ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2008/28
Karar Sayısı : 2010/30
Karar Günü : 4.2.2010
R.G. Tarih-Sayı :
21.06.2010-27619
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN:Danıştay Altıncı Dairesi
İTİRAZIN KONUSU:10.7.2004 günlü, 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14. maddesinin beşinci fıkrasının Anayasa'nın
123. ve 127. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline ve yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 12.9.2005 günlü ve 05.866
sayılı kararının iptali istemiyle, İzmir Valiliğince açılan davanın reddi
yolunda verilen idare mahkemesi kararının bozulması istemiyle yapılan temyiz
başvurusunda, Danıştay 6. Dairesi itiraz konusu kuralın iptali istemiyle
Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
10.7.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun
beşinci fıkrasının iptali istenilen 14. maddesi şöyledir:
'Büyükşehir belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü belediye
meclisi kararlarını, yedi gün içinde gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek
üzere belediye meclisine iade edebilir.
Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden görüşülmesi
istenip de büyükşehir belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla
ısrar edilen kararlar kesinleşir.
Büyükşehir belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen
kararlar aleyhine (...) idari yargıya başvurabilir.
Kararlar, kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde
mahallin en büyük mülki idare amirine gönderilir. Mülki idare amirine
gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez.
Mülki idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine on gün
içinde idari yargı mercilerine başvurabilir.
İlçe ve ilk kademe belediye meclislerinin bütçe ve imarla ilgili
olanlar dışındaki kararları dayanak belgeleriyle birlikte büyükşehir belediye
başkanına gönderilir. Büyükşehir belediye başkanı, yedi gün içinde, gerekçesini
de belirterek hukuka aykırı gördüğü kararların yeniden görüşülmesini
isteyebilir. İlgili meclis, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kararında
ısrar ederse karar kesinleşir.
Kesinleşen kararlar yedi gün içinde büyükşehir belediyesine
gönderilir. Belediye başkanı, kesinleşen kararın iptali için on gün içinde
idari yargı merciine başvurabilir.
Büyükşehir kapsamındaki ilçe ve ilk kademe belediye meclisleri
tarafından alınan imara ilişkin kararlar, kararın gelişinden itibaren üç ay
içinde büyükşehir belediye meclisi tarafından nazım imar planına uygunluğu
yönünden incelenerek aynen veya değiştirilerek kabul edildikten sonra
büyükşehir belediye başkanına gönderilir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 123. ve 127. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla 29.4.2008 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,yürürlüğü
durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Genel Açıklama
Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir
bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği öngörüldükten sonra, idarenin kuruluş ve
görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı hükme
bağlanmış, kamu tüzelkişiliğinin, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği
yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmiş ve idari yapı içinde yer alan
kurumların bir bütünlük içerisinde çalışması öngörülmüştür. Bu kurumların,
idarenin bütünlüğü ilkesinin gereği olarak denetlenmeleri hiyerarşik denetim ve
idari vesayet yoluyla gerçekleştirilebilmekte ve burada geçen 'İdare' kavramı
da, sadece merkezi idareyi ve onun taşradaki uzantılarını değil, yerel
yönetimleri ve kamu tüzel kişiliğine sahip çeşitli kamu kurumlarını ve bütün bu
teşkilatın personelini de kapsamaktadır.
İdarenin bütünlüğü, tekil devlet modelinin yönetim alanındaki
temel ilkesidir. Bu ilke, idari işlev gören ayrı hukuksal statülere bağlı
değişik kuruluşların bir bütün oluşturduğunu anlatmaktadır. İdarenin bütünlüğü,
merkezin denetimi ve gözetimi ile hayata geçirilmekte ve yönetimde bütünlüğü
sağlamak için başlıca üç hukuksal araç, hiyerarşi, yetki genişliği ve idari
vesayet kullanılmaktadır. Bunlardan idari vesayet, merkezi yönetim ile yerinden
yönetim kuruluşları arasındaki bütünleşmeyi sağlamakta, ayrışmayı,
farklılaşmayı ve kopmayı önlemektedir.
Anayasa'nın 'Mahalli idareler' başlıklı 127. maddesinin birinci
fıkrasında, mahalli idarelerin; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar
organları, kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu
tüzelkişileri oldukları, kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin, yerinden
yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği; beşinci fıkrasında ise
merkezî idarenin, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir.
Yerel yönetimlere idari ve mali özerklik tanınmış olmasına karşın,
1924 yılından itibaren Anayasalarımızda, merkezi yönetime, yerinden yönetim
kuruluşlarını denetleme yetkisi verilmiş ve bu yetki Anayasa'da idari vesayet
olarak somutlaştırılmıştır.
Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan hükme göre
idari vesayet; merkezî idarenin, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde sahip
olduğu yetkidir. Bu fıkrada, merkezi yönetim yerel yönetimler üzerinde idari
vesayet' ... yetkisine sahiptir.'denilerek, merkezi
idarenin yerel yönetimler üzerinde vesayet yetkisini kullanıp kullanmayacağı
yasa koyucunun takdirine bırakılmamıştır.Ayrıca fıkradaki idari
vesayet yetkisinin, hukuka uygunluk denetiminin yanında yerindelik denetimini
de içerdiği açıktır.
Vesayet makamınca vesayet yetkisi kullanılırken, işlemler üzerinde
iptal, onama, erteleme, izin, tekrar görüşülmesini isteme, düzeltme gibi
çeşitli denetim usulleri uygulanabilmektedir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında,Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında,
mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu
görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların
gereği gibi karşılanması amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için merkezi
idareye yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisi tanındığı; idarenin
bütünlüğü ilkesinin sağlanmasına yönelik olarak merkezi idareye tanınan ve
çerçevesi Anayasa'da çizilmiş bulunan söz konusu yetkinin, iptali istenilen
kural ile yalnızca yargı mercileri aracılığıyla gerçekleştirilecek hukuka
uygunluk denetimi ile sınırlandırılmasının vesayet yetkisini etkisizleştirdiği,
dolayısıyla etkin bir biçimde kullanılmasını imkansız hale getirdiği, bunun da
Anayasa'nın, idarenin bütünlüğüne ve idari vesayet yetkisine ilişkin
ilkelerine, dolayısıyla 123. ve 127. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri
sürülmüştür.
10.7.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun beşinci
fıkrasının iptali istenilen 14. maddesinde büyükşehir belediye meclisi
kararlarının kesinleşme ve yürürlüğe girme yöntemi gösterilmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında, büyükşehir belediye başkanının,
hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden
görüşülmek üzere yedi gün içinde meclise iade edebileceği; ikinci fıkrasında,
yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden görüşülmesi istenip de
büyükşehir belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilen
kararların kesinleşeceği; üçüncü fıkrasında büyükşehir belediye başkanının,
meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine idari yargıya başvurabileceği;
dördüncü fıkrasında kararların kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün
içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderileceği, mülkî idare amirine
gönderilmeyen kararların yürürlüğe girmeyeceği; iptali istenilen beşinci
fıkrasında mülkî idare amirinin hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine on gün
içinde idarî yargıya başvurabileceği; altıncı fıkrasında ilçe ve ilk kademe
belediye meclislerinin bütçe ve imarla ilgili olanlar dışındaki kararlarının
dayanak belgeleriyle birlikte büyükşehir belediye başkanına gönderileceği,
büyükşehir belediye başkanının, yedi gün içinde, gerekçesini de belirterek
hukuka aykırı gördüğü kararların yeniden görüşülmesini isteyebileceği, ilgili
meclisin, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kararında ısrar etmesi durumunda
kararın kesinleşeceği; yedinci fıkrasında kesinleşen kararların yedi gün içinde
büyükşehir belediyesine gönderileceği, belediye başkanının, kesinleşen kararın
iptali için on gün içinde idari yargı merciine başvurabileceği, son fıkrasında
ise büyükşehir kapsamındaki ilçe ve ilk kademe belediye meclisleri tarafından
alınan imara ilişkin kararların, kararın gelişinden itibaren üç ay içinde
büyükşehir belediye meclisi tarafından nazım imar planına uygunluğu yönünden
incelenerek aynen veya değiştirilerek kabul edildikten sonra büyükşehir
belediye başkanına gönderileceği belirtilmektedir.
İtiraz başvurusuna ilişkin 12.03.2008 günlü kararın verilmesinden
sonra, 22.03.2008 günlü, 26824 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5747
sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu'nun 14. maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilmiş, itiraz
konusu beşinci fıkrasında geçen 'on gün içinde' ibaresi fıkra metninden
çıkarılmış, altıncı ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmış, sekizinci
fıkrasının sonuna 'Üç ay içinde büyükşehir belediye meclisinde görüşülmeyen
kararlar onaylanmış sayılır.' cümlesi eklenmiştir.
Buna göre, beşinci fıkraya ilişkin iptal isteminin 'on gün içinde'
ibaresine yönelik kısmı hakkındaKARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINAkarar
verilmesi gerekmektedir.
5216 sayılı Kanunun Büyükşehir belediye meclisi kararlarının
kesinleşme ve yürürlüğe girme yönteminin gösterildiği 14. maddesinin iptali
istenilen beşinci fıkrasında, merkezi idareye, büyükşehir belediye meclisi
kararları aleyhine idari yargı mercilerine başvurma yetkisi verildiği görülmektedir.
Açıklanan duruma göre, maddenin beşinci fıkrasında yer alan,'Mülkî
idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine ' idarî yargıya
başvurabilir.'biçimindeki kuralın, merkezi idarece Anayasa'nın 127.
maddesinde çizilen çerçeve içinde kullanılması gereken, idarenin bütünlüğü
ilkesinin gerektirdiği bir vesayet yetkisini içermediği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, iptali istenilen beşinci fıkranın'Mülkî idare
amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine ' idarî yargıya başvurabilir.'ibaresi
Anayasa'nın 123 ve 127. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Haşim KILIÇ,Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Serruh KALELİ ile
Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
10.7.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14.
maddesinin;
1- Beşinci fıkrasında yer alan '' on gün içinde '' ibaresine
yönelik itiraz başvurusu hakkında, 4.2.2010 günlü, E. 2008/28, K. 2010/30
sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu ibareye
ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA,
2- Beşinci fıkrasının kalan bölümüne ilişkin iptal hükmünün
yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle bu bölümün YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE,
4.2.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VII- İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında,'Kanun, kanun
hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez'denilmektedir. 2949 sayılı Yasa'nın 53.
maddesinin dördüncü fıkrasında da bu kural tekrarlanmakta, maddenin beşinci
fıkrasında ise, Anayasa Mahkemesi'nin, iptal sonucunda meydana gelecek hukuksal
boşluğu, kamu düzenini tehdit veya kamu yararını ihlal edici mahiyette görmesi
halinde, dördüncü fıkradaki hükmü uygulayacağı belirtilmektedir.
10.7.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14.
maddesinin beşinci fıkrasının'Mülki idare amiri hukuka aykırı gördüğü
kararlar aleyhine ' idari yargı mercilerine başvurabilir.' hükmününiptali
nedeniyle doğan hukuksal boşluk, kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal
edici nitelikte görüldüğünden, iptal kararının, kararın Resmî Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VIII- SONUÇ
A- 10.7.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun
14. maddesinin;
1- Beşinci fıkrasında yer alan '' on gün içinde '' ibaresi,
6.3.2008 günlü, 5747 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla
madde metninden çıkarıldığından, bu ibareye ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM
HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
2- Beşinci fıkrasının kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Serruh KALELİ ile
Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- İptal edilen fıkranın kalan bölümünün doğuracağı hukuksal
boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4.2.2010 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14. maddesinde,
Büyükşehir Belediye Başkanı'nın hukuka aykırı gördüğü belediye meclisi
kararlarını yedi gün içinde gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere
belediye meclisine iade edebileceği, yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar
ile yeniden görüşülmesi istenip de büyükşehir belediye meclisi üye tam
sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilen kararların kesinleşeceği, büyükşehir
belediye başkanının meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine idari
yargıya başvurabileceği, kararların kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi
gün içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderileceği, mülkî idare
amirine gönderilmeyen kararların yürürlüğe girmeyeceği belirtildikten sonra,
itiraz konusu beşinci fıkrada da mülkî idare amirinin hukuka aykırı gördüğü
kararlar aleyhine idari yargı mercilerine başvurabileceği öngörülmüştür.
Böylece, belediye meclisi kararları üzerinde büyükşehir belediye başkanı
tarafından gerçekleştirilebilecek bir tür iç denetime olanak sağlanmış, bunun
yanında mülkî idare amirine gönderilmeyen kesinleşmiş belediye meclisi
kararlarının yürürlüğe girmeyeceği ve mülkî idare amirinin, hukuka aykırı
gördüğü kararlar aleyhine hak veya menfaatinin ihlâl edilmiş olması gibi bir
koşul da aranmaksızın idari yargıya başvurabileceği hükme bağlanarak,
zayıflatılmış da olsa vesayet yetkisine yer verilmiştir.
Yerel yönetimlerin merkezi idare tarafından kanunların öngördüğü
yetki ve kapsam içinde denetlenmeleri yetkisini içeren idari vesayet,
Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre
merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahiptir. Bu bağlamda vesayet, merkezi idareye 'görev' değil
'yetki' olarak verildiğinden mutlak bir kullanım zorunluluğu içermez. Bu
durumda, vesayet yetkisinin anayasada belirtilen amaç ve çerçeve içinde kalmak
koşuluyla kapsam ve sınırının belirlenmesi yasakoyucunun takdiri içinde
bulunduğundan yerel yönetimlerin tüm işlemlerinin idari vesayete bağlı
tutulmasının anayasal bir gereklilik olduğu ileri sürülemez. Yerel yönetimlerin
özerkliği asıl olup, Anayasa ile güvence altına alındığından bu özerkliği
ortadan kaldıracak veya etkisiz kılacak düzenlemelerin Anayasa'ya aykırılık
oluşturacağı açık ise de onu güçlendirmek amacıyla vesayet yetkisine getirilen
sınırlandırmaların Anayasa ile uyum içinde olmadığından söz edilemez. İdarenin
bütünlüğünün sağlanabilmesi için merkezi yönetime tanınan vesayet yetkisinin
aşırı biçimde kullanılması, yerel yönetimlerin özerkliğini etkisiz hale
getireceğinden, bu yetkinin kullanılmasının sınırları, Anayasa ile çizilerek
özerklik Anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.
İtiraz konusu kural ile kesinleşmiş belediye meclisi kararlarının
mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderilmeden yürürlüğe girememesi ve
mülkî idare amirinin genel hükümlere göre yargıya başvurması olanaklı iken,
hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idari yargıya başvurabileceği
vurgulanarak dava ehliyetinin araştırılmasına da gerek bırakmayacak biçimde
yargısal denetim yolunun açılması, vesayet yetkisinin sınırlarının
daraltılmakla birlikte tümüyle de ortadan kaldırılmadığını göstermektedir. Kaldı
ki, bu yetkinin kullanılma biçiminin saptanması, Anayasal çerçeve aşılmamak
koşuluyla yasa koyucuya ait olduğundan, zaman içinde ortaya çıkabilecek
gereksinmeler doğrultusunda farklı düzenlemeler yapılarak daha güçlü bir
vesayet yetkisinin tanınması da olanaklıdır.
Ayrıca anılan yetkinin konusu, sadece belediye meclisi
kararlarıyla sınırlı olmadığından, bu yetkinin belediyelerin diğer idari
işlemleri üzerinde de kullanılmasına Anayasal engel bulunmamaktadır. Çeşitli
yasalarda vesayet yetkisi içeren kuralların yer alması da bu hususu
doğrulamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Kural'ın Anayasa'ya aykırı bir yönü
bulunmadığından başvurunun reddi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
10.07.2004 günlü, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14.
maddesinin beşinci fıkrasında 'Mülki idare amiri hukuka aykırı gördüğü kararlar
aleyhine on gün içinde idari yargı mercilerine başvurabilir' denilmektedir.
Anayasa'nın 123. maddesinde idarenin bütünlüğü ilkesi
öngörülmekte, 127. maddesinin beşinci fıkrasında ise merkezi idarenin yerel
yönetimler üzerindeki vesayet denetimi düzenlenmektedir.
Anayasa'nın 'Mahalli İdareler' başlıklı 127. maddesinin beşinci
fıkrasında 'Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahiptir.' hükmü yer almıştır.
Görüldüğü gibi Anayasa, yerel yönetim idareleri ile merkezi idare
arasındaki bütünlük ve uyumun sağlanabilmesi için merkezi idareye yerel
yönetimlerin iş ve işlemleri üzerinde idari vesayet denetimi yapma yetkisi
vermekte ve bu yetkinin esas ve usullerinin yasa ile düzenlenmesini
öngörmektedir.
Yerinden yönetim idareleri varlıkları Anayasa ve Yasalarla güvence
altına alınmış olan, seçilmiş organları, ayrı bütçe ve malvarlığına sahip özerk
tüzel kişilerdir. Dolayısıyla Anayasa'nın 127. maddesinde yer alan idari
vesayet yetkisi yerel yönetimlere tanınmış ve güvence altına alınmış bulunan
özerkliğin bir istisnasıdır.
Bu durumda bu yetkinin Anayasa'da belirtilen amaç ve çerçeve
içinde kalmak koşuluyla kapsam ve sınırlarının belirlenmesi yasakoyucunun
takdiri içinde olup, yerel yönetimlerin bütün işlemlerinin idari vesayete bağlı
tutulmasının anayasal bir gereklilik olduğu söylenemez.
İtiraz konusu 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 14.
maddesinin beşinci fıkrasında yer alan hüküm; Anayasa'nın 123. ve 127.
maddelerine uygun bir şekilde idarenin vesayet yetkisini idarenin bütünlüğünü
sağlamaya yönelik olarak, aynı zamanda demokratik toplum yapısının öngördüğü
şekilde düzenlendiği açıktır.
Açıklanan nedenle iptali istenilen kural Anayasa'ya uygun olup,
iptal isteminin reddi gerektiği düşüncesi ile karara katılmıyorum.