ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2006/95
Karar Sayısı : 2009/144
Karar Günü : 15.10.2009
R.G. Tarih-Sayı :08.01.2010-27456
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyeleri Ali TOPUZ, Haluk KOÇ ile birlikte 116 Milletvekili
(Esas Sayısı: 2006/95)
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Denizli Vergi Mahkemesi (Esas
Sayısı: 2007/70)
2- Konya Vergi Mahkemesi
(Esas Sayısı: 2007/101)
3- Danıştay Dördüncü Dairesi
(Esas Sayısı: 2008/67)
4- Ankara İkinci Vergi Mahkemesi (Esas Sayısı: 2008/69)
5- Sakarya Vergi Mahkemesi(Esas Sayısı: 2009/14)
6- İstanbul Onbirinci Vergi Mahkemesi
(Esas Sayısı: 2009/60)
DAVA ve İTİRAZLARIN KONUSU:
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un:
A- 1. maddesiyle değiştirilen 31.12.1960 günlü, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan 40.000 YTL'den fazlasının
40.000 YTL'si için 9.190 YTL, ifadesinden sonra gelen '' fazlası %35 oranında
'' ibaresinin, 'ücret gelirleri' yönünden,
B- 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 69. maddenin
birinci fıkrasının sonunda yer alan;
1- '' (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) '' ibaresinin,
2- '... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...' ibaresinin,
C- 15. maddesinin;
1- (1) numaralı bendinin, 'ücret gelirleri' yönünden,
2- (2) numaralı bendindeki '2' rakamının,
Anayasa'nın 2., 10., 11. ve 73. maddelerine aykırılığı savıyla
iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- Dava ve İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen ve dava konusu
kuralın da yer aldığı 103. maddesi şöyledir;
' Gelir vergisine tabi gelirler;
7.000 YTL'ye kadar % 15
18.000 YTL'nin 7.000 YTL'si için 1.050 YTL, fazlası % 20
40.000 YTL'nin 18.000 YTL'si için 3.250 YTL,
fazlası
% 27
40.000 YTL'den fazlasının 40.000 YTL'si için 9.190 YTL, fazlası
% 35 oranında vergilendirilir.'
2- 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle eklenen ve dava/itiraz
konusu kuralların da yer aldığı geçici 69. maddesi şöyledir;
' Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri; 31/12/2005 tarihi
itibarıyla mevcut olup, 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri yatırım
indirimi istisnası tutarları ile;
a) 24/4/2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden
düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 9/4/2003 tarihli ve 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmadan
önceki ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri çerçevesinde başlanılmış yatırımları
için belge kapsamında 1/1/2006 tarihinden sonra yapacakları yatırımları,
b) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mülga 19 uncu maddesi
kapsamında 1/1/2006 tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili olarak,
yatırımla iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edip bu tarihten sonra
yapılan yatırımları,
nedeniyle, 31/12/2005 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat
hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi istisnası tutarlarını, yine
bu tarihteki mevzuat hükümleri (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) çerçevesinde sadece
2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından indirebilirler.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.'
3- 30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un dava/itiraz konusu
kuralların da yer aldığı 15. maddesi şöyledir;
' Bu Kanunun;
1) 1 inci maddesi 1/1/2006 tarihinden itibaren elde edilen
gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
2) 2, 3, 11, 12, 13 ve 14 üncü maddeleri 1/1/2006
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
3) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde ve başvuru kararlarında Anayasa'nın 2., 10., 11.
ve 73. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi içtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince 17.7.2006,
7.5.2007, 22.11.2007, 22.7.2008, 5.8.2008, 26.2.2009 ve 9.9.2009 günlerinde
yapılan ilk inceleme toplantılarında dosyalarda bir eksiklik bulunmadığından
işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİ
A- 2006/95 esas sayılı davanın ilk inceleme
toplantısında, 30.03.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
1- 1. maddesiyle değiştirilen 31.12.1960 günlü, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesindeki '40.000 YTL'den fazlasının 40.000
YTL'si için 9.190 YTL,' ifadesinden sonra gelen '... fazlası % 35 oranında ''
ibaresinin ücret gelirleri yönünden,
2- 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa'ya eklenen, geçici 69.
maddenin birinci fıkrasının sonundaki '... sadece 2006, 2007 ve 2008
yıllarına ait ...' ibaresinin,
3- 15. maddesinin;
a- (1) numaralı bendinin ücret gelirleri yönünden,
b- (2) numaralı bendindeki '2' rakamının,
yürürlüğünün durdurulması isteminin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE, 17.7.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
B- 2007/101 ve 2009/60 esas sayılı itiraz başvurularına ilişkin ilk
inceleme toplantılarında, 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu'na 30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle eklenen Geçici
Madde 69'un birinci fıkrasında yer alan '' (vergi oranına ilişkin hükümler
dahil) '' ibaresinin yürürlüğünün durdurulması isteminin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE, 22.11.2007, 9.9.2009 günlerinde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C- 2008/67 esas sayılı itiraz başvurusuna ilişkin ilk inceleme
toplantısında, 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle eklenen Geçici Madde 69'un
birinci fıkrasının sonunda yer alan '... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına
ait ...' ibaresinin yürürlüğünün durdurulması isteminin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE, 22.7.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARLARI
A- 30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 15. maddesinin (2)
numaralı bendindeki (2) rakamının iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan
2007/70 ve 2008/69 esas sayılı itiraz başvurularına ilişkin davaların;
B- 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na 30.3.2006
günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle eklenen Geçici Madde 69'un
birinci fıkrasının sonunda yer alan '... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına
ait ...' ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan 2008/67 ve
2009/14 esas sayılı itiraz başvurularına ilişkin davaların;
C- 31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle eklenen Geçici Madde 69'un
birinci fıkrasının sonunda yer alan '' (vergi oranına ilişkin
hükümler dahil) '' ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan
2007/101 ve 2009/60 esas sayılı itiraz başvurularına ilişkin davaların;
Aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2006/95 esas sayılı dava
ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esaslarının kapatılmasına, esas
incelemenin 2006/95 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 7.5.2007,
5.8.2008, 22.7.2008, 26.2.2009, 9.9.2009 ve 15.10.2009 günlerinde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin
raporlar, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 5479 Sayılı Yasa ile
Değiştirilen 103. Maddesinde Yer Alan '40.000 YTL'den fazlasının 40.000 YTL'si
için 9.190 YTL,' İbaresinden Sonra Gelen '' fazlası % 35 oranında '' İbaresinin
Ücret Gelirleri Yönünden İncelenmesi
1- Kuralın Anlam ve Kapsamı
5479 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle 193 sayılı Yasa'nın 103.
maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesi 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak
üzere değiştirilerek, ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde vergi oranlarında
beş puan indirim uygulaması kaldırılmak suretiyle ücret gelirleri ile ücret
dışı gelirlerin vergilendirilmesinde uygulanan iki vergi tarifesi yerine,
ücret gelirleri de diğer gelir unsurlarıyla aynı nitelikte kabul edilmek
suretiyle, tek tarife uygulamasına geçilmiştir. Tarifedeki gelir dilimleri
beşten dörde indirilmiş, gelir dilimlerinin tutarları yükseltilerek
değiştirilmiştir.
Yeni tarifenin ilk iki diliminde beşer puan indirim yapılmak
suretiyle, %15 ve %20 oranları getirilerek, ücret dışı gelirler önceki
tarifenin ücret gelirleri oranlarıyla eşitlenmiştir. Üçüncü dilimde ücret
gelirleri yönünden önceki tarifede %25 olan vergi oranı %27'ye çıkarılmış,
ücret dışı gelirler yönünden ise %30'dan %27'ye indirilmiştir. Bu dilimde
önceki tarifede 30.000 lira olan üst sınır yeni tarifede 40.000 liraya
çıkarılmıştır.
Dördüncü dilimde ise ücret gelirleri yönünden önceki tarifede %30
olan vergi oranı %35'e çıkarılmış, ücret dışı gelirler yönünden ise %35
oranı korunmuştur. Önceki tarifede ücret gelirleri yönünden 78.000 lira fazlası
için %35, ücret dışı gelirlerde ise %40 olarak uygulanan vergi oranları yeni
tarifede beşinci dilim kaldırılmak suretiyle, 40.000 liradan fazlası hem ücret
gelirlerinde hem de ücret dışı gelirlerde aynı olmak üzere, %35 olarak
belirlenmiştir.
Önceki tarifede, ilk dilimde 6.600 liraya kadar uygulanan %15
oranı yeni tarifede 7.000 liraya kadar uygulanacaktır. Bu dilimde ücretliler
yönünden 400 liralık bir matrah farkı söz konusudur. İkinci dilimde önceki
tarifede 6.600-15.000 arası %20 oranına tabi tutulurken yeni tarifede bu
dilimin üst tutarı 18.000 lira olarak belirlenmiştir. Bu dilimde de ücretliler
açısından (18.000-15.000) 3.000 liralık bir matrah farkı doğmaktadır. Üçüncü
dilimde, önceki tarifede 15.000-30.000 arası %25 oranında vergilendirilirken yeni
tarifede 18.000-40.000 arası vergi oranı %27'ye çıkarılmıştır. Dolayısıyla
(30.000-18.000) 12.000 lira matrah farkının bu dilimde ücretliler aleyhine
vergilendirilmesi düzenlenmiştir.
Dördüncü dilimde ise 40.000 lira ve fazlası matrahın vergi oranı
%35 olarak belirlenmiştir. Böylece, önceki tarifede ücret gelirleri yönünden
78.000 lira fazlası için uygulanan %35 oranı, yeni tarifede 40.000 liraya
çekilerek (78.000-40.000) 38.000 lira matrah farkının yine ücretliler aleyhine
vergilendirilmesi öngörülmüştür.
193 sayılı Yasa'nın 103. maddesinde yer alan vergi tarifesinin
gelir dilim tutarları aynı Yasa'nın mükerrer 123. maddesinde yer alan kurala
göre, her yıl bir önceki yıla ilişkin yeniden değerleme oranında artırılmak
suretiyle tespit edilmektedir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu bu suretle tespit edilen
tutarları yüzde 50'sine kadar artırmaya veya indirmeye yetkilidir.
193 sayılı Yasa'nın 94. - 98. maddelerinde, ücret ödemeleri
üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılacağı ve yapılan kesintilerin ödemeyi
yapanlarca vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edileceği, vergi kesintisinin
yapılması sırasında, Yasa'nın 103. ve 104. maddeleri göz önünde bulundurularak
ücret gelirlerinin de artan oranlı vergi tarifesine göre yıllık olarak
vergilendirileceği belirtilmiştir. Ücretlilerin vergilendirilmesinde aylık
vergi, yıllık vergi 12'ye bölünmek, gündelik vergi aylık vergi 30'a bölünmek
suretiyle hesaplanmaktadır.
Gelir vergisi tarifesinde, dilim sayısı ve vergi oranları
azaltılıp, dilimlerdeki gelir tutarları artırılmak suretiyle yapılan
değişikliğin amacı, gelir üzerindeki vergi yükünün azaltılıp vergi tahsilâtının
artırılması olarak belirtilmiştir.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Dava dilekçesinde, yeni tarifeyle ücretlilerde orta ve yüksek
gelir grubunun gelir vergisinin artırıldığı, böylece vergi yükünün adaletli ve
dengeli dağılımı ile vergide eşitlik ilkelerinin zedelendiği, vergide
eşitliğin, mali gücü aynı olanların aynı, farklı olanların ise ayrı oranlarda
vergilendirilmesiyle gerçekleşebileceği, bu nedenlerle kuralın Anayasa'nın 2.,
11. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5479 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle 193 sayılı Yasa'nın 103.
maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesi değiştirilerek, ücretlilerde
%15-20-25-30-35, diğer gelir vergisi yükümlülerinde %20-25-30-35-40 olarak
uygulanan ikili tarife, dört oranlı tek tarife haline getirilmiş, gelir
vergisine tabi tüm gelirlerin, %15-20-27-35 arasında değişen oranlara göre
vergilendirileceği öngörülmüş, diğer gelir unsurlarıyla birlikte ücret
gelirleri de dilim oranları ve tutarları değişen yeni tarifeye tabi
tutulmuştur. Dava konusu kuralda gelir vergisine tabi gelirlerden, 40.000
liradan fazlasının %35 oranında vergilendirileceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını
güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir
denge kurabilen, milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken
önlemleri alan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal
dengeleri gözeten devlettir. Çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm
kurum ve kurallarıyla Anayasa'nın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak
işletilmesini, bu yolla bireylerin refah, huzur ve mutluluğunun sağlanmasını
gerekli kılar. Hukuk devletinde, vergilendirmenin temel ilkelerinin
gözetilmesi, vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve
özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir.
Anayasa'nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise,
'Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının
sosyal amacıdır' denilmiştir.
Verginin mali güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle
vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Mali güç,
ödeme gücünün kaynağı, dayanağı, nedeni ve varlık koşuludur. Yasa koyucunun
vergilendirmede, kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile mali güçlerini göz
önünde bulundurması gerekir. Mali güce göre vergilendirme, verginin,
yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, aynı zamanda
vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup, mali gücü fazla olanın mali gücü
az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise
mali gücü aynı olanlardan aynı, farklı olanlardan ise farklı oranda vergi
alınması esasına dayanır. Diğer bir anlatımla, yükümlülerin genel vergi yüküne
kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını ifade eder. Vergi tekniği, vergi
adaletini yansıtmadıkça, maliye politikasının sosyal amacını gerçekleştiremez.
Mali güce göre vergilendirme, sosyal devletin vergi adaleti ile ilgili bir
ilkesidir.
Dava konusu kuralın da yer aldığı yeni gelir vergisi tarifesi ile
önceki tarife karşılaştırıldığında, yeni tarifenin ilk üç dilimine giren
ücretlinin vergi tutarı önceki tarifeye göre daha düşük iken, %35 vergi oranlı
dördüncü dilimine giren ücretlinin vergi tutarının öncekine göre daha yüksek
olduğu görülmektedir. Karşılaştırma, ücretliler ile ücret dışı gelir elde
eden diğer yükümlüler arasında yapıldığında, bu dilimde ücretlilerin üzerindeki
yükün diğer gelir vergisi yükümlülerine göre yükseldiği, yeni tarife ile
ücretlilerin vergi yükü artırılırken diğer gelir vergisi yükümlülerinin yükünün
azaldığı ortaya çıkmaktadır. Yeni tarifenin dördüncü dilimine giren ve aynı
geliri elde eden yükümlülerin vergi yükü, ücret dışı gelir sahiplerinin lehine
değişirken ücretlinin aleyhine değişmiş ve mali güce göre vergilendirme
ilkesine aykırı olarak ağırlaştırılmıştır. Ücret geliri elde edenlerin mali
gücü ile gelirin niteliği ve kişisel durum arasında bağlantı kurulmamıştır.
Yasa koyucu vergi oranlarını belirlerken ücret geliri elde eden yükümlülerin
ekonomik ve kişisel durumunu göz önüne alacak bir sistem getirmemiştir.
Oran, verginin asli unsurlarından olup mali gücü etkileyen en
önemli ölçütlerden biridir. Vergi oranı ile vergiye tabi gelirin niteliği
arasında doğrudan bağlantı vardır. Vergilendirmede farklı nitelikteki
gelirlerin ayrı vergilendirme yöntem ve oranlarına tabi tutulması, vergi
adaletinin sağlanması için gereklidir.
Yasa koyucu vergilendirme yetkisini kullanırken, anayasal
kurallara uymak ve vergi yükünün adalete uygun ve sosyal amaçlı dağıtımını
sağlamak koşuluyla, gelir, servet veya harcamanın vergilendirilmesinde
konulara, nitelik veya miktarlara göre kimi değişik ölçütler getirebilir,
gelirin unsurlarına ve miktarına göre ayrı yükümlülükler ve oranlar
belirleyebilir. Ücret gelirlerinin diğer gelir unsurlarına göre salt emeğe
dayalı olarak elde edilen gelir niteliğinde olması ve vergi baskısının
yüksekliği nedeniyle özellikle bu geliri elde edenlerin ekonomik durumları ile
vergi oranları arasında doğrudan bir bağlantının kurulmaması ve ücretlilerden
vergi alınırken mali gücün göz ardı edilmesi düşünülemez.
Anayasa'nın 55. maddesinde ücretin emeğin karşılığı olduğu,
Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve
diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı
belirtilmiştir. Anayasa, ücreti, diğer gelirlerden farklı olarak özel şekilde
düzenlemiş, bu düzenlemede ücretin özellikli ve ayrık durumunu gözeterek,
Devlet'e 'adaletli bir ücret' için tedbir alma görevi vermek suretiyle koruma
altına almıştır. Anayasa'nın 73. maddesindeki 'mali güç' ilkesi ile 55.
maddesindeki 'adaletli bir ücret elde etme' ilkesi bir arada
değerlendirildiğinde, ücret gelirlerinin ücret dışında elde edilen gelirler ile
aynı oranda vergiye tabi tutulması ve hiçbir önlem alınmadan ücrette azalmaya
neden olacak şekilde yükseltilmesi, 'adalet' ilkesini de zedeler.
Açıklanan nedenlerle, 193 sayılı Yasa'nın 5479 sayılı Yasa'yla
değiştirilen 103. maddesinde yer alan tarifenin 40.000 YTL'den fazlasının
40.000 YTL'si için 9.190 YTL, ibaresinden sonra gelen '' fazlası % 35
oranında '' ibaresi, 'ücret gelirleri' yönünden Anayasa'nın 2. ve 73.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
B- 193 Sayılı Yasa'nın Geçici 69. Maddesinin Birinci Fıkrasında
Yer Alan '' (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) '' İbaresinin İncelenmesi
1- Kuralın Anlam ve Kapsamı
5479 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle 193 sayılı Yasa'nın 'Ticari ve
zirai kazançlarda yatırım indirimi istisnası' başlıklı 19. maddesi yürürlükten
kaldırılmış, 3. maddesiyle de 193 sayılı Yasa'ya, bu indirimin kaldırılmasından
sonra geçiş hükümlerini içeren, geçici 69. madde eklenmiştir. Yasa değişikliği,
8.4.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmakla birlikte geçici 69. madde,
1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Geçici 69. maddeyle, 1.1.2006 tarihinden önce yatırım indirimine
başlandığı halde tamamlanamayan indirimlerden, kimi ek koşullarla ve üç yılla
sınırlı olmak üzere yararlanma olanağı sağlanmıştır. Madde kapsamında yatırım
indirimi istisnasından yararlanılması durumunda, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında
gelir ve kurum kazançlarının hesaplanmasında geçerli olacak vergi oranının,
(vergi oranına ilişkin hükümler dahil) sözcükleri kullanılmak suretiyle,
31.12.2005 tarihi itibariyle sabitlenmesi öngörülmüştür. Başka bir anlatımla,
'vergi oranına ilişkin hükümler dahil' sözcükleri kullanılmak suretiyle,
yürürlükteki oranların uygulanmasına ilişkin genel hükme istisna getirilmiştir.
Madde kapsamındaki üç yıla ilişkin kazançlara uygulanacak istisna
tutarlarının hesaplanmasında ve bu istisnanın kazançlardan indirilmesinde,
31.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan düzenlemeler esas alınacaktır. Vergi
oranına ilişkin hükümler de bu düzenlemeler arasındadır.
Geçici 69. madde kapsamında, hem 31.12.2005 tarihi itibariyle
indirilememiş yatırım indirimi istisnası tutarlarının hem de daha önce
başlanmış yatırımlarla ilgili olarak 1.1.2006 tarihinden sonra yapılacak
yatırım harcamalarının beyan edilen kazançtan indirilmesi yükümlülerin
tercihlerine bırakılmıştır. Yükümlüler bilânço ve kârlılık durumuna göre
yapacakları hesaplamalar sonunda oluşan vergi yükünün ağırlığına göre yatırım
indirimi istisnasından yararlanmayı tercih etmeyerek o yılda yürürlükte olan
vergi oranına göre vergilendirilmeye kendileri karar verebileceklerdir.
1.1.2006 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, gelir vergisi
oranları 5479 sayılı Yasa'yla indirilmek suretiyle değiştirilmiş, kurumlar
vergisi oranı ise 5520 sayılı Yasa'yla yine 1.1.2006 tarihinden itibaren
uygulanmak üzere %30'dan %20'ye indirilmiştir. Buna göre geçici 69.
madde kapsamında yatırım indirimi istisnasını tercih eden yükümlüler hem gelir
vergisi hem de kurumlar vergisi yönünden indirimli vergi uygulamasından
yararlanamayacaklardır.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, 1.1.2006 tarihinden itibaren vergi oranları
indirildiği halde 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yatırım indirimi istisnası
hakkından yararlanmayı tercih eden yükümlülere 31.12.2005 tarihinde yürürlükte
olan yüksek vergi oranlarının uygulanması öngörülerek, yükümlülerin kazanılmış
hak niteliğindeki yatırım indirimi istisnası haklarının ortadan kaldırıldığı,
farklı vergi oranlarının uygulanmasının hukuken kabul edilebilir haklı bir
nedeni bulunmadığı, yatırım indirimi hakkından yararlanacak olan mükelleflere
yüksek vergi oranının, diğer mükelleflere ise indirimli vergi oranının
uygulanmasının verginin genelliği ve eşitliği ilkesine aykırı olduğu, yatırım
yapan yükümlülere belli vergi avantajı sağlandıktan sonra, yatırım yapan
lehine olan uygulamanın vergi oranlarında farklılığa gidilmesi suretiyle
ortadan kaldırılmasının düşünülemeyeceği, bu nedenlerle kuralın Anayasa'nın 2.,
10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5479 ve 5520 sayılı Yasalarla, 1.1.2006 tarihi itibariyle gelir ve
kurumlar vergisi oranlarında indirim yapılmıştır. 193 sayılı Yasa'nın geçici
69. maddesinde yer alan itiraz konusu kuralla, bu madde kapsamında bulunan yükümlülerin
yatırım indirimi tutarlarının, 31.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan vergi
oranlarının uygulanması koşuluyla 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlardan
indirilebileceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinde, bireylerin
hukuk kurallarını önceden bilmeleri, davranış ve tutumlarını bu kurallara göre
güvenle düzene sokabilmeleri gerekir. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının
öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven
duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici
yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin hukuk güvenliği
ilkesi vergilendirmede belirliliği gerektirir. Belirlilik ilkesi, yükümlülüğün
hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının,
ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar
doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak bir şekilde
düzenlenmesini gerektirir.
Anayasa'nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında,
'Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının
sosyal amacıdır' denilmiştir.
Vergi oranlarının Anayasa'ya uygun olarak değiştirilmesi yasa
koyucunun takdirindedir. Vergi oranlarında 1.1.2006 tarihinden itibaren
değişiklik yapılırken, yatırım indirimi istisnası tutarlarının 31.12.2005
tarihindeki vergi oranlarına ilişkin hükümler çerçevesinde indirilebilmesi
hususunda yükümlüye zorunluluk yüklenmemiş, tercih hakkı tanınmıştır. Yükümlü,
indirim hakkını, lehine olması halinde Yasa'daki koşullara uygun olarak
kullanabileceği gibi, aleyhine olması halinde kullanmayabilecektir.
Yatırım indirimi istisnası hakkı tanınan mükellefler ile bu haktan
yararlanamayan vergi mükelleflerinin farklı kurallara ve vergi oranlarına bağlı
tutulmalarında, verginin genelliği ve eşitliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 10. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
C- 193 Sayılı Yasa'nın Geçici 69. Maddesinin Birinci Fıkrasında
Yer Alan '' sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait '' İbaresinin İncelenmesi
1- Kuralın Anlam ve Kapsamı
193 sayılı Yasa'ya 5479 sayılı Yasa ile eklenen geçici 69. maddede,
bu madde kapsamındaki yükümlülerin, 31.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan
mevzuat hükümlerine göre hesaplayacakları yatırım indirimi tutarlarını sadece
2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından indirebilecekleri
öngörülmüştür.
Gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri;
1- 31.12.2005 tarihi itibariyle mevcut olup 2005 yılı
kazançlarından indiremedikleri devreden yatırım indirimi istisnası tutarlarını,
2- 24.4.2003 tarihinden önce yapmış oldukları müracaatlara
dayanarak düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, 193 sayılı Yasa'nın
4842 sayılı Yasa'yla yürürlükten kaldırılmadan önceki ek 1.- 6. maddeleri
çerçevesinde başlanılmış yatırımları için belge kapsamında 1.1.2006 tarihinden
sonra yapacakları yatırımlarını,
3- 5479 sayılı Yasa'yla yürürlükten kaldırılan 193 sayılı Yasa'nın
19. maddesi kapsamında 1.1.2006 tarihinden önce başlanan yatırımlarla ilgili
olarak yatırımla iktisadi ve teknik bakımından bütünlük arz etmeleri koşuluyla,
1.1.2006 tarihinden sonra yapılan yatırım harcamalarını,
sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarında elde ettikleri kazançlarından
indirebileceklerdir.
Dava konusu kuralla, üç yıllık sürede yatırım indirimi istisnası
haklarının bir kısmını veya tamamını kullanamayan yükümlülerin hakları
31.12.2008 tarihi itibariyle ortadan kaldırılmıştır. Yatırım harcama tutarının
kazançtan indirim hakkını sınırlayan bu düzenlemeye göre, yatırım indirimi
istisnası en son 2008 yılı kazançlarına uygulanacaktır. 2008 yılında gelir ve
kazanç yetersizliği nedeniyle indirilemeyen yatırım indirimi istisnası
tutarının 2009 yılı ve izleyen yıllarda gelir ve kazancından indirilmesi mümkün
olmadığı gibi istisna tutarının herhangi bir şekilde gider olarak kaydedilmesi
de söz konusu olmayacaktır.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Dava dilekçesi ve başvuru kararlarında, indirilecek tutara
ulaşıncaya kadar yatırım indirimi istisnasının uygulanmasının kazanılmış hak
niteliğinde olduğu, indirimin üç yılla sınırlandırılmasıyla bu süre içinde
indirim haklarını kullanamayanların kazanılmış haklarının ortadan kaldırıldığı,
önceden bilinmesi olanaksız bir kuralla yapılan bu sınırlandırmanın hukuk
güvenliği ve hukuki istikrar ilkelerini zedelediği, vergilendirmede keyfi
uygulamaların engellenmesi için verginin yasallığı ilkesiyle birlikte verginin
genel, eşit, belirli ve öngörülebilir olması, geçmişe yürümemesi ve hukuk
güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerektiği, bu nedenlerle kuralın
Anayasa'nın 2., 11. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5479 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle 193 sayılı Yasa'nın 'Ticari ve
Zirai Kazançlarda Yatırım İndirimi İstisnası' başlıklı 19. maddesi yürürlükten
kaldırılmış, 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 69. maddede, bu
madde kapsamındaki yatırım indirimi istisnası tutarlarının sadece 2006, 2007 ve
2008 yılları kazançlarından indirilebileceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da
uyması gereken Anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan
devlettir.
Kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devletinin ön
koşullarındandır. Hukuk devleti, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını,
bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerektirir. Hukuk güvenliğinin sağlanması, bu doğrultuda yasaların geleceğe
yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar
içermesini gerekli kılar. Geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının,
hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti
ilkesiyle bağdaşmaz.
Anayasa'nın 73. maddesinde de, kamu giderlerini karşılamak üzere
mali güce göre ödenmesi gereken verginin yasayla konulup değiştirileceği veya
kaldırılacağı belirtilmiştir.
5479 sayılı Yasa'yla yürürlükten kaldırılan 193 sayılı Yasa'nın
19. maddesinde, yatırım indirimi istisnası uygulamasına, yatırımın konusunu
oluşturan aktif değerlere ilişkin harcamaların yapıldığı takvim yılından
itibaren başlanacağı ve indirimden yararlanılacak tutara ulaşıncaya kadar devam
olunacağı belirtilmiştir. Belirli bir vergilendirme döneminde, yararlanılabilecek
yatırım indirimi istisnası tutarının tamamının kazanç yetersizliği nedeniyle
kullanılamaması durumunda yatırım indiriminden yararlanılacak tutara ulaşıncaya
kadar, dönem sınırlaması olmaksızın, indirime devam edilecektir. Bu kapsamdaki
yükümlüler, yatırım indirimi tutarlarını kazançlarının elverdiği ölçüde
matrahlarından indirebileceklerini bilerek yatırıma başlamışlardır.
Dava konusu kuralda, yükümlülerin kapsamdaki yatırım indirimi
tutarlarını sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından
indirebilecekleri belirtilmiştir. Buna göre, kazanç yetersizliği nedeniyle
yararlanılamayan yatırım indirimi istisna tutarları son olarak 2008 yılı
kazançlarıyla sınırlandırılmıştır. 2008 yılı kazançlarından indirilemeyen
tutarlar, daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılamayacaktır.
Geçici 69. madde kapsamındaki yükümlüler 5479 sayılı Yasa'nın
yayımlandığı 8.4.2006 tarihine kadar yatırım indirimi istisnasından
yararlanacaklarını göz önünde bulundurarak yatırım kararı almışlar ve yatırıma
başlamışlardır. Bu yükümlüler indirimin yılla sınırlanacağını önceden
bilmemektedirler. Yatırım indiriminden yararlanılacak tutara ulaşıncaya kadar
yapılması gereken indirimin sonradan üç yılla sınırlandırılması verginin genellik,
eşitlik, öngörülebilirlik ve kamusal yetkinin kullanılmasında yükümlülere
hukuksal güvenlik sağlayan yasallık ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 2.
ve 73. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
D- 5479 Sayılı Yasa'nın 15. Maddesinin (1) Numaralı Bendinin Ücret
Gelirleri Yönünden İncelenmesi
1- Kuralın Anlam ve Kapsamı
8.4.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı Yasa'nın
15. maddesinin (1) numaralı bendinde, bu Yasa'nın 1. maddesinin 1.1.2006
tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yürürlüğe gireceği
belirtilmiştir. Söz konusu 1. maddeyle 193 sayılı Yasa'nın 103. maddesinde yer
alan gelir vergisi tarifesi değiştirilmiş, 15. maddenin (1) numaralı bendiyle
bu tarifenin, 1.1.2006 tarihinden geçerli olacağının belirlenmesi nedeniyle,
yeni tarife ücret gelirleri yönünden de aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
193 sayılı Yasa'nın 104. maddesine göre ücretlerin
vergilendirilmesinde aylık vergi yıllık vergi 12'ye bölünmek, gündelik vergi
aylık vergi 30'a bölünmek suretiyle hesaplanmaktadır. Yasa'nın 94. maddesinde
de hizmet erbabına ödenen ücretler ile ücret sayılan ödemelerden 103. ve 104.
maddelere göre kaynakta kesinti yapılacağı belirtilmiştir.
5479 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa'ya eklenen geçici
70. maddede de '2006 takvim yılına ilişkin olarak yapılmış ücret ödemeleri için
bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan gelir vergisi tevkifat
tutarlarının 103 üncü maddede bu Kanunla yapılan değişiklik hükmü uyarınca
hesaplanan vergiden fazla olması halinde, fark vergi tutarı terkin edilir,
tahsil edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir
vergisinden mahsup edilir. Eksik olması halinde ise bu fark, vergi sorumluları
tarafından bu Kanunun yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden
kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme
ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme yükümlülüğü olmayanlar
hariç) verilecek ayrı bir beyanname ile beyan edilir ve ödenir. Bu beyanname için
ayrıca damga vergisi hesaplanmaz. Anılan sürede düzeltilen söz konusu fark için
gecikme faizi ve vergi cezası aranmaz; eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu
süre içinde tamamlanmaması halinde bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olur. Bu
hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir'
denilerek, yeni tarifeye göre fazla kesildiği tespit edilen gelir vergisi
tevkifat tutarlarının ödenecek vergilerden mahsubu veya eksik kesildiği tespit
edilen vergilerin ilave olarak kesilmek suretiyle ödenmesi işlemlerinin nasıl
yerine getirileceği ayrıca düzenlenmiştir.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Dava dilekçesinde, ücretlerde vergi yükünün geriye dönük
arttırılması suretiyle hukuki güvenlik ve istikrar ilkelerinin ihlal edildiği
belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk
devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kural olarak yasaların
geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Yasaların geriye yürümezliği ilkesi
uyarınca, yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği, kazanılmış
hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar
dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay, işlem ve eylemlere
uygulanmak üzere çıkarılırlar; geçmiş, yeni çıkarılan bir yasanın etki
alanı dışında kalır. Bu nedenle, sonradan yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve
kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel
ilkelerindendir.
8.4.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı Yasa'nın
1. maddesiyle değiştirilen gelir vergisi tarifesi 1.1.2006 tarihinden itibaren
elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Ücretlerin vergilendirilmesinde vergilendirme dönemi yıllık olup,
aylık vergi yıllık vergi 12'ye bölünmek, gündelik vergi aylık vergi 30'a
bölünmek suretiyle hesaplanmakta, tevkif yoluyla ödenen vergilerde de kesilen
veya kesilmesi gereken vergiler yıllık verginin yerine geçmektedir. Buna göre,
vergilendirme dönemi bitmeden değiştirilen vergi oranlarına ilişkin
düzenlemenin yılın başından itibaren yürürlüğe konulması, benimsenen vergi
sisteminin bir sonucu olup yasanın gerçek anlamda geriye yürümesinden söz
edilemez. Kaldı ki, gelir vergisi tarifesinin 5479 sayılı Yasa'yla
değiştirilmesiyle birlikte, ücretliler yönünden geçici 70. maddeyle yeni bir
düzenleme yapılmış, yeni tarifeye göre hesaplanan verginin fazla veya eksik
olmasına göre terkin ya da ödeme yöntemi getirilerek yükümlüler arasındaki
eşitsizlik giderilmiştir.
Bu nedenle, dava konusu kural 'ücret gelirleri' yönünden
Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.
E- 5479 Sayılı Yasa'nın 15. Maddesinin (2) Numaralı
Bendindeki '2' Rakamının İncelenmesi
1- Kuralın Anlam ve Kapsamı
5479 sayılı Yasa'nın, 2. maddesiyle 193 sayılı Yasa'nın ticari ve
zirai kazançlarda yatırım indirimi istisnası uygulanmasına ilişkin 19. madde
yürürlükten kaldırılmış, 15. maddesinin dava/itiraz başvurularına konu edilen
(2) numaralı bendi ile de yatırım indirimi istisnasının kaldırılmasına ilişkin
2. maddenin 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe
gireceği belirtilmiştir. 8.4.2006 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 5479
sayılı Yasa'nın 2. maddesinin yürürlüğü bu şekilde 1.1.2006 tarihine kadar
geriye yürütülmüştür.
193 sayılı Yasa'ya 5479 sayılı Yasa'yla eklenen geçici 69.
maddeyle, önceden yapılmış ve yapılmakta olan bir kısım yatırım harcamalarının
belli koşullarla yatırım indiriminden yararlanmaya devam etmeleri esası
benimsenmiştir. Geçici 69. madde, yürürlükte olan yatırım indirimi istisnası
hükümlerinin dışında bazı ek koşullar ve sınırlandırmalarla indirim hakkı
getirmiştir. Maddeye göre yükümlüler, 1.1.2006 tarihi itibariyle
kazanç yetersizliği nedeniyle 2005 yılı kazançlarından indiremedikleri
tutarları ile bu tarihten sonra yapacakları bir kısım yatırım
harcamalarını, sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlarından
indirmeye devam edebileceklerdir. 5479 sayılı Yasa'yla getirilen düzenlemeler
sonucunda, 1.1.2006 tarihi itibariyle yatırım indirimi istisnası uygulamasına
son verilmiş bu tarihten sonra ise, ancak önceki dönemlerden devreden yatırım
indirimi istisnaları ile önceki yatırımların devamı niteliğinde bulunan yatırım
harcamalarından kaynaklanan istisna tutarlarının kimi sınırlamalarla indirim
konusu yapılabilmesi olanağı tanınmıştır.
5479 sayılı Yasa 8.4.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış,
yatırımcılar yatırım indirimi istisnasının kaldırıldığını bu tarihte
öğrenmişlerdir. Gelir Vergisi Kanunu'ndaki yatırım indirimi hükümlerini
kaldıran 5479 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ise 1.1.2006 tarihinden itibaren
yürürlüğe girmiştir. 1.1.2006 ' 8.4.2006 tarihleri arasında yürürlükte bulunan
193 sayılı Yasa'nın 19. maddesi hükümlerine göre yatırıma başlayan, yatırım yapıp
yatırım indirimi istisnasından yararlanacağını bilen yükümlülerin, bundan
yararlanmaları mümkün olamayacaktır.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Dava dilekçesi ve başvuru kararlarında, hukuk devletinin,
yasaların yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanmasını
gerektirdiği, hukuk güvenliği ilkesinin en önemli koşullarından birisinin
kanunların geriye yürümezliği olduğu, yatırım indirimi istisnası uygulamasının
geriye dönük olarak kaldırılmasının kanunların geriye yürümezliği ilkesiyle
bağdaşmadığı, 8.4.2006 tarihinde yayımlanan Yasa'nın yürürlüğünün 1.1.2006
tarihine kadar geriye yürütülmesiyle yatırım harcaması yapan yükümlülerin
kazanılmış haklarının ortadan kaldırıldığı, mükellefler yürürlükteki yasalara
göre faaliyetlerini planladıklarından sonradan çıkan yasalarla geçmiş dönemler
için vergi yükünün artırılmasının devlete ve hukuk düzenine olan güveni
sarstığı, ekonomik ve ticari hayatta bulunması gereken belirlilik ve istikrarı
zedelediği, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa'ya
aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere bağlı
kalmak zorunda olmadığından itiraz konusu kural ilgisi nedeniyle Anayasa'nın
73. maddesi yönünden de incelenmiştir.
8.4.2006 tarihinde yayımlanan 5479 sayılı Yasa'nın 15. maddesinde
193 sayılı Yasa'nın 19. maddesini yürürlükten kaldıran 2. maddesinin 1.1.2006
tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe gireceği öngörülmek suretiyle yatırım
indirimi istisnası geriye doğru kaldırılmıştır. Önceki Yasa'nın yürürlükteki
kurallarına göre 1.1.2006 tarihinde yatırım indirimi istisnası kapsamında
yatırıma başlayan yükümlüler yatırım indirimi istisnasının kaldırıldığını
8.4.2006 tarihine kadar bilmemektedir. Yatırım indiriminin kaldırılmasına
ilişkin maddenin, incelenen kuralla geriye yürütülmek suretiyle yükümlülerin
hukuksal güvenlikleri zedelenmiştir.
193 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde arananlar dışında herhangi bir
koşula ve sınırlamaya bağlı olmaksızın 1.1.2006 ile 8.4.2006 tarihleri arasında
yapılmasına başlanan yatırımlarla ilgili olarak yatırım indiriminden
yararlanması gereken yükümlüler, diğer bir anlatımla yatırım indirimi
istisnasından yararlanacağını bilerek ve bunun gereklerini yerine getirerek
yatırıma başlayan yükümlüler, yatırım indirimi istisnasının kaldırılmasına
ilişkin kuralın geriye yürütülmesi nedeniyle, öngöremedikleri bir durumla
karşılaşmışlardır. Yasa koyucu, 193 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 69. maddeyle
24.4.2003 ve 1.1.2006 tarihinden önce başlanan yatırımlar için indirim hakkı
getirdiği halde, 1.1.2006 ile 8.4.2006 tarihleri arasında yapılan yatırımlar
için indirim hakkı getirmeyerek hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 5479 sayılı Yasa'nın 15. maddesinin (2)
numaralı bendindeki, aynı Yasa'nın yatırım indirimi istisnasının yürürlükten
kaldırılmasına ilişkin 2. maddesinin 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere
yürürlüğe gireceğine ilişkin '2' rakamı Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 11. ve 73. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
VII- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında 'Kanun,
kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi İptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez' denilmekte, Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun'un 53. maddesinin
dördüncü fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. Maddenin beşinci fıkrasında
ise Anayasa Mahkemesi'nin, iptal halinde meydana gelecek hukuksal boşluğu kamu
düzenini tehdit veya kamu yararını ihlâl edici mahiyette görmesi halinde
yukarıdaki fıkra hükmünü uygulayacağı belirtilmektedir.
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen
31.12.1960 günlü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan
40.000 YTL'den fazlasının 40.000 YTL'si için 9190 YTL, ifadesinden sonra gelen
'' fazlası % 35 oranında '' ibaresinin, 'ücret gelirleri' yönünden iptal
edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte
görüldüğünden, yeni yasal düzenleme yapılması amacıyla, Anayasa'nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları
gereğince iptal hükmünün, kararın resmi gazete'de yayımlanmasından başlayarak
altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VIII- SONUÇ
30.3.2006 günlü, 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un:
A- 1. maddesiyle değiştirilen 31.12.1960 günlü, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan 40.000 YTL'den fazlasının
40.000 YTL'si için 9190 YTL, ifadesinden sonra gelen '' fazlası % 35 oranında
'' ibaresinin, 'ücret gelirleri' yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE,
B- 3. maddesiyle 193 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 69.
maddenin birinci fıkrasının sonunda yer alan;
1- '' (vergi oranına ilişkin hükümler dahil) '' ibaresinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
2- '... sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait ...'
ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
C- 15. maddesinin;
1- (1) numaralı bendinin, 'ücret gelirleri' yönünden Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
2- (2) numaralı bendindeki '2' rakamının Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE,
D- 1. maddesiyle değiştirilen 193 sayılı Yasa'nın 103.
maddesinde yer alan 40.000 YTL'den fazlasının 40.000 YTL'si için 9190 YTL,
ifadesinden sonra gelen '' fazlası % 35 oranında '' ibaresinin, 'ücret
gelirleri' yönünden iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu
yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları
gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK
ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
15.10.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
Cafer
ŞAT
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|