ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2010/12
Karar Sayısı : 2011/135
Karar Günü : 12.10.2011
R.G. Tarih-Sayı :
28.12.2011-28156
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Selçuk Sulh Ceza Mahkemesi (E.2010/12)
2- Eskişehir 5. Sulh Ceza Mahkemesi
(E.2010/76)
İTİRAZIN KONUSU: 10.11.2005 günlü, 5429
sayılı Türkiye İstatistik Kanunu'nun;
1) 25.11.2008 günlü, 5813 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle yeniden
düzenlenen 8. maddesinin,
2) 54. maddesinin ikinci fıkrasının,
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 5., 10., 11., 12., 13., 17., 19.,
20., 24. ve 25. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığının ilgili Bölge Müdürlükleri
tarafından verilen idari para cezalarına karşı yapılan itirazları incelemekte
olan Mahkemeler, itiraz konusu kuralların iptali için başvurmuşlardır.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Kanun'un 25.11.2008 günlü, 5813
sayılı Kanun'un 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 8. maddesi ile 54. maddenin
itiraz konusu kuralı da içeren ikinci fıkrası şöyledir:
'MADDE 8.- İstatistikî birimler, ülkenin ekonomi, sosyal,
demografi, kültür, çevre, bilim, teknoloji ve ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki
resmi istatistikleri üretmek üzere, Anayasa'da belirlenen temel haklar ve
ödevler çerçevesinde, kendilerinden istenen veri veya bilgileri, Başkanlığın
belirleyeceği şekil, süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz
vermekle yükümlüdür.
MADDE 54.- '
Başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından Program kapsamında
istenen bilgileri, geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede
vermeyen veya eksik veya hatalı verenler, bir kereye mahsus olmak üzere
uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları
gidermeleri istenir. Bu uyarıya rağmen, bilgileri hiç vermeyen veya talep
edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişiler veya
özel hukuk tüzel kişilerinin organ ve temsilcileri hakkında, fiilin;
a) Hanehalkı veya bireylerle yapılan araştırmalarda
işlenmesi durumunda beşyüz Yeni Türk Lirası,
b) Hane halkı veya bireyler dışında kalan diğer istatistikî
birimlerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda binbeşyüz Yeni Türk
Lirası,
c) Sayımlarda işlenmesi durumunda ikibin Yeni Türk Lirası,
İdarî para cezası uygulanır.
''
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa'nın Başlangıç hükümleri ile 2., 5.,
10., 11., 12., 13., 17., 19., 20., 24. ve 25. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, E.2010/12 sayılı
dosyanın 25.2.2010 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
E.2010/76 sayılı dosyanın 22.9.2010 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında öncelikle itiraz konusu 10.11.2005 günlü, 5429 sayılı
Türkiye İstatistik Kanunu'nun 54. maddesinin ikinci fıkrasının davada
uygulanacak kural niteliğinde olup olmadığı sorunu ele alınmıştır.
Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddesine göre, bir davaya bakmakta
olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde
kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin
ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, bu hükmün iptali
için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca
bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince
açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen
kuralın o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları,
bakılmakta olan davayı yürütmeye, uyuşmazlığı çözmeye, davayı sona erdirmeye
veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kurallardır.
İtiraz konusu 54. maddenin ikinci fıkrasında Türkiye İstatistik
Kurumu Başkanlığı veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında
istenen bilgileri, geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede
vermeyen veya eksik veya hatalı verenlerin uyarılmalarına rağmen bilgileri
vermemekte ya da eksikleri gidermemekte veya hataları düzeltmemekte ısrar
etmeleri halinde idari para cezası uygulanması düzenlenmektedir. Söz konusu
fıkrada bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para
cezaları üç bent halinde düzenlenmiştir. Buna göre, (a) bendinde fiilin hane
halkı veya bireylerle yapılan araştırmalarda, (b) bendinde hane halkı veya
bireyler dışında kalan diğer istatistikî birimlerle yapılan araştırmalarda, (c)
bendinde ise sayımlarda işlenmesi durumunda uygulanacak idari para cezaları
öngörülmektedir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin bakmakta olduğu itiraza konu
olan idari para cezası '2009 Hane Halkı Bütçe Anketi'nin uygulanması sırasında
istenilen bilgilerin verilmemesi nedeniyle verilmiştir. 5429 sayılı Kanun'un
54. maddesinin ikinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin itiraz başvurusunda
bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle (b) ve (c) bentlerine ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle REDDİNE, itiraz başvurusunun diğer kısımları hakkında
ise dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARI
10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu'nun 54.
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin iptaline karar verilmesi istemiyle
yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2010/76 sayılı davanın, aralarındaki
hukuki irtibat nedeniyle 2010/12 esas sayılı dava ile birleştirilmesine, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2010/12 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 22.9.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri,
işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kurallar, dayanılan Anayasa kuralları
ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararlarında, 5429 sayılı Kanun'un 8. maddesinde yer alan,
istatistikî birimlerin kendilerinden istenen veri veya bilgileri, Başkanlığın
belirleyeceği şekil, süre ve standartlarda eksiksiz, doğru ve ücretsiz olarak
vermekle yükümlü oldukları kuralı ile bu yükümlülüğe uymayanların idari para
cezasıyla cezalandırılacaklarına ilişkin 54. maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendi hükmünün eşitlik ilkesi, temel hak ve hürriyetlerin niteliği, kişi
hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği, düşünce ve kanaat hürriyetine
ilişkin düzenlemelere aykırı olduğu; temel hak ve hürriyetlerin kanunla
sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı olamayacağı, kişilerin her ne sebeple ve amaçla olursa olsun düşünce ve
kanaatlerini açıklamaya zorlanması ve buna uymayanların idari yaptırımla karşı
karşıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edeceği
gerekçesiyle itiraz konusu kuralların, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 5., 10.,
11., 12., 13., 17., 19., 20., 24. ve 25. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
5429 sayılı Kanun'un 8. maddesinde Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanlığı tarafından istenen veri veya bilgileri istatistikî birimlerin
süresinde, eksiksiz, doğru ve ücretsiz olarak verme yükümlülüğü düzenlenmiştir.
Kanun'un 2. maddesinin (h) bendine göre istatistikî birim, yapılan sayım veya
örnekleme çalışmalarına konu olan, hakkında veri toplanacak gerçek ve tüzel
kişiler ile kurum ve kuruluşları ifade etmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve
demografik yapısına ilişkin resmi istatistikleri üretmekle sorumlu bir
kuruluştur. İstatistik, verilerin toplanması, düzenlenmesi ve uygun yöntemlerle
analiz edilerek sonuçların yorumlanması olarak tanımlanmaktadır. İstatistikten
söz edebilmek için önce 'veri'ye ihtiyaç vardır. Veriler, araştırma yapılacak
konu ile ilgili bilinen veya herhangi bir kaynaktan doğrudan ya da dolaylı
olarak elde edilen bilgilerdir. Resmi istatistikler için ihtiyaç duyulan
veriler ülkemizde iki yolla toplanmaktadır. Bunlardan ilki, kamu kurum ve
kuruluşlarının görevleri gereği tuttukları idari kayıtlardan verilerin
derlenmesi, diğeri ise ihtiyaç duyulan konularda istatistikî birimler ile
görüşülerek bilgi toplanmasını içeren sayım ve araştırmaların yapılmasıdır. Resmî
istatistikler ulusal planların yapılması ve bu planlara dayalı politikaların
oluşturulmasında kullanılan temel göstergeler olduğundan üretilen resmî
istatistiklerin doğru, kaliteli, güvenilir, karşılaştırılabilir, güncel,
tarafsız ve uluslararası standartlara uygun olması hayati önem taşımaktadır.
Resmî istatistiklerin dayanağını oluşturan veri ve bilgilerin ilgililer
tarafından doğru, eksiksiz ve zamanında verilmemesi halinde ihtiyaç duyulan
doğru ve güvenilir istatistiklerin üretilmesi mümkün olamayacaktır.
İtiraz konusu 8. madde hükmüyle sayım ve örnekleme çalışmalarına
konu olan istatistikî birimlere, ülkenin ekonomi, sosyal, demografi, kültür,
çevre, bilim, teknoloji ve ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki resmi
istatistikleri üretmek üzere, Anayasa'da belirlenen temel haklar ve ödevler
çerçevesinde, kendilerinden istenen veri veya bilgileri, Başkanlığın
belirleyeceği şekil, süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz
verme yükümlülüğü getirilmiş, bu yükümlülüğe uymayanların da 54. maddenin
ikinci fıkrasında gösterilen biçimde idarî para cezasıyla cezalandırılması
öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık devlettir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi de hukuksal
durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal
eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını
ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi
ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali
yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da
topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı
hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa
Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
İtiraz konusu kurallarla istatistiklerin kamu yararı için önemi
dikkate alınarak bireylere mecburi ve ücretsiz kamusal bir külfet yüklenmiştir.
Karşılaştırmalı hukukta da bazı ülkelerde bireylere istatistik amaçlı bilgi
verme yükümlülüğü getirildiği görülmektedir. Modern bir devlette kamu
hizmetlerinin planlanması ve kamu güvenliğinin sağlanabilmesi için bireylerin
kendileriyle ilgili pek çok bilgiyi kamu otoritelerine verme yükümlülüğü
bulunmaktadır. Bu bilgilerin istatistik amacıyla toplanmış olması bilgi
toplamayı kendiliğinden Anayasa'ya aykırı hale getirmez.
5429 sayılı Kanun'un 8. maddesinin eski düzenlemesini Anayasa
Mahkemesi 20.3.2008 tarih ve E.2006/167, K.2008/86 sayılı kararıyla, hiçbir
sınırlama öngörmeksizin istatistikî birimlere istenilen bilgileri verme
yükümlülüğü getirmesi nedeniyle Anayasa'nın 20. ve 25. maddelerine aykırı
bularak iptal etmiştir. Bu iptal kararından sonra 5813 sayılı Kanun'la getirilen
düzenleme ile 8. maddede bilgi verme yükümlülüğünün sınırı Anayasa'da
belirlenen temel hakların ve ödevlerin ihlal edilmemesi olarak belirlenmiştir.
Anayasa'nın 20. maddesinde herkesin özel hayatına ve aile yaşayışına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu; 24. maddesinde kimsenin dini inanç
ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; 25. maddesinde de herkesin düşünce
ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu, her ne sebep ve amaçla olursa olsun
kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı hüküm altına
alınmıştır. Bunlar gibi, Anayasanın diğer maddelerinde güvence altına alınan
hak ve ödevler gözetilerek bilgi talep edilebilecektir. İstenilen bilgilerin bu
nitelikte olduğunu düşünen istatistikî birimler, nedenini açıklayarak bilgi vermekten
kaçınabileceği gibi haklarında idari para cezası uygulanması halinde buna
itiraz ederek istenilen bilginin temel haklarını ihlal edecek nitelikte
olduğunu mahkemeler önünde de ileri sürebilirler.
5429 sayılı Kanun'un 54. maddesinin ikinci fıkrasında, istatistikî
birimlerin kendilerinden istenen bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın
belirlenen şekil ve sürede, eksiksiz ve hatasız olarak vermek zorunluluğuna
uyulmaması idari para cezası yaptırımına bağlanmıştır. Bu durumda dava konusu
iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde bireylerin temel haklarının
korunmasının idari ve adli makamların sorumluluğuna bırakıldığı görülmektedir.
İdari makamlar bireyin temel haklarını ihlal edecek şekilde bilgi talep etmeme
yükümlülüğündedirler. İdari makamların bu ödevini yerine getirmemesi halinde
istatistikî birimler haklarını yargı makamları önünde arayabileceklerdir. Bu
durumda itiraz konusu kurallarla bireyin hakları ile kamu yararı arasında makul
bir denge kurulduğu ve bireylerin haklarına ölçüsüz bir müdahaleye izin
verilmediği anlaşıldığından Anayasanın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine
aykırılık görülmemiştir.
Diğer taraftan istatistik biliminin doğası gereği bilimsel
yöntemlerle tespit edilen ilgili tüm kişi ve kurumlardan ayırım yapılmadan
bilgi istenebileceğinden kuralın Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik
ilkesine aykırı olduğu söylenemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kurallar Anayasa'nın 2., 10.,
20., 24. ve 25. maddelerine aykırı değildir iptal isteminin reddi gerekir. Bu
sonuca 8. madde açısından Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ ve Erdal
TERCAN; 54. maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi açısından Osman Alifeyyaz
PAKSÜT katılmamışlardır.
Konunun Anayasa'nın Başlangıcı ile 5., 11., 12., 13., 17. ve 19.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VII- SONUÇ
10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu'nun;
1- 25.11.2008 günlü, 5813 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle yeniden
düzenlenen 8. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ ile Erdal TERCAN'nın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2- 54. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA,
12.10.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
İtiraz konusu 8. maddeyle, daha önce Anayasa Mahkemesi'nin
E:2006/167, K:2008/86 sayılı kararıyla iptal edilen aynı mealdeki kural yeniden
düzenlenmiş ve iptal gerekçesindeki hususları karşılamak amacıyla maddeye 'Anayasada
belirtilen temel haklar ve ödevler çerçevesinde' ibaresi eklenerek,
bilgi verme yükümlülüğüne bir sınır getirilmeye çalışılmıştır.
Buna göre vatandaşlar (istatistiki birimler) istenilen bilgilerin
verilmesinin Anayasa'da belirtilen temel haklarını ihlal edeceği kanaatinde
iseler bilgi vermeyebilecekler ve bundan dolayı haklarında idari para cezası
uygulanmayacaktır.
Anayasa'nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesi belirtilmiştir.
Hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuk güvenliği, kişilerin idarece
sürekli yaptırım tehdidi altında tutulmalarına izin vermez.
İtiraz konusu kural, toplumsal ve özel hayatın tüm alanlarını
kapsayabilecek bilgi istemlerinden hangilerinin Anayasada belirtilen temel
hakları ihlal edeceğini, hangilerinin ise verilmek zorunda olduğunu bir yandan
idarenin, diğer yandan vatandaşların yorumuna bırakarak bu konuda belirsizlik
yaratmaktadır. Maddeye eklenen 'Anayasada belirtilen temel haklar ve ödevler
çerçevesinde' ibaresi malumun ilanı ve abesle iştigal dışında somut
bir güvence getirmemekte, Anayasa Mahkemesi'nin önceki iptal kararında
açıklanan sakıncaları gidermemektedir. Yasa bu konuda istatistiki bilgi talep
edilemeyecek alanları ve bunlara taalluk eden konuları açıkça belirtmiş veya bu
konuda Anayasaya paralel bir çerçeve çizmiş olmadığından, iptal istemine konu
olan kural uygulamada çok sayıda para cezasına ve bundan kaynaklanan
uyuşmazlıklara neden olabilecek, haksız uygulama sonucu para cezasına uğrayan
vatandaşlar yok yere dava açmak, avukat tutmak, harç ödemek gibi külfetlere
maruz kalacaklardır. Bunun, hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır. Çağdaş
hukuk devleti, idarenin hatalı uygulamalarının telafisi için gereken çabayı ve
bundan doğacak külfeti vatandaşına yükleyen değil, böyle durumlara
olabildiğince az sebebiyet veren devlettir.
Bu nedenlerle Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olan kuralın iptali
gerekmektedir.
Kuralın Anayasaya aykırılığı, bunun yaptırımı olarak 54. maddede
öngörülen idari para cezasını da vatandaşlar yönünden Anayasa'ya aykırı hale
getirdiğinden 54. maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinin de iptali gerekir.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
Mahkememizin 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu'nun 8. ve 54.
maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin Anayasa'ya aykırılığı istemi üzerine
vermiş bulunduğu 2006/167 Esas, 2008/86 Karar sayılı kararında;
'İstatistiki birimler, kendilerinden istenen veri veya bilgileri
başkanlığın belirleyeceği şekil süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak
ücretsiz vermekle yükümlüdür.' şeklindeki 8. madde düzenlemesini ve dolayısıyla
buna ceza tanzim eden 54. maddenin ikinci fıkrasını Anayasa'ya aykırı bulup
iptal ederken özetle ve kısaca; Madde de açıklayıcı bir düzenleme
bulunmadığını, istenecek bilgilerin kapsam ya da sınırlarının belirsizliği
ile, temel haklara ve özgürlüklere müdahale niteliği kapsamında olduğu
anlaşıldığından özel yaşamın gizliliği ve düşünce kanaat açıklaması sonucu
doğurabilecek bu belirsizliğin bireyin idareye karşı korumasız
bırakması ile Anayasa'nın özel hayatın gizliliği ve düşünce ve kanaat
özgürlüğünü koruyan hükümlerine aykırılığı nedeniyle iptal ettiği
görülmektedir.
Aynı kural 25.11.2008 tarihinde bu kez istatistiki birimler
ülkenin ''ihtiyaç duyulan alanlardaki resmi istatistikleri üretmek üzere yeni
alan belirterek ve de Anayasa'da belirtilen temel hak ve ödevler
çerçevesinde kendilerinden istenen veri veya bilgileri'' ücretsiz
vermekle yükümlüdür diyerek yani sınırlama da yaparak Mahkemenin iptal kararına
uygun bir düzenleme yapıldığı kanaati ile tekrar yasalaştırılmıştır.
Anayasa'nın 2. kısmını oluşturan temel hak ve ödevler, 2.
bölümünde mahkemenin önceki iptal kararında değinip iptale esas aldığı özel
hayatın gizliliği ve düşünce ve kanaat hürriyetini içerdiği gibi 3. bölümünde
sosyal ve ekonomik hak ve ödevleri 4. bölümünde de siyasal hak ve ödevleri
kapsama almaktadır.
İptali istenen kural da, önceki iptal edilen kurala
'Anayasa'da belirlenen temel haklar ve ödevler çerçevesinde' diye eklenen yeni
ibarenin; bu hali ile, kurala bir sınırlama alanı mı yoksa genişleme alanı mı
yarattığı anlaşılamamıştır. Türk Dil Kurumu yayını Türkçe sözlük 2009 basımında
'çerçeve' kelimesi bir konunun bir düşünce alanının sınırları veya bu sınırlar
içindeki alanı' ifade eder demektedir. O halde 8. madde kuralı, 'temel hak ve
ödevler çerçevesinde' diyerek bu kapsama giren her konuda yani Anayasa'nın 12.
ve 74. maddeleri dahil arasındaki her konuda, Türkiye İstatistik Kurumu'nca
bilgi talep edebilme hakkını yaratıp cevap verme yükümlülük ve sınırlarını bu
şekilde belirlediği söylenebilecektir.
Bu da hali ile iptali istenen yeni düzenlemeden, önceki iptal
kararımıza esas, istenen bilgilerin temel hak ve özgürlüklere müdahale ve özel
yaşamın gizliliği ve kanaat açıklaması zorunluluğuna neden OLMAYACAĞININ
anlaşılması mümkün olmadığı gibi soruların bu kapsamda sunulmasına da olanak
verdiğinin anlaşılması mümkün gözükmektedir.
Bu lafzî yorum hataları getirebilecek belirsizlik içeren ve önceki
iptal kararını adeta genişleten düzenlemeye ilişkin Mahkememiz çoğunluk
görüşüne, bu yönüyle katılmak mümkün olmamıştır.
Kamu güvenliğinin sağlanması, kamu hizmetlerinin planlanması,
doğru ve güvenilir istatistik bilgilerin üretilmesi ve bu sayede planlı
kalkınmanın, sosyal, adil hukuk devletinin, maddi ve manevi varlığı gelişmiş
toplum yaratılmasının sağlanması için devletin veri toplaması, bilgi edinilmesi
kaçınılmazdır. Sorulana külfet gibi gelebilecek bu yükümlülükten herkesin
istifade payının da olabileceği muhakkaktır.
Devleti bu görevini yaparken bireye nesne ya da araç gibi muamele
etmemeli, Anayasa'nın 5. maddesi ile tanınan varlığını, manevi kişiliğini
serbestçe ve sorumlu bir şekilde geliştirecek bir alan bırakmalı ve müdahil
olmamalıdır.
Düzenlemenin açıkça sayılarak ilgili 'temel hak ve özgürlük
alanlarını İHLAL ETMEKSİZİN istenilen veri ve bilgiler toplanır' demesi
gerekeceği yerde, temel hak ve ödevler çerçevesinde soru sorar cevap alırım
denebileceğinin anlaşılması metodolojik yorum hatası yaratacaktır. Yasal düzenlemelerde
lafzî ve amaçsal yorumlar şüphe götürmeyecek netlikte birbirlerine yakın olup
örtüşmelidir. Yasa'nın gerekçesinde de temel hakları ihlal etmeme kasdının
anlaşılabileceğine ilişkin bilgiye ulaşılamamıştır.
Mukayeseli hukuka baktığımızda devletlerin gerçek ya da tüzel
kişilerden kamusal yarar içeriği ile bilgi almasına bir engel gözükmemekte,
ancak alınacak bilginin öncelikli hangi amaçla alındığı konusunda bilgilendirme
yapılması, bilgilerin işlenmesi ve kullanılması sırasında kişisel bilgilerin
saklanması, transferi gibi konularda bireye tanınan rıza, yetki hakları ve
doğal olarak AİHS'nin 8. maddesinde yer alan özel ve aile hayatına
saygı hakkının getirdiği güvenceninde bir koruma alanı yarattığı görülmektedir.
Kaldı ki Anayasamızın 5982 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesi de
kişisel verilerin korunmasını, silinmesini ve kişinin ancak AÇIK RIZASI ile
işlenebileceğini ifade etmektedir. Bu düzenleme ile bir veri tablosuna
işlenmesine izin vermediği bir cevabın sorusunun sorulabilirliği, sınırlama
alanı dışında dahi olsa hukukiliği tartışılabilir durumdadır.
Türkiye İstatistik Kanunu 13. maddesi topladığı verinin gizli
olabileceğini de kabul etmekte ama gizliliği, bireyin korunan özelinden değil,
kendi perspektifinden bakarak bilginin istatistiksel sonuçlarına atıfta
bulunarak yapmaktadır.
Gizli bilgilerin izinsiz, yetkisiz başkalarına ulaşması halinde
olacaklar özel yaşamın korunması kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi açık
özgürlük ihlalleri yaratabilecektir.
Anayasamızın 3. bölümünde yer alan sosyal ve ekonomik hakların
dahi nispeten günümüzde temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmeye
başladığı düşünüldüğünde, geniş bir yelpazede yer alan hak ve özgürlükler
çerçevesinde denildiğinde hangi temel hakkın yasal bir sınırlama alanı içinde
kaldığını belirlemek mümkün olmayabilecek neticede konu yargısal çözüm
gerektirecek, birey karşılaştığı yaptırımı aşmak için hak aramaya
zorlanacaktır. Kuralın anayasal doğruluk ilkelerine uygun olarak yasada yer
alması gerekirken, ihlalin varlığı ya da yokluğunun denetimi mahkemelere
yaptırtılacaktır.
Özel ve aile hayatına müdahale kamu güvenliği ülkenin ekonomik
refahı vb nedenlerle mümkün olacak ise de, bunun Anayasa'nın 13. maddesinde
belirlenen sınırlar içinde olacağı tabiidir. Hak arama özgürlüğü bir temel hak
olsa da, durup dururken soruya cevap vermeyen, eksik ya da hatalı verene suç
işlemiş değerlendirmesi ile ceza verip kaldırmasının temini için yargı yoluna
başvurmaya zorlamak, hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.
Kamu güvenliği ve planlı kalkınma verileri için istatistik bilgi
ve veri toplamak amaçlandığında birey hakları ve kamu yararı arasında kurulacak
bir dengenin varlığından söz edebilmek için, devlet önce gerekli bilgileri
herkese açık, gizli olmayan özel ya da tüzel kişi kaynaklarından öğrenmeli ve
edinilmesinde zorluk çekilen bazı hassas konularda da gönüllülük, rıza ya da
ücret teklifi gibi usullerinin kullanılmasında anayasal engel bulunmamaktadır.
Kaldı ki, kamu yararı ve kamu düzeninin kurulması için ceza
yargılamasında maddi gerçeğin bulunması yolunda tanığa kamusal görevi için
ücret takdir edildiği de gözden uzak tutulmamalıdır.
İptali istenen kuralın, cevap verme ödevi yerine getirmeyenler
yönünden muhatabı derhal ceza yaptırımı ile karşılamak yerine, öncelikle
bireyin davranış düzenine ve iradesine izin verecek yapıda olup birey ile kamu
yararı arasında denge kurmaması hukuk devleti ilkesine aykırılık içerir.
Kural ile, kamu gücü kullanarak amaca ulaşmada kullanılan yol,
kamu düzeni için gerekli olsa da alternatifleri karşısında bu yolun EN
ELVERİŞLİ yol olduğu söylenemeyeceği için kural Hukuk Devletinin belirlilik
ilkesine tam uygunluk sağlamadığı, temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahale
içeriği taşıdığından Anayasa'nın 2. ve 20. maddesine aykırıdır.
Açıklanan nedenler ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Erdal
TERCAN
|