ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 2010/25
Karar Sayısı : 2011/136
Karar Günü : 12.10.2011
R.G. Tarih-Sayı :
29.12.2011-28157
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Bursa 1. İdare
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 4.6.1937 günlü, 3201
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na 26.4.2005 günlü, 5336 sayılı Kanun'un 2.
maddesi ile eklenen Ek Madde 24'ün beşinci fıkrasının 'Bu şekilde atananlar,
atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla
atanamazlar.' biçimindeki ikinci cümlesinin, Anayasa'nın 5., 13. ve 70.
maddelerine aykırılığı savıyla iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Dört yıllık bir yükseköğretim kurumundan mezun olduktan sonra
polis eğitim merkezinde 6 ay mesleki eğitim görerek polislik mesleğine giren
davacı polis memurunun, kurumlar arası nakil yoluyla ve mühendis unvanıyla
Orman Genel Müdürlüğü emrindeki bir göreve atanabilmesi için adı geçen idare
tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü'nden muvafakat istenilmesi ve bu talebe
olumsuz cevap verilmesi üzerine açılan davaya bakan Mahkeme, itiraz konusu
kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatine vararak iptal istemiyle
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun itiraz
konusu cümleyi de içeren Ek Madde 24'ü şöyledir:
'Emniyet Teşkilatının polis memuru ihtiyacını karşılamak üzere,
Maliye Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Devlet Personel
Başkanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının teklifi ve
Bakanlar Kurulu kararı ile polis meslek eğitim merkezleri açılabilir.
(Değişik ikinci fıkra: 16/6/2010-5997/3 md.) En az dört yıllık
yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olup, sınav tarihi itibarıyla 28 yaşından gün
almayan erkek ve bayanlar ile askerliğini yapmış 30 yaşından gün almamış erkek
adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanlar, altı aydan az
olmamak üzere polis meslek eğitimine alınırlar.
Polis meslek eğitim merkezlerinde eğitim-öğretim, parasız yatılı
ve üniformalı olup, öğrencilerin iaşe, ibate ve sağlık giderleri ile diğer
istihkakları Devletçe karşılanır. Ayrıca, öğrencilere polis meslek yüksek okulu
öğrencilerine ödenen miktar kadar harçlık ödenir.
Polis meslek eğitim merkezlerindeki eğitim-öğretim süresi
içerisinde; giriş şartlarını taşımadıkları sonradan anlaşılanlar, eğitim ve
öğretimini başarı ile tamamlayamayanlar, sağlık ve disiplin yönünden polis
olamayacağına yetkili kurullarca karar verilenlerin polis meslek eğitim
merkezleri ile ilişikleri kesilir. Sağlık veya ölüm dışındaki nedenlerle
ilişiği kesilenlerden, ödenen harçlık ve yapılan masraflar kanunî faizi ile
birlikte tahsil edilir.
Polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile
tamamlayanlar, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak
atanırlar. Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı yıl
süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar. Bu süre
zarfında memuriyetten çekilen, çekilmiş sayılan, meslekten veya memuriyetten
çıkarma cezası alan ve aslî memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler, mecburi
hizmet sürelerinin kalan her yılı için, kendilerine yapılmış olan öğretim
masraflarını tazminat olarak ödemek zorundadırlar.
Polis meslek eğitim merkezlerinin kuruluş ve çalışma usûl ve
esasları; bu merkezlerde eğitime alınacak öğrencilerde aranacak şartlar,
yapılacak sınavlar, disiplin ve eğitim-öğretimle ilgili konular, öğrenciliğin
sona ermesi, tazminat ve yükümlülük esasları ile giyecekleri kıyafetler ve
diğer hususlar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, iptali istenilen kuralın Anayasa'nın 5., 13. ve
70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN,
Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ, Zehra Ayla PERKTAŞ
ve Recep KÖMÜRCÜ'nün katılımlarıyla 24.3.2010 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
Şevket APALAK'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun
olduktan sonra polis eğitim merkezlerinde aldıkları en az altı aylık meslek
eğitimini takiben aday polis memuru olarak atanan kişilerin, itiraz konusu
kural nedeniyle altı yıl boyunca Emniyet Teşkilatı bünyesinde görev yapmak
zorunda oldukları; bu kişilerin, başka bir kamu kurumuna eğitim gördükleri
alanda çalışmak üzere nakil yoluyla geçmelerinin mümkün olmadığı, ayrıca, bu
kişilerin polis memurluğundan istifa etmek suretiyle başka bir göreve geçmek
istemeleri halinde de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 97. maddesinde yer
alan ve istifa eden memurların yeni bir göreve atanabilmek için beklemek
zorunda oldukları sürelere ilişkin düzenlemelerin karşılarına engel olarak çıktığı,
dolayısıyla istifa yoluyla başka bir kamu görevine geçebilmelerinin de söz
konusu olmadığı; oysa bir insanın eğitimini gördüğü alanda çalışmasının onun
maddi ve manevi varlığının gelişmesi ile yakın ilişkisinin bulunduğu; bu
nedenle bireylerin eğitim gördükleri alanda istihdam edilmelerini kısıtlayan ve
böylece bireyin maddi ve manevi varlığının gelişmesini sınırlandıran itiraz
konusu kuralın Anayasa'nın 5. maddesi ile bağdaşmadığı; Anayasa'nın 70. maddesi
gereğince, her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının kamu hizmetlerine girme hakkına
sahip olduğu, bu hakkın ancak 70. maddede belirtilen özel sınırlama sebebine
(yani görevin gerektirdiği niteliklere) bağlı olarak sınırlandırılabileceği; 'görevin
gerektirdiği nitelikler' kavramı ile girilecek kamu hizmetinin gerektirdiği
özelliklerin kastedildiği, kişilerin daha önce girdikleri ve çalışmakta
oldukları kamu görevinin niteliklerinin bu kapsamda bulunmadığı; 3201 sayılı
Yasa'nın Ek 24. maddesi uyarınca atanan polis memurlarının bir başka kamu
hizmetine girmeleri konusunda getirilmiş bulunan ve girilecek kamu hizmetinin
gerektirdiği niteliklerden kaynaklanmayan söz konusu kısıtlamanın, kamu
hizmetine girme hakkının Anayasa'nın 13. maddesine aykırı olarak
sınırlandırılması sonucunu doğurduğu ve sonuç olarak kuralın Anayasa'nın 5.,
13. ve 70. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu cümleyi de içeren Ek Madde
24'de, Emniyet Teşkilatının polis memuru ihtiyacını karşılamak üzere, İçişleri
Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile polis meslek eğitim
merkezlerinin açılabileceği; en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından
mezun olup, sınav tarihi itibarıyla 28 yaşından gün almayan erkek ve bayan
adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanların, altı aydan az
olmamak üzere polis meslek eğitimine alınacakları; polis meslek eğitim merkezlerinde
eğitim-öğretimin, parasız yatılı ve üniformalı olduğu, öğrencilerin iaşe, ibate
ve sağlık giderleri ile diğer istihkaklarının Devletçe karşılanacağı, ayrıca,
öğrencilere belli bir miktar harçlık ödeneceği; polis meslek eğitim
merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanların Emniyet Genel Müdürlüğü
kadrolarına aday polis memuru olarak atanacakları ve bu şekilde
atananların, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil
yoluyla atanamayacakları; altı yıllık süre zarfında memuriyetten
çekilen, çekilmiş sayılan, meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve
aslî memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenlerin, mecburi hizmet sürelerinin
kalan her yılı için, kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını tazminat
olarak ödemek zorunda oldukları gibi hususlar kurala bağlanmıştır.
İtiraz konusu kural, dört yıllık bir
yükseköğretim programından mezun olan ve Yasada sayılan diğer nitelikleri de
taşıyan kişilerin, yapılacak seçme sınavını kazanmalarını takiben polis eğitim
merkezlerinde en az altı ay eğitim gördükten sonra aday polis memuru olarak
atanmalarından itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla
geçemeyecekleri hükmünü içermektedir. Kural emredici tarzda kaleme alındığı
için idari makamların aksi yönde davranabilmeleri, diğer bir ifadeyle söz
konusu polis memurlarının naklen geçmek istediği kurumlardan gelen muvafakat
isteklerine olumlu cevap verebilmeleri mümkün görünmemektedir. Böylece,
ilgililer yönünden, altı yıllık bir mecburi hizmet yükümlülüğü getirilmiş
olmaktadır.
Anayasa'nın 'Devletin temel amaç ve görevleri' başlıklı 5.
maddesinde 'Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını
ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmaktır.' ifadeleri yer almaktadır. 'Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması' başlıklı 13. maddesinde ise 'Temel hak ve hürriyetler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.' denilmiştir. Kamu
hizmetlerine girme hakkı'nın düzenlendiği 70. maddesinde ise, 'Her Türk,
kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.' hükmü yer
almaktadır.
İtiraz konusu yasa kuralına ilişkin yasama belgeleri
incelendiğinde; Emniyet Teşkilatının polis memuru ihtiyacının karşılanmasında
iki yıllık polis meslek yüksek okullarının temel kaynak olduğu, bununla
birlikte bu okullardan mezun olan adayların artan ihtiyacı karşılamadığı, bu
nedenle dört yıllık üniversite mezunlarından polis memuru olarak
faydalanılmasının amaçlandığı görülmektedir. İtiraz konusu kuralla getirilen
altı yıllık mecburi hizmet yükümlüğünün nedeni ise madde gerekçesinde şöyle
açıklanmıştır: 'Kanunda yer verilen mecburi hizmet yükümlülüğü ile bu
şekilde atanan polis adaylarının 6 yıl Emniyet Teşkilatına hizmet vermesi,
oluşturulan personel politikalarının uygulanarak, vatandaşa sunulan güvenlik
hizmetlerinin etkin ve süratli bir şekilde yerine getirilmesi hedeflenmektedir.'
İtiraz konusu yasa kuralı, oluşturulan personel politikasının
aksamadan uygulanabilmesi, diğer bir ifadeyle emniyet teşkilatının personel
eksikliği gibi bir sorunla karşılaşmaması ve buna bağlı olarak güvenlik
hizmetinin etkin ve süratli bir şekilde yerine getirilmesini amaçlamaktadır.
Bilindiği üzere, kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki
hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli
bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı
aylık, ücret, atanma, yükselme, nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır.
Kamu hizmetine girişin ve hizmet içinde yükselmenin koşulları, statü hukukunun
gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir. Bu durum Anayasa'nın kamu hizmetine
girme hakkının düzenlendiği 70. maddesi ile kamu hizmeti görevlileriyle ilgili
genel ilkelerin düzenlendiği 128. maddesinden kaynaklanan bir zorunluluktur.
Yasakoyucu, statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girmeye,
yükselmeye, memuriyetin sona ermesine vb. hususlara ilişkin koşulları anayasal
ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir. Kişilerin ise yasalarla
öngörülen bu statüye girip girmemek konusunda tercihte bulunma hakları
vardır. Öte yandan itiraz konusu kuralın kapsamına giren polis memurları
için 6 yıl mecburi hizmet getirilmesi, bu kişiler için öngörülen statünün bir
gereği olup, başka bir kamu hizmetine girme konusunda Anayasanın 70. maddesi
kapsamında bir engel olarak değerlendirilemez.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 5. ve 70. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Kuralın Anayasanın 13. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN, Fettah OTO, Engin YILDIRIM ile Erdal TERCAN bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na,
26.04.2005 günlü, 5336 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile eklenen Ek Madde 24'ün
beşinci fıkrasının 'Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı
yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar.' biçimindeki ikinci
cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Engin
YILDIRIM ile Erdal TERCAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 12.10.2011 gününde
karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
İtiraz konusu kural, en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından
mezun olup yirmi sekiz yaşından gün almayan isteklilerden en az altı ay süreyle
polis meslek eğitim merkezlerinde eğitim almak suretiyle aday polis memuru
olarak atanacakların, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka
kurumlara nakil yoluyla geçemeyeceklerini öngörmektedir.
Anayasa'nın 70. maddesinde kamu hizmetlerine girme hakkı
düzenlenmiştir. Maddede her Türkün bu hakka sahip olduğu; hizmete alınmada,
görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği
belirtilmiştir. Bu hakkın ilk kez memuriyete girişi kapsadığı kadar, esasen
kamu hizmetinde bulunan bir kişinin nakil yoluyla diğer bir kamu hizmetine
atanmasını da içerdiğinde kuşku yoktur.
Kural, aldıkları eğitim nedeniyle başka kamu hizmetlerini de
yapabilecek durumdaki kişilerin, altı yıl süreyle yapacakları mecburi hizmet
nedeniyle, başka kamu hizmetlerine nakil yoluyla geçmelerini engellemektedir.
Bu durumdaki kişiler, mecburi hizmeti olmayan ve nakil yoluyla aynı göreve
atanabilecek diğer kişilerin yararlandıkları bir haktan altı yıl süreyle
yararlanamayacaklardır.
Anayasa'nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir.
Hukuk devletinde, kişilere öngörülen mecburi hizmetin ölçülü ve Anayasal
haklarını kullanmasını engelleyecek ya da ciddi şekilde geciktirecek boyutlarda
olmaması gerekir. Yasa koyucu, polislik yapabilmek için altı aylık bir eğitimin
yeterli olacağını kabul etmiştir. Bu nedenle, nakil yoluyla başka kurumlara
gidebilecek bir kısım polis adaylarının yarattığı boşluğun yeni isteklilerle
doldurulamayacağı, emniyet hizmetlerinin aksayacağı öne sürülemez. Mecburi
hizmet için öngörülen altı yıl, nesnel ve haklı bir dayanağı olmayan, uzun bir
süredir.
Altı aylık bir mesleki eğitim karşılığında altı yıl süreyle
mecburi hizmet öngörülmesi ilgililerin Anayasa'nın 70. maddesinden doğan
haklarını hukuk devleti gereklerine aykırı olarak, ölçüsüzce sınırlamaktadır.
Bu nedenle Anayasa'nın 2. ve 70. maddeleriyle bağdaşmayan kuralın iptali
gerektiği düşüncesindeyim.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
Dava konusu olayda,
Orman mühendisliği alanında eğitim veren 4 yıllık bir
yükseköğretim kurumundan mezun olduktan sonra, 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanunu Ek m.24 gereğince, Polis Eğitim Merkezinde 6 ay
mesleki eğitim görerek polislik mesleğine giren davacı, daha sonra KPS
Sınavında başarılı olarak, Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde bir göreve mühendis
ünvanıyla kurumlar arası nakil yoluyla atanmak istemiş, bunun için Emniyet
Genel Müdürlüğünden muvafakat istenmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü iptal
istemine konu kuralı gerekçe göstererek muvafakat talebini reddetmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu Ek m.24'ün iptali istenilen
hükmü de içeren beşinci fıkrası şu şekildedir: 'Polis
meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar, Emniyet
Genel Müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar. Bu
şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara
nakil yoluyla atanamazlar. Bu süre zarfında memuriyetten çekilen,
çekilmiş sayılan, meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve aslî
memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler, mecburi hizmet sürelerinin kalan her
yılı için, kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını tazminat olarak
ödemek zorundadırlar'.
Görüldüğü gibi, iptali istenilen kural ile dört yıllık bir
fakülteden mezun olan ve öngörülen şartları taşıyıp 6 aylık eğitimden geçerek
polis olarak atanan bir kişi, 6 yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla
geçemeyecektir. Bir diğer yönü ile 6 yıllık bir mecburi hizmet ve buna bağlı
olarak nakil yasağı öngörülmüştür. Bu şekilde getirilen kuralın, madde
gerekçesi şu şekilde belirtilmiştir: ' Kanunda yer verilen mecburi
hizmet yükümlülüğü ile bu şekilde atanan polis adaylarının 6 yıl Emniyet
Teşkilatına hizmet vermesi, oluşturulan personel politikalarının uygulanarak,
vatandaşa sunulan güvenlik hizmetlerinin etkin ve süratli bir şekilde yerine
getirilmesi hedeflenmektedir.'
Mahkememiz çoğunluk görüşünde, kanunkoyucunun statü hukuku
çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetinin koşullarını belirleme yetkisine
sahip olduğu, 6 yıllık mecburi hizmetin de bu hizmet statüsünün bir gereği
olduğu, ilgili kişinin bu durumu bilerek polislik mesleğine girdiği gerekçesi
ile düzenleme Anayasa'ya aykırı bulunmamıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde Devletimizin nitelikleri arasında
hukuk devleti ilkesine de yer verilmiştir. Bu ilke gereğince, kanunların kamu
yararı amacıyla çıkarılması, genel ve objektif olması, ölçülülük ilkesine uygun
olması gerekir. Bu açıdan somut olayı değerlendiğimizde, iptali istenilen
hükmün kamu yararı amacı ile çıkarıldığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır.
İdarenin, personel politikasının uygulanmasını sağlamak amacıyla böyle bir
kurala yer verildiği görülmektedir. Ancak, idarenin elinde personel
politikasının uygulanmasını sağlamak için öngörülen 6 yıllık mecburi hizmet ve
nakil yasağı dışında, kanunla öngörülmüş başka araçlar zaten bulunmaktadır.
Öncelikle, polis eğitim merkezinden mezun olarak polis olarak atanan bir kişi,
bir başka kuruma geçmek isterse, geçiş için Emniyet Genel Müdürlüğü'nün
muvafakatı gereklidir (657 s.K. m.74). Eğer o personele, personel politikasının
uygulanması için ihtiyaç varsa, muvafakat verilmez. İdare kendi ihtiyacını
gözeterek muvafakat verebilir veya vermeyebilir, bu şekilde personel
politikasının uygulanmasını ve güvenlik hizmetlerinin aksamamasını
sağlayabilir.
İkinci olarak, yine 3201 sayılı Kanun'un Ek m. 24, beşinci
fıkrada 'Bu süre zarfında memuriyetten çekilen, çekilmiş sayılan, ' mecburi
hizmet sürelerinin kalan her yılı için, kendilerine yapılmış olan öğretim
masraflarını tazminat olarak ödemek zorundadırlar'. Hükmü getirilerek,
istifa eden polis için, 657 sayılı Kanun m.97'de getirilen bekleme süreleri
dışında tazminat yükümlülüğü getirilmiştir. İdarenin elinde bu şekilde, araçlar
bulunurken, bunların dışında ayrıca 6 yıl süre ile başka bir kuruma geçiş
yasağı getirilmesi, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi
ve bu kapsamda ölçülülük ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
Bu bağlamda, iptali istenilen kuralda öngörülen 6 yıllık mecburi
hizmet ve dolayısıyla nakil yasağı süresinin de değerlendirilmesi
gerekmektedir. Polis Akademisi ve polis meslek yüksekokulu öğrencilerinin
mecburi hizmet yükümlülüğünü düzenleyen 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim
Kanunu'nun 15. maddesinin onuncu ve onbirinci fıkraları şu şekildedir: 'Fakülte,
enstitü ve polis meslek yüksek okullarında lisans, lisans üstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) her öğretim yılı karşılığında iki
yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler.
Bunlardan mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle
yükümlü olduğu süre içinde, istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren
bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir sebeple
ayrılanlar, yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine
yapılmış olan öğretim masraflarının dört katını tazminat olarak ödemek
zorundadırlar.'
Görüldüğü gibi, Polis Akademisi ve polis meslek yüksekokulu
öğrencileri için, mecburi hizmet öngörülürken, nakil yasağı öngörülmemiştir.
Keza mecburi hizmet süresi de, 'her öğretim yılı karşılığında iki
yıl' süre ile sınırlandırılmıştır. Oysa polis eğitim merkezinde
6 ay eğitim gören ve polis olarak atanan kişi için 6 yıllık mecburi hizmet
süresi öngörülmüştür. Bu durum, Anayasa'nın 2. maddesi gereğince açıkça
ölçülülük ilkesine aykırıdır.
Anayasamızın 5. maddesine göre Devletin temel
amaç ve görevleri arasında, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmak ta, yer almaktadır. Keza 17. maddeye göre
de herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahiptir.
Sosyal devletin temel görevlerinden biri olan eğitim ve öğrenim
hak ve ödevinin muhatabı olan birey, mesleki bilgilerini yerine getirirken
maddi ve manevi varlığını geliştireceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Bireyin anayasal sorumluluğunu yerine getireceği alanın, onun
mesleki bilgi ve tecrübesini aktaracağı, beceri ve kişiliğini, huzur ve
mutluluğu en çok elde edeceği yerde olması yönünde fırsat eşitliği ilkesi ile
yardımcı olmak devletin temel amaç ve görevleri arasındadır.
Kişiyi istemediği, gelişimini engelleyecek alanda tutmakta ısrarcı
olmak ve 6 aylık bir kurs eğitimi ile girilen mesleğin, bireyin daha önce
edindiği 4 yıllık üniversite eğitimiyle edinilmiş formasyonuna uygun mesleki
alanına geçme isteğinin önüne 6 yıl gibi orantısız, hakkaniyetsiz, adil olmayan
engeller koymak sosyal hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmayacaktır.
Devletin bireyin gelişimine yaptığı katkı karşılığı bazı
mesleklerin gerekleri ve ülke ihtiyaçları nedeniyle kendisinden mesleğe mecburi
hizmet katkısının beklenmesi Anayasal ödev kapsamında doğal kabul
edilebilmekte, meslekten ayrılmak hakkını kullanmak isteyenlere de yukarıda
anlatıldığı gibi ölçülü kolaylıklar getirilmekte olduğu görülmektedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 3201 sayılı Kanun'un Ek madde
24'ün beşinci fıkrasının bireyin temel hak ve ödevlerinden olan varlığını
koruma ve geliştirme hakkına ölçüsüzce getirilmiş bu sosyal engelin,
Anayasa'nın 2., 5. ve 17. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği
kanaatinde olduğumuzdan, çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz konusu kuralla dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından
mezun olduktan sonra, polis eğitim merkezlerinde altı aylık eğitimi
tamamlayarak aday polis memuru olarak atananların, atanma tarihinden itibaren
altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamayacakları
öngörülmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin bir çok kararında belirtildiği gibi,
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu
hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan,
her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına
egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık
olan devlettir. Yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması, genel, objektif,
adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti
olmanın gereğidir.
Bir yasa kuralının, adalete ve hakkaniyete uygun olduğunun kabulü
için, ulaşmak istediği amaçla kişilere getirdiği yükümlülük arasında makûl bir
denge kurabilmesi, başka bir anlatımla ölçülü olması gerekir.
İtiraz konusu kuralın gerekçesinde, 'Kanunda yer verilen mecburi
hizmet yükümlülüğü ile bu şekilde atanan polis adaylarının 6 yıl Emniyet
Teşkilatına hizmet vermesi, oluşturulan personel politikalarının uygulanarak,
vatandaşa sunulan güvenlik hizmetlerinin etkin ve süratli bir şekilde yerine getirilmesi
hedeflenmektedir' denilerek, getiriliş amacı açıklanmıştır. Bu amaç
doğrultusunda itiraz konusu kuralla dört yıllık yüksek öğretimden sonra altı
aylık meslek eğitimiyle polis memurluğuna alınan kişilerin, altı yıl süreyle
başka kurumlara nakil yoluyla geçmeleri yasaklanmıştır. Ancak, altı aylık bir
eğitim karşılığında, öngörülen altı yıllık mecburi hizmet süresi çok uzun olup
ölçülü değildir.
Statü hukukunun geçerli olduğu kamu görevine, kişilerin önceden
koşullarını bilerek ve kabul ederek girdikleri ileri sürülebilirse de bu durum,
idarenin tek taraflı iradesiyle kamu gücüne dayanarak belirlediği kuralların,
adalet ve hakkaniyet ölçütlerine aykırılığının gerekçesini oluşturamaz.
Kişiler, ağır yaşam koşulları içinde seçeneksiz kaldıkları için de bazı
görevlerde çalışmak zorunda kalabilirler. Bu durumlarının, onların aleyhine
sonuç verecek ölçüsüz düzenlemelere yol açmamasını sağlamak ise, Anayasa'nın 5.
maddesi uyarınca devlete ait olan öncelikli bir görevdir. Ayrıca, kişilerin
istediği alanlarda çalışmalarına ölçüsüz bir engelleme getiren kural, herkesin,
yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu
belirten Anayasa'nın 17. maddesine de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın iptali gerektiği
düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na 26.4.2005 günlü, 5336
sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile eklenen Ek Madde 24'ün beşinci fıkrasının itiraz
konusu ikinci tümcesinde 'Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden
itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar'
denilmektedir.
Ek Madde 24 de en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya
bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanların
diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde altı aydan az olmamak üzere polis
meslek eğitimine alınacakları, eğitimlerini başarı ile tamamlayanların
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanacakları, bu
şekilde atananların, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka
kurumlara nakil yoluyla atanamayacakları öngörülmektedir.
Anayasa'nın 5. maddesinde 'Devletin temel amaç ve
görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin
bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun
refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini,
sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan
siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî
varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır' denilerek,
Devletin temel amaç ve görevleri belirlenmiştir.
İtiraz konusu kural, aday polis memuru olarak atananları 6 yıl
boyunca Emniyet Teşkilatı bünyesinde görev yapmak zorunda bırakmakta ve başka
bir kamu kurumuna eğitim gördükleri alanda çalışmak üzere nakil yoluyla
geçmelerinin önünü kapatmaktadır.
Polis memurluğundan istifa ederek eğitim gördükleri alanla ilgili
göreve geçmek istemeleri halinde ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 97.
maddesinde yer alan ve istifa eden memurların yeni bir göreve atanabilmek için
beklemek zorunda oldukları süreler karşılarına engel olarak çıkmakta ve bu
nedenle istifa yoluyla başka bir kamu görevine geçebilmeleri de söz konusu
olamamaktadır.
Kişilerin, eğitimini gördüğü alanda çalışmak istemeleri onların en
doğal hakları olup, maddi ve manevi varlıklarını geliştirmeleri ile de yakından
ilgilidir. Anayasa uyarınca, Devlet, kişilerin maddi ve manevi varlıklarını
geliştirmelerinin önünü açmak, refah, huzur ve mutluluklarını sağlamak ve
bunları önleyen engelleri kaldırmakla görevlidir.
Söz konusu kural ise kişilerin maddi ve manevi varlıklarını
geliştirmelerine, huzurlu ve mutlu olmalarına engel niteliktedir ve bu haliyle
Anayasaya ile bağdaşmamaktadır.
Öte yandan, kişilerin eğitimini gördükleri alanda istihdam edilmelerinin
sağlayacağı kamu yararının da göz ardı edilememesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 5. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
AYRIŞIK OY
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanunu'na 26.4.2005 günlü, 5336 sayılı Yasa'nın 2. maddesi
ile eklenen Ek Madde 24'ün beşinci fıkrasının 'Bu şekilde atananlar, atanma
tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla
atanamazlar.' biçimindeki ikinci tümcesinin iptalini istemektedir.
Anayasa'nın 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri
belirlenirken, Devlete, kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin
temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insana maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmak görevi verilmiştir.
Anayasa'nın 13. maddesinde, 'Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.' kuralı yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında belirtildiği gibi çağdaş
demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence
altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan
veya kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Temel hak ve
özgürlükler ancak Anayasa'nın ilgili maddelerinde öngörülen nedenlerle ve
demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde
sınırlandırılabilir.
Anayasa'nın 'Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı'
başlıklı 17. maddesinde ise, 'Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma
ve geliştirme hakkına sahiptir.' denilmektedir. Buna göre kişinin yaşama, maddi
ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı, vazgeçilmez temel haklar
arasında sayılmaktadır.
Anayasa'nın 70. maddesinde de, 'her Türk'ün kamu hizmetine girme
hakkına sahip olduğu, hizmete alınmada görevin getirdiği niteliklerden başka
hiçbir ayırım gözetilemeyeceği belirtilmektedir. Bu madde de 'görevin
gerektirdiği nitelikler' ile kamu hizmetine girme hakkı için özel bir sınırlama
nedeni olarak görülmektedir. Bununla kişilerin daha önce girdikleri ve
çalışmakta oldukları kamu görevinin nitelikleri değil, girilecek kamu
hizmetinin gerektirdiği özelliklerin amaçlandığı açıktır.
İtiraz konusu kuralla, dört yıllık yükseköğretim kurumlarından
mezun olduktan sonra polis eğitim merkezlerinde aldıkları en az altı aylık
meslek eğitimini takiben polis memuru olarak atanan kişilerin altı yıl boyunca
Emniyet Teşkilatı bünyesinde görev yapmak zorunda oldukları, bu kişilerin bu
süre içinde başka herhangi bir kamu görevine naklen atanmayacakları
öngörülmektedir. Bu kural ile kişinin yükseköğrenim gördüğü alanla ilgili bir
kamu görevine, açılan sınavda başarılı olsa bile girmesi ve bu görevi
yapabilmesi engellenmektedir. Bunun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkı ile yakından ilgili olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, yükseköğretimi takiben altı aylık meslek eğitimiyle
polis memurluğu görevine atanan kişilerin, altı yıl boyunca başka kurumlara
naklen geçmesinin yasaklanması Anayasa'nın 13. maddesinde yazılı 'ölçülülük
ilkesine'de aykırılık bulunmaktadır.
Bütün bu açıklamaların sonucunda açık ve yalın bir anlatımla şunu
söyleyebiliriz; Anayasa Mahkemesi çoğunluk görüşü ile bir insanın mesleğini
yapabilmesini engellemektedir. Bu kararla Anayasa Mahkemesi'nin temel hak
özgürlükleri koruma görevi göz ardı edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 5., 13.,
17. ve 70. maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle çoğunluğun kararına karşıyım.
YÖNTEMDE AYRIŞIK OY
Anayasa'nın 152. maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin
uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya
aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının
ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karara kadar
davayı geri bırakacağı açıklanmıştır.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 28. maddesinin dördüncü fıkrasında da mahkemenin yetkisiz
olduğu başvurmaların reddine karar verileceği öngörülmüştür.
Başvuruda bulunan Bursa 1. İdare Mahkemesinin gördüğü dava Mersin
Orman Bölge Müdürlüğü'ne geçiş yapmak isteyen davacıya muvafakat verilmemesi
sonucunu doğuran Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin iptaline ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 32. maddesinde, dava
konusu işlemi yapan idari merciin bulunduğu yer mahkemesinin davada yetkili olduğu
kurala bağlanmıştır. Usulün 33. maddesinde de kamu görevlileriyle ilgili olarak
genel yetkiye yönelik ayrı ilkeler geliştirilmiştir. İlgililerin son veya
görevli bulunduğu yer idare mahkemesine yetki veren bu ayrık durumlar atama ve
nakiller, göreve son verme, görevden uzaklaştırma, disiplin cezaları ve
özlük haklarıyla sınırlıdır. Başka bir idareye geçme olanağı veren izin ise
bunlardan hiçbirine girmediğinden, uyuşmazlık Ankara İdare Mahkemesi'nin görev
alanı içindedir.
Bu durumda Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin bakacağı bir davanın
varlığından söz edilemeyeceğinden, başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle
reddi gerekmektedir. İşin esasına geçilmesine ilişkin 24.03.2010 tarihli karara
bu nedenle karşıyım.
KARŞI OY YAZISI
3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesinin 5. fıkrası, bu maddeye göre
atanan polis memurlarının atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka
kurumlara nakil yoluyla atanamayacaklarını öngörmektedir. En az dört yıllık
yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki
yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra yukarıda belirtilen madde
çerçevesinde polis memuru olarak atanan bir kişi altı yıl boyunca bu görevi
yapmak zorunda kalacak, yüksek öğrenim gördüğü alanda görev yapmak istemesi
durumunda başka bir kamu kurumuna muvafakat yoluyla naklen atanamayacaktır. Öte
yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 97. maddesindeki devlet
memurluğundan çekilenlerin altı ay süresince tekrar devlet memurluğuna
alınmayacaklarını belirten düzenlemeyi de düşünürsek, bu kimselerin istifa
ederek bir başka kamu kurumunda görev alabilmeleri mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla, söz konusu maddenin ilgili fıkrası gereğince atanan bir polis
memurunun atanma tarihinden itibaren altı yıl boyunca yüksek öğrenim gördüğü
alanda bir başka kamu kurumunda çalışması engellenmiş olmaktadır. Önümüzdeki
somut olayda, ilgili kişi KPSS sınavında başarılı olarak yüksek öğrenim gördüğü
alanla ilgili bir kuruma yerleştirilme hakkını kazanmıştır.
Bireylerin geçimlerini temin edebilmek için yüksek öğrenim
gördükleri alandan farklı bir sahada çalışması yaygın karşılaşılan bir
durumdur. Hayatın bir evresinde, şartların zorlamasıyla yapılan bir tercihin
bireyin hayatının sonraki kısımlarında sahip olduğu hakları kullanmasını
sınırlaması kabul edilemez. Kişinin başarılı olduğu bir sınav sonucunda
yüksek öğretim gördüğü alanla ilgili bir işte ve kurumda çalışmasının
engellenmesi Anayasa'nın 5. maddesine aykırıdır. Bu madde, devletin temel
amaç ve görevleri arasında, 'insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı' da saymıştır. Buna ek olarak,
Anayasa'nın 17. maddesinin 1'inci fıkrasına göre, 'Herkes, yaşama, maddi
ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.' Bu iki maddeyi
birlikte okuduğumuzda, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına
sahip olduğunu, devletin kişinin bu hakkının gelişmesine olanak sağlayacak
tedbirler almakla yükümlü tutulduğunu görmekteyiz. Açıktır ki, kişinin eğitimini
aldığı bir alanda çalışması onun maddi ve manevi kişiliğinin gelişmesine katkı
yapar. Bireylerin eğitim gördüğü alanda çalışma hakkının makul sayılamayacak
bir süre boyunca engellenmesi Anayasa'nın 5. ve 17 maddelerinin ihlal edildiği
sonucunu doğurmaktadır.
Anayasa'nın 48. maddesinde herkesin 'dilediği alanda çalışma'
hürriyetine sahip olduğu belirtilmektedir. Olayımızda, bu hürriyetin ölçüsüz
bir şekilde sınırlandırıldığını söyleyebiliriz. Dilediği alanda çalışma
hürriyeti, çalışılan işin bireyin özgürce tercih ettiği bir iş olması
durumunda, kendisinin ve ailesinin yaşamlarını sürdürmelerine ve
geliştirmelerine, şartların zorlamasıyla seçmek zorunda kaldığı bir işte
çalışmasına göre daha fazla katkı sağlayacaktır.
Anayasa'nın 70. maddesinde de, 'Her Türk, kamu hizmetlerine girme
hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka
hiçbir ayırım gözetilemez', hükmüne yer verilmiştir. Kamu hizmetine girme hakkı
için özel sınırlama sebebi olarak öngörülen 'görevin gerektirdiği nitelikler
kavramı' ile girilecek kamu hizmetinin gerektirdiği özellikler
kastedilmektedir. Kişilerin daha önce girdikleri ve çalışmakta oldukları kamu
görevinin nitelikleri bu kapsamda değerlendirilemez. 3201 sayılı Kanun'un Ek 24.
maddesi uyarınca atanan polis memurlarının bir başka kamu hizmetine girmeleri
konusunda getirilen ve girilecek kamu hizmetinin gerektirdiği özelliklerden
kaynaklanmayan kısıtlamalar Anayasa'nın 70. maddesinde güvence altına alınan
kamu hizmetine girme hakkının Anayasa'nın 13. maddesine aykırı olarak
sınırlandırılmasına yol açmaktadır. Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve
özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın ölçülülük ilkesine uygun şekilde,
yasayla sınırlandırılabileceği belirtilmektedir. Ölçülülük ilkesi sınırlamada
başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını; bu
aracın sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir
oran içinde bulunmamasını ifade eder. Burada kısıtlama için kullanılan araçla
amaç arasında hak ve özgürlüğü en az sınırlayacak dengeli bir orantı veya makul
bir oran aranmaktadır. Somut olayda, kişinin girmek istediği görevin (orman
mühendisliği), niteliklerinden kaynaklanan bir sınırlama yoktur, sadece kişinin
sürdürmekte olduğu görevden (polis memurluğu) kaynaklanan bir mecburi hizmet
yükümlülüğü nedeniyle kamu hizmetine girme hakkının sınırlandırılması söz
konusudur. İlgili kişinin, yüksek öğrenim gördüğü alanda ve üstelik açılan
sınavda başarılı olarak girmeye hak kazandığı bir kamu görevini yapabilmesinin
ölçüsüz olarak sınırlandırılması söz konusudur.
Emniyet Teşkilatı'nın ihtiyacının karşılanması amacına dönük
olarak dört yıllık üniversite mezunları altı aylık bir eğitimle polis memuru
olarak atanabilmektedirler. Altı aylık bir eğitimin karşılığı olarak altı
yıllık bir mecburi hizmetin söz konusu olması ölçülü bir düzenleme değildir.
Türkiye'deki işsizlik sorununu dikkate alırsak Emniyet Teşkilatı'nın polis
memuru bulmakta çok zorlanmayacağı açıktır. Emniyet Teşkilatı açısından sorunun
eğitim verdiği görevlileri Teşkilat içinde tutmaktan kaynaklandığı
söylenebilir. Bu amacı gerçekleştirmek için uzunca bir süreyi mecburi hizmet
olarak tanımlamak, moral ve motivasyon bakımından ilgili kişiler açısından
olumsuz bir durum yaratmaktadır. Bu durum da toplum için hayati bir öneme haiz
olan güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesinde olumsuzluklara yol açma riski
taşımaktadır. Yüksek öğretim aldığı alanda çalışma imkânı varken, istemediği
bir işte çalışmak zorunda kalan kişinin hem kendisi, hem çevresi, hem de
yaptığı hizmetten yararlananlar açısından huzur içinde görevini yerine
getirmesi zordur.
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın (GGASŞ) 1. maddesinin 2.
fıkrası Türkiye'nin de dâhil olduğu taraf devletlere 'Çalışanların özgürce
edindikleri bir işle yaşamlarını sağlama haklarını etkin biçimde koruma'
yükümlülüğünü getirmiştir. İtiraz konusu olan ibare, GGASŞ'nin bu maddesine
aykırılık teşkil etmektedir. Zira olayımızda kişinin özgürce edindiği bir işle
(olayımızda orman mühendisliği) yaşamını sağlama hakkını devlet etkin biçimde
korumamaktadır. Tam tersine, kişinin bu hakkını kullanmasını uzunca bir süre
engellemektedir.
Aynı şekilde Türkiye'nin 2003'de onayladığı BM Ekonomik, Sosyal ve
Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 6.maddesinde, 'Çalışma hakkı,
herkesin kendi seçtiği ve girdiği bir işte çalışarak geçimini sağlama imkânına
ulaşma hakkını da içerir' düzenlemesi yer almaktadır. Birleşmiş Milletler
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin Çalışma Hakkı başlığını
taşıyan 18 No'lu Genel Yorumunda bu maddenin, 'bir işi yapmaya zorlanmamanın
yanı sıra işten adil olmayacak şekilde yoksun bırakılmamayı da' içerdiği
belirtilmiştir(http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/Books/khuku/calisma_hakki/calisma_hakki.pdf,
erişim tarihi 27.12.2011). Somut olayda da, kişinin şekilde çalışmak istediği
işten yoksun bırakıldığını görmekteyiz.
Bütün bu gerekçelerden hareketle itiraz konusu düzenlemenin
Anayasa'nın 5., 13., 17., 48., 70. ve 90. maddelerine aykırı olduğu
düşüncesiyle çoğunluğa katılmıyorum.