ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2004/83
Karar Sayısı : 2008/107
Karar Günü : 21.5.2008
R.G. Tarih-Sayı :18.03.2009-27173
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyeleri Haluk KOÇ ve Selami YİĞİT ile birlikte 119
milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 30.6.2004 günlü, 5204
sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun'un 1. ve 2. maddelerinin Anayasa'nın 2., 10., 11.,
90. ve 128. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
5204 sayılı Yasa'nın iptali istenilen kuralları şöyledir:
"MADDE 1.- 14.6.1973 tarihli ve
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 43 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Öğretmenlik mesleği; adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman
öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılır. Adaylık
dönemini başarıyla tamamlayanlar mesleğe öğretmen olarak atanır.
Kariyer basamaklarında yükselmede kıdem, eğitim (hizmet içi
eğitim, lisansüstü eğitim), etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve
sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) puanları ile sınav sonuçları esas
alınır. Değerlendirme 100 tam puan üzerinden yapılır. Değerlendirme puanının %
10'unu kıdem, % 20'sini eğitim, % 10'unu etkinlikler, % 10'unu sicil (iş
başarımı) ve % 50'sini de sınav puanı oluşturur.
Kariyer basamaklarında yükselecekler değerlendirme puanlarına göre
başarı sıralamasına alınır. Değerlendirmeye alınmak için sınav tam puanının en
az % 60'ını almış olmak şartı aranır.
Sınav yılda bir defa olmak üzere ÖSYM'ce yapılır.
Alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans
öğrenimini tamamlamış öğretmenlerden uzman öğretmenlik, doktora öğrenimini
tamamlamış olan öğretmenlerden ise başöğretmenlik için sınav şartı aranmaz. Bu
durumda olan öğretmenler kıdem, hizmet içi eğitim, etkinlikler (bilimsel,
kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) ölçütlerine
göre değerlendirilir.
Öğretmenlik kariyer basamaklarında yükseleceklerin gireceği sınav,
sınava katılacaklarda aranacak en az çalışma süresi, hizmet içi eğitim veya
lisansüstü eğitim nitelikleri, her bir değerlendirme ölçütüne ilişkin hususlar
ve puan değerleri, alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans
veya doktora öğrenimini tamamlamış olanlardan uzman öğretmenlik veya
başöğretmenlik için aranacak kıdem, hizmet içi eğitim, etkinlikler (bilimsel,
kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) şartları ve
puan değerleri, branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik
sayıları, yükselmeye ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Maliye
Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşleri alınarak Millî
Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen oranı %
10, uzman öğretmen oranı % 20'dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına
kadar yükseltmeye yetkilidir."
"MADDE 2.- 14.7.1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesinin "II-
Tazminatlar" kısmının "B- Eğitim, Öğretim Tazminatı" bölümünün
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Birinci fıkrada sayılanlardan ayrıca;
a) Başöğretmen unvanını kazanmış olanlara % 40'ına,
b) Uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara % 20'sine,"
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 10., 11., 90. ve 128.
maddelerine dayanılmış, 7. maddesi ilgili görülmüştür.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Mustafa BUMİN,
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU,
Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fazıl SAĞLAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 8.9.2004 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü
durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- 5204 Sayılı Yasa'nın 1. Maddesiyle 1739 Sayılı Millî Eğitim
Temel Kanunu'nun 43. Maddesine Eklenen Fıkraların İncelenmesi
1) Birinci Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 5 Ekim 1966 İLO-Unesco Ortak Belgesindeki
Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararında ve 14.6.1973 günlü, 1739
sayılı Yasa'nın 43. maddesinde öğretmenliğin özel bir uzmanlık mesleği
olduğunun belirtilmesine rağmen öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına
ayrılmasına ilişkin kuralın, Anayasa'nın 90. maddesine, kazanılmış hakları
ortadan kaldırması nedeniyle Anayasa'nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin birinci fıkrasında, öğretmenlik
mesleği; adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak
üzere üç kariyer basamağına ayrılmakta, adaylık dönemini başarıyla
tamamlayanların mesleğe öğretmen olarak atanması öngörülmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti
olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan,
insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum
ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı
denetimine açık olan devlettir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. maddesi, "Öğretmenlik,
Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan
özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin
amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler.
Öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik
formasyon ile sağlanır. Yukarıda belirtilen nitelikleri kazanabilmeleri için,
hangi öğretim kademesinde olursa olsun, öğretmen adaylarının yüksek öğrenim
görmelerinin sağlanması esastır. Bu öğrenim lisans öncesi, lisans ve lisans
üstü seviyelerde yatay ve dikey geçişlere de imkan verecek biçimde
düzenlenir." şeklinde iken 5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle,
43. maddenin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere yedi fıkra eklenerek
öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılması esası kabul edilmiştir.
5204 sayılı Yasa'nın genel gerekçesinde Türk Milletini çağdaş
uygarlığın yapıcı ve seçkin bir ortağı yapmada en önemli unsurlar arasında yer
alan öğretmenlerin kıdem, eğitim ve iş başarımları esas alınarak, meslekî ve
kişisel gelişimlerinin sağlanması, niteliklerinin iyileştirilmesi, statülerinin
yaptıkları görevin önem, güçlük ve sorumluluk derecesi çerçevesinde olması
gereken seviyeye yükseltilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin konuyla ilgili gerekçesinde ise
öğretmenler için bilgide ve iş başarımında yarışmayı ön plana çıkaracak bir
teşvik sisteminin kurulması gereğinin duyulduğu, bunun sonucu olarak da adaylık
döneminden sonra öğretmenlik mesleğinin, öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen olarak üç kariyer basamağa ayrıldığı ve öğretmenlerin meslekî ve
kişisel gelişimlerine imkân ve fırsat tanındığı ifade edilmiştir.
1739 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin birinci fıkrasında özel bir
ihtisas mesleği olduğu belirtilen öğretmenliğin kuralla kariyer basamaklarına
ayrılması, yasa koyucunun takdir alanı içerisinde olduğu gibi, getirilen
yükselme sisteminin kamu personel rejiminde aranan unsurlardan birisi
olan "kariyer" esasıyla da uyumlu bulunduğu açıktır.
Öte yandan, 5204 sayılı Yasa'nın gerekçesinde belirtilen
hedeflerin yanında mesleği çekici kılmayı amaçlayan bu sistemde öğretmenler bir
hak kaybına da uğramamaktadırlar.
Bu nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh
KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2) İkinci Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kariyer basamaklarında yükselmede getirilen
ölçütlerin birinci fıkra için belirtilen gerekçelerle Anayasa'nın 2., 11. ve
90. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda
ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir.
İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı
verilebilir. İptali istenen kural, konuyla ilgili görülen Anayasa'nın 10.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin ikinci fıkrasında, "Kariyer
basamaklarında yükselmede kıdem, eğitim (hizmet içi eğitim, lisansüstü eğitim),
etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş
başarımı) puanları ile sınav sonuçları esas alınır. Değerlendirme 100 tam puan
üzerinden yapılır. Değerlendirme puanının % 10'unu kıdem, % 20'sini eğitim, %
10'unu etkinlikler, % 10'unu sicil (iş başarımı) ve % 50'sini de sınav
puanı oluşturur." denilmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Kimi yurttaşların
haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine
aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler için
değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir. Anayasa'nın
amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar
aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da
öngörülen eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve
durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik
uygulamalar yapılamaz. Durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar, kamu
yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar
getirilmesi durumunda Anayasa'nın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu
çıkarılamaz.
Kariyer basamaklarında yükselmedeki ölçütlerden olan "hizmet
içi eğitim" ile ilgili olarak 1739 sayılı Yasa'nın
48. maddesinde, "Öğretmenlerin daha üst öğrenim görmelerini
sağlamak üzere yaz ve akşam okulları açılır veya hizmet içinde yetiştirilmeleri
maksadıyle kurslar ve seminerler düzenlenir. Yaz ve akşam okulları öğretmen
yetiştiren kurumlarca açılır; bunlara devam ederek yeterli krediyi dolduran
öğretmenlere o kurumun belge veya diploması verilir. Milli Eğitim Bakanlığınca
açılan kurs ve seminerlere devam edenlerden başarı sağlayanlara belge verilir.
Bu belgelerin, öğretmenlerin atama, yükselme ve nakillerinde ne ölçüde ve nasıl
değerlendirileceği yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer
almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı yıllık hizmet içi eğitim
planına göre eğitim alacak öğretmenler ve sayıları belirlenerek hizmet içi
eğitim gerçekleştirilmektedir. Uygulamada mahalli hizmetiçi eğitim
faaliyetlerine katılacak öğretmenler valilik, Bakanlık tarafından yapılan
hizmetiçi eğitim faaliyetlerine katılacak olanlar ise Bakanlık onayı ile tespit
edilmektedir.
Bu düzenlemelerden kariyer basamaklarında yükselmedeki
değerlendirme puanının % 20'lik eğitim kısmı içerisinde yer alan hizmet içi
eğitime katılmada öğretmenin iradesinin belirleyici olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumun, hizmet içi eğitim almak üzere görevlendirilmiş öğretmenlerin, bu
kapsama alınmayanlara göre kariyer basamaklarındaki değerlendirmede öne
geçmelerine ve aynı hukuksal konuma sahip öğretmenler arasında eşitsizliğe yol
açacağı açıktır. Hizmetiçi eğitime katılacakların saptanmasında bu eşitsizliği
giderici objektif kriterlerin yasada yer almaması nedeniyle kuraldaki "hizmet
içi eğitim," ibaresi Anayasa'nın 10. maddesine aykırıdır. İptali
gerekir.
Kuralın kalan bölümünde yer alan kariyer basamaklarında yükselmeye
esas alınacak değerlendirmede kıdem, lisansüstü eğitim, etkinlikler ve sicil
puanları ile sınav sonucu ölçütlerinin, öğretmenin çalışmasına ve çabasına bağlı
olarak objektif nitelik taşıdığı ve öğretmenler arasında eşitsizliğe yol
açmadığı anlaşıldığından kuralın kalan bölümü Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın kalan bölümünün reddine ilişkin olarak Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ
bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
3) Üçüncü Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kariyer basamaklarında değerlendirmeye alınmak
için sınav tam puanının esas alınmasının birinci fıkra için belirtilen
gerekçelerle Anayasa'nın 2., 11. ve 90. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kariyer
basamaklarında yükselecekler değerlendirme puanlarına göre başarı sıralamasına
alınır. Değerlendirmeye alınmak için sınav tam puanının en az % 60'ını almış
olmak şartı aranır." denilmektedir.
Kariyer basamaklarında yükseleceklerin değerlendirme puanlarına
göre başarı sıralamasına alınmaları sınav sisteminin bir gereğidir.
Değerlendirme için öngörülen sınav tam puanının % 60'ının alınması koşulu da,
yasa koyucunun takdir alanı içerisinde değerlendirmeyi gerektiren bir konudur.
Bu nedenle, kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal
isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh
KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
4) Dördüncü Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, sınavın yapılmasına ilişkin kuralın birinci
fıkra için belirtilen gerekçelerle Anayasa'nın 2., 11. ve 90. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Sınav
yılda bir defa olmak üzere ÖSYM'ce yapılır." hükmü yer
almaktadır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 6. maddesinde özerkliğe ve
kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu belirtilen Yükseköğretim Kuruluna bağlı
olarak kurulan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM), anılan Yasa'nın
10. maddesinde Yükseköğretim Kurulunun tespit ettiği esaslar çerçevesinde istek
üzerine yükseköğretim kurumlarına anket, doçentlik sınavları dahil her düzeyde
sınav ve değerlendirme işlerini yapacağı öngörülmüştür.
Kuralda, kariyer basamaklarında ölçüt olan sınavın özerkliğe sahip
Yükseköğretim Kuruluna bağlı ÖSYM tarafından yapılmasının öngörülmesinin
objektif kriterlere göre sınavın yapılması amacını taşıdığı ve sınava
girecekler bakımından güvence niteliğinde olduğu açıktır. Sınavın yılda bir
defa olması da, yasa koyucunun takdir alanı içerisinde değerlendirilmesi
gereken bir konudur.
Bu nedenle, kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal
isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh
KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
5) Beşinci Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kariyer basamaklarında yüksek lisans ve doktora
öğrenimini tamamlamış olanlara sınavdan muafiyet getirilmesinin birinci fıkra
için belirtilen gerekçelerle Anayasa'nın 2., 11. ve 90. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin beşinci fıkrasında, "Alanında
ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans öğrenimini tamamlamış
öğretmenlerden uzman öğretmenlik, doktora öğrenimini tamamlamış olan
öğretmenlerden ise başöğretmenlik için sınav şartı aranmaz. Bu durumda olan
öğretmenler kıdem, hizmet içi eğitim, etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal
ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) ölçütlerine göre
değerlendirilir." denilmektedir.
Kuralda yer alan "hizmet içi eğitim," ibaresi,
ikinci fıkra için belirtilen gerekçelerle Anayasa'nın 10. maddesine aykırıdır.
İptali gerekir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3. maddesinin (t/1) nolu
bendine göre yüksek lisans, bir lisans öğretimine dayalı, eğitim-öğretim ve araştırmanın
sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretimdir; (t/2) bendine göre
doktora ise lisansa dayalı en az altı veya yüksek lisans veya eczacılık veya
fen fakültesi mezunlarınca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından
düzenlenen esaslara göre bir laboratuvar dalında kazanılan uzmanlığa dayalı en
az dört yarı yıllık programı kapsayan ve orijinal bir araştırmanın sonuçlarını
ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretimdir.
Alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya
doktora öğrenimini tamamlamış öğretmenlerin, bilgilerinin ve uzmanlaşmış
araştırmacı niteliklerinin artacağı gözetildiğinde sınavdan elde edilmek
istenilen amaca bu yolla ulaşılacağı açıktır. Bu nedenle anılan kişilerin
sınavdan muaf tutulmalarında Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı bir yön
bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın kalan bölümünün reddine ilişkin olarak Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ
bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
6) Altıncı Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, kuralla yönetmeliğe bırakılan konuların
Anayasa'nın 128. maddesindeki "diğer özlük işleri" ibaresi
içerinde kaldığı ve yasayla düzenlenmesi gerektiği, bu nedenle kuralın
Anayasa'nın 128. maddesine aykırı olduğu, ayrıca birinci fıkra için belirtilen
gerekçelerle Anayasa'nın 2., 11. ve 90. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda
ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir.
İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı
verilebilir. İptali istenen kural, konuyla ilgili görülen Anayasa'nın 7.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin altıncı fıkrasında, "Öğretmenlik
kariyer basamaklarında yükseleceklerin gireceği sınav, sınava katılacaklarda
aranacak en az çalışma süresi, hizmet içi eğitim veya lisansüstü eğitim
nitelikleri, her bir değerlendirme ölçütüne ilişkin hususlar ve puan değerleri,
alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora
öğrenimini tamamlamış olanlardan uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için
aranacak kıdem, hizmet içi eğitim, etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve
sportif çalışmalar) ve sicil (iş başarımı) şartları ve puan değerleri, branşlar
temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları, yükselmeye ilişkin
usul ve esaslar ile diğer hususlar Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığının uygun görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almaktadır.
Kuralda yönetmeliğe bırakılan "sınava katılacaklarda
aranacak en az çalışma süresi", "alanında ya da eğitim
bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış
olanlardan uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem,",
"branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik
sayıları," ve "ile diğer
hususlar" ibareleri kariyer basamaklarında yükselme hakkından
yararlanabilmeye ilişkindir.
Anayasa'nın 7. maddesine göre Yasama yetkisi Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. Anayasa'nın 124.
maddesinin birinci fıkrasına göre, yönetmelikler, kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabilir.
Yasayla düzenleme, konunun tüm ayrıntılarının yasayla
belirlenmesini değil, temel ilkelerin, ölçü ve sınırların yasada gösterilip
uzmanlık ve teknik konulara yönelik ayrıntıların düzenlenmesinin yürütme
organına bırakılmasını ifade eder. Yasada, yönetmelikle düzenlenecek konuların
çerçevesinin, Anayasa yargısı bağlamında denetime olanak verecek biçimde
düzenlenmiş olması gerekir. Kuraldaki "sınava katılacaklarda
aranacak en az çalışma süresi", "alanında ya da eğitim
bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış
olanlardan uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem,",
"branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları," ve "ile diğer
hususlar" ibarelerinin belirlenmesinde belirtilen çerçeveye yer verilmediği
açıktır. Bu nedenlerle kuraldaki anılan ibareler Anayasa'nın 2. ve 7.
maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.
Kuralın kalan bölümü ise yönetmelikte düzenlenebilecek nitelikte
konulara ilişkindir ve Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı değildir. İptal
isteminin reddi gerekir.
Kuralın kalan bölümünün reddine ilişkin olarak Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ
bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11., 90. ve 128. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
7) Yedinci Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde kuralın, yüzde sınırlaması getirmekle, bunun
dışında kalan kısmın üzerinden 1739 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen uzmanlık unvanının geri alınması anlamına geleceği, bunun
Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu, ayrıca birinci fıkra için belirtilen
gerekçelerle Anayasa'nın 11. ve 90. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin yedinci fıkrasında, "Toplam
serbest öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen oranı % 10, uzman öğretmen
oranı % 20'dir. Bakanlar Kurulu bu oranları bir katına kadar yükseltmeye
yetkilidir." denilmektedir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle getirilen kariyer
basamaklarında yükselme sistemi, öğretmenlerin, nitelik ve statülerinin
iyileştirilmesine özel önem verilmesi temeline dayanmakta ve öğretmenlerin
kıdem, eğitim ve iş başarımları esas alınarak, meslekî ve kişisel
gelişimlerinin sağlanması, niteliklerinin iyileştirilmesi, statülerinin
yaptıkları görevin önem, güçlük ve sorumluluk derecesi çerçevesinde olması
gereken seviyeye yükseltilmesini amaçlamaktadır.
Kuralda, kariyer basamaklarında yükselme koşullarının tümünü
sağlasa bile, % 20 ve % 10'luk sınırlama nedeniyle bütün öğretmenler yükselme
olanağına sahip olamayacaklardır. Bakanlar Kurulu'na tanınan bu oranları bir
katına kadar yükseltme yetkisinin kullanılmasında da aynı sonuçla
karşılaşılabilecektir.
Anılan oranlar dolduğunda geride kalan öğretmenler, boşalma olana
kadar yüzde yüz başarı elde etseler bile, uzman ve/veya başöğretmen hakkını
elde edemeyeceklerdir. Bu durum ise yığılmalara, tıkanmalara ve çalışma
hayatında olumsuzluklara neden olabilecektir. Öngörülen kontenjanlardaki
yüzdelere giren son kişilerle aynı değerlendirme puanına sahip olanların
kontenjan dışında kalmaları hali hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle
bağdaşmamaktadır.
Bu nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
B- 5204 Sayılı Yasa'nın 2. Maddesiyle 14.7.1965 günlü, 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 152. Maddesine Eklenen Fıkranın İncelenmesi
Dava dilekçesinde, öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına
ayrılmasının Anayasa'nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine, eşit işe eşit
ücret ilkesini kaldırdığı için de Anayasa'nın 10. ve 11. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
5204 sayılı Yasa'nın 2 maddesiyle, 14.7.1965 günlü, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 152. maddesinin "II- Tazminatlar" kısmının "B-
Eğitim, Öğretim Tazminatı" bölümünün birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenen fıkra ile başöğretmen unvanını kazanmış olanlara % 40'ına,
uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara % 20'sine kadar miktarda ödeme
yapılması öngörülmektedir.
Kuralla, kariyer basamaklarında yükselmede başarılı olanlara mali
katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Getirilen mali olanak, öğretmenlerin bu
sistemdeki performanslarını artırmada teşvik niteliği taşımakta olup,
öğretmenler için bir hak kaybına neden olmamaktadır. Ayrıca kuralla, farklı
kariyer basamaklarındaki kişilere farklı ücret verilmesi sonucu doğmasında
eşitlik ilkesine de aykırılık söz konusu değildir.
Bu nedenle kural, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh
KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
V- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, Yasa'nın belirli
kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu
doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi'nce iptaline karar verilebileceği
öngörülmektedir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle 1739 sayılı Yasa'nın 43.
maddesinin sonuna eklenen altıncı fıkranın, iptal edilen ibareleri nedeniyle
uygulanma olanağı kalmayan kalan bölümünün de 2949 sayılı Yasa'nın 29.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptali gerekir.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
30.6.2004 günlü, 5204 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ve Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
A) 1- 1. maddesiyle 14.6.1973 günlü, 1739 sayılı Millî Eğitim
Temel Kanunu'nun 43. maddesinin sonuna eklenen;
a- Birinci fıkraya,
b- İkinci fıkranın "... hizmet içi eğitim, ..." ibaresi
dışında kalan bölümüne,
c- Üçüncü fıkraya,
d- Dördüncü fıkraya,
e- Beşinci fıkranın "... hizmet içi eğitim, ..." ibaresi
dışında kalan bölümüne,
2 - 2. maddesiyle 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu'nun 152. maddesinin "II- Tazminatlar"
kısmının "B- Eğitim, Öğretim Tazminatı" bölümünün birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkraya,
yönelik iptal istemleri, 21.5.2008 günlü, E.
2004/83, K. 2008/107 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkra ve bölümlere
ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,
B) 1. maddesiyle 1739 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin sonuna
eklenen;
1- İkinci fıkrada yer alan " ... hizmet içi eğitim,
..." ibaresine,
2- Beşinci fıkrada yer alan " ... hizmet içi eğitim,
..." ibaresine,
3- Altıncı fıkraya,
4- Yedinci fıkraya,
ilişkin iptal hükümlerinin süre verilerek yürürlüğe girmesinin
ertelenmesi nedeniyle bu fıkra ve ibarelere yönelik YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE,
21.5.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VII- İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında "Kanun,
kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi İptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez" denilmekte,
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun'un 53.
maddesinin dördüncü fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. Maddenin beşinci
fıkrasında ise Anayasa Mahkemesi'nin, iptal halinde meydana gelecek hukuksal
boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu yararını ihlâl edici mahiyette görmesi
halinde yukarıdaki fıkra hükmünü uygulayacağı belirtilmektedir.
5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin iptal edilen fıkra ve
ibarelerinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte
görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949
sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal
hükümlerinin, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak
bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VIII- SONUÇ
30.6.2004 günlü, 5204 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ve Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
A- 1. maddesiyle 14.6.1973 günlü, 1739 sayılı Millî Eğitim
Temel Kanunu'nun 43. maddesinin sonuna eklenen;
1- Birinci fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- İkinci fıkranın;
a- " ... hizmet içi eğitim, ..." ibaresinin Anayasa'ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ
ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- Üçüncü fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- Dördüncü fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5- Beşinci fıkranın;
a- " ... hizmet içi eğitim, ..." ibaresinin
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ
ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
Altıncı fıkranın;
a- " ... sınava katılacaklarda
aranacak en az çalışma
süresi, ...", "... alanında ya da eğitim bilimleri
alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış olanlardan
uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem, ...",
" ... branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları,
...", "... ile diğer hususlar ..." ibarelerinin Anayasa'ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- Kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK, Serruh KALELİ
ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
7- Yedinci fıkranın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Haşim KILIÇ'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- 2. maddesiyle 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu'nun 152. maddesinin "II- Tazminatlar"
kısmının "B- Eğitim, Öğretim Tazminatı" bölümünün birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Mustafa YILDIRIM, Şevket
APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- 1. maddesiyle 1739 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin sonuna
eklenen altıncı fıkranın, iptal edilen ibareleri nedeniyle uygulanma olanağı
kalmayan kalan bölümünün de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince
İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- İptal edilen fıkra ve ibarelerinin doğuracağı hukuksal
boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın
53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükümlerinin, KARARIN
RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
21.5.2008 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞIOY
YAZISI
30.6.2004 günlü, 5204 sayılı Millî
Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun'un gerekçesinde, Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı ve
seçkin bir ortağı yapmada en önemli unsurlar arasında yer alan öğretmenlerin
kıdem, eğitim ve iş başarımları esas alınarak, meslekî ve kişisel
gelişimlerinin sağlanması, niteliklerinin iyileştirilmesi, statülerinin
yaptıkları görevin önem, güçlük ve sorumluluk derecesi çerçevesinde olması
gereken seviyeye yükseltilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Madde gerekçelerinde ise, düzenlenen hükümler ile
öğretmenlik mesleğine dinamizm kazandırılmasının amaçlandığı, göreve ilk
başladığı günden, emekli oluncaya kadar geçen meslek hayatı süresince öğretmen
sıfatı dışında başka bir kategoride değerlendirilmeyen öğretmenlerin, Devlet
memurluğu statüsünün gereği hak ve menfaatlerindeki doğal gelişmeler ile bazı
kişisel yaklaşımlar dışında yenileşme ve gelişme yönünden teşvik
edilmemelerinin Devletimiz ve Milletimizin geleceği bakımından bir zorunluluk
olarak görüldüğü, öğretmenler için bilgide ve iş başarımında yarışmayı ön plana
çıkaracak bir teşvik sisteminin kurulmasına duyulan ihtiyaç nedeniyle adaylık
döneminden sonra öğretmenlik mesleğinin; öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen olarak üç kariyer basamağa ayrıldığı ve öğretmenlerin mesleki
ve kişisel gelişimlerine imkan ve fırsat verilmesine çalışıldığı
belirtilmiştir.
Kanun'un 1. maddesinin yedinci fıkrasında iptaline karar
verilen düzenleme ile, toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen
oranı % 10, uzman öğretmen oranı %20 ile sınırlandırılmış, Bakanlar Kurulu'nun
bu oranları bir katına kadar yükseltmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Öğretmenlerin uzman ve başöğretmen olmaları, Yasa'nın 2. maddesi
gereğince, mali bir külfet meydana getirmektedir. 1. maddenin yedinci
fıkrasındaki sınırlama bundan kaynaklanmaktadır.
Kariyer basamaklarında yükselme sisteminin temel
amacı, öğretmenlerin niteliklerini artırmaktır. 5204 sayılı Yasa'nın 2.
maddesinde getirilen malî olanak, yalnızca öğretmenlerin bu sistemdeki
performanslarını artırmada sembolik bir teşvik niteliği taşımaktadır.
Anayasa'ya uygun olmak kaydıyla yasakoyucunun kamu
görevlilerinin statülerine ilişkin yeni kurallar koyma ya da var olan kuralları
değiştirme yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur. Belirli önemde bazı kamu hizmetlerinin
özelliklerini gözeterek gerçekleştirdiği bu tür düzenlemeler yasakoyucunun,
anayasal ilkelere bağlı kalmak ve hizmetin gereklerini dikkate almak koşuluyla
takdir yetkisi içinde kalan yasama işlemleridir. Bu bağlamda toplam serbest
öğretmen kadro sayısı içinde, başöğretmen oranının % 10, uzman öğretmen
oranının % 20 ile sınırlandırılması da yasama organının takdirinde olan bir
husus olarak görülmelidir. Yasakoyucu, seviye ve kaliteyi yükseltmek amacıyla
getirdiği yeni sistemin ortaya çıkaracağı mali yükü göz önünde bulundurarak bu
alandaki takdirini başöğretmen ve uzman öğretmen kadro sayılarının
sınırlandırılması yönünde kullanmış ve kadrolardaki tıkanıklığı belli ölçüde
giderecek bir tedbir olarak Bakanlar Kurulu'nun bu oranları bir katına kadar yükseltmeye
yetkili olduğunu da hükme bağlamıştır.
Bu nitelik ve yapısıyla yasakoyucunun, eğitim hizmetinin
gereklerini, Devletin olanak ve ihtiyaçlarını da gözetmek suretiyle başöğretmen
ve uzman öğretmen kadro sayılarını sınırlandırması takdir yetkisi kapsamında
görülmesi gereken bir tutumdur. Aksine düşünce yasakoyucunun takdir yetkisini
çok dar bir çerçeveye hapsedilmesi anlamına gelecektir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa'nın ve
yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde
olan devlettir.
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel ilkelerinden
birisini oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında
genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere
uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunması anlamında kabul
edilmelidir. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni
yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde
edilmiş olması gerekmektedir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan,
kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Bir statüye
bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar, kazanılmış hak niteliği
taşımamaktadır. Bu nedenle, 5204 sayılı Kanun'un 1. maddesinin yedinci
fıkrasında iptaline karar verilen düzenleme ile yasakoyucunun, eğitim
hizmetinin gereklerini, Devletin olanak ve ihtiyaçlarını da gözetmek suretiyle
başöğretmen ve uzman öğretmen kadro sayılarını sınırlandırması nedeniyle ihlal
edilen kazanılmış bir hakkın varlığından söz etmek mümkün değildir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen "Yasa önünde eşitlik
ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile
eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa
karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
5204 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerekli
koşulları sağlayarak belirlenen kontenjanlara dahil olacak öğretmenlerle,
kontenjan fazlası durumunda olan öğretmenler aynı hukuksal konumda
bulunmadıklarından eşitlik karşılaştırmasına esas alınamazlar.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kuralın Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı olmadığı ve iptal isteminin reddine karar verilmesi
gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
görüşüne katılmadım.
KARŞIOY
YAZISI
Anayasa'nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi"
başlıklı 42. maddesinde eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve inkılapları
doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve
denetimi altında yapılacağı; ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için
zorunlu ve Devlet okullarında parasız olduğu; eğitim ve öğretim kurumlarında
sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler
yürütüleceği belirtilmiştir. Anayasanın 58. maddesinde de Devletin, istiklal ve
Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke
ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve
gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alacağı vurgulanmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. maddesinin
sonuna eklenen fıkralar ve 657 sayılı devlet Memurları Kanunu'nun 152.
maddesinin sonuna eklenen fıkra ile öğretmenlik mesleğinin
"öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen"
olarak üç kariyer basamağına ayrılması, bunlara farklı ödemeler yapılması
öngörülmüştür.
Öğretmenlik, çocukları ve gençleri bilgili, aydın, topluma
ve insanlığa yararlı bireyler olarak yetiştirme mesleğidir. Kültürümüzde,
öğretmeyi ve öğretmenliği yücelten pek çok özdeyiş bulunduğu gibi,
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder de "Milletleri kurtaranlar yalnız ve
ancak öğretmenlerdir" diyerek bu mesleğin mensuplarını onurlandırmıştır.
Öğretmenlik sıradan bir bürokratik görev olmayıp, önemli ölçüde pedagojik bilgi
ve beceriye dayalı, eğitim ve öğretim hizmetinden yararlanan grubun zihinsel,
sosyal, psikolojik ve ekonomik koşullarına göre "insan" unsurunun son
derece önem kazandığı bir etkinliktir. Her öğretmen kendi branşında uzman olup,
bu bilgisini öğrencilerine aktarmaktaki başarısı da öğretmenin ustalığını
belirleyen başlıca etkendir. Henüz birkaç yıllık bir öğretmen son derece iyi
öğrenciler yetiştirirken, yılların öğretmeni olan birinin aynı derecede başarılı
olamaması, hatta aynı özveri ve gayreti göstermemesi de mümkündür. Öğrenci
yetiştirmekteki ustalık ve becerinin, öğretmenin taşıdığı ünvanla ölçülmesi
olanaklı değildir. Bu nedenle öğretmenlerin, "yalnızca öğretmen",
"uzman" ve "başöğretmen" şeklinde, oranları yasayla
belirlenmiş gruplara bölünmesi, tabir caizse bir nevi "kota
sistemi" getirilmesi, öğretmenliği sadece belli kıdeme ve sınav
sonuçlarına göre terfi edilebilen bürokratik bir kamu hizmetine dönüştürecek,
öğretmenle öğrenci arasında olması gereken sevgi, saygı ve güven ortamını
zedeleyebilecek, sonuç olarak Anayasa'nın öngördüğü eğitim amaç ve hedeflerinin
özüne aykırılık oluşturacaktır.
Öte yandan öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi
ve kıdemli veya başarılı öğretmenlere daha geniş olanaklar tanınması için, yasa
koyucunun önünde, Anayasa'ya aykırılık taşımadan da düzenlemeler yapılabilecek
çok geniş bir takdir alanı bulunmaktadır.
Yukarıdaki nedenlerle, iptali istenen tüm yasa kurallarının
Anayasa'nın 42. maddelerine aykırı oldukları ve iptal edilmeleri gerektiği
düşüncesindeyim.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
30.06.2004 günlü, 5204 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un;
1)1. maddesi ile 14.06.1973 gün ve 1739 sayılı Milli Eğitim
Temel Kanunu'nun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere yedi
fıkra eklenmiştir. Buna göre "Öğretmenlik mesleği" adaylık döneminden
sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına
ayrılmakta, kariyer basamaklarında yükselme koşulları ise kıdem, eğitim,
etkinlikler, sicil, sınav sonuçlarına göre değerlendirilmekte, sınav konusunda
iki ayrı muafiyet durumu olduğu belirtilmektedir. Madde ile eklenen 6. fıkrada
ise bütün maddeyi kapsayacak şekilde; "Öğretmenlik kariyer basamaklarında yükseleceklerin
gireceği sınav, sınava katılacaklarda aranacak en az çalışma süresi, hizmetiçi
eğitim veya lisansüstü eğitim nitelikleri, her bir değerlendirme ölçütüne
ilişkin hususlar ve puan değerleri, alanında ya da eğitim bilimleri alanında
tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış olanlardan uzman
öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem, hizmetiçi eğitim,
etkinlikler (bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar) ve sicil (iş
başarımı) şartları ve puan değerleri, branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik sayıları, yükselmeye ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar
Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşleri alınarak
Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." denilmektedir.
Anayasa'nın 7. maddesinde; "Yasama yetkisi Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
hükmü yer almıştır.
Anayasa'nın "Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili
hükümler" başlıklı 128. maddesinin ikinci fıkrasında ise; "Memurların
diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir." denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında da belirtildiği gibi
açıkça Kanunla düzenleneceği belirtilen konularda Yasa ile yetkili kılınmış
olsa dahi yürütmenin kural koyma yetkisi yoktur ve bu sınır aşılarak yapılan
düzenlemeler Anayasa'ya aykırılık oluşturur.
Bu durumda, Kanunla düzenlenmesi gereken konuların
yönetmelikle düzenlenmesini öngören dava konusu kural, Anayasa'nın 7. maddesi
ve 128. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
2) 2. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun
152. maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "B-Eğitim, Öğretim
Tazminatı" bölümünün birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra
ile "a) Başöğretmen ünvanını kazanmış olanlara %40'ına; b) Uzman öğretmen
ünvanını kazanmış olanlara %20'sine" kadar tazminat verileceği hükme
bağlanmaktadır. Madde hükmü ile 1. maddedeki düzenlenmeye göre öğretmenlik
mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılışı esas alınarak uzman öğretmen,
başöğretmen için farklı oranlarda ilave "eğitim, öğretim tazminatı"
verilmesi öngörülmektedir.
Yasa'nın 1. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle
iptali gerektiği görüşümüz karşısında, bu maddeye istinaden yapılan kariyer
ayrımının esas alınması suretiyle öğretmenlik mesleği için farklı oranlarda
mali katkı sağlanmasını düzenleyen 2. madde hükmü de aynı gerekçe ile
Anayasa'nın 7. maddesi ve 128. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle 30.06.2004 günlü, 5204 sayılı Yasa'nın
1. ve 2. maddelerinin Anayasa'nın 7. maddesi ve 128. maddesinin ikinci
fıkrasına aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle verilen karara
karşıyız.
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
AZLIK
OYU
İptali istenilen yasa kurallarıyla öğretmenlik kariyer
basamaklarına ayrılmakta, yükselme ve bu nedenle girilecek sınavlara ilişkin
ilkeler öngörülmektedir.
Anayasa'nın 42. maddesinde eğitim ve öğretim hakkına özel
önem verilmiş, eğitimin ve öğretimin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre
yapılacağı vurgulanmış, 70. maddesinde kamu hizmetine alınmada görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmeyeceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde anlam bulan hukuk devleti, bütün
işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına uygun davranan, Anayasa'ya aykırı durum
ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına dayanan ve yargı denetimine açık olan
devlettir. Hukuk devletinin bu amaçlar doğrultusunda ortaya çıkan ilkeleri
arasında, güvenilirlilik ile inanırlığı içeren öngörülebilirlik ve kazanılmış
haklara saygı da yer almaktadır. 10. maddede öngörülen eşitlik de Anayasa'nın
temel ilkelerindendir.
Eğitim ve öğretimin sunum ve yürütülmesinde ana görev
üstlenen öğretmenliğin, işlev ve kazanım bakımından yerleşik ve boyutlu
özelliklerin varlığını gerektirdiğinde kuşku yoktur. İto-unesco Ortak
belgesinde öğretmenlik için uzmanlığın ön koşul olduğu vurgulanmaktadır. 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu da öğretmenliğin uzmanlık mesleği olduğunu
açıklamaktadır. Buna göre öğretmen olarak başlanılan kamu hizmeti için aranacak
öncelikli nitelik, alanının uzmanı olunmasıdır. Alan ve pedogojik ile örülmüş
lisans eğitimleri ve atanma ilkeleri bunun ön kabulleridir.
Çağdaş bilim ve eğitim ilkelerine göre yürütülecek olan
eğitimi gerçekleştirecek olan ve uzman olduğunda 1739 sayılı Yasa'ya göre
tartışma bulunmayan öğretmenlerin kariyerlerinin basamaklara ayrılması ve
ayrıca öğretmenlerin bir bölümünün uzman olmadığı sonucunu verecek izlenime
neden olunması, anayasal ilkenin özünde barındırdığı eğitimi yürüteceklerin
niteliklerinden ve eğitimden kuşku duyulmaması yaklaşımıyla bağdaşmaz. Eş bir
anlatımla, eğitim ve öğretimden yararlananlar kendilerine bilgi, görgü ve
deneyim aktaranların aynı düzeyde öğretmenler olmasını arar ve bu konuda kuşku
duymak istemez. Bu durum, yürütülen ve alınan hizmetin inanılırlığını ve
güvenilirliğini sağlarken, öğrenme ve öğretme konusunda doğabilecek
olumsuzlukların da önüne geçer. Ayrıca, kariyer basamaklarının yüzdelerle
sınırlanmış olmasının, karara yansıdığı gibi hizmeti alanlar ve verenler
yönünden sakıncaları çoğaltacağı da açıktır. Dahası kariyer basamakları
Yasa'dan önce göreve başlayanların uzmanlık ve öğretmenlik konumlarını gerek
işlevsel ve gerekse özlük hakları yönünden etkileyecek ve böylece kazanılmış
haklarla da çelişir sonuçlar ortaya çıkartacaktır.
Belirtilen nedenlerle, öğretmenliğin kariyer basamaklarına
ayrılması ile bu ayrımlara dayalı kuralların Anayasa'nın 2., 10. ve 42.
maddelerine aykırılığından ötürü iptali gerekeceği oyuyla kararın bu
kısımlarına karşıyım.
KARŞIOY
İptali istenilen; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun
43. maddesine, ek fıkralar getiren 5204 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 152. maddesinin birinci fıkrasına eklenen
fıkralara bakıldığında,
Öğretmenlik mesleğinin öğretmen, uzman öğretmen ve branş
öğretmeni olarak üç kariyer basamağına ayrıldığı, bilahare bu basamakları
haketme ölçü ve değerlendirmelerinin nasıl yapılacağı ifade edilmektedir.
Öğretmenlik mesleği; 5204 sayılı Yasa'nın genel
gerekçesinde de belirtildiği gibi gelişmiş ve bilgi toplumu olabilme yolunda
genç kuşaklara çağdaş temellerde değer ve düşünceler ile üstün becerilerin
kalıcı bir biçimde kazandırılması yolunda faaliyet göstermektir.
Ancak anılan meslek görevlisinin nitelik ve statülerini
kariyer adı altında ayrıştırarak eğitim ve öğretimin iyileştirilmesi çabası
olarak gösterilmesi, temel eğitimin zorunlu tarafı durumundaki eğitilen, yani
öğrenci yönünden eğitimin eşit bilgi paylaşımı ve edinilmesi bağlamında
eğitimde fırsat ve olanak eşitsizliğini de beraberinde getirmektedir.
Anayasa'mızın 42. maddesi eğitim ve öğrenim hak ve ödevini
tanımlarken, Devletçe belirlenmiş eğitim hedefinde erişilmek istenen seviyeye
uygun müfredat ve programların farklı statüde ve bilgi seviyesinde olan görevli
öğretmenler tarafından değil, fırsat ve olanak eşitliği içinde herkese alanında
bilgi sahibi öğretmenince verileceğini varsayarak ifade etmeye çalışmıştır.
Öğretmenin mesleği içinde kariyer edinmesi mesleki ve
kişisel niteliklerinin gelişmesinin sağlanması, emeği karşılığında özlük
haklarının da iyileştirmesi olarak doğru bir anayasal yaklaşım ise de, çabası
yönetici kadroları ve özel eğitim ve korunma gereksinimli istisnai hal
kapsamında eğitilenler ve eğitim görevini ifa edenler dışında, genelinde
yaptıkları görev açısında durum ve konumlarında hiç bir farklılık olmayacak
öğretmenler arası statüter bir ayrımcılık, öğretmenin yaptığı iş'in
muhatapları yönünden de, aşağıda açıklanması zorunlu adil ve sosyal hukuk
devletinde olmaması gereken yansımalar yaratacaktır.
Öğretmenler gibi, kamu görevi sayılan bazı meslek
dallarındaki ihtisaslaşma, görev ağırlığına ve sorumluluğuna ilişkin rütbe ve
sınıflamalar, hep görev yapanın karşılaştığı güçlüğe, hizmette geçen süre ve
liyakatına, hizmet alanın özel ve teknolojik nedenlerle özel ihtiyacı gibi
sebeplerle oluşturulmuş ise de örneğin kendi alanı olan matematik ya da tarih
dersinde, öğretmen, uzman öğretmen, branş öğretmen ayrımının eğitim alan
yönünden öğretmenlerince takip edilecek müfredat ve eğitim yolu sistem sapması
olmayacağına ve yapamayacaklarına göre, katkıları ne olacak, nasıl ölçülecek,
katkı kabul edilecek ise aynı dalda öğrencinin eğitimini branş öğretmen yerine,
uzman öğretmenden alan yönünden adilliği tartışılmayacak mıdır' Adil olduğu söylenebilecek
midir'
Devlet eli ile yapılan temel eğitim ve öğretimde farklı
nitelikleri statü ile öne çıkarılan derecelendirilmiş öğretmenlerce verilecek
eğitimde, yöresel farklı kuşak ve eğitim seviyeleri yaratabilecek olmaları
temel amacı ile bağdaşmamaktadır.
Yapacağı görev yönünden farklı konumda bulunmayan ancak
öğretmenin kişisel gelişimine ve mesleksel beceri ve kültürüne liyakat
nedeniyle sayısal olarak sınırlayıp özlük hakları yönünden yapılacak
iyileştirmenin, bir yüzde ile ifade edilmesi bu yüzdenin ayrı sınıf öğretmenler
yaratıyor olarak algılanması, öğretmenler arası çalışma barışına da engel
olacak niteliktedir.
Öğretmen kadroları bu statüter derecelendirme sonrasında
bulunduğu okul yönünden önem kazanacak, kimi bölge ve yörelerde
ayrıcalıklar yaratacak olumlu/olumsuz talep ve tercih odağı olacaklardır.
Sosyal devlet, toplumsal huzursuzluk ve yakınmaların
oluşumunun sebebi değil engel olan devlettir.
Öğretmenlik mesleği sunduğu hizmet yönünden vardır ve
önemlidir. Sunulan hizmet ülkenin geleceği genç kuşakların temel eğitimidir.
Temel eğitimin, okula ve kadrosuna göre nitelenmesine neden olacak düzenleme bu
okulların ve kadroların korunduğu, farklı eğitim sunulduğu kanısını
derinleştirecek ve eğitimde fırsat ve olanak eşitliğini öğrenciler yönünden
bozacaktır.
Öğretmenlerin temel eğitimde kariyer basamakları ile
ayrıştırılarak sınıflandırılmasına olanak sağlayan kuralın Anayasa'nın 2. ve
42. maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.