"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Yukarıda ifade edilen 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanunun 20 nci maddesi T.C. Anayasasının 10, 11 ve 13 üncü maddelerine aykırıdır. Şöyle ki:
1. 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanunun 20 nci maddesi Anayasanın 10 uncu maddesine aykırıdır. Anayasanın 10 uncu maddesi,
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Hükmünü haizdir. Konu ile ilgili olarak geçmiş dönemlerde ve özellikle son zamanlarda çıkartılan yasal düzenlemeler incelendiğinde özellikle benzer mahiyette suçları işleyen kişiler için getirilen cezai müeyyidelerin idari para cezaları öngörüldüğü, yine buna paralel olarak son dönemlerde çıkartılan kanun değişiklikleri ile benzer mahiyetteki suçlar için idari para cezalarının öngörüldüğü açıktır. Bu kapsamda 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanunu ve idari para cezasını içeren diğer yasal düzenlemeleri örnek olarak vermemiz mümkündür. Bu açıdan bakıldığında Yasa ile getirilen mevcut düzenleme T.C. Anayasasının 10 uncu maddesi ile eşitlik ilkesine aykırıdır.
2. Yine T.C. Anayasasının 11 inci maddesi;
“Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
hükmünü amirdir.
3. Nihayet T.C. Anayasasının Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlığını taşıyan 152 nci maddesi,
“Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiası ile tekrar başvuruda bulunulamaz.”
4. Nihayet hukukta önleyici kolluk ile cezai işlemlere ilişkin kolluk faaliyetlerinin ayrımını ortaya koymak lazımdır. Önleyici kolluğun görev alanı suçun işlenmesini engellemeye yönelik olup ceza hukukunun genel prensipleri gereğince idari para cezası ile cezalandırılması hukuk sistematiğinin gereğidir. Kaldı ki mevcut düzenlemeler de bu yolda olup bunun tipik örneği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen yaptırımlardır. Olaya 2918 sayılı Yasa çerçevesinde bakıldığında 4922 sayılı Yasanın 20 nci maddesinde ifade edilen eksikliklerin, 2918 sayılı Yasa ile getirilen eksiklikler için öngörülen eksiklikler ile benzer olduğu açıktır. Aradaki fark her iki yasal düzenleme ile getirilen yaptırımların farklılığından kaynaklanmakta olup benzer mahiyette olan bu suç tipleri için farklı düzenlemelerin getirilmesi, özellikle 4922 sayılı Yasa ile hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımının öngörülmesi T.C. Anayasasının 10 uncu maddesi ile öngörülen eşitlik ilkesine aykırıdır.”"
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2004/28
Karar Sayısı : 2005/34
Karar Günü : 7.6.2005
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 17.11.2005 - 25996
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Fındıklı Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 10.6.1946 günlü, 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun'un 20. maddesinin Anayasa'nın 10., 11. ve 13. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanığın sevk ve idaresindeki balıkçı teknesinde mevzuat gereği bulundurulması gereken belge ve araçların bulundurulmadığı iddiası ile açılan kamu davasında, itiraz konusu maddeyi Anayasa'ya aykırı bulan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
“Madde 20- Bu kanunda yazılı sebeplerle :
1. Yolculuğuna izin verilmemiş,
2. B) Denize elverişlilik belgesi almamış,
3. Belgesi battal edilmiş,
D) Belgesinin süresi geçmiş,
Bir ticaret gemisini işleten özel donatan ve böyle bir gemiyi sevk ve idare eden kaptan üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bundan başka özel donatandan ayrıca 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezası alınır. Tekerrür halinde bu cezalar bir kat artırılır.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 10., 11. ve 13. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Cafer ŞAT, Fazıl SAĞLAM ve A. Necmi ÖZLER'in katılmalarıyla 15.4.2004 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun'un 20. maddesinde belirtilen ve yaptırıma bağlanan eksikliklerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda yer alan eksikliklerle benzer nitelikte olduğu, özellikle son zamanlarda çıkartılan yasal düzenlemelerde benzer mahiyette suçları işleyen kişiler için idari para cezaları öngörüldüğü, suç işlenmesini önlemeye yönelik düzenlemelere ve tedbirlere aykırı davrananların idari para cezası ile cezalandırılmalarının hukuk sistematiğinin de gereği olduğu, bunun tipik örneğini 2918 sayılı Yasada yer alan yaptırımların teşkil ettiği, ancak, 4922 sayılı Yasa'nın 20. maddesindeki benzer eksikliklere farklı cezaların öngörülmesinin Anayasa'nın 10., 11. ve 13. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4922 Sayılı Yasa'nın 20. maddesinde, bu maddede belirtilen kurallara aykırı davranan ticaret gemisini işleten özel donatan veya böyle bir gemiyi sevk ve idare eden kaptanın üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı, bundan başka özel donatandan ayrıca 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezası alınacağı öngörülmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır.” denilmektedir. Bu yasak, birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ve topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Ceza siyasetinin gereği olarak yasakoyucu, Anayasa'nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırmada güdülen amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bunlara verilecek cezanın türü ile bunun süresi ve miktarını belirleme hususlarında takdir yetkisini haiz olduğundan farklı konum ve durumda bulunan kişilere farklı hükümlerin uygulanması öngörülebilir.
4922 sayılı Yasa denizde can ve mal güvenliğinin 2918 sayılı Yasa ise karayollarında can ve mal güvenliği ile trafik düzeninin sağlanmasını amaçlamaktadır. Her iki yasa ile düzenlenen bu çok farklı alanlarda bir ticaret gemisini işleten özel donatan ve böyle bir gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile karayollarındaki bir aracın sahibinin ve sürücüsünün durumları arasında benzerlik olmadığı ve bunların farklı konumda oldukları açıktır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Konunun Anayasa'nın 13. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI. SONUÇ
10.6.1946 günlü, 4922 sayılı “Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun”un 20. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 7.6.2005 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Fulya KANTARCIOĞLU
Tülay TUĞCU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
Mustafa YILDIRIM
Cafer ŞAT
A. Necmi ÖZLER
Ali GÜZEL
Serdar ÖZGÜLDÜR