,
2- 5. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan tarafından belirlenecek diğer
bakanlar,'' ibaresinin,
3- 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan ve ilgili Bakan tarafından
seçilecek birer üye ve'' ibaresinin,
4- 7. maddesinin (3)
numaralı fıkrasının (ğ) bendindeki yer alan 'Başbakan veya ilgili Bakan
ve'' ibaresinin,
5- 9. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının,
6- 10. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (o) bendinde yer alan 'Başbakan veya ilgili Bakan
ve'' ibaresinin,
7- 11. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (k) bendinde yer alan 'Başbakan veya ilgili Bakan
ve'' ibaresinin,
8- 12. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (h) bendinde yer alan 'Başbakan veya ilgili Bakan
ve'' ibaresinin,
9- 13. maddesinin (3)
numaralı fıkrasının,
10- 14. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
11- 16. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan ''değerlendirmek,
önceliklendirmek, faydalı olacağı değerlendirilen faaliyetlere ilişkin'' ibaresinin,
12- 22. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının,
13- 24. maddesinin;
a- (2) numaralı
fıkrasının 'Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanları, müşterek kararla
atanır.' biçimindeki birinci cümlesinin,
b- (3) numaralı fıkrasının,
14- 27. maddesinin;
a- (1) numaralı fıkrasında
yer alan '' Bakanlar Kurulunun teklifi ve '' ibaresinin,
b- (2) numaralı fıkrasının,
15- Geçici 1. maddesinin,
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 11., 36., 70., 91.,
104., 112., 123., 124., 128. ve 134. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek
iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına,
karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Kanun Hükmünde Kararname Kuralları
11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin maddeleri,
eki cetvel ve listeler şöyledir:
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Görevler
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanun
Hükmünde Kararnamenin amacı, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak, yaymak ve yayımlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manevî
himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı,
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk
Tarih Kurumundan oluşan, kamu tüzel kişiliğine sahip, Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.
(2) Başbakan, Yüksek Kurum ile ilgili yetkilerini bir
Bakan aracılığı ile kullanabilir.
(3) Yüksek Kurumun merkezi Ankara'dadır.
Tanımlar
MADDE 2- (1)
Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasında;
a) Yüksek Kurum: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumunu,
b) İlgili Bakan: Başbakanın Yüksek Kurum ile
ilgili yetkilerini devrettiği Bakanı,
c) Kurum: İlgisine göre Atatürk Araştırma
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi
başkanlıklarını,
ifade eder.
Görevler
MADDE 3- (1) Yüksek Kurumun
görevleri şunlardır:
a) Türk dili, tarihi, kültürü ve bütün yönleriyle
Atatürk ve eseri üzerinde sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü içinde bilimsel
araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu konularda seminer, sempozyum, konferans ve
benzeri ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek, yayınlar yapmak ve bu
alandaki çalışmaları desteklemek.
b) Sosyal ve beşerî bilimler alanında özgün bilgi
üretimi için ortamlar hazırlamak, bu çerçevede bütünleşik bilgi sistemi kurmak,
araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek, eşgüdüm sağlamak, izlemek.
c) Milletimizin sosyal ve kültürel gelişmesine katkı sağlayacak
alanlarda bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu alanda yapılan
çalışmalara destek vermek.
ç) Milli kültürümüzün ve diğer kültürlerin klasikleşmiş bilim ve
düşünce eserlerinin günümüz Türkçesine çevrilmesini, basılmasını ve
yayımlanmasını sağlamak.
d) Görev alanı kapsamında ulusal ve uluslararası kurum ve
kuruluşların bilimsel çalışmalarını ve bu alandaki gelişmelerle ilgili yayınlarını
takip etmek, gerekli görülenleri tercüme ettirerek basılmasını ve
yayımlanmasını sağlamak.
e) Mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
İKİNCİ BÖLÜM
Teşkilat ve Görevler
Teşkilat
MADDE 4- (1) Yüksek Kurumun
teşkilatı, Yüksek Danışma Kurulu, Yönetim Kurulu, Başkanlık, Kurumlar ve hizmet
birimlerinden oluşur.
(2) Yüksek Kurumun teşkilatı, ekli (I) sayılı cetvelde
gösterilmiştir.
Yüksek Danışma Kurulu
MADDE 5- (1)
Yüksek Danışma Kurulu, Başbakanın veya ilgili Bakanın başkanlığında, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Milli
Eğitim Bakanı ile Başbakan tarafından belirlenecek diğer bakanlar,
Yükseköğretim Kurulu Başkanı, Cumhurbaşkanınca Yüksek Kurumun görev alanına
giren konularda özgün bilimsel araştırmalarıyla tanınan bilim adamları
arasından üç yıllığına seçilen üç üye ile Yüksek Kurum Başkanı ve Kurum
Başkanlarından oluşur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan gerekli gördükleri hâllerde,
Yüksek Danışma Kuruluna başkanlık eder.
(2) Yüksek Danışma Kurulu, Yüksek Kurumun ve Kurumların bilim ve
kültür alanındaki çalışmalarını ve etkinliklerini değerlendirir ve gerekli
tavsiye kararlarını alarak, görüşlerini Yüksek Kuruma ve Kurumlara
bildirir. Bu kararlar Yüksek Kurum ve Kurumlar tarafından öncelikle dikkate alınır.
(3) Yüksek Danışma Kurulu yılda bir defa toplanır; Başbakanın veya
ilgili Bakanın çağrısı üzerine her zaman olağanüstü toplantı yapılabilir.
Gerektiğinde ilgili diğer kurum ve kuruluş temsilcileri de ilgili Bakan
tarafından toplantılara davet edilebilir.
(4) Toplantı gündemi, Yüksek Kurum Başkanı tarafından hazırlanır
ve Başbakanın veya ilgili Bakanın onayından sonra toplantıdan en az bir ay önce
üyelere dağıtılır. Olağanüstü toplantı hâllerinde bu süre aranmaz.
(5) Yüksek Danışma Kurulunun sekretarya işleri, Yüksek Kurum
Başkanlığınca yerine getirilir.
(6) Yüksek Danışma Kurulunca gerekli görülen kararlar, Resmî
Gazete'de yayımlanır.
(7) Yüksek Danışma Kurulunun çalışma usûl ve esasları yönetmelikle
belirlenir.
Yönetim Kurulu
MADDE 6- (1) Yönetim Kurulu, Yüksek
Kurum Başkanının başkanlığında, Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek iki üye ile
Başbakan ve ilgili Bakan tarafından seçilecek birer üye ve Kurum Başkanlarından
oluşur.
(2) Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili Bakan tarafından seçilecek
üyelerin görev süresi üç yıldır. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Bu
üyeliklerde görev süresi dolmadan herhangi bir nedenle boşalma olması hâlinde,
boşalan üyelik için üç ay içinde aynı usûlle yeni seçim yapılır; bu şekilde
seçilen üyelerin görev süresi de üç yıldır.
(3) Yönetim Kurulu, en az beş üyenin katılımıyla toplanır ve
katılan üyelerin çoğunluğuyla karar alır. Oylamalarda çekimser oy kullanılamaz.
Eşitlik hâlinde Başkanın oyu doğrultusunda karar alınır.
(4) Yönetim Kurulu, en az ayda bir kez olağan toplantısını yapar.
Gerekli hâllerde Başbakan veya ilgili Bakan, Yönetim Kurulunu olağanüstü
toplantıya çağırabilir.
(5) Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanlarının bulunmadığı
hâllerde, kendilerine vekâlet eden yardımcıları oy hakları da bulunmak üzere
toplantıya katılır.
(6) Yönetim Kurulunun görevleri şunlardır:
a) Bu Kanun Hükmünde Kararnameyle Yüksek Kuruma ve Kurumlara
verilen görevlerin etkin ve verimli biçimde yerine getirilmesine yönelik temel
politika ve stratejileri belirlemek.
b) Yüksek Kurumun ve Kurumların faaliyetlerine esas alınacak
ilkeleri belirlemek.
c) Yüksek Kurumun ve Kurumların faaliyet etkinliğini
değerlendirmek, tespit edilen sorunlara karşı gerekli görülen tedbirlere karar
vermek.
ç) Yüksek Kurum Başkanlığınca sunulan, Yüksek Kurumun ve Kurumların
kısa ve uzun vadeli çalışma programları ile bu programlarda yapılması öngörülen
değişiklikleri, Yüksek Kurum ve Kurumların amaç ve hedeflerine uygunluğu ve
yeterliği açısından inceleyerek karara bağlamak.
d) Yüksek Kurumun ve Kurumların politika ve stratejilerinin uyum
ve tamamlayıcılığını sağlayacak çözüm ve tedbirleri karara bağlamak.
e) Yüksek Kurumun ve Kurumların güçlü bir uyum ve etkin bir
koordinasyon içinde faaliyet yürütmelerini sağlayacak çözüm ve tedbirleri
karara bağlamak.
f) Yüksek Kurum Başkanlığınca sunulan, Yüksek Kurum ve Kurumların
yıllık çalışma raporlarını inceleyerek karara bağlamak.
g) Yüksek Kurumun ve Kurumların bütçelerini görüşmek.
ğ) Yüksek Kurum ve Kurumlarca hazırlanan idarî düzenlemeleri
görüşerek Başbakan veya ilgili Bakanın onayına sunmak.
h) Yüksek Kurum ve Kurumların taşınmazların alınması,
yaptırılması, satılması, kiralanması, rehin ve ipotek tesis edilmesi, hizmet
satın alınması ve bağışların kabul edilmesi hususlarındaki önerilerini karara
bağlamak.
ı) Yüksek Kurum ve Kurumlar tarafından verilecek hizmetlere
ilişkin ücret tarifelerini belirlemek.
i) Mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
(7) Yönetim Kurulunun sekretarya işleri Yüksek Kurum Başkanlığınca
yerine getirilir.
(8) Yönetim Kurulunun çalışma usûl ve esasları yönetmelikle
düzenlenir.
Başkanlık
MADDE 7- (1) Başkanlık, Yüksek
Kurum Başkanı, iki Başkan yardımcısı ile hizmet birimlerinden oluşur.
(2) Yüksek Kurum Başkanı, Yüksek Kurumun en üst düzey yöneticisi
olup Yüksek Kurum hizmetlerini, mevzuata, Yönetim Kurulunca belirlenen ilkeler
ile politika ve stratejilere, Yüksek Kurumun stratejik planına, performans
ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak düzenler ve yürütür.
Yüksek Kurum Başkanı, Yüksek Kurumun genel yönetim ve temsilinden sorumludur.
(3) Yüksek Kurum Başkanının görevleri şunlardır:
a) Yönetim Kuruluna sunulacak tüzük ve yönetmelik taslakları,
bütçe taslakları, kısa ve uzun vadeli çalışma programları ile çalışma
raporlarını hazırlamak.
b) Yönetim Kurulunun Yüksek Kurum faaliyetlerine ilişkin
konulardaki kararlarına yönelik önerileri hazırlamak.
c) Yönetim Kurulunun Yüksek Kurum faaliyetlerine ilişkin
kararlarını uygulamak.
ç) Kurumlar ve hizmet birimleri arasında koordinasyonu sağlamak.
d) Yüksek Kurumun stratejik planını, performans ölçütlerini, amaç
ve hedeflerini, hizmet kalite standartlarını belirlemek, insan kaynakları ve
çalışma politikalarını oluşturmak.
e) Yüksek Kurumun belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak
etkin ve verimli çalışmasına yönelik gerekli tedbirleri uygulamak.
f) Yüksek Kurumun yönetim ve işleyişine ilişkin diğer görevleri
yerine getirmek.
g) Yüksek Kurum ve Kurumların her türlü faaliyet ve işlemleri ile
ilgili inceleme ve araştırma yaptırmak.
ğ) Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulu tarafından verilen
diğer görevleri yerine getirmek.
(4) Yüksek Kurum Başkanı, görev ve yetkilerini, sınırlarını açıkça
belirlemek ve yazılı olmak kaydıyla Başkan yardımcılarına devredebilir.
Kurumlar
MADDE 8- (1) Atatürk Araştırma
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi
başkanlıkları, Yüksek Kurumun kuruluşuna dâhil olan Kurumlardır. Kurumlar ayrı
kamu tüzel kişiliğine sahip olup, hizmet ve görevlerini mevzuat hükümleri ile
Yönetim Kurulunca belirlenen ilke, politika ve stratejiler doğrultusunda Yüksek
Kurum Başkanlığının gözetim, denetim ve eşgüdümünde yerine getirir.
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı
MADDE 9- (1) Atatürk Araştırma
Merkezi Başkanlığı, Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine
sahip, görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan bir kurum olup,
Başkan, bir Başkan yardımcısı ve bilim kurulundan oluşur. Başkanlığın merkezi
Ankara'dadır.
(2) Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Atatürk'ün kişiliği, düşüncesi, ilkeleri ve inkılâpları ile
Türkiye Cumhuriyeti tarihini ilgilendiren kaynakları ve Cumhuriyet döneminde
üretilen temel bilim ve kültür eserlerini incelemek ve yayıma hazırlamak veya
hazırlatmak.
b) Atatürk, millî mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile
ilgili Türkçe ve yabancı dillerde yazılmış kitap, broşür, dergi ve benzeri
materyali toplamak, bilimsel yöntemlerle düzenlemek, yürütülen faaliyetler
kapsamında değerlendirmek, araştırmacıların ve kamuoyunun hizmetine sunmak.
c) Görevi ile ilgili konularda bilimsel nitelikli kongreler,
konferanslar, seminerler, kurslar, her türlü bilimsel toplantılar, geziler,
sergiler düzenlemek; bu alanda yurtiçinde ve yurt dışında düzenlenen bilimsel
etkinliklere katılmak.
ç) Görevi ile ilgili konularda süreli ve süresiz yayınlar yapmak,
aynı mahiyetteki yayınları Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre
desteklemek, yaptığı araştırma, inceleme, kongre, konferans ve seminerlerin
sonuçlarını yayımlamak.
d) Görevi ile ilgili konularda inceleme ve araştırma yapacaklara
ve lisansüstü çalışmalarda bulunacaklara Yönetim Kurulunca belirlenecek
esaslara göre her türlü destek ve yardımlarda bulunmak.
e) Yurtiçinde ve yurtdışında Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve
inkılâpları konuları ile Cumhuriyetimizin kuruluşunu hazırlayan ve Cumhuriyet
dönemindeki olayların sebepleri ve gelişmeleri konularında üstün başarılı
eserler veren yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişileri Yönetim Kurulunca
belirlenecek esaslara göre desteklemek.
f) Görevleri ile ilgili olarak, yurtiçinde ve yurtdışında yerli ve
yabancı, resmî ve özel eğitim, bilim, kültür, sanat kurum ve kuruluşları ile
araştırma merkezleri, arşivleri ve benzeri yerlerde ve çeşitli dallardaki
araştırmacı, yazar ve sanatkârlarla Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara
göre işbirliğinde bulunmak.
g) Görev alanına giren konularda, yurtiçi ve yurtdışındaki
yayınları izlemek, incelemek, değerlendirmek.
ğ) Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, arşiv ve dokümantasyon
merkezi, bilgi bankaları ve veri tabanları oluşturmak, özgün telif eserler
yazmak veya yazdırmak, bunları yayınlamak, tanıtmak, yaymak ve basılan eserleri
kütüphanelere göndermek.
h) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, Bütünleşik Bilgi
Sistemi dâhilinde, belirlenen öncelikli konularda projeler hazırlamak ya da
hazırlatmak; bu projelere katılacak yüksek lisans ve doktora öğrencilerine
yurtiçi ve yurtdışı burslar vermek, üstün başarı gösterenleri ödüllendirmek.
ı) Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulunca verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
Türk Dil Kurumu Başkanlığı
MADDE 10- (1) Türk Dil Kurumu
Başkanlığı, Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip,
görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan bir kurum olup, Başkan,
bir Başkan yardımcısı ve bilim kurulundan oluşur. Başkanlığın merkezi Ankara'dadır.
(2) Türk Dil Kurumu Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Türk dilinin kaynak eserlerini tespit ederek incelemek ve
yayına hazırlamak, Türkçe ile ilgili yurtiçinde ve yurtdışında yapılan
araştırmaları takip etmek; Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, arşiv ve
dokümantasyon merkezi, bilgi bankaları ve veri tabanları oluşturmak.
b) Türkçenin ticarî hayatta, kitle iletişim araçlarında, eğitim ve
öğretim kurumlarında ve sosyal hayatın diğer alanlarında doğru ve güzel
kullanılması hususunda öncü görevi üstlenerek gerekli uyarıları yapmak,
girişimlerde bulunmak, kamuoyunu, kurum ve kuruluşları bilgilendirmek,
Türkçenin yozlaştırılmasına, yabancı sözcüklerin ve yazım biçimlerinin
yayılmasına karşı dil bilincini güçlendirmek.
c) Türkçenin söz ve anlam yapısını korumak ve geliştirmek, yazılı
ve sözlü kaynaklardan Türk dili ile ilgili derleme ve taramalar yapmak.
ç) Türk dilinin zenginleşmesine yönelik inceleme ve araştırmalar
yapmak, yazım kılavuzları ve sözlükler hazırlamak, bilim, sanat, spor terimleri
ile teknik terim ve kavramları karşılayacak Türkçe terim ve kavramların
bulunmasına yönelik araştırma ve incelemelerde bulunmak.
d) Türkçe dil bilgisi üzerinde araştırma ve incelemelerde
bulunmak, buna dayalı olarak Türk dilinin yapısına ilişkin dil bilgileri ile
Türkçenin tarihi ve karşılaştırmalı dil bilgilerini hazırlamak ve bunları
yayımlamak.
e) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, Türkçeyi dünya
milletlerine tanıtacak ve kullanımını yaygınlaştıracak uluslararası etkinlikler
düzenlemek.
f) Türk dili ve Türkçe dil bilgisi konularında kongreler,
sempozyumlar, konferanslar, toplantılar, sergiler, geziler düzenlemek; yurtiçi
ve yurtdışında yapılan aynı konu ve mahiyetteki toplantılara katılmak, Yönetim
Kurulunca belirlenecek esaslara göre bu tür etkinlikleri desteklemek.
g) Görevleri ile ilgili olarak, yurtiçinde ve yurt dışında yerli
veya yabancı, gerçek ve tüzel kişiler, eğitim, bilim, kültür, sanat kurum ve
kuruluşları, araştırma merkezleri, araştırmacı, yazar ve sanatkârlarla Yönetim
Kurulunca belirlenecek esaslara göre işbirliğinde bulunmak.
ğ) Görevleri ile ilgili konularda yurtiçi ve yurtdışındaki
yayımları izlemek, incelemek, değerlendirmek.
h) Yabancıların Türkçeyi öğrenmesini kolaylaştırıcı bilimsel
çalışmalar yapmak.
ı) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre Türkçenin
tanıtılması ve öğretilmesine yönelik olarak yurtiçinde ve yurt dışında
çalışmalar yürütmek, bu alanda yurtiçinde ve yurtdışında yürütülen çalışmaları
desteklemek.
i) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre Türk dili ve kültürüyle
ilgili yerli ve yabancı temel eserler ile bu konulardaki tarihî, ilmî ve edebî
değeri bulunan eserlerle ilgili çeviri, sadeleştirme ve tıpkıbasım çalışmaları
ile içerik incelemelerini yürütmek, desteklemek ve bu çalışmaların sonuçlarını
yayımlamak.
j) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre Türk dili ile
ilgili olarak üniversiteler, eğitim ve araştırma kuruluşları ile gerçek ve
tüzel kişilerce yürütülen eğitim ve araştırma faaliyetlerini desteklemek.
k) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, görev alanına
giren konularda akademisyenlerin ve araştırmacıların yetiştirilmeleri ve
geliştirilmeleri için imkânlar sağlamak; bu amaçla ödüller ve burslar vermek,
yurtiçinde ve yurtdışında lisansüstü eğitim ve araştırma faaliyetlerini
desteklemek.
l) Diğer birimlerle koordinasyon içinde tespit edeceği ölü ya da
yaşayan dünya dillerindeki klasikleşmiş bilim ve düşünce eserlerinin, Kurum
bünyesinde veya üniversitelerde ya da kamu veya özel diğer araştırma
kurumlarında, tercüme grupları oluşturmak veya hizmet satın almak suretiyle
Türkçeye çevrilmesini sağlamak; bunun için yapay zekâya dayalı otomatik dil
araçları geliştirmek veya geliştirilmesini desteklemek ve elde edilen sonuçları
yayımlamak; basılan eserleri kütüphanelere göndermek.
m) Yüksek Kurum bünyesinde ya da diğer araştırma kurumlarında
üretilen özgün eserlerden gerekli olanları, diğer birimlerle koordinasyon
içinde tespit ederek süreli ve süresiz yayınlar yoluyla yabancı dillere
aktarmak.
n) Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, kendi çalışma alanlarıyla
ilgili ve öncelikli konularda projeler hazırlamak ya da hazırlatmak; Yönetim
Kurulunca belirlenecek esaslara göre, bu projelere katılacak yüksek lisans ve
doktora öğrencilerine yurtiçi ve yurtdışı burslar vermek, üstün başarı
gösterenleri ödüllendirmek.
o) Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulunca verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
Türk Tarih Kurumu Başkanlığı
MADDE 11- (1) Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı, Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip,
görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan bir kurum olup, Başkan,
bir Başkan yardımcısı ve bilim kurulundan oluşur. Başkanlığın merkezi
Ankara'dadır.
(2) Türk Tarih Kurumu Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Türk tarihi ve Türkiye tarihini tüm yönleriyle hakikatlere
uygun biçimde ortaya koyacak çalışmalar yapmak, tarihimizle ilgili karalama ve
çarpıtmalara karşı ulusal ve uluslararası kamuoyunu aydınlatmak.
b) Türk tarihi ve Türkiye tarihinin kaynak eserlerini tespit
etmek, incelemek ve yayına hazırlamak, bu alanda yurtiçi ve yurtdışındaki
araştırmaları takip etmek.
c) Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, arşiv ve dokümantasyon
merkezi, bilgi bankaları ve veri tabanları oluşturmak; görev alanıyla ilgili
özgün bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve elde edilen sonuçları
yayımlamak; basılan eserleri kütüphanelere göndermek.
ç) Türk tarihi ve Türkiye tarihine ilişkin kaynakları toplamak,
incelemek, gerekli görülenleri Türkçeye çevirmek, yaymak ve yayımlamak.
d) Türk tarihi ve Türkiye tarihini aydınlatmaya yarayacak belge ve
malzemeyi toplamak, arşiv ve dokümantasyon merkezleri kurmak, niteliği
belirlenen belge ve malzemeyi elde etmek için gerekli araştırmaları,
incelemeleri, kazıları yapmak ve yaptırmak.
e) Türk tarihi ve Türkiye tarihiyle ilgili yeni buluşları ve
bilimsel konuları yaymak ve tanıtmak üzere bilimsel toplantılar yapmak,
kongreler, sergiler ve geziler düzenlemek.
f) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, tarih sevgisini
ve bilincini kökleştirecek, geliştirecek ve yaygın hâle getirecek, tarih
araştırmalarını ve çalışmalarını özendirecek, destekleyecek her türlü tedbiri
almak, gerekli çalışma plan ve programlarını yapmak.
g) Görevleriyle ilgili olarak, yurtiçinde ve yurtdışında Türk
tarihi veya Türkiye tarihi üzerinde çalışan, araştırma ve yayın yapan kurum,
kuruluş ve araştırma merkezleriyle, arşivlerle Yönetim Kurulunca belirlenecek
esaslara göre işbirliğinde bulunmak, kitap, yayın ve orijinallerinden
çoğaltılmış belge mübadele etmek.
ğ) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre Türk tarihi,
Türkiye tarihi ve Türk kültürüyle ilgili yerli ve yabancı temel eserler ile bu
konulardaki tarihî, ilmî ve edebî değeri bulunan eserlerle ilgili çeviri,
sadeleştirme ve tıpkıbasım çalışmaları ile içerik incelemelerini yürütmek,
desteklemek ve bu çalışmaların sonuçlarını yayımlamak.
h) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre Türk tarihi ve
Türkiye tarihi ile ilgili olarak üniversiteler, eğitim ve araştırma kuruluşları
ile gerçek ve tüzel kişilerce yürütülen eğitim ve araştırma faaliyetlerini
desteklemek.
ı) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, görev alanına
giren konularda akademisyenlerin ve araştırmacıların yetiştirilmeleri ve
geliştirilmeleri için imkânlar sağlamak; bu amaçla ödüller ve burslar vermek,
yurtiçinde ve yurtdışında lisansüstü eğitim ve araştırma faaliyetlerini
desteklemek.
i) Türk tarihi ve Türkiye tarihini sevdirmek amacıyla tarih
müzeleri ve benzeri halka açık her türlü bilgilendirme platformlarını kurmak,
kurdurmak, Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, kamu kurum ve kuruluşları
ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından oluşturulan benzeri tesisleri
desteklemek.
j) Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, kendi çalışma alanlarıyla
ilgili ve öncelikli konularda projeler hazırlamak ya da hazırlatmak; Yönetim
Kurulunca belirlenecek esaslara göre, tez konularını bu projeler çerçevesinde
belirleyen ve böylece bu çalışmalara katılan yüksek lisans ve doktora
öğrencilerine yurtiçi ve yurtdışı burslar vermek, üstün başarı gösterenleri
ödüllendirmek.
k) Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulunca verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
MADDE 12- (1) Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığı, Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine
sahip, görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan bir kurum olup,
Başkan, bir Başkan yardımcısı ve bilim kurulundan oluşur. Başkanlığın merkezi
Ankara'dadır.
(2) Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dil ve tarih dışında, düşünce, sanat, edebiyat, folklor ve
bilim başta olmak üzere millî kültürümüzün diğer alanlarının kaynak eserlerini
tespit etmek, incelemek ve yayına hazırlamak; bu alanlarla ilgili olarak
yurtiçinde ve yurtdışında yapılan araştırmaları takip etmek.
b) Yurtiçinde ve yurtdışında Türk kültürü üzerinde araştırma ve incelemelerde
bulunan, Türk kültürünün yayılmasına hizmet eden, gelişmesi yolunda faaliyetler
gösteren, kurum, kuruluş, araştırma merkezleri, gerçek ve tüzel kişilerle
Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre işbirliğinde bulunmak.
c) Türk kültürünün çeşitli alanlarında hizmet veren kamu kurum ve
kuruluşlarının, özel kurumların çalışmalarına katılmak, onlarla işbirliğinde
bulunmak, gerekli görülen talepleri karşılamak.
ç) Görev alanıyla ilgili konularda süreli ve süresiz yayınlar
yapmak, kongre, konferans, toplantı, gösteri, gezi ve sergiler düzenlemek ve
benzeri faaliyet ve hizmetlerde bulunmak.
d) Yurtiçinde ve yurtdışında Türk kültürünün, töre ve
geleneklerinin tanıtılması için gerekli her türlü hizmet ve faaliyetleri
Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre yerine getirmek, tanıtma kurum ve
kuruluşları ile ortak çalışmalar yapmak, işbirliğini gerçekleştirmek.
e) Kültür ve sanat alanında toplumsal gelişmeye katkı sağlayan
nitelikte eserler üretmek, çalışmalar yapmak, bu nitelikteki eser ve çalışmaları
Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre desteklemek.
f) Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, arşiv ve dokümantasyon
merkezi, bilgi bankaları ve veri tabanları oluşturmak; belirtilen alanlarda
bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmak; görev alanıyla
ilgili özgün bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve elde edilen sonuçları
yayımlamak; tanıtmak, yaymak ve basılan eserleri kütüphanelere
göndermek.
g) Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, Bütünleşik Bilgi
Sistemi dâhilinde, kendi çalışma alanlarıyla ilgili ve öncelikli konularda
projeler hazırlamak ya da hazırlatmak; bu projelere katılacak yüksek lisans ve
doktora öğrencilerine yurtiçi ve yurtdışı burslar vermek, üstün başarı
gösterenleri ödüllendirmek.
ğ) Yurt dışındaki kültür varlığımızın araştırılmasını ve
korunmasını desteklemek; Türkiye ile diğer Türk dilli devlet ve topluluklar
arasındaki kültürel ve sosyal ilişkilerin bilimsel zeminde gelişmesine dönük
faaliyetler yapmak.
h) Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulunca verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
Bilim kurulları
MADDE 13- (1)
Kurumların bünyesinde bilim kurulları kurulur.
(2) Bilim kurulları, Kurum Başkanı, Başkan yardımcısı ve aslî
üyelerden oluşur.
(3) Bilim kurullarının oluşumu, üyelerinin seçimi, görevleri,
çalışma usûl ve esasları ile bilim kurullarına ilişkin diğer hususlar
yönetmelikle düzenlenir.
Kurum üyeleri
MADDE 14- (1) Kurumların
aslî, şeref ve haberleşme olmak üzere üç türlü üyesi vardır. Üyelikler
için gereken nitelikler, yapılacak seçim ve görevlendirmelerin usûlü,
üyeliklerin sayısı ve görev süresi, üyelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile
üyelikle ilgili diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.
Hizmet birimleri
MADDE 15- (1)
Yüksek Kurumun hizmet birimleri şunlardır:
a) Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığı.
b) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı.
c) İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.
ç) Hukuk Müşavirliği.
Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığı
MADDE 16- (1)
Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Araştırma ve inceleme faaliyetlerine ilişkin önerileri
incelemek, değerlendirmek, önceliklendirmek, faydalı olacağı değerlendirilen
faaliyetlere ilişkin projelerin hazırlık ve uygulama süreçlerini Kurumlarla işbirliği
içinde koordine etmek.
b) Kurumların kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezlerini,
bilgi bankaları ve veri tabanlarını, bilimsel araştırmalarını ve diğer
faaliyetlerini Bütünleşik Bilgi Sistemi çerçevesinde elektronik ortamda
birleştirmek ve bu sisteme ilişkin çalışmaları Kurumlar ile işbirliği içinde
yürütmek.
c) Sosyal ve beşerî bilimler alanında ülke için öncelikli
konularda uygulanacak projelere katılacak lisans, yüksek lisans ve doktora
öğrencilerine Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre yurtiçi ve yurtdışı
burs verilmesi ve bunların başarı derecelerine göre ödüllendirilmesi
çalışmalarını Kurumlar ile işbirliği içinde yürütmek.
ç) Kurumlarca düzenlenecek projelere ilişkin teknik çalışmaları
yürütmek.
d) Kurumlarca düzenlenecek etkinliklere ilişkin hazırlık ve
organizasyon çalışmalarını yapmak veya yaptırmak.
e) Ulusal ve uluslararası alanda yapılan organizasyonları izlemek
ve ortaya çıkan sonuçları ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarla paylaşmak.
f) Kurumların faaliyetlerinde kullanılacak bilişim sistemlerini
geliştirmek ve buna ilişkin çalışmaları Kurumlarla işbirliği içinde yürütmek.
g) Yüksek Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri
yapmak.
Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
MADDE 17- (1) Strateji
Geliştirme Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Yüksek
Kurum ve Kurumlara ilişkin olarak 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu, 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer
mevzuatla strateji geliştirme ve malî hizmetler birimlerine verilen görevleri
Kurumların strateji ve malî hizmetler müdürlükleriyle işbirliği içinde yapmak.
b) Yüksek Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri
görevleri yapmak.
İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
MADDE 18- (1) İnsan Kaynakları
ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Yüksek Kurumun ve Kurumların insan gücü politikası ve
planlaması ile insan kaynakları sisteminin geliştirilmesi ve performans
ölçütlerinin oluşturulması konusunda çalışmalar yapmak ve tekliflerde bulunmak.
b) Yüksek Kurumun ve Kurumların personelinin atama, nakil, terfi,
emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.
c) Yüksek Kurumun ve Kurumların eğitim planını hazırlamak,
uygulamak ve değerlendirmek.
ç) Eğitim faaliyetleri ile ilgili dokümantasyon, yayım ve arşiv
hizmetlerini yürütmek.
d) Yüksek Kurumun ve Kurumların ortak ihtiyacı olan her türlü
yapım, satın alma, kiralama, basım, bakım ve onarım, arşiv ve benzeri idarî
hizmetleri yürütmek.
e) Fiziki çalışma ortamlarını uygun ve standart hâle getirmek.
f) Kaynak ihtiyaçlarını etkin, verimli ve zamanında karşılamak.
g) Taşınır ve taşınmaz kayıtlarını tutmak.
ğ) Yüksek Kurumun ve Kurumların sivil savunma ve seferberlik
hizmetlerini planlamak ve yürütmek.
h) Yüksek Kurum Başkanı tarafından verilen benzeri görevleri
yapmak.
Hukuk Müşavirliği
MADDE 19- (1)
Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) Yüksek
Kurum ve Kurumlara yönelik olarak, 659
sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre hukuk birimlerine verilen görevleri yapmak.
b) Yüksek Kurum Başkanı
tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yöneticilerin Sorumlulukları, İşbirliği ve Düzenleme Yetkisi
Yöneticilerin sorumlulukları
MADDE 20- (1) Yüksek Kurumun ve
Kurumların her kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve
programlara, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun
olarak yürütmekten üst kademelere karşı sorumludur.
İşbirliği
MADDE 21- (1) Yüksek Kurum ve
Kurumlar, görevleri çerçevesinde yükseköğretim kurumları, araştırma merkezleri
ve uluslararası kurumlar dâhil tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla Yönetim
Kurulunca belirlenecek esaslara göre işbirliği yapabilir, ortak projeler
hazırlayıp uygulayabilir.
(2) Yüksek Kurum ve Kurumlar, millî savunma ve millî güvenliğe
ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak gerekli
gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel
kişilerden Başbakan veya ilgili Bakan aracılığıyla istemeye yetkilidir.
Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve
tüzel kişiler, bu bilgileri zamanında ve noksansız vermekle yükümlüdür. Bu
şekilde elde edilen bilgilerden ticarî sır niteliğinde olanların gizliliği
korunur.
Düzenleme yetkisi
MADDE 22- (1) Yüksek
Kurum ve Kurumlar; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden
kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir.
(2) İdarî düzenlemeler Başbakan veya ilgili Bakanın onayıyla
yürürlüğe konulur.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personele İlişkin Hükümler
Kadrolar
MADDE 23- (1) Yüksek Kurumun ve
Kurumların kadrolarının tespiti, ihdası, kullanımı ve iptali ile kadrolara
ilişkin diğer hususlar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine göre düzenlenir.
Atama
MADDE 24- (1) Yüksek
Kurumun ve Kurumların personeli, 657 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir.
(2) Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanları, müşterek kararla
atanır. Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanlarının görev süresi üç yıldır.
Görev süresi dolanlar yeniden atanabilir.
(3) 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne
İlişkin Kanunun eki cetvellerde sayılanlar dışında kalan memurların atamaları
Başbakan veya ilgili Bakan tarafından yapılır.
Yüksek Kurum Uzmanlığı
MADDE 25- (1)
Yüksek Kurumda ve Kurumlarda, Yüksek Kurum Uzmanı ve Uzman
Yardımcısı istihdam edilir.
(2) Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına atanabilmek için
aşağıdaki şartlar aranır:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde
sayılan şartları taşımak.
b) En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal
bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakülteleri,
üniversitelerin Türk dili, edebiyatı ve tarihiyle ilgili fakülte ve bölümleri
ile Yüksek Kurumun görev alanıyla ilgili konularda eğitim veren ve yönetmelikle
belirlenen yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
c) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl
fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda
hazırlayacakları uzmanlık tezinin oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları
veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilâve süre verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olanların Yüksek Kurum Uzmanı kadrolarına
atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından
asgarî (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen
ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından
itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti olmaksızın
sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir.
Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları
tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav
hakkını kullanmayanlar Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı unvanını kaybeder ve
Yüksek Kurumda ve Kurumlarda durumlarına uygun başka kadrolara atanırlar.
(4) Yüksek Kurum Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer
hususlar yönetmelikle düzenlenir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yüksek Kurum ve Kurumların
gelirleri
MADDE 26- (1) Yüksek Kurum,
Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi başkanlıklarının gelirleri
şunlardır:
a) Genel bütçeden yapılacak yardımlar.
b) Her türlü bağış, yardım ve vasiyetler.
c) Yüksek Kurumun ve merkez başkanlıklarının gelirlerinin
değerlendirilmesinden elde edilen gelirler.
ç) Diğer gelirler.
(2) Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu başkanlıklarının
gelirleri şunlardır:
a) Genel bütçeden yapılacak yardımlar.
b) Atatürk'ün vasiyetine dayalı gelirler.
c) Her türlü bağış, yardım ve vasiyetler.
ç) Kurum Başkanlıklarının gelirlerinin değerlendirilmesinden elde
edilen gelirler.
d) Diğer gelirler.
Atatürk Uluslararası Barış Ödülü
MADDE 27- (1)
Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesi doğrultusunda, dünya barışına,
uluslararası dostluk ve iyi niyetin geliştirilmesine hizmet eden gerçek ve
tüzel kişilere Bakanlar Kurulunun teklifi ve Cumhurbaşkanının onayıyla, Devlet
ödülü niteliğinde Atatürk Uluslararası Barış Ödülü verilir.
(2) Atatürk Uluslararası Barış Ödülü verilmesine ilişkin usûl ve
esaslar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.
Atıflar, değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 28- (1) 11/8/1983 tarihli
ve 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununun; 97 nci
maddesinin (a) ve (b) fıkralarında yer alan 'Başbakanlıkça' ibaresi 'Bakanlar
Kurulunca' şeklinde değiştirilmiş, (b) fıkrasında yer alan 've yürütme
kurullarına atanacak üyelere ödenecek ücretlerle,' ve ', Atatürk Uluslararası
Barış Ödülü Kurulu ve' ibareleri yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan
'Yüksek Kurul' ibaresi 've Yüksek Danışma Kuruluna seçilen üyelere ödenecek
ücretler ile' şeklinde değiştirilmiş, (c) fıkrasında yer alan 'genel sekreter,
kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer
alan 've şube müdürü' ibaresi 've Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman
Yardımcısı' şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 2876 sayılı Kanunun, birinci fıkra ile değiştirilen 97 nci
maddesi, 101 inci maddesinin birinci fıkrası, 103 üncü ve 104 üncü maddeleri
dışındaki hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(3) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin 'ORTAK HÜKÜMLER' başlıklı bölümünün (A)
fıkrasının (11) numaralı bendine 'Basın ve Enformasyon Uzman Yardımcıları,'
ibaresinden sonra gelmek üzere 'Yüksek Kurum Uzman Yardımcıları,' ibaresi;
'Basın ve Enformasyon Uzmanlığına,' ibaresinden sonra gelmek üzere 'Yüksek
Kurum Uzmanlığına,' ibaresi,
b) 152 nci maddesinin 'II-Tazminatlar' kısmının 'A-ÖZEL HİZMET
TAZMİNATI' başlıklı bölümünün (i) bendine 'Basın ve Enformasyon Uzmanları,'
ibaresinden sonra gelmek üzere 'Yüksek Kurum Uzmanları,' ibaresi,
c) Eki (I) sayılı ek gösterge cetvelinin 'I-GENEL İDARE HİZMETLERİ
SINIFI' bölümünün (h) bendine 'Basın ve Enformasyon Uzmanları,' ibaresinden
sonra gelmek üzere 'Yüksek Kurum Uzmanları,' ibaresi,
eklenmiştir.
(4) Ekli (1) sayılı listedeki kadrolar iptal edilerek 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerin ilgili bölümlerinden çıkarılmış,
ekli (2) sayılı listedeki kadrolar ihdas edilerek anılan cetvellerin ilgili
bölümlerine eklenmiştir.
Personel kadroları ve üyelikler
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu
Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde görevde bulunan Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu başkan yardımcıları ile anılan
kurumların daire başkanları, özel kalem müdürleri, şube müdürleri, Denetleme
Kurulu Başkanı ve üyeleri, genel sekreter, merkez ve kurum sekreterleri ile
bilim kurulları üyelerinin görevleri, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı
tarihinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Yüksek
Kurum Başkan Yardımcısı ile Kurumların başkan yardımcıları anılan
görevlere atama yapılıncaya kadar görevlerine devam eder.
(2) Birinci fıkrada belirtilenlerden, Yüksek
Kurum Başkan Yardımcısı, bağlı kuruluşların başkan yardımcıları, Denetleme
Kurulu Başkanı ve üyeleri, daire başkanları ile genel sekreter, merkez ve kurum
sekreterleri ekli (3) sayılı listede ihdas edilen Başkanlık Müşaviri
kadrolarına, özel kalem müdürleri ile şube müdürleri aynı listede ihdas edilen
Araştırmacı kadrolarına hâlen bulundukları kadro dereceleriyle birlikte hiçbir
işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar. Başkanlık Müşaviri
ve Araştırmacı kadroları, herhangi bir sebeple boşaldığı takdirde hiçbir
işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda sayılanlardan 2547 sayılı Kanunun
38 inci maddesine göre Yüksek Kurum ve Kurumlarda görevlendirilenler, ilgili
yükseköğretim kurumundaki görevlerine ilgili mevzuatı çerçevesinde geri
dönerler.
(4) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte
görevde bulunan Yönetim Kurulunun Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerinin görevleri,
bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu üyeler, bu
Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili hükümlerine göre Yönetim Kurulu üyeliklerine
ilişkin seçimler yapılıncaya kadar görevlerine devam eder.
(5) Yönetim Kurulu üyelikleri ile Yüksek Danışma Kurulu
üyeliklerine bu Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili hükümlerine göre yetkili
makamlar tarafından yapılacak seçimler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı
tarihinden itibaren iki ay içinde yapılır.
(6) Kurumların bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde
görevde bulunan aslî üyelerinin üyelikleri, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayımı tarihinde sona erer. Bunlar bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre aslî üyeliklere yeni seçimler yapılıncaya kadar görevlerine devam eder.
(7) İkinci fıkra uyarınca atanmış sayılanlara yeni kadrolarına
atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son
ayda, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutar), her türlü
zam ve tazminatlar, makam tazminatı, görev tazminatı ve temsil tazminatı, ek
ödeme, sözleşme ücretleri ile benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin
(ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen
yapılan ders karşılığı alınan ek ders ücreti hariç) toplam net tutarının (bu
tutar sabit bir değer olarak esas alınır), atanmış sayıldıkları kadrolara
ilişkin olarak aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net
tutar), her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, görev tazminatı ve
temsil tazminatı, ek ödeme, sözleşme ücretleri ile benzeri adlarla
yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı
fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı alınan ek ders ücreti
hariç) toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi
bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca
tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı
olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara
atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.
(8) Yüksek Kurum ve Kurumlara ait Uzman Yardımcısı ve Uzman
unvanlı kadrolardan boş olanlar bu maddenin yayımı tarihinde iptal edilmiş
sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Uzman Yardımcısı
kadrolarına yeni atama yapılmaz, Uzman unvanlı kadroların herhangi bir nedenle
boşalması hâlinde, bu kadrolar hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş
sayılır.
Kadro değişiklikleri
GEÇİCİ MADDE 2- (1)
Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren bir yıl süreyle 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinde yer alan sınırlama ile
bağlı olmaksızın boş kadrolarda sınıf, unvan ve derece, dolu kadrolarda derece
değişikliği yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
(2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren bir
yıl süreyle Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı kadrolarına yapılacak açıktan
atamalar, yılı merkezî yönetim bütçe kanunlarında yer alan açıktan atama sayı
sınırlamasına tâbi değildir.
Düzenleyici işlemler
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Anılan
düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde
Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Sorunların giderilmesi
GEÇİCİ MADDE 4- (1)
Yüksek Kurumun bu Kanun Hükmünde Kararnameye göre yeniden yapılandırılması
sebebiyle gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkabilecek
tereddütleri gidermeye Başbakan veya ilgili Bakan yetkilidir.
Şeref üyeleri
GEÇİCİ MADDE 5- (1) 2876 sayılı
Kanunun eki listelerde yer alanların şeref üyelikleri ve buna bağlı hakları
korunur.
Yürürlük
MADDE 29- (1)
Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 30- (1)
Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.'
(I) SAYILI CETVEL
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TEŞKİLATI
Yüksek Danışma Kurulu
Yönetim
Kurulu
|
Yüksek
Kurum Başkanı
|
Yüksek
Kurum Başkan Yardımcısı
|
Kurum
Başkanı
|
Kurum
Başkan Yardımcısı
|
Hizmet
Birimleri
|
Yönetim
Kurulu
|
Yüksek
Kurum Başkanı
|
Yüksek
Kurum Başkan Yardımcısı
Yüksek
Kurum Başkan Yardımcısı
|
1)
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı
|
Atatürk
Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı
|
1)
Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığı
|
|
|
|
|
|
2)Strateji
Geliştirme Dairesi Başkanlığı
|
|
|
|
2)
Atatürk Kültür Merkezi Başkanı
|
Atatürk
Kültür Merkezi Başkan Yardımcısı
|
3)
İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
|
|
|
|
|
|
4)Hukuk
Müşavirliği
|
|
|
|
3)
Türk Dil Kurumu Başkanı
|
Türk
Dil Kurumu Başkan Yardımcısı
|
|
|
|
|
4)
Türk Tarih Kurumu Başkanı
|
Türk
Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı
|
|
(1)SAYILI LİSTE
KURUMU : ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Denetleme
Kurulu Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Denetleme
Kurulu Üyesi
|
1
|
2
|
2
|
GİH
|
Genel
Sekreter
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Yurt
İçi ve Yurt Dışı İlişkiler Daire Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Personel
ve Eğitim Dairesi Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İdari
ve Malî İşler Dairesi Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Daire Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Özel
Kalem Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Şube
Müdürü
|
1
|
4
|
4
|
|
TOPLAM
|
|
13
|
13
|
KURUMU : ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Merkez
Sekreteri
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Şube
Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
|
TOPLAM
|
|
2
|
2
|
KURUMU: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Merkez
Sekreteri
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Şube
Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
|
TOPLAM
|
|
2
|
2
|
KURUMU: TÜRK DİL KURUMU BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI: MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Kurum
Sekreteri
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Şube
Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
|
TOPLAM
|
|
2
|
2
|
KURUMU : TÜRK TARİH KURUMU
BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Kurum
Sekreteri
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Şube
Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
|
TOPLAM
|
|
2
|
2
|
(2) SAYILI LİSTE
KURUMU: ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Yüksek Kurum Başkan Yardımcısı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Bilimsel
Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Dairesi Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İnsan
Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
5
|
5
|
5
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
7
|
5
|
5
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı
|
9
|
15
|
15
|
GİH
|
İdari
İşler Müdürü
|
1
|
4
|
4
|
|
TOPLAM
|
|
33
|
33
|
KURUMU: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
7
|
5
|
5
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı
|
9
|
10
|
10
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İdari
İşler Müdürü
|
1
|
2
|
2
|
|
TOPLAM
|
|
18
|
18
|
KURUMU: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
7
|
5
|
5
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı
|
9
|
10
|
10
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İdari
İşler Müdürü
|
1
|
2
|
2
|
|
TOPLAM
|
|
18
|
18
|
KURUMU : TÜRK DİL KURUMU BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
7
|
10
|
10
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı
|
9
|
20
|
20
|
GİH
|
Malî
Hizmetler Uzmanı
|
6
|
3
|
3
|
GİH
|
Malî
Hizmetler Uzman Yardımcısı
|
9
|
2
|
2
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İdari
İşler Müdürü
|
1
|
2
|
2
|
|
TOPLAM
|
|
38
|
38
|
KURUMU : TÜRK TARİH KURUMU BAŞKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzmanı
|
7
|
10
|
10
|
GİH
|
Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı
|
9
|
20
|
20
|
GİH
|
Malî
Hizmetler Uzmanı
|
6
|
3
|
3
|
GİH
|
Malî
Hizmetler Uzman Yardımcısı
|
9
|
2
|
2
|
GİH
|
Strateji
Geliştirme Müdürü
|
1
|
1
|
1
|
GİH
|
İdari
İşler Müdürü
|
1
|
2
|
2
|
|
TOPLAM
|
|
38
|
38
|
(3) SAYILI LİSTE
KURUMU : ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH
YÜKSEK KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
Sınıfı
|
Unvanı
|
Derecesi
|
Serbest
Kadro Adedi
|
Toplam
|
GİH
|
Başkanlık
Müşaviri
|
1
|
15
|
15
|
GİH
|
Araştırmacı
|
1
|
30
|
30
|
|
TOPLAM
|
|
45
|
45
|
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 11.,
36., 70., 87., 91., 104., 112., 123., 124., 128. ve 134.
maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
A- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN'ın
katılımlarıyla 12.1.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ hakkındaki reddi hâkim talebi
görüşülmüştür:
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ'ın,
kamuoyunda Wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde yer
alan bilgilere göre, 2003 yılında ABD Büyükelçisine Cumhuriyet Halk Partisi
aleyhinde bir takım beyanlarda bulunduğu, 25.4.2011 tarihinde Anayasa
Mahkemesinin 49. Kuruluş Yıldönümü'nde yaptığı açılış konuşmasında 'Ümit
ediyorum ki bu gayret, Anayasa Mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme
kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır.' ifadelerine yer verdiği,
ayrıca 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun iptali istemiyle açılan davada verilen
kararda açıklanan görüşünün daha önceki kararlarda yer alan görüşlerinden
farklı olduğu, bu nedenlerle Cumhuriyet Halk Partisinin tarafı olduğu davalarda
tarafsız olarak karar veremeyeceği ileri sürülerek 6216 sayılı Kanun'un 59.
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 60. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca reddi talep edilmiştir.
Hâkimin reddi kurumu, hâkimin tarafsız kalamayacağı şüphesi
bulunan bir davaya bakmamasını sağlamaya yönelik olup temel bir hak olan adil
yargılanma hakkıyla ilişkilidir. Nitekim adil yargılanma hakkı tarafsız bir
mahkeme önünde yargılanma hakkını da içerir. Bu nedenle hukukumuzda, hâkimin
tarafsız kalamayacağı varsayılan veya tarafsızlığından kuşku duyulabilecek
durumlarda ya davaya bakması yasaklanmış ya da taraflarca reddedilebileceği
kabul edilmiştir.
6216 sayılı Kanun'un 59. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d)
bendinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin, istişarî görüş ve
düşüncelerini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacakları; 60. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin tarafsız
hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile
reddolunabileceği; (2) numaralı fıkrasında, bu takdirde, Genel Kurul ya da
bölümlerde ilgili üye katılmaksızın ret konusu hakkında kesin karar verileceği;
(5) numaralı fıkrasında ise ret talebinin kötü niyetle yapıldığının anlaşılması
ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her birine
Mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para
cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dilekçesinde hâkimin reddi talebi yönünden dayanılan
hususlardan biri Wikileaks belgeleri olarak bilinen belgelerde yer aldığı ileri
sürülen bilgilerdir. Ancak, bu belgelerin gerçekte var olup olmadığı
kanıtlanamadığı gibi, içerdiği bilgilerin doğru olup olmadığı da ortaya
konulabilmiş değildir. Aksine, belgelerde ismi geçen birçok kişi gibi Anayasa
Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ tarafından da kamuoyunun bilgisine sunuldukları
ilk andan itibaren anılan belgelerde var olduğu ileri sürülen bilgiler açıkça
yalanlanmıştır. Ret talebi yönünden dayanılan hususlardan biri olan açılış
konuşmasındaki sözler, Türk siyasal yaşamındaki uzlaşma kültürü eksikliğine ve
temel siyasal sorunların siyasi arenada çözümü yerine yargı kurumlarına havale
edilmesi eğilimine yönelik genel ve kişisel nitelikte bir eleştiri olup somut
bir davaya ilişkin herhangi bir görüş veya düşünce içermemektedir. Ret talebine
dayanak yapılan hususlardan sonuncusu olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
KILIÇ'ın geçmişte kimi dava dosyalarında kullandığı oylar, tamamen hâkimin
yargısal görevine ilişkindir. Hâkimin geçmişte verdiği kararlar ve kullandığı
oyların ret sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla dava
dilekçesinde hâkimin reddi nedeni olarak ileri sürülen hususlar, Kanun'da
düzenlenen davaya bakılması yasak bir hâl veya ret sebebi olarak kabul
edilemez.
Öte yandan, her hak gibi hâkimin reddini talep etme hakkının da
amacına uygun olarak kullanılması gerekir. Aksi halde hakkın kötüye
kullanılması söz konusu olur. Somut dava dosyasında, varlığı ve içerdiği
bilgilerin doğruluğu kanıtlanmamış aksine yalanlanmış olan hukuken delil değeri
bulunmadığı açık bir takım bilgi ve belgelere, yine ret sebebi olmadığı açık
olan hâkimin önceki dava dosyalarında kullandığı oylara dayanılarak ret
talebinde bulunulmuş olması, hâkimin reddini talep etme hakkının iyi niyetle ve
amacına uygun olarak kullanılmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle 6216
sayılı Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereğince ret talebinde
bulunanlara takdiren 500 TL disiplin para cezası uygulanmasına karar verilmesi
gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle:
1- Hâkimin reddi talebinin esastan REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- Talebin kötü niyetle yapıldığının KABULÜNE VE 6216 sayılı
Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereğince DİSİPLİN PARA CEZASI
UYGULANMASINA, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile
Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- Disiplin para cezasının talepte bulunan davacıya
verilmesine, Serruh KALELİ, Burhan ÜSTÜN ile Nuri NECİPOĞLU'nun 'Para
cezasının talepte bulunanların her birine verilmesi gerektiği' yolundaki
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- Para cezası miktarının 500 Türk Lirası olarak esas alınmasına,
OYBİRLİĞİYLE,
karar verilmiştir.
B- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN'ın
katılımlarıyla 12.1.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma
isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Evren ALTAY tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu Kanun Hükmünde Kararname
kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi Hakkında Genel
Açıklama
Anayasa'nın 91. maddesinde düzenlenen kanun hükmünde kararnameler,
işlevsel yönden kanun hükmünde olduğundan yargısal denetimlerinin yapılması
görev ve yetkisi Anayasa'nın 148. maddesi ile Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
Yargısal denetimde kanun hükmünde kararnamenin, öncelikle yetki kanununa sonra
da Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar,
Anayasa'nın 148. maddesinde kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunlarına
uygunluğunun denetlenmesinden değil, yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas
bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de Anayasa'ya
uygunluk denetiminin içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki
kanununa uygunluğunun denetimi de girer. Çünkü Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna
ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, kanun
hükmünde kararnameyi Anayasa'ya aykırı duruma getirir.
Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan alan olağanüstü hal
kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki kanun
hükmünde kararnamelerin bir yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle,
kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir
bağ vardır. Kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile olan bağı, kanun
hükmünde kararnameyi aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir.
Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa'ya uygun bir yetki kanununa dayanması,
geçerliliğinin ön koşuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkartılan veya
dayandığı yetki kanunu iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içeriği Anayasa'ya
aykırılık oluşturmasa bile bunların Anayasa'ya uygunluğundan söz edilemez.
Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa'ya uygunluk denetimi,
kanunların denetiminden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde, 'Kanunlar
Anayasaya aykırı olamaz.' denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde,
onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. Kanun
hükmünde kararnameler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem
dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar.
Anayasa'da kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenmesi yasaklanmaktadır. Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında 'Sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...'in kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kural gereğince, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 'Bakanlar Kurulu'na ancak kanun hükmünde kararnameyle
düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verebilir.
Anayasa'nın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği
öngörülen bir konunun, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça
yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa'nın 163. maddesinde
olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe
kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz.
B- Kanun Hükmünde Kararname'nin Tümünün, Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri
ile Ekindeki Cetvel ve Listelerin 6223 Sayılı Yetki Kanunu Kapsamında Olup
Olmadığının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun iptali istemiyle
açılan davanın reddi yolunda Anayasa Mahkemesince verilen 27.10.2011 günlü,
E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararın Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7.,
8., 11., 87. ve 91. maddelerine rağmen tüm teşkilat ve personel kanunlarının
parlamenter süreç dışında yapılmasını teşvik ettiği, 6223 sayılı Yetki
Kanunu'nun 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasında Kanun'un kapsamının
belirlendiği ve hangi kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik ve yeni
düzenlemeler yapılabileceğinin belirtildiği, 664 sayılı KHK ile değişiklik ve
ek düzenlemeler yapılarak yürürlükten kaldırılan 2876 sayılı Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu'nun 6223 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (a) bendinde sayılan 19 adet kanun ve KHK ile (b) bendinde
sayılan 6 adet kanun ve KHK arasında yer almadığı gibi, anılan bentlerin (2) ve
(7) numaralı alt bentlerinde belirtilen diğer kanun ve KHK'lar arasında yer
aldığının da kabul edilemeyeceği, 6223 sayılı Yetki Kanunu ile tüm teşkilat,
personel ve usul kanunlarına ilişkin düzenleme yapma yetkisinin Bakanlar
Kuruluna verildiğinin kabulünün yasama yetkisinin devri anlamını taşıdığı, 6223
sayılı Yetki Kanunu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesince verilen 27.10.2011
günlü, E:2011/60, K:2011/147 sayılı kararda 'kamu hizmetlerinin bakanlıklar
arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi' ile 'kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen kamu görevlilerinin atanma, nakil,
görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk
edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler'
ile sınırlı olarak KHK çıkarma yetkisinin verildiğinin belirtildiği, 2876
sayılı Kanun'un ise bakanlık teşkilat kanunu olmadığı gibi 664 sayılı Kanun ile
2876 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerin ve yeni düzenlemelerin 'kamu
hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine', 'yeni
bakanlık kurulmasına', 'var olan bakanlıkların birleştirilmesine' ve
'bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden
belirlenmesine' ilişkin de bulunmadığı, bu nedenle 664 sayılı KHK ile
yapılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesinin K.2011/147 sayılı kararına
göre de 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında bulunmadığı, 2876 sayılı Kanun'da
değişiklikler yapan 519 sayılı KHK'nin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği
tarihten 18 yıl sonra çıkarılan 664 sayılı KHK ile yapılan düzenlemelerin 'ivedilik,
zorunluluk ve önemlilik' ölçütlerini de içermediği, belirtilen nedenlerle
KHK'nin tümünün, ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekindeki Cetvel ve Listelerin
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 7., 87. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
1- KHK'nin 28. Maddesinin;
a- (1) Numaralı
Fıkrasının ',(c) fıkrasında yer alan 'genel sekreter, kurum ve merkez
sekreteri,' ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube
müdürü' ibaresi 've Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı'
şeklinde değiştirilmiş' Bölümü,
2.11.2011 günlü, 28103 mükerrer sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren KHK'nin 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile
2876 sayılı Kanun'un 97. maddesinin (c) fıkrasında değişiklikler yapılmış ve bu
kapsamda, (c) fıkrasında yer alan 'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,'
ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü'
ibaresi 've Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı'
şeklinde değiştirilmiş ise de aynı günlü Resmî Gazetede yayımlanan 666 sayılı
Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname'nin 1. maddesiyle 375 sayılı KHK'ye eklenen ek 12. maddenin (3)
numaralı fıkrasının (ç) bendi ile '11/8/1983 tarihli ve 2876 sayılı Kanunun
97 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt
bendinin birinci, ikinci ve üçüncü paragrafları', 14.1.2012 tarihinden
geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.
2876 sayılı Kanun'un 97. maddesinin yürürlükten kaldırılan
kurallarında değişiklikler içeren 664 sayılı KHK'nin 28. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ',(c) fıkrasında yer alan 'genel sekreter, kurum ve
merkez sekreteri,' ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've
şube müdürü' ibaresi 've Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı'
şeklinde değiştirilmiş' bölümünün konusu kalmadığından, konusu
kalmayan bu bölüme yönelik iptal istemi hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar vermek gerekir.
b- (2) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''ve
104 üncü' İbaresi
KHK'nin 28. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, 2876
sayılı Kanun'un 97., 101., 103. ve 104. maddeleri dışındaki hükümlerinin
yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir. 2876 sayılı Kanun'un yürürlükten
kaldırılmayan 104. maddesi ise 31.5.2012 günlü Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun'un 22. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, KHK'nin 28.
maddesinin konusu kalmayan (2) numaralı fıkrasında yer alan ''ve 104 üncü'
ibaresi yönünden iptal isteminin konusunun kalmadığı, bu nedenle iptal istemi
hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
c- (3) Numaralı Fıkrasının
(b) ve (c) Bentleri
664 sayılı KHK'nin 28. maddesinin (3) numaralı fıkrasının
(b) bendiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 152. maddesinin 'II-
Tazminatlar' kısmının 'A- ÖZEL HİZMET TAZMİNATI' başlıklı bölümünün (i)
bendine 'Yüksek Kurum Uzmanları' ibaresi, (c) bendiyle ise 657 sayılı
Kanun'un eki (I) sayılı ek gösterge cetvelinin 'I- GENEL İDARE HİZMETLERİ
SINIFI' bölümünün (h) bendine 'Basın ve Enformasyon Uzmanları,'
ibaresinden sonra gelmek üzere 'Yüksek Kurum Uzmanları' ibaresi eklenmiş
ise de söz konusu ibareler, 666 sayılı KHK'nin 5. maddesinin (ç) fıkrası ile
yürürlükten kaldırılan 657 sayılı Kanun hükümleri arasında yer
aldığından, 664 sayılı KHK'nin 28. maddesinin (3) numaralı fıkrasının
konusu kalmayan (b) ve (c) bentleri yönünden iptal istemi hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
2- KHK'nin Diğer Kuralları
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun (Yüksek Kurum)
kuruluş ve görevlerini düzenleyen 2876 sayılı Kanun'un bir maddesini değiştiren
ve dört maddesi dışındaki hükümlerini yürürlükten kaldıran KHK ile Yüksek
Kurum'un kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları bir bütün olarak yeniden
düzenlenmiştir.
6223 sayılı Yetki Kanunu'nun amaç ve kapsamını düzenleyen 1.
maddesinde Kanun'un amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli
ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak olarak belirlenmiş ve yetkinin
kapsamı iki başlık altında tespit edilmiştir. Yetkinin kapsamına ilk olarak
kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi
girmektedir. Bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması,
var olan bakanlıkların birleştirilmesi, bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmiştir. Bu amaçla;
1- Mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına,
yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,
2- Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve
ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleştirilen veya
yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden
düzenlenmesine,
3- Mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan
bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve
yurt dışında teşkilatlanma esaslarına,
ilişkin kanun hükmünde kararname çıkarılabilecektir.
İkinci olarak, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen
memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma,
nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye
sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni
düzenlemeler yapılması için kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.
664 sayılı KHK ile yapılan düzenlemelerin 'ivedilik,
zorunluluk ve önemlilik' ölçütlerini içermediği ve bu yönüyle de Anayasanın
91. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de Anayasa Mahkemesinin
27.10.2011 günlü, E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararında da belirtildiği üzere,
olağan kanun hükmünde kararnamelerin çıkarılabilmesi için acil, ivedi,
önemli ve zorunlu bir durumun olması gerektiğine dair Anayasa'da herhangi bir
düzenleme yer almamaktadır. Bu itibarla, yetki kanunlarının ve KHK'lerin anayasaya
uygunluğunun incelenmesinde Anayasa'da öngörülmeyen yeni şartlar ihdas edilmesi
mümkün olmadığı gibi, neyin 'önemli', 'ivedi' ve 'zorunlu'
olduğuna anayasaya uygunluk denetimi yapan yargı organının karar vermesi de bu
organın işlevine uygun değildir. Ayrıca, bu kavramların sübjektif nitelik
taşıdığı ve göreceli olduğu da açıktır. Bu nedenle, yetki kanunu ve buna bağlı
olarak KHK çıkarılmasını gerektiren acil, ivedi, önemli ve zorunlu bir durumun
olup olmadığının incelenmesi, Anayasa'da öngörülen çerçevenin dışına taşacak
ölçüde bir denetim yapılması anlamına gelebilecektir. Bu nedenle, KHK ile
düzenlenen konunun acil, ivedi, önemli ve zorunlu olup olmadığının
incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, Başbakanlığa bağlı, Atatürk Araştırma
Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumundan
oluşan, kamu tüzel kişiliğine sahip Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen KHK'nin,
hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dışında kalan diğer
kuralları 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun kapsamında bulunduğundan,
Anayasa'nın 91. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
C- Kanun Hükmünde Kararname'nin Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile
Ekindeki Cetvel ve Listelerin Anayasanın 91. ve 163. Maddeleri Yönünden
İncelenmesi
KHK'nin ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekindeki cetvel ve listeler,
Anayasa'nın 91. ve 163. maddelerinde kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi
yasaklanmış alanlara ilişkin düzenleme içerip içermediği yönünden
incelenmiştir.
1- KHK'nin 21. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının
Birinci Cümlesinde Yer Alan ''ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden''
İbaresi ile İkinci Cümlesinde Yer Alan ''ile diğer gerçek ve tüzel kişiler''
İbaresi
KHK'nin 'İşbirliği' başlıklı 21. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (Yüksek Kurum) ve
Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür
Merkezi başkanlıklarının (Kurumlar), görevleri çerçevesinde yükseköğretim
kurumları, araştırma merkezleri ve uluslararası kurumlar dâhil tüm ilgili kurum
ve kuruluşlarla Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre işbirliği
yapabileceği, ortak projeler hazırlayıp uygulayabileceği belirtilmiş, (2)
numaralı fıkrasında da Yüksek Kurum ve Kurumların, millî savunma ve millî
güvenliğe ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak
gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek
ve tüzel kişilerden Başbakan veya ilgili Bakan aracılığıyla istemeye yetkili
olduğu, kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer
gerçek ve tüzel kişilerin, bu bilgileri zamanında ve noksansız vermekle yükümlü
olduğu ifade edilmiştir.
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 'Özel Hayatın Gizliliği' başlıklı 20.
maddesinin birinci fıkrasında, 'Herkes, özel hayatına ve aile hayatına
saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.' hükmüne yer verilmiş, üçüncü fıkrasında
ise 'Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme
hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında
bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini
talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de
kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık
rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller
kanunla düzenlenir.' denilmiştir. Buna göre, Anayasa'nın 20.
maddesinde düzenlenen ve 'Kişinin Hakları ve Ödevleri'başlıklı
ikinci bölümünde yer alan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması
hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması mümkün
değildir.
KHK'nin 21. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Yüksek Kurum ve
Kurumların görev alanıyla ilgili olarak gerek gördüğü bilgileri kamu kurum ve
kuruluşlarının yanı sıra diğer gerçek ve tüzel kişilerden Başbakan veya ilgili
Bakan aracılığıyla istemeye yetkili kılınması ve kendilerinden bilgi istenen
söz konusu gerçek ve tüzel kişilerin bu bilgileri zamanında ve noksansız
vermekle yükümlü kılınması, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin
korunması hakkına ilişkin bir düzenleme niteliğindedir.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 91. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
2- KHK'nin 25. Maddesinin (2), (3) ve (4) Numaralı Fıkraları
KHK'nın 'Yüksek Kurum Uzmanlığı' başlıklı 25. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına atanabilmek için
aranan şartlar, (3) numaralı fıkrasında Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına
atananların Yüksek Kurum Uzmanı olarak atanma şartları ve Uzmanlığa
atanamayanların atanacakları kadrolar belirtilmiş, (4) numaralı fıkrasında da
Yüksek Kurum Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların
yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.
Anayasa'nın 'Kamu hizmetlerine girme hakkı' başlıklı
70. maddesinin birinci fıkrasında, her Türk'ün, kamu hizmetlerine girme hakkına
sahip olduğu belirtildikten sonra ikinci fıkrasında ise hizmete alınmada,
görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği kurala
bağlanmıştır. Anayasa'nın İkinci Kısmının 'Siyasi Haklar ve Ödevler' başlıklı
dördüncü bölümünde yer alan kamu hizmetlerine girme hakkı ile ilgili olarak
kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması, Anayasanın 91. maddesi
uyarınca mümkün değildir.
Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığı ve Yüksek Kurum Uzmanlığı
kadrolarına atanma şartlarının belirlenmesi, Anayasa'nın 70. maddesine
göre kamu hizmetine girme hakkına ilişkin bir düzenleme olduğundan KHK'nin 25.
maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları, Anayasa'nın 91. maddesine
aykırıdır. İptalleri gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR ile Burhan ÜSTÜN bu görüşe değişik gerekçeyle
katılmışlardır.
Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüşe
katılmamışlardır.
3- KHK'nin Geçici 2. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrası
KHK'nin geçici 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, bu KHK'nin
yayımı tarihinden itibaren bir yıl süreyle Yüksek Kurum Uzman yardımcısı
kadrolarına yapılacak atamaların, yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer
alan açıktan atama sayı sınırlamasına tâbi olmadığı hükme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 161. maddesinde, Devletin ve kamu iktisadi
teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının 'yıllık
bütçelerle' yapılacağı ve bütçenin 'kanunla' düzenleneceği
belirtilmiştir. Anayasa'nın 163. maddesinde bütçelerde değişiklik
yapılmasının esasları düzenlenmiş, maddenin üçüncü cümlesinde ise 'Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi
verilemez.' hükmüne yer verilmiştir.
KHK'nin geçici 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasıyla bir yıl
süreyle, yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer alan açıktan atama sayı
sınırlamasına tâbi olmaksızın Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı kadrolarına atama
yapılabilmesinin olanaklı kılınması, bütçe kanununda değişiklik
yapılması anlamı taşımaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 163. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
4- KHK'nin Diğer Kuralları
KHK'nin 21. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan ''ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden'' ibaresi
ile ikinci cümlesinde yer alan ''ile diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibaresi,
25. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları ve geçici 2. maddesinin (2)
numaralı fıkrası ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler
dışında kalan diğer kurallarında Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrası ile
163. maddesi uyarınca kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi yasaklanmış
alanlara ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşıldığından bu
maddelere, fıkralara, bölümlere, cetvel ve listelere ilişkin iptal isteminin
reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
D- Kanun Hükmünde Kararnamenin İçerik Yönünden İncelenmesi
1- KHK'nin 3. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yüksek
Kurum'un kuruluş amacının Anayasa'nın 134. maddesinde belirtildiği, bu nedenle
Yüksek Kurum'un görevlerinin KHK ile düzenlenirken Anayasa'da öngörülen
amaçların esas alınması gerektiği, bu çerçevede Anayasa'da belirtilen 'Atatürkçü
düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk
dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak'
amacına ulaşmayı mümkün kılacak şekilde düzenleme yapılması gerekirken
yapılmadığı ve Yüksek Kurumun görevlerinin herhangi bir üniversitenin tarih
bölümünün müfredat programı hazırlanırcasına belirlendiği, bu suretle
Anayasa'daki 'Atatürkçü düşünce', 'Atatürk ilke ve inkılâpları'
ve 'Atatürk milliyetçiliği' kavramlarının sulandırılarak içlerinin
boşaltılmasının amaçlandığı, Yüksek Kurumun görevlerinin 'Atatürkçülük',
'Atatürk ilke ve inkılâpları', 'Atatürk Milliyetçiliği' ile
ilgili alanlarda araştırma yapma, tanıtma, yayma ve topluma benimsetme
faaliyetleri olması gerekirken Yüksek Kuruma söz konusu amacı
gerçekleştiremeyeceği açık olan görevler verilmesinin tam anlamıyla bir yetki
saptırması olduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2. ve 134.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 3. maddesinde, Yüksek Kurumun görevleri şu şekilde
belirlenmiştir:
a- Türk dili, tarihi, kültürü ve bütün yönleriyle Atatürk ve eseri
üzerinde sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü içinde bilimsel araştırmalar
yapmak, yaptırmak ve bu konularda seminer, sempozyum, konferans ve benzeri
ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek, yayınlar yapmak ve bu alandaki
çalışmaları desteklemek.
b- Sosyal ve beşerî bilimler alanında özgün bilgi üretimi için
ortamlar hazırlamak, bu çerçevede bütünleşik bilgi sistemi kurmak, araştırma ve
geliştirme faaliyetlerini desteklemek, eşgüdüm sağlamak, izlemek.
c- Milletimizin sosyal ve kültürel gelişmesine katkı sağlayacak
alanlarda bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu alanda yapılan
çalışmalara destek vermek.
ç- Milli kültürümüzün ve diğer kültürlerin klasikleşmiş bilim ve
düşünce eserlerinin günümüz Türkçesine çevrilmesini, basılmasını ve
yayımlanmasını sağlamak.
d- Görev alanı kapsamında ulusal ve uluslararası kurum ve
kuruluşların bilimsel çalışmalarını ve bu alandaki gelişmelerle ilgili
yayınlarını takip etmek, gerekli görülenleri tercüme ettirerek basılmasını ve
yayımlanmasını sağlamak.
e- Mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
Anayasa'nın 'Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'
başlıklı 134. maddesinde, 'Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manevî
himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı;
Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür
Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip 'Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu' kurulur. Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün
vasiyetnamesinde belirtilen malî menfaatler saklı olup kendilerine tahsis
edilir. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları,
çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki
yetkileri kanunla düzenlenir.' denilmiştir.
Anayasa'nın 134. maddesinde 'Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke
ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak' olarak
belirtilen Yüksek Kurumun kuruluş amacı, KHK'nin 'Amaç ve
kapsam' başlıklı 1. maddesinde de aynen yer almış ve 'Bu Kanun
Hükmünde Kararnamenin amacı, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak, yaymak ve yayımlar yapmak amacıyla; Atatürk'ün manevî
himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı,
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumundan oluşan, kamu tüzel kişiliğine sahip, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.' ifadesine
yer verilmiştir.
Dava konusu kuralda, 'Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılâplarını, bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak ve yayımlar
yapmak' görevi açıkça Yüksek Kurumun görevleri arasında sayılmamakla
birlikte, Yüksek Kuruma verilen 'bütün yönleriyle Atatürk ve eseri
üzerinde sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü içinde bilimsel araştırmalar
yapmak, yaptırmak ve bu konularda seminer, sempozyum, konferans ve benzeri
ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek, yayınlar yapmak ve bu alandaki
çalışmaları desteklemek' görevinin, Yüksek Kurumun kuruluş amacı
olarak Anayasa'nın 134. maddesi ile KHK'nin 1. maddesinde belirtilen 'Atatürkçü
düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk
dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak ve yayımlar yapmak amacı'
doğrultusunda yerine getirileceği kuşkusuz olduğundan, 'Atatürkçü düşünceyi,
Atatürk ilke ve inkılâplarını, bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak ve
yayımlar yapmak' görevinin dava konusu kuralda açıkça yer
almaması, Anayasa'nın 134. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı ve 2. maddesi ile ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
2- KHK'nin 5. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''Başbakan
tarafından belirlenecek diğer bakanlar,'' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 123. maddesinde idarenin kanunla
düzenleneceğinin belirtildiği, 134. maddesinde de Yüksek Kurumun kuruluşu,
organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar
üzerindeki yetkilerinin kanunla düzenleneceğinin ifade edildiği, dava konusu
kuralda Yüksek Danışma Kurulunun kimlerden oluşacağının belirlenirken
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı ve
Milli Eğitim Bakanı'nın yanı sıra 'Başbakan tarafından belirlenecek
diğer bakanlar' ibaresine yer verilmek suretiyle Kurulda hangi
bakanların yer alacağının ve sayılarının belirlenmesinin bütünüyle idareye
bırakılmasının yasama yetkisinin devredilemezliği kuralına ve idarenin
kanuniliği ilkesine aykırı olduğu, bu durumun aynı zamanda bir yasa kuralının
belirli ve öngörülebilir olmasını gerektiren hukuk devleti ilkesine de
aykırılık oluşturduğu, Devletin başı olan ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini
ve Türk Milletinin birliğini temsil edip Anayasa'nın uygulanmasını ve Devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeten Cumhurbaşkanı'nın gözetim ve
desteğinde kurulacak Yüksek Kurumun Yüksek Danışma Kuruluna katılacak
bakanların Başbakan tarafından belirlenmesinin Anayasa'nın 104. maddesiyle
bağdaşmadığı gibi Anayasa'nın 134. maddesi uyarınca özerk ve kamu tüzel
kişiliğine sahip olan Yüksek Kurumun siyasallaşmasına da yol açacak nitelikte
bulunduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 7., 104. ve 134.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin dava konusu ibarenin yer aldığı 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, Yüksek Kurumun ve Kurumların bilim ve kültür alanındaki çalışmalarını
ve etkinliklerini değerlendiren ve gerekli tavsiye kararlarını alarak
görüşlerini Yüksek Kurum ve Kurumlara bildiren Yüksek Danışma Kurulunun oluşumu
düzenlenmiştir. Buna göre, Yüksek Danışma Kurulu, Başbakan'ın veya ilgili
Bakanın başkanlığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı,
Kültür ve Turizm Bakanı, Milli Eğitim Bakanı ile Başbakan tarafından
belirlenecek diğer bakanlar, Yükseköğretim Kurulu Başkanı, Cumhurbaşkanınca
Yüksek Kurumun görev alanına giren konularda özgün bilimsel araştırmalarıyla tanınan
bilim adamları arasından üç yıllığına seçilen üç üye ile Yüksek Kurum Başkanı
ve Kurum Başkanlarından oluşacak ve Cumhurbaşkanı ile Başbakan gerekli
gördükleri hâllerde, Yüksek Danışma Kuruluna başkanlık edecektir. Başbakan
tarafından belirlenecek bakanların Yüksek Danışma Kurulunun üyeleri arasında
yer alacak olması, dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesine göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler
hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek
şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu
otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de
gereklidir. Hukuk güvenliği ise normların öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar.
Anayasa'nın 7. maddesinde, 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye
Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.' hükmüne yer
verilmiştir. Buna göre, Anayasa'da kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda
yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi
olanaklı değildir.
Anayasa'nın 123. maddesinde, 'İdare, kuruluş ve
görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.', 134. maddesinde de'Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve
özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla
düzenlenir.' denilmiştir.
Dava konusu ibarenin yer aldığı kuralda Yüksek Kurumun teşkilat
yapısında yer alan Yüksek Danışma Kurulunun, Başbakan veya ilgili Bakanın
başkanlığında bakanlar, bilim adamları, Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum başkanlarından
oluşacağı öngörülmüştür. Kurulda yer alacak bakanlar ise Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Milli Eğitim
Bakanı ile Başbakan tarafından belirlenecek diğer bakanlar olarak ifade
edilmiştir. Anılan düzenleme ile Yüksek Kurulun oluşumu temel olarak
belirlenmiş, Kurulun üye yapısının çerçevesi çizilmiştir. Buna
göre, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kültür ve
Turizm Bakanı ile Milli Eğitim Bakanının yanı sıra Başbakan tarafından belirlenecek
diğer bakanların da Yüksek Danışma Kuruluna katılmalarının
öngörülmesi, yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir yetki
verilmesi anlamını taşımamakta, bu nedenle yasama yetkisinin devredilemezliği
ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Yüksek Danışma Kurulunun oluşumu KHK ile belirlendiğinden,
Başbakanca belirlenecek bakanların da Kurula katılacak olmaları, idarenin
kanuniliği ilkesine de aykırılık oluşturmaz ve kuralın belirsizliği ve
öngörülemezliğinden söz edilemez.
Yüksek Kurum'un ve Kurumların bilim ve kültür alanındaki
çalışmalarını ve etkinliklerini değerlendiren ve gerekli tavsiye kararlarını
alarak görüşlerini Yüksek Kuruma ve Kurumlara bildiren Yüksek Danışma
Kurulunun üyeleri arasında bakanların bulunmasının, Başbakanlığa bağlı bir kurum
olan Yüksek Kurumun siyasallaşmasına yol açacağının ya da anayasal
konumuna aykırı olduğunun söylenebilmesi de olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2., 7. ve 134. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 104. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
3- KHK'nin 6. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''Başbakan
ve ilgili Bakan tarafından seçilecek birer üye ve'' İbaresinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Devletin başı olan ve bu sıfatla Türkiye
Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eden, Anayasa'nın
uygulanmasını ve Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeten
Cumhurbaşkanı'nın gözetim ve desteğinde kurulacak Yüksek Kurumun Yönetim
Kuruluna Başbakan ve ilgili bakan tarafından birer üye seçilecek olmasının
Anayasanın 104. maddesiyle bağdaşmadığı, özerk ve kamu tüzel kişiliğine sahip
olan Yüksek Kurumun siyasallaşmasına yol açacağı ve Yüksek Kurumun Anayasal
yapısı ve konumuna da uygun olmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 104. ve
134. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Yönetim Kurulunun,
Yüksek Kurum Başkanı'nın başkanlığında, Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek iki
üye ile Başbakan ve ilgili Bakan tarafından seçilecek birer üye ve Kurum
Başkanlarından oluşacağı ifade edilmiştir. Yönetim Kuruluna Başbakan ve ilgili
Bakan tarafından birer üye seçilmesi, dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
KHK'nin 1. maddesinde Başbakan'ın Yüksek Kurum ile ilgili
yetkilerini bir Bakan aracılığıyla kullanabileceği belirtilmiş, 2. maddesinde
ise Başbakanın Yüksek Kurum ile ilgili yetkilerini devrettiği Bakan, 'ilgili
Bakan' olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, Yönetim Kurulu üyelerinin
biri Başbakan, bir diğeri ise Başbakan'ın Yüksek Kurum ile ilgili
yetkilerini devrettiği Bakan tarafından seçilmesi söz konusudur.
Anayasa'nın 134. maddesinde belirtildiği üzere Başbakanlığa bağlı
ve kamu tüzel kişiliğine sahip olan Yüksek Kurum, bir hizmet yerinden yönetim
kuruluşudur. Belirtilen hukuki konumu dolayısıyla Yüksek Kurum ile Başbakanlık
arasındaki ilişki, bir idari vesayet ilişkisidir. Bu ilişki çerçevesinde, aksi
yönde bir anayasal düzenleme bulunmadıkça, Yüksek Kurumun Yönetim Kurulu
üyelerinin bir bölümünün siyasal organlar tarafından seçilmesinin Yüksek
Kurumun özerkliğiyle bağdaşmayacağı söylenemez.
Bu çerçevede, Başbakanlığa bağlı bir yerinden yönetim kuruluşu
olan Yüksek Kurumun dokuz üyeli Yönetim Kurulunun iki üyesinin Başbakan ile
ilgili Bakan tarafından seçilmesinde Anayasa'nın 134. maddesine aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa'nın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 104. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
4- KHK'nin;
a) 7. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının (ğ) Bendinde,
b) 10. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının (o) Bendinde,
c) 11. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının (k) Bendinde,
ç) 12. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının (h) Bendinde,
Yer Alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve'' İbarelerinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, KHK'nin 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasının
(ğ) bendinde Yüksek Kurum Başkanlığının görevleri arasında, 10. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (o) bendinde Türk Dil Kurumu Başkanlığının görevleri
arasında, 11. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (k) bendinde Türk Tarih Kurumu
Başkanlığının görevleri arasında, 12. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (h)
bendinde ise Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığının görevleri arasında 'Başbakan
veya ilgili Bakan tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek'
görevinin sayıldığı, Anayasa'nın 134. maddesine göre Yüksek Kurumun kamu
tüzelkişiliğine sahip olduğu, KHK'nin 10., 11. ve 12. maddelerinin (1) numaralı
fıkralarına göre, Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığının, Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve
Yüksek Kurum Başkanlığı'ndan ayrı kamu tüzel kişiliğine sahip kamu kurumları
olduklarının belirtildiği, bu Kurumların Başbakanlık veya ilgili Bakanlık
teşkilatları içinde yer almadığı gibi Yüksek Kurum Başkanlığı'ndan da ayrı
teşkilatlarının bulunduğu, Anayasa'nın 112. maddesinde Başbakan'ın Bakanlar
Kurulunun başkanı olarak Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlayacağı,
hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözeteceği ve Bakanlar Kurulunun bu
siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumlu olacağı ve Başbakan'ın bakanların
görevlerini Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek
ve düzeltici önlemleri almakla yükümlü olduğunun belirtildiği, 3056 sayılı
Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde Başbakanlığın
görevlerinin, 3. maddesinde Başbakanlık teşkilatının ve 4. maddesinde de
Başbakan'ın görevlerinin düzenlendiği, Anayasa'da veya 3056 sayılı Kanun'da
Başbakan'ın ya da ilgili bakanların, Başbakanlık veya bakanlıklar teşkilatından
ayrı teşkilatı ve ayrı tüzel kişilikleri bulunan özerk ve bağımsız kamu
kurumlarına idari görevler verebileceğine yönelik herhangi bir hukuki düzenleme
bulunmadığı, Anayasa'nın 6. maddesinde, egemenliğin kayıtsız şartsız Millete
ait olduğu, Türk Milletinin egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre
yetkili organları eliyle kullanacağı ve hiçbir kimse veya organın kaynağını
Anayasa'dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı; 11. maddesinde ise
Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını
ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu kurallarına
yer verildiği, Yüksek Kurum Başkanlığı ile Yüksek Kurumunun kuruluşuna dahil
Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığına Başbakan veya ilgili Bakan tarafından verilen görevleri
yerine getirmek görevinin verilmesinin Anayasa'nın 6., 11. ve 134. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin iptali istenilen ibarelerin yer aldığı 7. maddesinde
Yüksek Kurum Başkanlığı, 10. maddesinde Türk Dil Kurumu Başkanlığı, 11.
maddesinde Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve 12. maddesinde Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığı düzenlenmiştir. İptali istenilen ibareler, anılan maddelerin
Yüksek Kurumun ve anılan Kurumların görevlerinin belirtildiği fıkralarında yer
almış ve bu fıkraların son bendinde 'Başbakan veya ilgili Bakan tarafından
verilen diğer görevleri yapmak', 7. maddede Yüksek Kurum Başkanı'nın, 10.
maddede Türk Dil Kurumu Başkanlığı'nın, 11. maddede Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı'nın ve 12. maddede Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı'nın görevleri
arasında sayılmıştır. Söz konusu dört maddede yer alan 'Başbakan veya
ilgili Bakan ve'' ibareleri, dava konusu ibareleri oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 134. maddesinde Başbakanlığa bağlı kurulacak Yüksek
Kurumun, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumundan oluşacağı ve Yüksek Kurumun kuruluşu, organları
ile çalışma usullerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. KHK'nin 10., 11.
ve 12. maddelerinde de Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı
ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığının Yüksek Kuruma bağlı, özel bütçeli ve
kamu tüzel kişiliğine sahip, görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette
bulunan kurumlar oldukları ifade edilmiştir. KHK'nin 8. maddesinde ise ayrı
kamu tüzel kişiliğine sahip olan Kurumların, görevlerini Yüksek Kurum
Başkanlığının gözetim, denetim ve eşgüdümünde yerine getirecekleri
belirtilmiştir.
Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir
bütün olduğu ve kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim
esaslarına dayandığı ifade edilmiştir. İdarenin bütünlüğü, tekil devlet
modelinin yönetim alanındaki temel ilkesidir. İdarenin bütünlüğü
ilkesiyle, idari görevleri yerine getiren kurumlar arasında birliğin sağlanması
ve idari yapı içinde yer alan kurumların bir bütünlük içerisinde çalışması
öngörülmüştür.
Yüksek Kurum ve Kurumlar, kamu tüzel kişiliğini haiz, hizmet
yerinden yönetim kuruluşlarıdır. İdarenin bütünlüğü ilkesinin bir gereği
olarak, Başbakanlık ile kendisine bağlı olan Yüksek Kurum ve Yüksek Kurumu
oluşturan Kurumlar arasında idari vesayet ilişkisi bulunmaktadır.
Dava konusu kurallar ile Yüksek Kurum ve Kurumlar için öngörülen 'Başbakan
veya ilgili Bakan tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek'
görevinin, anılan kurumların yürütmekle yükümlü oldukları hizmet alanına
ilişkin olacağı açıktır.
Yüksek Kurum Başkanı, Yüksek Kurumun en üst düzey
yöneticisi olup Yüksek Kurum hizmetlerini, mevzuata, Yönetim Kurulunca
belirlenen ilkeler ile politika ve stratejilere, Yüksek Kurumun stratejik
planına, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak
düzenlemek ve yürütmekle görevli, Yüksek Kurumun genel yönetim ve temsilinden
sorumludur. Yüksek Kuruma bağlı Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk
Kültür Merkezi başkanlıkları da, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip,
görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan kurumlardır.
İdarî vesayet yetkisi, hiyerarşik denetimde olduğu gibi genel bir
yetki olmayıp, kanunla çerçevesi çizilen sınırlar içerisinde kullanılması
gereken istisnaî bir yetkidir. İstisnaîlik ve kanunîlik, idarî vesayetin en
belirgin iki temel özelliğidir. Anayasa'da belirtilen amaç ve
çerçeve içinde kalmak koşuluyla bu yetkinin kapsam ve sınırını belirleme yetkisi
kanun koyucuya aittir.
Söz konusu yetki kapsamında, Yüksek Kurum Başkanı, Türk Dil Kurumu
Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığının görevleri belirlenirken, idarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesinde
Başbakanlığa bağlı olan Yüksek Kurum ile Yüksek Kurum bünyesinde yer alan
Kurumların başkanlıklarına Başbakan veya ilgili Bakan tarafından bu kurumların
yürütmekle yükümlü oldukları hizmet alanına ilişkin görev verilmesine olanak
sağlayan düzenlemede Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa'nın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 6. ve 11. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
5- KHK'nin 9. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava
dilekçesinde, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nın görevlerinin de
Yüksek Kurumun Anayasa'nın 134. maddesinde belirtilen Atatürkçü düşünceyi,
Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini
bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacını
gerçekleştirecek şekilde 'Atatürkçülük', 'Atatürk ilke ve inkılâpları',
'Atatürk milliyetçiliği' ile ilgili alanlarda olması ve ayrıca bunları 'incelemek
ve yayıma hazırlamak veya hazırlatmak' yanında, tanıtmak, yaymak ve topluma
benimsetmek faaliyetlerini de içermesi gerekirken dava konusu kuralla Atatürk
Araştırma Merkezi Başkanlığı'na Anayasa'nın 134. maddesinde belirtilen
amaçların gerçekleştirilmesinde yetersiz olan ve bu amaçların
gerçekleştirilmesine katkı sağlamayan, üniversitelerin tarih bölümlerinin
müfredat programlarına ilişkin görevler verilmek suretiyle yasama yetkisinin
saptırıldığı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2. ve 134.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nın
görevlerini düzenlemiştir. Buna göre, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a- Atatürk'ün kişiliği, düşüncesi, ilkeleri ve inkılâpları ile
Türkiye Cumhuriyeti tarihini ilgilendiren kaynakları ve Cumhuriyet döneminde
üretilen temel bilim ve kültür eserlerini incelemek ve yayıma hazırlamak veya
hazırlatmak.
b- Atatürk, millî mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile
ilgili Türkçe ve yabancı dillerde yazılmış kitap, broşür, dergi ve benzeri
materyali toplamak, bilimsel yöntemlerle düzenlemek, yürütülen faaliyetler
kapsamında değerlendirmek, araştırmacıların ve kamuoyunun hizmetine sunmak.
c- Görevi ile ilgili konularda bilimsel nitelikli kongreler,
konferanslar, seminerler, kurslar, her türlü bilimsel toplantılar, geziler,
sergiler düzenlemek; bu alanda yurtiçinde ve yurt dışında düzenlenen bilimsel
etkinliklere katılmak.
ç- Görevi ile ilgili konularda süreli ve süresiz yayınlar yapmak,
aynı mahiyetteki yayınları Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre
desteklemek, yaptığı araştırma, inceleme, kongre, konferans ve seminerlerin
sonuçlarını yayımlamak.
d- Görevi ile ilgili konularda inceleme ve araştırma yapacaklara
ve lisansüstü çalışmalarda bulunacaklara Yönetim Kurulunca belirlenecek
esaslara göre her türlü destek ve yardımlarda bulunmak.
e- Yurtiçinde ve yurtdışında Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve
inkılâpları konuları ile Cumhuriyetimizin kuruluşunu hazırlayan ve Cumhuriyet
dönemindeki olayların sebepleri ve gelişmeleri konularında üstün başarılı
eserler veren yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişileri Yönetim Kurulunca
belirlenecek esaslara göre desteklemek.
f- Görevleri ile ilgili olarak, yurtiçinde ve yurtdışında yerli ve
yabancı, resmî ve özel eğitim, bilim, kültür, sanat kurum ve kuruluşları ile
araştırma merkezleri, arşivleri ve benzeri yerlerde ve çeşitli dallardaki
araştırmacı, yazar ve sanatkârlarla Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre
işbirliğinde bulunmak.
g- Görev alanına giren konularda, yurtiçi ve yurtdışındaki
yayınları izlemek, incelemek, değerlendirmek.
ğ- Bütünleşik Bilgi Sistemi dâhilinde, arşiv ve dokümantasyon
merkezi, bilgi bankaları ve veri tabanları oluşturmak, özgün telif eserler
yazmak veya yazdırmak, bunları yayınlamak, tanıtmak, yaymak ve basılan eserleri
kütüphanelere göndermek.
h- Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslara göre, Bütünleşik Bilgi
Sistemi dâhilinde, belirlenen öncelikli konularda projeler hazırlamak ya da
hazırlatmak; bu projelere katılacak yüksek lisans ve doktora öğrencilerine
yurtiçi ve yurtdışı burslar vermek, üstün başarı gösterenleri ödüllendirmek.
ı- Başbakan veya ilgili Bakan ve Yönetim Kurulunca verilen diğer
görevleri yerine getirmek.
Anayasa'nın 134. maddesinde, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan
araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla Atatürk Araştırma
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden
oluşan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kurulacağı belirtilmiştir.
Kuralın, Anayasa'ya aykırılığı savının temelini, Atatürk Araştırma
Merkezi Başkanlığı'na verilen görevler ile Anayasa'nın 134. maddesinde
belirtilen amaçlara ulaşılmasının mümkün olmadığı hususu oluşturmaktadır.
Dava dilekçesinde, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'na verilen
görevlerin 'Atatürkçülük', 'Atatürk ilke ve inkılâpları', 'Atatürk
milliyetçiliği' ile ilgili alanlarda olması ve bunları 'tanıtmak, yaymak
ve topluma benimsetmek' faaliyetlerini içermesi gerekirken dava konusu
kuralın bu niteliği taşımadığı ileri sürülmüş ise de fıkranın (a) bendinde
Atatürk'ün, kişiliği, düşüncesi, ilkeleri ve inkılâplarının incelenmesi, yayıma
hazırlanması veya hazırlatılması görevinin Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanlığı'na verildiği ve (c) bendinde de görevi ile ilgili konularda süreli
ve süresiz yayın yapmak, yapılan yayınları desteklemek ve görevi ile ilgili
konularda yaptığı araştırma, inceleme, kongre, konferans ve seminerlerin
sonuçlarını yayınlamakla görevlendirildiği hususları gözetildiğinde, Atatürk
Araştırma Merkezi Başkanlığı'nca bu görevlerin Anayasa'nın 134. maddesinde
belirtilen Yüksek Kurum'un kuruluş amaçlarına uygun olarak yerine getirileceği kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı ve 2. maddesi ile ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
6- KHK'nin 13. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, KHK'nin 13. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında Kurumların bünyesinde kurulacak bilim kurullarının oluşumu,
üyelerinin seçimi, görevleri, çalışma usul ve esasları ile bilim kurullarına
ilişkin diğer hususların yönetmelikle düzenleneceğinin hüküm altına alındığı,
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk Tarih
Kurumu Başkanlığı ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı bilim kurullarının
Anayasa'nın 123., 128. ve 134. maddeleri uyarınca kanunla düzenlenmesi
gerekirken bu kurulların oluşumu, üyelerinin seçimi, görevleri, çalışma usul ve
esasları ile bilim kurullarına ilişkin diğer hususların yönetmelikle idare
tarafından düzenlenecek olmasının yasama yetkisinin devri anlamına
geldiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 7., 123., 128. ve 134.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 13. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında Atatürk
Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi
başkanlıkları bünyesinde Kurum Başkanı, Başkan yardımcısı ve aslî üyelerden
oluşan bilim kurullarının kurulması öngörülmüş, dava konusu (3) numaralı
fıkrasında da bilim kurullarının oluşumu, üyelerinin seçimi, görevleri, çalışma
usûl ve esasları ile bilim kurullarına ilişkin diğer hususların yönetmelikle
düzenleneceği belirtilmiştir.
Dava konusu kuralı da içeren KHK'nin 13. maddesinin bir bütün
olarak incelenmesinden, söz konusu bilim kurullarının, Atatürk Araştırma
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi
başkanlıklarına verilen görevlerin yerine getirilmesinde anılan Kurumlara
yardımcı olmak üzere faaliyette bulunacakları ve görev alanlarının, Kurumların
görev alanına giren konularla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bilim
kurullarının, Kurumların bünyesinde kurulacağının ve Kurum Başkanı, Başkan
yardımcısı ve aslî üyelerden oluşacağının KHK ile belirlenmesinden sonra,
oluşumu, üyelerinin seçimi, görevleri, çalışma usul ve esasları ile bilim
kurullarına ilişkin diğer hususların düzenlenmesi gibi uzmanlık ve yönetim
tekniğine ilişkin konuların yürütmeye bırakılması, yasama yetkisinin devri
olarak nitelendirilemez.
Açıklanan nedenle, kural Anayasa'nın 7. maddesine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 123., 128. ve 134. maddeleri ile ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
7- KHK'nin 14. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, KHK'nin 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ikinci cümlesinde kurumların asli, şeref ve haberleşme üyelikleri için gereken
nitelikler, yapılacak seçim ve görevlendirmelerin usulü, üyeliklerin sayısı ve
görev süresi, üyelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile üyelikle ilgili diğer
hususların yönetmelikle düzenleneceğinin hüküm altına alındığı, Anayasa'nın 7.,
123., 128. ve 134. maddelerindeki açık hükümlere göre kanunla düzenlenmesi
gereken Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk
Tarih Kurumu Başkanlığı ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığının aslî, şeref ve
haberleşme üyelikleri için gereken nitelikler, yapılacak seçim ve
görevlendirmelerin usulü, üyeliklerin sayısı ve görev süresi, üyelerin görev,
yetki ve sorumlulukları ile üyelikle ilgili diğer hususların yönetmelikle idare
tarafından düzenlenecek olmasının yasama yetkisinin devri anlamına geldiği
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 7., 123., 128. ve 134. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 14. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinde Kurumların aslî, şeref ve haberleşme
olmak üzere üç türlü üyesinin bulunduğu belirtildikten sonra dava konusu ikinci
cümlesinde bu üyelikler için gereken nitelikler, yapılacak seçim ve
görevlendirmelerin usûlü, üyeliklerin sayısı ve görev süresi, üyelerin görev,
yetki ve sorumlulukları ile üyelikle ilgili diğer hususların yönetmelikle
düzenleneceği belirtilmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanlığı, Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığının aslî, şeref ve haberleşme üyeleri, Kurumların
görev alanına ilişkin konularda faaliyet gösterecek olup bu üyelikler için
gereken nitelikler, yapılacak seçim ve görevlendirmelerin usûlü, üyeliklerin
sayısı ve görev süresi, üyelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile üyelikle
ilgili diğer hususlar, Kurumların görev alanına ilişkin uzmanlık ve yönetim
tekniğine ilişkin konular olduğundan bu hususların düzenlenmesinin yürütmeye
bırakılması, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 7. maddesine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 123., 128. ve 134. maddeleri ile ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
8- KHK'nin 16. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinde Yer
Alan ''değerlendirmek, önceliklendirmek, faydalı olacağı değerlendirilen
faaliyetlere ilişkin'' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi
Başkanlığı'nın görevleri arasında sayılan araştırma faaliyetlerine ilişkin
olarak yapılacak önerilerin değerlendirilmesi, önceliklendirilmesi ve yararlı
olacağı düşünülenlerin belirlenmesi gibi Yüksek Kurulun asli faaliyetlerine
ilişkin olan ve akademik düzeyde uzmanlık bilgisi gerektiren görevlerin
akademisyenlerden veya konunun uzmanlarından oluşturulmuş bilim kurulları
tarafından yerine getirilmesi gerekirken bu görevlerin Bilimsel Çalışmalar
Dairesi Başkanlığı'nın görevleri arasında sayıldığı, bu görevlerin Yüksek
Kurulun idari teşkilatı tarafından hiyerarşik kademeler içinde yürütülecek
idari görevler olmadığı ve bu görevlerin yönetsel görevlermiş gibi idari
hiyerarşi içinde görülmesinde kamu yararı bulunmadığı, idari personelin adının
'Yüksek Kurum Uzmanlığı' dahi olsa bu görevlerin bu kişilerin bilgi ve
kapasitesini aşan bir niteliği bulunduğu, bağımsız bilim kurulları tarafından
yapılması gereken araştırma önerilerinin değerlendirilmesi, önceliklendirilmesi
ve yararlı olacağı düşünülenlerin belirlenmesinin konuyla ilgili akademik
uzmanlıkları bulunmayan kamu görevlileri eliyle yapılmasının söz konusu süreci
her türlü müdahaleye açık hale getirdiği ve böylece idarenin istediği önerilere
onay verilmesi, istemediklerinin ise dışta kalmasının güvence altına
alınmasının amaçlandığı, yetki saptırmasına gidilerek kamu yararına aykırı
düzenleme yapmasının hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilerek
kuralın, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Bilimsel
Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığı'nın görevleri düzenlenmiş ve
fıkranın (a) bendinde de araştırma ve inceleme faaliyetlerine ilişkin önerileri
incelemek, değerlendirmek, önceliklendirmek, faydalı olacağı değerlendirilen
faaliyetlere ilişkin projelerin hazırlık ve uygulama süreçlerini Kurumlarla
işbirliği içinde koordine etmek görevi adı geçen Başkanlığın görevleri arasında
sayılmıştır. Araştırmaların Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi
Başkanlığı'nca değerlendirilmesi, önceliklendirilmesi, faydalı olacağı
değerlendirilen faaliyetler için koordinasyon görevi verilmesi, dava konusu
kuralı oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk
devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun
olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her
alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve
yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği
ise, yasaların kişisel yarar gözetilerek değil, kamu yararı amacını
gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır.
Kamu yararı kavramı, genel bir ifadeyle, bireysel, özel
çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade
etmektedir. Bir kuralın Anayasa'ya aykırılık sorunu çözümlenirken 'kamu
yararı' konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kuralın
kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır. Bunun ötesinde yapılan
somut düzenlemenin bu amaçları etkin bir şekilde gerçekleştirmeye elverişli
olup olmadığı yönündeki bir değerlendirme anayasallık denetiminin kapsamı dışındadır.
Yüksek Kurum'un hizmet birimlerinden biri olarak öngörülen
Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanlığına dava konusu ibare ile
verilen araştırmaların değerlendirilmesi, önceliklendirilmesi, faydalı
olacağı değerlendirilen faaliyetlere ilişkin projelerin hazırlık ve uygulama
süreçlerini Kurumlarla işbirliği içinde koordine etmek görevinin, kamu yararı
dışında bir amaçla adı geçen Başkanlığa verildiği söylenemeyeceği gibi söz
konusu kuralın, Yüksek Kurum ile Kurumlar arasında olması gereken işbirliğinin
sağlanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
9- KHK'nin 22. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 134. maddesinde Yüksek Kurumun
kamu tüzelkişiliğine sahip olduğunun belirtildiği, KHK'de de Yüksek Kurum ile
Kurumların kamu tüzelkişiliğine sahip olduğunun ifade edildiği, Anayasa'nın
124. maddesinde Başbakanlık, bakanlık ve kamu tüzelkişilerinin kendi görev
alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere
ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceğinin belirtildiği, kamu
tüzelkişiliğini haiz olarak kurulan Yüksek Kurum ile Kurumların görev, yetki ve
sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş bulunan konularda idari
düzenleme yapma yetkilerinin bulunduğu, Yüksek Kurum ve Kurumların
hazırladıkları idari düzenlemelerin yürürlüğe girmesinin Başbakan veya ilgili
Bakanın onayı şartına bağlanmasının Başbakan veya ilgili Bakana kaynağını
Anayasa'dan almayan bir yetki verilmesi sonucuna yol açtığı belirtilerek
kuralın, Anayasa'nın 7., 124. ve 134. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
KHK'nin 22. maddesinde Yüksek Kurum ve Kurumların, görev, yetki ve
sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari
düzenlemeler yapabilecekleri belirtildikten sonra dava konusu fıkrada bu idari
düzenlemelerin Başbakan veya ilgili Bakanın onayıyla yürürlüğe konulacağı hükme
bağlanmıştır.
Anayasa'nın 134. maddesinde Yüksek Kurumun, KHK'de de Yüksek Kurum
ile Kurumların kamu tüzel kişiliğine sahip bulundukları belirtilmiştir.
Türk Medeni Kanunu'nda ifade edildiği üzere tüzel kişiler,
yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün hak
ve borçlar yönünden hak ehliyetine ve fiil ehliyetine sahip bulunmaktadırlar.
Dava konusu kuralda yer alan 'idari düzenlemeler', Yüksek Kurum ile
Kurumların sahip oldukları kamu tüzel kişilikleri dolayısıyla tesis ettikleri
işlemler kapsamında yer almaktadır. İdari düzenlemelerin bir kısmı mevzuatın
uygulanmasına yönelik açıklama ve talimatlar içermekte, bir kısmı da
idarenin iç işleyişine yönelik bulunmaktadır. Genel, soyut ve objektif
hukuk kuralları içeren idare hukukuna özgü bu düzenlemelerin başında
yönetmelikler gelmektedir.
Anayasa'nın 124. maddesinde, 'Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu
tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler
çıkarabilirler.' denilmiştir.
Yüksek Kurum ve Kurumlar kamu tüzel kişiliğine sahip
olduklarından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelik
çıkarabilecekleri kuşkusuzdur.
Dava konusu kural, yönetmeliklerin Yüksek Kurum ve Kurumlarca
çıkarılmalarına engel oluşturmamakta ancak, bunların yürürlüğe
girmesini Başbakanın veya ilgili Bakanın onayı koşuluna bağlamaktadır.
Başbakanlık ile Yüksek Kurum ve Kurumlar arasındaki ilişki,
yukarıda da ifade edildiği üzere idari vesayet ilişkisidir ve bu anlamda
Başbakanlık idari vesayet yetkisine sahiptir.
Vesayet yetkisinin kapsamı, işlemler yönünden iptal, onama,
düzeltme, erteleme, yeniden görüşülmesini isteme, yargıya başvurma şeklinde
ortaya çıkmakta ve kural olarak vesayet makamının, yerinden yönetim kuruluşunun
yerine geçerek işlem tesis etme yetkisi bulunmamaktadır.
Vesayet yetkisinin istisnai bir yetki olması nedeniyle, bu
yetkinin kullanımının mutlaka kanunla veya KHK ile düzenlenmesi gerekliliğine
uyulmak suretiyle, Yüksek Kurum ve Kurumların çıkardıkları yönetmeliklerin
yürürlüğe girmesinin, aralarındaki idari vesayet ilişkisi gözetilerek
Başbakan'ın veya ilgili Bakan'ın onayına bağlanması, Anayasa'ya aykırılık
oluşturmamaktadır.
Aynı husus, kamu tüzel kişiliğini haiz olan Yüksek Kurumun ve
Kurumların, genelge, yönerge, tebliğ ve benzeri adlar altında yaptığı diğer
idari düzenlemelerin yürürlüğe konulması bakımından da geçerlidir.
Açıklanan nedenle kural, Anayasanın 124. ve 134. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 7. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
10- KHK'nin 24. Maddesinin;
a) (2) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 11.8.1983 günlü, 2876 sayılı Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu'nun mülga maddelerinde Yüksek Kurul
Başkanı'nın Yüksek Kurulun görüşü alınarak Başbakan tarafından gösterilecek üç
aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanması, Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanı'nın tutum ve davranışları ile Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve
inkılaplarını benimsediğini, eserleriyle veya eğitim ve öğretim veya diğer
hizmet alanlarındaki çalışmaları ile kanıtlamış, yükseköğrenim görmüş Devlet
memuru olabilmek için gerekli niteliklere sahip adaylar arasından Yüksek
Kurulun görüşünün alınarak Başbakan'ın önerisi üzerine müşterek kararla
atanması, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi
başkanlarının ise asli üyelerde bulunması gereken niteliklere sahip adaylar
arasından Yüksek Kurulun görüşünün alınarak, Başbakan'ın önerisi üzerine
müşterek kararla atanması öngörülmüş iken iptali istenilen kural uyarınca
Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum başkanlarının hiçbir nitelik aranmadan ve Yüksek
Kuruldan görüş alınmadan doğrudan müşterek kararla atanacak olmasının demokrasi
ve hukukla bağdaşmadığı, Yüksek Kurumun Başkanı ile Kurum başkanlarının
atanmalarında Yüksek Danışma Kurulunun görüşlerinin alınmasının söz konusu
Kurumların bilimsel ve yönetsel özerklikleri ile anayasal görev ve tüzel
kişiliklerinin gereği olduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 134. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 24. maddesinin (2) numaralı fıkrasının dava konusu birinci
cümlesinde, Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum başkanlarının müşterek kararla
atanacakları hükme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 8. maddesinde 'Yürütme yetkisi ve görevi,
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun
olarak kullanılır ve yerine getirilir.' denilmiş, 104. maddesinde de
'kararnameleri imzalamak' Cumhurbaşkanı'nın yürütme alanındaki
görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Anayasa'nın 104. maddesinde sözü
edilen 'kararnameler', kanun hükmünde kararnameler ile Bakanlar
Kurulunun çeşitli kararnamelerinin yanında üst düzey yöneticilerin atanması ile
ilgili müşterek kararnameleri de kapsamaktadır.
Kamu politikasının tayinine katılan, etkin bir otoriteye sahip
olan, kuruluşların amacının gerçekleşmesinde önemli yetki ve sorumluluklarla
donatılan, planlama, örgütlenme, personel ve kadrolarını yöneten, denetim ve
temsil gibi işlevleri yerine getiren kamu görevlilerinin, üst düzey yönetici
konumunda olmaları nedeniyle bunların atamaları müşterek kararname ile
yapılmaktadır.
Yüksek Kurum Başkanı, Yüksek Kurum hizmetlerini, mevzuata, Yönetim
Kurulunca belirlenen ilkeler ile politika ve stratejilere, Yüksek Kurumun
stratejik planına, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun
olarak düzenleyen ve yürüten, yönetiminden ve temsilinden sorumlu olan en üst
düzey yöneticidir.
Kurumların başkanları da Yüksek Kurumdan ayrı kamu tüzel
kişiliğine sahip Kurumların yönetimi ve temsilinden sorumlu, Kurumların
görevlerinin yerine getirilmesinde taşıdıkları sorumluluk ve yetkileri
itibariyle Kurumların en üst düzey yöneticileridir.
Müşterek kararname ile atanmaları öngörülen Yüksek Kurum ve
Kurumların başkanlarının atanmalarından önce herhangi bir makamın görüşü veya
önerisinin alınmasını zorunlu kılan anayasal bir düzenleme
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
b) (3) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yüksek Kurum ile Kurumların kamu tüzel
kişiliklerinin Anayasa'dan kaynaklandığı ve özerk oldukları, Başbakanlıkla
ilişkilerinin bağlılık ilişkisi olduğu, bağlı ve ilgili kuruluşların tüzel
kişiliğe sahip olmalarının hukuksal bir sonucu olarak personel atamalarının
kendi yetkili organları tarafından yapılması gerektiği, Yüksek Kurum ile
Kurumların yardımcı hizmetler sınıfında istihdam edilenler dâhil tüm
personelinin atamasının iktidar tarafından yapılmak istenildiği, 3056
sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'da Başbakanlık personelinin atanmasının 2451
sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun'a göre
yapılacağının ve 2451 sayılı Kanun'da belirtilmeyen görevlerden başkanlıklara
ortak kararla, diğer görevlere ise Başbakan'ın onayı ile atama yapılacağının,
Başbakan'ın bu yetkisini gerekli gördüğü alt kademelere devredebileceğinin ve
Başbakanlık bağlı ve ilgili kuruluşlarının kanunlarındaki atamaya ilişkin
hükümlerin saklı olduğunun belirtildiği, Devlet tüzelkişiliğinden ayrı tüzel
kişilikleri bulunan Yüksek Kurum ile Kurumların 2451 sayılı Kanun'un eki
cetvellerde sayılanlar dışında kalan memurlarının atama işlemlerinin Başbakan
veya ilgili Bakan tarafından yapılacak olmasının yetki saptırması olduğu
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 6. ve 134. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
KHK'nin 24. maddesinin dava konusu (3) numaralı fıkrasında, 2451
sayılı Kanun'un eki cetvellerde sayılanlar dışında kalan memurların
atamalarının Başbakan veya ilgili Bakan tarafından yapılacağı hükme
bağlanmıştır.
2451 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, bu Kanun'a ekli (1) sayılı
cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere Bakanlar Kurulu kararıyla, (2)
sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere ise müşterek kararla
atama yapılacağı belirtilmiştir.
2451 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu kararıyla
ya da müşterek kararla atanması öngörülmeyen, Yüksek Kurum ve Kurumlarda görev
alan memurların atamalarının Başbakan veya ilgili Bakan tarafından
yapılacağının öngörülmesi, 6223 sayılı Yetki Kanunu ile Bakanlar Kuruluna verilen
yetki kapsamında kullanılan takdiri yansıtmakta olup, Başbakanlığa bağlı bir
kuruluş olan Yüksek Kurumun memurları ile Kurumların memurlarının atamalarının
Başbakan veya ilgili Bakan tarafından yapılmasında Anayasa'ya aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasanın 134. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 2. ve 6. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
11- KHK'nin 27. Maddesinin;
a) (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''Bakanlar Kurulunun
teklifi ve'' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Atatürk Uluslararası Barış Ödülünün
Bakanlar Kurulunun teklifi ve Cumhurbaşkanının onayıyla verileceğinin ve bu
ödülün verilmesine ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu kararıyla
yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceğinin belirtildiği, Kurtuluş
Savaşı'nın lideri ve Cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin kuruluş felsefesini belirleyen siyaset üstü bir kişilik olduğu,
adına verilecek 'Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'nün siyasete malzeme
yapılmaması ve ödül yoluyla hatırasının kirletilmemesi için kime verileceğinin
siyaset üstü bir kurul tarafından belirlenmesi gerektiği, siyasal bir organ
olan Bakanlar Kurulunun tercihlerinin de doğal olarak siyasal olacağı ve
dolayısıyla Bakanlar Kurulunun Atatürk Uluslararası Barış Ödülünü iç ve dış
siyaseti siyasal tercihleri ve çıkarları doğrultusunda yönlendirmesinde bir
araç olarak kullanacağı, bu durumun siyaset alanının doğasından ve işleyişinden
kaynaklanan olağan bir sonuç olduğu, Atatürk Uluslararası Barış Ödülünün
Bakanlar Kurulunu teklifi üzerine verilmesinin Anayasa'nın egemenliğin yetkili
organlar eliyle kullanılmasını öngören 6. maddesi ile Bakanlar Kurulunun görev
ve siyasi sorumluluklarını düzenleyen 112. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
KHK'nin 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Atatürk'ün 'Yurtta
sulh, cihanda sulh' ilkesi doğrultusunda, dünya barışına, uluslararası
dostluk ve iyi niyetin geliştirilmesine hizmet eden gerçek ve tüzel kişilere
Bakanlar Kurulunun teklifi ve Cumhurbaşkanının onayıyla, Devlet ödülü
niteliğinde Atatürk Uluslararası Barış Ödülü verilmesi öngörülmüştür. Bu ödülün
'Bakanlar Kurulunun teklifi ile' verilmesi hususu, dava konusu ibareyi
oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 6. maddesinde Türk Milletinin, egemenliğini Anayasanın
koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacağı ve hiçbir kimse veya
organın kaynağını Anayasa'dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükme
bağlanmıştır.
Anayasa'nın 112. maddesinde de, Başbakan'ın, Bakanlar Kurulunun
başkanı olarak Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlayacağı ve hükümetin genel
siyasetinin yürütülmesini gözeteceği belirtildikten sonra Bakanlar Kurulunun bu
siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk'ün adını taşıyan ve dünya
barışına, uluslararası dostluk ve iyi niyetin geliştirilmesine hizmet edenlere
verilmesi öngörülen Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'nün niteliği ve önemi
gözetilerek, bu Ödül'ün verilmesinde yürütme organı görevli ve yetkili
kılınmıştır. Buna göre, hükümetin genel siyasetini yürütmekle görevli Bakanlar
Kurulunun teklifi üzerine, Devletin başı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve
Türk Milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı tarafından Atatürk
Uluslararası Barış Ödülü verilecektir.
Atatürk'ün 'yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesi
doğrultusunda, dünya barışına, uluslararası dostluk ve iyi niyetin geliştirilmesine
hizmet eden gerçek ve tüzel kişilere verilmesi öngörülen Atatürk Uluslararası
Barış Ödülü'nün verileceği kişinin belirlenmesi konusunda Bakanlar Kurulunca
Cumhurbaşkanı'na teklifte bulunulması, Bakanlar Kurulunun anayasal konumuna
aykırı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasa'nın 6. ve 112. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
b) (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Kurtuluş Savaşı'nın önderi ve Cumhuriyetin
kurucusu Atatürk adına verilecek ödül ile ilgili esasların, aday tespitine ve
belirlenmesine ilişkin süreçlerin, aday tespitinde görev alacaklar ile bunların
görevleri ve çalışma esaslarının belirlenmeksizin ve Atatürk Uluslararası
Barış Ödülü verilmesine ilişkin kuralların konulup çerçevesinin çizilmeksizin
bu Ödül'ün verilmesine ilişkin usûl ve esasların Bakanlar Kurulu kararıyla
yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenleneceğinin öngörülmesinin yasama
yetkisinin devrine yol açacağı belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 7. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin 27. maddesinin dava konusu (2) numaralı
fıkrasında, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü verilmesine ilişkin usûl ve
esasların, Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle
düzenleneceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğu ve bu yetkinin
devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Yasayla düzenleme ilkesi, düzenlenen alanda temel ilkelerin
kanunla konulmasını ve çerçevenin kanunla çizilmesini ifade etmektedir. Bu
niteliği taşıyan bir yasal düzenleme ile ayrıntıların belirlenmesi konusunda
yürütme organına yetki verilmesi, yasal düzenleme ilkesine aykırılık
oluşturmamaktadır.
KHK'nin 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında,
Atatürk Uluslararası Barış Ödülünün 'yurtta sulh, cihanda sulh'
ilkesi doğrultusunda, dünya barışına, uluslararası dostluk ve iyi niyetin
geliştirilmesine hizmet eden kişilere verileceğinin belirtilmesi suretiyle ödül
verilecek kişinin taşıması gereken niteliklerin belirlendiği, gerçek kişilerin
yanı sıra tüzel kişilere de ödül verilebilmesine imkân
sağlandığı, Bakanlar Kurulunun teklifi ve Cumhurbaşkanının onayıyla
ödül verileceği ifade edilmek suretiyle de ödülün verilmesine ilişkin
karar sürecinin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'nün verileceği kişinin
nitelikleri ve ödül verilecek kişinin belirlenme sürecine ilişkin temel ilkeler
KHK ile belirlendiğinden, bu konuya ilişkin
ayrıntıların düzenlenmesi bakımından Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi,
yasal düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Açıklanan nedenle kural, Anayasanın 7. maddesine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
12- KHK'nin Geçici 1. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yüksek Kurum'un Denetleme Kurulu
Başkanı ve üyeleri ile Genel Sekreteri, Yüksek Kurum ve
Kurumların başkan yardımcıları, daire başkanları, özel kalem müdürleri,
şube müdürleri, merkez ve kurum sekreterlerinin söz konusu görevlere 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde
atandıkları, daire başkanı ve şube müdürlerinin ise yönetmelikte öngörülen
görevde yükselme sınavında başarı elde ederek atandıkları, söz konusu
kadrolarda bulunanların kanunla görevlerinden alınmasının hukuki güvenlik
ilkesine aykırı olduğu, hukuk devletinde kanunların yalnız Anayasa'ya değil
evrensel hukuk ilkelerine de uygun olması gerektiği, Yüksek Kurum ve Kurumlarda
kariyer ve liyakat ilkeleri ile görevde yükselme sınavı sonuçlarına göre söz
konusu kadrolara atananlar için söz konusu kadro görev unvanları kendileri
açısından kazanılmış hak olduğu, kazanılmış bir hakkı ortadan kaldırmanın 'hukuk
güvenliği ilkesi' açısından aykırılık oluşturduğu, niteliği itibariyle
idari bir işlem olan 'atama' işleminin KHK ile yapılmasıyla bir yandan
yürütmenin 'atama' ve 'görevden alma' yetkisine Anayasa'nın 8.
maddesine aykırı bir şekilde el atılırken diğer yandan kişilerin Anayasa'nın
125. maddesinde güvence altına alınan idari işleme karşı yetkili merciler
nezdinde hak arama özgürlüklerinin Anayasa'nın 36. maddesine aykırı bir şekilde
ellerinden alındığı, ayrıca kişilerin hak arama özgürlüklerinin KHK ile
düzenlenmesinin Anayasa'nın 91. maddesiyle bağdaşmadığı, Denetim Kurulu yerine
Teftiş Kurulu ya Denetim ve Rehberlik Başkanlıkları kurulabilecekken
kurulmadığı, kamu yararına aykırı olarak salt görevden almak amacıyla getirilen
kuralın 'yetki saptırması' olduğu ve Anayasa'nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, 'Başkanlık Müşaviri'
ve 'Araştırmacı' unvanlı görevlere atanan Yüksek Kurum ve Kurumların
başkan yardımcıları ile anılan kurumların daire başkanları, özel kalem
müdürleri, şube müdürleri, Denetleme Kurulu Başkanı ve üyeleri, genel sekreter,
merkez ve kurum sekreterlerinin aylık net hak edişlerinin sabitlendiği,
bu düzenleme nedeniyle bu kişilerin maaşlarının reel olarak gerileyeceği,
kazanılmış mali hak kaybının ise hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2.,, 7., 36., 70. ve 91. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
KHK'nin geçici 1. maddesinde, KHK'nin yayımı tarihinde görevde
bulunan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi,
Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu başkan yardımcıları
ile anılan kurumların daire başkanları, özel kalem müdürleri, şube müdürleri,
Denetleme Kurulu Başkanı ve üyeleri, genel sekreter, merkez ve kurum
sekreterleri ile bilim kurulları üyelerinin görevlerinin bu KHK'nin yayımı
tarihinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, görevine son verilen
kişilerden Yüksek Kurum Başkan Yardımcısı, bağlı kuruluşların başkan
yardımcıları, Denetleme Kurulu Başkanı ve üyeleri, daire başkanları ile genel
sekreter, merkez ve kurum sekreterlerinin bu amaçla ihdas edilen Başkanlık
Müşaviri kadrolarına, özel kalem müdürleri ile şube müdürlerinin ise ihdas edilen
Araştırmacı kadrolarına hâlen bulundukları kadro dereceleriyle birlikte hiçbir
işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacakları, 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 38. maddesine göre Yüksek Kurumda ve Kurumlarda görevlendirilenlerin,
yükseköğretim kurumundaki görevlerine geri dönecekleri, KHK'nin yürürlüğe
girdiği tarihte görevde bulunan Yönetim Kurulunun Cumhurbaşkanınca seçilen
üyeleri ile Kurumlarda bulunan asli üyelerin üyeliklerinin sona ereceği,
Başkanlık müşavirliği ile araştırmacı kadrosuna atanmış sayılanlara eski
kadrolarına ilişkin olarak en son ayda, aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü
zam ve tazminatlar, makam tazminatı, görev tazminatı ve temsil tazminatı, ek
ödeme, sözleşme ücretleri ile benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin
toplam net tutarının, atanmış sayıldıkları kadrolara ilişkin olarak aylık, ek
gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, görev
tazminatı ve temsil tazminatı, ek ödeme, sözleşme ücretleri ile benzeri adlarla
yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki
fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın fark
kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödeneceği, Yüksek Kurum ve Kurumlara
ait Uzman Yardımcısı ve Uzman kadrolarından boş olanların, bu maddenin yayımı
tarihinde iptal edilmiş sayılacağı, bu kadroların daha sonra boşalması halinde
de iptal edilecekleri hükme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesindeki 'hukuk devleti' ilkesi
gereğince, yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını
gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur. Bir kuralın Anayasa'ya aykırılık
sorunu çözümlenirken 'kamu yararı' konusunda Anayasa Mahkemesinin
yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile
sınırlıdır. Kanun ile kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini
denetlemenin anayasa yargısıyla bağdaşmayacağı, bunun kanun koyucunun
takdirinde olduğu açıktır.
KHK'nin genel gerekçesinde, 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Kanunu'nun onsekiz maddesinde değişiklik yapan 519 sayılı
KHK'nin 1993 yılında Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra 2876 sayılı Kanun'da
oluşan boşluklar nedeniyle kurulların, komisyonların ve çalışma gruplarının
oluşturulamaması ve Cumhurbaşkanınca atanması öngörülen üyelerin atanamaması nedeniyle
Yüksek Kurum ve Kurumlarda başkanlar dışında hiçbir bilim adamı ve
araştırmacının kalmadığı, bu durumun Yüksek Kurum'un daha önce de yürütemediği
bilimsel araştırma işlevine ilişkin kurumsal kabiliyetini tamamen yitirmesine
yol açtığı, 2876 sayılı Kanun'un onarılması yerine değişen şartlar ve
ihtiyaçlarla uyumlu, Yüksek Kurumu gerçek işlevine kavuşturan ve ahenk içinde
çalışmasını sağlayacak bir kanun tasarısının hazırlandığı, bürokratik yönü ağır
basan bir kurum haline dönüşen Yüksek Kurumun teşkilat yapısının kaynakların
etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak bir yapıya kavuşturulmasının
amaçlandığı ifade edildiğinden, kanun koyucunun amacının kamu yararını
sağlamaya dönük olduğu anlaşılmaktadır. Somut düzenlemenin bu amaçları etkin bir
şekilde gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığı yönündeki bir değerlendirme,
anayasallık denetiminin kapsamı dışındadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel
gereklerinden biri kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara
saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kazanılmış hak, kişinin
bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve
kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır. Dava konusu kuralda kişilerin
bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş
ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme
öngörülmediğinden kazanılmış hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu
değildir.
Teşkilat yapısı değiştirilen Yüksek Kurum ve Kurumların bazı
kadrolarında görev yapan kamu görevlilerinin görevlerinin sona erdirilerek
Başkanlık müşaviri veya araştırmacı kadrolarına atanmış sayılmalarının
öngörülmesi, yeniden teşkilatlanma sonucu ortaya çıkan hukuki ve fiilî
zorunluluklar nedeniyledir. Buna göre, söz konusu işlemin sebep unsuru, Yüksek
Kurum ve Kurumların yeniden teşkilatlandırılması olup yürürlükte bulunan
kanunlara dayanılarak ve kamu görevlisinin öznel durumu dikkate alınarak
idarece tesis edilen naklen atama işlemlerinden tamamen farklıdır. Söz konusu
hukuki ve fiilî zorunluluklar nedeniyle kazanılmış haklar korunarak başka
kadrolara atama yapılması, kanun koyucunun takdir alanı içindedir.
Öte yandan, dava konusu kuralla tek bir kişi hakkında bireysel
nitelikte bir yürütme işlemi tesis edilmeyip, aksine genel ve soyut bir kural
getirilmektedir. Soyut bir kuralın gerçekte tek bir kişiyi ya da sınırlı sayıda
kişiyi ilgilendiriyor olması onun bu niteliğini ortadan kaldırmaz. Bireysel
nitelikte bir işlemden söz edilebilmesi için somut olarak bir kişinin hukuki
durumunda değişiklik yapan bir irade açıklamasının bulunması gerekir. Dava
konusu kuralla doğrudan somut bazı kişilerin hukuki durumunda değişiklik
yapılmasına yönelik bir irade açıklamasında bulunulmadığından bireysel işlemin
varlığından söz edilemez. Kuralda belirtilen kadrolarda görev yapan kişilerin
hukuki durumlarının düzenlemenin sonucundan etkilenmiş olması, bu neticeyi
değiştirmez.
Memuriyet kadro derecesine bağlanan mali haklar ise o
dereceye ulaşan kişi yönünden tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş alacak
niteliğine dönüştüğünden kazanılmış hak teşkil eder. Kadro derecesine
bağlanan mali haklar unvandan bağımsız olduğundan, unvan değişse bile bunların
hukuken korunması gerekmektedir. Buna karşılık bir görevin fiilen yapılması
karşılığında ödenen mali haklar ise kazanılmış hak oluşturmaz. Bu gibi mali
haklar, ilgilinin o görevi fiilen yerine getirdiği süreyle sınırlı olarak
ödenir.
Dava konusu kuralda, Başkanlık müşaviri ve araştırmacı kadrolarına
atanan kişilerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri
yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş mali haklarının
(ücret ve özel hizmet tazminatı toplamının), mevcut kadrolarındakine göre daha
düşük olması halinde yeni kadrolarındaki gelirlerine eşitleninceye kadar
aradaki farkın ödenmesi öngörülmek suretiyle kazanılmış hakları korunmuştur.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 7., 36., 70. ve 91. maddeleri ile ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin:
A) 1- 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının '(c)
fıkrasında yer alan 'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi
yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've
Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı'şeklinde
değiştirilmiş' bölümü,
2- 28. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan ''ve
104 üncü'' ibaresi,
3- 28. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (b) ve (c)
bentleri,
hakkında, 10.1.2013 günlü, E. 2011/141, K. 2013/10 sayılı kararla
karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu bentlere, bölüme ve
ibareye ilişkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA,
B) Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrası yönünden;
1- 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14.,
15., 16., 17., 18., 19. ve 20. maddeleri, 21. maddesinin (1) numaralı fıkrası
ile (2) numaralı fıkrasının iptal edilen ibareler dışında kalan
bölümünün, 22., 23., 24. maddeleri, 25. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 26.,
27. maddeleri, 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının '(c) fıkrasında
yer alan 'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi
yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've
Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı'şeklinde
değiştirilmiş' bölümü dışında kalan bölümü, (2) numaralı fıkrasının ''ve
104 üncü'' ibaresi dışında kalan bölümü, (3) numaralı fıkrasının
(b) ve (c) bentleri dışında kalan bölümü, geçici 1. maddesi, geçici 2.
maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 3., geçici 4., geçici 5., 29., 30.
maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listeleri,
10.1.2013 günlü, E. 2011/141, K. 2013/10 sayılı kararla reddedildiğinden, bu
maddelere, fıkralara, bölümlere, ibareye, cetvele ve listelere ilişkin
yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,
2- a- 21. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, birinci cümlesinde
yer alan ''ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden'' ibaresi ile
ikinci cümlesinde yer alan ''ile diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibaresine,
b- 25. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarına,
c- Geçici 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
ilişkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle,
bu fıkraların ve ibarelerin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
C) Kapsam yönünden 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11.,
12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. maddeleri, 21. maddesinin (1)
numaralı fıkrası ve (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ''ve
diğer gerçek ve tüzel kişilerden'' ibaresi ile ikinci cümlesinde yer
alan ''ile diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibaresi dışında
kalan bölümü, 22., 23., 24. maddeleri, 25. maddesinin (1) numaralı fıkrası,
26., 27. maddeleri, 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının '(c) fıkrasında
yer alan 'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi
yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've
Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı' şeklinde
değiştirilmiş' bölümü dışında kalan bölümü, (2) numaralı fıkrasının ''ve
104 üncü'' ibaresi dışında kalan bölümü, (3) numaralı fıkrasının
(b) ve (c) bentleri dışında kalan bölümü, geçici 1. maddesi, geçici 2.
maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 3., geçici 4., geçici 5., 29., 30.
maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listeleri,
10.1.2013 günlü, E. 2011/141, K. 2013/10 sayılı kararla reddedildiğinden, bu
maddelere, fıkralara, bölümlere, cetvele ve listelere ilişkin yürürlüğün
durdurulması isteminin REDDİNE,
D) İçerikleri itibariyle Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen;
1- 3. maddesine,
2- 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan
tarafından belirlenecek diğer bakanlar,'' ibaresine,
3- 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan
ve ilgili Bakan tarafından seçilecek birer üye ve'' ibaresine,
4- 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (ğ) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve '' ibaresine,
5- 9. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
6- 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (o) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve'' ibaresine,
7- 11. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (k) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve '' ibaresine,
8- 12. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (h) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve'' ibaresine,
9- 13. maddesinin (3) numaralı fıkrasına,
10- 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesine,
11- 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer
alan ''değerlendirmek, önceliklendirmek, faydalı olacağı
değerlendirilen faaliyetlere ilişkin '' ibaresine,
12- 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
13- 24. maddesinin;
a- (2) numaralı
fıkrasının 'Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanları, müşterek kararla
atanır.' biçimindeki birinci cümlesine,
b- (3) numaralı fıkrasına,
14- 27. maddesinin;
a- (1) numaralı
fıkrasında yer alan '' Bakanlar Kurulunun teklifi ve'' ibaresine,
b- (2) numaralı fıkrasına,
15- Geçici 1. maddesine,
yönelik iptal istemleri, 10.1.2013 günlü, E.2011/141,
K.2013/10 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkralara, cümlelere
ve ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,
10.1.2013 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Kanun, kanun
hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez.' denilmekte, 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin
(3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır.
11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 21.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ''ve diğer
gerçek ve tüzel kişilerden'' ve ikinci cümlesinde yer alan ''ile diğer gerçek
ve tüzel kişiler'' ibareleri ile 25. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı
fıkralarının ve geçici 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasının iptal edilmesi
nedeniyle, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun'un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu ibarelere ve fıkralara ilişkin
iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay
sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VII- SONUÇ
11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname'nin:
A) 1- 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının '(c) fıkrasında yer
alan 'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi
yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've
Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı' şeklinde değiştirilmiş' bölümüne
yönelik iptal istemi, 10.11.2011 günlü, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin
1. maddesiyle 11.8.1983 günlü, 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Kanunu'nun 97. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı
alt bendinin birinci, ikinci ve üçüncü paragraflarının yürürlükten kaldırılması
nedeniyle konusuz kaldığından,
2- 28. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan ''ve
104 üncü'' ibaresine yönelik iptal istemi, 16.5.2012 günlü, 6306
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 22.
maddesiyle, 2876 sayılı Kanun'un 104. maddesinin yürürlükten kaldırılması
nedeniyle konusuz kaldığından,
3- 28. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentlerine
yönelik iptal istemi,14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanun'un 152.
maddesinin 'II- Tazminatlar' kısmının 'A- Özel Hizmet Tazminatı' başlıklı
bölümünün (i) bendinde yer alan 'Yüksek Kurum Uzmanları' ibaresi
ile aynı Kanun'un Eki (I) sayılı ek gösterge cetvelinin 'I- Genel İdare
Hizmetleri Sınıfı' bölümünün (h) bendinde yer alan 'Yüksek
Kurum Uzmanları' ibaresinin 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 5. maddesinin (ç) fıkrasıyla yürürlükten
kaldırılması nedeniyle konusuz kaldığından,
bu bentlere, bölüme ve ibareye ilişkin iptal istemleri
hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
B) 1- 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14.,
15., 16., 17., 18., 19., 20., 22., 23., 24., 26., 27. maddeleri, 28. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının '(c) fıkrasında yer alan 'genel sekreter,
kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı
fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've Yüksek
Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı' şeklinde değiştirilmiş'
bölümü dışında kalan bölümü, (2) numaralı fıkrasının ''ve 104
üncü'' ibaresi dışında kalan bölümü, (3) numaralı fıkrasının (b)
ve (c) bentleri dışında kalan bölümü, geçici 1., geçici 3., geçici 4., geçici
5., 29., 30. maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı
listelerin, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve bu maddelere, bölümlere, cetvele ve listelere
ilişkin iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 21. maddesinin;
a- (2) numaralı fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan ''ve
diğer gerçek ve tüzel kişilerden'' ibaresi ile ikinci cümlesinde yer
alan ''ile diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibaresinin
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa'ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- (1) numaralı fıkrası ile (2) numaralı fıkrasının iptal edilen
ibareler dışında kalan bölümünün Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve bu fıkra ve bölüme ilişkin iptal isteminin
REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
c- (2) numaralı fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan ''ve
diğer gerçek ve tüzel kişilerden'' ve ikinci cümlesinde yer alan ''ile
diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibarelerinin, iptal edilmeleri
nedeniyle, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun'un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu ibarelere ilişkin İPTAL
HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA
YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- 25. maddesinin;
a- (1) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 91. maddesinin birinci
fıkrası uyarınca Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının Anayasa'nın 91.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN,
Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
c- (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının iptal edilmeleri
nedeniyle, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun'un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu fıkralara ilişkin İPTAL
HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA
YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4- Geçici 2. maddesinin;
a- (1) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 91. maddesinin birinci
fıkrası uyarınca Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- (2) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 91. maddesinin birinci
fıkrası uyarınca Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
c- (2) numaralı fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle, Anayasa'nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun'un 66. maddesinin (3)
numaralı fıkrası gereğince bu fıkraya ilişkin İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ
GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
C) 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14., 15.,
16., 17., 18., 19., 20. maddeleri, 21. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve (2)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ''ve diğer gerçek ve
tüzel kişilerden'' ibaresi ile ikinci cümlesinde yer alan ''ile
diğer gerçek ve tüzel kişiler'' ibaresi dışında kalan bölümü, 22.,
23., 24. maddeleri, 25. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 26., 27. maddeleri,
28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının '(c) fıkrasında yer alan
'genel sekreter, kurum ve merkez sekreteri,' ibaresi yürürlükten
kaldırılmış, aynı fıkrada yer alan 've şube müdürü' ibaresi 've
Yüksek Kurum Uzmanı ile Yüksek Kurum Uzman Yardımcısı' şeklinde
değiştirilmiş' bölümü dışında kalan bölümü, (2) numaralı fıkrasının ''ve
104 üncü'' ibaresi dışında kalan bölümü, (3) numaralı fıkrasının
(b) ve (c) bentleri dışında kalan bölümü, geçici 1. maddesi, geçici 2.
maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 3., geçici 4., geçici 5., 29., 30.
maddeleri ile eki (I) Sayılı Cetvel, (1), (2) ve (3) sayılı listeleri, 6223
sayılı Yetki Kanunu kapsamında olduğundan Anayasa'ya aykırı olmadığına ve bu
maddelere, fıkralara, bölümlere, cetvele ve listelere ilişkin iptal
isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile
Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
D) İçerikleri itibariyle Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen;
1- 3. maddesinin,
2- 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan
tarafından belirlenecek diğer bakanlar,'' ibaresinin,
3- 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ''Başbakan
ve ilgili Bakan tarafından seçilecek birer üye ve'' ibaresinin,
4- 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (ğ) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve '' ibaresinin,
5- 9. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
6- 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (o) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve'' ibaresinin,
7- 11. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (k) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve '' ibaresinin,
8- 12. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (h) bendinde yer
alan 'Başbakan veya ilgili Bakan ve'' ibaresinin,
9- 13. maddesinin (3) numaralı fıkrasının,
10- 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
11- 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer
alan ''değerlendirmek, önceliklendirmek, faydalı olacağı
değerlendirilen faaliyetlere ilişkin'' ibaresinin,
12- 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
13- 24. maddesinin;
a- (2) numaralı
fıkrasının 'Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanları, müşterek kararla
atanır.' biçimindeki birinci cümlesinin,
b- (3) numaralı fıkrasının,
14- 27. maddesinin;
a- (1) numaralı fıkrasında
yer alan '' Bakanlar Kurulunun teklifi ve'' ibaresinin,
b- (2) numaralı fıkrasının,
15- Geçici 1. maddesinin,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve bu maddelere, fıkralara, cümlelere
ve ibarelere ilişkin iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
10.1.2013 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
KARŞIOY YAZISI
11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin
25. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları çoğunluk
kararıyla Anayasa'nın 91. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
664 sayılı KHK'nin 'Yüksek Kurum Uzmanlığı' başlıklı 25.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için aranan şartlar, (3) numaralı fıkrasında Yüksek Kurum Uzman Yardımcılığına
atananların Yüksek Kurum Uzmanı olarak atanma şartları ve Uzmanlığa
atanamayanların atanacakları kadrolar belirtilmiş, (4) numaralı fıkrasında da
Yüksek Kurum Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların
yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.
6223 sayılı Yetki Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasının
(a-3) bendinde, Kanun'un amaçlarından birinin kamu hizmetlerinin Bakanlıklar
arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek, mevcut Bakanlıklar ile
birleştirilen veya yeni kurulan Bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve
kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olduğu belirtilmiş ve aynı Kanun'un
ikinci fıkrasında da ilgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılabileceği belirtilmiştir.
664 sayılı KHK'nin iptali istenen
kurallarıyla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunda uzman ve uzman
yardımcılığına atanma koşullarının düzenlenmesi teşkilat ve kadroların
belirlenmesine ilişkin bir husus olduğundan Yetki Kanunu'na aykırılık
bulunmamaktadır.
Kamu görevlilerinin kadrolarının
ve bu kadrolara atanacak kişilerde bulunması gereken niteliklerin de
kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, kamu görevlisi olarak atanacak
kişilerle ilgili tüm ayrıntıların sadece yasayla düzenlenmesi gerektiği ve bu
konuda idarî düzenlemeler yapılmasının Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırı düşeceği iddiası yerinde değildir. Anayasa'nın bir maddesinin
yasayla düzenleneceğini öngördüğü bir konunun, Anayasa'nın 91. maddesinin
birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile doğrudan ilgili olmadıkça,
ya da KHK ile düzenlenemeyeceği Anayasa'da özel olarak belirtilmedikçe KHK ile
düzenlenmesi Anayasa'ya aykırı değildir.
Anayasa'nın 70. maddesine göre, 'her Türk kamu
hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez'. Maddede Türkiye
Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin görevin
gerektirdiği nitelikler dışında, dil, din, mezhep, renk, siyasi düşünce,
cinsiyet ve benzeri ayırım gözetilmeksizin kamu hizmetlerine girme hakkına
sahip bulundukları belirtilmiştir. Böylece 'kamu
hizmetlerine girme hakkı' siyasi hak ve ödevler kapsamında,
vatandaşlık bağına bağlı olarak kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir.
Düzenlemenin temel hakka ilişkin niteliği bundan ibarettir. Yoksa, bunun
dışında kamu görevlerine giriş, atanma, görev değişikliğine ilişkin tüm
düzenleme ve uygulamaların temel hakkın düzenlenmesi ve 91. madde anlamında
yasak alan kapsamında görülmesi yerinde değildir.
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasa'nın
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi
hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin
kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Anayasa'nın
belirtilen bölümlerinde birçok temel hak ve özgürlük düzenlenmiş bulunmaktadır.
Sözkonusu temel hak ve özgürlüklerin kapsama alanları ve ilgili oldukları
hususlar geniş bir biçimde yorumlandığında KHK'lerle yapılacak tüm
düzenlemelerin bu hak ve özgürlüklerle bağlantılarının bulunduğu ileri
sürülebilecektir. Böyle bir yorumdan hareket edilmesi halinde yasak alan
kapsamı oldukça genişleyecek ve KHK ile düzenlenebilecek alan kalmayacaktır.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin, 6.1.1987 günlü, E:1986/15 ve K:1987/1 sayılı
kararında, dolaylı biçimde kişi hak ve özgürlüklerini ilgilendirmeyecek bir
düzenleme düşünmenin oldukça güç olduğu, bu nedenle de dolaylı bir ilginin
varlığına dayanılarak sonuca gitmenin isabetli sayılamayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, yasak alanın kapsamının, temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili
düzenlemeleri kapsayacak, dolaylı olarak ilgili düzenlemeleri ise kapsam
dışında bırakacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi, 16.5.1989 günlü, E:1989/4 ve K:1989/24
sayılı kararında, 3.11.1988 günlü, 347 sayılı '233 Sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin Genel Müdür
olarak atanabilmek için, 'yükseköğrenim görmüş olmak, dört yılı kamuda,
altı yılı özel sektörde geçmek şartıyla en az on yıl hizmeti bulunmak, kamu
hizmeti bulunmayanlarda ise özel sektörde asgari onbeş yıl çalışmış olmak,
Genel müdürlük görevini yerine getirebilecek yetenek, bilgi ve tecrübeye sahip
olmak' şartlarını getiren 1. maddesine yönelik iptal istemini
reddetmiştir.
Anayasa'nın 91. maddesi kapsamına giren alanlarda düzenleme
yapılmış olmasından söz edilebilmesi için 91. maddede belirtilen hak ve
alanlarla ilgili doğrudan bir düzenleme yapılmış olması gerekir.
İptaline karar verilen kurallarda Yetki Kanunu kapsamında Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunda uzman ve uzman yardımcılığı kadroları
oluşturulduğundan, zorunlu olarak bu kadrolara girişin koşulları da
düzenlenmiştir. Bu nedenle anılan kuralların Anayasa'nın 91. maddesinde
belirtilen yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiğinden söz etmek mümkün
değildir.
Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallara yönelik iptal
isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle kuralın iptaline
yönelik çoğunluk görüşüne katılmadık.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
KARŞIOY
(Reddi Hakim)
Mahkememize 2011/141 Esas sayısı ile T.B.M.M. üyesi 116 milletvekili
tarafından açılan 11.10.2011 tarih ve 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin
iptali davasın da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ'ın reddi talebi yer
almış ise de, dosyanın 12.1.2012 tarihli ilk incelemesinde hakimin reddi talebi
esastan reddedilmiş, talebin kötü niyetle yapıldığı oyçokluğu ile kabul edilmiş
ise de, bu gibi hallerde uygulanacak para cezasının talepte bulunanlar dışında
cezanın SOYUT bir niteleme ile sadece davacıya verilmesi yönündeki çoğunluk
görüşüne aşağıdaki nedenler ile katılınmamıştır.
Reddi hakim talebinin kötü niyetle yapıldığının kabulü halinde, bu
kasta yaptırım uygulanması hukuk düzenince makul kabul görmeyen bir fiilin
cezalandırılması isteminin gereğidir. Nitekim hukukun temel ilkelerinden
bakıldığında HMK'nun 42. maddesi hukuksuz eyleme meşruiyet kazandırmamak için
ceza öngörüsünde bulunmuş ve başvuruda bulunanlara bunlar arasında nasıl bir
hukuksal ilişki olduğuna bakmaksızın talepte bululanlar yönünden her birinin
cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir.
Nitekim genel usul hukuku hükümleri yanında özel nitelik taşıyan
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrasında Anayasa Mahkemesinde yapılacak
hakimin reddi taleplerinin kötü niyetle yapıldığının anlaşılması halinde
BAŞVURUCULARIN HER BİRİNE disiplin para cezası verileceği hükmü çok açıktır.
Davacılar; Anayasanın 150. maddesince siyasi parti kimliklerine
bakılmaksızın kendilerine iptal davası açma hakkı tanınan meclis üye
tamsayısının 1/5 oranındaki asgari 110 milletvekilidir. Açılan davaların kabul
görebilmesi için alt sınır 110 olup beklenmeyip üstünde olması haline ilişkin
bir sınırlama bulunmamaktadır. Nitekim Türkiye Büyük Milet Meclisi tarafından
imzalanarak tasdik edilen belge ile görülen bu davayı açanların Meclis üyeleri
oldukları teyit edilmiş ve görülen bu davayı da asgari 116 kişinin bir araya
gelerek açtığı anlaşılmıştır.
Bir an için dava açma için bir araya gelen iradenin zorunlu bir
birliktelik içinde oldukları kabul edilse bile bu beraberlik açılmış davanın
mahkemece kabulünün ön şartıdır. Örneğin değişik siyasi gruplardan 140 kişinin
bir araya gelmesi ile açılan bir davada dava açan belgeye imza atanlardan 40
kişinin diğer talepler yanında reddi hakim talebinde bulunmamış veya bilahare
feragat olmaları halinde görülen davada dava, kalan 100 kişi davacı yönünden
110 kişilik dava açma şartını oluşturmadığı için açılmamış mı sayılacaktır'
veya dava tüm diğer talepler yönünden düşmüş mü olacaktır'
Dava açanların iradesi açılmış davanın kabul şartından bağımsız
nitelikte olup dava açanlar arasında ki hukuksal ilişkiden kaynaklı bir
zorunluluk değildir. Reddi hakim talebinden çekilenler yönünden kötü niyet
araştırması yapılamayacak ve para cezası verilemeyecek olması ' talepte bulunan
ve bulunmayanlar arasında nasıl bir hukuki tespit yapmayı gerektiriyorsa da
dava açıp hakimin reddi talebinde bulunanların bu yöndeki iradesi dava açma
için bir araya gelme zorunluluğunda bağımsız bir fikir 'bir irade tezahürüdür.
Dava açanlar, açma yönünden gerekli biçimsel bir zorunluluk, dava
konusu talepler yönünden ise ihtiyari bir birliktelik içindedirler. Davacılar
arasında şekli bakımından mecburi dava arkadaşlığı vardır.
Mecburi dava arkadaşlığında; dava konusu hukuki ilişkide farklı
davranmalarını önleyecek çok sıkı, iştirak halinde bir ortaklık olup, dava
arkadaşları aynı şekilde ve birlikte hareket etmek zorundadırlar. İştirak
halinde mülkiyet, adi ortaklık, miras şirketi gibi veya ilgililer hakkında tek
bir karar verilmesi zorunluluğunu doğuran davalarda davacılar şekli bakımından
mecbur dava arkadaşı durumundadırlar ve dava konusu hak ile aralarında zorunlu
ilişki vardır.
Özel yasasına tabii olan Anayasa Mahkemesine iptal davası açma
şeklinde izah edildiği anlamda dava açan asgari 110 kişinin hukuk usulü
nitelemesi ile mecburi dava arkadaşı oldukları söylenemeyecektir. Aralarında
şekli bakımından olan bu zorunlu birliktelik nedeniyle dava açma şartı yerine
getirildikten sonra dava açanlar yönünden dava açmada asgari sayısal zorunluluk
şartının altına düşmedikçe talep konusu haklar yönünden bağımsız ihtiyari
davranmalarının önüne geçecek kısıtlayıcı bir hüküm mevzuatta yoktur.
Kaldı ki, davanın konusu, dava açanlar arası şahsa bağlı sıkı bir
medeni hukuk ilişkisinden değil Kamu hukukundan doğan ve toplumun tümünü
ilgilendiren bir yasa uygulamasının, demokratik toplum öznelerinden Anayasal
denetim talebine ilişkin olup bu yönüyle de mecburi dava arkadaşlığı
nitelemesinden ayrıldığı düşünülmektedir.
Aktif süje olan davanın konusu, toplumun tümünü ilgilendiren
içerik taşıdığından, pasif süje olan dava açanlar olup, dava açmada birliktelik
zorunluluğu içinde iseler de hak, yetki ve taleplerini hukuka uygun
sorumluluk bilinci dahilinde kullanmak zorundadırlar, Aksine davranışın
cezalandırılacağının öngörüldüğü hallerde ceza vermenin sınırını adaletle
şekillendirilmiş toplumsal yarar düşüncesi oluşturur, ve cezaların önleme
iyileştirme amaçları da göz önüne alınarak adaletli bir ölçü içinde biçimlenir.
Hedef cezanın yaratacağı korkutuculuk ve caydırıcılıktan toplum adına
yararlanma ilkesidir.
Ceza önlemi kimi suçlardan, niteliği, işleme biçimi, Devlet için
zarar alanı, SUÇTAN ZARAR GÖRENİN KİMLİĞİ vb nedenler ile farklı düzenlemeler
içerebilir.
Başkanvekili
|
Serruh KALELİ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak
11.10.2011 günlü 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Başbakanlığa
bağlı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve
sorumlulukları düzenlenmiştir.
Anayasa'nın 91. maddesinin, üçüncü fıkrası uyarınca, yetki
kanununda çıkarılacak KHK'nin amacının, kapsamının, ilkelerinin, kullanma
süresinin ve süresi içinde birden fazla KHK çıkarılıp çıkarılmayacağının
gösterilmesi gerekir. Buna göre Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında
belirtilen sınırlar içinde KHK çıkarma yetkisi verilebileceğinden, bir KHK'nin
Anayasa'ya uygun olduğunun kabulü, öncelikle dayandığı yetki yasasının kapsamı
içinde kalmasına bağlıdır.
6223 sayılı Yetki Yasası'nın 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
bu Yasa'nın amacının, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli
ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere; kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesi suretiyle aynı maddede
belirtilen bazı konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna KHK
çıkarma yetkisi vermek olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda, (1) numaralı
fıkranın (a) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentlerinde düzenlenen
konularda KHK ile düzenleme yapılabilmesi, kamu hizmetlerinin bakanlıklar
arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine bağlıdır. Böyle bir belirleme
yoksa anılan alt bentlerde yer alan konularda KHK ile düzenleme yapılamaz.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Başbakanlığa bağlı
olarak Anayasa'nın 134. maddesi uyarınca kurulmuş olup, bu bağlamda dayanağını
Anayasa'dan almaktadır. Anayasa gereği Başbakanlığa bağlı olan Kurum'un yerine
getireceği hizmetlerin bakanlıklar arasında dağılımı yeniden belirlenecek kamu
hizmetleri kapsamında yer almadığından kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında
dağılımı konusunda Bakanlar Kuruluna tanınan yetki kapsamında da
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle dayandığı Yetki Yasasında Bakanlar Kuruluna
yetki verilmeyen bir konuda çıkarılan dava konusu KHK'nin Anayasa'ya aykırı
olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
(Reddi Hakim)
6216 sayılı Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrasında ret
talebinin 'kötü niyetle yapıldığının anlaşılması' ve 'esas
yönünden kabul edilmemesi' hâlinde, 'disiplin para
cezası' verileceği öngörülmekte, (6) numaralı fıkrasında da ret
talebinin 'açıkça' kötüye kullanıldığının tespiti
aranmaktadır.
Söz konusu kurallar uyarınca disiplin para cezasına
hükmedilebilmesi için, ret talebinin kötü niyetle yapılması ve ret talebi
olarak gösterilen sebeplerin esastan kabul edilmemesi şartlarının birlikte
gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartlardan birinin gerçekleşmesi disiplin para cezası
verilebilmesi için yeterli olamayacağı gibi ret talebinin açıkça kötüye
kullanıldığının da tespit edilmesi gerekmektedir.
Davacı ret sebeplerini,
- Kamuoyunda 'WikiLeaks Belgeleri' olarak bilinen
belgelere göre, 2003 yılında ABD Büyükelçisine Cumhuriyet Halk Partisi
aleyhinde bir takım beyanlarda bulunduğu iddiası,
- 'Ümit ediyorum ki bu gayret, Anayasa Mahkemesine dava
açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır' biçimindeki
25 Nisan 2011 tarihli konuşma metninden yapılan alıntı,
ve bunları pekiştiren
- 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun iptali başvurusunda istikrar
kazanmış görüşünden vazgeçerek iptal isteminin reddi yönünde kullandığı oy,
olarak gösterdikten sonra, bu sebeplerin Cumhuriyet Halk
Partisi'nin tarafı olduğu davalarda, reddedilenin tarafsız davranamayacağına
ilişkin kuşkulara neden olduğunu ileri sürmüştür.
İleri sürülen bu iddia, 6216 sayılı Kanun'un 60. maddesinin (1)
numaralı fıkrası çerçevesinde incelenerek, söz konusu sebeplerin tarafsız
hareket edemeyeceği kanısını haklı kılan hâl kapsamında olmadığı düşüncesiyle
Davacının ret talebi esastan reddedilmiştir.
Ret talebinin esastan reddedilmiş olması, talebin kötü niyetle
yapıldığı anlamını taşımayacağı gibi salt reddedilme nedeniyle disiplin para
cezası verilemeyeceği de açıktır. Disiplin para cezası verilebilmesi için
kanunun tanıdığı bu hakkın açıkça kötüye kullanıldığının (kötü niyetle
yapıldığının) tespit edilmesi gerekmektedir.
Ret talebinin, kimi internet sitelerinden elde edilebilmesi mümkün
olan ret sebeplerine dayanması, belirtilen ret sebeplerinin içerikleri, ret
talebinin sunuluş biçimi, anlatım düzeni ve yargılama sürecindeki ileri sürülüş
zamanı, Davacı tarafından açılan ve ret taleplerini de içeren diğer iptal
davalarının konuları arasındaki benzerlik ve bu iptal başvurularındaki ret
taleplerinin başvuru yönteminin ve ret sebeplerinin ayırımsız aynı olması
dikkatle incelendiğinde, ret talebi başvurusunun, kanunun tanıdığı bir
hakkın kanuni sınırlar içinde kullanıldığını ve yargılamanın düzenli biçimde
işleyişini önlemek ve kamu düzenini bozmak gibi bir amaç taşımadığını,
dolayısıyla da bu hakkın açıkça kötüye kullanılmadığını göstermektedir.
Açıklanan nedenle Davacıya disiplin para cezası verilmesi
yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
6223 sayılı Yetki Kanunu'na dayanılarak kararlaştırılan 664 sayılı
'Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'nin incelenmesi.
Anayasa'nın 134. maddesinin birinci fıkrasında 'Atatürkçü
düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk
dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak
amacıyla; Atatürk'ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve
desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu,
Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine
sahip 'Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu' kurulur.' denilmektedir.
Buna göre, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun Başbakanlığa bağlı
bir kamu kurumudur.
664 sayılı KHK 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Kanunu'nun bazı maddeler dışındaki hükümlerini yürürlükten kaldırarak
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını yeniden düzenlemiştir.
664 sayılı KHK'nin, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında kabul
edilebilmesi, Yetki Kanunu'nda öngörülen kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine bağlı bulunmaktadır.
Dolayısıyla, söz konusu KHK ile yapılan düzenlemelerin, kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesinin bir sonucu olarak
yapılması gerekmektedir. Oysa, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,
Anayasa gereği Başbakanlığa bağlı bir kamu kurumu olup, yerine getirmek için
görevlendirildiği 'Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini
ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak, yaymak ve yayınlar yapmak'
biçimindeki hizmetler, bakanlıklar arasında dağılımı yeniden
belirlenecek bir kamu hizmeti niteliğinde değildir. Bu nedenle,
kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesi
yetkisine dayanarak, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun kuruluş,
görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenebilmesine imkân
bulunmamaktadır.
6223 sayılı Yetki Kanunu'na dayanılarak düzenlenen Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile ilgili 664 sayılı KHK, kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi kapsamında
bulunmadığından, KHK düzenleme yetkisi veren 6223 sayılı Yasa kapsamında
da bulunmamaktadır.
6223 sayılı Yetki Kanunu ile kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam
edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bunların atanma, nakil,
görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk
edilme usul ve esaslarına, ilişkin konularda da KHK çıkarma yetkisi verilmiş
ise de.664 sayılı KHK'nin amacının Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlenmek olduğu
ve buna ilişkin kuralların 6223 sayılı Yetki Kanununun kapsamı dışında kalması
nedeniyle iptal edilmesi gerektiği dikkate alındığında, bu kurallara
bağlı olarak düzenlenen Yetki Kanunu kapsamında yer alan diğer KHK kurallarının
uygulanması imkansız hale geleceğinden, anılan KHK'nin tümünün iptali
gerekmektedir
Açıklanan nedenlerle, 664 sayılı KHK, 6223 sayılı Yetki Yasası
kapsamında yer almadığı için Anayasa'nın 91. maddesine aykırıdır.
Tamamının iptali gerekir.
DEĞİŞİK GEREKÇE
6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun 1. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi 'Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam
edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu
görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bunların atanma, nakil,
görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk
edilme usul ve esaslarına' ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere,
Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektedir. 664
sayılı KHK'nin 25. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları memuriyet
statüsüne alınmaya ilişkin bir düzenleme niteliğindedir. Oysa yukarıda ifade
edildiği üzere 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun belirtilen hükmü salt 'istihdam
edilen' kamu görevlileri bakımından bir düzenleme yapılabilmesi konusunda yetki
vermektedir. Diğer bir deyişle sözkonusu kural Yetki Kanunu kapsamı dışında
kalmakta ve bu mahiyeti itibariyle de Anayasa'nın 91. maddesine aykırı
düşmektedir.
Açıklanan nedenle, anılan kuralların iptaline bu gerekçeyle
katılıyoruz.
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
KARŞIOY YAZISI
I- Reddi hakim talebinin kötü niyetle yapıldığı gerekçesiyle
DİSİPLİN PARA CEZASI UYGULANMASINA yer olmadığına dair KARŞIOY:
İptal davasını açan Parti tarafından Başkan Haşim KILIÇ'ın reddi
talebinin kötü niyetle yapıldığına ve 6216 sayılı Kanun'un 60. maddesinin (5)
numaralı fıkrası gereğince disiplin para cezası uygulanmasına ilişkin çoğunluk
kararına aşağıdaki nedenlerle katılmıyorum:
6216 sayılı Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrasında 'Ret
talebinin kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul
edilmemesi halinde, talepte bulunanların her birine Mahkemece beşyüz Türk
Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası verilir' denilmiş;
(6) numaralı fıkrasında 'Bu Kanun anlamında disiplin para cezasından
maksat, bireysel başvuru hakkını veya ret talebini açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine verilen ' para cezası' olduğu
belirtilmiştir. Buna göre para cezası verilebilmesi için öncelikle talebin esastan
reddedilmesi gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Talepte kötü niyet olup
olmadığı talebin yerinde olup olmadığı hususundan bağımsız olarak ayrıca
incelenecek, varlığı açıkça saptanmışsa kötü niyete ilişkin
para cezasına hükmedilebilecektir.
Reddi hakim talep etme hakkı Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan
hak arama hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının gereğince kullanılmasını
güvence altına alan bir hukuk müessesesidir. Temel hakların kötüye kullanılması
gerekçesi, çoğu kez hakkın özüne dokunacak nitelikte kısıtlayıcı düşüncelere
yönelebildiğinden, ihtiyatla kullanılmalı ve ancak açık, nesnel koşulların
oluşması halinde başvurulmalıdır. Bu nedenle reddi hakim talepleri yönünden de
kötü niyetin varlığı açık, somut ve nesnel delillere dayanmalıdır. Talebin
gerekçelerinin yetersiz olması, davacının daha önce de benzeri nitelikte, kabul
edilmeyen taleplerde bulunması, davacının mahkemeye ve hakime karşı
itimatsızlığının bilinmesi, tek başına kötü niyetin kanıtlarını oluşturamazlar.
Olayda davacının reddi hakim talebinde bulunmasının kendi
açısından hassasiyet yaratan bazı beyan ve olgulara dayandığı, bu bağlamda:
- Başkan Haşim KILIÇ'ın aleni bir konuşmada kullandığı ifadeler
siyaset alanına giren eleştirilerdir. İyi işleyen demokrasilerde yüksek yargı
başkanlarının siyaset alanına yönelik, ifade özgürlüğü kapsamında da olsa,
yorum veya değerlendirme yapmaları olağan değildir. Öte yandan, Anayasa'nın
150. maddesine göre iptal davası açma hakkı Cumhurbaşkanına, iktidar ve ana
muhalefet partisi Meclis gruplarına ve TBMM üye tamsayısının en az beşte biri
tutarındaki üyelere ait olup, bunlardan Cumhurbaşkanının dava açması
uygulamasına uzun süredir rastlanmadığı, iktidar partisinin dava açtığının ise
hiç görülmediği bilinmektedir. Bu durumda eleştirinin hedefinin ana muhalefet
partisi olduğu açıktır.
- WIKILEAKS belgeleri her ne kadar hukuki bir işleme veya karara
esas alınabilecek nitelikte değillerse de bunlarda geçen anlatımların davalı
partide menfi yönde sübjektif kanaat veya kuşku uyandırmaya elverişli oldukları
anlaşılmaktadır.
Başkan Haşim KILIÇ'ın derdest olan davada tarafsız hareket
edemeyeceği yönünde somut bir ret nedeni bulunmamakla birlikte Sayın Başkan'dan
kaynaklanan nedenlerle davacıda bir hassasiyet doğmuş olduğu, dosyadaki
evraktan anlaşılmaktadır. Bu nedenle olayda açıkça kötü niyet bulunduğu
söylenemez. Para cezasına hükmedilmemesi gerekir.
II- Yetki Kanunu Kapsamı Dışında Kalması Yönünden:
KHK ile Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun kuruluş ve
görevlerini düzenleyen 2876 sayılı Kanun'un bir maddesi değiştirilmiş, dört
maddesi dışındaki hükümleri yürürlükten kaldırılmış ve Yüksek Kurum'un kuruluş,
görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmiştir.
6223 sayılı Yetki Kanunu ile:
1. Mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına,
yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,
2. Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve
ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleştirilen veya
yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden
düzenlenmesine,
3. Mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan
bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve
yurt dışında teşkilatlanma esaslarına
İlişkin kanun hükmünde kararname çıkartmak yetkisi verilmiştir.
Anayasa'nın 134. maddesinde Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında 'Atatürkçü düşünceyi,
Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini
bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla;
Atatürk'ün manevi himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde,
Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih
Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzel kişiliğine sahip
'Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kurulur' denilmiştir.
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile çeşitli maddelerinde Atatürk'e atıf
yapılmaktadır. Cumhuriyetin niteliklerini belirleyen ve değişmez mahiyetteki 2.
madde, eğitim ve öğrenim hakkına ilişkin 42. madde, gençliğin korunmasına
ilişkin 58. madde, milletvekili andına ilişkin 81. madde, Cumhurbaşkanlığı
andına ilişkin 103. madde, Atatürk'ün açıkça zikredildiği maddelerdir. İnkılap
kanunlarının korunmasına dair 174. maddede sayılan kanunların ise Atatürk
inkılapları olarak bilinen devrim kanunları olduğu açıktır.
Bilindiği gibi anayasa hukukunda 'anayasa bloku' olarak tanımlanan
ve anayasaların lafzı dışında, anayasa yargısının içtihatları ile birlikte,
anayasa teamül ve yorumunda esas alınan bir külliyatın varlığı söz konusudur.
Atatürk'ün ve Türk tarih, dil ve kültürüne ilişkin konuların siyasal parti
ideoloji ve programlarına göre değil nesnel ve bilimsel olarak incelenmesi,
tartışılması ve geliştirilmesi amacıyla anayasa koyucu Atatürk Dil ve tarih
Yüksek Kurumu'nu vaz etmiştir. Kurum, Anayasa'nın özel bir amaç ve statü
altında doğrudan düzenlediği bir kamu tüzel kişisi olup, Başbakanlığa bağlı
oluşu idari ve mali gereklerin karşılanması amacıyladır. Bu nedenle Kurum'un,
işlevsel olarak 6223 sayılı Yetki Kanunu'nun kapsamında kalan bir bağlı kuruluş
olarak kabulüne olanak yoktur. Şekli bakımdan Yetki Kanunu kapsamında görünse
bile Anayasal anlam ve içerik yönünden Yetki Kanunu kapsamı dışında kalan
anılan kuruluşun KHK ile düzenlenmesinde Anayasanın 91. maddesine uygunluk
bulunmamaktadır..
III- Kuralların İçerik Yönünden Anayasa'ya Aykırılığı:
KHK'nin 3., 5., 6., 7., 9., 10., 11., 12., 13., 14.,
16., 22., 24., 27. ve geçici 1. maddeleri ile yapılan düzenlemelerin iptal
istemine konu olmasının nedeni, Kurumun Anayasa ile belirlenen özel niteliğinin
ve yine Anayasa ile saptanan amaçlarının dışında, yönetimi, işleyişi ve
işlevleri Başbakan ve bakanlar kurulu tarafından tespit edilen alelade bir genel
idare birimine dönüştürülmüş olmasıdır. İptali istenen kurallar incelendiğinde,
Kurum'un Başbakanlığa bağlı, sıradan bir genel idare birimi olarak düzenlendiği
görülmektedir. KHK ile getirilen bu düzenlemelerin, Kurumun Anayasa'da
'Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk
tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ''
şeklinde belirtilen varlık nedenini dikkate almayan ve anayasada belirtilen
amaçlara uygun düşmeyen bir nitelik taşıdığı anlaşıldığından Anayasa'nın 134.
maddesine esas yönünden de aykırı oldukları sonucuna varmak gerekir.
Üye
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
(Reddi Hakim)
6216 sayılı Kanun'un 60. maddesinin (5) numaralı fıkrasında red
talebinin 'kötü niyetle yapıldığının anlaşılması' ve 'esas yönünden kabul
edilmemesi' halinde talepte bulunanların her birine beşyüz Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar 'disiplin para cezası' verileceği düzenlenmiştir.
Aynı maddenin (6) numaralı fıkrasında ise, bu Kanun anlamında disiplin para
cezasının bireysel başvuru hakkını veya red talebini 'açıkça kötüye kullandığı'
tesbit edilen başvurucular aleyhine verilen para cezası olduğu belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi disiplin para cezasına hükmedilebilmesi için red
talebinin kötü niyetle yapılması (açıkça kötüye kullanılması) ve talebin
esastan kabul edilmemesi koşullarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Bu durumda her somut olayda olayın özelliğine göre 'hakimin
reddi talebinin kötü niyetle yapıldığı' hususu mahkemece takdir edilecektir.
Davada, davacının hakimin reddi talebinin reddedildiği açıktır.
Ancak dosyanın incelenmesinden bu talebin kötü niyetle yapıldığı
konusunda herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle kararın 'hakimin reddi talebinin kötü niyetle
yapıldığının kabulü ile talepte bulunanlar hakkında disiplin para cezası
uygulanması' yolundaki kısmına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Dava, 11.10.2011 günlü, 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 91. maddesinde düzenlenen Kanun Hükmünde
Kararname çıkarma yetkisi verme sınırlı bir yetki olup, maddenin ikinci
fıkrasında da 'Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını gösterir.' denilmek suretiyle bu
yetkinin kapsamı da gösterilmiştir.
Anayasa'nın 148. maddesinde Anayasa Mahkemesi, kanunların,kanun
hükmünde kararnamelerin Anayasa'ya şekil ve esas bakımından uygunluğunu
denetleyeceği hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, Anayasa
Mahkemesi bu denetimi yaparken kanun hükmünde kararnamenin sadece Anayasa hükümlerine
uygunluğu değil, aynı zamanda Kararname'nin dayanağı olan yetki kanunu
hükümlerine de uygunluğunuincelemektedir.
Dava konusu 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağı olan
6.4.2011 günlü ve 6223 sayılı Yetki Kanunu'nda;
Bu Kanunun amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin,
verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere;
a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden
belirlenerek;
1) Mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına,
yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,
2) Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve
ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleştirilen veya
yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden
düzenlenmesine,
3) Mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan
bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve
yurt dışında teşkilatlanma esaslarına,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler,
sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği
artırmak üzere bunların atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi,
yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına,
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektedir.
Anayasa'nın 134. maddesinde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu, Cumhurbaşkanınıngözetim ve denetiminde Başbakanlığa
bağlı kamutüzel kişiliğine sahip bir kurul olduğu
belirtilmiştir.
Bu durumda bir Anayasal kurum olan Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumunun kuruluş, yetki ve görevlerini düzenleyen664 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki
dağılımınınyeniden belirlenmesikonularında Bakanlar Kuruluna Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veren 6223 sayılı Yetki Yasası
kapsamında yer almamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 11.10.2011 günlü, 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ile getirilen düzenlemelerin, 6223 sayılı Yetki Yasası kapsamında yer almadığı,
bu haliyle Anayasa'nın 91. maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği
düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.