ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2007/72
Karar Sayısı : 2007/68
Karar Günü : 5.7.2007
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 07.08.2007-26606
İPTAL DAVASINI AÇANLAR :
1- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER
2- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Deniz BAYKAL, Kemal ANADOL
ve 138 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu'nca 31.5.2007 gününde kabul edilen ve halkoyuna sunulmak
üzere 16.06.2007 günlü, 26554 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5678 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun'un, öncelikle yok hükmünde olduğunun saptanması, olmaması
durumunda şekil yönünden Anayasaya aykırılığı nedeniyle Yasanın tümünün iptali
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Anayasa Değişikliğine İlişkin Yasa Kuralları
31.05.2007 gününde kabul edilen ve halkoyuna sunulmak üzere
16.06.2007 günlü, 26554 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5678 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun'un maddeleri şöyledir:
“MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 77 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen “beş” ibaresi “dört”
olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 79 uncu maddesinin ikinci
fıkrasında geçen “seçim tutanaklarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve
Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını” ibaresi; son fıkrasında geçen “halkoyuna
sunulması” ibaresinden sonra gelmek üzere “,Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesi” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 96 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün
işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye
tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.”
MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 101 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 101- Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim
yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili
seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki
defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden
veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi
ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli
oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak
aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”
MADDE 5- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 102 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 102- Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin
dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması
halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu
alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa,
bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk
oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların
çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü
veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın
birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci
oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır.
Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan
Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla
düzenlenir.”
MADDE 6- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 18- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67 nci
maddesinin son fıkrası, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi için;
çıkarılması gereken kanun hükümleri ile seçim kanunlarında yapılacak
değişiklikler bakımından dikkate alınmaz.
GEÇİCİ MADDE 19- Onbirinci Cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur
oylaması, bu
Kanunun Resmi Gazetede yayımını takip eden kırkıncı günden sonraki
ilk Pazar günü, ikinci tur oylaması ise ilk tur oylamayı takip eden ikinci
Pazar günü yapılır.
Anayasanın 101 inci maddesi uyarınca gösterilen adaylar, yazılı
muvafakatları ve Anayasanın değişik 101 inci maddesindeki şartları ihtiva eden
ve diğer ilgili belgelerle birlikte ilk tur oylama tarihinden otuz gün önce
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına başvururlar. Adayların başvurularında
eksik bilgi ve belgelerin tespit edilmesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tarafından, eksikliklerin giderilmesi için üç günlük kesin süre
verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi halinde adaylar,
kendiliğinden adaylıktan çekilmiş sayılırlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca, Anayasanın 101 inci
maddesinde belirtilen nitelikleri taşıdıkları anlaşılan adaylara ilişkin kesin
liste iki gün içinde ilan edilir ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına
bildirilir.
Cumhurbaşkanı adayı gösterilen kamu görevlisi, aday gösterildiği
tarihten itibaren görevinden ayrılmış sayılır. Görevinden ayrılan kamu
görevlisinin Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde görevine geri dönmesi konusunda
ilgili kanun hükümleri uygulanır.
Birinci tur seçim sonuçlarının kesinleşmesinden ikinci tur
oylamanın sonuçlanmasına kadar, ikinci oylamaya katılmaya hak kazanan
adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci
oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki oy sıralaması esas alınarak
sıradaki adayla doldurulması suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın
kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların
çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanının seçilmesine ilişkin usul ve esasların kanunla
düzenlenmesine kadar, 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi
Kanunu, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun, 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasî Partiler
Kanunu, 23/5/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulması Hakkında Kanun ile diğer kanunların bu maddeye aykırı olmayan
hükümleri uygulanır.”
MADDE 7- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna
sunulması halinde tümüyle oylanır.”
B- Dayanılan Anayasa ve İçtüzük Kuralları
Dava dilekçelerinde, Anayasanın 89., 148., 153. ve 175. maddeleri
ile TBMM İçtüzüğünün 81., 93. ve 94. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince 5.7.2007
gününde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle görev sorunu üzerinde
durulmuştur:
Anayasanın “iptal davası” başlıklı 150. Maddesi ile bu maddeye
paralel düzenleme içeren 2949 sayılı Yasanın 20. Maddesinde, kanunların, kanun
hükmünde kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların
belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı
iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde doğrudan iptal davası açabilme yetkisinin
Cumhurbaşkanına, İktidar ve Anamuhalefet Partisi Meclis Grupları ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere ait
olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Anayasanın 148. maddesinin ikinci fıkrasında ve
2949 sayılı Yasanın 20. maddesinin son fıkrasında, şekil bakımından
denetlemenin ancak, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin beşte biri tarafından istenebileceği belirtilmiş, kanunun
yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra şekil eksikliğine dayalı
iptal davası açılamayacağı ve def'i yoluyla ileri sürülemeyeceği öngörülmüştür.
Şekil bakımından dava, Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından, 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un Resmi
Gazetede yayımlanmasından itibaren on gün geçmeden açılmış bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanının dava dilekçesinde, 5678 sayılı Yasanın 6.
maddesiyle Anayasaya eklenen Geçici Madde 19'un birinci fıkrasında, yasanın
yayımlanmasıyla Cumhurbaşkanı seçim sürecinin başlayacağının öngörüldüğü,
Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesi halkoyuna sunulup sunulmamasına
göre farklılık gösterdiğinden, maddenin ya da yasanın halkoylamasına
götürülmesi durumunda yürürlükte olmayan bir yasa kuralına dayanılarak
Cumhurbaşkanı seçiminin yapılmasının olanaklı kılındığı, bu durumun biçimsel
yönden Anayasanın 175. maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.
Anayasanın 148. maddesinde, Anayasa değişikliklerinde Anayasa
Mahkemesine tanınan denetim yetkisi, teklif, oylama çoğunluğu ve ivedilikle
görüşülemeyeceği şartlarına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlanmıştır.
Esas yönünden denetime olanak tanınmadığı gibi, 148. maddede tüketici biçimde
sayılan koşulların dışında şekil yönünden denetim yapılması olanaksızdır.
Yasanın 6. maddesiyle eklenen Geçici Madde 19'un iptaline ilişkin
gerekçeler, teklif ve oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği ilkeleri
kapsamında bulunmadığından, Anayasa Mahkemesinin görev alanına girmemektedir.
Açıklanan nedenlerle 5678 sayılı Yasanın 6. maddesiyle Anayasaya
eklenen Geçici Madde 19'un iptal isteminin, yetkisizlik nedeniyle reddi
gerekir.
Dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin şekil yönünden
incelenmesine, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN,
Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün katılmalarıyla 5.7.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
IV- ŞEKİL YÖNÜNDEN İNCELEME
Dava dilekçeleri ve ekleri, konuya ilişkin rapor, iptali istenen
yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları, İçtüzük ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- Birleştirme Kararı
31.05.2007 günlü, 5678 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un iptaline karar verilmesi
istemiyle açılan E.2007/75 sayılı davanın, aralarında hukuki irtibat nedeniyle
2007/72 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas
incelemenin 2007/72 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 5.7.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
B- Genel Açıklamalar
1- Anayasa değişikliklerinde yöntem
Anayasanın 175. maddesinin birinci fıkrasına göre, Anayasanın
değiştirilmesi süreci TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin yazılı
teklifiyle başlatılır. Tekliflerin Genel Kurulda iki defa görüşülmesi
zorunludur. İki defa görüşülmesinin amacı, Anayasa değişikliklerinin aceleye getirilmemesi,
üzerinde titizlikle durulması ve iki görüşme arasında kamuoyunun çeşitli
yollardan bilgilenmesine ve tartışmasına olanak sağlanmasıdır. Fıkrada,
tekliflerin Genel Kurulda iki defa görüşülmesi öngörülürken, tüm görüşmelerin
oylamayla sonuçlanması gerektiğine yönelik açık bir ifade yer almamaktadır.
Değişiklik teklifinin kabulü, Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğun oyu
ile mümkündür.
1996 yılında Anayasaya uyum amacıyla değiştirilen TBMM İçtüzüğünün
93., 94. ve 2001 yılında değiştirilen 81. Maddeleri gereği, Anayasa
değişikliklerinin görüşülmesinde;
- Teklifin maddelerine geçilmesinin oylanması
- Birinci görüşmede maddelerin oylanması
- Birinci görüşmeden 48 saat sonra yapılacak olan ikinci görüşmede
maddelerin oylanması ve
- Teklifin tümünün oylanması
biçiminde dört farklı oylamanın yapılacağı anlaşılmaktadır.
Anayasanın 175. maddesinin ikinci fıkrasındaki gönderme gereğince
uygulanması gereken İçtüzüğün 93. maddesinde Anayasa değişiklik tekliflerinin,
diğer kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesindeki usule tabi olacağı
öngörülmektedir. Ancak, bu teklifler Meclis Genel Kurulunda iki defa görüşülür.
İkinci görüşmeye, birinci görüşmenin bitiminden kırksekiz saat geçmeden
başlanamaz. İçtüzüğün 94. maddesine göre, birinci görüşmede teklif maddelerinin
oylanmasında gerekli çoğunluğun alınamamış olması, aynı maddenin ikinci
görüşmesinde tekrar görüşülüp kabul edilmesine engel oluşturmaz. Tümü
üzerindeki oylama ise maddeler üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından
gerçekleştirilir.
Anayasanın 175. maddesinin ve İçtüzüğün 94. maddesinin birinci
fıkraları uyarınca Anayasa değişiklik tekliflerinin kabulü, TBMM üye
tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.
Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları yayımlama yetkisi
Cumhurbaşkanına ait olup, beşte üçten fazla ancak, üçte ikiden az bir oyla
kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin yasaların halkoyuna sunulmaksızın
yürürlüğe girmeleri olanaksızdır.
Cumhurbaşkanı yayımlamayı uygun bulmadığı Anayasa değişikliğine
ilişkin yasaları bir daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderebilir. Üçte
ikinin altında bir çoğunlukla kabul edilen yasaların meclise iade edilmediği
takdirde, halkoyuna sunulması zorunludur. Meclisin geri gönderilen yasaları
üçte iki çoğunlukla aynen kabul etmesi durumunda Cumhurbaşkanı, Resmi Gazetede
yayımlayarak yürürlüğe koyabileceği gibi, isterse halkoyuna da götürebilir.
Cumhurbaşkanı, doğrudan ya da iade üzerine üçte iki çoğunluk ile kabul edilen
Anayasa değişikliğine ilişkin yasaların tamamını ya da gerekli gördüğü
maddelerini halkoyuna götürme konusunda takdir yetkisine sahiptir.
2- Dava konusu Anayasa değişikliklerinin yasalaşma süreci
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'a ilişkin teklif, 361 Milletvekilinin imzasını
taşımaktadır. Teklif hakkındaki birinci görüşme 07.05.2007 tarihli 102.
Birleşimde yapılmıştır. Bu birleşimde teklifin maddelerine geçilmesi 361 oyla
kabul edilmiştir. Birinci görüşmede teklifin maddelerinin oylanmasında;
1. madde 362,
2. madde 356,
3. madde 353,
4. madde 350,
5. madde 351,
6. maddeye bağlı Geçici Madde 17., 350, Geçici Madde 18: 356,
7. madde 358,
oy almıştır.
TBMM Genel Kurulunun 10.05.2007 günlü 105 sayılı birleşiminde
teklifin ikinci görüşmesi yapılmıştır. Doğrudan maddelerin oylanmasına
geçildiğinde;
1. madde 367,
2. madde 376,
3. madde 375,
4. madde 370,
5. madde 374,
6. maddeye bağlı Geçici Madde 18: 374; Geçici Madde 19: 374
(önerge ile maddelerin yeniden numaralandırıldığı anlaşılmaktadır),
7. madde (yürürlük maddesi) 375,
oy almış,
Teklifin tümü de gizli oylama sonucu 376 oyla kabul edilerek 5660
sayılı Yasa olarak Cumhurbaşkanına gönderilmiştir.
Cumhurbaşkanı, 25.05.2007 tarihinde 5660 sayılı Yasayı bir daha
görüşülmek üzere Meclise geri göndermiştir.
Meclis Genel Kurulunun 28.05.2007 tarihindeki 115. Birleşiminde
yapılan görüşmelerin ardından teklifin maddelerine 366 kabul oyuyla geçilmiş ve
maddeler üzerinde yapılan birinci görüşmede;
1. madde 368,
2. madde 361,
3. madde 363,
4. madde 367,
5. madde 368,
6. madde ve ona bağlı Geçici Madde 18 ve Geçici Madde 19, 366'şar,
7. madde (yürürlük maddesi) 363,
oy almıştır.
İkinci görüşmeler 31.05.2007 tarihli 118. Birleşimde
gerçekleştirilmiş ve yapılan gizli oylamalarda;
1. madde 366
2. madde 370
3. madde 375
4. madde 369
5. madde 371
6. madde ve ona bağlı Geçici Madde 18 ve Geçici Madde 19, 371'er
7. madde 375,
Teklifin tümü ise 370
oy almıştır.
Meclis Başkanı Yasanın ikinci görüşmesine 393 üyenin katıldığını
ve 1. maddenin 366 oyla kabul edildiğini açıklamıştır.
Anamuhalefet Partisinden bazı Milletvekillerinin, değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca geri gönderilmesi üzerine yapılacak oylamalarda kabul için 2/3
çoğunluğun olması gerektiğini belirterek, 1. maddenin kabul edilmediğini, kabul
doğrultusunda bir açıklama yapılmasının Anayasaya aykırı olduğunu ileri
sürmeleri üzerine İçtüzüğün 63. maddesi uyarınca usul tartışması açılmıştır.
İtiraz eden Milletvekilleri, Cumhurbaşkanının iadesi üzerine maddelerin
görüşülmesine geçilmesine ilişkin oylamada basit çoğunluk yeterli olduğu halde,
maddelerin kabulü için üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun olması
gerektiğini, bunun bilimsel çalışmalarda ve Anayasanın 175. maddesinin
gerekçesinde kabul edildiğini, aksine bir tutumun Anayasaya aykırı bir içtüzük
değişikliği anlamına geleceğini, Yasanın tümü üzerinde üçte iki çoğunluk
sağlanmasının 1. maddenin kabulü anlamına gelmeyeceğini belirtmişlerdir.
İktidar partisi milletvekilleri, 1987 yılında Anayasanın 175.
maddesinde yapılan değişikliklerin, Anayasa değişiklik usullerini kolaylaştırma
amacı taşıdığını, Cumhurbaşkanının iadesi üzerine üçte iki çoğunluğu aramanın
bu amaca uymadığını, Maddenin üçüncü ve beşinci fıkralarındaki ifadelerin,
Cumhurbaşkanının üçte iki çoğunluk ile kabul edilen bir değişikliği de
halkoyuna sunabileceğini vurgulama işlevinin olduğunu dile getirmişlerdir.
C- Anayasaya Aykırılık Sorunu
1- Yokluğun saptanması istemi
Cumhurbaşkanı dava dilekçesinde, Yasanın yeniden görüşülmek üzere
TBMM'ne geri gönderilmesi üzerine gerçekleştirilen birinci tur görüşmelerde,
Yasanın tümünün görüşülmesi bitirildikten sonra yapılan oylamada maddelere
geçilmesinin 366 oyla kabul edildiğinin açıklandığını, oysa bu sayının üye
tamsayısının 2/3 çoğunluğundan az olması nedeniyle Anayasa değişikliğinin
TBMM'nce reddedilmiş sayılması gerektiğini, maddelerin görüşülmesine
geçilmesinin ve sonuçta Yasa önerisinin kabul edilerek yeniden Cumhurbaşkanına
gönderilmesinin, tüm oylamalarda nitelikli çoğunluğun bulunması gerektiğine
ilişkin E. 1970/1 ve E. 1973/19 sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık
oluşturduğunu, bunun Yasayı şekil yönünden sakatladığını, bu nedenle Yasanın
öncelikle yok hükmünde olduğunun saptanmasını istemektedir.
Yokluk, bir normun var olmadığının ifadesidir. Yasalar bakımından,
parlamento iradesinin olmaması, Cumhurbaşkanının yayımlama iradesinin
bulunmaması, resmi gazetede yayımlanmaması gibi bir normun varlığının zorunlu
koşulları bulunmadığı sürece “var”lıktan söz etmek olanaksızdır. Ancak, bunun
dışındaki sakatlıklar, denetime tabi oldukları sürece, Anayasal denetimin
konusunu oluşturabilirler.
Teklifin maddelerine geçilmesine ilişkin oylamada, Anayasanın 175.
maddesinin öngördüğü sayıya ulaşılamamış olması, herhangi bir yoruma gerek
bırakmaksızın, Anayasanın 148. maddesinde öngörülen “oylama çoğunluğu”
kapsamında bir itiraz olması nedeniyle, şekil yönünden iptal davasının konusunu
oluşturmaktadır.
Anayasada denetlenebilir olduğu kabul edilen ve uygulanacak
yaptırımın da açıkça öngörüldüğü bir sakatlığın, yokluğun tespiti yoluyla
giderilmesi olanaksızdır.
Cumhurbaşkanı dava dilekçesinde, Anayasanın 153. maddesinde
öngörülen Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine de aykırı
olduğunu ileri sürmüştür.
1961 Anayasası döneminde bu Anayasanın kurallarına göre verilmiş
Anayasa Mahkemesi kararlarının, yeni bir Anayasa olan 1982 Anayasası döneminde
hukuksal bağlayıcılıkları yoktur. Yürürlükte olmayan Anayasalara göre verilen
kararlar, “yokluk” ya da diğer yaptırımların gerekçesi olamaz.
Açıklanan nedenlerle, 5678 sayılı Yasanın yokluğunun saptanmasına
yönelik istemin reddi gerekir.
2- Teklifin Maddelerine Geçilmesinin Oylanması
Cumhurbaşkanı dava dilekçesinde, yokluğun saptanması isteminin
kabul edilmemesi durumunda Anayasa değişikliğine ilişkin Yasanın, geri gönderme
üzerine görüşülmesi sırasında, teklifin maddelerine geçilmesi oylamasında üçte
iki oylama çoğunluğuna uyulmamasının Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptalini
istemiştir.
Anayasanın 175. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasanın
değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki
kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.
Maddede teklifin maddelerine geçilmesi hakkında herhangi bir kayıt
bulunmamaktadır. Teklifin maddelerine geçilmesinin oylanmasına ilişkin
düzenleme yalnızca yasaların görüşülmesi ve kabulüne ilişkin İçtüzük
kurallarında bulunmaktadır. Nitekim TBMM İçtüzüğünün 93. maddesinin göndermede
bulunduğu 81. maddesine göre, önce teklif hakkında görüşme açılır ve görüşmenin
ardından teklifin maddelerine geçilip geçilmemesi oylanır. Aynı maddeye göre,
Anayasa değişikliği teklifinin gizli oylamaya tabi tutulması zorunludur.
Teklifin maddelerine geçilmesi için gerekli oylama çoğunluğu, Anayasanın 96. ve
İçtüzüğün 146. maddelerinde öngörülen basit çoğunluktur.
Öte yandan, Anayasanın 175. maddesinin birinci fıkrasında,
değişiklik tekliflerinin Genel Kurulda iki defa görüşüleceği öngörülmekte,
İçtüzüğün 94. maddesinde de “kabul” ya da “ret” biçimindeki bir iradenin ancak
bu “görüşme”lerin ardından yapılacak oylamayla ortaya çıkabileceği ve “iki defa
görüşme”nin ardından “iki defa” oylanacağı sonucu doğmaktadır. Teklifin
maddelerine geçilmesi oylamasında nitelikli çoğunluk koşulunun aranması,
Anayasanın 175. maddesinin birinci fıkrasında ve İçtüzük kurallarında
belirtilen “iki defa görüşülme” ve “iki defa oylama” biçimindeki zorunluluğu
etkisiz kılarak işletilmemesine neden olabilecektir. Ayrıca, teklife gerekli
desteği vermeyen milletvekillerinin görüşmeler sırasındaki düşünsel tartışma
sürecinde görüşlerini değiştirebilmeleri mümkündür. Zaten iki defa
“görüşülme”nin zorunlu kılınmasının temelinde de bu amaç yatmaktadır. Maddelere
geçilme aşamasının zorlaştırılarak bu olanağın ortadan kaldırılması
Anayasakoyucunun iradesine aykırılık oluşturur.
Cumhurbaşkanının geri göndermesi üzerine, Yasanın maddelerine
geçilmesinin TBMM Genel Kurulunda 366 oyla kabul edilmiş olduğu, yasama
belgelerinin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa değişikliği teklifinin maddelerine
geçilmesinin oylanması, yasaların görüşülme ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi
olduğundan, oylama çoğunluğunun sağlanamadığı gerekçesiyle Yasanın tümünün
iptali isteminin reddi gerekir.
Mehmet ERTEN ve Mustafa YILDIRIM bu görüşe katılmamışlardır.
Serdar ÖZGÜLDÜR ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu sonuca değişik
gerekçe ile katılmışlardır.
3- Maddelerin Oylanması
Cumhurbaşkanı dava dilekçesinde, Anayasanın 175. maddesinin üçüncü
ve beşinci fıkralarından, Cumhurbaşkanınca geri gönderilen Anayasa
değişikliğine ilişkin yasaların, yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanına yeniden
gönderilebilmesi için, TBMM Genel Kurulunda en az üçte iki oy çokluğuyla kabul
edilmesi gerektiği sonucunun çıktığını, Anayasanın geçici 9. maddesi de dikkate
alındığında Cumhurbaşkanına yeniden göndermek için güçlendirilmiş nitelikli
çoğunluğun zorunlu olduğunu, istikrar için değişikliklerin güçleştirici
koşullara bağlandığını, Anayasaların toplumsal sözleşmeler olması nedeniyle
kolay ve sık değiştirilmemeleri gerektiğini, halkoyuna sunma olanağının bunu
desteklediğini, 3361 sayılı Yasayla Anayasanın 175. maddesinde yapılan
değişiklikle geri gönderme durumunda zorlaştırıcılık özelliğinin korunduğunu,
ikinci fıkrasının göndermesiyle İçtüzüğün yasalara ilişkin 81. maddesi ve
Anayasa değişikliklerine ilişkin 93. ve 94. maddelerine göre dört oylamanın
yapılacağını, Anayasa Mahkemesinin E. 1970/1 sayılı kararına göre de tüm
oylamalarda nitelikli yeter sayısının aranacağını, bu nedenle geri gönderme
üzerine birinci görüşmede teklifin 2., 3., Geçici Madde 18 ve Geçici Madde 19
ile yürürlük maddelerinin yeterli oyu alamadıklarını; ikinci görüşmede de 1.
maddesinin yeterli oyu sağlayamaması nedeniyle Anayasanın 175. maddesine aykırı
olduğunu ileri sürmektedir.
a) Birinci Oylama
Anayasanın 175. maddesiyle İçtüzüğün 93. ve 94. maddelerinde,
Anayasa değişiklik tekliflerinin iki defa görüşülmesinin zorunlu olduğu,
teklifin birinci görüşmesi sırasında maddelerin ayrı ayrı görüşülüp oylanacağı,
tüm maddelerin oylanmasının tamamlanmasından 48 saat sonra ikinci görüşmenin
açılacağı, bu görüşmede de tüm maddelerin ayrı ayrı oylanacağı, oylamalar
tamamlandıktan sonra teklifin tümü üzerindeki oylamada gerekli çoğunluğun
sağlanmasıyla teklifin kabul edilmiş olacağı, birinci oylamada yeterli
çoğunluğu alamayan maddelerin, ikinci oylamada da yeterli çoğunluğu alamaması
durumunda reddedilmiş sayılacağı öngörülmektedir.
Anayasanın 175. maddesi, Anayasa değişiklik tekliflerinin iki defa
görüşülmesini zorunlu kılmaktadır. Birinci görüşmenin ardından yapılacak
oylamalarda yeterli çoğunluğu sağlayamayan maddelerin reddedilmiş sayılması,
ikinci görüşmeyi engelleyici bir yoruma geçerlik tanınması anlamına gelir. Oysa
İçtüzüğün 94. maddesinin ikinci fıkrasına göre birinci görüşmede gerekli
çoğunlukla kabul oyu alamayan bir madde, ancak ikinci görüşmede de gerekli
çoğunlukta kabul oyu alamamışsa reddedilmiş olur.
Bu nedenle, değişiklik teklifinin maddeleri hakkındaki birinci
görüşmenin ardından yapılacak oylamadaki çoğunluğun, Anayasanın 148. maddesinde
denetim ölçütü olarak öngörülen “oylama çoğunluğu” kapsamında olmadığının
kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle, birinci görüşmede 5678 sayılı Yasanın 2., 3.
ve 6. maddesiyle Anayasaya eklenen Geçici Madde 18 ve Geçici Madde 19 ile
yürürlük maddelerinin yeterli oyu almadıkları gerekçesiyle iptali isteminin
reddi gerekir.
Mehmet ERTEN ve Mustafa YILDIRIM bu görüşe katılmamışlardır.
Serdar ÖZGÜLDÜR ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu sonuca değişik
gerekçe ile katılmışlardır.
b) İkinci Oylama
Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerinin beşte biri dava dilekçelerinde,
geri gönderilme üzerine yapılan ikinci oylamada yeterli oyu alamayan 5678
sayılı Yasanın 1. maddesinin kabul edilmiş sayılmasının Anayasaya aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
Yukarıdaki bölümde açıklandığı üzere Anayasanın 148. maddesindeki
oylama çoğunluğundan, Anayasanın 175. ve İçtüzük kuralları uyarınca, değişiklik
teklifi maddelerinin ikinci görüşmelerdeki maddelere ilişkin oylama ile
teklifin tümü üzerinde yapılacak son oylamadaki çoğunluğun anlaşılması
gerekmektedir.
Anayasa değişikliğine ilişkin yasa tekliflerinin kabulü için yeter
sayı beşte üç olup, bu çoğunluğa ulaşan yasalar, referandum koşuluyla yürürlüğe
girer.
Cumhurbaşkanının Anayasa değişikliğini bir daha görüşülmek üzere Meclise
geri göndermesi durumunda yasanın yeniden kabul edilmesi için gerekli
çoğunluğun ne olduğunun aydınlatılması gerekmiştir.
Anayasanın 175. maddesinin birinci fıkrasında, teklif, görüşme ve
oylamaya ilişkin genel kural konulmakta, değişiklik tekliflerinin
iki defa görüşüleceği belirtilerek, değişiklik teklifinin kabulü için de
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte üç çoğunluğunun oyunun aranacağı
öngörülmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında, maddedeki ayrık kurallar dışında
Anayasanın değiştirilmesi sürecinde, olağan yasaların görüşülmesi ve kabulü
hakkındaki kuralların geçerli olduğu belirtilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkranın birinci tümcesi, Cumhurbaşkanının geri
gönderme yetkisi bulunduğunu öngörmekte, ikinci tümcesinde ise “Meclis, geri
gönderilen Kanunu, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse
Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir” ifadesi yer almaktadır.
Halkoyuna sunabilme bir seçim hakkının varlığına işaret etmektedir. Seçim
hakkının kullanımı üçte iki ile kabul koşuluna bağlanmış bir sonuçtur. Üçte iki
ve üzeri bir çoğunlukla kabul edilen Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması
zorunluluğu ortadan kalkmakta, bu çoğunluğun sağlanamaması durumunda
uygulanacak kural 175. maddenin dördüncü fıkrasında yer almaktadır. Buna göre,
üçte ikiden az ve beşte üçten fazla bir çoğunlukla kabul edilen Anayasa
değişiklikleri halkoyuna sunulmak zorundadır. Üçüncü fıkranın lafzındaki “üçte
iki çoğunluğu ile kabul ederse” ifadeleri, başka çoğunluklarla da kabul edilme
olanağının varlığına işaret eder. “Üçte iki çoğunluğu ile kabul ederse”
ifadesi, “ancak üçte iki çoğunluğu ile kabul edilebilir” ifadesiyle mantıksal
olarak özdeş değildir. Bu ifade, üçüncü fıkradaki “sunabilir” yüklemine
bağlanmış bir koşul olduğundan, bunu “ancak üçte iki çoğunluğu ile kabul
edilebilir” biçiminde bir önermeye dönüştürmek olanaksızdır.
Dördüncü fıkra, geri gönderilen yasanın üçte ikinin altında, beşte
üçten fazla bir çoğunlukla aynen kabul edilmesi durumunda, ikinci kez iade
olanağı bulunmadığından, Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulmak üzere
Resmi Gazetede yayımlamasını zorunlu kılmaktadır.
Aynı değerlendirmenin geçerli olduğu beşinci fıkranın düzenleme
konusu “geri gönderme üzerine üçte iki kabul zorunluluğu” getirmek değil, bu
çoğunlukla kabul edilmiş bulunan bir Anayasa değişikliğinin bağlı olduğu yayım
ve yürürlük rejimini belirlemektir.
17.05.1987 günlü ve 3361 sayılı Yasanın 3. maddesiyle değiştirilen
Anayasanın 175 maddesinin teklif aşamasında “Cumhurbaşkanı, Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları Türkiye Büyük Millet Meclisine geri
gönderebilir. Bu takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin geri gönderilen
Anayasa değişikliği hakkındaki kanunu, aynen kabul edip tekrar Cumhurbaşkanına
gönderebilmesi, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla mümkün olabilir”
biçimindeki metin, komisyonda değiştirilmiş, üçte iki çoğunluk, kabul için
zorunluluk olmaktan çıkarılarak referanduma götürme konusunda Cumhurbaşkanına
takdir yetkisi veren bir koşul olarak kabul edilmiştir.
Yasama belgelerinin incelenmesinde, Anayasa değişikliklerinin
kolaylaştırılmasıyla siyasetin ortaya çıkabilecek toplumsal ve siyasal krizlere
yanıt
verebilmesiyle demokrasinin korunabileceği görüşünün egemen olduğu
görülmektedir.
Cumhurbaşkanının iadesi üzerine, teklifin kabulü için üçte iki
çoğunluğun zorunlu görülmesi durumunda, 1987 yılında yapılan değişikliğin
herhangi bir kolaylaştırma ve kriz çözücü boyutunun bulunmadığı ve anlamsız bir
değişiklik olduğu sonucu doğacaktır. Böylece, önceki anayasalarda yer almayan
halkoylamasının Anayasa değişiklikleri sürecine eklenmesiyle ilk defa
yarı-doğrudan demokratik katılım olanağını sağlayan asli Anayasa koyucu
iradenin etkinliği, bu değişiklikle daha da güçlendirilmiştir.
Öte yandan, TBMM İçtüzüğü 16.05.1996 tarihli 424 numaralı Meclis
Kararıyla değiştirilmiştir. Bu değişikliğin amacının Anayasaya uyum sağlanması
olduğu, yasama belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu çerçevede değiştirilen
İçtüzüğün 94. maddesinin, Anayasanın 1987 yılında yeniden düzenlenen 175.
maddesinin uygulaması niteliğinde olduğu açıktır.
İçtüzüğün 94. maddesinde, bu maddenin Cumhurbaşkanının geri
göndermesi üzerine yapılacak oylamalarda uygulanmayacağını belirten açık ya da
örtülü herhangi bir ifade yer almamaktadır. Bu nedenle 94. madde,
Cumhurbaşkanına göndermeden önceki aşamada olduğu gibi, Cumhurbaşkanının geri
göndermesi üzerine yapılacak görüşmelerde de uygulanacak kural niteliğindedir.
Nitekim 1996 yılındaki içtüzük değişiklikleri sırasında, eski düzenlemedeki
“2/3 çoğunluk” ifadesinin, herhangi bir ayrıma gitmeksizin “3/5 çoğunluk”
biçiminde değiştirilmiş olması da bu sonucu desteklemektedir.
Buna göre, ayrık düzenlemeler bulunmadığı sürece, 94. madde
Anayasa değişikliklerinin oylanmasında uygulanacak genel bir içtüzük kuralı
olduğunun, Cumhurbaşkanının geri göndermesi üzerine yapılacak oylamalarda da
uygulanacağının kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Cumhurbaşkanınca geri gönderilmesi üzerine
yapılan ikinci görüşmede, 5678 sayılı Yasanın 1. maddesinin 366 oyla kabul
edildiği, böylece kabul için gerekli olan beşte üç oy çoğunluğunun sağlanmış
olduğu anlaşıldığından maddenin iptali isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER
ve Şevket APALAK bu görüşe katılmamışlardır.
Serdar ÖZGÜLDÜR ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu sonuca değişik
gerekçe ile katılmışlardır.
4- Yasanın Tümünün Oylanması
Dava dilekçelerinde, Yasanın 1. maddesinin ikinci tur
görüşmelerinde 366 oyla
kabul edildiğinin açıklandığı ve bu madde çıkarılmadan teklifin
tümünün oylandığı, oysa 1. maddenin reddedildiği, yasanın reddedilmiş
maddesiyle birlikte tümünün oylanması sonucu ortaya çıkan istencin geçerli
olamayacağı, bir yasanın tümünün kabul edilmesinin, reddedilmiş maddeye
geçerlik kazandırmayacağı, tersi durumda, Anayasa Mahkemesinin E. 1970/31 ve
1973/19 sayılı kararlarında belirtildiği gibi oylamaların ancak birlikte anlam
ve değer kazanacağı, ayrıca bu uygulamayla “yasanın tümü” üzerinde Anayasanın
öngördüğü oylamanın yapılmamış olduğu, çünkü “yasanın tümü” kavramının belirsiz
duruma getirildiği, bunun madde ya da maddelerin kabulü ya da reddi için oy
veren milletvekillerinin, yasanın tümü oylanırken sağlıklı bir değerlendirme
yapmasını olanaksız kıldığı, 1. ve 2. turda reddedilmiş sayılan maddelerin
tümünün oylanmasına katılmasının şekil yönünden Anayasanın 175. maddesine
aykırılık oluşturduğu, bu durumun aynı zamanda Anayasa Mahkemesinin sözü edilen
kararlarına ve Anayasanın 153. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasama belgelerinden, Yasanın 1. maddesinin ikinci oylamasında 366
oyla, bu madde ile birlikte Yasanın tümünün de 370 oyla kabul edildiği
anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bölümlerde yapılan açıklamalar gereğince, halkoyuna
sunulmak üzere Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa değişikliklerinde kabul yeter
sayısının beşte üç oy çoğunluğu olması nedeniyle, tüm maddelerin kabul edildiği
ve tümü üzerinde yapılan son oylamada da yeterli kabul oyunun sağlandığı
görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle yasanın tümünün iptali isteminin reddi
gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER
ve Şevket APALAK bu görüşe katılmamışlardır.
Serdar ÖZGÜLDÜR ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu sonuca değişik
gerekçeyle katılmışlardır.
V- SONUÇ
31.5.2007 günlü, 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
A- 10.5.2007 gününde kabul edilen 5660 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un Türkiye
Büyük Millet Meclisi'ne geri gönderilmesi üzerine, Genel Kurul'daki
görüşmelerin ardından teklifin maddelerine geçilmesinin 366 oyla kabul edilmiş
olması nedeniyle tümünün yok hükmünde sayılması isteminin REDDİNE, Mehmet ERTEN
ile Mustafa YILDIRIM'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- 5660 sayılı Yasa'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri
gönderilmesi üzerine Genel Kurul'da gerçekleştirilen birinci görüşmesinde
gerekli oy çoğunluğuna ulaşılamadığı ileri sürülen 2., 3., 6. ve 7.
maddelerinin iptali isteminin REDDİNE, Mehmet ERTEN ile Mustafa YILDIRIM'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- Cumhurbaşkanı'nca Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri gönderilen
5660 sayılı Yasa'nın,
1- İkinci görüşmesinde 1. maddesine,
2- İkinci görüşmesinin sonunda tümüne,
ilişkin oylamaya yönelik iptal isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER ile Şevket
APALAK'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
D- 6. maddesiyle 7.11.1982 günlü, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na eklenen Geçici Madde 19'un iptali isteminin yetkisizlik nedeniyle
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
5.7.2007 gününde karar verildi.
Başkanvekili
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerinin beşte biri tarafından 31.5.2007
günlü, 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un şekil yönünden Anayasa'ya aykırılığı
savıyla iptali istenmiştir. Dava dilekçelerinde, 5660 Sayılı Kanun'un,
Cumhurbaşkanı'nın geri göndermesi üzerine tümü üzerindeki görüşmeleri
tamamlandıktan sonra maddelerine geçilmesinin ve 1. maddesinin ikinci görüşmesi
sonunda kabulünün Meclis üye tamsayısının üçte ikisi olan 367'nin altında kalan
366 oyla gerçekleştirilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini belirleyen
148. maddesinin ikinci fıkrasında, “Kanunların şekil bakımından denetlenmesi,
son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa
değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle
görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır”
denilmektedir. Bu düzenleme ile kanunların şekil bakımından denetlenmesi son
oylama ile sınırlanırken, anayasa değişikliklerinde “oylama çoğunluğu”ndan söz
edilerek son oylama dışındaki oylamaların da denetime bağlı tutulması
amaçlanmıştır. Madde'nin gerekçesinde de yalnız kanunlar için şekil denetiminin
son oylama ile sınırlanmasının gerekçesi açıklandığından bu gerekçenin, Anayasa
değişikliklerindeki oylamaları da kapsadığını kabul etmek olanaklı değildir.
Çünkü Anayasa değişikliğinin, bir kanun tasarısı ve teklifi olmadığı açıktır.
Bunun için Anayasa'da kanunların görüşülmesi ve kabulünden farklı kurallar
öngörülmüştür. Ayrıca, bir Anayasa kuralının, yorumlanmasında asıl olan
lâfzıdır; gerekçesinin kapsamı genişletilerek bazı varsayımlarla ona farklı
içerik kazandırılması mümkün değildir. Madde'nin gerekçesinde, sadece
“kanunların” şekil denetimi yönünden açıklama getirildiği “Anayasa
değişiklikleri”nin ise bu kapsama alınmadığı gerçeği gözardı edilerek sağlıklı
sonuca ulaşılamaz. Bu nedenle 148. madde bakımından, yasa ve anayasa
değişikliği ayırımı yapılmaksızın ikisinin de şekil denetiminin son oylama ile
sınırlı olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 88. maddesinin ikinci fıkrasında, kanun tasarı ve
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esaslarının
İçtüzükle düzenleneceği belirtilmekte, Meclis İçtüzüğünün; 93. maddesinin ilk
fıkrasında, Anayasa değişiklik tekliflerinin, diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesindeki usule tâbi olduğu, ancak, bu tekliflerin Genel
Kurul'da iki defa görüşüleceği; 94. maddesinin ilk fıkrasında bu tekliflerin
birinci ve ikinci görüşmelerinde maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin
sonunda tümünün kabulünün, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile
mümkün olduğu; ikinci fıkrasında da birinci görüşmede gerekli çoğunlukla kabul
oyu alamayan bir maddenin ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukla kabul oyu
alamaması durumunda reddedilmiş olacağı öngörülmektedir. Buna göre, Anayasa
değişiklik teklifinin maddelerinin kabulü ile tümünün kabulünde Anayasa'da
öngörülen nitelikli çoğunluk aranacaktır. Cumhurbaşkanı'nın geri çevirmesi
üzerine aranacak nitelikli çoğunluk ise Anayasa'nın 175. maddesinde
belirtilmiştir. Bu maddenin üçüncü fıkrasında, “Cumhurbaşkanı Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu
halkoyuna sunabilir” denilerek Cumhurbaşkanı'nın geri çevirmesi halinde kabul
yeter sayısının üye tamsayısının üçte ikisi olduğu vurgulanmıştır. Madde'nin
beşinci fıkrasında ise doğrudan veya Cumhurbaşkanı'nın iadesi üzerine Meclis
üye tamsayısının üçte ikisi ile kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin
kanunları, dilerse halkoylamasına sunabilmesi için Cumhurbaşkanı'na takdir
hakkı tanımıştır. Bu durumda, Anayasa'nın 175. maddesinin birinci fıkrasına
koşut olarak TBMM İçtüzüğü'nün 94. maddesinin ilk fıkrasında yer alan Anayasa
değişikliklerinde kabul yeter sayısının en az beşte üç olduğu yolundaki
düzenlemenin ancak Cumhurbaşkanı'nca geri çevrilmeyen haller için geçerli
olacağı açıktır. Bu bağlamda, Anayasa'yla uyum sağlaması bakımından 94.
maddenin ikinci fıkrasındaki “gerekli çoğunlukla kabul oyu alamayan bir
madde...” söyleminin de anayasa değişikliklerinde en az kabul yeter sayısının,
Cumhurbaşkanı'nın geri çevirmesinden öncesi için beşte üç sonrası için de üçte
iki olduğu biçiminde anlaşılması gerekmektedir.
Anayasa ve TBMM İçtüzüğü kurallarının birlikte incelenmesinden,
Anayasa değişikliklerini Cumhurbaşkanı'nın geri çevirmesinden sonra,
maddelerinin veya tümünün kabulü için yeter sayının Meclis üye tamsayısının
üçte ikisi (bugün için 367) olduğu sonucuna varıldığından, teklifin, 366 oy
alarak 367 olan kabul yeter sayısına ulaşamayan 1. maddesinin kabul edilmiş
sayılmasının şekil yönünden Anayasa'ya aykırı olduğunda duraksamaya yer yoktur.
Öte yandan, Anayasa değişikliğinin tümü üzerindeki oylamanın,
Anayasa'ya uygun bir çoğunlukla kabul edilmiş sayılması için sadece kabul yeter
sayısına ulaşılması yetmez, oylanan metnin de Anayasa'nın öngördüğü biçimde
oluşması gerekir. Aksi halde, üyelerin bu metin üzerinde birleşen iradelerinin
sağlıklı olduğundan söz edilemez. Bazı maddelere ilişkin oylamanın Anayasa'da
öngörülen kabul yeter sayısının altında kalması durumunda anılan maddeler reddedilmiş
sayılacağından, kural olarak bu maddeler kapsama alınarak tasarı veya teklifin
tümü oya sunulamayacağından bu konudaki oylama çoğunluğunun da geçerliliğinden
ve Anayasa'ya uygunluğundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle 31.5.2007 günlü 5678 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun'un şekil bakımından iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
KARŞIOY
Anayasalar, anayasal rejimi koruyan, siyasi yapıyı oluşturan
toplumsal sözleşmelerdir. Bunların değiştirilmelerinin sıkı kurallara
bağlanması, onlara atfedilen niteliklerin kaçınılmaz sonucu ve gereğidir.
Anayasal rejimin korunması ve sürdürülmesi, Anayasaların kolay
değiştirilmelerine izin verilmemesi ile yakından ilgilidir.
Anayasa değişikliklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir
daha görüşülmesine imkan veren düzenlemenin amacının, daha iyi bir anayasa
yapmak olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Bunun içinde, Anayasa'da farklı
oylama çoğunlukları benimsenmiş, oylama çoğunluğuna göre de ret, yeniden
görüşülmesi için Meclise iade, halkoyuna sunma ve kanunlaşmak üzere yayımlanma
gibi sonuçlar öngörülmüştür.
Anayasanın değiştirilmesi ile ilgili düzenleme, Anayasa'nın 175.
maddesinde yer almıştır.
Anılan maddenin üçüncü fıkrasında, “Cumhurbaşkanı Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen kanunu, üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse ...”, beşinci fıkrasında
ise “Doğrudan veya Cumhurbaşkanın iadesi üzerine, Meclis üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin
kanun…” biçimindeki kurallara yer verilerek, Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere gönderilen Anayasa değişliğine ilişkin yasalarla ilgili,
oylama çoğunluğu gösterilmiştir.
Bunlardan üçüncü fıkrada yer alan kural, Cumhurbaşkanının, Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları bir daha görüşülmesi için Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne geri gönderebileceğini, Meclisin de geri gönderilen kanunları
aynen kabul edebileceğini, aynen kabulün ise ancak, üye tam sayısının üçte iki
çoğunluğunun kabul etmesi ile mümkün olabileceğini öngörmektedir.
Anayasa'nın 175. maddesinin birinci fıkrası, Anayasa'nın
değiştirilmesi hakkındaki teklifin kabulünü Meclis'in üye tamsayısının beşte üç
çoğunluğunun gizli oyuyla mümkün olacağını ifade etmekle birlikte, aynı
maddenin dördüncü fıkrası, Meclis'in beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla
kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanunların zorunlu olarak ya
Meclise iade edilebileceğini ya da halkoyuna sunulabileceğini, üçüncü ve
beşinci fıkraları ise üçte iki çoğunluk ile kabul edilen Anayasa değişiklikleri
hakkındaki kanunların Cumhurbaşkanınca istenirse halkoyuna sunulabileceğini,
sunulmaması halinde ise yasalaşmak üzere yayımlanacağını hüküm altına almıştır.
Bu düzenlemelerden, Anayasa'nın, Anayasa değişikliklerinde Meclisin üçte iki
çoğunluğunun kabul iradesine verdiği önemi, beşte üç çoğunluğunun kabul
iradesine vermemek suretiyle gerek doğrudan ve gerekse iade üzerine üçte iki
çoğunluk oyu ile kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle ilgili kanunları farklı
değerlendirmeye tabi tutuğu açıkça anlaşılmakta ve iade üzerine üçte iki
çoğunluğa ulaşmayan beşte üç oranındaki Meclis iradesinin ise Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunu reddettiğinin kabul edilmesi gerektiği sonucuna
varılmaktadır. Aksi takdirde, Cumhurbaşkanı, 175. maddede öngörülmediği halde
Anayasa değişikliği ile ilgili kanunu ya görüşülmek üzere tekrar Meclise iade
edecek ya da halkoyuna sunacaktır. Meclise iadenin tercih edilmesi durumunda
ise üçte iki çoğunluğa ulaşmadığı sürece bu uygulama sürüp gidecektir. Böyle
bir hal, Anayasa'nın özüne ters düşeceği gibi Cumhurbaşkanına tanınan iade
yetkisinden beklenen amaçla da çelişecektir.
Her ne kadar, 17.05.1987 günlü 3361 sayılı Kanun'la yapılan
değişiklik ile Anayasa'yı değiştirme yeter sayısı üçte ikiden beşte üçe
düşürülmüş ise de Cumhurbaşkanınca geri gönderilmesi durumunda, Anayasanın
değiştirilmesine ilişkin kanunun aynen kabul edilebilmesi için, en az üçte iki
oy çoğunluğu aranarak nitelikli çoğunluk korunmuştur.
Yine, Anayasa'nın geçici 9. maddesinde ve 175. maddenin
gerekçesinde, Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmesi için gönderdiği Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunların aynen kabul edilebilmesi için, nitelikli
çoğunluk oyunun arandığının açık bir dille ifade edildiği de görülmektedir.
Bu nedenlerle Cumhurbaşkanının, Anayasa değişikliğine ilişkin
kanunu bir daha görüşülmek üzere iade etmesi durumunda, Anayasa değişiklik
sürecinin devam edebilmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunu üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul
etmesi zorunludur.
Bu zorunlu oylama çoğunluğunun, Anayasa değişiklik sürecinin hangi
aşamalarında aranması gerektiğine gelince;
Anayasa'nın 175. maddesinin ikinci fıkrasında, Anayasa'nın
değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulünün, bu maddedeki
kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi
olduğu belirtilmekte, 148. maddesinde de kanunların şekil denetiminin sadece
son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı ile sınırlandırılmışken,
Anayasa değişikliklerinde “oylama çoğunluğuna uyulup uyulmadığı” hususuna
işaret ederek, diğer kanunlardan ayırt edici bir düzenlemeye yer verdiği,
böylece Anayasa değişikliklerinde, Genel Kurulda yapılan görüşmelerde,
Anayasa'nın 175. maddesinde aranan çoğunluklara maddelerin oylanmasında da
uyulup uyulmadığını Anayasaya uygunluk denetimi kapsamı içinde tuttuğu
anlaşılmaktadır.
Kanun tekliflerinin görüşülmesi ve kabulünün, Anayasa'nın 88.
maddesinde İçtüzük hükümlerine göre yapılacağı ifade edilmiş, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 81.maddesi kanunların, 93. ve 94. maddeleri ile
Anayasa'nın 148. maddesi ise Anayasa değişikliklerinin Genel Kurul'da görüşülme
yöntemini hükme bağlamıştır.
Bu maddelerde yer alan hükümlere göre, değişiklik teklifleri 48
saat ara ile iki kez görüşülmekte, bu iki görüşmede dört oylama yapılmaktadır.
Bunlardan birinci görüşmede önce maddelere geçilme oylanmakta, sonra maddeler
tek tek oylanmakta, ikinci görüşmede ise yine önce maddeler tek tek oylanmakta
ve sonunda da anayasa değişikliğine ilişkin kanunun tümü oylanmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ne göre, maddelere geçilmesi
ya da tümü kabul edilmeyen kanun teklifleri Genel Kurul'ca reddedilmiş
sayılmaktadır. Bu hususun, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların
görüşülmeleri ve kabulü sırasında da dikkate alınması gerektiğinde tereddüt
bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 148. maddesinin, Anayasa değişikliklerinde sadece
“oylama çoğunluğuna uyulup uyulmadığı” hususuna işaret ederek, yapılan
oylamalar arasında herhangi bir ayırım gözetmemesi, 175. maddesinin de her aşamada
işin özelliğine göre üçte iki veya beşte üç oy çokluğunun karar yeter sayısı
olarak aranacağını ifade etmesi nedeniyle her aşamada yapılan oylamanın sonuç
doğuracağının kabul edildiği anlaşılmaktadır. Böylece, Cumhurbaşkanının bir
daha görüşülmesi için gönderdiği anayasa değişikliğine ilişkin kanunun kabul
edilmesi için, üçte iki çoğunluğun maddelerin tek tek oylanması dahil her
aşamadaki oylamada aranması zorunluluk haline gelmektedir. Nitekim,
16.06.1970-E.1970/1, K.1970/31 sayılı ve 15.04.1975- E.1973/19, K.1975/87
sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarında da bir daha görüşülmek üzere Meclis'e
gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların, yeniden Cumhurbaşkanına
gönderilebilmesi için, her oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun
oyuyla kabul edilmesinin anayasal zorunluluk olduğu ifade edilmektedir.
Bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
gönderilen 5660 sayılı Anayasa Değişikliğine İlişkin Kanun'un, Genel Kurul'daki
birinci görüşülmesinde, önce Kanun'un maddelerine geçilmesi oylanmış ve üçte
ikinin altında (366) kabul oyu verildiğinin saptanması üzerine maddelere
geçilmesinin kabul edildiği belirtilerek, maddelerin görüşülmesine geçilmiştir.
Maddelerin birinci görüşülmesinde, 2., 3., geçici 18., geçici 19. ve yürürlük maddelerine,
maddelerin ikinci görüşülmesinde ise 1. maddeye üçte iki çoğunluğun altında
kabul oyu verilmiştir. Bunlar da sırasıyla 361, 363, 366, 366, 363 ve 366 kabul
oyudur. Üçte iki çoğunluğun altında kabul oyu verilen bu maddeler de dahil
edilerek, Kanun'un tümünün yapılan son oylamasında üçte iki çoğunluğu aşan 370
kabul oyu verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve Anayasa'nın öngördüğü ilkeler
gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda, 5660 sayılı Anayasa Değişikliğine
İlişkin Kanun'un bir daha görüşülmesi sırasında;
Öncelikle maddelerine geçilmesinin üçte iki çoğunluğun altında
olan 366 oy verilmesi nedeniyle Kanun teklifinin reddedilmiş sayılması
gerekirken, kabul edilmesi,
İkinci olarak, maddelerin birinci görüşülmesinde üçte iki
çoğunluğun altında oy verilen 2., 3., geçici 18., geçici 19. ve yürürlük
maddelerinin reddedilmiş sayılmaları gerekirken, ikinci görüşmede oylanarak
kabul edilmeleri,
Üçüncü olarak, maddelerin ikinci görüşülmesinde üçte iki
çoğunluğun altında oy verilen 1. maddenin reddedilmiş sayılması gerekirken,
Kanun'un tümünün yapılan oylanmasına dahil edilmesi,
Son olarak, maddelerin birinci ve ikinci görüşmelerinde
reddedilmiş sayılan maddelerin, Kanun'un tümü ile ilgili son oylamaya dahil
edilmemeleri gerekirken, dahil edilerek oy veren milletvekillerinin
değerlendirmelerini etkileyecek şekilde birlikte oylama yaptırılması,
Kanun'un tümünü, Anayasa'nın her aşamadaki oylamada üçte iki
çoğunluk arayan 175. maddesine şekil yönünden aykırı hale getirmiştir.
Bu nedenlerle 31.05.2007 günlü, 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un tümünün
şekil yönünden iptali gerektiği için ret düşüncesine katılmadık.
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Mustafa
YILDIRIM
|
KARŞIOY
YAZISI
Davada çözümlenmesi gereken sorun, Anayasa değişikliklerine
ilişkin kanunların Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere TBMM'ne
geri gönderilmesi halinde kabul çoğunluğunun ne olacağı ve bunun 2/3 olarak
kabulü halinde ise teklifin görüşmelerinin hangi aşamalarında uygulanmasının
gerekeceğidir. Anayasanın konuyu düzenleyen 175. maddesi bu konuda açık
olmadığından yorum yoluyla sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Anılan madde incelendiğinde;
Birinci fıkrasında, Anayasanın değiştirilmesinin TBMM üye
tamsayısının üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebileceği, bu teklifin
Genel Kurulda iki defa görüşüleceği ve kabulünün Meclisin üye tamsayısının
beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkün olduğu, İkinci fıkrasında, Anayasanın
değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulünün, bu maddedeki
kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi
olduğu,
Üçüncü fıkrasında, Cumhurbaşkanının Anayasa değişikliklerine
ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere TBMM'ne geri
gönderebileceği, Meclis, geri gönderilen kanunu, üye tam sayısının üçte
iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanının bu kanunu halk oyuna
sunabileceği,
Dördüncü fıkrasında, Meclisçe üye tamsayısının beşte üçü ile veya
üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanunun,
Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak
üzere Resmi Gazetede yayımlanacağı,
Beşinci fıkrasında, Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi
üzerine, Meclis üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddelerinin Cumhurbaşkanı
tarafından halkoyuna sunulabileceği, halkoyuna sunulmayan Anayasa
değişikliğine ilişkin kanun veya ilgili maddelerin Remi Gazetede yayımlanacağı,
Öngörülmüştür.
Dördüncü fıkraya göre, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun,
beşte üç veya üçte ikiden az bir çoğunlukla kabul edilmesi halinde
Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere Meclise iade edilmesi veya
halkoyuna sunulması gerekmektedir. Dolayısıyla böyle bir çoğunlukla kabul
edilen Anayasa değişikliğinin Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulması
mümkün değildir. Diğer bir deyişle, beşte üç çoğunlukla kabul edilen bir
anayasa değişikliğinin halkoylamasında kabul edilmesi dışında yürürlüğe girmesi
olanaksızdır.
Beşinci fıkraya göre, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun,
doğrudan üçte iki çoğunlukla kabulü halinde ise, Cumhurbaşkanı tarafından
Meclise iade edilmesi veya halkoyuna sunulması mümkündür. Cumhurbaşkanı bu
yetkilerini kullanmadığı takdirde Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya
ilgili maddeler Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlük maddesindeki hüküm
doğrultusunda yürürlüğe girecektir.
Bu kurallarda birinci aşama açısından duraksamayı gerektiren bir
husus yoktur. Ancak, ikinci aşamada diğer bir deyişle Cumhurbaşkanı tarafından
bir daha görüşülmek üzere Meclise iade edilen Anayasa değişikliğine ilişkin
kanun konusunda üçüncü fıkrada “Meclis, geri gönderilen kanunu, üye tam
sayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu kanunu
halkoyuna sunabilir”, beşinci fıkrada da “…Cumhurbaşkanının iadesi
üzerine Meclis üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri
Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir” denildiğinden, bu
ifadelerin yalnız Cumhurbaşkanına halkoyuna başvurma yetkisini veren bir
düzenleme mi olduğu, yoksa aynı zamanda kabul çoğunluğunu da mı içerdiği
hususunda bir sonuca varabilmek için maddenin bütününün ve tarihsel yorumunun
da yapılması gerekmektedir.
Anayasanın 175. maddesinin özgün hali, bu maddeyi değiştiren
17.5.1987 tarih ve 3361 sayılı Kanunun teklif metni, TBMM Anayasa
Komisyonundaki değişiklik ve yürürlükteki metin incelendiğinde, Anayasa
koyucunun, gerek zorunlu gerek Cumhurbaşkanının takdirine bağlı olsun Anayasa
değişikliklerinde halkoylaması yolunun açık olmasını benimsediği
anlaşılmaktadır. O kadar ki, Meclis üye tamsayısının üçte ikisinden az oyla
kabul edilen bir anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmadan yürürlüğe konulmasına
geçit vermemektedir.
Cumhurbaşkanının daha önce geri çevirdiği ve Meclisin aynen kabul
ettiği bir kanunu tekrar geri çevirmesi yetkisi bulunmadığından, ikinci aşamada
üçte ikiden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanunun, dördüncü
fıkradaki “Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde
halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazetede yayımlanır” kuralı uyarınca
halk oyuna sunulması olanaksızdır. Aksine düşüncenin kabulü, diğer bir
anlatımla iade edilmiş olmasına rağmen üçte ikiden az oyla kabul edilen
kanunun, Cumhurbaşkanı tarafından tekrar Meclise iade edilebileceği veya halk
oyuna sunulmak üzere Resmî Gazete'de yayımlanacağının benimsenmesi, ikinci
aşamada üçte iki çoğunluğu sağlayamayan bir Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı
ile Meclis arasında gereksiz yere gidip gelmesi sonucunu doğuracaktır. Anayasa
koyucunun böyle bir durumu öngördüğü kabul edilemeyeceğine göre, bu kuralın
birinci aşamaya ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Anılan kanunun, üçüncü ve
beşinci fıkralardaki kurallara göre de halkoyuna sunulması olanaklı değildir.
Zira, bu fıkralarda açıkça üçte iki çoğunlukla kabul edilen kanunun halkoyuna
sunulması konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Bu durumda, üçüncü ve
beşinci fıkralardaki yukarıda belirtilen ifadeler, Cumhurbaşkanı tarafından
Meclise iade edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun, ancak üçte iki
çoğunlukla kabul edilebileceğini göstermektedir. Nitekim, öğretide de baskın
görüş bu doğrultudadır.
Üçte iki çoğunluğun hangi oylamalarda aranması gerektiğine
gelince:
Anayasa ve TBMM İçtüzüğü hükümlerine göre, Anayasa değişiklik
tekliflerinde dört oylama yapılması gerekmektedir. Bunlar; 1. Maddelere
geçilmesi, 2. Birinci görüşme sonunda maddelerin ayrı ayrı oylanması, 3. İkinci
görüşme sonunda maddelerin ayrı ayrı oylanması, 4. Teklifin tümünün
oylanmasıdır.
Anayasanın 175. maddesinde, değişiklik teklifi ile kabulünde
nitelikli çoğunluk aranması ve bu teklifin iki kez görüşülmesi zorunluluğunun
öngörülmesi, bunlar haricinde Anayasa değişikliği tekliflerinin görüşülmesi ve
kabulünün kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki kurallara tabi tutulması,
anılan ayrıksı kurallar dışında genel kuralların uygulanmasının yeterli
görüldüğünü, bir bakıma tekliflerin görüşülmesinin kolaylaştırıldığını göstermektedir.
Nitekim, TBMM İçtüzüğünün 94. maddesinin ikinci fıkrasında “Birinci
görüşmede gerekli çoğunlukla kabul oyu alamayan bir madde ikinci görüşmede de
gerekli çoğunlukta kabul oyu alamamışsa reddedilmiş olur.” denilerek
yalnız birinci görüşmede yeterli oyu alamayan maddenin reddedilmiş
sayılmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Bu hükümlere göre, Cumhurbaşkanının iadesinden sonraki aşamada
bitirici nitelikteki ikinci görüşmede maddelerin oylanmasında ve sonuçta
teklifin ikinci görüşmede kabul edilen maddelerinin tümünün oylanmasında üçte
iki çoğunluğun aranması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu çerçevede 5678 sayılı Yasanın görüşmeleri incelendiğinde, 1.
maddesinin Cumhurbaşkanının iadesi üzerine yapılan ikinci görüşmede 366 oy
aldığı anlaşıldığından ve bu oy TBMM üye tam sayısının üçte ikisinden az
olduğundan anılan madde kabul edilmemiştir. Diğer bir deyişle düşmüştür. Bu
nedenle 1. maddenin iptali gerekmektedir.
Yöntemince kabul edilmeyen bu maddenin metinden çıkarılmayarak
Yasanın tümünün oylanması, “Yasanın tümü” üzerinde Anayasada öngörüldüğü
biçimde oylama çoğunluğu sağlanmadığını göstermektedir. Dava dilekçelerinde bu
konuda belirtilen gerekçeler yerinde olup bu durum, Yasanın tümünün iptalini
gerektirmektedir.
Açıklanan nedenlerle, aksi yönde oluşan çoğunluk kararına
katılmadım.
DEĞİŞİK
GEREKÇE
1- Anayasa'nın 175. maddesinde 17.5.1987 tarih ve 3361 sayılı
Kanun'la yapılan değişiklikten sonra da, Cumhurbaşkanının Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne geri göndermesi halinde, Meclis'in geri gönderilen kanunu üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul etmesi gerektiği ilkesinde bir
değişiklik olmamıştır. Çünkü, değişiklik öncesi metinde sadece Meclis'in geri
gönderilen kanunu aynen (2/3 çoğunlukla) kabul etmesi halinde Cumhurbaşkanının
bu kanunu halkoyuna sunabileceği yönündeki hüküm, 3361 sayılı Kanun'un teklif
metni ile TBMM'deki görüşmede ortaya çıkan metni uzlaştırmak suretiyle “farklı”
alternatifler gözetilerek, birden fazla hale özgülenmiştir. Gerçekten, teklif
metninde, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların kabul edilerek
Cumhurbaşkanınca Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra zorunlu halkoyuna
sunulması esası öngörülürken; TBMM'de bu düşünce kabul görmeyerek, halen
Anayasa'nın 175. maddesinde belirtilen biçimde “zorunlu-ihtiyari” olmak üzere,
değişik durumlara göre halkoylaması benimsenmiştir. Bu nedenle de, 3/5 ve 2/3
kabul çoğunluklarına ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere iade halinde
ancak 2/3 kabul çoğunluğu koşuluna bağlı olarak ihtiyari ya da zorunlu halkoylaması
esası, TBMM Anayasa Komisyonunda teklif metinleri ile birlikte redaksiyona tâbi
tutularak, aynı cümle içinde anlam bulmak üzere kaleme alınmıştır. Ne komisyon
gerekçelerinde ne de TBMM görüşmelerinde Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek
üzere iade halinde 2/3 yerine 3/5 kabul çoğunluğu gerektiğine ilişkin en küçük
bir ima dahi yoktur. Dolayısıyla “Meclis, geri gönderilen kanunu, üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu
halkoyuna sunabilir.” cümlesi, teklif metninin “ihtiyari halkoylaması”
durumunun ilavesi suretiyle biçimlendirilmiş şeklinden başka bir anlam
taşımamaktadır. Değişiklik gerekçesinde, açıkça 2/3 kabul çoğunluğunun her
halde yüksek bulunduğu, bu nedenle 3/5 kabul çoğunluğunun yeterli görüldüğü
şeklinde hiçbir aksi düşüncenin de serdedilmemesi, bu görüşümüzü açıkça teyit
etmektedir. Bu bakımdan, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere iade
halinde 2/3 oylama çoğunluğunun aranması gerektiği kuşkusuzdur.
2- Anayasa'nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında “Kanunların şekil
bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla
yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif
ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına
uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır.” denilmektedir. Yine
Anayasa'nın 175. maddesinin ikinci fıkrası “Anayasanın değiştirilmesi
hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar
dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere
tâbidir.” hükmünü öngörmektedir. Anayasa'nın 95. maddesinin birinci
fıkrası ise “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı içtüzük
hükümlerine göre yürütür.” demektedir. Nihayet bu konuda temas edilmesi gereken
son Anayasal direktif, Anayasa'nın 175. maddesinin birinci fıkrası hükmüdür. Bu
fıkra hükmüne göre de “Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın
değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme
teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla
mümkündür.”
Belirtilen bu Anayasal hükümler ışığında ilk irdelenmesi gereken
husus, Anayasa'nın 148. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Oylama çoğunluğunun”
hangi anlama geleceğidir. Anayasa'nın 148. maddesinin gerekçesinde konuya
açıklık getirildiği görülmektedir: “… Getirilen ikinci bir yenilik, son
oylamadan önce yapılan şekil bozukluklarının iptale neden olamayacağıdır. Son
oylama Genel Kurul tarafından yapılır. Daha önce vücut bulan şekil
bozukluklarını genel kurulun bildiği veya bilmesi gerektiği varsayılır. Çünkü
onun kararı, yapılan bir incelemeye, tartışmaya ve açıklamaya dayanır. Genel
Kurulun oylama yapıp kanunu kabul etmesi, şekil bozukluğunu, o kanunu kabul
etmemek için yeterli neden saymadığı yolunda bir irade tecellisidir. En
büyük organ Genel Kuruldur. Onun iradesi hilafına bir sonuç çıkarmak hukukun
ana esaslarına aykırı düşer. Bu nedenle son oylamadan önceki şekil
bozuklukları, iptal sebebi sayılmamıştır.”
Aynı konunun Danışma Meclisi çalışmalarında da gündeme gelmesi
üzerine, Anayasa Komisyonu sözcüsü Şener AKYOL şu açıklamalarda bulunmuştur: “…
Anayasa Mahkemesinin kanunları şekil ve esas bakımından denetlemesi
söylendikten sonra ikinci fıkrada, şekil denetiminin münhasıran o kanun için
yapılan son oylamaya ilişkin olacağına dair hüküm yer almaktadır. Yani 1961
Anayasasının uygulamasında, Anayasa Mahkemesinin verdiği pek çok şekil
sebebiyle iptal kararının artık verilemeyeceği hükme bağlanmakta, nihai
oylamada, milli iradenin tahakkuk ettiği son oylamada eğer çoğunluk
bakımından bir arıza yoksa, yani bir sayma hatası yoksa, yani milli irade
burada, bu Meclisin kararıyla, bir Meclisin kararıyla tecelli etmişse, artık o
kanunun hazırlanış dönemine ilişkin usuli meselelerden dolayı o kanunun iptal
edilemeyeceği hükmünü taşımaktadır. Bu ise önemli bir hükümdür… Biz bu
maddeyle, Sayın Öztürk'ün önergesinde görmezlikten geldiği bir önemli noktayı
vurgulamak istiyoruz ki, milli iradenin tecelligâhı olan yerde yapılan
nihai oylama, bütün diğer önceki usul hatalarını tashih eder, düzeltir, hatta
onları olmamış hale getirir. İşte 182. maddenin asıl hükmü, asıl
önemli hükmü budur… Tasarının tümünde vaki olan ve Meclisimizce en küçük bir
şüphe doğan yerlerde bile kesinlikle düzeltilen ve altı çizilen milli egemenlik
ilkesi, 182. maddede ayrıca bu şekilde heyetinizin iradesine uygun olarak teyit
edilmektedir… Şekil bakımından dava açmak son derece sınırlandırılmıştır… Şekil
sebebiyle iptal, bir tek hâle, oyların sayımına inhisar ettirilmiş ve bunun
kolaylıkla, derhal yapılabilecek bir itirazla ortaya konulabileceği
varsayımından hareket edilmiştir…” (Danışma Meclisi Tutanak Dergisi, Cilt:10,
Yasama Yılı:1, 10 Eylül 1982 Cuma, 148. Birleşim, s. 188-190)
Gerek 148. maddenin ikinci fıkrasının gerekçesi gerek yukarıda
yapılan açıklama her ne kadar “kanunların şekil denetimi” bakımından öngörülmüş
intibaını uyandırabilirse de, Anayasa'nın 175. maddesinin ikinci fıkrasına
göre, Anayasa'nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler de, yine bu maddede
yazılı olan,
- 1/3 teklif,
- Genel Kurulda iki defa görüşme (ivedilikle görüşme yasağı),
- 3/5 kabul çoğunluğu (bir daha görüşülmek üzere geri gönderme
halinde 2/3 kabul çoğunluğu),
Şeklinde tahdidi olarak sayılan kayıtlar dışında Kanunların
görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbi olacağından; Anayasa'nın
148. maddesinin ikinci fıkrasındaki, Anayasa değişikliklerinde aranacak “oylama
çoğunluğunun”da, gerçekte bir “kanun” olarak hukuk düzenine yansıyan
bu normun yapılacak “son oylama”sında aynen aranması gerektiğini ortaya
koymaktadır. Gerçekten TBMM İçtüzüğü'nün 93. maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa
değişiklik teklifleri, diğer kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesindeki
usule tâbidir. Ancak, bu teklifler Genel Kurulda iki defa
görüşülür.” denilmekte; İçtüzüğün 94. maddesinin ilk fıkrası ise:
“Anayasada değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci
görüşmelerinde, maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün
kabulü üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile mümkündür.
Birinci görüşmede gerekli çoğunlukla kabul oyu
alamayan bir madde ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu
alamamışsa reddedilmiş olur.” Hükmünü taşımaktadır.
Yine TBMM İçtüzüğünün 81. maddesi, kanun tasarı ve tekliflerinin
Genel Kurulda şu sıra ve usule göre görüşüleceğini hükme bağlamaktadır:
- Tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılması,
- Tasarı veya teklifin tümü üzerinde soru-cevap işlemi yapılması,
- Tasarı veya teklifin maddelerine geçilmesi (oylama suretiyle),
- Tasarı veya teklifin maddelerinin görüşülüp oylanması,
- Tasarı veya teklifin tümünün oylanması.
Yukarıda metinlerine yer verilen Anayasa kuralları ile TBMM
İçtüzüğünün ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; iki defa görüşmenin
bir Anayasal direktif oluşu karşısında ikinci görüşmeyi engelleyici bir yoruma
geçerlik tanınmaması gerektiği, buradan hareketle denetime esas alınması
gereken “oylama çoğunluğunun”, ikinci görüşmenin ardından yapılacak
oylama olduğu, Anayasa'nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve
kabulü de, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbi
olduğundan (175. maddenin birinci fıkrasındaki kayıtlar saklı tutulmak
kaydıyla), ikinci görüşmede de ancak nihai oylama olan “teklifin tümünün son
oylamasının” hukuki denetime esas alınması gerektiği, bundan önceki
aşamaların (yani, teklifin maddelerine geçilmesinin oylaması ile maddelerin
teker teker oylanmasının) şekil bakımından yapılacak Anayasal denetime
tâbi olmadığı ve bunlara yönelik şekil bozukluğu iddialarının
incelenmesinin gerekmediği, 1982 Anayasası'nın 148. maddesinin ikinci
fıkrasındaki açık düzenleme ve madde gerekçesi ile yasama çalışmalarında
yapılan açıklamalar karşısında, iptal davalarında emsal gösterilen Anayasa
Mahkemesi'nin 16.6.1970 tarih ve E.1970/1, K.1970/31 sayılı kararındaki kabul
ile gerekçelerin bu davayla örtüşmediği, Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek
üzere TBMM'ne geri göndermesinden sonra, Anayasa değişiklik tekliflerinin
TBMM'deki ikinci görüşmesinin 31 Mayıs 2007 tarihli 118.
Birleşiminde yapılarak, teklifin tümünün yapılan gizli oylamasında
(370) kabul oyunun verilmesi ve bu sayının da üye tamsayısının üçte
ikisi olan (367)den fazla olması karşısında, Anayasa'nın 148. maddesinin ikinci
fıkrasındaki oylama çoğunluğu koşulunun gerçekleştiği ve bu nedenle ortada,
iptali gerektiren bir şekil sakatlığı ve Anayasa'ya aykırılığın söz konusu
bulunmadığı, açıklanan gerekçeler ışığında aksi yöndeki iddialara dayalı
davaların reddi gerektiği kanaatine ulaşmıştır.
3- Belirtilen sebeplerle, Anayasa'ya aykırılık iddiasının reddine
dair çoğunluk kararına, sonucu itibariyle katılıyoruz.
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
AZLIK
OYU
Anayasa'nın 175. maddesine göre, Anayasa'nın değiştirilmesi
teklifinin kabulü için öncelikle beşte üç çoğunluk aranmakta, bu çoğunluk üçte
ikiye ulaşmadığı takdirde halkoylaması zorunlu olmaktadır. Çoğunluğun üçte iki
olarak gerçekleşmesi durumunda Cumhurbaşkanı Yasa'yı Resmi Gazete'de
yayımlatabileceği gibi isterse halkoyuna sunabilecektir.
Düzenlemeye göre, Cumhurbaşkanı'nın değişiklikle ilgili yasaları
bir daha görüşülmek üzere geri çevirmesi de olanaklıdır. 175. maddenin üçüncü
fıkrasında geri gönderilen yasalarla ilgili üçte iki çoğunluğa değinilmekte ve
halkoyuna sunabilme beşinci fıkrada olduğu gibi isteme bağlı bir istenç olarak
yer almaktadır.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise, üçte ikiden az beşte üçten çok
oyla kabul edilme olgusuyla birlikte Cumhurbaşkanı'nın geri çevirmesi veya
halkoylaması öngörülmektedir. Bu yazılış biçimi, fıkranın Yasa'nın
Cumhurbaşkanı'na gitmeden önceki süreçle ilgili olduğu sonucunu
güçlendirmektedir.
Değinilen kurallar akışı karşısında, öğretide de genel kabul
gördüğü gibi Cumhurbaşkanı'nca geri çevrilen Anayasa değişikliğiyle ilgili
yasaların kabulü için üçte iki çoğunluğun aranması gerekli olmaktadır.
Bu bakımdan, Cumhurbaşkanı'nca Yasa'nın tümü geri çevrildiğinden
ikinci oylamada üçte iki çoğunlukla kabul edilmeyen 1. maddenin ve Yasa'nın
tümüne ilişkin oylamada kabul edilmeyen 1. maddeyle birlikte oylama
yapılmasıyla gerçekleşen oylama çoğunluğunun, biçim yönünden sağlıklı bir oluş
ve kusursuz bir sonuç olduğu söylenemez.
Açıklanan nedenlerle, anılan konularda karara karşıyım.