ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2005/13
Karar Sayısı : 2009/141
Karar Günü : 8.10.2009
R.G. Tarih-Sayı
:19.03.2010-27526
İPTAL DAVASINI AÇANLAR: Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri Ali TOPUZ ve Kemal ANADOL ile birlikte 123 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 6.1.2005 günlü, 5283
sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık
Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un 4. maddesinin;
1- İlk tümcesinin, Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden,
2- (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin, birinci, üçüncü ve son
tümcelerinin,
3- (g) bendinin,
Anayasa'nın 2., 6., 7., 8., 11., 13., 35., 60., 90., 123. ve 128.
maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına
karar verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
İptali istenilen kuralları da içeren 6.1.2005 günlü, 5283 sayılı
Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına
Devredilmesine Dair Kanun'un 4. maddesi şöyledir;
'Kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık birimleri; bunlara
ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülükler, taşınırlar, taşınmazlar ve
taşıtlarla birlikte, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanlar rayiç bedeli
karşılığında, diğerleri bedelsiz olarak aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde
Bakanlığa devredilmiştir:
a) Genel ve katma bütçeli idarelerden devredilen sağlık
birimlerinde istihdam edilen personele ve buralarda kullanılan araç, gereç,
malzeme, demirbaş ve taşıt alımı ile bunların bakım ve onarım giderlerine
ilişkin olarak belirlenmiş bütçe ödeneklerinin devir tarihi itibarıyla kalan tutarlarını,
Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
b) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde;
1) Devredilen sağlık birimleri için biri Bakanlık, biri Maliye
Bakanlığı ve ikisi de sağlık birimi devredilen kamu kurum ve kuruluşundan olmak
üzere dört kişilik komisyonlar kurulur. Komisyon başkanlığını Maliye Bakanlığı
adına görevlendirilen kişi yapar ve oyların eşitliği halinde başkanın taraf
olduğu görüş kararlaştırılmış sayılır. Komisyonlar tarafından sağlık
birimlerinin devre konu taşınırları, taşınmazları, taşıtları ve mevcut
personeli tespit edilerek tutanağa bağlanır. Komisyonların personel tespitine
ilişkin tutanakları ile devredilen sağlık birimlerine ait boş kadro ve
pozisyonlar Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca kesinleştirilir.
2) Sosyal Sigortalar Kurumuna ait sağlık birimlerinin
devre konu taşınır, taşınmaz ve taşıtlarının bedeli Maliye Bakanlığı
temsilcisinin koordinatörlüğünde, Bakanlık ve Sosyal Sigortalar Kurumu
temsilcilerinden oluşan komisyonlar tarafından tespit edilir. Anılan
bedel Hazine tarafından karşılanır. Bu bedelin, on yılı geçmemek üzere
ödenme süresi ve şartları Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.Komisyonlar,
bedel tespit ederken gerektiğinde, bedelin hesabında kullanılacak fiyatları,
belediye, ticaret odası, sanayi odası, borsa gibi kuruluşlardan veya
bilirkişilerden soruşturur. Taşınmazlarda bu işler için kanunların verdiği
yetkiye dayanılarak ilgili dairelerce tespit edilmiş birim fiyatlar varsa,
bunlar da dikkate alınır. Komisyonların teşkili ile çalışma usûl ve
esasları Bakanlık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınarak
Maliye Bakanlığınca belirlenir.
c) Devredilen sağlık birimleri ile ilgili olarak; bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihe kadar, Sosyal Sigortalar Kurumunun sağlık hizmeti
satın almasına ilişkin sözleşmeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşları tarafından
yapılmış sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ile kamu kurum ve
kuruluşları leh ve aleyhine adlî ve idarî yargıda sağlık hizmeti sunumundan,
iyileştirici tıbbî malzeme alımından dolayı ve sağlık hizmeti sunan personelle
ilgili açılmış ve açılacak davalar ile icra takipleri, Bakanlık husumetiyle
yürütülür, bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Bakanlığa
geçer.
Devredilen sağlık birimleriyle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına;
sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ve davalar dolayısıyla
bankalarca verilmiş olan teminat mektupları ile ipotek belgeleri hiçbir işleme
gerek olmadan Bakanlık muhatap alınarak verilmiş sayılır.
d) Devredilen sağlık birimleri ile bunlara ait taşınır, taşınmaz
ve taşıtlardan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına şartlı olarak
bağışlananların, devirden sonra da bağışlama şartlarına uygun olarak
kullanılmasına devam edilir.
e) Devredilen sağlık birimlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarına ait
arazi, arsa ve binaların bir kısmında hizmet vermesi halinde, bunların
komisyonlarca tespit edilecek kısımları gerektiğinde ifraz edilerek veya kat
mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak Bakanlığa devredilir. Bu kısımların
tespitinde; Sosyal Sigortalar Kurumunun ihtiyacı, hizmetin etkin ve verimli
sunulması ve geleceğe yönelik kapasite ihtiyacı göz önünde bulundurulur.
Binaların bir kısmında hizmet sunulan sağlık birimlerinin devrinde komisyonlarca,
devrin taşınır, taşıtlar ve personel ile sınırlı tutulmasına da karar
verilebilir.
f) Bu Kanunla Bakanlığa devredilen sağlık birimlerine ait
taşınmazların mülkiyeti tapuda re'sen Hazine adına tescil edildikten sonra bu
taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır.
Sağlık yardım sandıklarının fiilen devredilen sağlık birimleri
tarafından kullanılmakta olan taşınır ve taşınmazlarının komisyonca
belirlenecek bedeli, sandıkça kabul edilmesi halinde bu sandıklara ödenir.
g) Bu Kanunla kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık
birimlerinin Bakanlığa devredilmesi ile ilgili olarak gerekli görülen her türlü
bütçe ve muhasebe işlemleri ile bu işlemlere ilişkin gerekli düzenlemeleri
yapmaya, esas ve usûlleri belirlemeye Maliye Bakanı yetkilidir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 6., 7., 8., 11., 13., 35., 60.,
90., 123. ve 128. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Mustafa
BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay TUĞCU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAĞLAM, A. Necmi ÖZLER ve
Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 10.2.2005 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında;
1- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
2- Yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun
hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
6.1.2005 günlü, 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait
Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un 4.
maddesinin;
1- İlk tümcesinin, Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden,
2- (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin, birinci, üçüncü ve son
tümcelerinin,
3- (g) bendinin,
Yürürlüklerinin Durdurulması İsteminin, koşulları oluşmadığından
REDDİNE, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay
TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAĞLAM, A. Necmi
ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 17.2.2005 gününde yapılan
toplantıda, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAĞLAM ile Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün karşıoylarıyla ve OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- Yasa'nın 4. maddesinin İlk Tümcesinin, Sosyal Sigortalar
Kurumu Yönünden İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kurumun mal varlığının büyük bir bölümünün işçi
ve işveren primlerinden elde edilen gelir sayesinde kazanıldığı, bu mal varlığı
üzerindeki her türlü tasarruf yetkisinin Kurum Yönetim Kuruluna ait olduğu,
Kurum mal varlığının devletin mamelekinde olmadığı, bunların yasa hükümlerinde
devlet malı olarak isimlendirilmesinin üçüncü şahıslara ve yöneticilere karşı
korunmaları yönünden olduğu, mülkiyeti işçilere ait olan kurum mallarının,
yönetim kurulunun yetkisi ve idaresi dışında hazineye devrinin mümkün
bulunmadığı, Anayasa'nın 35. maddesiyle tanınan güvencenin, devlete de yasal
düzenlemelerde ve yönetimde mülkiyete saygılı olmayı emrettiği, yasama gücünün
özel mal varlıklarına el atma biçiminde kullanılamayacağı, kurum mallarının
yönetim kurulu iradesi dışında devlete devredilemeyeceği, kurumun sağlık
birimleri üzerindeki mülkiyet hakkının ölçüsüzce ve özünden zedelendiği, İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi Ek Protokolü'nün birinci
maddesi hükmüne aykırı olduğu, özerk bir tüzel kişi olan Kurum malları
üzerindeki tasarruf yetkisinin yasayla bertaraf edilmesinin yerinden yönetim
esaslarına aykırı ve özerkliğe müdahale niteliğinde olduğu belirtilerek kuralın
Anayasanın 2., 11., 13., 35., 60., 90., ve 123. maddelerine aykırılığı
ileri sürülmüştür.
5283 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde, Yasa'nın, Cumhurbaşkanlığı,
yüksek mahkemeler, Sayıştay, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat
Teşkilatı, üniversiteler, mahalli idareler ve mazbut vakıflara ait sağlık
birimleri hariç olmak üzere, bakanlıkları, bakanlıkların bağlı, ilgili ve
ilişkili kurumları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarını kapsadığı; 3. maddenin
(d) bendinde, sağlık biriminin, kurum tabiplikleri hariç olmak üzere, kamu
kurum ve kuruluşlarına ait hastane, dispanser, sağlık merkezi veya istasyonu
ile her ne ad altında olursa olsun insan sağlığı ile ilgili hizmet sunan tüm
birimleri ifade ettiği belirtilmiştir.
İptal konusu tümcede, kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık
birimlerinin, bunlara ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülüklerin, taşınır,
taşınmaz ve taşıtlarla birlikte, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanlar rayiç
bedel karşılığında, diğerleri bedelsiz olarak Sağlık Bakanlığı'na maddede
belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde devredilmesi kurala bağlanmıştır.
Böylece Sosyal Sigortalar Kurumu'nun görev alanı daraltılmış, sağlık hizmeti
ile sosyal güvenlik hizmeti birbirinden ayrılarak daha önce Kurum tüzel
kişiliği tarafından yürütülen sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından
yürütülmesi öngörülmüştür.
Yasa'nın genel gerekçesinde konuyla ilgili olarak, sağlık
kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı çatısı altında toplanması ile kurumsal
farklılıkların ortadan kaldırılması, sağlık hizmetlerinin maliyetlerinin daha
iyi kontrol edilmesi, tıbbi cihaz, ilaç ve diğer tıbbi sarfların temininde
ortak yöntemlerin kullanılması sağlanarak kaynak kullanımının rasyonel hale
getirilmesi, sağlık yatırımları ve sağlık insan gücü planlamasının daha
gerçekçi yapılması ve uygulanmasının temin edilmesi, kurumlara ait binaların ve
donanımın daha verimli kullanılmasının sağlanması, halkın sağlık hizmetine daha
kolay ulaşmaya başlaması ve daha kaliteli bir hizmetin eşit şartlarda alması
gibi sonuçların elde edilmesinin beklendiği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa'nın 35. maddesinde, herkesin, mülkiyet ve miras haklarına
sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği,
mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hükme
bağlanmış; temel hak ve özgürlüklerin sınırını gösteren 13. maddesinde ise
temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 123. maddesinde, 'İdare, kuruluş ve görevleriyle bir
bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden
yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, ancak
kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.' denilmiştir.
Kamu tüzelkişiliğinin veya organlarının yasayla veya yasanın
açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulması zorunluluğu, usulde paralellik
ilkesi gereği aynı zamanda kamu tüzelkişiliğinin veya organlarının ortadan
kaldırılması bakımından da geçerli bulunmaktadır.
Sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden olan sosyal
güvenlik hakkının yer aldığı, Anayasa'nın 60. maddesinde, 'Herkes, sosyal
güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri
alır ve teşkilatı kurar.' denilerek bu görevin, Devlet tarafından oluşturulacak
kuruluşlar yoluyla yerine getirilmesi öngörülmüştür.
Sosyal güvenlik, bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan
sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin
üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek,
ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir. Bu
güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları
oluşturularak, kişilerin yaşlılık, hastalık, malûllük, kaza ve ölüm gibi sosyal
risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu da Devlet tarafından, Anayasa'nın 123.
maddesi kapsamında yasayla kurulmuş, yasaların görevlendirdiği alanlarda iş
kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları kollarında hizmet veren kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî
açıdan özerk, Yasa'da hüküm bulunmayan durumlarda özel hukuk hükümlerine tâbi
bir kurumdur. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun malvarlığı ve gelirleri, Sosyal
Güvenlik Kurumu'ndan yararlananlara ayrılmış olmasına karşın, kurumun
alacakları, devlet alacakları derecesinde imtiyazlı, Kurum'un geliri Devlet
geliri, malı Devlet malı ve kendisi de Devlet kurumudur.
İptale konu tümcede belirtildiği gibi devir işlemi sonucunda
Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait taşınırların, taşınmazların ve taşıtların yanı
sıra bu Kuruma ait sağlık birimleriyle ilgili her türlü görev, hak ve
yükümlülükler de Sağlık Bakanlığı'na devredilmiştir. Buna göre, Sosyal
Sigortalar Kurumu'nun sağlık birimlerinden yararlanan hak sahiplerine sağlık
hizmetleri Sağlık Bakanlığı tarafından verileceğinden hak sahipleri açısından
sosyal güvenlik hakları korunmaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun özel bütçeli ve devlet tüzel
kişiliğinden ayrı kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu, Sağlık birimleri ile
bunlara ait her türlü taşınır, taşınmaz ve taşıtların devredildiği Sağlık
Bakanlığı'nın ise genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında yer aldığı
açıktır. Belirtilen bu kamu tüzel kişilikleri arasında iş bölümü yapılması,
gerektiğinde malvarlıklarına son verilmesi, birleştirilmesi, devir veya satış
yapılması yasa koyucunun takdirindedir.
Açıklanan nedenlerle iptal konusu kural, Anayasa'nın 2., 13., 35.,
60., ve 123. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi
gerekir.
İptal konusu kuralın Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
B- Yasa'nın 4. Maddesinin (b) Bendinin (2) Numaralı Alt Bendinin,
Birinci ve Son Tümcelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yasa'da komisyon koordinatörünün ve üyelerinin
nasıl atanacağına, temsilcilerin kaçar kişiden oluşacağına ilişkin düzenleme yapılmadığı,
kurul üyelerinin sayısının, görevlendirme esaslarının, yetkilerinin, idarenin
takdirine bırakılarak asli düzenleme yetkisinin yürütmeye devredildiği, diğer
taraftan kamu görevlilerinin çalışma usul ve esaslarının Anayasa'nın 128.
maddesine göre kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilerek kuralların,
Anayasa'nın 2., 6., 7., 11., 123. ve 128. maddelerine aykırılığı ileri
sürülmüştür.
İptal konusu birinci tümcede, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait
sağlık birimlerinin devre konu taşınır, taşınmaz ve taşıtlarının bedeli
Maliye Bakanlığı temsilcisinin koordinatörlüğünde, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal
Sigortalar Kurumu temsilcilerinden oluşan komisyonlar tarafından tespit
edileceği belirtilerek komisyonlarda bulunacak temsilciler sayılmış; son
tümcede ise komisyonların teşkili ile çalışma usul ve esasları Sağlık
Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Yasa'nın 4. maddesinin (b) bendinin (1) numaralı alt bendinin ilk
tümcesinde, 'Devredilen sağlık birimleri için biri Bakanlık, biri Maliye
Bakanlığı ve ikisi de sağlık birimi devredilen kamu kurum ve kuruluşundan olmak
üzere dört kişilik komisyonlar kurulur.'denilmiş ve sağlık birimlerinin
devrinde komisyonların kaçar kişiden oluşacağı; (2) numaralı alt bendinin
dördüncü tümcesinde, 'Komisyonlar, bedel tespit ederken gerektiğinde, bedelin
hesabında kullanılacak fiyatları, belediye, ticaret odası, sanayi odası, borsa
gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturur. Taşınmazlarda bu işler
için kanunların verdiği yetkiye dayanılarak ilgili dairelerce tespit edilmiş
birim fiyatlar varsa, bunlar da dikkate alınır.' denilerek komisyonlarca
bedel tespitinin nasıl ve ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir.
Aynı maddenin (e) bendinde ise ' Devredilen sağlık birimlerinin,
kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazi, arsa ve binaların bir kısmında hizmet
vermesi halinde, bunların komisyonlarca tespit edilecek kısımları gerektiğinde
ifraz edilerek veya kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak Bakanlığa
devredilir. Bu kısımların tespitinde; Sosyal Sigortalar Kurumunun ihtiyacı,
hizmetin etkin ve verimli sunulması ve geleceğe yönelik kapasite ihtiyacı göz
önünde bulundurulur. Binaların bir kısmında hizmet sunulan sağlık birimlerinin
devrinde komisyonlarca, devrin taşınır, taşıtlar ve personel ile sınırlı
tutulmasına da karar verilebilir. ' denilmiştir.
Anayasa'nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği kuralı yer almaktadır.
Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının Anayasa'nın 7.
maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi,
sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması
gerekir. Bununla birlikte, yasada temel esasların belirlenmesi koşuluyla,
uzmanlık, özel ihtisas ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesinin
yürütmeye bırakılması Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz.
Anayasa'nın 7. ve 128. maddelerine paralel olarak Yasa'da kurulma
esasları ve bedel tespit yöntemi belirlendikten sonra komisyonların uzmanlık,
özel ihtisas ve teknik bilgi gerektiren çalışma usul ve esaslarına ilişkin
ayrıntıların düzenlenme yetkisinin idareye verilmesi, yasama yetkisinin devri
olarak nitelendirilemez.
Açıklanan nedenlerle iptal konusu kurallar, Anayasa'nın 2., 7. ve
128. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İptal konusu kuralların, Anayasa'nın 6., 11. ve 123. maddeleriyle
ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
C- Yasa'nın 4. Maddesinin (b) Bendinin (2) Numaralı Alt Bendinin
Üçüncü Tümcesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun maliki olduğu
taşınır, taşınmaz ve taşıtların Kurum Yönetim Kurulu'nun iradesi dışında Sağlık
Bakanlığı'na devredilmesi yanında bu devir nedeniyle ödenmesi gereken bedelin
ne zaman ve hangi koşullarda ödeneceğine ilişkin Bakanlar Kuruluna sınırları
belirlenmeyen, keyfi uygulamalara neden olabilecek nitelikte bir yetki
verildiği, bunun asli düzenleme yetkisinin devri niteliğinde ve idarenin
kanuniliği ilkesine aykırı olduğu gibi Anayasa'nın 35. maddesiyle güvence
altına alınmış olan mülkiyet hakkını da özünden ve ölçüsüzce sınırlandırdığı
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 6., 7., 8., 11., 13. ve
35. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür.
İptal konusu tümcede, Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait sağlık
birimlerinin devre konu taşınır, taşınmaz ve taşıtlarının, Maliye Bakanlığı
temsilcisinin koordinatörlüğünde, Bakanlık ve Sosyal Sigortalar Kurumu
temsilcilerinden oluşan komisyonlar tarafından tespit edilecek bedelinin, on
yılı geçmemek üzere ödeme süresi ve şartlarının Bakanlar Kurulu tarafından
belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait taşınır, taşınmaz ve taşıtların
Sağlık Bakanlığı'na devri aşamasında tespit edilecek bedellerin ödeme süresinin
on yılı geçmemek üzere kurala bağlanmış olması Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin sınırını göstermektedir. Bu sınır içinde devredilen mal bedellerinin
ödeme şartlarına ilişkin düzenleme konusunda ise yürütme organına verilen
yetkinin ülkenin ekonomik koşulları, bütçe imkanları ve sağlık alanındaki
gelişmeler gözetilerek kullanılacağı doğal olduğundan Anayasa'ya aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle iptal konusu kural, Anayasa'nın 2. ve 7.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir
İptal konusu kuralın Anayasa'nın 6., 8., 11., 13. ve 35.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
D- Yasa'nın 4. Maddesinin (g) Bendinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Maliye Bakanına esasları yasa ile belirlenmeyen
asli bir düzenleme yetkisi verilmek suretiyle yasama yetkisinin devredildiği
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 6., 7., 8., ve 11. maddelerine
aykırılığı ileri sürülmüştür.
İptal konusu kural, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık
birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesi ile ilgili olarak gerekli görülen
her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri ile bu işlemlere ilişkin gerekli
düzenlemeleri yapmaya, esas ve usulleri belirlemeye Maliye Bakanı'nın yetkili
olduğu belirtilmiştir.
Anayasa'nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği; 8. maddesinde de yürütme
yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa'ya ve
kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği kuralı yer
almaktadır. Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının
Anayasa'nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması,
çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakmaması gerekir. Bununla birlikte, yasada temel esasların belirlenmesi
koşuluyla, uzmanlık, özel ihtisas ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların
düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz.
Kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin
hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini,
raporlanmasını ve malî kontrolü düzenlemek amacıyla çıkarılan ve genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü kapsayan 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 3. maddesinde gelir, gider, harcama,
bütçe, mali yönetim, mali kontrol tanımlamalarına, birinci kısmın ikinci
bölümünde gelirlerin toplanması ve harcamaların yapılmasını içeren kamu
maliyesinin temel ilkelerine, üçüncü bölümünde kamu kaynağının kullanılmasının
genel esaslarına yer verilmiş, ikinci kısmında bütçe ile ilgili genel kurallar,
bütçelerin uygulama esasları, harcama yapılması, gelirlerin toplanması, kesin
hesap gibi temel kurallar, beşinci kısmında ise iç kontrol sistemi ile ilgili
genel kurallar, muhasebe hizmeti ve muhasebe yetkilisinin yetki ve
sorumlulukları düzenlenmiştir.
Buna göre, Maliye Bakanı, iptal konusu kuralı uygularken 5018
sayılı Yasa hükümlerine göre bütçe ve muhasebe işlemlerini yapacak, usul ve
esasları belirleyecektir.
5018 sayılı Yasa'da, iptal konusu kuralda yer alan hususlara
ilişkin temel kurallara yer verilerek, çerçevenin çizildiği, teknik ayrıntıya
ilişkin hususların yönetmeliklere veya idari düzenlemelere bırakıldığı
anlaşıldığından yasama yetkisinin devrinden söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle iptal konusu kural, Anayasa'nın 2., 7. ve 8.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İptal konusu kuralın Anayasa'nın 6. ve 11. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
VI- SONUÇ
6.1.2005 günlü, 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait
Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un 4.
maddesinin;
1- Birinci fıkrasının ilk tümcesinin, 'Sosyal Sigortalar Kurumu'
yönünden,
2- (b) bendinin (2) numaralı alt bendinin birinci, üçüncü ve
son tümcelerinin,
3- (g) bendinin,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 8.10.2009
gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
6.1.2005 günlü 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait
Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un 4.
maddesinin birinci fıkrasının; 'Sosyal Sigortalar Kurumu' yönünden iptali
istenen dava konusu ilk tümcesinde, kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık
birimlerinin; bunlara ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülükler ile taşınır
ve taşınmazların, taşıtlarla birlikte Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanların
rayiç bedeli karşılığında, diğerlerinin bedelsiz olarak Yasa'da belirtilen usul
ve esaslar çerçevesinde Sağlık Bakanlığına devri öngörülmüş, (b) bendinin (2)
numaralı alt bendinin, birinci, üçüncü ve son tümceleri ile (g) bendinde de
devre ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
Anayasa'nın 123. maddesinin ikinci fıkrasında, 'idarenin kuruluş
ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.'
denilerek, yerinden yönetim birimi olarak yapılandırılan kamu tüzel kişileri
için bu yönetim biçimine ilişkin esasların geçerli olacağı vurgulanmıştır. Buna
göre, yerinden yönetimlere bu özelliklerini korudukları sürece Yasa'yla da olsa
yerinden yönetim esaslarıyla bağdaşmayacak müdahalelerde bulunulması olanaklı
değildir.
16.5.2006 günlü 5502 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 4958
sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 1. maddesine göre Sosyal Sigortalar
Kurumu, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mâli özerkliğe sahip, özel hukuk
hükümlerine tâbi bir kuruluştur. Bu tanımlama biçimiyle bir tür hizmet yerinden
yönetimi olarak yapılandırılan Kurum'un, özerkliğinin doğal sonucu ise, kendi
karar organlarıyla yönetilmesi, ayrı bir mal varlığı ve bütçeye sahip olması,
gelir elde etmesi ve harcama yapabilmesidir. Oysa, dava konusu düzenleme ile
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun taşınır ve taşınmazları üzerindeki tasarruf
yetkisine son verilip, söz konusu malların rayiç bedelleri karşılığında Sağlık
Bakanlığı'na devri sağlanarak özerkliği yerinden yönetim ilkesiyle
bağdaşmayacak biçimde ihlâl edilmiştir. Yapılan yasal düzenlemenin, bazı
gereksinimleri karşılamak için kamu yararı amacına yönelik düşüncelerin sonucu
olması da özerk bir kuruluşun demokratik işleyişine müdahalenin haklı nedenini
oluşturamaz. Hukuk devletinde esas olan Anayasa'ya ve hukuka uygun yasalarla
kamu yararını gerçekleştirmektir. Tersine bir durumun varlığı, başka bir neden
aranmaksızın doğrudan kamu yararının ihlâli anlamına geleceğinden bu kavram
gerekçe gösterilerek, Anayasa ve hukuka aykırılığın yok göz ardı edilmesi
olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kuralların Anayasa'nın 2 ve 123.
maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
06.01.2005 günlü, 5283 Sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait
Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığı'na Devredilmesine Dair Kanun'un 4.
maddesinin birinci fıkrasının Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden iptali
istenilen ilk tümcesinde, (aynı yasanın 2. maddesinde kapsam dışında kaldığı
belirtilen kurumlar dışında kalan) 'Kamu Kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık
birimleri bunlara ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülükler ile taşınır ve
taşınmazları ve taşıtlarla birlikte Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanların
rayiç bedeli karşılığında, diğerleri bedelsiz olarak aşağıda belirtilen usul ve
esaslar çerçevesinde Bakanlığa devredilmiştir.'denilmekte, aynı fıkranın (b)
bendinin 2 numaralı alt bendinin birinci, üçüncü ve son cümleleri ile (g)
bendinde devre ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.
Sosyal Sigortalar Kurumu 09.07.1945 günlü, 4792 sayılı Yasa ile
kurulmuş olup, Yasanın 1. maddesinin ikinci fıkrasında; ' Kurum bu Kanun ve
özel hukuk hükümlerine tabidir. Mali ve idari bakımdan muhtardır ve tüzel
kişilikte bir devlet kurumudur.' denilmekte, kurumun yeniden yapılandırılmasını
düzenleyen 27.05.2003 günlü 4958 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde de Sosyal
Sigortalar Kurumu'nun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bağlı kuruluşu
olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşu olup kamu tüzel kişiliğine haiz,
idari ve mali özerkliğe sahip özel hukuk hükümlerine tabi bir devlet kurumu
olduğu belirtilmektedir. 16.05.2006 günlü 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik
Kanunu'nun 1. maddesinin 2. fıkrasında ise ' Bu Kanun ile kuruma görev ve yetki
veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere; kamu tüzel kişiliğini haiz
idari ve mali açıdan özerk, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk
hükümlerine tabi sosyal güvenlik kurumu kurulmuştur.'hükmü yer almıştır.
4958 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin, onbirinci bendinde kurumun
malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin Yönetim Kuruluna ait olduğu
belirtilmiş olup, 19. maddesinde kurumun gelirleri işçi ve işveren primleri,
menkul kıymetler gelirleri, kurumun sahibi olduğu iştirak ve işletmelerden elde
edilecek gelirler, genel bütçeden yapılacak yardımlar, gayrimenkul satış ve
kira gelirleri, bağış ve vasiyetler, menkul kıymet gelirleri olarak
sayılmıştır. (Nitekim kurumun 1990 yılına ait faaliyet raporunda gelirlerinin %
86,53'nü işçi ve işveren primleri, % 2 tahvil gelirleri, % 6,19 faizler, % 2,6
kira gelirlerinin oluşturduğu belirtilmektedir.)
Bütün bu düzenlemelerden Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kamu tüzel
kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip özel hukuk hükümlerine tabi bir
kamu kurumu olduğu açıktır. Kurum, bir tür hizmet yerinden yönetimi olarak
idari ve mali özerkliğe sahip olduğundan, kendi karar organlarıyla yönetilmesi,
ayrı bir mal varlığı ve bütçeye sahip olması gelir elde etmesi ve harcama yapabilmesi
bunun sonucudur.
Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir
bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, idarenin kuruluş ve görevlerinin,
merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı hükme bağlanarak
yerinden yönetim birimi olarak yapılandırılan kamu tüzel kişileri için bu
yönetim biçimine ilişkin esasların geçerli olacağı belirtilmiştir.
Bu durumda, idari ve mali açıdan özerk ve tüzel kişiliği haiz
Sosyal Sigortalar Kurumu adına kayıtlı bulunan taşınır ve taşınmaz mallar
üzerindeki tasarruf yetkisi kuruma ait olup, 5283 sayılı Yasa'nın 4. maddesinin
birinci cümlesinde 'Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanlar rayiç bedeli
karşılığında aşağıda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Sağlık Bakanlığına
devredilmiştir.' şeklindeki düzenleme ile bu yetkinin bertaraf edilmesi
suretiyle kurumun özerkliği Anayasa'da belirtilen yerinden yönetim ilkesiyle
bağdaşmayacak şekilde ihlal edilmiştir.
Bu nedenle dava konusu düzenleme Anayasa'nın 123. maddesinde
belirtilen yerinden yönetim esaslarına aykırıdır.
Diğer taraftan yukarıda iptali istenilen 4. maddenin devrin esas
ve usullerini düzenleyen fıkra ve ibareleri de aynı nedenle Anayasa'ya
aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle 06.01.2005 günlü, 5283 sayılı Yasa'nın 4.
maddesinin dava konusu edilen fıkra ve ibarelerinin iptali gerektiği oyu ile
verilen karara katılmıyorum.