ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2001/377
Karar Sayısı : 2002/59
Karar Günü : 26.6.2002
Resmi Gazete tarih/sayı: 9.11.2002-24931
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Doğru Yol)
Partisi TBMM Grubu Adına Grup Başkanı Prof. Dr. Tansu ÇİLLER
İPTAL DAVASININ KONUSU : 29.6.2001 günlü, 4708
sayılı "Yapı Denetimi Hakkında Kanun"un 2., 4., 5., 6., 11. maddeleri
ile 13. maddesinin (a) fıkrasının, Anayasa'nın 7., 9., 10., 11., 87., 127.,
128., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve 2., 4., 5., 6. ve
11. maddelerinin yürürlüğün durdurulması istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
29.6.2001 günlü, 4708 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında
Kanun"un iptali istenilen 2., 4., 5., 6., 11. maddeleri ile 13. maddesinin
(a) fıkrası şöyledir:
1- "Madde 2 - Bu Kanun
kapsamına giren her türlü yapı; Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile çalışan ve
münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim
kuruluşlarının denetimine tabidir. Yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu
ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine
göre yürütülür. Yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini
vekil tayin edemez.
Yapı denetim kuruluşlarının nama yazılı ödenmiş sermayelerinin
tamamının, mimar veya mühendislere ait olması zorunludur. Yapı denetim
kuruluşları; denetçi mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanları
istihdam eder.
Yapı denetim kuruluşunda görev alacak denetçi mimar ve mühendisler
ile yardımcı kontrol elemanlarında ve laboratuvar görevlilerinde aranacak
nitelik ve deneyim ile bu kişilere belge verilmesi,
yapı denetim kuruluşunun ve laboratuvarların çalışma usul ve esasları
Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
Yapı denetim kuruluşları aşağıda belirtilen görevleri yerine
getirmekle yükümlüdür:
a) Proje müelliflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya
arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre
incelemek, proje müelliflerince hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen
uygulama projesi ve hesaplarını kontrol ederek, ilgili idareler dışında başka
bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan, ilgili idareye
uygunluk görüşünü bildirmek.
b) Yapı denetimini üstlendiğine dair ilgili idareye taahhütname
vermek, yapı ruhsatının ilgili bölümünü imzalamak, bu yapıya ilişkin bilgileri
yapı ruhsatı düzenleme tarihinden itibaren yedi gün içinde Bakanlığa bildirmek.
c) Yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını
denetlemek.
d) Yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalatın proje,
teknik şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek ve sonuçlarını
belgelendirmek, malzemeler ve imalatla ilgili deneyleri yaptırmak.
e) Yapılan tüm denetim hizmetlerine ilişkin belgelerin bir
nüshasını ilgili idareye vermek, denetimleri sırasında yapıda kullanılan
malzeme ve imalatın teknik şartname ve standartlara aykırı olduklarını
belirledikleri takdirde, durumu bir rapor ile ilgili idareye ve il sanayi
ve/veya ticaret müdürlüklerine bildirmek.
f) İş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli
tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya
uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek.
g) Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç
iş günü içinde ilgili idareye bildirmek.
h) Yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen
bitirildiğine dair ilgili idareye rapor vermek.
ı) Zemin, malzeme ve imalata ilişkin deneyleri, şartname ve
standartlara uygun olarak laboratuvarlarda yaptırmak."
2- "Madde 4 - Yapı denetim
komisyonu; Bakanlıkça görevlendirilecek, konu ile ilgili en az genel müdür
yardımcısı seviyesinde bir başkan ile en az şube müdürü seviyesinde dört üyeden
oluşur ve Bakanlıkça uygun görülen birimin bünyesinde faaliyetlerini yürütür.
Yapı denetimi komisyonu, yapı denetim kuruluşlarına izin belgesi
verir, faaliyetlerini denetler ve sicillerini tutar. Bu Kanunun uygulanmasından
doğan uyuşmazlıkları inceler ve görüşünü bildirir.
Yapı denetim komisyonu bu Kanun hükümlerine aykırı hareket eden
yapı denetim kuruluşu hakkında 8 inci maddeye göre işlem yapılmak üzere
Bakanlığa teklifte bulunur.
Yapı denetim komisyonunun; çalışma usul ve esasları Bakanlıkça
hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir."
3- "Madde 5 - Yapı denetimi
hizmet sözleşmeleri yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilir.
Bu sözleşmenin bir sureti taahhütname ekinde ilgili idareye verilir.
Bu sözleşmede; taahhüt edilen hizmetin konusu, yeri, inşaat alanı,
süresi, varsa yapı sahibi ile yapı müteahhidi arasında akdedilen sözleşmede yer
alan yapının fizikî özellikleri, yapı denetimi hizmet bedeli, yapı denetiminde
görev alacak teknik personel listesi ve diğer yükümlülükler yer alır.
İlgili idare; yapı denetimi hizmet sözleşmesinde yer alan
hükümlere, yapı sahibinin uymaması halinde yapı tatil tutanağı düzenleyerek
inşaatı durdurur, yapı denetim kuruluşunun uymaması halinde ise yapı denetimi
komisyonuna bildirimde bulunur.
Yapı denetimi hizmetleri için yapı denetim kuruluşlarına ödenecek
hizmet bedelleri, asgarî hizmet bedelinden az olmamak kaydıyla, projenin
özellikleri ile yapının bulunduğu bölgenin fizikî, ekonomik ve sosyal
özellikleri dikkate alınarak bu sözleşmede belirtilir.
Asgarî hizmet bedeli, yapı yaklaşık maliyetinin % 3'üdür. Yapım
süresi, iki yılı aşan yapılarda, bu oran, her altı ay için % 10 artırılır, iki
yıldan kısa süren yapılarda ise her altı ay için % 5 azaltılır.
Yapı denetim kuruluşu, katma değer vergisi hariç yaptığı
hizmetlerden dolayı yapı sahibinden başka ad altında ayrıca hiçbir bedel
talebinde bulunamaz.
Yapı denetimi hizmet sözleşmesi ve hizmet bedellerinin ödenme
esasları Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir."
4- "Madde 6 - Yapı denetim
kuruluşunun görevden ayrılması veya mimar ve/veya mühendislerinden birinin,
herhangi bir sebeple yapı ile ilişkisinin kesilmesi halinde yapı denetim
kuruluşu durumu; gerekçeleri ile birlikte en geç üç iş günü içinde yazılı
olarak Bakanlığa ve ilgili idareye bildirir. Aksi takdirde kanunî sorumluluktan
kurtulamaz.
Bu durumda; yapı sahibince, yeniden yapı denetim kuruluşu
görevlendirilmedikçe veya yapı denetim kuruluşunca, ayrılan mimar ve/veya
mühendislerin yerine yenisi işe başlatılmadıkça ilgili idarece yapının devamına
izin verilmez."
5- "Madde 11- Bu
Kanunun uygulanmasına pilot iller olarak; Adana, Ankara, Antalya, Aydın,
Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay,
İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova illerinde başlanır.
Pilot illerin genişletilmesi ve daraltılmasına, Bakanlığın teklifi
üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir."
6- "Madde 13- a) 3.2.2000
tarihli ve 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
yürürlükten kaldırılmıştır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
2- "MADDE 9.- Yargı yetkisi, Türk
Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır."
3- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
4- "MADDE 11.- Anayasa hükümleri,
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve
kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
5- "MADDE 87.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak;
Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve
kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve
savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun
bulmak,Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun
kararı ile genel ve özel af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm
cezalarının yerine getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer
maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine
getirmektir."
6- "MADDE 127.- Mahallî idareler;
il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda
gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden
yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Mahallî idarelerin seçimleri, 67 nci maddedeki esaslara göre beş
yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya
sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahallî idareler organlarına veya bu
organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya
ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel
yönetim biçimleri getirebilir.
Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını
kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim
yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında
soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların
üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar
uzaklaştırabilir.
Merkezi idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî
vesayet yetkisine sahiptir.
Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile,
kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri,
yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve
ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir
kaynakları sağlanır."
7- "MADDE 128.- Devletin,kamu
iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına
göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve
sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işleri kanunla düzenlenir.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla
özel olarak düzenlenir."
8- "MADDE 138.- Hâkimler, görevlerinde
bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine
göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye
ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
9- "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları
kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ,
Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Nurettin TURAN, Fulya KANTARCIOĞLU,
Aysel PEKİNER, Rüştü SÖNMEZ, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa Y. AYGÜN ve Enis TUNGA'nın
katılmalarıyla 26.9.2001 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
"Dosyadaki eksiklik giderildiğinden işin esasının incelenmesine, yürürlüğü
durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına" oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dosyası ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- Yasa'nın 2., 4., 5. ve 6. Maddelerinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 595
sayılı KHK'nin, iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce, içeriği aynen
korunarak yasalaştırılmasının Anayasa'nın 7., 9., 11., 138. ve 153.
maddelerine, ayrıca Yasa'nın 2., 4., 5. ve 6. maddeleriyle yapı denetim
kuruluşlarına verilmiş olan görevlerin tamamının yerel yönetimlere ait kamu
hizmeti niteliğinde olmaları sebebiyle ancak kamu görevlilerince
yürütülebileceği ve alınacak önlemler ile oluşturulacak yapılanmaların mevcut
yerel idareler (özellikle belediyeler) düzeyinde gerçekleştirilmesinin Anayasa
buyruğu olduğu nedeniyle, Anayasa'nın 127. ve 128. maddelerine aykırılık
oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Yasa'nın ikinci maddesinde, yasa kapsamına giren her
türlü yapının, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'ndan aldığı izin belgesi ile
çalışan münhasıran yapı denetimi görevi yapan, ortaklarının tamamı mimar ve
mühendislerden oluşan tüzelkişiliği haiz yapı denetim kuruluşlarının denetimine
tabi olduğu, bu denetimin gerçekleştirilebilmesi için yapı sahibi veya vekili
ile hizmet sözleşmesi yapılması gerektiği ve bu kuruluşun görevleri;
-Dördüncü maddesinde, yapı denetim komisyonunun Bakanlıkça
görevlendirilecek konu ile ilgili en az genel müdür yardımcısı seviyesinde bir
başkan ile en az şube müdürü seviyesinde dört üyeden oluşacağı ve Bakanlıkça
uygun görülen birimin bünyesinde faaliyetlerini yürüteceği, bu komisyonun, yapı
denetim kuruluşlarına izin belgesi vereceği faaliyetlerini denetleyip
sicillerini tutacağı, Yasa'nın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları inceleyip
görüşünü bildireceği, yasa hükümlerine aykırı hareket eden yapı denetim
kuruluşu hakkında denetim faaliyetlerinin durdurulması ve izin belgesinin
iptali için Bakanlığa teklifte bulunacağı, bu komisyonun çalışma usul ve esaslarının
Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği;
-Beşinci maddesinde, yapı denetimi hizmet sözleşmelerinin yapı
sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedileceği ve sözleşmenin bir
suretinin taahhütname ekinde ilgili idareye verileceği, sözleşmede taahhüt
edilen hizmetin konusu, yeri, inşaat alanı, süresi, varsa yapı sahibi ile yapı
müteahhidi arasında akdedilen sözleşmede yer alan yapının fiziki özellikleri,
yapı denetimi hizmet bedeli, yapı denetiminde görev alacak teknik personel listesi
ve diğer yükümlülüklerin yer alacağı, ilgili idarenin, sözleşmede yer alan
hükümlere yapı sahibinin uymaması halinde yapı tatil tutanağı düzenleyerek
inşaatı durduracağı, yapı denetimi kuruluşunun uymaması halinde ise yapı
denetimi komisyonuna bildirimde bulunacağı, yapı denetimi hizmetleri için yapı
denetim kuruluşlarına ödenecek hizmet bedellerinin, asgari hizmet bedelinden az
olmamak kaydıyla projenin özellikleri ile yapının bulunduğu bölgenin fiziki,
ekonomik ve sosyal özellikleri dikkate alınarak yapı denetimi hizmet
sözleşmesinde belirtileceği, asgari hizmet bedelinin yapı yaklaşık maliyet
bedelinin % 3'ü olduğu, yapının süresi iki yılı aşan yapılarda bu oranın her
altı ay için % 10 artırılacağı, iki yıldan kısa süren yapılarda ise her altı ay
için % 5 azaltılacağı, yapı denetim kuruluşunun, katma değer vergisi hariç
yaptığı hizmetlerden dolayı yapı sahibinden başka ad altında ayrıca hiçbir
bedel talebinde bulunulamayacağı, yapı denetimi hizmet sözleşmesi ve hizmet
bedellerinin ödenme esaslarının Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle
düzenleneceği;
-Altıncı maddesinde, yapı denetim kuruluşunun görevden ayrılması
veya mimar ve/veya mühendislerinden birinin, herhangi bir sebeple yapı ile
ilişkisinin kesilmesi halinde yapı denetim kuruluşunun durumu gerekçeleri ile
birlikte en geç üç iş günü içinde yazılı olarak Bakanlığa ve ilgili idareye
bildireceği, aksi takdirde kanuni sorumluluktan kurtulamayacağı, bu durumda
yapı sahibince yeniden yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe veya yapı
denetim kuruluşunca, ayrılan mimar ve/veya mühendislerin yerine yenisi işe
başlatılmadıkça ilgili idarece yapının devamına izin verilmeyeceği,
belirtilmiştir.
Yasa'nın Genel Gerekçesinde;
"Yeryüzünün en aktif deprem kuşaklarından birisinin
içerisinde bulunan toprakların % 96'sı farklı oranlarda deprem tehlikesine
sahip olan ve nüfusunun % 98'i bu bölgelerde yaşayan ülkemizde, uzun yıllardır
yürürlükte olan imar ve afetler mevzuatındaki çeşitli hükümlere rağmen
uygulamada etkili bir yapı denetiminin sağlanamadığı açık bir gerçektir.
Ülkemizde son 20 yıl içerisinde meydana gelen depremlerden sonra bu durumun
olumsuz sonuçları açıklıkla görülmüş olmasına karşın, bu güne kadar yapı
denetimi konusunda olumlu bir gelişme sağlanamamış, aksine hızlı nüfus artışı
ve göçler, denetimsiz şehirleşme ve sanayileşme, yoğun kaçak yapılaşma ve sık
sık başvurulan imar afları ülkemizdeki deprem ve diğer afet risklerini her
geçen gün daha da artırmıştır.
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan depremler
sonrasında meydana gelen can ve mal kayıpları, denetimsiz yerleşme ve
yapılaşmaların yol açabilecekleri zararları bütün açıklığı ile yeniden gözler
önüne sermiştir.
Ülkemizde yerleşme ve yapılaşmalara, 3194 sayılı İmar Kanunu ve
ilgili yönetmelik hükümleri ile getirilen denetime ilgili idarelerce
uyulmadığı, yapılan araştırmalarda proje denetimi aşamasında dahi projelerin %
91'inde tasarım, hesap ve çizim hataları olduğu, uygulamanın ise hiç denetlenmediği
ve şantiyelerin % 90'ında yönetmelik ve standartlara aykırı beton döküldüğü ve
beton mukavemet değerlerinin projesinde öngörülenden ortalama olarak % 40 daha
az olduğu tesbit edilmiştir.
Bu araştırmalar ve yaşanan son depremler, 3194 sayılı Kanunda
yapım işlerinde rol alan teknik uygulama sorumlusunun (fenni mesul); yapı
projelerini ve uygulamalarını denetlemekle sorumlu olan belediyeler ve
valiliklerin; uygulamayı hiç denetleyemediklerini bütün çıplaklığı ile ortaya
koymuştur.
Ülkemizdeki yapı denetim sistemi ve yapım aşamasında görev alan
fenni mesullerin sorumluluklarını yeniden düzenlemek ve kağıt üzerinde
denetlenmiş gibi görülen, ancak hemen hemen hiç denetlenmeyen yapıların
teknik uygulama sorumlusu fenni mesullere verilecek cezalar ile ilgili yeni bir
kanuni düzenleme getirmek zorunda olmuştur. Bu amaçla; 3.2.2000 tarihli ve 595
sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe konulmuş,
ancak, mezkûr Kanun Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesi'nce 24.5.2001 tarihli
ve E. 2001/35, K:2001/90 sayılı kararıyla iptal edilerek yürürlüğü durdurulmuş
ve yapı denetimi konusunda mevzuatımızda bir boşluk meydana gelmiştir.
Bu boşluğu doldurmak amacıyla, sağlam yapılar yaparak muhtemel
afetlerde can ve mal güvenliğini sağlamak, yapıların; imar planına, fen, sanat
ve sağlık kurallarına ve standartlara uygun, kaliteli yapılması için denetimine
ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere bu kanun tasarısı hazırlanmıştır."
denilmektedir.
Anayasa'nın 127. maddesinin birinci fıkrasında, mahalli idarelerin
mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere oluşturulan kamu tüzelkişileri
olduğu, ikinci fıkrasında, kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin, yerinden
yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği; beşinci fıkrasında ise,
merkezi idarenin, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin
sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi
karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari
vesayet yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir.
Maddede belirtilen yerinden yönetim ilkesi yerel yönetimlerin
özerkliğini vurgulamakta, mahalli müşterek ihtiyaç kavramı da herhangi bir
yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi, aile, zümre ya da
sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli
durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve güncelleştirdiği, özünde yerel ve
kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak ihtiyaç ve beklentileri ifade
etmektedir.
İmar kolluğu 3194 sayılı İmar Yasası ile yerel yönetimlerin görev
ve yetki alanında kabul edilerek özel idari kolluk şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu kurallarla, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda yer alan fenni
mesul müessesesinin yerine tüzelkişiliğe sahip "yapı denetim
kuruluşları" ikame edilmektedir. Bu kuruluşlar merkezi yönetimden
aldıkları izin belgesi ile faaliyet gösterecekler, faaliyetleri merkezi yönetim
tarafından denetlenecektir. Kamu güvenliği ve kamu yararı amacıyla yapılan bu
düzenleme ile yapı denetim kuruluşlarına yerel yönetimlerin yerine geçme ve
karar alma yetkisi verilmemiş, mahalli nitelikteki müşterek ihtiyaçların
karşılanması için teknik destek sağlanmış, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda var olan
yapı denetim yetkileri de kaldırılmamıştır.
Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrasında, Devletin, kamu
iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına
göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yerine
getirileceği belirtilmiştir.
İmar kolluğu faaliyetleri içinde yer alan ve yapı ruhsatı verme,
vermeme ya da yapıyı durdurma, yıkma işlemleri yerel yönetimlerin yetkisinde
olup, dava konusu düzenlemeyle yapı denetim kuruluşlarına idari işlem yapma
yetkisi verilmiş değildir. Başka bir anlatımla, yapı denetim kuruluşları, kamu
gücü kullanmadan teknik inceleme yapmak ve bu konuda ilgili yerlere rapor,
görüş ve bilgi vermekle görevlendirilmişlerdir.
Buna göre, yapı denetim kuruluşlarının hizmetleri Devletin genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu asli ve sürekli görevler
arasında bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 127. ve
128. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Nurettin TURAN ile Fulya KANTARCIOĞLU
bu görüşe katılmamışlardır.
B- Yasanın 11. Maddesinin İncelenmesi
Maddede, yasanın uygulanmasına hangi illerden başlanacağı, bu
illerin genişletilmesi ve daraltılmasına Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar
Kurulunun yetkili olduğu belirtilmiştir.
Maddenin gerekçesinde, "Madde ile, bu Kanunun öngördüğü
idari düzenlemelerin ülke düzeyinde kısa sürede gerçekleştirilmesinin zorluğu
nedeniyle, doğal afet riski yüksek ve hızlı şehirleşmenin etkisi altındaki
illerden başlayarak, uygulamanın yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır"
denilmektedir.
Dava dilekçesinde, deprem gibi hayati önem taşıyan bir konuda
yasayla öngörülen önlemlerin ülke çapında uygulamaya konmamasının Anayasa'nın
10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılığı ileri sürülmüştür.
Hukukun temel ilkeleri arasında yer alan "yasa önünde eşitlik
ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile
eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa
karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutularsa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
4708 sayılı Yasa ülke genelinde uygulanmak üzere çıkarılmakla
birlikte uygulamanın yüksek deprem riski ve hızlı şehirleşme gözetilerek 19
pilot il'den başlatılmasında Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığından söz
edilemez. İptal isteminin reddi gerekir.
Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Nurettin TURAN ile Fulya KANTARCIOĞLU
bu görüşe katılmamışlardır.
C- Yasa'nın 13. Maddesinin (a) Fıkrasının İncelenmesi
Maddede "3.2.2000 tarihli ve 595 sayılı Yapı Denetim Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır." denilmektedir.
Dava dilekçesinde, 595 sayılı KHK'nin Anayasa Mahkemesi'nce iptal
edildiği, yasama organının iptal edildiğini bildiği kural üzerine etki
doğuracak işlemde bulunamayacağı, iptal kararının yürürlüğe girmemesinin bu
sonucu ortadan kaldırmayacağı, Anayasa'nın 87. maddesindeki yürürlükten
kaldırma yetkisinin hukuken mevcut olan tasarruflar için sözkonusu olabileceği,
bu nedenle kuralın Anayasa'nın 87. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri
sürülmüştür.
595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin
yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin karar 26.5.2001 günlü 24413 sayılı,
gerekçeli iptal kararı ise, 17.1.2002 gün ve 24643 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanmış, böylece 29.6.2001 günlü 4708 sayılı Yasa ile gerekçeli iptal
kararı yayınlanmadan söz konusu KHK yürürlükten kaldırılmıştır.
Anayasa'nın 153. maddesine göre, iptal edilen yasa kurallarının
Resmi Gazete'de yayımlandığı ya da iptal kararları yürürlüklerinin ertelendiği
durumlarda bu tarihte yürürlükten kalkacağı kuşkusuzdur. İptal kararının Resmi
Gazete'de yayımlanmasından önce duyulması ya da öğrenilmesi bu sonucu
değiştirmez.
Bu nedenle, iptal kararı yayımlanmadan KHK'nin yürürlükten
kaldırılması Anayasa'nın 87. ve 153.maddelerine aykırılık oluşturmaz. İptal
isteminin reddi gerekir.
V- YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİ
29.6.2001 günlü, 4708 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında
Kanun"nun 2., 4., 5., 6. ve 11.maddelerinin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE, 26.6.2002 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- SONUÇ
29.6.2001 günlü, 4708 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında
Kanun"un;
A- 2., 4., 5., 6. ve 11. maddelerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Nurettin TURAN ile Fulya
KANTARCIOĞLU'nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- 13. maddesinin (a) fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
26.6.2002 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Mustafa BUMİN
|
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
|
Üye
Samia AKBULUT
|
|
|
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Nurettin TURAN
|
|
|
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ertuğrul ERSOY
|
Üye
Tülay TUĞCU
|
|
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Enis TUNGA
|
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
29.6.2001 günlü, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un dava
konusu 2. maddesiyle "yapı denetim kuruluşları" ve
"görevleri" düzenlenmekte, bu kanun kapsamına giren her türlü yapı,
tüzel kişiliğe sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine bağlı tutulmaktadır.
Yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama
projelerini ve hesaplarını kontrol ederek ilgili idareye uygunluk görüşü
bildirmek; yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını
denetlemek; yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalâtın proje, teknik
şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek; malzemeler ve imalâtla
ilgili deneyleri yaptırmak; yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak kısmen
veya tamamen bitirildiğine dair ilgili idareye rapor vermek; zemin, malzeme ve
imalâta ilişkin deneyleri şartname ve standartlara uygun olarak laboratuarlarda
yaptırmak yapı denetim kuruluşlarının görevleri arasında sayılmıştır.
Yapı denetimi, idarenin yaptırım gücüne dayanarak yürüttüğü kolluk
faaliyetleri içinde yer almaktadır. Ruhsat ise yapılan denetimin, mevzuata
uygun olduğunu gösteren bir izin belgesidir. Bu nedenle ruhsatın denetimden
ayrı düşünülmesine olanak yoktur.
Anayasa'nın 128. maddesi uyarınca, devletin, kamu iktisadi
teşebbüsleri ile diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmesi gerekmektedir.
İdare, kolluk faaliyetleri arasında yer alması nedeniyle yapı
denetimi ve bunun sonucu olan ruhsat verme yetkisini özel kişilere
devredemeyeceğinden devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
olduğu bu kamu hizmetini, ancak memurlar ve diğer kamu hizmetlileri eliyle
görebilir.
Dava konusu düzenlemeyle İdare'nin 3194 sayılı İmar Yasası'na göre
kullandığı yapı denetim yetkisi kaldırılmamış ise de yalnız memurlar ve diğer
kamu görevlileri eliyle yürütülebilecek bir hizmetin özel kişilerce de
görülmesine olanak tanınması, Anayasa'ya aykırılığını kabulü için yeterlidir.
Kaldı ki, yapı denetimine ilişkin özel kurallar getiren dava konusu
düzenlemeden sonra, imar konusunda genel hükümler içeren İmar Yasasının ilgili
kurallarının zımnen yürürlükten kaldırılıp kaldırılmadıkları da tartışmaya açıktır.
Öte yandan, Anayasa'nın 47. maddesine göre bir hizmetin
"özelleştirme"ye konu olabilmesi için 128. maddesi kapsamından
çıkarılmış olması gerekir. İdarenin yapının inşaası ve kullanımıyla ilgili
"ruhsat" adı altında kullandığı izin yetkisini elinde bulundururken
bu iznin dayanağını oluşturan denetim yetkisini tümüyle özel kişilere
devretmesi veya onlarla paylaşması olanaklı değildir.
Yapı denetim kuruluşları ve görevleriyle ilgili kuralları bir
bütünlük oluşturduğundan Yasa'nın 2. maddesiyle getirilen düzenlemeye ilişkin
yukarıdaki değerlendirmenin, onun devamı niteliğinde olan yapı denetim
komisyonunu ve görevlerini belirleyen 4. maddesi, yapı denetim kuruluşu ile
mimar ve mühendislerinin yapı ile ilişkisinin kesilmesine ilişkin 6. maddesi ve
kanunun uygulanacağı illeri gösteren 11. maddesi için de geçerli olacağı
kuşkusuzdur.
Yasa'nın 5. maddesi de yapı denetimiyle ilgili yeni düzenlemenin
bir parçası olarak incelenen diğer maddeler gibi Anayasa'nın 128. maddesi ile
bağdaşmamaktadır. Ancak bu maddenin yapı denetimi hizmet sözleşmeleriyle ilgili
olması ve bu konuda sınırlama getirmesi Anayasa'nın sözleşme özgürlüğünü
düzenleyen 48. maddesiyle temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin 13.
maddesi yönünden de incelenmesini zorunlu kılmaktadır.
Yasa'nın 5. maddesinde, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu
arasında yapılacağı belirtilen yapı hizmet sözleşmelerinde, gösterilmesi gereken
yapı denetimi asgari hizmet bedelinin, yapı yaklaşık maliyetinin % 3'ü olması
öngörülmüş, böylece sözleşme özgürlüğüne bir sınır getirilmiştir.
Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde, belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmektedir. Bu durumda
temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması bunların ilgili maddelerinde bir
sınırlama nedeni gösterilmesine bağlıdır. Anayasa'nın sözleşme özgürlüğünü
düzenleyen 48. maddesinde ise herhangi bir sınırlama nedeni yer almadığından
sözleşme özgürlüğüne tarafların serbest iradeleri dışında yasayla müdahale
edilmesi Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Yasa'nın 2., 4., 5., 6. ve 11. maddelerinin
Anayasa'ya aykırı olduğu kanısıyla çoğunluk gerekçesine katılmıyoruz.
|
|
Başkan
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
Üye
Nurettin TURAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|