ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2002/106
Karar Sayısı : 2008/51
Karar Günü : 31.1.2008
R.G. Tarih-Sayı :03.06.2008-26895
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME: İstanbul
6. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 10.8.1993 günlü, 491
sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'ye 14.6.2000 günlü ve 602 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1.
maddesi ile eklenen Ek Madde 5'in, Anayasa'nın Başlangıç
kısmına, 2., 6. ve 91. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY
Denizcilik Müsteşarlığı, Türk Boğazlarındaki her türlü gemi
hareketini, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarındaki Trafik Kontrol Merkezlerinden
izleyecek, kontrol edecek, gereğinde yönlendirme yapılabilecek ve yakın geçiş,
yakın takip, çarpışma, karaya oturma risklerine karşı gerekli uyarıları yapılabilecek
ve tüm bu faaliyetleri kayıt altına alınabilecek Gemi Trafik Yönetim ve Bilgi
Sistemi Projesini 1995 yılından itibaren uygulamaya koymuştur. Türkiye Mimarlar
ve Mühendisler Odası Birliği İstanbul Şubesi, İstanbul Boğazının her iki
yakasında Gemi Trafik Yönetim ve Bilgi Sistemi çerçevesinde inşa edilecek
Trafik gözetleme ve radar kulelerinin inşaat ruhsatlarının iptali için İstanbul
6. İdare Mahkemesi'ne başvurmuştur. Mahkeme de itiraz konusu kuralın
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırılığını ileri
sürerek iptali için re'sen Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiştir.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
14.6.2000 günlü ve 602 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1.
maddesi ile 10.8.1993 günlü ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Ek Madde 5
şöyledir:
"EK MADDE 5 -Türk boğazlar bölgesinde, can ve mal kaybı ile
deniz ve çevre kirliliği yaratacak, kültür ve tabiat varlıklarına zarar
verebilecek doğal afetlere ve deniz kazalarına karşı önlem alınması, boğazlarda
güvenli geçişin sağlanması için tesisler kurmak amacıyla, Bakanlar Kurulunca belirlenen
yerlerdeki mevcut Hazine arazileri Maliye Bakanlığınca, Müsteşarlığın
kullanımına tahsis edilir.
Tahsisle ilgili imar planları ve her türlü projeler Bayındırlık ve
İskân Bakanlığınca tasdik edilir ve inşaat ruhsatları bu Bakanlık tarafından
verilir.
Bu tesis ve inşaatların projelendirilmesi ve yapımında 3194 sayılı
İmar kanunu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik
Kanunu ve 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu hükümleri
uygulanmaz.
Bu madde kapsamındaki tahsis ve imar planlarının tasdikinden önce
Turizm Bakanlığının uygun görüşü alınır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6. ve 91.
maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Mustafa BUMİN,
Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Nurettin TURAN, Fulya
KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN ve Enis TUNGA'nın
katılımlarıyla 18.6.2002 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, Anayasa'ya
aykırı olduğu ileri sürülen kanun hükmünde kararname kuralı, dayanılan Anayasa
kuralları ve gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Kanun hükmünde kararnamenin Yargısal Denetimi Hakkında Genel
Açıklama
Kanun hükmünde kararnameler, işlevsel yönden yasama işlemi
niteliğinde olduklarından bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve
yetkisi Anayasa ile Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Yargısal denetimde kanun
hükmünde kararnamenin, öncelikle yetki yasasına sonra da Anayasa'ya uygunluğu
sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa'nın 148. maddesinde
kanun hükmünde kararnamelerin yetki yasalarına uygunluğunun denetlemesinden
değil, yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun
denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk denetiminin
içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki yasasına uygunluğunun
denetimi de girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kurulu'na ancak yetki yasasında
belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, kanun hükmünde kararnameyi
Anayasa'ya aykırı duruma getirir. Böylece, kanun hükmünde kararnamenin yetki
yasasına aykırı olması Anayasa'ya aykırı olması ile özdeşleşir.
Bir yetki yasasına dayanmaları gerekli olmayan ve dayanaklarını
doğrudan doğruya Anayasa'dan alan olağanüstü hal kanun hükmünde
kararnamelerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki kanun hükmünde
kararnamelerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur. Bu nedenle, kanun
hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ
vardır. Kanun hükmünde kararnamenin yetki yasası ile olan bağı, kanun hükmünde
kararnameyi aynı ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Kanun hükmünde
kararnamenin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması, geçerliliğinin ön
koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası
iptal edilen bir kanun hükmünde kararnamenin içeriği Anayasa'ya aykırılık
oluşturmasa bile Anayasa'ya uygunluğundan söz edilemez.
Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri,
yasaların denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde, "kanunlar
Anayasaya aykırı olamaz" denilmektedir. Bu nedenle, yasaların denetiminde,
onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. Kanun
hükmünde kararnameler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem
dayandıkları yetki yasasına hem de Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar.
B- İtiraz Konusu Kuralın Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Başvuru kararında, itiraz konusu kuralın yetki yasasının
amacı, kapsamı ve ilkeleri dışına çıkılarak düzenlendiği, bu
nedenle Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
602 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 29.8.1999 günlü ve 23801
sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 4452 sayılı Doğal Afetlere Karşı Alınacak
Önlemler ve Doğal Afetler Nedeniyle Doğan Zararların Giderilmesi İçin Yapılacak
Düzenlemeler Hakkında Yetki Kanunu'na dayanılarak çıkarılmıştır. 4452 sayılı
Yetki Yasası'nın süresi, 2.12.1999 günlü ve 4434 sayılı Kanunla 3 ay ve daha
sonra 29.2.2000 günlü ve 4540 sayılı Kanunla 4 ay uzatılmıştır.
İtiraz konusu Ek Madde 5 ile İstanbul ve Çanakkale Boğazları
bölgesinde can ve mal kaybı ile deniz ve çevre kirliliği yaratacak, kültür ve
tabiat varlıklarına zarar verebilecek doğal afetlere ve deniz kazalarına karşı
önlem alınması, boğazlarda güvenli geçişin sağlanması için tesisler kurulması
öngörülmüş ve bu tesislerin tahsis, ruhsat ve inşaat işlemlerinin kimi yasal
düzenlemelerden ayrık tutulması ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.
İtiraz konusu kuralı içeren 602 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin dayanağı konumunda olan 4452 sayılı Yetki Kanunu'nun 1.
maddesinde amaç unsuru; "Bu Kanunun amacı; doğal afetlere karşı
alınacak önlemlerin belirlenmesi, bu afetler nedeniyle doğan zararların
giderilmesi, yeni yerleşim alanlarının kurulması, imar, ihale, müteahhitlik,
müşavirlik hizmetleri ile kültür ve tabiat varlıklarını koruma, sivil savunma,
mevcut fonların işleyişi ve gerektiğinde ilave fon kurulması, her türlü bağış
ve yardımların etkin kullanımı, ekonomik konularda düzenleme, doğal afetler
sonucunda doğacak zararların karşılanmasına yönelik bir sigorta sisteminin
oluşturulması doğal afet bölgelerinde yeni il ve ilçeler ile yeni büyükşehir
belediyeleri kurulması ve teşkilat kanunlarında yapılacak değişiklikler ile
ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermektir." şeklinde açıklanmakta, 2.
maddesinde de kapsamla ilgili olarak "Bu Kanuna göre çıkarılacak
kanun hükmünde kararnameler; imar, ihale, müteahhitlik, müşavirlik hizmetleri
ile kültür ve tabiat varlıklarını koruma, doğal afetler, sivil savunma, mevcut
fonların işleyişi ve her türlü bağış ve yardımların etkin kullanımı ve
gerektiğinde ilave fon kurulması, ekonomik konularda yapılacak düzenlemeleri,
doğal afetler sonucunda doğacak zararların karşılanmasına yönelik bir sigorta
sisteminin oluşturulmasını doğal afet bölgelerinde yeni il ve ilçeler
kurulmasını, bunlara bağlanacak ilçe, bucak, kasaba ve köylerin tespiti ile
yeni büyükşehir belediyeleri kurulmasını ve bunlarda alt kademe belediyelerinin
belirlenmesini ve teşkilat kanunlarında yapılacak değişiklikler ile çeşitli
kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde doğal afetlerle ilgili değişiklikleri
kapsar." hükmü yer almaktadır.
4452 sayılı Yetki Kanunu'nun "ilkeler" başlıklı 3.
maddesinde ise,
"Bakanlar Kurulu ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak kaydıyla,
1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Doğal afetlere maruz kalan yerlerde normal yaşamın devamını
sağlayacak hizmetlerin verimli, etkin ve hızlı bir biçimde yürütülmesini,
b) Doğal afet bölgesindeki hasar ve tahribatın bir an önce giderilmesini,
c) Doğal afet bölgesindeki hizmetlerin yürütülmesinde ilgili
kuruluşlar arasında eşgüdümün sağlanmasını,
d) Ülke çapında depreme dayanıklı çağdaş bir yapılaşmanın
sağlanmasını,
e) Doğal afet meydana gelen bölgelerin ekonomisinde dengelerin ve
güven ortamının sağlanmasını, istikrarın gerçekleştirilmesini ve hızlı kalkınma
için gerekli tedbirlerin alınarak verimin yükseltilmesini,
f) Doğal afet bölgelerinde afetten kaynaklanan hukuki ihtilafların
çözümüne dair işlemlerin hızlandırılmasını,
g) Doğal afet bölgelerinde çevrenin korunmasına yönelik
hizmetlerin yürütülmesini,
Göz önünde bulundurur." denilmiştir.
Anayasa'nın 91. maddesinin ikinci fıkrasına göre, çıkarılacak
kanun hükmünde kararnamenin 'amacı', 'kapsamı' ve 'ilkeleri'nin de yetki
yasasında belirtilmesi gerekir. Yetki yasasında Bakanlar Kurulu'na verilen
yetki ile nelerin gerçekleştirmesinin istendiği belirlendiğinden, yetki yasasında
kanun hükmünde kararnamenin amacı da somut olarak açıklanmalıdır. Kanun
hükmünde kararnamenin yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda,
verilen ilkelere uygun çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması yargısal denetim
yönünden zorunludur.
Bilimsel araştırmalar, Türk Boğazlar bölgesinin coğrafi,
morfolojik, oşinografik yapısı ve yoğun deniz trafiği nedeniyle can, mal ve
çevre güvenliği açısından çok riskli bir konuma sahip olduğunu göstermektedir.
Geçmişte yaşanan deneyimler de dikkate alınarak, bu bölgede meydana gelebilecek
deprem, fırtına ve benzeri doğal afetler ile deniz kazalarından doğacak tehlike
ve zararların önlenebilmesi için itiraz konusu kuralın kabul edildiği
anlaşılmaktadır.
İtiraz konusu kuralla, yoğun deniz trafiğinden ve doğal afetlerden
kaynaklanabilecek tehlikelere ve zararlara karşı can, mal ve çevre güvenliğini
sağlamak amacıyla 'Gemi Trafik Yönetim ve Bilgi Sistemi' kapsamında
çeşitli tesislerin kurulması, bu tesislerin tahsis, ruhsat ve inşaat
işlemlerinin kimi yasal düzenlemelerden ayrık tutulması öngörülmüştür.
Dolayısıyla itiraz konusu kural, 4452 sayılı Doğal Afetlere Karşı Alınacak
Önlemler ve Doğal Afetler Nedeniyle Doğan Zararların Giderilmesi İçin Yapılacak
Düzenlemeler Hakkında Yetki Kanunu'nun yukarıda belirtilen amacına, kapsamına
ve ilkelerine aykırı görülmediğinden, Anayasa'nın 91. maddesine de aykırı
görülmemiştir. İtirazın reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Şevket
APALAK ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2. ve 6.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
10.8.1993 günlü, 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye 602 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile eklenen Ek Madde 5'in Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Şevket APALAK ile Zehra Ayla
PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 31.1.2008 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Anayasa'nın "Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi
verme" başlıklı 91. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Yetki Kanunu
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını gösterir. KHK'ler ile yetki yasaları arasındaki bu sıkı bağ,
anayasal denetim söz konusu olduğunda, öncelikle KHK'lerin yetki yasasında
öngörülen sınırlar bakımından incelenmesini zorunlu kılar. KHK'ler konu, amaç, kapsam,
ilkeler yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de Anayasa'ya uygun olmak
zorundadırlar. Bir yetki yasasına dayanmayan ya da yetki yasasının kapsamı
dışında kalan KHK'lerin içeriklerinin Anayasa'ya uygun olması, aykırılığı
ortadan kaldırmayacağından dava açıldığında iptalleri gerekir. Hem
dayandığı yetki yasasına hem de Anayasa'ya uygunluğu birlikte gerçekleşmeyen
KHK'ler Anayasa karşısında geçerli olamaz.
Öte yandan, Anayasa'nın 91. maddesi ile Bakanlar Kurulu'na verilen
KHK çıkarma yetkisi, 7. maddede düzenlenen yasama yetkisinin devredilmezliği
ilkesinin istisnasını oluşturduğundan her istisna kuralı gibi dar yorumlanarak
yetki yasasında açıklık bulunmadığı durumlarda KHK çıkarılamayacağının kabulü
gerekir. Yetki yasasındaki amaç, kapsam ve ilkelerin sınırları aşılarak KHK ile
düzenlemelere olur verilmesi, yasama yetkisinin devri anlamına geleceğinden
Anayasal korumadan yararlanamaz.
17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesinde meydana gelen
depremlerden kısa bir süre sonra çıkarılan 27 Ağustos 1999 günlü 4452 sayılı
Yetki Yasası'nın "amaç" başlıklı 1. maddesi ile doğal afetlere karşı
önlem alınması, zararın giderilmesi, yeni yerleşim alanlarının kurulması, bazı
idari birimler ve sigorta sistemi oluşturulması, imar, ihale müteahhitlik
hizmetlerinin sunulması gibi konularda ivedi ve zorunlu hallerle sınırlı olarak
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yasa'nın kapsam ve
ilkelerin düzenlendiği 2. ve 3. maddeleri de verilen yetkinin, meydana gelmiş
olan doğal afetin neden olduğu zararların giderilmesine ve bu kapsamda alınacak
önlemlere ilişkin olduğunu göstermektedir. Oysa bu Yasa'ya göre çıkarılan 602
sayılı KHK'nin itiraz konusu Ek. 5. Maddesi ile Türk boğazlar bölgesinde sadece
doğal afetlere değil, deniz kazalarına karşı da önlem alınması, boğazlarda
güvenli geçişin sağlanması için tesisler kurulması amacıyla hazine arazilerinin
tahsisi gibi konular düzenlenmektedir. Bu durumda itiraz konusu kuralın Yetki
Kanunu'nun amaç, kapsam ve ilkeleriyle belirlenen sınırları aştığı açıktır.
Belirtilen nedenlerle Ek. 5. maddenin iptali gerektiği
düşüncesiyle çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞI
OY
4452 sayılı Yetki Yasası ile doğal afetlere karşı alınacak
önlemlerin belirlenmesi ve bu afetler nedeniyle meydana gelen zararların
giderilmesi için ihtiyaç duyulan ivedi ve zorunlu düzenlemelerin kanun
hükmündeki kararnameler ile yapılmasına izin verildiği, ancak, bu yetkinin
kullanım alanının doğal afetlerin önlenmesi ve bundan doğan zararların
giderilmesi ile sınırlı olduğu anlaşılmaktadır.
Söz konusu Yetki Yasası uyarınca çıkartılan 602 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin 1. maddesi ile eklenen itiraz konusu Ek 5. maddenin
temel amacı ise boğazlardaki trafik ve seyir emniyetini düzenlemek, deniz
kazalarını önlemek için gerekli olan tesisleri kurmak olduğu
görülmektedir.
Boğazlarda yapılacak trafik ve seyir emniyetine ilişkin düzenleme
ile deniz kazalarını önlemek için yapılacak tesislerin, doğal afetleri
önlenmede ya da bu afetlerden doğan zararları tazminde herhangi bir
fonksiyonlarının olmayacağı açıktır.
İtiraz konusu Ek 5. maddenin, 4452 sayılı Yetki Yasası'nın
belirlediği amaca ve kapsama uygun olması zorunludur. Dolayısıyla amacının
doğal afetlerin önlenmesi ve bunlardan doğan zararların tazminine yönelik
olması gerekir. Oysa, kapsadığı alan Yetki Yasası'nın öngördüğü amaçla
bağdaşmamaktadır.
Boğazlarda can, mal ve çevre emniyetinin etkili bir trafik düzeni
ile sağlanması gerektiğine ilişkin ihtiyacın varlığını ve sağlayacağı kamu
yararını reddetmek olanaklı değil ise de böyle bir ihtiyacın karşılanması ve
sağlayacağı kamu yararı dahi, bu konudaki hukuk kurallarının ihlali için
geçerli bir neden olarak görülemez. Hukuk devleti olmanın kaçınılmaz
sonuçlarından biri de hukuki kurallara uymaktır.
Bu nedenle Yetki Yasası'nın amacına uygun olmayan itiraz konusu
Ek.5. maddenin, Anayasa'nın 91. maddesine aykırı olması nedeniyle iptali
gerektiğinden ret görüşüne katılmadım.
AZLIK
OYU
Anayasa'nın 91. maddesinde yetki kanununa dayanılarak Bakanlar
Kurulunca kanun hükmünde kararname çıkarılabileceği belirtilmiştir. Yetki
kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını belirleyecektir.
Uyuşmazlığa konu Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağı 4452 sayılı
Yetki Kanunu doğal afetlere karşı alınacak önlemler ve doğal afetler nedeniyle doğan
zararların giderilmesi için, 17.8.1999'da gerçekleşen deprem üzerine 27.8.1999
tarihinde çıkarılmıştır.
İptali istenen kural ise Türk boğazlar bölgesinde gemi trafiğinin
düzenlenmesini, can ve mal güvenliğinin sağlanmasını amaçlayan ve doğal afet
olgusuyla doğrudan ilintili olmayan Gemi Yönetim ve Bilgi Sistemine ilişkin
uygulamaları kapsamına almıştır. Boğazlardaki yoğun deniz trafiği ve olası
tehlikeler, doğal olaylarla bağlantılı da olmadan işin özelliği ve ortamda oluşacak
nedenlerle her zaman gerçekleşebilecektir. Tersi bir yaklaşım, olumsuz
sonuçlara neden olabilecek ve arzla bağlantılı her olgunun doğal afetlerle
ilgili yasal düzenlemelerle ilişkilendirilmesi sonucunu doğurur. Yetki
kanunları ve kanun hükmünde kararnameler ise, yasama yetkisinin sınırlı ve
süreli devrine olanak verebilen olağanüstü bir olanaktır. Doğal afet konusunun
genişletilmesi ve başka nedenlere de bağlanabilecek oluşların kapsama
alınmasıyla yetki kanunun aşılması söz konusu olacaktır. Bu durum yasama
yetkisinin devredilmezliğiyle çelişecek, yetki yasasının amaç ve anlamıyla
örtüşmeyecektir.
Belirtilen nedenlerle, iptali istenen kuralla yetki yasasının
kapsamı ve amacı dışına çıkıldığından iptali gerekeceği oyuyla karara karşıyım.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
İtiraz konusu kural, 10.08.1993 günlü 491 sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname'ye
14.6.2000 tarih ve 602 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi ile
eklenen Ek 5. maddedir.
Ek 5. Madde de:
"Türk boğazlar bölgesinde, can ve mal kaybı ile deniz ve
çevre kirliliği yaratacak, kültür ve tabiat varlıklarına zarar verebilecek
doğal afetlere ve deniz kazalarına karşı önlem alınması, boğazlarda güvenli
geçişin sağlanması için tesisler kurmak amacıyla, Bakanlar Kurulunca belirlenen
yerlerdeki mevcut Hazine arazileri Maliye Bakanlığınca, Müsteşarlığın
kullanımına tahsis edilir.
Tahsisle ilgili imar planları ve her türlü projeler Bayındırlık ve
İskân Bakanlığınca tasdik edilir ve inşaat ruhsatları bu Bakanlık tarafından
verilir.
Bu tesis ve inşaatların projelendirilmesi ve yapımında 3194 sayılı
İmar Kanunu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik
Kanunu ve 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu hükümleri
uygulanmaz.
Bu madde kapsamındaki tahsis ve imar planlarının tasdikinden önce
Turizm Bakanlığının uygun görüşü alınır." denilmektedir.
Anayasa'nın "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verme" başlıklı 91. maddesinin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere,
Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel
haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar
ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez." hükmü yer
almıştır. Buna göre Anayasa'nın kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemeyeceğini belirlediği konularda Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından Bakanlar Kuruluna düzenlemede bulunması için bir yetki verilmesi
olanaksızdır. Verilen yetkinin belli olması Anayasa'nın 91. maddesindeki yetki
verilmeyecek konuları kapsayıp kapsamadığının incelenmesi açısından önemlidir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi 24.05.2001 tarih ve E.2000-35, K.2001-90 sayılı kararında,
595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin arazi üzerindeki
inşaata ve inşaat sürecine ilişkin olması nedeniyle mülkiyet hakkı ile doğrudan
ilgili olduğu bu nedenle Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı
olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Anayasa'nın 91. maddesi ve Anayasa Mahkemesi'nin kararı
karşısında, itiraz konusu kuralın değerlendirilmesi sonucunda; Türk boğazlar
bölgesinde radar kulesi, gözlem istasyonu ve tesis yapımı için arazi tahsisi,
imar ve inşaatı mülkiyet hakkı ile ilgili olup, dolayısıyla kanun hükmünde
kararname ile düzenlenemeyecek hususlardandır. Her ne kadar itiraz konusu
kuralda proje kapsamındaki tesis ve inşaatların Hazine arazileri üzerinde
yapılacağı belirtilmekte ise de kamu mülkiyeti ile özel mülkiyet arasında
Anayasal korunma bakımından bir fark olamayacağı, bu anlamda kamu mülkiyetinin
de Anayasa'nın 35. maddesinde belirtilen korumadan faydalanacağı açıktır.
İtiraz konusu kuralın yer aldığı Kararnamenin dayanağı olan Yetki
Yasası'nın iptal edilmediği göz önünde bulundurulduğunda, Anayasa'nın 91.
maddesine aykırı bulunan düzenlemenin Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye 602 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 1. maddesi ile eklenen ek 5. maddenin Anayasa'nın 2., 6. ve 91.
maddelerine aykırılık oluşturduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
kararına katılmıyorum.