"...
I- İPTAL
VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
İptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini
içeren 14.6.2001 günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir:
"I.
4652 SAYILI KANUNUN MAHİYETİ
4652
Sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu Türk Polis Teşkilatının en yüksek öğretim
kurumu olan Polis Akademisi ile bağlı fakülteleri, enstitüler ile polis meslek
yüksek okullarındaki yüksek öğretim ile ilgili amaç ve ilkeleri belirleyen bu
okulların teşkilatlanmasını, görev ve sorumluluklarını, eğitim-öğretim,
araştırma, yayın, öğretim elemanları ve öğrenciler ile ilgili esasları
düzenleyen bir kanundur.
İşbu
dava için öneminden dolayı belirtelim ki; Kanun'un;
1)
10. maddesi, Polis Meslek Yüksek Okullarının kuruluşu ve öğrenci
kaynakları ile öğretim süresini,
2)
15. maddesi, Fakülte'nin, Güvenlik Bilimleri Fakültesi'nin öğrenci
kaynağını, öğrencilerin istihkakları ile özlük işlemlerini, mecburi hizmet
yükümlülüğü ve evlenme yasağını, Akademiye alınacak öğrencilerin nitelikleri
ile giriş esas ve şartlarının yönetmelikle belirleneceğini,
3)
30. maddesi ise söz konusu yönetmeliğin Bakanlıkça (İçişleri
Bakanlığı'nca) çıkarılacağını,
belirtmektedir.
Biz
de hemen belirtelim ki 4652 sayılı Kanun'un 10. ve 15. maddelerin bir bölümü
Anayasa'ya açıkça aykırıdır; bu bölümün iptali gerekir.
II.
4652 SAYILI KANUN'UN ANAYASA'YA AYKIRI HÜKÜMLERİ
4652
sayılı Kanun'un 10. ve 15. maddeleri;
-
10. maddesinin 2. fıkrasının,
-
15. maddesinin ise 1. fıkrasının,
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" bölümü,
Anayasa'ya
açıkça aykırıdır.
Konuyu
daha açık ve somut hale getirmek için belirtelim ki;
4652
sayılı Kanun'un 10/2. ve 15/1. maddeleri aynen şöyledir:
"MADDE
10/2- Polis Meslek Yüksek Okullarına Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi
tarafından yapılan Öğrenci Seçme Sınavını kazanan ve Bakanlıkça ihtiyaç
duyulduğu kadar, genel lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve
ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından yapılacak özel
yetenek sınavında başarılı olanlar alınır."
"MADDE
15/1- Fakültenin esas öğrenci kaynağı polis kolejidir. İhtiyaç halinde, genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından yönetmelikle belirtilecek şartları taşıyan
öğrenciler de fakülteye alınabilirler."
Hemen
ilk bakışta anlaşılacağı gibi her iki maddenin
"...genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" bölümü,
Anayasa'nın;
2., 10., 70 ve 128/2. maddelerine aykırıdır.
A)
DAVA KONUSU "BÖLÜM" ANAYASA'NIN 2. MADDESİNE AYKIRIDIR.
4652
sayılı Kanun'un 10/2. ve 15/1. maddelerinin dava konusu olan;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
başlı okul mezunları arasından" bölümü, Anayasa'nın 2. maddesine üç
bakımdan;
-
Adalet,
-
Laiklik,
-
Hukuk Devleti,
ilkeleri
bakımından aykırıdır.
a)
Dava konusu ifadeler "adalet" ilkesine aykırıdır:
4652
sayılı Kanun'un 10/2. maddesine göre bir öğrencinin polis meslek yüksek
okullarına girebilmesi için üç şart aranmaktadır. Bunlar:
1-
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan öğrenci
seçme sınavını kazanmak,
2-
Yapılacak özel yetenek sınavında başarılı olmak,
3-
"Genel liseden veya erkek teknik öğretim veya kız teknik öğretim okulundan
veya ticaret ve turizm öğretimine bağlı bir okuldan mezun olmak"
Bu
3.şarta göre, örneğin bir Anadolu lisesi mezunu veya bir Fen lisesi mezunu,
-
Ne kadar üstün yetenekli olursa olsun,
-
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan öğrenci seçme
sınavından ne kadar yüksek puan alırsa alsın,
Polis
Meslek Yüksek Okullarına giremeyecektir. Çünkü o, bir Anadolu Lisesi veya Fen
Lisesi mezunudur.
Halbuki
Anadolu Liselerine yüzbinlerce öğrenci arasından ancak Devletin yaptığı
sınavları başarabilen -üstün yetenekli- öğrenciler girebiliyor. Anadolu Lisesi
öğrencilerinden de, ancak ve ancak, yine Devletin yaptığı daha zor bir sınavı
kazanabilenler Fen lisesine geçebiliyor.
Bugün
Türkiye'de Fen liseleriyle Anadolu Liseleri, genel liselerle
karşılaştırılmaları dahi caiz olmayacak kadar ciddi eğitim kurumlarıdır. Ancak,
ne var ki bu liselerden mezun olan öğrenciler Polis Meslek Yüksek Okullarına
giremeyeceklerdir.
Bu
üstün yetenekli ve yüksek başarırı öğrenciler, 4652 sayılı Kanun'un 15/1.
maddesinden dolayı, Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne de giremeyeceklerdir. Çünkü
bunlar, genel lise, erkek teknik, kız teknik veya turizm ve ticaret lisesi
mezunu değiller; çok daha kaliteli eğitim ve öğretim veren Fen Lisesi, Anadolu
Lisesi, Süper Lise veya İmam-Hatip Lisesi mezunudurlar.
Emniyet
Teşkilatını başarılı gençlerin hizmetinden mahrum bırakmak, Türkiye için bir
kötülüktür, bir haksızlıktır.
Ayrıca,
böyle bir düzenleme hem Devletin varlık sebebini oluşturan "kamu
yararı" (amaç) ilkesine hem de hukukun özünü, Devletin ise temelini teşkil
eden "adalet" ilkesine aykırı düşer.
Zira
"nispeten başarılı ve yetenekli" vatandaşlar için hizmete giriş
kapısını açtığı halde "çok daha başarılı ve yetenekli" vatandaşlar
için, hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan, üstelik Devletin kurduğu okullarda,
Devletin atadığı öğretmenler tarafından okutulmuş ve Devletin yaptığı sınavları
başarmış olmalarına rağmen, hizmete giriş kapısını kapatan bir Devletin
"adil" olduğu söylenemez.
b)
Dava konusu ifadeler "laiklik" ilkesine aykırıdır:
Hem
10/2. maddenin hem de 15/1. maddenin dava konu bölümleri Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Genel Kurulu'nda "aynı fakat samimiyet ilkesinden uzak
önergelerle" bugünkü şeklini almıştır.
Söz
konusu önergeler görüşülürken bir kısım milletvekilleri tarafından;
"...
bu düzenleme ile ayırımcılık yapıldığı, asıl amacın İmam-Hatip Lisesi
mezunlarını dışlamak olduğu..."
iddia
edilmiş, bu iddialar da Komisyon ve Hükümet sözcüleri tarafından reddedilmemiş;
zımnen kabul edilmiştir.
Böyle
bir "kabul" ve "düzenleme", hiç kuşkusuz,
"laiklik" ilkesine aykırı düşer. Çünkü böyle bir "ayırım"
ve "dışlamanın" tek sebebi, olsa olsa, İmam-Hatip Lisesi
mezunlarının, akranlarına göre biraz daha fazla "dini bilgi"ye sahip
bulunmaları olabilir. Bunun dışındaki hiçbir gerekçe gerçekçi olamaz. Zira
gerek Polis Meslek Yüksekokullarına gerekse Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi sınavını kazanarak girecek olan
öğrencilerin, "polislik mesleği" konusundaki bilgileri birbirinden
farklı değildir. Başka bir deyişle gerek Polis Meslek Yüksekokullarına gerekse
Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne girebilmek için hem Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi'nce yapılan sınavı kazanmak hem de özel uzmanlarca
yapılacak olan özel yetenek sınavında başarılı olmak gerektiğine göre bu
noktalarda adaylar arasında gerek Polis Meslek Yüksekokullarına gerekse Polis
Akademisi'ne giriş bakımından bir "fark yok" demektir. Farklılık
sadece İmam-Hatip Lisesi mezunlarının dini konularda diğer adaylara nispetle
biraz daha fazla bilgiye sahip olmalarıdır.
Açıktır
ki bir kısım vatandaşların sırf dini bilgilerinin fazlalığından dolayı,
"dışlanmaları", "ayrımcılığa" tabi tutulmaları, Anayasa'nın
2. maddesine, laiklik ilkesine aykırı düşer.
Çünkü;
1)
Anayasa'nın 2. maddesinin gerekçesinde de vurgulandığı gibi;
"Hiçbir
zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik ise, her ferdin istediği inanca,
mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı
diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına
gelir."
2)
Anayasa Mahkemesi'nin (T.21.6.1995, E. 1995/17, K. 1995/16 sayılı)
kararında belirtildiği gibi;
"Laiklik, din düşmanlığı dinsizlik ya da
dine karşı oluş değil, inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan (...) davranış
biçimidir" (AMKD, S.31, C.2, s.546).
c)
4652 sayılı Kanun'un dava konusu "bölümü", "Hukuk Devleti"
ilkesine aykırıdır.
Anayasa
Mahkemesi'nin birçok kararında, örneğin işbu dava ile de çok yakın benzerliği
bulunan 4454 sayılı "Basın Af Kanunu"nun "...basın yoluyla yahut
sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup..." bölümünü iptal
eden kararında belirtildiği gibi;
"Devletimiz...
bir hukuk Devletidir. Kanunlarımızın, Anayasa'nın açık hükümlerinden önce
hukukun bilinen ve bütün uygar memleketlerde kabul edilen prensiplerine uygun
olması şarttır." (Any. Mah., T. 22.12.1964, E.1963/166, K.1964/76,
A.M.K.D., Sayı: 2, s.291)
Daha
açık bir ifadeyle;
"Anayasa'nın 2. maddesinde, Cumhuriyetin
nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, ANAYASA VE HUKUKUN ÜSTÜN KURALLARIyla kendini bağlı savan, yargı
denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı TEMEL HUKUK
İLKELERİ ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir. Bu bağlamda, hukuk
devletinde yasa koyucu, yalnız yasaların Anayasa'ya değil Anayasanın da
EVRENSEL HUKUK İLKELERİNE uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür."
(Any.Mah., T. 19.9.2000, E.1999/39, K.2000/23, Resmi Gazete: 12.10.2000, 24198,
s.63)
Kısaca
"...adaletli bir düzenin gerçekleşmediği bir ortamda hukuk devletinden söz
edilemez" (Any. Mah. Kararı, T. 12.11.1991, E.1991/7, K.1991/43;AMKD,
S.27, C.2, s.652)
"Anayasa'nın
2. maddesi ile benimsenen "hukuk devleti" ilkesi bu konuda konulacak
kuralların herkesçe kabul edilen hukuk ve adalet ölçüleri içinde olmasını
gerektirir" (T. 21/6/1991, E.1990/20, K:1991/17, AMKD., S.28, C.l, s.101)
Dava
konusu bölümlerin, Anayasa Mahkemesi kararları ile açıklanan hukuk devleti
ilkesine aykırılık oluşturduğu gayet açıktır.
B)
DAVA KONUSU "BÖLÜM" ANAYASA'NIN 10. MADDESİNE AYKIRIDIR:
Malumları
olduğu üzere Anayasa'nın, "Kanun önünde eşitlik" başlığını taşıyan
10. maddesi aynen şöyledir:
"MADDE
10.- Herkes, dil,ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine
uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
10.
madde, hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek kadar açıktır. Maddenin gerekçesi
ise daha da açıktır.
Şöyle
ki:
"Madde,
demokrasinin üç vazgeçilmez ilkesinden birini teşkil etmektedir.İnsanın insan
olması dolayısıyla doğuştan bir değeri ve haysiyeti vardır. Bu onun tabii bir
hakkıdır. Bu hak dolayısıyla herhangi bir niteliğe veya ölçüye dayanılarak
insanlar arasında ayırım yapılamaz. İnsanlar arasında kanunların uygulanması
açısından da hiçbir fark gözetilemez. İnsanlar arasındaki eşitliğin
temellerinden birini de böylece kanunlar önünde eşitlik ilkesi sağlar.
Komisyonumuz
bu hakka saygı göstermenin Devlet organları ve idari makamlar içinde bir görev
olduğunu belirtmektedir. Devletin organları ve idari makamları, bütün
işlemlerinde insanlar arasında ayırım yapmadan Devlet faaliyetlerini yürütmek
zorundadırlar."
Gerek
Anayasa'nın 10. maddesinden gerekse bu maddenin gerekçesinden açıkça
anlaşılacağı üzere; hem Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan
sınavı kazanan hem de uzmanlarca yapılan "özel yetenek sınavında"
başarılı olan adayların "Polis Akademisi"ne girişlerinin
"Kanun" ile engellenmeleri "eşitlik" ilkesine aykırıdır.
Çünkü:
1)
"Anayasanın 10. maddesinde herkesin, hiçbir ayrım yapılmadan kanun önünde
eşit olduğu kabul edilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere,
yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle bir ayırım yapılamayacak, yasalar
herkese eşitlikle uygulanacaktır." (Any. Mah. Kararı, T.28.4.1983,
E.1981/13, K.1983/8, AMKD, S.20, s.52)
2)
"Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde
eşitlik yani hukuki eşitlik kastedilmiştir. Bu ilkeyle bir tek kişiye veya kimi
topluluklara, aynı durumda bulunan yurttaşlardan daha çok veya daha geniş hak
ve yetkiler tanımak yoluyla kanun karşısında eşitlik ilkesinin çiğnenmesi
yasaklanmaktadır." (Any. Mah Kararı, T.21.10.1986, E.1986/16, K.1986/25,
AMKD, S.22, s.191)
3)
"Anayasadaki eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin
yasalarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamak ve yurttaşlara yasa karşısında
dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırımlı davranılmasını önlemek olduğu Anayasa Mahkemesinin çeşitli
kararlarında vurgulanmıştır." (Any. Mah. Kararı, T.21.10.1986, E.1986/16,
K.1986/25, AMKD, S.22, s.191)
Şu
hale göre 4652 sayılı Kanun'un hem 10/2. maddesinde hem de 15/1. maddesinde yer
alan;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından"
ifadelerinin Anayasa'nın 10. maddesine aykırı
olduğu gayet açıktır.
Zira:
4)
"Eşitlik ilkesi, ortada haklı bir neden bulunmadıkça hiçbir kişiye,
aileye, zümreye ya da sınıfa ayrıcalık tanınmasına mutlak engeldir. Kamu
hizmetinde eşit davranış eşit yararlanma temel niteliktir. Haklı bir nedene
dayanmayan bu düzenleme Anayasanın 10. maddesine aykırıdır." (Any. Mah.
Kararı, T. 22.5.1987, E.1987/3, K.1987/13, AMKD, S.23, s.269)
Kısaca,
Anayasa'nın 10. maddesine açıkça aykırı olan;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından"
ifadelerinin
iptali gerekir.
C)
DAVA KONUSU "BÖLÜM" ANAYASA'NIN 70. MADDESİNE AYKIRIDIR:
Anayasa'nın
70. maddesine göre;
"Her
Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete
alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım
gözetilemez." 70. maddenin gerekçesi aynen şöyledir:
"Kamu
hizmetlerine girme vatandaşların en tabii hakkıdır. 1961-1980 arası, siyasi
partilerin, uygulamada pek titizlik göstermedikleri bir maddedir. Prensip
olarak, kamu hizmetlerine girme hakkı 1961 Anayasasında olduğu gibi aynen muhafaza
edilmiştir. Ancak kamu hizmetine alınacak memur ve kamu görevlileri ile ilgili
düzenlemede bu hakkın kötüye kullanılmasını önleyecek hükümler
getirilmiştir." 70. maddenin hem metninden hem de gerekçesinden açıkça
anlaşılacağı gibi 4652 sayılı Kanun'un;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" bölümü Anayasa'ya aykırıdır.
D)
DAVA KONUSU "BÖLÜM" ANAYASA'NIN 128/2. MADDESİNE AYKIRIDIR:
Bir
aday, örneğin bir Fen lisesi, bir Süper lise, bir Anadolu lisesi veya bir
İmam-Hatip lisesi mezunu olan bir öğrenci;
-
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Öğrenci Seçme
Sınavından ne kadar yüksek puan alırsa alsın,
-
Ne kadar üstün yetenekli olursa olsun,
Polis
Meslek Yüksek Okullarına ve Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne giremeyecektir. Çok
başarılı, çok liyakatli olmasının hiçbir önemi yoktur.
Önemli
olan bir "genel lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret
ve turizm öğretimine bağlı okul mezunu" olup olmamaktır.
Böyle
bir düzenlemenin, Anayasa'nın 128/2. maddesine, liyakat ilkesine aykırı olduğu
ortadadır.
Malumları
olduğu üzere, Anayasa'nın 128. maddesi ile, gerekçesinde de vurgulandığı gibi
"Getirilen önemli bir ilke de kamu hizmeti görevlilerinin alınmalarında
yetenek ve liyakat ilkelerine uyulması zorunluğudur."
III.
YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA SEBEPLERİ
Malumları
olduğu üzere Kamu hukukunda yürütmeyi durdurma kararının verilebilmesi için iki
şartın birlikte bulunması gerekmektedir.
Bu
ikişarttan biri düzenlemenin açıkça hukuka aykırı olması, diğeri ise dava
konusu düzenlemenin uygulanması halinde ortaya telafisi imkansız veya telafisi
güç bir zararın doğacak bulunmasıdır.
25.04.2001
tarih ve 4652 sayılı Kanun, yürürlüğün durdurulması için gerekli olan her iki
şartı da taşımaktadır. Çünkü;
1)
4652 sayılı Kanun'un 10/2 ve 15/1. maddelerinin;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" bölümü Anayasa'ya açıkça aykırıdır.
2)
Anayasa'ya açıkça aykırı olan -dava konusu- "bölümün"
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" ifadesinin uygulanması halinde hem Emniyet
mensupları için liyakat bakımından, hem de Türkiye için, "adalet",
"laiklik" ve "Hukuk Devleti" ilkeleri bakımından telafisi
imkansız bir takım zararların doğacağı çok açık ve kesindir.
3)
Dava konusu "bölüm" hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verildiği
zaman, hukuk sistemimizde herhangi bir boşluk meydana gelmeyecek; sadece
Anayasa'ya açıkça aykırı olan bir uygulama durdurulmuş olacaktır.
Şöyle
ki;
4652
sayılı Kanun'un 10/2. ve 15/1. maddelerinin dava konusu olan;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından" bölümü hakkında yürürlüğün durdurulması
kararı verildiği zaman dahi,
-
Genel (ve dengi) lise mezunlarından,
-
Nitelikleri, (Kanun'un 31. maddesine göre çıkarılacak) Yönetmelikle belirlenen
-
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Öğrenci Seçme Sınavını
kazanan ve
-
Yapılacak özel yetenek sınavında başarılı olan adaylar arasından
Bakanlıkça
ihtiyaç duyulduğu kadar öğrenci, gerek Polis Meslek Yüksek Okullarına gerekse
Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne girebilecektir.
4)
Dava konusu "bölüm" hakkında "yürürlüğü durdurma kararı
verilmeyip bilahare iptal kararı verilirse bu iptal kararı büyük ölçüde etkisiz
kalacaktır.
SONUÇ
Yukarıda
arz ve izah edildiği üzere, 25.04.2001 tarih ve 4652 sayılı "Polis
Yükseköğretim Kanunu'nun 10/2. ve 15/1. maddelerinin, Anayasa'nın 2., 10., 70.
ve 128/2. maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde Türkiye için
telafisi imkansız zararlar doğuracağı kesin bulunan;
"genel
lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim ve ticaret ve turizm öğretimine
bağlı okul mezunları arasından"
bölümü
hakkında acilen yürürlüğü durdurma ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arz
ederim.""