ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2008/80
Karar Sayısı : 2011/81
Karar Günü : 18.5.2011
R.G. Tarih-Sayı :
15.12.2011-28143
İPTAL DAVALARINI AÇAN: Anamuhalefet
(Cumhuriyet Halk) Partisi adına Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha OKAY ve Kemal
KILIÇDAROĞLU (Esas Sayısı 2008/80 ve 2008/86)
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 9. İdare
Mahkemesi (Esas Sayısı 2009/26)
İPTAL DAVALARININ VE İTİRAZIN KONUSU: 10.7.2008
günlü, 5786 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
1- 2. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan 'milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk' ibaresinin,
2- 5. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 9. maddesinin
son fıkrasının,
3- 6. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 10. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve son fıkrasının,
4- 8. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 22. maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesinin,
5- 12. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 35.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ve üçüncü fıkrasındaki 'en az beş yıl
süreyle yeminli mali müşavirlik yapmış olanlar' ibaresinin,
6- 15. maddesi ile 3568 sayılı Kanun'un 40. maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen dokuzuncu fıkrasının ilk dört cümlesinin ve
onuncu fıkrasının,
7- 20. maddesi ile 3568 sayılı Kanun'a Geçici 8. maddeden sonra
gelmek üzere eklenen Geçici Madde 9'un;
a- Birinci fıkrasının (b) bendinin (Kanunları uyarınca vergi
inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş ancak 10 yıllık
süreyi doldurmamış olanlar yönünden),
b- Son fıkrasının,
8- 20. maddesi ile 3568 sayılı Kanun'a eklenen Geçici Madde 10'un
birinci fıkrasının,
iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
10.7.2008 günlü, 5786 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'un 2., 5., 6., 8., 12., 15., 19. ve 20. maddeleri ile
değiştirilen ve iptali istenilen fıkra, bent, düzenleme ve bölümleri içeren
3568 sayılı Kanun'un 4., 9., 10., 22., 35., 40., Geçici 9. ve Geçici
10. maddeleri şöyledir:
1- 'Madde 4 ' Meslek mensubu olabilmenin genel
şartları şunlardır:
a) T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci mali
müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır).
b) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak.
c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
d) (Değişik: 10/7/2008-5786/2 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan
dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa
bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten
çıkarılmış olmamak.
f) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak.'
2- ' Madde 9 'Yeminli mali müşavir
olabilmek için:
a) En az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavirlik yapmış olmak,
b) Yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olmak,
c) Yeminli mali müşavir ruhsatını almış olmak,
Şartları aranır.
Şu kadar ki, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış
olanların, bu yetkiyi aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında
geçen hizmet süreleri ve bunların bilanço esasında defter tutan özel
kuruluşların muhasebe birimlerinde birinci derece imza yetkisini haiz,
muhasebenin fiilen sevk ve idare edilmesinden veya mali denetiminden sorumlu
olarak geçen hizmet süreleri, yeminli mali müşavirlik ve serbest muhasebeci mali
müşavirlik şirketlerinde geçen hizmet süreleri; serbest muhasebeci mali
müşavirlerden bir işyerine bağlı olarak çalışanların bu işyerlerinde geçen
hizmet süreleri ile hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu
yönetimi ve siyasal bilimler dallarında öğretim üyeliği veya görevliliği yapmış
olanların bu hizmetlerinde geçen süreleri serbest muhasebeci mali müşavirlikte
geçmiş süre olarak kabul edilir. (Ek cümle: 10/7/2008-5786/5 md.) Ancak,
kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış olanlardan yeterlilik
sınavında başarılı olamayanların, sınav tarihinden sonra vergi inceleme
yetkisini haiz olmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri
dikkate alınmaz.
Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki
yeterlilik sınavını vermiş olanlar, yeterlilik sınavını kazandıkları tarihten
itibaren açılacak yeminli mali müşavirlik sınavlarına genel hükümlere göre
katılabilirler. Ancak, bunların yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri
için birinci fıkranın (a) bendindeki süreyi tamamlamaları şarttır.'
3- 'Madde 10 'Yeminli malî müşavirlik
sınavı Birlik tarafından yazılı olarak yapılır. Maliye Bakanlığı bu
sınavın adil, tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde yapılması için gerekli
tedbirleri almaya yetkilidir.
Sınav komisyonu biri başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Sınav
komisyonu başkan ve üyeleri; dördü Maliye Bakanlığı vergi denetim elemanları
arasından, biri Yükseköğretim Kurulunca önerilecek iki aday arasından, ikisi
ise Birlikçe önerilecek dört aday arasından Maliye Bakanı tarafından seçilir.
Sınav komisyonu üyeliklerine aday gösterileceklerin; hukuk,
iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık veya idarî bilimler dallarının
birinden lisans veya lisansüstü seviyesinde mezun olmaları ve bu konularda en
az onbeş yıl çalışmış veya bu kadar süre öğretim üyeliği veya görevliliği
yapmış bulunmaları şarttır.
Sınav komisyonunun çalışma usulleri, sınav konuları ve sınava
ilişkin diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmak
suretiyle Birlikçe çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik
sınav sonuçlarının yargı mercilerine intikal etmesi ve mahkemece bilirkişi
incelemesine gerek görülmesi halinde, sınav komisyonunda görev almamış olmaları
kaydıyla, biri Maliye Bakanlığı merkezi vergi denetim elemanı, biri alanında
uzman meslek mensubu, biri ise dava edilen sınav konusunda ihtisas sahibi
öğretim üyesinden oluşan üç kişilik bir bilirkişi heyeti tayin edilir.'
4- 'Madde 22 ' Yönetim Kurulu üyeleri,
kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup serbest veya bir
işyerine bağlı olarak bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette
bulunanlar arasından seçilir. Üye sayısı yüzden az olan odalarda üç yıllık süre
şartı aranmaz. Odalarda üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim
Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe
Yönetim Kurulu üyeliğine seçilemezler.
Seçilme yeterliğini kaybeden Yönetim Kurulu üyelerinin görevi
kendiliğinden sona erer.'
5- 'Madde 35 ' Birlik Yönetim Kurulu, kayıtlı
olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup serbest veya bir işyerine
bağlı olarak bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan Birlik
Genel Kurulu üyeleri arasından üç yıl için seçilen dokuz asıl ve dokuz yedek
üyeden oluşur. Yönetim Kurulu üyelerinden beşinin yeminli mali müşavir olması
zorunludur. Üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim
Kurulu üyeliğine seçilemezler.
Birlik Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri, Kanunun seçilmeye ilişkin
hükümleri saklı kalmak kaydıyla Genel Kurul toplantılarına katılma ve oy
kullanma hakkına sahiptirler.
Yönetim Kurulu kendi üyeleri arasından bir başkan, bir genel
sekreter ile bir muhasip seçer. Yönetim Kurulu Başkanı en az beş yıl
süreyle yeminli mali müşavirlik yapmış olanlar arasından seçilir.
Başkanın Bulunmadığı hallerde Başkanın tevkil edeceği kişi Başkanlık yapar.
Birliğin hukuki temsilcisi Yönetim Kurulu Başkanıdır.
Yönetim Kurulu asıl üyeleri arasında boşalma olursa yedeklerden
sırasıyla en fazla oy alanlar getirilir. Yeni üye ilk toplantıya çağırılır.'
6- 'Madde 40 ' Odaların ve birliğin organ
seçimleri gizli oyla yapılır ve seçim işlemleri aşağıdaki esaslara göre yargı gözetimi
altında gerçekleştirilir.
Seçim yapılacak Genel Kurul toplantısından en az 15 gün önce oda
ve birlik seçimleri için üyeleri belirleyen liste, toplantının gündemi, yeri,
günü, saati ile çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya dair hususları
belirten bir yazıyla birlikte üç nüsha olarak o yer ilçe seçim kurulu başkanına
tevdi edilir. Bir yerde birden fazla ilçe seçim kurulu bulunduğu takdirde
görevli ilçe seçim kurulu, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenir. Toplantı
tarihlerinin, gündemde yer alan diğer konular gözönünde bulundurularak,
görüşmelerin, bir cumartesi günü akşamına kadar sonuçlanmasını ve seçimlerin
ertesi günü olan pazar gününün dokuz - onyedi saatleri arasında yapılmasını
sağlayacak şekilde düzenlenmesi zorunludur.
Hakim, gerektiğinde ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip
incelemek suretiyle varsa noksanları tamamlattırdıktan sonra seçime katılacak
üyeleri belirleyen liste ile yukarıdaki fıkrada belirtilen diğer hususları
onaylar. Onaylanan liste ile toplantıya ait diğer hususlar oda ve birlik ilan
yerlerinde asılmak suretiyle üç gün süre ile ilan edilir.
İlan süresi içinde listeye yapılacak itirazlar hakim
tarafından incelenir ve en geç iki gün içinde kesin karara bağlanır.
Bu suretle kesinleşen listeler ile toplantıya ait diğer hususlar
onaylanarak ilgili oda veya birliğe gönderilir.
Hakim, kamu görevlileri veya aday olmayan üyeler arasından bir
başkan ile iki üyeden oluşan bir seçim sandık kurulu tayin eder. Aynı şekilde
ayrıca üç yedek üye de belirler. Seçim sandık kurulu başkanının yokluğunda
kurula en yaşlı üye başkanlık eder.
Seçim sandık kurulu, seçimlerin kanunun öngördüğü esaslara göre
yürütülmesi, yönetimi ve oyların tasnifi ile görevli olup bu görevleri seçim ve
tasnif işleri bitinceye kadar aralıksız olarak devam eder.
Dörtyüz kişiden fazla üye bulunması halinde her dörtyüz kişi için
bir oy sandığı bulunur ve her seçim sandığı için ayrı bir kurul oluşturulur.
Seçimlerde kullanılacak araç ve gereçler ilçe seçim kurulundan sağlanır ve
sandıkların konacağı yerler hakim tarafından belirlenir.
Seçimlerde, üyeler bağımsız aday olabilecekleri gibi, aralarında
oluşturacakları grupların listelerinden de aday olabilirler. Kurul üyelikleri
ve Birlik Genel Kurul temsilcilikleri için ayrı oy pusulaları oluşturulur. Oy
pusulalarında, grup listelerinden aday olanlar ilgili grup ismi altında,
bağımsız adaylar ise ayrıca listelenir. Oy pusulaları, hangi kurul üyeliği için
hangi grup ya da bağımsız adaya oy verileceğini gösterecek şekilde hazırlanır,
grup isimlerinin ve bağımsız adayların adları yanına işaret konacak kare
şeklinde kutulara yer verilmek suretiyle çoğaltılır, ilçe seçim kurulu mührü
ile mühürlendikten sonra kullanılır. Oylar pusulada yer
alan grup ya da bağımsız adayların ismi yanındaki kutu işaretlenmek suretiyle
kullanılır. Oy verme işlemi, gizli oy açık tasnif esaslarına göre yapılır. Üye
listesinde adı yazılı bulunmayan meslek mensubu oy kullanamaz. Oylar, oy
verenin kimliğini resmi kuruluşlarca verilen belgeyle ispat etmesinden ve
listedeki isminin karşısındaki yeri imzalamasından sonra kullanılır. Oylar,
üzerinde ilçe seçim kurulu mührü bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu
başkanı tarafından verilecek zarflara konulmak suretiyle kullanılır. Mühürsüz
oy pusulası ve zarfla kullanılan oylar geçersiz sayılır.
Seçime katılan grupların ve bağımsız adayların adları alt alta ve
aldıkları geçerli oy hizalarına yazılır. Grupların oy sayıları, önce bire,
sonra ikiye, sonra üçe' şeklinde devam edilmek suretiyle, yedekler dahil o
kurulun çıkaracağı üye ve Birlik Genel Kurul temsilcisi sayısına ulaşıncaya
kadar bölünür. Elde edilen paylar ile bağımsız adayların aldıkları oylar ayrım
yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Kurul asil ve yedek
üyelikleri ile Birlik Genel Kurul asil ve yedek temsilcilikleri, gruplara ve
bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre tahsis olunur. Son kalan
üye veya temsilcilik için oyların eşit olması halinde, bunlar arasında ad
çekilmek suretiyle tahsis yapılır. Kurul üyeliği ve Birlik Genel Kurulu
temsilciliklerinin gruplara tahsisi oy pusulasında yer verilen sıralamaya göre
yapılır.
Üyeler, oda veya birlik yönetim, denetleme ve disiplin
kurullarından sadece birinde görev alabilirler.
Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları tutanakla tespit edilip
seçim sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından imzalanır. Birden fazla sandık
bulunması halinde tutanaklar, hakim tarafından birleştirilir. Tutanakların
birer örneği seçim yerinde asılmak suretiyle geçici seçim sonuçları ilan
edilir. Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir örneği ile birlikte üç
ay süreyle saklanmak üzere ilçe seçim kurulu başkanlığına tevdi edilir.
Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutunakların
düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar,
hakim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz
süresinin geçmesi ve itirazların karara bağlanmasından hemen sonra hakim
yukarıdaki hükümlere göre kesin sonuçları ilan eder ve ilgili oda ile birliğe
bildirir.
Hakim, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya
kanuna aykırı uygulama sebebiyle seçimlerin iptaline karar verdiği takdirde,
süresi bir aydan az ve iki aydan fazla olmamak üzere seçimin yenileneceği pazar
gününü tespit ederek oda ve birliğe bildirir. Belirlenen günde yalnız seçim
yapılır ve seçim işlemleri bu madde ile kanunun öngördüğü diğer hükümlere uygun
olarak yürütülür.
İlçe seçim kurulu başkanı hakime ve seçim sandık kurulu başkanı
ile üyelerine, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda
belirtilen esaslara göre ücret ödenir. Bu ücret ve diğer seçim giderleri birlik
ve ilgili odaların bütçelerinden karşılanır.
Seçimler sırasında sandık kurulu başkan ve üyelerine karşı işlenen
suçlar, kamu görevlilerine karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.
Seçimlerin düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde yürütülmesi
amacıyla hakimin ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymayanlara eylemin
ağırlığına göre bu Kanunda yazılı disiplin cezaları verilir.'
7- 'Geçici Madde 9
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte;
a) Türkiye genelinde mali denetim yapan kamu bankalarının
müfettişleri ile kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanlardan, bu
yetkilerini aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında sekiz
yıllık hizmet süresini dolduranlar ile 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde sayılan konularda en az sekiz yıl öğretim üyesi veya görevlisi olarak
çalışmış olanlar için serbest muhasebeci mali müşavirlik,
b) Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki
yeterlilik sınavını vermiş olanlardan 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen süreyi tamamlamış olanlar ile aynı maddenin ikinci
fıkrasında sayılan konularda profesörlük unvanını almış olanlar için yeminli
mali müşavirlik,
sınav şartı aranmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kanunları uyarınca
vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlardan
9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 10 yıllık süreyi
tamamlamamış bulunanlar, usul ve esasları Maliye Bakanlığı tarafından
belirlenecek ve Bakanlıkça yapılacak özel yeminli mali müşavirlik sınavında
başarılı olmaları kaydıyla, yeminli mali müşavir unvanını almaya hak
kazanırlar. Ancak, bunların yeminli mali müşavir ruhsatını alabilmeleri için 9
uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki süreyi tamamlamaları şarttır.'
8- 'Geçici Madde 10
1/4/2008 tarihinden sonra yapılan seçimlerden itibaren üst üste
iki seçim döneminde iki defa oda veya Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına
seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyesi
olarak seçilemezler.
31/12/2008 tarihine kadar oda ve Birlik organları ile Birlik Genel
Kurulu temsilcilikleri için yapılacak seçimlerde; 40 ıncı maddedeki seçim
esasları ile 20 nci, 21 inci, 22 nci, 25 inci, 27 nci, 32 nci, 34 üncü, 35
inci, 38 inci ve 39 uncu maddelerde yer alan görev ve seçim süreleri ile
yönetim kurulu ve Birlik genel kurulu temsilcisi üye sayılarına ilişkin
hükümler yönünden bu Kanunun değişmeden önceki hükümleri uygulanır.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal davalarında ve itiraz başvurusunda, Anayasa'nın 2., 5., 7.,
9., 10., 11., 13., 36., 49., 90. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, 11.9.2008,
18.9.2008 ve 7.5.2009 tarihlerinde yapılan ilk inceleme toplantılarında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü
durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- BİRLEŞTİRME KARARI
18.9.2008 ve 7.5.2009 tarihlerinde yapılan ilk inceleme
toplantılarında, 3568 sayılı Yasa'nın yukarıda belirtilen maddelerinin
iptali istemiyle açılan Esas 2008/86 ve 2009/26 sayılı davaların, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle, Esas 2008/80 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
esaslarının kapatılmasına, esas incelemesinin 2008/80 Esas sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçeleri ve ekleri, başvuru kararı ve ekleri, işin esasına
ilişkin rapor, iptal ve itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1.6.1989 günlü, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, genel olarak
işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde
işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde
denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmi
mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek mesleki
standartları gerçekleştirmek amacıyla, 'Serbest Muhasebecilik' 'Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik' ve 'Yeminli Mali Müşavirlik' meslekleri ve
hizmetleri ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler
Odaları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları
Birliğinin kurulmasına, teşkilat, faaliyet ve denetimlerine, organlarının
seçimlerine dair esasları düzenlemektedir.
10.7.2008 günlü, 5786 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ile 3568 sayılı Yasa'da yapılan değişikliklerle
'Serbest Muhasebecilik' mesleği kaldırılmış, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik
ve Yeminli Malî Müşavirlik için aranan özel şartlar değiştirilmiş, birlik ve
odaların kuruluşu ve organlarına ilişkin hükümlerde değişiklikler yapılmış,
3568 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra diğer yasalarda gerçekleşen
değişikliklere uyumun sağlanması amacıyla da diğer bazı hükümler
değiştirilmiştir.
A- 3568 Sayılı Kanun'un Değiştirilen 4. Maddesinin
Birinci Fıkrasının (d) Bendinde Yer Alan 'milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen maddede, milli savunmaya, devlet
sırlarına karşı suçlar ile casusluk suçlarından hapis cezasına mahkûm
olanların, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş
olsa bile, muhasebecilik, mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik
mesleğini icra edemeyecekleri, doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak
üzere öngörülen asli cezalara ek olarak hak yoksunluğunun getirildiği; söz
konusu düzenlemelerin bir bölümünde mesleğiyle hiç ilgisi bulunmayan bir suçtan
veya azami haddi bir yıl ya da daha az hapis cezasını gerektiren veya dikkat ve
özen yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suçtan mahkûm olan bir
kişinin mesleğini icra etmekten süresiz yoksun bırakılması sonucunun
öngörüldüğü; yasa koyucu, asli cezanın yanında bu cezaya bağlı olarak kimi
kısıtlılıklar öngörüp öngörmeme konularında anayasal ilkeler çerçevesinde
takdir hakkına sahip olmakla birlikte, söz konusu hak yoksunluklarının
Anayasa'nın 2. ve 5. maddelerinde ifadesini bulan 'Hukuk Devleti' ilkesi ile
bağdaşmadığı, bu meslek mensuplarının yürüttüğü hizmet ile iptali istenen
kuralların öngördüğü mahkûmiyetten dolayı hak yoksunluğu getirilmesi arasında,
günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden-sonuç bağının
bulunmadığı, yaptırımların işlenen suçla orantısızlığının adaletsiz ve
hakkaniyete aykırı olduğu, söz konusu meslek veya görev sahiplerinin
mesleklerini veya görevlerini icra etme yönünden diğer meslek mensupları ile
aynı hukuki durumda bulunmaları nedeniyle iptal istemine konu bölümlerdeki
meslek mensupları ile görevliler yönünden getirilen farklı kuralların kanun
önünde eşitlik ilkesi, ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk
ilkesi, çalışma hakkı, kamu hizmetine alınmada görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilemeyeceği ilkesi ve çalışma hakkının
etkin kullanımını sağlama görevini veren Avrupa Sosyal Şartını da ihlâl ettiği
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 5., 10., 11., 13., 49. ve 90. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu ibarelerin yer aldığı kuralla, Türk Ceza Kanunu'nun
53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan
dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanların yanı sıra
affa uğramış olsa bile 'milli savunmaya karşı suçlar', 'Devlet
sırlarına karşı suçlar' ve 'casusluk' suçları gibi sayılan diğer
suçlardan herhangi birinden kasıtlı bir eylem nedeniyle olmasa bile bir gün
dahi hapis cezası alınması mesleki faaliyetin yürütülmesine engel olacaktır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık devlettir.
Kanun koyucu asli cezalara bağlı olarak kimi yoksunluklar öngörüp
öngörmeme konularında anayasal ilkeler çerçevesinde takdir hakkına sahiptir.
Ceza hukukunda, doğrudan doğruya bir suçun karşılığı olmak üzere öngörülen asli
cezanın yanında, bu cezanın etkisini artırmak, suç işlenmesinde caydırıcılığı
sağlamak için, ek olarak kimi hak yoksunlukları da getirilmiştir. Kuralda da
serbest muhasebeci mali müşavirlik veya yeminli mali müşavirlik mesleklerinin
saygınlığı, bunlara karşı toplumun güven duygusu ve içeriklerinde yer alan etik
değerleri göz önüne alarak, bu meslekleri icra edecek olanların belli suçlardan
mahkûm olmaları hâlinde, aslî cezanın yanı sıra sürekli olarak hak
yoksunlukları öngörülmüştür. Ancak, ceza hukuku alanında olduğu gibi hak
yoksunluğu getiren iptal davasına konu düzenlemedeki kuralların, önleme ve
iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü, adil ve orantılı olması gerekir.
Kanun koyucunun hak yoksunluklarını belirlerken takdir hakkı çerçevesindeki
tercihini de Anayasa'ya uygun olarak kullanması gerektiği açıktır.
Dava konusu kuralda yer alan suçlar, kasıtla işlenen, müebbet ve
uzun süreli hapis cezası gerektiren suçlardan, taksirle işlenen veya altı aya
kadar hapis cezasını gerektiren suçlara kadar çeşitlilik göstermektedir. Buna
göre, mesleklerin özellikleri, suçların niteliği, bu suçlara verilen cezalar ve
cezaların süresi, suçların kasıtla veya taksirle işlenip işlenmediği gibi hususlar
gözetilmediğinden, bu suçlardan mahkûm olanların söz konusu meslekleri sürekli
olarak icra edememeleri sonucu doğmakta, bu durum ise kişilerin işledikleri
suçlara göre eylemle orantılı olmayan adaletsiz ve ölçüsüz bir hak yoksunluğuna
yol açmaktadır. Bu nedenle kural Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti ilkesine aykırıdır. İptali gerekir.
Bu sonuca Serdar ÖZGÜLDÜR değişik gerekçeyle katılmıştır.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamışlardır.
Dava konusu kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden Anayasa'nın 5., 10., 11., 13., 49. ve 90. maddeleri yönünden
inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
B- 3568 Sayılı Kanun'un Değiştirilen 9. Maddesinin Son
Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, yeminli mali müşavirlik müessesesinin esas
itibariyle vergi denetim elemanları tarafından yürütülmekte olan kamusal
görevlerin, fiili imkânsızlıklar ve idareye kolaylıklar sağlama amacıyla yetki
almış meslek mensuplarına devredilmesi amacıyla oluşturulduğu, bu kişiler
tarafından yapılan tasdik işlemlerinin sadece vergi denetim elemanları
tarafından aksine bir durum ortaya konulana kadar geçerli kabul edilmekte
olduğu, Devlet tarafından yapılan çok aşamalı sınavlarda başarı göstererek ve
uzun süreli pratik ve teorik eğitime tabi tutularak, eğitim dönemi sonunda
girilen yazılı ve sözlü bölümlerden oluşan mesleki yeterlilik sınavlarında
başarı göstererek kazanan, kamu adına vergi mükelleflerini, meslek
mensuplarını, hatta meslek odalarını denetlemek suretiyle mesleki
faaliyetlerine bundan sonra da devam eden vergi inceleme elemanlarının, tali
nitelikli bir yetki kullanma durumunda olan yeminli mali müşavirlerce yapılan
işlemleri de yapabilmeleri için sınava tabi tutulmalarının işin doğasına aykırı
olduğu, bu kişilerin ayrıca sınava tabi tutulmasının hiçbir haklı nedeni
bulunmadığı, hakkaniyete aykırı ve hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bu
kuralın hukuk devleti ilkesi ile çeliştiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın
2., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3568 sayılı Kanun'da yeminli mali müşavir olabilmek için kural
olarak en az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavirlik yapma şartı aranmakla
birlikte, belli mesleklerde geçen sürenin de serbest muhasebeci mali
müşavirlikte geçtiği kabul edilmektedir.
Dava konusu kural, vergi inceleme yetkisine sahip olanlar dâhil
olmak üzere yeminli mali müşavir olmak isteyen herkesin Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odasının yapacağı sınava katılmasını ve
bu sınavda başarılı olmasını öngörmektedir.
3568 sayılı Kanun'da 5786 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan
önceki düzenlemeye göre, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve
meslekî yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile belirli alanlarda öğretim üyesi
veya görevlisi olarak görev yapanlar herhangi bir sınava tabi tutulmadan
yeminli mali müşavir olabilirken, getirilen yeni kural, yeminli mali müşavir
olabilmek için herhangi bir istisna öngörmeden, herkesin Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği tarafından yapılacak
sınava girmelerini ve bu sınavda başarılı olmalarını şart koşmaktadır.
3568 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde konu ile ilgili
olarak 'meslek mensuplarının uluslar arası kabul edilebilirlik konusunda
yaşadıkları sorunların aşılması ve meslek mensuplarının kalitesinin ve
standartlarının yükseltilmesi amacıyla, 'serbest muhasebeci mali müşavir' ve
'yeminli mali müşavir' olmak için bazı meslek gruplarına daha önce getirilmiş
olan sınav muafiyeti kaldırılarak, prensip olarak bu unvanların sınavla
kazanılması esası getirilmektedir' ifadeleri yer almaktadır.
Kanunların, kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması,
genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi ve
kazanılmış hakları ihlal etmemesi Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel ilkelerinden birisi
olup hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kazanılmış bir haktan
söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara
göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. Kazanılmış hak,
kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel
niteliğe dönüşmüş haktır. Bir statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen
haklar ise bu nitelikte değildir. Kanunlarda yapılan değişiklikler kazanılmış
hakları etkilemediği ve hukuk güvenliğini zedelemediği sürece bu
değişikliklerin hukuk devleti ilkesine aykırı oldukları ileri sürülemez.
3568 sayılı Kanun'un Geçici 9. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi uyarınca, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte vergi inceleme yetkisini
almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş ve 10 yıllık süreyi tamamlamış
olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmamakta ve bu kişilerin
kazanılmış hakları korunmaktadır. Vergi inceleme yetkisini almış olmakla
birlikte mesleğinde 10 yılını doldurmamış olanlar için ise kazanılmış herhangi
bir haktan söz edilemeyeceğinden kural hukuk devleti ilkesine aykırılık
oluşturmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle iptal isteminin reddi gerekir.
C- 3568 sayılı Kanun'un Değiştirilen 10. Maddesinin Birinci
Fıkrasının İkinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, sınavın adil ve tarafsız yapılmasını sağlayacak
tedbirler konusunda bir belirleme yapılmadığı, Maliye Bakanlığına keyfi
uygulamalara yol açabilecek şekilde sınırsız bir yetki verildiği belirtilerek
kuralın Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından yeminli malî müşavirlik
sınavının tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde yapılması için Maliye
Bakanlığına gerekli tedbirleri alma konusunda yetki vermektedir.
3568 sayılı Kanun'un 10. maddesinin dördüncü fıkrasına göre ise
sınav komisyonunun çalışma usulleri, sınav konuları ve sınava ilişkin diğer
usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle Birlik
tarafından çıkarılacak yönetmelik ile belirlenecektir. Bu durumda, yeminli mali
müşavirlik sınavı konusundaki mevzuatın 3568 sayılı Kanun'da yer alan kurallar
ile Birlik tarafından çıkarılacak yönetmelikten oluştuğu anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 7. maddesine göre, yasama yetkisi, Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. Yasama organı, başka
bir organa yasa kurallarını değiştirme ya da kaldırma yetkisi veremez.
Anayasa'da kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda, yürütme
organına, genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi
verilemez. Yürütmeye devredilen yetkinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için, yasada
temel hükümlerin ya da temel esasların belirlenmesi gerekir. Ancak uzmanlık ve
yönetim tekniğine ilişkin konuların düzenlenmesi yürütme organına
bırakılabilir. Kuşkusuz yürütme organının yasayla yetkili kılınmış olması,
yasayla düzenleme anlamına gelmez.
İptal davasına konu olan yasa kuralı ile Maliye Bakanlığına
aslında herhangi bir konuda düzenleme yapma yetkisi tanınmamakta, sadece
yeminli mali müşavirlik sınavının adil, tarafsız ve mevzuata uygun bir biçimde
yapılması için gerekli tedbirleri alma yetkisi verilmektedir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 7. maddesine aykırı
değildir, iptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 2. maddesi ile ilgisi görülmemiştir
Ç- 3568 Sayılı Kanun'un Değiştirilen 10. Maddesinin Son Fıkrasının
İncelenmesi
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında, serbest muhasebeci mali
müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik sınav komisyonunun başkan dahil yedi
üyesinin dördünün doğrudan, üçünün ise dolaylı olarak Maliye Bakanı tarafından
seçileceği, sınavların yargıya götürülmesi halinde, Maliye Bakanlığı merkezi
vergi denetim elemanının sınav komisyonunda yer almasa dahi üç kişilik
bilirkişi heyetinde bulunmasının öngörülmüş olmasının bilirkişilerin tarafsız
olma nitelikleriyle bağdaşmayacağı, bilirkişinin tarafsız bir konumda bulunması
ve tarafsız bir tutum içinde görüş bildirmesinin gerektiği, Anayasa Mahkemesi
kararlarında hukuk devletinin, Anayasa'nın açık hükümlerinden önce, hukukun
bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olması
gerektiğinin belirtildiği, kanunen belirlenmiş kişilerin mevcudiyeti halinde,
hakim bilirkişiyi iptali istenen kuralda olduğu üzere kanunun belirlediği
kişiler arasından seçmek zorunda olduğu, bu kişilerin verdikleri raporlara
itiraz edilmesi halinde de yeni bilirkişi kuruluna gidilmesinde bilirkişi
kurulu, yine kanunen belirlenmiş bu kişilerden oluşacağı belirtilerek kuralın,
Anayasa'nın 2., 9., 13., 36. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda yeminli mali müşavirlik sınavlarına karşı
dava açılması ve bilirkişi incelemesi yapılması halinde, oluşturulacak üç
kişilik bilirkişi heyetinin hangi kaynaklardan seçileceği düzenlenmiştir. Buna
göre bilirkişilerden biri Maliye Bakanlığı merkezi vergi denetim elemanları,
biri alanında uzman meslek mensupları, biri ise dava konusu sınav alanında
uzman öğretim üyeleri arasından tayin edilecektir.
Bilirkişilik müessesesi için genel kural olan 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 276. maddesine göre, bilirkişi bir, iki veya üç
kişiden oluşabilmekte iken, iptal davasına konu olan kurala göre, üç kişiden
oluşan bir bilirkişi heyeti oluşturulması zorunlu hale getirilmiştir. Öte
yandan, 1086 sayılı Yasa'da kimlerin bilirkişi olarak seçilebileceği ile ilgili
olarak herhangi bir kural bulunmamakta iken, iptal davasına konu olan kuralla
yeminli mali müşavir sınavlarının dava konusu edilmesi halinde, kimlerin
bilirkişi olarak seçilebileceği sayılmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık devlettir.
Anayasa'nın 36. maddesinde herkesin yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 138. maddesinde de
mahkemelerin bağımsızlığı ve hiçbir organ ya da kişinin yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde
bulunamayacağı hükme bağlanmıştır.
Dava konusu kuralda, sınavla ilgili dava açılması halinde
oluşturulacak bilirkişi heyetinin hangi kaynaklardan ve uzmanlık alanlarından
seçileceği düzenlenmiştir. Buna göre, sınav komisyonunda görev almamış olmaları
kaydıyla, bilirkişi heyetinde bir merkezi denetim elemanı, bir meslek mensubu
ve bir öğretim üyesi yer alacaktır. Davaya bakan mahkemenin bu kaynaklardan
olmak koşuluyla uygun gördüğü kişileri bilirkişi atamasının önünde herhangi bir
engel bulunmamaktadır. Hangi niteliklere sahip olan kişilerin bilirkişi olarak
atanabileceğini düzenlemek yasama organının takdir yetkisi içindedir.
Öte yandan, dava konusu yapılacak yeminli mali müşavirlik
sınavının Birlik tarafından düzenlendiği ve sınava giren kişiler göz önünde
bulundurulduğunda, Maliye Bakanlığı'nın ihtilaf konusu davanın doğrudan tarafı
olması söz konusu değildir.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2., 36. ve 138. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İptali istenen kuralın Anayasa'nın 9. ve 13. maddeleri ile ilgisi
görülmemiştir.
D- 3568 Sayılı Kanun'un Değiştirilen 22. Maddesinin Birinci
Fıkrasının Son Cümlesinin ve Değiştirilen 35. Maddesinin Birinci Fıkrasının Son
Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenilen kurallarda öngörülen Odalarda
ve Birlikte üst üste iki seçim döneminde iki defa başkanlığa seçilmiş
olanların, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyeliğine
seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın geçmiş dönemlerde yapılan görevleri
içermediği belirtilmediğinden geçmişe yürürlü olarak çıkarıldığı bu nedenle
anılan kişilerin haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik gözetilmeden
kısıtlanmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı belirtilerek, kuralların
Anayasa'nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu 22. maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile
'Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları'nda, 35.
maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile de 'Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nde üst üste iki seçim
döneminde iki defa Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanların, aradan iki
seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyeliğine seçilemeyecekleri hükme
bağlanmıştır.
Kanunların, aksine bir düzenleme içermedikleri sürece yürürlüğe
girdikleri tarihten sonraki olaylar bakımından geçerli olacakları hukukun genel
ilkelerindendir. Dava konusu kurallar da aksine bir hüküm olmadığı sürece
yürürlük tarihinden sonraki olaylar bakımından uygulanacaklardır. İptali
istenen kuralların ne zaman uygulanacağına ilişkin olarak 5786 sayılı Kanunla
3568 sayılı Kanuna eklenen Geçici 10. maddede bir düzenleme yer
almaktadır. Dava dilekçelerinde ileri sürülen iptal gerekçeleri dava
konusu 22. ve 35. maddelerde öngörülen düzenlemelerin içeriğine ilişkin değil,
bunların ne zaman yürürlüğe gireceğini düzenleyen Geçici 10. maddeye ilişkindir.
Söz konusu Geçici 10. maddenin Anayasa'ya uygunluğu ayrıca incelenecektir.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda
kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunla gösterilen
usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri
olduğu belirtilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin yönetim organlarının seçim
usullerinin kanunla belirleneceği açıktır. Demokratik ilkeler çerçevesinde
seçimlerde uyulacak kuralların belirlenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi
içindedir. Üst üste iki dönem başkanlık yapanların iki dönem yönetim kurulu
üyesi seçilmesinin yasaklanmasında Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Bu görüşe Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU ve Mehmet ERTEN
katılmamışlardır.
Konunun Anayasa'nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
E- 3568 Sayılı Kanun'un 40. Maddesine Sekizinci Fıkradan Sonra
Gelmek Üzere Eklenen Dokuzuncu Fıkrasının İlk Dört Cümlesinin ve Onuncu Fıkrasının
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, meslek kuruluşlarının, Türkiye'de sivil
toplumun gelişmesinde önemli rol oynayan kuruluşlar olduğu, gerek ülke
çıkarları gerek mesleki sorunlara yaklaşım konusunda siyasi erkten bağımsız
özerk kararlar alabilen, önermelerde bulunan ve çözümler üreten bir yapıya
sahip oldukları, bu yapının korunabilmesi için meslek kuruluşlarının karar ve
yönetim organlarının oluşumunda istikrarın sağlanmasının esas olduğu, nispi
temsil sistemi ile oluşan organların başarılı çalışmalar yapabilmesi, uyumlu
çalışma ortamını oluşturabilmesinin son derece güç olduğu, bu nedenle kamu
yararına dayanmadığı belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu kurallar hem odaların hem de Birliğin organlarının
üyelerinin seçimi ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Kanunda seçimlerle
ilgili olarak bu değişiklik yapılmadan önce odaların ve Birlik organlarının
seçimlerinde bireysel adaylık ve basit çoğunluk sistemi öngörülmüştür.
Adayların aldıkları oy sayısına göre en çok oy alandan başlanmak üzere asıl ve
yedek üye olarak seçilmesi, oyların eşitliği halinde kura çekilmesi hükme
bağlanmıştır. Dava konusu düzenleme ile oda ve birlik organlarında görev
yapacak üyelerin seçim sistemi tamamen değiştirilerek gruplar halinde seçime
katılıma olanak tanınmış ve nispi temsil sistemi getirilmiştir.
Bu değişikliğin gerekçesi 'Oda ve Birlik organlarının seçim
esaslarına ilişkin yapılan değişiklikle, demokrasinin gereği olan temsilde
adaletin sağlanmasına ve katılımcı yönetimlerin oluşmasına yönelik düzenlemeler
yapılmakta, seçime iştirak eden grupların ve bağımsız üyelerin aldıkları oy
oranında kurullarda üyelik ve birlik temsilcisi çıkarmalarına imkân
sağlanmaktadır. Böylece, demokratik olmayan mevcut çoğunluk sistemi uygulamasının
sakıncaları giderilmektedir.' şeklinde açıklanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan demokratik devlet ilkesinin en
önemli unsuru çoğulculuk ve yönetilenlerin yönetime dengeli bir biçimde
katılımının sağlanmasıdır. Bu durum ülke düzeyinde yapılan genel ve yerel
seçimlerde geçerli olduğu gibi, herhangi bir meslek örgütüne üye olanlarının
çıkarlarını sağlamak ve mesleğin gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlayan kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları için de geçerlidir.
Yasakoyucu, seçimler konusundaki anayasal ilkelere uymak
koşuluyla, uygun gördüğü sistemi belirleyebilir. Demokratik seçimin en önemli
niteliği, adil bir katılım ilkesine dayalı serbest, eşit ve genel oy esasını
içermesidir. Serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir odalarının
seçiminde getirilen yeni sistem azınlıkta kalanların da yönetim, disiplin ve
denetim kurullarında temsil edilebilmelerine olanak sağlama amacıyla
getirildiği anlaşıldığından kuralların, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
olduğundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, iptal isteminin reddi gerekir.
F- 3568 Sayılı Kanun'un 35. Maddesinin
Değiştirilen Üçüncü Fıkrasındaki 'en az beş yıl süreyle yeminli mali müşavirlik
yapmış olanlar' İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Birlik yönetim kurulu üyeliği için üç yıllık
mesleki kıdem öngörülürken iptali istenen kural ile Birlik başkanlığı için beş
yıllık kıdem koşulu getirildiği, Birlik başkanının Birlik yönetim kurulu
üyelerinin kendi arasında yaptığı bir seçim sonucunda belirlendiği, Birlik
Yönetim Kuruluna seçilen üyelerin tamamının üç veya dört yıllık bir kıdeme
sahip üyeler arasından seçilmiş olduğu bir durumun ortaya çıkması halinde
birlik başkanının seçilemeyeceği, Birlik Başkanının seçilememesi gibi
olasılıklara açık bir düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı, üç
yıllık bir kıdeme sahip olan Birlik Yönetim Kurulu üyelerinin aynı statü içinde
oldukları halde, Birlik Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilememelerinin 'Kanun
önünde eşitlik' ilkesine de aykırı olduğu belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2.
ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Birlik Yönetim Kurulu'nun düzenlendiği 3568 sayılı Kanun'un 35.
maddesinin birinci fıkrasında, Birlik Yönetim Kurulu üyelerinin, kayıtlı olduğu
meslek odasında en az üç yıl kıdemi bulunan Birlik Genel Kurulu üyeleri
arasından seçileceği, iptal konusu kuralın yer aldığı üçüncü fıkrasında ise
Yönetim Kurulunun kendi üyeleri arasından bir başkan, bir genel sekreter ile
bir muhasip seçeceği, Yönetim Kurulu Başkanının en az beş yıl süreyle yeminli
mali müşavirlik yapmış olanlar arasından seçileceği kurala bağlanmıştır.
3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinde 5786 sayılı Kanun ile
değişiklik yapılmadan önceki kuralda yönetim kurulu başkanlığına seçilebilmek
için belli bir süre yeminli mali müşavirlik yapma koşulu öngörülmemiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal
durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal
eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını
ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi
ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali
yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı
anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için
değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı,
ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen
eşitlik ilkesi zedelenmez.
Belli görevler için bazı niteliklere sahip olma gerekliliği başta
Anayasa olmak üzere birçok düzenlemede yer almaktadır. Çeşitli kamu kurum ve
kuruluşlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında belli
görevlere atanabilmek için görevin niteliğine göre belli bir kıdem koşulunun
aranması yasakoyucunun takdir yetkisi içindedir.
Öte yandan, meslekte beş yılını doldurmuş olanların seçilebileceği
başkanlık görevi ile üç yılını doldurmuş olanların seçilebileceği yönetim
kurulu üyeliği görevlerinin özellikleri aynı olmadığından Anayasa'nın 10.
maddesine de aykırılıktan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, iptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasa'nın 2. ve 11. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
G- 3568 Sayılı Kanun'a Geçici 8. Maddeden Sonra Gelmek Üzere
Eklenen Geçici 9. Maddenin İncelenmesi
a- Maddenin Birinci Fıkrasının (b) Bendinin (Kanunları
Uyarınca Vergi İnceleme Yetkisini Almış Ve Mesleki Yeterlilik Sınavını Vermiş
Ancak Yasada Öngörülen 10 Yıllık Süreyi Doldurmamış Olanlar
Yönünden) İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kamu hizmetinde 10 yıllık süreyi doldurmamış
olanların kanundan kaynaklanan haklı beklentilerinin ve mevcut statülerinden
kaynaklanan kazanımlarının, yapılan kanun değişikliği ile ortadan kaldırıldığı
belirtilerek hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden kuralın Anayasa'nın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen kural Kanun'un değiştirilen 9. maddesinin son
fıkrasına ilişkin belirtilen gerekçelerle Anayasaya aykırı görülmemiştir. İptal
isteminin reddi gerekir.
b- Maddenin Son Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde iptali istenen kuralın, Maliye Bakanlığınca
yapılması öngörülen özel yeminli mali müşavirlik sınavının usul ve esaslarını
belirlemeyerek idareye bıraktığı ve bu niteliğiyle hukuki güvenlik ilkesini
ihlal ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 7. ve 11. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Değişik 3568 sayılı Kanun'a göre yeminli mali müşavirlik sınavı
kural olarak TÜRMOB tarafından yapılacaktır. Dava konusu kural ise 5786 sayılı
Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce vergi inceleme yetkisini almış, ancak
10 yıllık süreyi doldurmamış olanların yeminli mali müşavir olabilmeleri için
Maliye Bakanlığı'nın sınav yapmasını öngörmektedir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle iptali istenen kural
Anayasa'nın 135. maddesi yönünden de incelenmiştir.
Anayasa'nın 135. maddesinin beşinci fıkrasında, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine
ilişkin kuralların kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Genel olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
üzerindeki Devlet denetiminin bir vesayet yetkisi olduğu kabul edilmektedir.
Ancak, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında uygulanması gereken
vesayet, Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet
yetkisinden farklıdır. Bu maddede vesayet yetkisinin hangi koşullarda
kullanılabileceği açıklanmakta olup, bu koşullar, mahalli hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması olarak sayılmaktadır. Buna karşın, Anayasa'nın 135. maddesinin
beşinci fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde
Devletin 'idari ve mali denetiminden' söz edilmektedir. Bu durumda, merkezi
idarenin, kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olan TÜRMOB'un yerine
geçerek, vergi inceleme yetkisini almış ancak 10 yıllık süreyi tamamlamamış
olan kişiler için yeminli mali müşavirlik sınavı yapması, idari ve mali
denetim kapsamına girmemektedir. Bu durum, denetimin ötesinde, merkezi idarenin
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun yerine geçerek faaliyet göstermesi
anlamına gelmektedir. Bu nedenlerle bazı kişilerin gireceği yeminli mali
müşavirlik sınavının idari ve mali denetim yetkisini aşacak biçimde merkezi
idare içerisinde yer alan Maliye Bakanlığı'na verilmesi Anayasa'nın 135.
maddesine aykırı düşer.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa'ya aykırıdır, iptali
gerekir.
Kural, Anayasa'nın 135. maddesine aykırı bulunarak iptal edildiğinden
Anayasa'nın 2., 7. ve 11. maddeleri yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
H- 3568 Sayılı Kanun'a Eklenen Geçici 10. Maddenin Birinci
Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde iptali istenen kuralın geçmişe etkili olarak
çıkarıldığı bu nedenle bireylerin kazanılmış haklarını ihlal ettiği ve hukuki
güvenlik ilkesini ortadan kaldırdığı belirtilerek Anayasa'nın 2. ve 11.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kural ile 3568 sayılı Kanun'un 22. ve 35.
maddelerinde 5786 sayılı Kanunla yapılan değişikle getirilen üst üste iki seçim
döneminde iki defa oda veya Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş
olanların, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyesi olarak
seçilemeyeceklerine ilişkin hükümlerin 1.4.2008 tarihinden sonra yapılan
seçimlerden itibaren uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin
vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu
doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir. Bu
nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak
kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar.
Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu
düzeninin gereği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi
kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay,
işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren kanunların
geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun
genel ilkelerindendir.
3568 sayılı Kanun'da değişiklikler öngören 5786 sayılı Kanun
26.7.2008 günü Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Oysa dava konusu Geçici 10.
maddede belli koşullarda seçimlerde aday olma yasağı öngören yeni kuralların 1
Nisan 2008 tarihinden sonra yapılan seçimlerden itibaren uygulanacağı hükme
bağlanmıştır. Dolayısıyla yaklaşık olarak dört aylık geriye doğru uygulanma söz
konusudur. Kişilerin seçilerek, koşulları kanunla belirlenmiş bir göreve
getirildikten sonra geriye dönük düzenlemelerle haklarının, hukuki istikrar ve
güvenlik gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
VI- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında 'Kanun, kanun
hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi İptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez' denilmekte, Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır.
3568 sayılı Yasa'nın değiştirilen 4. maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendinde yer alan 'milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı
suçlar ve casusluk' bölümünün iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuki boşluk
kamu düzenini bozucu nitelikte görüldüğünden Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü
fıkrasıyla 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün,
kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe
girmesi uygun görülmüştür.
VII- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
10.07.2008 günlü, 5786 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'un:
A- 2. maddesiyle, 1.6.1989 günlü, 3568 sayılı Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanunu'nun 4. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (d) bendinde yer alan
'' milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, ''
ibaresinin iptaline ilişkin hükmün süre verilerek yürürlüğe girmesinin
ertelenmesi nedeniyle bu ibarenin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
B- 20. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'a Geçici 8. maddesinden sonra
gelmek üzere eklenen;
1- Geçici 9. maddenin son fıkrasına,
2- Geçici 10. maddenin birinci fıkrasına,
ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE,
C- 1- 5. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 9. maddesinin
değiştirilen son fıkrası,
2- 6. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un değiştirilen 10.
maddesinin, birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile son fıkrası,
3- 8. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un değiştirilen 22. maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi,
4- 12. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinin
değiştirilen birinci fıkrasının son cümlesi,
5- 15. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 40. maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen dokuzuncu fıkranın birinci, ikinci, üçüncü
ve dördüncü cümleleri ile onuncu fıkra,
6- 19. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinin
değiştirilen üçüncü fıkrasında yer alan '' en az beş yıl süreyle yeminli mali
müşavirlik yapmış olanlar '' ibaresi,
7- 20. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'a Geçici 8. maddesinden
sonra gelmek üzere eklenen Geçici 9. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin,
'Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını
vermiş ancak 10 yıllık süreyi doldurmamış olanlar' yönünden,
iptaline yönelik istemler, 18.5.2011 günlü, E. 2008/80, K. 2011/81
sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkra, bent, cümle ve ibarelere ilişkin
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
18.5.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VIII- SONUÇ
10.07.2008 günlü, 5786 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'un:
A- 1- 2. maddesiyle, 1.6.1989 günlü, 3568 sayılı Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanunu'nun 4. maddesinin birinci fıkrasının değiştirilen (d) bendinde yer alan
'' milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, ''
ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile
Celal Mümtaz AKINCI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 5. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 9. maddesinin değiştirilen
son fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
3- 6. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un değiştirilen 10.
maddesinin, birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile son fıkrasının
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4- 8. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un değiştirilen 22. maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU ile Mehmet ERTEN'in
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5- 12. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinin
değiştirilen birinci fıkrasının son cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU ile Mehmet ERTEN'in
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
6- 15. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 40. maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen dokuzuncu fıkranın birinci, ikinci, üçüncü
ve dördüncü cümleleri ile onuncu fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
7- 19. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinin
değiştirilen üçüncü fıkrasında yer alan '' en az beş yıl süreyle yeminli mali
müşavirlik yapmış olanlar '' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
8- 20. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'a Geçici 8. maddesinden
sonra gelmek üzere eklenen;
a- Geçici 9. maddenin,
aa- Birinci fıkrasının (b) bendinin, 'Kanunları uyarınca vergi
inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş ancak 10 yıllık
süreyi doldurmamış olanlar' yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
bb- Son fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
b- Geçici 10. maddenin birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 2. maddesiyle, 3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının
değiştirilen (d) bendinde yer alan '' milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk, '' ibaresinin iptal edilmesi nedeniyle,
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı
fıkrası gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
18.5.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine
5786 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle 'milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk' suçlarından mahkumiyetin meslek mensubu
olmaya engel teşkil edeceği öngörülmüştür.
Kanunla düzenlenen serbest muhasebecilik, serbest muhasebeci mali
müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleklerinin güven, dikkat, dürüstlük ve
emniyet gerektiren işlerden olduğu, milli savunmaya karşı suçların, devlet
sırlarına karşı suçların ve casusluk suçlarının kasıt veya taksirle
işlenmesinin meslekte gerekli vasıfların mevcudiyeti yönünden olumsuz
değerlendirilmesinin yasakoyucunun takdir hakkı içinde kaldığı, bu suçlardan
dolayı verilecek cezanın az veya çok oluşunun değil suçun niteliğinin esas
alındığı, bunun kişilere ek cezalar verilmesi veya feri ceza tertibi anlamına
gelmediği, bu suçları işlemiş olanların meslekten yasaklanmasının değil mesleğe
ehil olmadıklarının kabul edildiği, kuralın bu mesleklerin kamu düzeni
gereklerine uygun olarak ve saygınlık içinde yürütülmesini sağlamaya yönelik
olduğu, bu nedenle mesleğe esasen uygun görülmeyen kişilerin mesleği
yapmalarına engelin sürekli olduğu, aldıklara cezalara göre süre itibariyle
kademeli bir düzenleme öngörülmesinin amaca elverişli olmayacağı açıktır.
Kural bu nedenlerle Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devletinin gereklerine aykırı olmadığı gibi, meslekten yasaklanan kişiler
aldıkları eğitim ve becerilerine uygun başka işler de yapabileceklerinden,
Anayasa'nın 49. maddesinde yer alan çalışma hakkının ölçüsüz bir
kısıtlamasından da söz edilemez.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞI OY
3568 sayılı Yasa'nın değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrası
son tümcesi ile 35. maddesinin birinci fıkrası son tümceleri odalarda ve birlik
yönetim kurulu başkanlık seçimlerinde iki defa başkanlığa seçilmiş olanların,
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe bir daha yönetim kurulu üyeliğine
seçilemeyeceğini ifade etmektedir.
İptali istenen kuralın benzeri mahkememizin 2005/78 E., 2005/59 K.
sayılı kararı ile denetlenmiş ve Anayasa'nın 2. ve 11. maddelerine aykırı
bulunarak iptal edilirken kuralın getirdiği sınırlamanın ayrıca sosyal eşitliği
zedelediği, seçenin kanaatinin serbestçe oluşmasını da engellediği gibi
nedenler ile farklı gerekçelerle karara katınılmış idi.
İptali istenen kural, yasalaşmadan önce henüz tasarı halinde iken,
Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki seçimler için uygulanacak olması
düşünülmüş ise de, yasanın TBMM görüşmelerinde verilen bir önerge ile kuralın
01.04.2008 tarihinden sonra yapılan seçimler için uygulanacağının kabul
edildiği ve böylece bu tarihten önce bu kuralı bilmeksizin seçilmiş olanlar
yönünden yeni seçim dönemleri için bir sınırlama getirdiği görülmektedir.
Seçilmişler yönünden öngörülmemiş gelecek için getirilmiş bu
engelleme adil düzen duygusu, hukuk güvenliği, yasaların geleceğe yönelik
öngörülebilir belirlemeler yapan kurallar içermesi gerekliliği, zorunluluklar
hariç yasaların geçmişe yürümemesi gibi temel hukuk devleti ilkelerine
aykırılıklar içermektedir.
Ayrıca, sosyal hukuk devletinin bireyin gelişimine katkısının
zorunlu olduğu, birey çıkarı ile toplumsal yararı dengeleme adına özgürlüklere
müdahil oluna bilinirse de kuralda seçilmişlerin yeniden seçilememesi yönünde
inandırıcı kamusal korunan bir değer bulunduğu anlaşılamadığından sınırlamanın
ölçülü ve adil olduğu söylenemeyecektir. Kaldı ki Anayasa'nın 135. maddesinde
yöneticilere seçilme yönünden getirilmiş bir sınırlama alanı da
bulunmamaktadır.
Seçme ve seçilme hakkına getirilen bu sınırlama ile seçilememe
yasağı var oldukça seçen yönünden, seçme iradesine kural ile getirilen bu
müdahalenin demokratik bir hukuk devletinde anayasal dayanağı bulunmamaktadır.
Anılan gerekçeler ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
3568 sayılı Yasa'nın 10.7.2008 günlü 5786 sayılı Yasa'nın 8.
maddesi ile değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasının son tümcesinde,
'Odalarda üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim Kurulu başkanlığına
seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyeliğine
seçilemezler'; aynı Yasa'nın 35. maddesinin 5786 sayılı Yasa'nın 12. maddesi
ile değiştirilen birinci fıkrasının son tümcesinde de 'Üst üste iki seçim
döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan
iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu üyeliğine seçilemezler'.
denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin 30.9.2005 günlü, E:2005/78, K:2005/59 sayılı
Kararına ilişkin farklı gerekçede de belirtildiği gibi, Anayasa'nın 135.
maddesinin birinci fıkrasında, 'Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve
üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere
uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk
ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini
ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla
seçilen kamu tüzelkişileridir.' denilerek, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının, kuruluş ve işleyişlerinin demokratik esaslara uygun olması
amaçlanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Demokratik
devlet ilkesinin olmazsa olmaz koşulu hiç kuşkusuz, serbest, eşit, gizli oy
esasına göre katılımı gerçekleştiren ve yargı yönetim ve denetimi altında
yapılan seçimlerdir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kendi
üyeleri tarafından seçilmelerinin öngörülmesinin, üyeler yönünden seçme,
adaylar yönünden ise seçilme hakkının kullanılması sonucunu doğurduğu açıktır.
Dava konusu kurallarla odalarda, Yönetim Kurulu Başkanlığına ve
Birlikte de Birlik Yönetim Kurulu Başkanlığına üst üste iki seçim döneminde iki
defa seçilmiş olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim Kurulu
üyeliğine seçilmeleri engellenmektedir. Bu kurallarla seçme ve seçilme hakkı
yönünden getirilen sınırlama, Demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığı gibi,
Anayasal dayanaktan da yoksun bulunmaktadır. Uygulamada görülen bir
olumsuzluğun demokratik işleyişe müdahale nedeni sayılmasının, giderek daha büyük
sınırlamalara yol açma tehlikesi göz ardı edilemez. Demokratik hukuk devleti
esasını benimseyen Anayasa kamu yararı veya benzer bir gerekçe ile de olsa bu
tür müdahalelere izin vermemektedir.
Öte yandan, Anayasa'nın 135. maddesinin ilk fıkrasında, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının, kanunda gösterilen
usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçileceği öngörülerek, bu
konuda yasa koyucuya düzenleme yetkisi verilmiş ise de, bu yetki yalnız seçim
usullerinin belirlenmesiyle sınırlıdır. Seçme ve seçilme hakkının
kullanılmasına getirilen engellemelerin bu kapsamda olmadığı açıktır.
Anayasa'nın 6. maddesine göre, hiç kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan
almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağından, yasa koyucunun Anayasa'da
sınırlama nedenleri gösterilmemiş demokratik hakların, kullanılmasını
engelleyecek düzenlemeler yapması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle belirtilen kuralların Anayasa'ya aykırı
olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY VE EK GEREKÇE
5786 sayılı Kanun'un;
1- 8. maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 22. maddesinin
birinci fıkrasının 'Odalarda üst üste iki seçim döneminde iki defa
Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi
geçmedikçe Yönetim Kurulu üyeliğine seçilemezler' biçimindeki son
cümlesinin,
2- 12. maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanun'un 35. maddesinin
birinci fıkrasının 'Üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yönetim
Kurulu üyeliğine seçilemezler' biçimindeki son cümlesinin,
3- 20. maddesiyle eklenen 3568 sayılı Kanun'un GEÇİCİ MADDE 10.
birinci fıkrasının '1/4/2008 tarihinden sonra yapılan seçimlerden
itibaren üst üste iki seçim döneminde iki defa oda veya Birlik Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe Yönetim
Kurulu üyesi olarak seçilemezler' hükmünün,
Anayasa Mahkemesi'nin 30.09.2005 günlü, E.2005/78, K.2005/59
sayılı Resmî Gazete'nin 21.07.2006 günlü, 26235 sayılı baskısında yayımlanan
Karar'ının 'Değişik gerekçe' bölümünde Anayasa'ya aykırılık nedeni olarak
belirttiğim gerekçeyle söz konusu kurallar Anayasa'nın 13. ve 67. maddelerine
aykırıdır.
Bu nedenle 3568 sayılı Kanun'un 22. ve 35. maddelerinin son
cümlelerinin iptallerine,
GEÇİÇİ 10. maddesinin birinci fıkrasının iptal gerekçesine
ise bu gerekçenin de eklenerek iptaline,
Karar verilmesi gerektiğinden, çoğunluk görüşüne katılmadım.
DEĞİŞİK EK GEREKÇE
İptal istemine konu 3568 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (d) bendi
ile serbest muhasebecilik, serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali
müşavirlik mesleklerini icra etmeye engel birtakım suçlardan dolayı mahkûmiyet
halleri sayılırken, 'milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk' suçları da bu cümleden olmak üzere
ifade edilmiştir. Anılan meslekleri icra edenlerin oluşturduğu birliğin
(TÜRMOB) Anayasa'nın 135. maddesinde ifadesini bulan 'kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşu' olduğu izahtan varestedir. Dolayısiyle, yasakoyucunun bu
mesleği icra edecekler yönünden birtakım kısıtlayıcı hükümler koyması, sahip
olduğu takdir yetkisinin doğal sonucudur. Ne var ki yasakoyucunun bu yetkisini
kullanırken Anayasa'nın 135. maddesi çerçevesi içinde kalması da zaruridir.
Anılan maddede, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst
kuruluşlarının ''meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere'' kanunla
kurulan kamu tüzelkişilikleri olduğu ifade edilmektedir. İptal istemine konu
suçların Anayasa'nın 135. maddesinde işaret edilen kriterlerle uyum
sağlamadığı, bir mesleği ifadan men gibi çok ağır bir hak yoksunluğu sonucunu
doğuran kuralın ölçüsüz olması itibariyle Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, dolayısiyle kuralın bu ek gerekçe ile de
iptali gerektiği kanısındayım.
KARŞIOY YAZISI
Yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzel kişilerin mali tablolarını
ve beyannamelerinin mevzuata uygun olup olmadığını onaylarken, vergi inceleme
yetkisi almış olanlar gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarını denetleyebilmekte,
ödenecek vergi veya benzeri mali yükümlülükler ortaya çıkması durumunda vergi
tarh edilmesini veya vergi cezası kesilmesini talep edebilmektedirler. Özetle
yeminli mali müşavirlerin görevi 'ONAYLAMA', vergi inceleme yetkisi almış
olanların görevi ise 'DENETİMDİR'.
Yeminli mali müşavirler, kamu hizmeti gören, kendi nam ve hesabına
çalışan kişiler olup, Anayasa'nın 135. maddesinde ifade olunan kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına mensupturlar. Anayasa'nın 135. maddesince
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları; '' meslek mensuplarının
birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde DÜRÜSTLÜĞÜ ve GÜVENİ hakim
kılmak üzere meslek DİSİPLİNİ ve AHLAKINIkorumak
maksadı ile kanunla kurulan' tüzelkişilik olarak tanımlanmıştır. Bu
tanımlamadan hareket edildiğinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu
mensubu Yeminli Mali Müşavirlerin DÜRÜST, GÜVENİLİR ve MESLEK DİSİPLİN ve
AHLAKINI korumakla yükümlü kişiler olması gerektiği açıktır. Kanunkoyucu bu
yüzden bu meslek mensuplarının milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı
suçlar ve casusluk suçlarından mahkum olmamasını şart koşmuştur. Milli
Savunmaya, devlet sırlarına karşı suçlar ile casusluk suçları alelade ve basit
suçlar olmadığından bu suçları taksirli olarak dahi işlenmiş olanların Yeminli
Mali Müşavir olamamaları kuralı Yasakoyucunun bu mesleğe verdiği önemin,
duyulması gereken güvenin bir sonucudur. Meslek Mensubu olabilmenin genel
şartlarının sayıldığı 5786 sayılı Kanun'un 4. maddesi (d) bendinde yer alan
hususlar belirtilen gerekçelerle Yasakoyucunun takdirinde olan kurallar olup,
kuralda Anayasa'ya aykırılık bulunmadığı kanaatinde olduğumdan aksi yöndeki
çoğunluk görüşüne katılmıyorum.