ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2005/66
Karar Sayısı : 2009/102
Karar Günü : 2.7.2009
R.G. Tarih-Sayı
:07.10.2009-27369
İPTAL DAVASINI AÇANLAR:
1- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER (E.
2005/50)
2- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Ali TOPUZ ve Kemal
ANADOL ile birlikte 117 milletvekili (E.2005/66)
İPTAL DAVASININ KONUSU: 5.5.2005 günlü, 5345
sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un;
1- 23. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesiyle ikinci
fıkrasının 'Vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi
müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine
ilişkin usul ve esaslarla;...' bölümünün,
2- 24. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının,
3- 25. maddesinin birinci fıkrasının,
4- 28. maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesinin,
5- 29. maddesinin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının
son tümcelerinin,
6- 30. maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesi ile ikinci ve son
fıkralarının,
7- Geçici 3. Maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin '...ya
da Devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet gelir uzmanı
veya vergi denetmeni olmak,' bölümünün,
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile
2., 6., 7., 8.,10., 11., 104., 105., 123., 126. ve 128. maddelerine
aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
İptali istenilen kuralları içeren 5.5.2005 günlü, 5345 sayılı
Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un ilgili
maddeleri şöyledir;
1- 'MADDE 23.- Başkanlığın taşra teşkilatı, doğrudan merkeze bağlı
vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı kurulmayan yerlerde bu
Kanunun 24 ve 25 inci maddelerindeki görev ve yetkileri haiz vergi dairesi
müdürlüklerinden oluşur. Vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri
ve sayıları ile bunlara ilişkin değişiklikler Bakanlar Kurulunca belirlenir.
Vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile
şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve
esaslarla; aynı il sınırları içinde kalmak kaydıyla mükelleflerin, işyeri
ve kanuni merkezlerine bağlı kalınmaksızın belirlenecek ölçütlere göre hangi
vergi dairesi müdürlüğü veya başkanlığına bağlı olacağını belirlemeye Bakan
yetkilidir.'
2- 'MADDE 24.- Vergi Dairesi Başkanlığının amacı, yetki alanı
içinde ekonomik faaliyetleri ve gelişmeleri yakından takip etmek, sektör ve
mükellef gruplarının ihtiyaçlarına uygun hizmetleri en iyi şekilde sunmak ve
yetkinlikleri geliştirmek suretiyle vergi yükümlülüklerini yerine getirmelerini
sağlamaktır.
Vergi Dairesi Başkanlığı; yetki alanı içindeki mükellefi tespit
etmek, vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin tarh, tahakkuk, tahsil,
terkin, tecil, iade, ödeme, muhasebe ve benzeri işlemleri yapmak, bu işlemlere
ilişkin olarak yaratılan ihtilaflarla ilgili yargı mercileri nezdinde talep
ve savunmalarda bulunmak, gerektiğinde temyiz ve tashihi karar talebinde
bulunmak, yargı kararlarının uygulanması işlemlerini yürütmek, vergi
uygulamalarını geliştirmek ve iyileştirmek, mükelleflere kanunların uygulanması
ile ilgili görüş bildirmek, mükellefi hakları konusunda bilgilendirmek ve
uygulamalarında mükellef haklarını gözetmek, mükellef hizmetleri ile bilgi
işlem, istatistik, bilgi toplama, eğitim, satın alma, kiralama, vergi inceleme
ve denetimi, uzlaşma, takdir ve benzeri görevleri ve işlemleri yürütmekle
görevli ve yetkilidir.
Vergi dairesi başkanlıkları bünyesinde; mükellef hizmetleri,
vergilendirme, denetim, tahsilat ve hukuk işleri, muhasebe, insan kaynakları,
destek hizmetleri ve benzeri fonksiyonlar için grup müdürlükleri ve bunlara
bağlı müdürlükler ile yetki alanlarında ekonomik analizler yapmak ve mükellef
hizmetlerini en yakın yerden sunmak üzere şubeler kurulur. Merkez ile taşra
birimleri arasındaki fonksiyonel ilişkiler doğrudan sağlanır. Bunların organizasyon
yapıları, görevleri, yetki ve sorumlulukları, merkez teşkilatıyla ilişkileri
ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.'
3- 'MADDE 25.- Vergi Dairesi Başkanı; Vergi Dairesi
Başkanlığının amiri olup, yetki alanındaki işlemlerin mevzuat hükümlerine göre
yürütülmesi ve izlenmesi, vergi inceleme ve denetimlerinin gerçekleştirilmesi,
kendisine bağlı birimlerin görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmelerinin
sağlanması, mükelleflere kanunların uygulanmasına ilişkin görüş bildirilmesi,
mükellef haklarının gözetilmesi, faaliyetleri hakkında Başkanlığın
bilgilendirilmesi, kanunlara aykırı hareketi görülenler hakkında takibatta
bulunulması ve emrine atanan personelin özlük işlemlerinin yürütülmesinden
doğrudan Başkanlığa karşı sorumludur.
Ödenek gönderme belgesi ile verilen harcama yetkisi çerçevesinde
Vergi Dairesi Başkanlığınca yapılacak ödemelere ilişkin harcama yetkisi, 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 31 inci maddesinde belirtilen
usul ve esaslar çerçevesinde vergi dairesi başkanlığınca kısmen veya tamamen
grup müdürlüklerine veya vergi dairesi müdürlüklerine devredilebilir.'
4- 'MADDE 28.- Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi
dairesi başkanları ve gelirler kontrolörleri, Başkanın önerisi üzerine Bakan
tarafından; 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Kanun hükümleri dışında kalan
diğer personelin atamaları Başkan tarafından yapılır. Başkan bu
yetkilerini gerekli gördüğü takdirde alt kademelere devredebilir.
Başkan kadrosuna atanmak için; hukuk, siyasal bilgiler, iktisat,
işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinde en az lisans düzeyinde
yüksek öğrenim görmüş, Bakanlıkta veya Başkanlıkta fiilen en az üç yıl çalışmış
olmak gerekir.
Başkan yardımcısı, daire başkanı ve vergi dairesi başkanı
kadrolarına atanacakların; hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler fakültelerinde en az lisans düzeyinde yüksek öğrenim görmüş
ve Devlet memuriyetinde en az on hizmet yılını doldurmuş olanlardan;
Başkanlıkta en az üç yıl yönetici düzeyinde çalışmış ya da maliye
müfettişi, hesap uzmanı veya gelirler kontrolörü olması gerekir.
Gelirler Kontrolörleri Daire Başkanı, daire başkanı olma
niteliklerini haiz gelirler kontrolörü unvanını almış olanlar arasından
atanır.'
5- 'MADDE 29.- Gelirler kontrolörleri; en az dört yıllık
lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve
idari bilimler fakültelerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma
sınavı sonucuna göre mesleğe stajyer gelirler kontrolörü olarak alınırlar ve en
az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak
kazanırlar. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar gelirler
kontrolörlüğüne atanırlar. Gelirler kontrolörlerinin mesleğe alınmaları
ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Vergi denetmenleri; en az dört yıllık lisans eğitimi veren
hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler
fakültelerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı sonucuna
göre mesleğe vergi denetmen yardımcısı olarak alınırlar ve en az üç yıl
çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak
kazanırlar. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar.
Vergi denetmenleri vergi dairesi başkanlığı emrinde
çalıştırılırlar. Vergi denetmenlerinin mesleğe alınmaları ve
yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Devlet gelir uzmanları, vergi istihbarat uzmanları ve gelir
uzmanları; en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler,
iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ve mühendislik
fakültelerinin lisans bölümleri ile matematik ve istatistik lisans
bölümlerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı sonucuna
göre mesleğe Devlet gelir uzman yardımcısı, vergi istihbarat uzman yardımcısı
ve gelir uzman yardımcısı olarak alınırlar. Bunlar en az üç yıl çalışmak ve
olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Yapılacak
yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı,
vergi istihbarat uzmanlığı veya gelir uzmanlığına atanırlar. Bunların
mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
Vergi dairesi başkanlıklarının taraf olduğu davaların ilgili
mercilerde takip ve savunmasını yapmak üzere, vergi dairesi başkanlıkları emrinde
yeterli sayıda Hazine avukatı görevlendirilir. Vergi dairesi başkanı, 8.1.1943
tarihli ve 4353 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile kendisine verilen
yetkiyi, Hazine avukatlarına veya ilgili müdürlere devredebilir. Vergi
dairesi başkanlıkları emrinde çalıştırılacak Hazine avukatlarının çalışma usul
ve esasları, Başkanlık ile Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği
ve Muhakemat Genel Müdürlüğü tarafından müştereken belirlenir.
6- 'MADDE 30.- Başkanlık personelinin; mükellef
memnuniyeti, vergi gelirlerindeki tahakkuk ve tahsilat artış oranı, vergi
toplama maliyeti, uyum oranı ve benzeri genel performans ölçütleri ve hedefleri
Başkan tarafından belirlenir. Uyum oranından maksat, mükellef beyanlarının
vergi kanunlarına uygunluğu ölçüsüdür.
Başkan, performans modeli çerçevesinde birimlerin ve bireylerin
genel performans hedeflerini gerçekleştirmek üzere özel performans ölçütleri ve
hedeflerini belirler. Personel bazındaki bireysel performanslar merkezdeki
personel ve vergi dairesi başkanları için Başkan, taşradaki personel için vergi
dairesi başkanları tarafından belirlenir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakan tarafından
belirlenir.'
7- 'GEÇİCİ MADDE 3.- Başkanlık kadrolarına, bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde yapılacak atamalarda aşağıdaki şartlar
aranır:
a) Başkan kadrosuna atanacaklarda; Gelirler Genel Müdürlüğünde
daire başkanı veya üstü görevlerde bulunmak veya bulunmuş olmak ya da
Bakanlıkta genel müdür yardımcısı veya daha üst görevlerde en az iki yıl
bulunmuş veya Devlet memuriyetinde en az oniki hizmet yılını
doldurmuş maliye müfettişi, hesap uzmanı veya gelirler kontrolörü olmak ya da
kamuda üst düzey yönetici olarak en az on yıl çalışmış olmak,
b) Başkan yardımcısı, daire başkanı ve vergi dairesi başkanı
kadrolarına atanacaklarda; Gelirler Genel Müdürlüğünde daire başkanı veya üstü
görevlerde bulunmak veya bulunmuş olmak ya da Bakanlıkta daire
başkanı veya daha üst görevlerde en az iki yıl bulunmuş ya da defterdar
veya gelir idaresi grup başkanı veya grup müdürü kadrolarında çalışmış
olmak ya da Devlet memuriyetinde en az on hizmet yılını doldurmuş
maliye müfettişi, hesap uzmanı veya gelirler kontrolörü olmak,
c) Gelir idaresi grup başkanı ve grup müdürü kadrolarına
atanacaklarda; Gelirler Genel Müdürlüğünde daire başkanı görevinde bulunmak
veya bulunmuş olmak ya da defterdar veya defterdar yardımcısı
kadrolarında çalışmış ya da Gelirler Genel Müdürlüğü şube müdürü ile
vergi dairesi müdürü, gelir müdürü, takdir komisyonu başkanı olmak veya Devlet
memuriyetinde en az on hizmet yılını doldurmuş maliye müfettişi, hesap uzmanı,
gelirler kontrolörü, Devlet gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak,
d) Müdür ve vergi dairesi müdürü kadrolarına atanacaklarda;
Gelirler Genel Müdürlüğü şube müdürü kadrosunda bulunmak veya bu kadroda en az
iki yıl süreyle görev yapmış olmak veya vergi dairesi müdürü, gelir müdürü veya
takdir komisyonu başkanı kadrolarında bulunmak ya da Devlet
memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet gelir uzmanı veya
vergi denetmeni olmak,
Gerekir.
İhtiyaç duyulması halinde, Bakanlık merkez atamalı personel,
yaptıkları görevlere uygun merkez ve taşra teşkilatındaki muhasebe, insan
kaynakları ve destek hizmetleriyle ilgili kadrolara atanabilirler.
Gelirler Genel Müdürlüğü merkez teşkilatında; organizasyon metot
uzmanlığı eğitimi alarak organizasyon metot şubesinde en az beş yıl süreyle
fiilen organizasyon metot uzmanı olarak görevlendiren personel ile uzman
kadrolarında çalışan personelden son üç yılda olumlu sicil almış olanlar yaş ve
öğrenim alanı şartları hariç Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Devlet
Gelir Uzmanlığı Görev, Çalışma ve Atama Yönetmeliğindeki şartları taşımaları
kaydıyla bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde açılacak özel
sınavlardan en fazla ikisine girme hakkına sahiptir. Bu sınavı kazananlar
Devlet gelir uzmanlığı kadrosuna atanırlar.
Başkanlığın merkez veya taşra teşkilatı kadrolarında görev yapan
ve son üç yılda Bakanlıkta olumlu sicil almış olan personel, yaş ve öğrenim
alanı şartları hariç Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak
Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik ile Maliye Bakanlığı Gelirler Genel
Müdürlüğü Gelir Uzmanlığı Görev, Çalışma ve Atama Yönetmeliğindeki şartları
taşımaları kaydıyla, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren beş yıl içinde
açılacak özel sınavlardan en fazla üçüne girme hakkına sahiptir. Bu sınavı
kazananlar gelir uzmanı olarak atanırlar.
22.7.1998 tarihine kadar vergi denetmeni veya yardımcısı
kadrosunda olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte halen bu kadrolarda veya
kamuda görev yapanlardan bu unvanlarda fiilen en az üç yıl çalışmış olanlar, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 36 ncı maddesinin 'ORTAK HÜKÜMLER' başlıklı bölümünün (A)
fıkrasının (11) numaralı bendi yönünden yeterlik sınavını vermiş sayılırlar. Bu
hükmün, 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin son fıkrasına
şümulü yoktur.
22.7.1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi
uyarınca açılanlar dahil olmak üzere, 29.7.1998 tarihinden sonra yapılan
yeterlik sınavlarında başarılı olarak Muhasebe Denetmeni, Vergi Denetmeni ve
Millî Emlak Denetmeni kadrolarına atanmış olanlardan 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 36 ncımaddesinin 'ORTAK HÜKÜMLER' başlıklı bölümünün
(A) fıkrasının (11) numaralı bendi hükmünden daha önce yararlanmamış olan ve
yukarıdaki fıkra kapsamına girmeyenlerin kazanılmış hak aylık dereceleri, bir
defaya mahsus olmak üzere bir üst dereceye yükseltilir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçelerinde, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 8.,
10., 11., 104., 105., 123., 126. ve 128. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Mustafa
BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay TUĞCU Ahmet AKYALÇIN,
Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER, Fettah OTO ve Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla E.2005/50 sayılı dava ile ilgili olarak 23.5.2005
gününde yapılan ve,
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay TUĞCU Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Ali GÜZEL
ve Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla E.2005/66 sayılı dava ile ilgili olarak
7.7.2005 gününde yapılan ilk inceleme toplantılarında,
1- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
2- Yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun
hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- Birleştirme Kararı
5.5.2005 günlü, 5345 sayılı Gelir
İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 28. maddesinin
birinci fıkrasının birinci tümcesinin 'Başkan yardımcıları, daire başkanları,
vergi dairesi başkanları' yönünden iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına
karar verilmesi istemiyle açılan davanın (2005/50), aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle 2005/66 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2005/66 esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 2.7.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Yasa'nın 23. Maddesinin Birinci Fıkrasının İkinci Tümcesiyle
İkinci Fıkrasının 'Vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi
müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine
ilişkin usul ve esaslarla' Bölümünün İncelenmesi
Dava dilekçesinde, vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri
ve sayıları ile bunlara ilişkin değişikliklerin belirlenmesinde Bakanlar
Kuruluna; 'vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile
şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve
esaslar'ı belirleme konusunda da Maliye Bakanına verilen yetkilerin, bizzat
yasayla düzenlenmesi gereken konulara ilişkin olması nedeniyle Anayasanın
Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 8., 11. ve 123. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Maddenin birinci fıkrasında, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın taşrada,
doğrudan merkeze bağlı vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı
kurulmayan yerlerde bu Kanun'un 24 ve 25. maddelerindeki görev ve yetkileri
haiz vergi dairesi müdürlüklerinden oluşacağı belirtildikten sonra, itiraz
konusu tümcede, vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile
bunlara ilişkin değişikliklerin Bakanlar Kurulunca belirleneceği öngörülmekte;
ikinci fıkrasında ise vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi
müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine
ilişkin usul ve esaslarla, aynı il sınırları içinde kalmak kaydıyla
mükelleflerin, işyeri ve kanuni merkezlerine bağlı kalınmaksızın belirlenecek
ölçütlere göre hangi vergi dairesi müdürlüğü veya başkanlığına bağlı olacağını
belirlemeye Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa'nın 6. maddesinde, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin
olduğu, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet
yetkisi kullanamayacağı ifade edilmiş; 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinin olduğu, bu yetkinin
devredilemeyeceği; 8. maddesinde, yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu tarafından Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve
yerine getirileceği vurgulanmış; 123. maddesinde ise idarenin kuruluş ve görevleriyle
bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
Yasama yetkisi genel ve asli bir yetkidir. Hukukumuzda yasama
yetkisinin genelliği, kanunla düzenleme alanının konu bakımından sınırlı
olmadığı, Anayasa'ya aykırı olmamak koşuluyla her konunun düzenlenebileceği
anlamına gelir. Bu çerçevede yasama organı, genel ilkeleri belirledikten sonra
ayrıntılı ve açıklayıcı düzenlemeleri yürütme organına bırakabilir.
Dolayısıyla, Yasakoyucunun belli konularda gerekli kuralları koymak suretiyle
yasal çerçeveyi çizdiği durumlarda, çizilen bu çerçeveye uygun olarak bir takım
tasarruflarla yasanın uygulanmasını sağlamak üzere yürütmeye tanınan yetkiler
yasama yetkisinin devri anlamına gelmez.
İptali istenen düzenlemelerden birincisinde Bakanlar Kuruluna
verilen yetki, vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile
bunlara ilişkin değişikliklerle sınırlıdır. Yasa'nın 24. ve 25. maddelerinde,
doğrudan merkeze bağlı olarak kurulabilecek vergi dairesi başkanlıklarının yetki
ve görevleri, yetki alanı içindeki mükellefi tespit etmek, vergi ve benzeri
mali yükümlülüklere ilişkin tarh, tahakkuk, tahsil, terkin, tecil, iade, ödeme,
muhasebe ve benzeri işlemleri yapmak, bu işlemlere ilişkin olarak yaratılan
ihtilaflarla ilgili yargı mercileri nezdinde talep ve savunmalarda ve
gerektiğinde temyiz ve tashihi karar talebinde bulunmak, yargı kararlarının
uygulanması işlemlerini yürütmek, vergi uygulamalarını geliştirmek ve
iyileştirmek, mükelleflere kanunların uygulanması ile ilgili görüş bildirmek,
mükellefi hakları konusunda bilgilendirmek ve uygulamalarında mükellef
haklarını gözetmek, mükellef hizmetleri ile bilgi işlem, istatistik, bilgi
toplama, eğitim, satın alma, kiralama, vergi inceleme ve denetimi, uzlaşma,
takdir ve benzeri görevleri ve işlemleri yürütmek biçiminde açık ve geniş
olarak sayılmıştır. Buna göre konunun esaslarının ve çerçevesinin yasayla
belirlendiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, bir ildeki vergi potansiyeli, mükellef sayısı gibi
kıstaslar dikkate alınarak gelir artırıcı önlemlerle mükellefler açısından
sağlanacak kolaylıklar gözetildiğinde, vergi dairesi başkanlıklarının sayısı,
kurulacakları yerler ya da bir ilde birden fazla kurulup kurulmayacağı, ilin
neresinde kurulacağı, gerektiğinde yerinin değiştirilmesi gibi hususlar nüfus,
şehirleşme, gelişme, yeni sanayi bölgeleri kurulması gibi değişkenlere bağlı
bulunmaktadır. Dolayısıyla, büyüklük ve önemlerine göre vergi dairesi
başkanlıklarının bakanlar kurulu, bunlara bağlı müdürlüklerle şubelerin
kurulmasına veya faaliyete geçirilmesine ilişkin esasların Bakan tarafından
belirlenmesinde Anayasanın belirtilen maddelerine aykırı bir yön görülmemiştir.
Anayasa'nın 123. maddesinin son fıkrasında 'Kamu tüzelkişiliği,
ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur'
denilmektedir. Kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kamu tüzel kişiliği
kurabilme yetkisi verilebildiğine göre, bir tüzel kişiliği haiz olmayıp
doğrudan merkeze bağlı olarak kurulabilecek veya yeri değiştirilebilecek vergi
dairesi başkanlığı ile bunlara bağlı vergi dairesi müdürlüğü veya şubesi
kurulabilmesinde veya yasa ile çizilen çerçeve içinde bazı usûl ve esasların belirlenmesi
Anayasa'nın 2., 7. ve 123. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi
gerekir.
İtiraz konusu kuralların Anayasanın Başlangıç'ı ile 6., 8. ve 11.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2- Yasa'nın 24. Maddesinin Birinci ve İkinci Fıkralarının
İncelenmesi
İptal gerekçesinde, vergi dairesi başkanlığının 'yetki alanı'nın
yasayla belirlenmemesi nedeniyle yasayla düzenlenmesi gereken bir alanın
yürütmeye bırakıldığı, ayrıca belirlilik ve öngörülebilirlik sağlanamadığı için
kuralların Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 123. maddeleriyle yetki alanının birden
fazla ili kapsaması halinde 126. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
a- Birinci Fıkranın İncelenmesi
Fıkrada, vergi dairesi başkanlığının amacı, 'yetki alanı içinde'
ekonomik faaliyetleri ve gelişmeleri yakından takip etmek, sektör ve mükellef
gruplarının ihtiyaçlarına uygun hizmetleri en iyi şekilde sunmak ve
yetkinlikleri geliştirmek suretiyle vergi yükümlülüklerini yerine getirmelerini
sağlamak biçiminde sayılmaktadır.
23. maddenin birinci fıkrasının ikinci tümcesi için açıklanan
gerekçeler bu fıkra için de geçerlidir. İptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasanın 126. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
b- İkinci Fıkranın İncelenmesi
Vergi dairesi başkanlığının görevlerinin sayıldığı fıkrada dava
tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.2.2009 günlü, 5838 sayılı Yasa'nın 32.
maddesinin (12) numaralı fıkrasının (b) bendiyle değişiklik yapılmıştır. Buna
göre, iptali istenen fıkrada yer alan 'bu işlemler ile diğer işlemlerinden
dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu
merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak' ibaresi 'bu
işlemler ile personel atama, disiplin, terfi, sicil, harcırah ve benzeri özlük
işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla
ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak' şeklinde
değiştirilmiştir. İptali istenen kuralın tümüne etkili görülen bu değişiklik
nedeniyle bu fıkraya ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine
yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM,
Şevket APALAK ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
3- Yasa'nın 25. Maddesinin Birinci Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, vergi dairesi başkanının yetki, görev ve
sorumluluklarının 'yetki alanı' ile bağlantılı olarak açıklanması, buna
karşılık bu yetki alanının yasayla belirlenmemiş olması nedeniyle fıkranın
Anayasanın 2., 11., 123. ve 126. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen fıkrada, 'Vergi Dairesi Başkanı; Vergi Dairesi
Başkanlığının amiri olup, yetki alanındaki işlemlerin mevzuat hükümlerine göre
yürütülmesi ve izlenmesi, vergi inceleme ve denetimlerinin gerçekleştirilmesi,
kendisine bağlı birimlerin görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmelerinin
sağlanması, mükelleflere kanunların uygulanmasına ilişkin görüş bildirilmesi,
mükellef haklarının gözetilmesi, faaliyetleri hakkında Başkanlığın
bilgilendirilmesi, kanunlara aykırı hareketi görülenler hakkında takibatta
bulunulması ve emrine atanan personelin özlük işlemlerinin yürütülmesinden
doğrudan Başkanlığa karşı sorumludur.' denilmektedir.
23. maddenin birinci fıkrasının ikinci tümcesi için açıklanan
gerekçeler bu fıkra için de geçerlidir. İptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasanın 126. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
4- Yasa'nın 28. Maddesinin Birinci Fıkrasının İlk Tümcesinin
İncelenmesi
Dava dilekçesinde, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı'nın
kararnameleri imzalamak suretiyle iktidar gücünü denetlediği, böylece iktidarla
üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengenin sağlandığı, Cumhurbaşkanı'nın
tek başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararların Başbakan ve ilgili bakanı
bağladığı, bu kuralın atama kararlarını da kapsayacağı, bu bağlamda üst düzey
kamu görevlilerine ilişkin olan atama kararlarının hukuksal geçerlilik
kazanabilmesi için Cumhurbaşkanı tarafından da imzalanmasının anayasal
zorunluluk olduğu, Yasa'daki diğer düzenlemelerden başbakanlık ve
bakanlıklardaki genel müdür yardımcıları ve daha üst düzeyde bulunanlarla
hiyerarşik olarak eşit kabul edildikleri anlaşılan gelir idaresi başkan
yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları ve gelirler
kontrolörlerinin atamalarında da Cumhurbaşkanının imzasının bulunması
gerekirken buna yer verilmediği, ayrıca düzenlemenin kimi görevliler açısından
çelişkili hükümler içerdiği ifade edilerek düzenlemenin Anayasa'nın 2. 8., 11.,
104. ve 105. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 8. maddesinde 'Yürütme yetkisi ve görevi,
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun
olarak kullanılır ve yerine getirilir.' denilmekte, 104. maddesinde de
'kararnameleri imzalamak' Cumhurbaşkanının yürütme alanındaki görev ve
yetkileri arasında sayılmaktadır. Anayasa'nın 104. maddesinde sözü edilen
'kararnameler', Kanun Hükmünde Kararnameler ile Bakanlar Kurulunun çeşitli
kararnamelerinin yanında üst düzey yöneticilerin atanması ile ilgili müşterek
kararnameleri de kapsamaktadır. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulunca yerine getirileceğinden, söz konusu kararnamelerin hukuksal
geçerliği için her iki tarafın da katılımı gerekmektedir.
Buna göre, kamu politikasının tayinine katılan, etkin bir
otoriteye sahip olan, kuruluşların amacının gerçekleşmesinde önemli yetki ve
sorumluluklarla donatılan, planlama, örgütlenme, personel ve kadrolarını
yöneten, denetim ve temsil gibi işlevleri yerine getiren kamu görevlilerinin,
üst düzey yönetici konumunda olmaları nedeniyle bunların atamalarının da
müşterek kararname ile yapılması Anayasal zorunluluktur.
İptal istemine konu tümcede, gelir idaresi başkan yardımcıları, daire
başkanları, vergi dairesi başkanları ve gelirler kontrolörlerinin, Başkanın
önerisi üzerine Bakan tarafından; 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar
ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan diğer
personelin atamalarının ise Başkan tarafından yapılacağı öngörülmektedir.
Yasa'nın 5. maddesinde başkanın görevleri, Başkanlığın görev
alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun
olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütleri belirlemek,
gerekli mevzuat çalışmalarını yapmak, belirlenen strateji, amaç ve performans
ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek;
Başkanlığın faaliyet ve işlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek,
kurumsal yapı ile yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin
geliştirilmesini sağlamak; Başkanlığın orta ve uzun vadeli strateji ve
politikalarının belirlenmesinde işbirliği yapmak olarak sayılmakta; 6.
maddesinde de başkan yardımcısının Gelir İdaresi Başkanının görev ve
yetkilerinin yürütülmesinde Başkana yardımcı olmak üzere görevlendirileceği
belirtilmektedir.
Aynı şekilde Yasa'nın 8 ilâ 25. maddeleri arasında teşkilatın ana
ve yardımcı hizmet birimlerini oluşturan dairelerin görevleri sayılmaktadır. Bu
dairelerin başında yer alan daire başkanları ile doğrudan merkeze bağlı vergi
dairesi başkanlarının, Başkanlığın hedeflerinin saptanmasında, görevlerinin
yerine getirilmesinde ve yetkilerin kullanılmasında önemli ve belirleyici bir
konumda oldukları açıktır. Tüm teşkilatın merkez ve taşra bakımından temelini
oluşturan birimlerin başında yer alan bu yöneticilerin, Başkanlığın üst düzey
idari görevlileri olması nedeniyle atanmalarının müşterek kararname ile
yapılması gerekmektedir.
2451 sayılı Kanun hükümleri dışında kalan personel ile Başkanlığın
ana hizmet birimlerinden birini teşkil eden 'Gelirler Kontrolörleri Daire
Başkanlığı'na bağlı ve Başkanlığın vergi inceleme ve denetim yıllık planına
uygun olarak vergi inceleme ve denetimlerini yapmakla görevli gelirler
kontrolörlerinin üst düzey yönetici kapsamında değerlendirilmeleri mümkün
değildir.
Açıklanan nedenlerle Yasa'nın 28. maddesinin birinci fıkrasının
birinci tümcesi 'Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi
başkanları' yönünden Anayasa'nın 8. ve 104. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Tümcenin kalan kısmı yönünden Anayasa'ya aykırılık görülmemiştir.
Anayasanın 8. ve 104. maddelerine dayanılarak iptal kararı
verilmiş olduğundan, konunun ayrıca Anayasanın 2. ve 105. maddeleri yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
5- Yasa'nın 29. Maddesinin Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü
Fıkralarının Son Tümcelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 'Denetim Elemanı ve Uzman Personel
Çalıştırılması' başlıklı maddede ayrı ayrı fıkralara konu edilen gelirler
kontrolörleri, vergi denetmenleri ve devlet gelir uzmanlarının mesleğe
alınması, yeterlik sınavı ile bunların çalışma usul ve esaslarının yönetmeliğe
bırakılmasına; vergi dairesi başkanlıkları emrinde çalıştırılacak hazine
avukatlarının çalışma usul ve esaslarının ise Başkanlık ile Maliye Bakanlığı
Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü tarafından müştereken
belirlenmesine ilişkin fıkraların son tümcelerinde yer alan düzenlemelerin,
idarenin düzenleme yetkisinin ayrık durumlar dışında aslî olmayıp ikincil
nitelikte bulunması, dolayısıyla bunların yasayla yapılması gerektiği ileri
sürülerek söz konusu tümcelerin Anayasa'nın 2., 6., 7., 8., 11. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
a- Birinci Fıkranın Son Tümcesinin İncelenmesi
Fıkrada, gelirler kontrolörlerinin en az dört yıllık lisans
eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari
bilimler fakültelerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı
sonucuna göre mesleğe stajyer gelirler kontrolörü olarak alınacakları ve en az
üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak
kazanacakları; yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanların gelirler
kontrolörlüğüne atanacakları belirtildikten sonra iptali istenen tümcede
bunların mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esaslarının
yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmektedir.
Anayasa'nın 7. maddesinde 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez'; 8. maddesinde
'Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından,
Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.'
denilmektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrasında 'Devletin, kamu
iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına
göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve
sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.'
denildikten sonra 2. fıkrada; 'Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.' kuralına yer
verilmiştir.
Anayasa'nın 115. maddesinde, Bakanlar Kurulunun, kanunun
uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı
olmamak ve Danıştayın incelenmesinden geçirilmek şartıyla tüzükler
çıkarabileceği; 124. maddesinde de, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu
tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler
çıkarabilecekleri ifade edilmektedir.
İptal istemine konu tümcenin içinde yer aldığı fıkrada düzenlenen
gelirler kontrolörlerinin memur statüsünde olduğu konusunda tereddüt
bulunmadığı gibi, bunların görev ve yetkileriyle hak ve yükümlülükleri, ya da
aylık ve ödenekleri konusunda yönetmeliğe bırakılan bir husus olmadığı
anlaşılmaktadır. Bu nedenle kuralın Anayasa'nın 128. maddesine aykırı bir yönü
görülmemiştir.
Fıkrada, gelirler kontrolörlerinin en az dört yıllık lisans
eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari
bilimler fakültelerinden mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı
sonucuna göre mesleğe stajyer gelirler kontrolörü olarak alınacakları, bundan
sonra en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla yeterlik sınavına
girmeye hak kazanacakları, yapılacak yeterlik sınavında başarılı oldukları
takdirde gelirler kontrolörlüğüne atanacakları ayrıntılı biçimde yer almıştır.
Yönetmeliğe bırakılan hususlar ise bunların yasada belirlenen çerçevede
'mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları'na
ilişkindir. Bu durumda yönetmeliğe bırakılan konular açısından yasama
yetkisinin devrinden bahsedilemez. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM,
Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
b- İkinci ve Üçüncü Fıkraların Son Tümcelerinin İncelenmesi
Vergi denetmenleri ile devlet gelir uzmanlarının mesleğe
alınmaları, yeterlik sınavları ve çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle
düzenleneceğine ilişkin tümcelerin iptali istenilmiş ise de, bu tümcelerin
içinde yer aldığı fıkralarda 18.2.2009 günlü, 5838 sayılı Yasa'nın 32.
maddesinin (12) numaralı fıkrasının (c) bendiyle, ikinci fıkrada yer alan
'Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar.'
cümlesi 'Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine,
başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.'; üçüncü
fıkrasında yer alan 'Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına
uygun Devlet gelir uzmanlığı, vergi istihbarat uzmanlığı veya gelir uzmanlığına
atanırlar.' cümlesi 'Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına
uygun Devlet gelir uzmanlığı, gelir uzmanlığı veya vergi istihbarat
uzmanlığına, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna
atanırlar.' şeklinde değiştirildiğinden ve bu değişiklikler de iptal konusu
tümceleri etkilediğinden bu tümcelere ilişkin konusu kalmayan istem hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM,
Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
c- Dördüncü Fıkranın Son Tümcesinin İncelenmesi
Tümcenin yer aldığı fıkrada, vergi dairesi başkanlıklarının taraf
olduğu davaların ilgili mercilerde takip ve savunmasını yapmak üzere vergi
dairesi başkanlıkları emrinde yeterli sayıda hazine avukatı görevlendirileceği
belirtildikten sonra, iptali istenen tümcede, bunların çalışma usûl ve
esaslarının Başkanlık ile Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat
Genel Müdürlüğü tarafından müştereken belirlenmesi öngörülmektedir.
4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş
Hukuk Müşavirliği'nin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine ve Devlet
Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı
Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun'un
2. maddesinin (C) bendi ve 3. maddesinin (B) bendi gereğince, bakanlıklarla
genel bütçeye dahil dairelere ait hukuk ve ceza davaları ile her türlü icra
takiplerinde bu daireleri mahkemeler, hakemler, icra daireleri, dava ve icra
işleriyle alakalı diğer merciler önünde temsil yetkisi Maliye Bakanlığı'na
verilmiştir. Aynı Yasa'nın 18. maddesinin birinci fıkrasına göre bu yetki
Hazine avukatları vasıtasıyla kullanılmaktadır. Bu davaların asıl tarafı ilgili
daire olup, Hazine avukatı onun davadaki kanuni temsilcisidir. İptali istenen
tümce ile hazine avukatları bakımından yönetmeliğe bırakılan husus, vergi
dairesi başkanlığının taraf olduğu davaların ilgili mercilerde takip ve
savunulmasına yönelik olarak çalışma usûl ve esaslarla sınırlıdır. Dolayısıyla
bunların nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri bakımından
yönetmeliğe bırakılan bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda
yönetmeliğe bırakılan konular açısından yasama yetkisinin devrinden
bahsedilemez. İptal isteminin reddi gerekir.
6- Yasa'nın 30. Maddesinin Birinci Fıkrasının Birinci Tümcesi ile
İkinci ve Son Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde mükellef memnuniyeti, vergi gelirlerindeki
tahakkuk ve tahsilat artış oranı, vergi toplama maliyeti, uyum oranı ve benzeri
genel performans ölçütleri ve hedeflerin personelin hak ve yükümlülükleri
içinde değerlendirilmesi nedeniyle kanunla düzenlenmesi gerektiği, yürütmeye
devredilen bu yetkinin esaslarının belirlenmediği, çerçevesinin yasayla
çizilmediği ifade edilerek istem konusu düzenlemelerin Anayasanın 2., 6., 7.,
8., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
'Performans Yönetimi' başlıklı 30. maddenin birinci fıkrasında,
Gelir İdaresi Başkanlığının performansının değerlendirilmesi için esas alınacak
'mükellef memnuniyeti, vergi gelirlerindeki tahakkuk ve tahsilat artış oranı,
vergi toplama maliyeti, uyum oranı ve benzeri genel performans ölçütleri ve
hedeflerinin Başkan tarafından belirleneceği öngörülmektedir. Maddenin
devamında, bunlara göre Başkan tarafından oluşturulacak performans modeli
çerçevesinde birimlerin ve bireylerin genel performans hedeflerini
gerçekleştirmek üzere özel performans ölçütleri ve hedeflerinin de
belirleneceği; personel bazındaki bireysel performansların merkezdeki
personel ve vergi dairesi başkanları için Başkan, taşradaki personel için ise
vergi dairesi başkanları tarafından belirlenmesi gerekmektedir. Maddenin son
paragrafında ise bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bakan
tarafından saptanacağı belirtilmiştir.
Buna göre, Bakan ile Gelir İdaresi Başkanı ve vergi dairesi
başkanlarına bırakılan hususların Yasa'nın 4. maddesindeki teşkilatın görev
alanına giren konulardaki başarı kıstaslarına ilişkin olduğu görülmektedir.
Bunlar, gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak, vergi ve
diğer gelirleri en az maliyetle toplamak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu
sağlamak, mükellef haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle
yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak,
saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık, verimlilik, etkililik ve mükellef
odaklılık temel ilkelerine göre görev yapmak gibi Gelir İdaresi Başkanlığının
kurulmasındaki amaçlarla, bu amaçlara ulaşmak üzere Başkanlığa yüklenen görevler
birlikte değerlendirildiğinde, yürütmeye bırakılan konuların teşkilatın çalışma
esas ve usulleriyle doğrudan ilgili bulunduğu, belirlenen hedeflere en iyi
hangi yöntemlerle ulaşılabileceğine ilişkin değerlendirmenin teknik bir konu
olarak idarecilere bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, çerçeve ve esasların yasada belirlendiğine göre teknik
ve ayrıntıya ilişkin konuların düzenlenmesinin bakan ve idarenin başkanına
bırakılması Anayasanın 7. ve 128. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin
reddi gerekir.
7- Geçici 3. Maddenin Birinci Fıkrasının (d) Bendinin '...ya
da Devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet gelir uzmanı
veya vergi denetmeni olmak,' Bölümünün İncelenmesi
Dava dilekçesinde, vergi denetmenleri ve devlet gelir uzmanlarıyla
aynı hizmet grubunda yer alan diğer personelin (örneğin saymanlık müdür
yardımcılarının) aynı hukuksal durumda olmalarına rağmen bunlara farklı
kurallar uygulanmasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı, 29.05.2002 gün ve 24769
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maliye Bakanlığı Atama ve Görevde Yükselme
Yönetmeliğine göre (D) hizmet grubunda yer alan görevlerde en az iki yıl
çalışmış olan diğer personelin görevde yükselme sınavına girerek Vergi Dairesi
Müdürü ve Vergi Müdürü olmaları kazanılmış hakları iken anılan personelin
bundan mahrum bırakılmasının hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu, bu
nedenle ibarenin Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Başkanlık kadrolarına, Kanun'un yayımı tarihinden itibaren üç yıl
içinde yapılacak atamalara ilişkin maddede, sırasıyla başkan, başkan
yardımcısı, daire başkanı, gelir idaresi grup başkanı, grup müdürü ile vergi
dairesi müdürü kadrolarına yapılacak atamalarda aranacak şartlara yer verildikten
sonra iptali istenen bölümün yer aldığı bentte; müdür ve vergi dairesi müdürü
kadrolarına atanacaklar için gelirler genel müdürlüğü şube müdürü kadrosunda
bulunmak veya bu kadroda en az iki yıl süreyle görev yapmış olmak veya vergi
dairesi müdürü, gelir müdürü veya takdir komisyonu başkanı kadrolarında
bulunmak ya da Devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet
gelir uzmanı veya vergi denetmeni olmak şartları aranmaktadır.
Hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını
gerektirir. Hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı
gösterilmesi ilkesidir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan ve
kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır.
Kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak
yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir. Bu bağlamda
beklenen haklar kazanılmış hak niteliğinde değildir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli
değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda
bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve
kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum
ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi
çiğnenmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik
kurallar konulamaz.
Yeni teşkilatlanmaya bağlı olarak gelirler genel müdürlüğü
içindeki kimi personelin niteliklerine bakılarak müdür veya vergi dairesi
müdürü olarak atanmada aranacak koşulların saptanması yasakoyucunun takdir
alanı içindedir. Getirilen düzenlemeyle gelir politikasının belirlenmesinin ve
uygulanmasının birbirinden ayrılmış olması nedeniyle, önceki düzenlemelere göre
beklenen haklar kazanılmış haklara dönüşmediğinden bir hak ihlalinden söz
edilemez.
Öte yandan, yapılan söz konusu ayrıma bağlı olarak personel
arasında oluşan farklılıklar eşitlik karşılaştırmasına esas alınamaz.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasanın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
5.5.2005 günlü, 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun'un:
A- 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin
'Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları' yönünden
iptaline ilişkin hükmün süre verilerek yürürlüğe girmesinin ertelenmesi
nedeniyle bu tümcenin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
B- 1- 23. maddesinin, birinci fıkrasının ikinci tümcesi ile ikinci
fıkrasının 'Vergi dairesi başkanlıklarına bağlı vergi dairesi müdürlükleri ile
şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete geçirilmesine ilişkin usul ve
esaslarla; '' bölümüne,
2- 24. maddesinin birinci fıkrasına,
3- 25. maddesinin birinci fıkrasına,
4- 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin 'Başkan
yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları' dışındaki kalan
kısmına,
5- 29. maddesinin birinci fıkrasının son tümcesi ile
dördüncü fıkrasının son tümcesine,
6- 30. maddesinin, birinci fıkrasının birinci tümcesi ile
ikinci ve son fıkralarına,
7- Geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin '' ya da
Devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet gelir uzmanı
veya vergi denetmeni olmak' bölümüne,
yönelik iptal istemleri, 2.7.2009 günlü, E. 2005/66, K. 2009/102
sayılı kararla reddedildiğinden, bu kurallara ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE,
C- 1- 24. maddesinin ikinci fıkrasına,
2- 29. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına,
ilişkin iptal istemi hakkında, 2.7.2009 günlü, E. 2005/66, K.
2009/102 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden,
bu fıkralara ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE
YER OLMADIĞINA,
2.7.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Kanun, kanun hükmünde
kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri,
iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.
Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi
ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemez' denilmekte, 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin
dördüncü fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. Maddenin beşinci fıkrasında
ise, Anayasa Mahkemesi'nin, iptal sonucunda meydana gelecek hukuksal boşluğu
kamu düzenini tehdit veya kamu yararını ihlal edici nitelikte görmesi halinde
yukarıdaki fıkra hükmünü uygulayacağı belirtilmektedir.
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin
'Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları' yönünden
iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlâl
edici nitelikte görüldüğünden, iptal kararının, Resmî Gazetede yayınlanmasından
başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VII- SONUÇ
5.5.2005 günlü, 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun'un:
A- 23. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının ikinci tümcesinin,
2- İkinci fıkrasının 'Vergi dairesi başkanlıklarına bağlı
vergi dairesi müdürlükleri ile şubeler kurulmasına ve bunların faaliyete
geçirilmesine ilişkin usul ve esaslarla; '' bölümünün,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
B- 24. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- İkinci fıkrasında, 18.2.2009 günlü, 5838 sayılı Yasa'nın
32. maddesinin (12) numaralı fıkrasının (b) bendiyle değişiklik yapıldığından,
bu fıkraya ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM,
Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- 25. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin;
1- 'Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi
başkanları' yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- Kalan kısmı yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E- 29. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının son tümcesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- İkinci fıkrasında, 18.2.2009 günlü, 5838 sayılı Yasa'nın
32. maddesinin (12) numaralı fıkrasının (c) bendiyle değişiklik yapıldığından,
bu fıkranın son tümcesine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mustafa
YILDIRIM, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- Üçüncü fıkrasında, 18.2.2009 günlü, 5838 sayılı
Yasa'nın 32. maddesinin (12) numaralı fıkrasının (c) bendiyle değişiklik
yapıldığından, bu fıkranın son tümcesine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA
KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU,
Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
4- Dördüncü fıkrasının son tümcesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F- 30. maddesinin, birinci fıkrasının birinci tümcesi ile
ikinci ve son fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
G- Geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin '' ya
da Devlet memuriyetinde en az sekiz hizmet yılını doldurmuş Devlet gelir uzmanı
veya vergi denetmeni olmak' bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
H- 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin
'Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları' yönünden
iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici
nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince, bu tümceye ilişkin
İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY
SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2.7.2009 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY YAZISI
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun'un 24. maddesinin ikinci fıkrası ile 29. maddesinin birinci,
ikinci ve üçüncü fıkralarının son tümcelerine ilişkin karara aşağıdaki
gerekçelerle katılmıyoruz:
1. Yasa'nın 24. Maddesinin İkinci Fıkrası
Çoğunluk kararında, iptali istenen kuralın 18.2.2009 günlü, 5838
sayılı Yasa'nın 32. maddesinin (12) numaralı fıkrasının (b) bendiyle değişiklik
yapıldığından, bu fıkraya ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5838 sayılı Yasa'nın 32. maddesinin (12) numaralı fıkrasının (b)
bendiyle her ne kadar 'bu işlemler ile diğer işlemlerinden dolayı idari
yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler
nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak' ibaresi 'bu işlemler
ile personel atama, disiplin, terfi, sicil, harcırah ve benzeri özlük
işlemlerinden dolayı idari yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla
ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak' şeklinde
değiştirilmiş ve tümceye bazı sözcükler eklenmişse de iptal talebinin
gerekçesini oluşturan yetki alanının yasa ile belirlenmemiş olması yönünden
yeni yasa ile yapılan değişiklik, esasa ilişkin bir fark yaratmamıştır. Bu yeni
düzenlemede de belirsiz bir alan idarenin takdirine bırakılmaya devam
etmektedir.
İptali istenen kural, fıkrada yapılan değişiklikten sonra da
eskisiyle aynı sonucu doğurduğundan, sırf yasa değişikliği vuku bulmuş olası
nedeniyle Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verilmesi, anayasaya uygunluk
denetiminin esaslarıyla bağdaşmaz. Zira bu takdirde yasa koyucu, iptal davası
konusu edilen her kuralı, anlam ve kapsamını etkilemeksizin biçimsel
değişikliklere tabi tutarak, anayasaya uygunluk denetimini işlevsiz kılabilir.
Bu nedenle kuralın Anayasaya uygunluk yönünden incelenmesi gerekirken KVYO
kararı verilmesine katılmıyoruz.
2. Yasa'nın 29. Maddesinin Birinci Fıkrasının Son Tümcesi
İptali istenen kuralda, gelirler kontrolörlerinin mesleğe
alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle
belirleneceği öngörülmektedir. Ancak maddede gelirler kontrolörü olabilmek için
belirli fakültelerden mezun olmak ve stajyer olarak mesleğe kabul edildikten
sonra üç yıl çalışmak koşulu dışında herhangi bir yasal düzenleme
bulunmamaktadır. Buna göre, yasa ile çerçevesi yeterince çizilmemiş, geniş bir
alan idarenin takdirine bırakılmaktadır. Dava dilekçelerinde de yer alan
gerekçelerle, kural Anayasanın 7. ve 128. maddelerine aykırıdır.
3. Yasa'nın 29. Maddesinin İkinci ve Üçüncü Fıkralarının
Son Tümceleri
Bu fıkralarda iptali istenen tümceler, vergi denetmenleri ile
devlet gelir uzmanlarının ve vergi istihbarat uzmanlarının mesleğe alınmaları,
yeterlik sınavı ve çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle düzenleneceğini
öngörmektedir.
Bu tümcelerin içinde yer aldığı fıkralarda 18.2.2009 günlü, 5838
sayılı Yasa'nın 32. maddesinin (c) bendiyle yapılan değişiklikle her ne kadar,
- ikinci fıkrada yer alan 'Yapılacak yeterlik
sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar' tümcesi 'Yapılacak
yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar
ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar' şeklinde;
-üçüncü fıkrada yer alan 'Yapılacak yeterlik sınavında
başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı, vergi istihbarat
uzmanlığı veya gelir uzmanlığına atanırlar' tümcesi de 'Yapılacak
yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı,
gelir uzmanlığı veya vergi istihbarat uzmanlığına, başarılı olamayanlar ise
derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar' şeklinde yeniden
düzenlenmiş ise de,
iptal davasına konu yasa kurallarının anlamını değiştirmeyen
başka hususların, cümlenin sonuna virgül konularak eklenmesi veya cümle içinde
sayılan görev unvanları değiştirilmeksizin birinin diğerinden önce veya sonra
zikredilmesi, iptali istenen kuralların Anayasaya aykırılığı yönünden her hangi
bir değişiklik doğurmamıştır. Her iki fıkranın vergi denetmenleri, vergi
istihbarat uzmanları ve devlet gelir uzmanlarının mesleğe alınma ve yeterlik
sınavları ile çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle belirlenmesine ilişkin
son tümceleri fıkrada yapılan değişiklikten etkilenmemiştir. Bu nedenle iptal
davasının gerekçelerini oluşturan Anayasaya aykırılık savlarının
geçerliliklerini sürdürdüğü gözetilmeksizin KVYO kararı verilmesi, yukarıda 29.
maddenin birinci fıkrasına ilişkin olarak açıklandığı gibi, anayasaya uygunluk
denetiminin yapılamaması sonucunu doğurur.
Bu nedenlerle karara katılmıyoruz.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
I- Yasa'nın 24. Maddesinin İkinci Fıkrasının İncelenmesi:
5345 Sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun'un 24. maddesinin Vergi Dairesi Başkanlığı'nın görev ve
yetkilerini belirleyen dava konusu ikinci fıkrasında yer alan 'bu işlemlere
ilişkin olarak yaratılan ihtilâflarla ilgili yargı mercileri nezdinde talep ve
savunmalarda bulunmak' ibaresi, 28.3.2007 günlü, 5615 sayılı ve 18.2.2009 günlü
5838 sayılı Yasalarla değiştirildiğinden ikinci fıkranın tümü hakkında, karar
verilmesine yer olmadığı yolunda karar verilerek değiştirilmeyen bölümler de
Anayasa'ya uygunluk denetimi dışında bırakılmıştır.
Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının konusunu
oluşturan kuralların tümüyle yasal değişikliğe uğramaları halinde, iptal
davalarının doğrudan soyut norm denetimine ilişkin oldukları da gözetildiğinde,
söz konusu başvurular hakkında karar verilmesinde, hukuki yarar bulunmamakta
ise de yapılan değişikliğin, dava konusu kuralın bir bölümüne yönelik olması
durumunda kalan bölüm hakkında incelemenin sürdürülmesi gerekir. Aksi halde
dava konusu kurallarda, daha sonraki yasal düzenlemelerle yapılacak en küçük
değişiklikler o kuralların, iptal davası yoluyla Anayasal denetiminin
yapılmasını engelleyecektir. Böyle bir sonucu Anayasa yargısının amacı ve
işleviyle bağdaştırmak olanaksızdır.
Açıklanan nedenlerle 5345 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin dava
konusu ikinci fıkrasının değiştirilmeyen bölümüne ilişkin Anayasa'ya uygunluk
denetiminin yapılarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle
çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
II- Yasa'nın 29. Maddesindeki Tümcelerin İncelenmesi:
5345 Sayılı Yasa'nın 29. maddesinin birinci fıkrasının son
tümcesinde gelirler kontrolörlerinin, mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları
ile çalışma usul ve esaslarının yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın, kamu hizmetine girme hakkı ile ilgili 70. maddesinin
ikinci fıkrasında, 'Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka
hiçbir ayırım gözetilemez'; kamu hizmeti görevlileri hakkında 128. maddesinin
ikinci fıkrasında da 'Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri
ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.' denilmektedir.
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinin olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği
öngörülmektedir. Bu ilke uyarınca, yürütme organına genel, sınırsız, esasları
ve çerçevesi belirlenmemiş bir düzenleme yetkisi verilemez. Yürütme organının
yasayla yetkilendirilmiş olması da yasayla düzenleme anlamına gelmeyeceğinden,
yürütmeye devredilen yetkinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için yasada
sınırlarının çizilmesi temel esaslarının belirlenmesi gerekir. Ayrıca,
Anayasa'nın 8. maddesi uyarınca yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp,
yerine getirileceğinden, idarenin kaynağını yasa'dan almayan yetki
kullanamayacağı açıktır. Anayasa'nın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar
ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla
yönetmelik çıkarabilecekleri öngörüldüğünden idarenin yönetmelikle düzenleme
yapılabilmesi için öncelikle sınırları yasa ile belirlenmiş bir alanın
bulunması gerekir. Ayrıntıların, kimi teknik ve uzmanlıkla ilgili konuların
düzenlenmesi ise kuşkusuz idareye bırakılabilir. Buna göre, İdareye yasa ile
esasları belirlenmemiş, bir alanda yönetmelik çıkarma yetkisi verilmesi yasama
yetkisinin devri sonucunu doğuracağından Anayasa'nın 7. maddesine dolayısıyla
8. maddesine de aykırılık oluşturur .
29. maddenin birinci fıkrasında mesleğe alınacak gelirler
kontrolörlerinin, nitelikleri belirlenmiş ise de bu fıkranın dava konusu
son tümcesinde mesleğe alınmaları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve
esaslarının düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılmıştır. Böylece, söz konusu fıkrada
belirtilen mesleğe alınma sırasındaki özel yarışma sınavları ile yeterlik
sınavlarının konusu, kimler tarafından yapılacağı ve nasıl değerlendirileceği
gibi konuların düzenlenmesi idareye bırakılmıştır. Oysa, Anayasa'nın 128.
maddesine göre bu hususların Yasa ile belirlenmesi gerekir. Ayrıca, hizmete
alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım
gözetilemeyeceğini öngören Anayasa'nın 70. maddesi de atanmaya esas olacak
koşulların önceden nesnel biçimde yasayla belirlenerek idarenin keyfi
uygulamalarına yol açılmamasını zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenlerle 29. maddenin birinci fıkrasının son tümcesi
Anayasa'ya aykırıdır.
Öte yandan, 29. Madde'nin ikinci ve üçüncü fıkralarında,
18.2.2009 günlü 5838 sayılı Yasa'nın 32. maddesi ile birer cümle değiştirilmiş
ise de bu fıkraların dava konusu son tümcelerinde hiçbir değişiklik
yapılmamıştır. Ancak, değişikliğin tüm fıkrayı etkilediği gerekçesiyle
söz konusu tümceler hakkında esas inceleme yapılmayarak karar verilmesine yer
olmadığı yolunda karar verilmiştir. Dava konusu tümcelerde bir değişiklik
yapılmadığı halde bunlar hakkında esas incelemenin sürdürülmemesi, Yasa'nın 24.
maddesinin ikinci fıkrası için yukarıda belirtilen gerekçeyle Anayasal
denetimin amacı ve işleviyle bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 29. maddenin birinci fıkrasının son
tümcesinin iptali; ikinci ve üçüncü fıkralarının son tümcelerinin ise
Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği
düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
AZLIK OYU
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun'un:
1- 24. Maddesinin İkinci, 29. Maddesinin İkinci ve Üçüncü
Fıkralarının Son Tümceleri Yönünden:
Yasaların Anayasa'ya aykırılıkları öne sürülerek açılan iptal
davalarını gören Anayasa Mahkemesi'nin temel işlevi yasaların Anayasa'ya
aykırılıklardan arındırılmasıdır. Dava sürecinin uzaması, iptal isteminin
yapıldığı tarihteki Anayasa'ya aykırılıkların gündemden çıkarılmasına etken
olmamalıdır. Çünkü, yargılama süreci İçinde yasalar etkinliklerini oluşturmuş,
anayasal çelişkiler olumsuz sonuçlara neden olmuş olabilir. Bu sakıncaları
gidermenin çözümü davaların açıldıkları tarihteki koşullarla irdelenmesidir.
Ancak, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesi böylesi bir sonuca
olanak vermemektedir. Hiç kuşku yok ki somut kural denetimlerinin konu edindiği
itiraz istemleri üzerine verilen kararlar dava açan yargı yerlerindeki uyuşmazlıklar
üzerinde sonuç doğuracaktır. Bu bağlamda iptali istenen yasal kuralın değişmesi
halinde iptal davalarında geçerli olacak ölçüt, yasalardaki değişikliklerin
salt değiştirdikleri metinler yönünden etki göstermesi olmalıdır. Tersi
durumlar kurallardaki bölümsel değişikliklerle anayasa yargısının önüne
geçilmesi sonucunu doğuracaktır. Böyle bir sonuç ve denetimden kaçınmanın,
anayasal görev ve işlevi etkisiz bir buyruk durumuna dönüştüreceği açıktır.
Yasalarda yapılan bölümsel değişikliklerin kuralın bütününe
yansıması olasılığı da anayasa yargısı karşısında haklı bir gerekçe olamaz.
Yapılan değişiklik belki kuralın anlam ve kapsamındaki yorum ve çıkarılacak
sonuçla ilintili değerlendirmelerde gündeme gelebilecek, gerekli yargısal çözümlemelere
o aşamada bakılacaktır. Başka bir aktarımla, yargı yeri denetimini anayasa
ilkeleriyle yaptığından, kuralın değişmemiş bölümünün değişikliğe bürünmesi
veya bürünmemesi, iptal istemine bakılmasına ve anayasal ölçütlerle
irdelenmesine engel oluşturmayacaktır. Kaldı ki, yasa koyucu yeni bir metin
oluşturma amacını gütse, kuralın bir bölümünü değil tamamını değiştirme
istencini kullanırdı. Anayasa yargısının yasa koyucunun iradesini değiştirmesi
ise söz konusu olamaz.
Öte yandan somut olguda fıkraya getirilen eklerin, iptal istemine
konu olan metnin yapısında ve özünde hiçbir etkisi bulunmamaktadır.
Bu bakımdan iptale konu fıkralardaki bölümsel değişiklikler,
fıkranın değişmemiş bölümlerinin incelenmesine engel oluşturmayacaktır. İşin
esastan incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bu bölümlerine karşıyım.
2- 29. Maddesinin Birinci Fıkrasının Son Tümcesi Yönünden:
Anayasa'nın 7. maddesi yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini vurgulamıştır.
Anayasa 124. maddesiyle de bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin
kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak üzere
yönetmelik çıkarabileceklerini öngörmüştür.
Buna göre temel düzenleme görevi yasa şeklinde yasama tarafından
yapılacak, yürütme ise yasaların uygulanmasına yönelik yönetmelik
çıkarabilecektir.
5345 sayılı Yasa'nın 29. maddesinin ilk fıkrasının birinci ve
ikinci tümcesinde gelirler kontrolörlerinin lisans eğitimlerine, yarışma ve
yeterlik sınavına, başarılı olanların atanmalarına değinilmiş, iptale konu son
tümcesiyle mesleğe alınma, yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları
yönetmeliğe bırakılmıştır.
Oysa, Anayasa yönetmeliklerin yasaların uygulanmasına yönelik
olacağını belirtmiştir. Yasa maddesinde yarışma ve yeterlik sınavların
konuları, sınavı yapacak birimler, sınavların şekli, sözlü sınavların teknik
aygıtlarla saptaması, sınav türlerinin başarı oranlan ve birbirlerine etkileri,
adaylık sırasında üstlenilecek görev, ödev ve işlevler, alacakları siciller
konusunda ilkeler yer almamaktadır. Bu durumda yönetmeliğin hangi yasal metnin
uygulanmasını göstereceği belirsizdir. Ulaşılan sonuç, herhangi bir ölçüye,
ilkeye dayanmadan yürütmenin sınırsız yetki devraldığıdır. Bu ise Anayasa'nın
7. maddesine aykırılığın açık göstergesidir.
Açıklanan nedenlerle 5345 sayılı Yasa'nın değinilen kurallarının
iptali gerekeceği oyuyla karara karşıyım.