ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2011/16
Karar Sayısı : 2012/129
Karar Günü : 27.9.2012
R.G. Tarih-Sayı : 22.11.2013-28829
İPTAL DAVASINI AÇANLAR : Anamuhalefet
(Cumhuriyet Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri M. Akif
HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE
İPTAL
DAVASININ KONUSU : 25.11.2010 günlü, 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un;
1-
4. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
2-
6. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
3-
8. maddesinin;
a-
(1) numaralı fıkrasında yer alan ''gelir elde etmek üzere'' ibaresinin,
b-
(5) numaralı fıkrasının,
4-
9. maddesinin;
a-
(2) numaralı fıkrasının,
b- (3)
numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
Anayasa'nın
2., 7., 73. ve 128. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve
yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
1- Kanun'un iptali istenilen kuralın da yer aldığı 4. maddesi
şöyledir:
'Tapu ve Kadastro Kurulu
(1) Genel Müdürlüğe intikal eden tapu ve kadastroyla
ilgili konular ile bunlara ilişkin uygulama ve görüş farklılıklarını gidermek
üzere Tapu ve Kadastro Kurulu kurulmuştur. Kurul; Genel Müdürün veya incelenen
konunun niteliğine göre görevlendireceği bir genel müdür yardımcısının
başkanlığında, Teftiş Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Tapu Dairesi Başkanı
ve Kadastro Dairesi Başkanı ile Genel Müdür tarafından görevlendirilecek dört
üyeden oluşur.
(2) Genel Müdür tarafından görevlendirilecek
üyelerin ikisi kadastro ve teknik, ikisi de tapu ve hukuk konularında bilgi ve
deneyim sahibi kişiler arasından seçilir.
(3) Kurul, doğrudan Genel Müdüre bağlıdır.
(4) Genel Müdürlük dışından görevlendirilen Kurul
üyelerine, ayda dört toplantıyı geçmemek üzere, katıldıkları her toplantı için
(3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
tutarda huzur hakkı ödenir.'
2- Kanun'un iptali istenilen kuralın da yer
aldığı 6. maddesi şöyledir:
'Personele
ilişkin hükümler
(1)
23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama
Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atamaları Genel Müdür
tarafından yapılır. Ancak Genel Müdür bu yetkisini gerekli gördüğü alt
kademelere devredebilir.
(2)
Daire Başkanı ve üstü görevlere atanmak için en az dört yıllık yükseköğrenim
görmüş olmak şarttır.
(3)
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları ile yabancı uyruklu gerçek ve tüzel
kişilerin ülkemizdeki tapu ve kadastro işlemlerini yürütmek üzere, Genel
Müdürlükçe önerilen personel 7/7/2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin altıncı
fıkrasına istinaden görevlendirilebilir.
(4) Genel
Müdürlük merkez teşkilatında; Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş
Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, Hukuk Müşaviri, Tapu ve
Kadastro Uzmanı ve Uzman Yardımcısı kadrolarına atananlar, kadroları karşılık
gösterilmek suretiyle, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilir.
(5)
Kadro karşılığı sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte fiilen çalışan personele bu
Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan
ücretleri arasında kalmak üzere, Genel Müdür tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Söz konusu personele, çalıştıkları günlerle
orantılı olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan, temmuz ve
ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan
üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, Bakanın onayı ile haziran
ve aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik
ikramiyesi ödenebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar Kurulunca tespit edilir.'
3- Kanun'un iptali istenilen kuralların da yer aldığı 8. maddesi
şöyledir:
'Döner sermaye işletmesi
(1) Genel Müdürlük, ürettiği her türlü tapu, kadastro, harita ve
arşiv bilgi ve belgeleri ile sunduğu hizmetlerden gelir elde etmek
üzere merkez veya bölge müdürlükleri bünyesinde döner sermaye
işletmeleri kurar.
(2) Döner sermaye işletmeleri için kendi kaynaklarından
karşılanmak üzere dört milyon Türk Lirası sermaye tahsis edilmiştir. Bu miktar
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlar Kurulunca beş katına kadar
artırılabilir. Bu suretle artırılan sermaye elde edilen kârlarla karşılanır.
Ödenmiş sermaye tutarı tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra elde
edilen kârlar, döner sermaye hizmetlerinde kullanılmak üzere ertesi yılın
gelirlerine ilave edilir.
(3) Genel Müdürlük faaliyetlerinin gerektirdiği araç, gereç, satın
alma, bakım, onarım, yapım, sigorta, kiralama, araştırma, tanıtım, temsil,
eğitim giderleri, yurtdışında yürütülecek proje giderleri, kadastro
hizmetlerinin yapılması, yenilenmesi, güncellenmesi ve her türlü harcamalar döner
sermaye gelirlerinden karşılanabilir.
(4) Döner sermaye faaliyetlerine ilişkin hizmetler Genel Müdürlük
personeline ek görev olarak yaptırıldığı takdirde, döner sermaye gelirlerinden
ödenmek üzere, kendilerine (100-300) rakamlarının memur aylıklarına uygulanan
katsayı ile çarpımından elde edilecek tutardan, yaptıkları hizmetin özelliğine
ve güçlüğüne göre Genel Müdürün onayı ile belirlenecek miktarda aylık ek görev
ücreti verilebilir.
(5)
Döner sermaye işletmelerinin yönetimi, faaliyet alanları, işleyişi, sermaye
kaynakları, her türlü idari ve mali işlemleri ile gelirlerine ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının da görüşü alınarak çıkartılacak yönetmelikle
belirlenir.'
4- Kanun'un iptali istenilen kuralların da yer aldığı 9. maddesi
şöyledir:
'Düzenleme görev ve yetkisi, yetki alınarak tapu işlemi yapılması
(1) Genel Müdürlük, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu
hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle
düzenlemekle görevli ve yetkilidir.
(2) Tapu ve Kadastro Kurulu ile Teftiş Kurulunun çalışma usul ve
esasları yönetmelikle düzenlenir.
(3) Tapu Müdürlükleri, hak sahibinin talebi üzerine, kendi yetki
alanı dışında bulunan taşınmazlarla ilgili tapu işlemlerini, taşınmazın
bulunduğu tapu müdürlüğünden yetki almak ve kanunen bir engel olmadığını tespit
etmek suretiyle yapmaya yetkilidir. Bu fıkraya göre yapılacak tapu
işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
(4)
Genel Müdürlük, sicillerin ve arşivin elektronik ortamda tutulmasına karar
vermeyeyetkilidir.'
B-
Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 7., 73. ve 128. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT,
Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR,
Serruh KALELİ, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan
ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve
Erdal TERCAN'nın katılımlarıyla 24.2.2011 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında;
1-
7.5.2010 günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile ilgili gerekli düzenlemeler
yapılmadan, Mahkeme'nin çalışıp çalışamayacağına ilişkin ön meselenin
incelenmesi sonucunda; Mahkeme'nin çalışmasına bir engel bulunmadığına, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz
AKINCI'nın, gerekçesi 2010/68 esas sayılı dosyada belirtilen karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2-
Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE,
3-
Yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına,
OYBİRLİĞİYLE,
karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Hamit YELKEN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava
konusu yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A-
Kanun'un 4. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava
dilekçesinde, tapu ve kadastro iş ve işlemlerinin, Devletin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî
ve sürekli görevlerden olduğu, Anayasa'nın 128. maddesi gereği bu görevlerin
memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği, dava konusu
kuralla bu zorunluluğa aykırı olarak Tapu ve Kadastro Kurulunda
görevlendirilecek bir kısım üyelerin kamu görevlisi olma şartına tabi
kılınmaksızın bu Kurulda görev almalarına imkân tanındığı, öte yandan kuralda
Genel Müdürlük dışından görevlendirilecek üyelerin sadece bilgi ve deneyim
sahibi olduğu konuların belirtildiği, bunun dışında bu üyelerin, memur ya da
diğer kamu görevlisi olup olmayacağına, özelliklerine, niteliklerine ve deneyim
sürelerine yer verilmediği, bu durumun belirlilik ilkesine aykırı olduğu,
ayrıca bahsi geçen konularda bir düzenleme yapılmayarak bunların
düzenlenmesinin idareye bırakılmasının yasama yetkisinin devri
sonucunu doğurduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 7. ve 128. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü nezdinde kurulan Tapu ve Kadastro Kurulunun, Genel Müdürün veya
incelenen konunun niteliğine göre görevlendireceği bir genel müdür
yardımcısının başkanlığında, Teftiş Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Tapu
Dairesi Başkanı ve Kadastro Dairesi Başkanı ile Genel Müdür tarafından
görevlendirilecek dört üyeden oluşacağı; dava konusu (2) numaralı fıkrasında
ise anılan dört üyenin ikisinin kadastro ve
teknik, diğer ikisinin de tapu ve hukuk konularında bilgi ve deneyim sahibi
kişiler arasından Genel Müdür tarafından görevlendirileceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrasında, 'Devletin, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına
göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.' hükmü yer
almaktadır. Bu hüküm uyarınca fıkrada belirtilen nitelikteki görevlerin memur
veya diğer kamu görevlileri dışındaki kimseler tarafından yürütülmesi mümkün
değildir.
Kanun'un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü nezdinde kurulan Tapu ve Kadastro Kurulu, Genel Müdürlüğe
intikal eden tapu ve kadastroyla ilgili konulara ilişkin uygulama ve görüş
farklılıklarını giderme görevine sahip olup bunun, Devletin genel idare
esaslarına göre yürüttüğü kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevlerden olduğu açıktır. Dolayısıyla, söz konusu görevin Anayasa'nın
128. maddesi uyarınca ancak memur veya diğer kamu görevlileri eliyle
yürütülmesi gerekmektedir.
Dava
konusu kuralla, kamu hizmetini asli ve sürekli görev olarak genel idare
esaslarına göre yürütmekle görevli Tapu ve Kadastro Genel Kuruluna, memur ya da
diğer kamu görevlisi niteliği taşımayanların atanabilmesine imkân tanınmakta
olduğundan kural, Anayasa'nın 128. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve
Zühtü ARSLAN bu görüşe katılmamışlardır.
Kural, Anayasa'nın 128. maddesine aykırı bulunarak iptal
edildiğinden Anayasa'nın 2. ve 7. maddeleri yönünden ayrıca inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
B- Kanun'un
6. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava
dilekçesinde, Kanun'un 6. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa'nın 128.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural, 11.10.2011 günlü, 666 sayılı Kamu
Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname'nin 1. maddesiyle 14.1.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak
üzere yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle konusu kalmayan iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına
kararı verilmesi gerekir.
C- Kanun'un
8. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan ''gelir elde etmek üzere''
ibaresi
Dava
dilekçesinde, Kanun'un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Genel Müdürlüğe
ürettiği her türlü tapu, kadastro, harita ve arşiv bilgi ve belgeleri ile
sunduğu hizmetlerden gelir elde etmek üzere döner sermaye işletmeleri kurulması
yetkisinin verildiği, gelir elde etmek üzere sunulan hizmetlerin bir kısmının
niteliği dikkate alındığında bu hizmetler karşılığı alınacak bedelin vergi
benzeri mali yükümlülük niteliği taşıdığı, vergi benzeri mali yükümlülüklerin
tüm unsurlarının Anayasa'nın 73. maddesi gereğince kanunla düzenlenmesi
gerektiği fakat anılan fıkrada bu hususların düzenlenmediği belirtilerek
kuralın, Anayasa'nın 73. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrası, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğünün ürettiği her türlü tapu, kadastro, harita ve arşiv bilgi ve
belgeleri ile sunduğu hizmetlerden gelir elde etmek üzere, merkez
veya bölge müdürlükleri bünyesinde döner sermaye işletmeleri kurulmasını
düzenlemektedir.
Anayasa'nın
73. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.' hükmüne
yer verilmiştir. 'Verginin yasallığıilkesi' olarak da nitelendirilen bu
kural gereği, kanun koyucunun yalnızca konusunu
belli ederek bir vergi, resim, harç veya benzeri bir mali yükümlülük alınmasına
izin vermesi bunun kanunla konulmuş sayılması için yeterli değildir. Getirilen
malî yükümlülüğün miktar ve oranının da kanunda gösterilmesi gerekir.
Ancak, vergi, resim, harç veya benzeri mali
yükümlülüklerle ilgili düzenleme yapılırken, bu yükümlülüklere
ilişkin tüm unsurların aynı kanun, madde veya fıkrada düzenlenmesi zorunlu
değildir. Bu çerçevede konuya ilişkin kanunla belirlenmesi zorunlu olan
unsurlar aynı kanunun farklı hükümlerinde düzenlenebileceği gibi farklı
kanunlarda da düzenlenebilir. Dolayısıyla, bir kural, sırf kanunla düzenlenmesi
gereken unsurların bir kısmını içermediği gerekçesiyle, yasallık ilkesine
aykırı hâle gelmez.
Kanun'un
8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında çeşitli hizmetler sayılarak, bu hizmetler
karşılığında gelir elde etmek üzere döner sermaye işletmelerinin kurulacağı
belirtilmiştir. Kuralda yer alan bazı hizmetlerin niteliği dikkate alındığında
bunlar karşılığında alınacak bedelin 'harç benzeri mali yükümlülük'
niteliğini haiz olduğu açık ise de anılan yükümlülük ilişkisi kanunla
düzenlendiğinden kuralın 'Verginin yasallığı' ilkesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Her
ne kadar söz konusu mali yükümlülüğün düzenlendiği fıkrada, mali yükümlülüğün
miktar ve oranı belirtilmemişse de mali yükümlülüğe ilişkin unsurların Kanun'un
8. maddesinin (5) numaralı fıkrasının konusunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 73. maddesine aykırı değildir. İptal
isteminin reddi gerekir.
D-
8. Maddesinin (5) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Dava
dilekçesinde, dava konusu kuralla Kanun ile kurulmasına karar verilen döner
sermaye işletmelerinin yönetimi, faaliyet alanları, işleyişi, sermaye
kaynakları, her türlü idari ve mali işlemleri ile gelirlerine ilişkin usul ve
esasların düzenlemesinin yönetmeliğe bırakıldığı, bunun Anayasa'nın 2.
maddesinde belirtilen hukuk devletinin 'belirlilik' ve 7. maddesinde
belirtilen 'yasama yetkisinin devredilmezliği' ilkelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
Kanun'un
8. maddesinin dava konusu (5) numaralı fıkrasında, 'Döner sermaye
işletmelerinin yönetimi, faaliyet alanları, işleyişi, sermaye kaynakları, her
türlü idari ve mali işlemleri ile gelirlerine ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının da görüşü alınarak çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.' kuralına yer verilmiştir. Kuralda
düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılan hususlar arasında yer alan döner sermaye
işletmelerinin gelirlerine ilişkin usul ve esaslar farklı bir hukuki rejime
tabi bulunmakta, dolayısıyla bu hususu düzenleyen 'ile gelirleri'
ibaresi ile fıkranın kalan bölümünün ayrı olarak incelenmesi gerekmektedir.
a-
Fıkranın ''ile gelirleri'' İbaresi Dışında Kalan Bölümünün İncelenmesi
Dava
konusu kuralda, 8. maddenin (1) numaralı fıkrası uyarınca kurulacak döner
sermaye işletmelerinin yönetimi, faaliyet alanları, işleyişi, sermaye
kaynakları, her türlü idari ve mali işlemlerine ilişkin usul ve esasların
Maliye Bakanlığının da görüşü alınarak çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği
hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri 'belirlilik ilkesi'dir. Bu ilkeye göre, yasal
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması
ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi
gerekir.
Anayasa'nın
7. maddesinde ise 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.' denilmiştir. Buna göre, Anayasa'da
yasa ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları
belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir.
Ancak,
gelişen koşul ve durumlara göre sık sık değişik önlemler alma, bunları kaldırma
ve süratli biçimde hareket etme zorunluluğunun bulunduğu alanlarda, yasama
organının temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve idare tekniğine
ilişkin hususları yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri olarak
yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi
çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması, hukuk
devletinin belirlilik ilkesine de aykırı değildir.
Kanun'un
8. maddesinde döner sermaye işletmelerinin hangi maksatla, ne tür bir görev ifa
etmek üzere, hangi faaliyet konularında ve nerelerde kurulabileceği, bu
işletmelere aktarılan sermayenin miktarı, bunun nereden karşılanacağı, elde
edilen kârların ne zaman döner sermaye hizmetlerinde kullanılmak üzere döner
sermaye gelirlerine aktarılabileceği ve döner sermaye gelirlerinin nerede
kullanılabileceğine ilişkin kurallar hem kişiler
hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek
şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir şekilde düzenlenerek
konuya ilişkin temel kurallar belirlenmiştir.
Kanun
koyucunun bu şekilde kural ile düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılan
hususlarda konuyla ilgili temel kuralları belirleyip yasal çerçeveyi
çizdikten sonra, bu çerçevenin içinde kalacak ve değişen koşullara göre
farklılık gösterebilecek hususların düzenlenmesini yönetmeliğe bırakmasında,
Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı bir yön bulunmamaktadır. İptal
isteminin reddi gerekir.
b-
Fıkrada Yer Alan ''ile gelirleri'' İbaresinin İncelenmesi
6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
43. maddesine göre, iptali istenen kural ilgisi nedeniyle, Anayasa'nın
73. maddesi yönünden de incelenmiştir.
Kanun'un 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Genel Müdürlüğün
ürettiği her türlü tapu, kadastro, harita ve arşiv bilgi ve belgeleri ile
sunduğu hizmetlerden gelir elde etmek üzere döner sermaye işletmeleri
kurulacağı belirtildikten sonra, dava konusu kural ile döner
sermaye işletmeleriningelirlerine ilişkin usul ve esasların Maliye
Bakanlığının da görüşü alınarak çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği
düzenlenmiştir.
Anayasa'nın
'Vergi ödevi' başlıklı 73. maddesinin üçüncü
fıkrasında, 'Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla
konulur, değiştirilir veya kaldırılır.' hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa'nın
bu hükmü uyarınca bir inceleme yapılabilmesi için öncelikle hükümde yer alan
vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler ile ücretin ne olduğunun açıklığa
kavuşturulması daha sonra ise dava konusu kuralla, usul ve esasları
yönetmeliğin düzenlemesine bırakılan döner sermeye işletmelerinin gelirlerini
oluşturacak bedelin, Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen yükümlülüklerden
olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Vergi; kamu giderlerini karşılamak amacıyla kanunlarla gerçek ve
tüzelkişilere mali güçlerine göre getirilen bir yükümlülüktür. Belirli bir
hizmetten doğrudan yararlanma karşılığı olmayan vergi, tüm kamu hizmetleri için
yapılan giderlere ortak katılma payıdır.
Harç; kimi kamu hizmetlerinden yararlanmanın karşılığı olarak
tahsil edilen kamu geliridir. Ödenen vergiler bakımından, vergi mükelleflerinin
bireysel bir hizmet ya da karşılık talep etme haklarının bulunmamasına karşın,
harçlar belirli bir kamu hizmetinden yararlanmanın (tapu, pasaport gibi)
karşılığıdır.
Resim; bir iş ya da faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar
tarafından izin verilmesi dolayısıyla yapılan ödeme şeklinde tanımlanmaktadır.
Benzeri mali yükümlülük; kişilerden yapılan kamu hizmetleri
karşılığında ya da bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak
alınan paralardır. Benzeri mali yükümlülük kimi zaman vergi, resim ve harcın
özelliklerini ayrı ayrı yansıtırken kimi zaman da bunların unsurlarından
bazılarını birlikte taşıyabilmektedir. Benzeri mali yükümlülüğü vergi, resim ve
harçtan ayıran özellik genel bütçe içinde yer almama niteliğidir. Bu yüküm
nedeniyle elde edilen gelirler, kamu hizmeti gören özel bir takım kuruluşların
ihtiyaçları için genel bütçe dışındaki kaynaklardan elde edilmektedir.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak
özellikleri, kanunla konulmaları ve kamu gücüne dayanılarak gerektiğinde zorla
alınmalarıdır.
Vergiler dışındaki mali yükümlülüklerde, dolaylı da olsa karşılık
ve yararlanma ilkesi geçerli olur. Çünkü bu yükümlülüklere konu olan hizmetlerden
kişilerin yararlandırılması, bu bağlamda mali bir karşılığa dayandırılabilmesi
olanağı vardır.
Ücret ise bir hizmet karşılığı ödenen para olup, bu yönüyle özel
hukuk kurallarına tabi ve tarafların özgür ve eşit iradeleriyle kurulan bir
hizmet-bedel ilişkisini ifade etmektedir.
Kanun'un
8. maddesinde birtakım kamu hizmetleri karşılığı alınacağı belirtilen bedel,
bir hizmetten doğrudan yararlanma karşılığı alındığından vergi ve vergi benzeri
mali yükümlülük değildir. Kamu hizmeti gören bir kuruluşun ihtiyaçları için
genel bütçe dışındaki kaynaklardan karşılandığından harç ve resim olarak da
nitelendirilemez. Söz konusu bedel, bir iznin verilmesine dayalı olarak
alınmadığından resim benzeri mali yükümlülük niteliği de taşımamaktadır.
Kurala
konu bedel karşılığı sunulan hizmetlerin büyük bir kısmının devlet dışında
başka hiçbir otorite tarafından üretilmesi mümkün olmayan kamu hizmetlerini
içermesi, söz konusu hizmet-bedel ilişkisinin hukuksal kaynağının tarafların
iradesiyle oluşturulmuş bir sözleşmeye değil kamu gücüne dayanması, bedelin
kamu gücüne dayanılarak gerektiğinde cebren alınabilmesi ile miktarının tek
taraflı kamu iradesiyle belirlenmesi ve alınan bedelin kamu giderlerinde
kullanılması dikkate alındığında, söz konusu bedelin, ücret olarak
nitelendirilmesi de mümkün değildir.
Belirli
kamu hizmetlerinden yararlanmanın karşılığı olmak üzere kamu gücüne dayanılarak
alınan ve kamu hizmeti gören bir kamu kuruluşunun ihtiyaçları için genel bütçe
dışındaki kaynaklardan karşılanan bu bedel, açıklanan özellikleri itibariyle 'harç
benzeri mali yükümlülük' niteliği taşımaktadır.
Anayasa'nın
73. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır' denildiğinden,
harç benzeri mali yükümlülük niteliği taşıyan döner sermeye gelirlerinin
kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, kanun koyucunun yalnızca konusunu
belli ederek bir vergi, resim, harç veya benzeri mali yükümlülük alınmasına
izin vermesi, bunun kanunla konulmuş sayılması için yeterli değildir. Getirilen
mali yükümlülüğün miktar ve oranının da kanunda gösterilmesi zorunludur. Dava
konusu kuralla bu zorunluluğa aykırı davranılarak mahiyeti itibariyle 'harç
benzeri mali yükümlülük' niteliği taşıyan döner sermaye işletmesi
gelirlerinin miktar ve oranına ilişkin düzenleme yapma yetkisi yürütmeye
bırakılmıştır.
Anayasa'nın
7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinin olduğu belirtilerek bu yetkinin devredilemeyeceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 73. maddesinde vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülüklere ilişkin olarak, TBMM'nin yürütme
organına hangi konularda ve koşullarda düzenleme yetkisi verebileceği
belirlenmiştir. Buna göre, yürütme organına ancak vergi, resim, harç ve benzeri
mali yükümlülüklerin muaflık, istisna ve indirimleriyle oranlarına ilişkin
olarak kanunun belirttiği aşağı ve yukarı sınırlar içinde değişiklik yapma
yetkisi verilebilir. Bunlar dışında vergi, resim,
harç ve benzeri mali yükümlülüklerin konusunun, miktar ve oranının kanunla
düzenlenmesi gerekmektedir. Kanunda böyle bir düzenleme yapılmaksızın dava
konusu kuralla bu hususlarda yürütme organına subjektif hakları etkileyecek
şekilde doğrudan kural koyma yetkisinin verilmesi yasama yetkisinin devri
niteliğindedir.
Diğer
taraftan, Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan
hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir
hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri
yargı denetimine bağlı olan devlettir. Vatandaşların devlete karşı güven
duyabilmeleri, maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri hukuk
güvenliğinin sağlandığı bir sistem içinde olanaklıdır. Hukuk devletinde, yasa
kurallarının adalet ve hakkaniyet ölçütlerine uygun, açık, anlaşılabilir ve
belirgin olması gerekir.
Kuralda
döner sermaye işletmelerinin gelirini oluşturan harç benzeri mali
yükümlülüklerin miktar ve oranını belirleme yetkisi yürütmeye bırakılmıştır.
Miktar ve oranı kanunla belirlenmeyen harç benzeri malî yükümlülüğün her an
değiştirilebilir nitelikte bulunması hukuk güvenliği ve hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşmaz.
Açıklanan
nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2., 7. ve 73. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
E- Kanun'un
9. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrası ile (3) Numaralı Fıkrasının İkinci
Cümlesinin İncelenmesi
Dava
dilekçesinde, Kanun'un 9. maddesinin dava konusu (2) numaralı fıkrasında Tapu
ve Kadastro Kurulu ile Teftiş Kurulunun çalışma usul ve esaslarının; (3)
numaralı fıkrasının dava konusu ikinci cümlesinde ise (3) numaralı fıkraya göre
yapılacak tapu işlemlerine ilişkin usul ve esasların düzenlemesinin yönetmeliğe
bırakıldığı, oysa bu düzenlemelerin kanunla yapılması
gerektiği belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devletinin 'belirlilik' ve 7. maddesinde belirtilen 'yasama yetkisinin
devredilmezliği' ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un
9. maddesinin dava konusu (2) numaralı fıkrasında, Tapu ve Kadastro
Kurulu ile Teftiş Kurulunun çalışmalarına ilişkin usul ve esasların; (3)
numaralı fıkrasının dava konusu ikinci cümlesinde ise tapu müdürlüklerinin
yetki alanı dışında kalan taşınmazların tapu işlemlerine ilişkin usul ve
esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
Kanun'un
4. maddesinde, Tapu Kadastro Kurulunun kuruluş amacı, görevi, mahiyeti,
kimlerden oluşacağı, Kurul üyelerinin niteliği, Kurulun kime bağlı olduğu ve
Kurul üyelerinin yaptıkları görev sebebiyle alacakları ücrete ilişkin temel
kurallar; 5. maddesinin (3) numaralı fıkrası ve 7. maddesinin (6), (7), (8) ve
(9) numaralı fıkralarında ise Teftiş Kurulunun yapısı, görevleri, nitelikleri
ve Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde görev alacak müfettiş ve müfettiş
yardımcılarının atanabilmesi için aranan şartlar, hem
kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde
açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir şekilde kurala bağlanmıştır.
Kanun'un
9. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise tapu
müdürlüklerine kendi yetki alanı dışındaki taşınmazlarla ilgili tapu
işlemlerini yapma yetkisi verilmiş ve aynı kuralda bu işlemlerin hak sahibinin
talebi üzerine, taşınmazın bulunduğu tapu müdürlüğünden yetki almak ve kanunen
bir engel olmadığını tespit etmek suretiyle kullanabileceği belirtilerek,
tanınan bu yetkinin konusu, sınırları ve kullanma koşulları herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek biçimde
açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir şekilde belirlenmiştir.
Kanun
koyucunun bu şekilde konuya ilişkin olarak temel kuralları
belirleyip yasal çerçeveyi çizdikten sonra, bu çerçevenin içinde kalacak ve
değişen koşullara göre farklılık gösterebilecek hususların düzenlenmesini dava
konusu kurallarla yönetmeliğe bırakmasında, 'belirlilik' ve 'yasama
yetkisinin devredilmezliği' ilkelerine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı
değildir. İptal istemlerinin reddi gerekir.
V-
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
25.11.2010 günlü, 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un:
A) 4. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 8. maddesinin (5)
numaralı fıkrasında yer alan ''ile gelirleri'' ibaresine
ilişkin iptal hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle, bu fıkra
ve ibarenin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
B) 1- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ''gelir
elde etmek üzere'' ibaresi ile (5) numaralı
fıkrasının ''ile gelirleri'' ibaresi dışında kalan
bölümüne,
2- 9. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile (3) numaralı fıkrasının
ikinci cümlesine,
yönelik
iptal istemleri, 27.9.2012 günlü, E.2011/16, K.2012/129 sayılı kararla
reddedildiğinden, bu fıkra, bölüm, cümle ve ibareye ilişkin yürürlüğün
durdurulması isteminin REDDİNE,
C) 6. maddesinin (4) numaralı fıkrası hakkında, 27.9.2012
günlü, E.2011/16, K.2012/129 sayılı kararla karar
verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu fıkraya ilişkin yürürlüğün
durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
27.9.2012
gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Kanun, kanun hükmünde kararname veya
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının
Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde
Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemez.' denilmekte, 6216 sayılı Kanun'un 66.
maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak, Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde, Resmî
Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği
tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
25.11.2010
günlü, 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun'un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 8. maddesinin (5)
numaralı fıkrasında yer alan ''ile gelirleri'' ibaresinin iptal
edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edecek
nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216
sayılı Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu fıkra ve
ibareye ilişkin iptal
hükümlerinin, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra
yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VII- SONUÇ
25.11.2010 günlü, 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un:
A) 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer
TOPAL ile Zühtü ARSLAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B) 6. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 11.10.2011 günlü, 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle 14.1.2012 gününden geçerli
olmak üzere yürürlükten kaldırıldığından, bu fıkraya ilişkin konusu kalmayan
iptal istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
C) 8. maddesinin;
1- (1) numaralı fıkrasında yer alan ''gelir elde etmek
üzere'' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE,
2- (5) numaralı fıkrasının,
a- ''ile
gelirleri'' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
b-
Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
D) 9. maddesinin,
1-
(2) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE,
2-
(3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
E) 4. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 8. maddesinin (5)
numaralı fıkrasında yer alan ''ile gelirleri'' ibaresinin
iptal edilmesi nedeniyle, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince İPTAL
HÜKÜMLERİNİN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA
YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
27.9.2012
gününde karar verildi.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
25.11.2010 tarihli ve 6083 sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 4.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
nezdinde kurulan Tapu ve Kadastro Kurulunun, Genel Müdürün veya incelenen
konunun niteliğine göre görevlendireceği bir genel müdür yardımcısının
başkanlığında, Teftiş Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Tapu Dairesi Başkanı
ve Kadastro Dairesi Başkanı ile Genel Müdür tarafından görevlendirilecek dört
üyeden oluşacağı belirtilmiş, dava konusu (2) numaralı fıkrasında ise anılan
dört üyenin ikisinin kadastro ve teknik,
ikisinin de tapu ve hukuk konularında bilgi ve deneyim sahibi kişiler arasından
Genel Müdür tarafından görevlendirileceği kuralına yer verilmiştir. Aynı
maddenin (3) numaralı fıkrasında Kurul'un doğrudan Genel Müdüre bağlı olduğu,
(4) numaralı fıkrasında da Genel Müdürlük dışından görevlendirilen Kurul
üyelerine toplantı başına huzur hakkı ödeneceği belirtilmiştir.
Mahkememiz
çoğunluğu, Tapu ve Kadastro Kurulu'nun yürüttüğü görevin devletin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli
ve sürekli görevlerden olduğu, dolayısıyla bu Kurul'a memur veya diğer kamu
görevlisi olmayan kişilerin görevlendirilmesine imkân tanıyan kuralın,
Anayasa'nın 128. maddesine aykırı olduğu görüşündedir.
Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrası uyarınca 'Devletin,
kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği
asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.'
Buna göre, bir görevin mutlaka memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle
görülmesi için genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken bir kamu
hizmetinin olması ve bu hizmetin gerektirdiği görevin asli ve sürekli nitelikte
olması gerekmektedir.
Genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli bir
görev söz
konusu ise bunlarınkadroya bağlanması, hizmeti
yürütenlerin idare ile statüer bir ilişki içinde olmaları ve devletin emredici
gücünün kullanılması gerekmektedir (E.1992/44, K. 1993/7, K.T: 9.2.1993).
Mahkememiz, buradan hareketle, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün en üst düzeyde
karar organı olan Vakıflar Meclisi'ne vakıfların da üyeler
seçmesini Anayasa'nın 128. maddesine aykırı bulmamış; konuya
ilişkin görüşünüşu şekilde gerekçelendirmiştir: 'Yasakoyucunun
Vakıflar Meclisinde görev yapan üyelerin tümünü asli ve sürekli görev yapanlar
statüsünde görmediği anlaşılmaktadır. Bu durum, Kanun'a ekli (I) sayılı listede
yalnızca ortak kararname ile atanacak beş üye için 'kadro' tahsis edilmesinden
ve vakıflarca seçilen üyeler ile idare arasında statüer bir ilişki
kurulmamasından, söz konusu kişilerin Meclis faaliyetleri dışında asıl meslek
ve uğraşlarına devam etmelerinden açıkça anlaşılmaktadır... Bu durumda,
Vakıflar Meclisine eski ve yeni vakıflarca seçilen üyelerin yaptıkları görevin
asli ve sürekli bir görev olmaması, bir başka ifadeyle Anayasa'nın 128.
maddesinde öngörülen koşulların söz konusu üyeler bakımından gerçekleşmemesi
nedeniyle, eski ve yeni vakıflarca seçilen üyelerin yaptıkları görevin,
Anayasa'nın 128. maddesi anlamında Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve
diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli bir görev olmadığı
ortadadır.' (E. 2008/22 , K.2010/82,
K.T: 17.6.2010).
Dava konusu kuralın yer aldığı 6083 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat
incelendiğinde Tapu ve Kadastro Kurulu'nun yürüttüğü faaliyetler sonucu verdiği
kararların tavsiye niteliğinde olduğu, Genel Müdürlüğün bu tavsiyeler
doğrultusunda hareket etme mecburiyetinin bulunmadığı, bu yönüyle Kurul'un
aldığı kararların icrai değil istişari nitelikte olduğu görülmektedir. Nitekim,
ilgili Bakanlık tarafından çıkarılan Tapu ve Kadastro Kurulunun Görev, Yetki ve
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında da Kurul kararlarının 'Genel Müdürlük görüşünün oluşturulmasında
tavsiye hükmünde' olduğu belirtilmiştir.
Kurul'da yer alacak dört üye yönünden kadro tahsis edilmediği,
geçici olarak görevlendirilen bu üyelere katıldıkları toplantı başına huzur
hakkı ödeneceği öngörüldüğünden bu üyeler ile merkezi idare arasında statüer
bir ilişki söz konusu değildir. Kanun'da Kurul'un farklı toplantılarına farklı
kişilerin üye olarak katılabilmesine imkân tanınmıştır. Dolayısıyla bu üyelerin
yaptıkları görevin ifası sırasında devletin emredici gücünün kullanılmadığı,
söz konusu görevin belli bir konuda yürütülen asli ve sürekli olmayan bir görev
olduğu anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede Tapu Kadastro Kurulu'nun, yürütmekle yükümlü olduğu
hizmetin genel idare esaslarına göre yürütülen bir kamu hizmeti olmaması ve
Kurul'a dışarıdan seçilecek üyelerin yürütecekleri görevin de asli ve sürekli
bir görev niteliğini taşımaması karşısında, söz konusu üyelerin kamu görevlisi
olma mecburiyetinin bulunmadığı açıktır. Aksi takdirde, örneğin
bilirkişilikte olduğu gibi, pek çok konuda kamu görevlisi olmayan kimselerin
bilgi ve tecrübesinden yararlanmak mümkün olmazdı. Bu nedenle kuralın Anayasa'nın 128. maddesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Başvuru
kararında, iptali istenen kuralın Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine de
aykırılığı ileri sürülmüşse de, dava konusu kuralın da yer aldığı 4. maddede
Kurul'un amacı, oluşumu, Genel Müdür tarafından görevlendirilecek kişilerin
sayısı ve nitelikleri, kurum dışından görevlendirileceklere ödenecek huzur
hakkı gibi temel kurallara yer verilmiştir. Bu şekilde kanun koyucunun konuyla
ilgili temel kuralları belirledikten sonra, değişen şartlara göre değişiklik
gösterebilecek diğer hususların düzenlenmesini yürütmeye bırakmasında
Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırılık yoktur.
Açıklanan gerekçelerle, çoğunluğun iptal yönündeki görüşüne
katılmıyoruz.
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|