"...
I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
İptal ve yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava
dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:
" I. GENEL AÇIKLAMALAR
Yüksek malûmları olduğu üzere:
1) Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini belirleyen
Anayasa'nın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi kanunların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya şekil ve esas yönünden
uygunluğunu denetler.
2) TBMM kararları, Anayasa'da sayılan (dokunulmazlığın
kaldırılması, milletvekili üyeliğinin düşmesi kararları gibi) istisnalar
dışında kural olarak Anayasa Mahkemesi'nin denetim kapsamı dışında kalmakta ise
de, Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında belirtildiği gibi TBMM'nin İçtüzük
hükmü niteliğindeki ya da içtüzük hüküm ve etkisindeki kararların Anayasal
denetime tabi tutulması gerekmektedir.
3) TBMM kararının niteliği, değeri ve etkisi üzerinde durmadan
Anayasal denetimin dışında kaldığının kabul edilmesi, İçtüzük hükmü etkisi
doğuran TBMM kararlarının Anayasal yargı denetiminden kaçırılması neticesini
doğurur.
4) Önemle vurgulamak gerekir ki bir yasama metnine verilen isim o
metnin Anayasal yargı denetimine tabi olup olmayacağı konusunda tek ve yeterli
ölçü değildir. Bu yasama metninin kapsamının ve özünün gözönünde bulundurulması
gerekir. İncelenen Meclis kararı, ihdasî nitelikte yeni bir düzenleme içeriyor
ya da mevcut İçtüzük hükümlerini değişikliğe uğratıyorsa bu Anayasal denetim
kapsamına giriyor demektir. İsmi, Meclis kararı da olsa bir İçtüzük değerinde,
niteliğinde ve etkisinde olduğundan denetim konusu yapılması gerekir.
5) Çünkü, Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında vurgulandığı
gibi; "İçtüzüğün bir kuralını değiştirme ya da İçtüzüğe yeni bir kural
koyma niteliğinde olan TBMM uygulamaları ve kararları, İçtüzük kuralı
sayılır." (Any.Mah.Kararı, T.14.5.1996, E.1996/21, K.1996/15; AMKD, S.32,
C.2, s.721).
6) Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında belirtildiği gibi;
"...yasama organınca Anayasa'da öngörülenlerden başka isimler altında ve
başka yöntemler uygulanarak oluşturulan yasama işlemlerinin Anayasa
Mahkemesi'nin denetimine bağlı olup olmadığının saptanmasında bu işlemlerin
nitelik ve içeriklerinin gözetileceği açıktır. Bu nitelikteki bir işlemin
denetiminin Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına girip girmediği belirlenirken,
meydana getirilen metnin oluşturulmasında uygulanan yöntem kadar içeriğinin
niteliği üzerinde durulması, değer ve etkisinin ortaya konulması ve bu metnin
denetime bağlı tutulan işlemlerle eşdeğerde ve etkinlikte ise denetiminin
yapılması zorunludur.
Anayasa Mahkemesi, öteden beri konuyu bu yönden değerlendirmiştir.
Nitekim 27.2.1968 günlü, Esas 1967/6, Karar 1968/9 sayılı kararla adı
"içtüzük değiştirilmesi" olmadığı ve içtüzüklerin değiştirilmesindeki
yöntemler uygulanmadığı halde, değer ve etki bakımından birer İçtüzük
düzenlemesi niteliğinde olan Millet Meclisi kararlarının denetim alanına
gireceği kabul edilmiştir." (T.14.5.1996, E.1996/21, K.1996/15; AMKD,
S.32, C.2, s.721.)
7) Bu açıklamalardan sonra belirtelim ki Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin 10.10.2001 tarih ve 722 sayılı kararı, 12 Ekim 2001 tarih ve 24551
sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
8) Hemen belirtelim ki bu karar "İçtüzük değişikliği"
niteliğindedir. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında vurgulandığı gibi;
"İçtüzüğün bir kuralını değiştirme ya da İçtüzüğe yeni bir
kural koyma niteliğinde olan TBMM uygulamaları ve kararları, İçtüzük kuralı
sayılır. (T.14.5.1996, E. 1996/21, K.1996/15, AMKD, S.32, C.2, s.21)
9) Şunu da belirtelim ki; 722 sayılı Karar'ın mahiyeti, 1990
yılında Anayasa Mahkemesi'nin huzuruna getirilen 12.8.1990 tarih ve 107 sayılı
Karar ile 05.9.1990 tarih ve 108 sayılı Karar'ın mahiyetinden tamamen
farklıdır.
Zira 107 ve 108 sayılı Kararlar "somut bir olay"
karşısında "Körfez Krizi" sebebiyle "içe dönük" bir şekilde
"savunma amaçlı" olarak alınmıştır.
Nitekim,
- 107 sayılı Karar "Ülkemize bir tecavüz vukuu halinde derhal
mukabele edilmesi maksadına münhasır olarak"
- 108 sayılı Karar ise "Ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı
güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak... üzere" alınmıştır.
722 sayılı Karar ise bütünüyle "dışa dönük"tür.
10) Bu ve benzeri birçok sebepten dolayı, 10.10.2001 tarih ve 722
sayılı Karar'ın iptali gerekmektedir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi, daha önce, yine Anayasa'nın 92.
maddesine dayanılarak alınan bir Meclis kararını, "Ülkemizde
Konuşlandırılan Çokuluslu Gücün Görev Süresinin Uzatılmasına İlişkin"
28.3.1996 tarih ve 409 Sayılı Kararı iptal etmiştir.
"Yeni bir İçtüzük kuralı niteliğinde olan 28.3.1996 günlü,
409 sayılı "Ülkemizde Konuşlandırılan Çokuluslu Gücün Görev Süresinin
Uzatılmasına İlişkin" TBMM kararının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE,... karar verildi." (Any.Mah.Kararı T.14.5.1996, E. 1996/21,
K.1996/15, AMKD, S.32, C.2. s.724)
II. İPTAL SEBEPLERİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 10.10.2001 tarih ve 722 sayılı
Kararın son fıkrası Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 129. ve 130.
maddelerini eylemli ve Anayasa'ya aykırı olarak değiştirmiştir.
Bilindiği gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün,
"Silahlı Kuvvet gönderilmesi veya kabulü" başlığını taşıyan 130.
maddesi aynen şöyledir:
"Madde 130.- Anayasanın 92 nci maddesinin birinci fıkrası
gereğince, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya
yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulundurulmasına, belli bir süre için,
Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisince izin
verilir. Bu kararı Cumhurbaşkanı uygular."
722 sayılı Karar'ın dava konusu olan son fıkrası ise aynen
şöyledir :
"Bu nedenle ve bu bağlamda, Hükümet, Anayasanın 92 nci ve 117
nci maddeleri uyarınca, gereği, kapsamı, sınırı, zamanı ve süresi Hükümetçe
belirlenmek üzere, terörizme karşı başlatılan sürekli özgürlük harekatı ve
devamının icrası kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesi, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Türkiye'de bulunması ve
Hükümetçe verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde bu kuvvetlerin
kullanılması için, Hükümete izin verilmesi, Genel Kurulun 10/10/2001 tarihli
5'inci Birleşiminde kararlaştırılmıştır."
Hemen ilk bakışta fark edileceği gibi 722 sayılı Karar, TBMM
İçtüzüğü'nün 130. maddesini, birçok bakımdan "eylemli" ve Anayasaya
aykırı olarak değiştirmiştir. Şöyle ki:
A) 722 sayılı Karar, İçtüzüğün 130. maddesini, Anayasa'ya aykırı
olarak "yetki" bakımından değiştirmiştir :
722 sayılı Karar, Anayasa'ya aykırı eylemli İçtüzük değişikliği
ile hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisini hem de Cumhurbaşkanı'nın
yetkisini ihlâl etmiştir. İçtüzüğün eylemli olarak değiştirilen 130. maddesine
göre;
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine
veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nce izin verilir. Bu kararı Cumhurbaşkanı uygular."
Bu "izin verme yetkisi", sadece ve sadece Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne ait olan "münhasır" bir yetkidir.
722 sayılı Karara göre ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesi veya yabancı kuvvetlerin Türkiye'de konuşlandırılması
yetkisi, belirsiz bir süre için, bütünüyle Bakanlar Kurulu'na devredilmiştir.
Bu devir, tam anlamıyla bir "yetki devri"dir.
Yukarıda bahsolunduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına
izin verme yetkisi, Anayasa'nın 92/1. maddesine göre, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne ait olan "münhasır" bir yetkidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin bu yetkiyi "devir yetkisi" yoktur. Söz konusu yetkinin
devredilmesi, Anayasa'nın hem 92/1. maddesine hem de 6. maddesinin son
cümlesine yani "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." diyen hükmüne açıkça aykırı olur.
Öte yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin
Türkiye'de bulunmasına izin verilmesi halinde, bu kararı uygulama yetkisi
İçtüzüğe göre, Cumhurbaşkanına aittir.
722 sayılı Karar ise, "gereği, kapsamı, sınırı, zamanı ve
süresi Hükümetçe belirlenmek üzere.... Hükümetçe verilecek izin ve belirlenecek
esaslar çerçevesinde..." demek suretiyle, Cumhurbaşkanının yetkisini
Hükümete vermektedir.
Bu da eylemli bir İçtüzük değişikliğidir. Bu değişiklik,
Cumhurbaşkanının yetkileri bakımından Anayasa'nın hem 92/2. maddesine hem de
104. maddesinin "Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar
vermek" diyen "b/7" hükmüne açıkça aykırıdır.
B) 722 sayılı Karar, İçtüzüğün 130. maddesindeki "belli bir
süre için" kavramını eylemli olarak değiştirmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 130. maddesine göre;
"Anayasa'nın 92 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı
silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına 'belli bir süre için',... Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nce izin verilir."
722 sayılı Karara göre ise Anayasa'nın 92 nci maddesinin birinci
fıkrası gereğince, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi
veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için artık Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin izin vermesine gerek yoktur. Çünkü;
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yetkisini Hükümete süresiz olarak
devretmiştir.
Bundan böyle,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmen ve fiilen savaşa dahil
olduğu bir dönemde, Türk Hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bilgisi
dışında Türk Silahlı Kuvvetlerini yabancı ülkelere gönderebilecek, yabancı silahlı
kuvvetleri ise Türkiye'de konuşlandırabilecektir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden,
- Kaç asker,
- Ne zaman,
- Ne kadarlık bir süre için,
- Hangi ülkelere,
gönderilecektir'
Bunların cevaplarını tahmin etmek bile mümkün değildir.
Aynen bunlar gibi;
- Hangi yabancı ülke silahlı kuvvetleri,
- Ne miktarda,
- Türkiye'nin neresinde,
- Ne zaman,
- Ne kadarlık bir süre için,
konuşlanacaktır'
Bu soruların da cevaplarını tahmin etmek mümkün değildir.
Hiç kuşku yoktur ki 722 sayılı Karar'ın son fıkrasına dayanan (bu
tür) uygulamaların tamamı Anayasa'nın 92/1. maddesinin hem lafzına (sözüne) hem
de ruhuna (özüne) aykırı düşecektir.
Çünkü 722 sayılı Kararın son fıkrası, Anayasa'nın 92/1. maddesinin
hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır.
a.
722 sayılı Karar, Anayasa'nın 92/1. maddesinin lafzına aykırıdır.
722 sayılı Karar'ın, "lafız bakımından" Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'ne aykırı olan hükümleri aynı zamanda Anayasa'nın 92/1.
maddesine de aykırıdır. Çünkü İçtüzük'ün 130. maddesi Anayasa'nın 92/1.
maddesiyle uyumludur. Bu uyum sebebiyledir ki İçtüzüğün 130. maddesine aykırı
olan bir düzenleme, doğal olarak Anayasa'nın 92/1. maddesine de aykırı
düşecektir.
b) 722 sayılı Karar, Anayasa'nın 92/1. maddesinin ruhuna
aykırıdır.
Anayasa'nın 92/1. maddesi 1961 Anayasası'nın 66. maddesinden aynen
alınmıştır.
Anılan (66.) madde, 1961 Anayasası'na çok büyük acı tecrübelerin
sonucu olarak girmiştir.
Söz konusu madde Temsilciler Meclisi'nde görüşülürken, Fahri BELEN
isimli üye aynen şöyle demiştir :
"Muhterem arkadaşlar; tasarının bu maddesi, yasama hayatımıza
bir yenilik daha getirmiştir. Bu bakımdan sayın komisyona teşekkürlerimi
sunarım.
Bu maddeye göre yabancı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesi yahut Türk
kuvvetlerinin yabancı ülkelere gitmesi Büyük Millet Meclisi'nin iznine tabi
olacaktır. Belki diğer Anayasalarda mevcut olmayan bir hükmün, maddede yer
alması bizde çok lüzumludur, arkadaşlar.
Yüksek malumunuz olduğu üzere, Birinci Cihan Harbinden evvel
Almanya ile yapılan ittifak ne Meclisin, ne Padişahın ve ne de kabine
ekseriyetinin malumatı olmadan, dört kişi tarafından imzalanmıştır.
Sonra arkadaşlar bizi harbe sürükleyen Sivastopol baskını için iki
Nazır karar vermiş, diğerlerinin hiçbir malumatı yoktur.
Arkadaşlar, Kore muharebesi milli tarihimize şerefli sayfalar
eklemiştir... fakat bu kararın ne şekilde verildiğini biliyor musunuz'
Yalova'da Reisicumhur, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı karar vermişlerdir.
Tatbikat için de Genelkurmaya gerekli emirler verilmiştir. Usulen Bakanlar Kurulundan
karar alınması için, 3-4 gün sonra Bakanlar Kurulu toplanmıştır, Bakanlar
Kurulundan usulen karar alınması, uysal arkadaşları iştirak ettirmek suretiyle
temin edilmiş, bendeniz ve Sayın Nihat Reşat Belger bu toplantıya davet
edilmemiştir. Ondan sonra da Meclis tasdik etmiştir.
Arkadaşlar, karar yerindedir, fakat usul, tatbik edilen şekil
hatalıdır. Artık milletlerin mukadderatı birkaç kişinin hata ve sevabına
bırakılamaz. Bu bakımdan bu maddeyi büyük bir memnuniyetle karşılıyorum."
(Av Kazım ÖZTÜRK, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, C.2, Ankara, 1966, s.2315).
Yine Temsilciler Meclisi'nde Emin Soysal isimli üye ise, konunun
öneminden dolayı "milletlerarası hukuk kuralları uyarınca savaş hali
ilanına Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların veya
milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında" hükmünün,
hükümetler tarafından istismar edileceği endişesiyle maddeden çıkarılmasını
önermiştir. Emin Soysal şöyle demiştir:
"Muhterem arkadaşlar, bundan evvelki Anayasada bu husus
sadece sulh akdi ve harb ilanı şeklinde ifade edilmiştir. Komisyonun bu yeni
tasarıda Türk Devletini son derece ... nazik bir vaziyette bıraktığına kaniim.
Buradaki "Milletlerarası hukuk kuralları uyarınca savaş hali ilanına
Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların veya milletlerarası
nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında ibaresini bendeniz zait
buluyorum. ...
Onun için yüksek dikkatinizi çekerim, bu maddenin bu fıkrasının
çıkmasında milli menfaatimiz bakımından fayda olduğuna kaniim. Bu hususta da
bir önerge veriyorum.
Bir Hükümet gelir, .... böyle bir fıkradan istifade ederek çeşitli
kararlar verirse tehlikeli duruma sürükler milleti! Kore'ye asker gönderilmesi
oldu...Meclisin de haberi yoktu. Büyük Millet Meclisi tedbirlerini almadan dört
kişinin kararıyla milletlerarası nezaket kuralları bakımından asker göndermek
milleti tehlikeye harb içine sürükler. Bu olmaz. Tarihi olaylar, geçmişteki
felaketler bize ders olması gereken hakikatlerdir." (Öztürk, ss.2316-2317)
Temsilciler Meclis'i üyelerinden yine Emin Soysal, 66. madde
üzerindeki konuşmasını şöyle sürdürmüştür :
"...bendeniz Mecliste endişe yaratmak değil, geçmişteki acı
tecrübelerin ışığı altında Türk Devletinin inisiyatifini yarı yarıya azaltan
bir şeyin önlenmesi ve inisiyatifin millette ve Mecliste olması için teklif
ediyorum. Yoksa Meclisi endişeye düşürmek için değil. Geçmişteki endişelerin
ışığı altında konuşuyorum. Bu milleti birdenbire kimsenin haberi olmadan
Kore'ye sevk ettiklerini unuttuk mu' Birinci Cihan Harbi bu milletin,
padişahın, Meclisin haberi olmadan ilan edilmiştir. Bu milletin coğrafi durumu
hiçbir millete benzemez. Bunu bilmek lazım. Her vaziyette ne olursa olsun
silahlı kuvvetleri kullanmak ve harb ilan etmek hallerinde behemehal bu
Meclisin .... kararına bağlanmalıdır." (Öztürk, s.2321)
Öneminden dolayı tekraren belirtelim ki 1961 Anayasası'nın 66.
maddesi 1982 Anayasası'na 92/1. madde olarak aynen alınmıştır. Dolayısıyla,
1961 Anayasası'nın 66. maddesi görüşülürken belirtilen gerekçe ve endişeler
bugün için de geçerlidir.
İlaveten belirtelim ki bugün harabeye dönüşen Afganistanı, bu
duruma düşüren, ülkesinde uzun süre yabancı silahlı kuvvetler bulunduran,
"kukla" Afgan Hükümetleridir.
Kısaca, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 10.10.2001 tarih ve 722
sayılı Kararı'nın son fıkrası, Anayasa'nın 92. maddesinin hem lafzına hem de
ruhuna aykırıdır; iptali gerekir.
Öte yandan hükümetler çeşitli sebeplerden dolayı örneğin iktisadi,
mali, ideolojik veya askeri sebeplerle yabancı güçlerin etkisinde kalabilir,
onların kontrolüne de girebilir. Ve hatta bir kısım yöneticiler, kişisel çıkarlarını
ulusal menfaatlerin üzerinde görerek düşmanla işbirliği dahi yapabilir. Nitekim
tarihte bunun örnekleri çok görülmüştür.
İnsanlık tarihinin yaşadığı bu acı tecrübelerden dolayıdır ki
Cumhuriyet Anayasalarımızın tümünde, savaş ilanı ve Silahlı Kuvvetler'in
kullanılmasına karar verme yetkisi TBMM'ne verilmiştir. 1924 Anayasası da 26.
maddesinde savaş ilanını TBMM'nin "bizzat kendi ifa ettiği" görevler
arasında saymıştır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışına gönderilmesi yetkisiyle
donatılan hükümet(ler) çeşitli baskı ve nedenlerle Türkiye'yi, bir "oldu
bitti" ile savaşa dahi sokabilir.
Nitekim, ajanslardan öğrendiğimize göre şu an Afganistan ile savaş
halinde olan Amerika Birleşik Devletleri'nin yanında yer almak üzere, askeri
birliklerimiz cepheye intikal etmiş durumdadır.
Savaşan devletlerden birinin yanında yer alarak, cepheye asker
göndermek "fiilen savaş ilan etmek" demektir.
Bu durum, 10.10.2001 tarih ve 722 sayılı Karara dayanılarak icra
edildiğine göre, TBMM İçtüzüğü'nün 129. maddesinin birinci fıkrası
"eylemli ve Anayasaya aykırı" olarak değiştirildiği anlamına
gelmektedir.
Bilindiği gibi İçtüzüğün, "Savaş hali ilanı" başlığını
taşıyan 129. maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir:
"MADDE 129- Anayasanın 92 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince,
yabancı bir devlete karşı veyahut belli bir devleti hedef tutmayıp Türkiye için
savaş hukukunun yürürlüğe girmesini gerektiren hallerde savaş hali ilanına,
Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisince karar
verilir. Bu kararı Cumhurbaşkanı uygular."
Hükümet'in eylemli olarak savaş ilanına dayanak teşkil eden ve
Meclis İçtüzüğü'nün 129/1. maddesini "eylemli" olarak değiştiren 722
sayılı Karar, Anayasa'nın, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve
yetkileri"ni düzenleyen 87. maddesinin "savaş ilanına karar
vermek" hükmüne aykırıdır.
Kısaca;
Anayasa'nın 92'nci maddesine göre Hükümete yetki verilmesine dair
işlemlerin hukuki çerçevesi hem Anayasa hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü tarafından kesin olarak çizilmiştir. Bu sınırın aşılması, tıpkı 722
sayılı karar gibi, Anayasaya aykırı olarak "eylemli bir İçtüzük
ihdası" anlamına gelir.
Anayasa'ya aykırı olarak ihdas edilen "eylemli İçtüzük"
değişikliklerinin; Anayasal yargı denetiminin dışında tutulması ve Demokratik
bir hukuk devletinde varlığını sürdürmesi, düşünülemez.
III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA SEBEPLERİ :
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 10.10.2001 tarih ve 722 sayılı
Kararı'nın son fıkrası, Anayasa'nın 6/son, 87., 92. ve 104/b-7 maddelerine
açıkça aykırıdır.
2) Söz konusu karara dayanılarak. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir
bölümü yabancı ülkelere gönderilmiştir.
3) 722 sayılı Kararın uygulanmasına devam edilmesi halinde Türkiye
için telafisi imkansız bir çok zararların meydana geleceği gayet açıktır.
4) 722 sayılı Karar hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmeyip
bilahare iptal kararı verildiğinde, iptal kararı, belki bütünüyle etkisiz
kalacaktır.
SONUÇ
Anayasa'nın 92. maddesinin Anayasa'ya giriş sebepleri gerekçeleri,
Meclis müzakere tutanakları ve tarihi süreç açıkça ortaya koymaktadır ki Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin veren bir Meclis kararının Anayasa'ya
uygun olabilmesi için söz konusu kararda;
A- l) Kaç kişi (asker)den oluşan Türk birliğinin,
2) Ne amaçla'
3) Hangi ülkeye veya ülkelere'
4) Ne zaman'
5) Ne kadarlık bir süre için' gönderileceğinin,
B.
1) Hangi ülke veya ülkelerin silahlı kuvvetlerinin'
2) Ne amaçla'
3) Ne kadarlık bir süre için'
Türkiye'de bulundurulacağının, açıkça (somut olarak) belirtilmesi
gerekir.
Halbuki 722 sayılı Karar bu hususlara hiç değinmemiş,
"gereğini", "kapsamını", "sınırını",
"zamanını" ve "süresini" belirleme yetkisini bütünüyle
Hükümete bırakmıştır. Böylece Anayasa'nın;
1) 92. maddesi hükmünü,
2) 87. maddesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve
yetkileri arasında saydığı "savaş ilanına karar vermek" hükmünü,
3) 104. maddesinin "b/7" (Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kullanılmasına karar vermek) hükmünü,
4) 6. maddesinin son cümlesi hükmünü ("Hiçbir kimse veya
organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" diyen
hükmü),
ihlal etmiş, etkisiz kılmıştır.
Bu sebeplerle ve Yüksek Mahkeme'nin re'sen dikkate alacağı diğer
gerekçelerle, TBMM'nin "eylemli İçtüzük değişikliği" niteliğindeki
10.10.2001 tarih ve 722 sayılı "Anayasanın 92 nci ve 117 nci maddeleri
Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine Dair Karar"ının, Anayasa'nın 92., 6.,
87 ve 104. maddelerine açıkça aykırı olan "son fıkrası" hakkında
acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini arz ve talep
ederiz.""