"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Mahkeme'nin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir :
"Sanığa isnad edilen fiil tatil sitesinde bulunan tapulu bahçesinden merciinden izin almaksızın bir fıstık çamını dibinden kesmek diğer fıstık çamını da budamak suretiyle Orman Kanunu'nun 116. maddesine muhalefet etmektir.
Orman Kanunu'nun 116. maddesinde bu Kanunun 1. maddesinde belirtilen orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan sahiplerinin nasıl ve ne şekilde yararlanacakları düzenlenmiş olup bu maddenin 1. fıkrasının A bendinde "... (H) bendindeki hernevi meyveli ağaç ve ağaçcıklarla örtülü yerlerden (fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri hariç) sahipleri her türlü zati ihtiyaçları ve Pazar satışları için hiçbir kayıt ve şarta tabi olmadan kesim ve taşıma yapabilirler
Kesilen ağaçların devlet ormanlarında bulunan ağaç nevilerinden olması halinde bu ağaçlar için bir tutanak düzenlenir, ayrıca damga veya nakliye tezkeresi aranmaz." demekte olup aynı maddenin B bendi "... (F) ve (G) bentlerinde yazılı yerlerden... (H) bendindeki fıstık çamlıkları, palamut meşeliklerinden sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyaçları mahalli orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla tevsik edilmek suretiyle karşılanabilir." demektedir. Orman Kanunu'nun 116. maddesinin son fıkrasına göre "bu maddeye muhalefet edenler O.K. 109. maddesine göre cezalandırılmakla birlikte, emval müsadere olunur". hükmü getirilmiştir. Bu durumda ormansayılmayan tapulu arazisinde ormanlarda tabii olarak yetişen ağaçlar ve fıstık çamları veya palamut meşeleri bulunan bir şahsın idareden izin almaksızın bu arazisinden bu neviden ağaç kesmesinin O.K. 116/B maddesindeki suçu oluşturduğunun kabulü gerekir.Somut olayımızda sanığa isnad edilen fiil ve suç da budur.
Bu suçun oluşumu için sahipli arazide bulunan ormanda yetişen ağaç veya fıstık çamlıkları veya palamut meşeliklerinden Mahalli Orman İdaresine haber verilip ve bir tutanakla tevsik edilmeden kesim yapmak gerekli ve yeterlidir. Bu durumda mülkiyet hakkı kanunla sınırlandırılmış ve bu sınırlandırmaya uymama fiili de müeyyidelendirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 35. maddesi aynen "herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir." demektedir. Buna göre mülkiyet hakkının kanunla sınırlandırılması ancak kamu yararı amacıyla mümkündür. Orman Kanununun 116. maddesinin (B) bendinde yapılan mülkiyet hakkının kullanımının sınırlandırılmasınıngerçekleştirdiği veya gerçekleştirebileceği kamu yararları nelerdir' Bu sorunun cevabı ormanların korunması, yani; kaçak orman evmali oluşturulması, nakledilmesi ve bulundurulmasının önüne geçilmesi ve/veya ülke için varlığı ve korunması önem taşıyan fıstık çamlıkları ve palamut meşeliklerinin korunması olabilir. Madde metnine göre idareye, haber verilme üzerine tutanakla belgelendirme hususunda takdir hakkı verilmediğine göre amacın fıstık çamlıklarını veya palamut meşeliklerini korumak olması mümkün olmadığı gibi, böyle bir amacın bu madde ile gerçekleştirilme imkanı da yoktur. O halde sınırlandırılmanın getiriliş amacı orman kaçakçılığının önlenmesi olarak nazara alınmalıdır. Böyle bir düzenlemenin orman kaçakçılığının önlenmesi amacını gerçekleştirme veya bu amaca hizmet etme imkanı veya şansı var mıdır'
1- Nakliye teskeresiz veya damgasız emval nakletmek veya bulundurmak O.K. 108. maddesi ile müeyyidelendirilmiş olup, bu tür emvallerle yakalanan şahıslar O.K. 116/B maddesinde belirtilen yerlerden bu emvalleri temin ettikleri takdirde bunu kanıtlamak yükü de taşınmazın tapu ve kadastro bilgilerini vermek, kestiğini iddia ettiği yeri ve ağacı göstermek vb. delilleri sunmak yönüyle yakalanan şahıslara düşmektedir. Yakalanan şahıs bu bilgi ve delilleri sunamadığı veya sunduğu bilgi ve delillere göre mülkiyeti altındaki taşınmazdan bu emvallerin temin edildiği ilmen ve fennen saptanamadığı takdirde yakalanan şahsın kaçak emval bulundurmaktan O.K. 108. madde gereği cezalandırılması yoluna gidilmektedir. Bu durumda O.K. 116/B maddesinin uygulanabilmesi yakalanan şahsın emvali tapulu yerinden kestiğini kanıtlamasına bağlı olup bu kanıtlanamadığı takdirde yakalanan şahıs O.K. 108. madde ile, kanıtlandığı takdirde ise O.K. 109. madde ile cezalandırılmakta, eğer yakalanan şahsın bu emvali ormandan kestiği saptanırsa O.K. 91. maddesi gereğince cezalandırılmaktadır. Bu durumda nakliye tezkeresiz ve damgasız emval nakli veya bulundurma durumlarında bu emvalin nereden ve nasıl temin edildiğinin kaynağına inilerek araştırılmasının yasanın gereği olması karşısında O.K. 116/B maddesinin 1. bölümünün orman kaçakçılığının önlenmesinde herhangi bir işlevi bulunmamaktadır. Bu durumda sahipli arazideki ormanda yetişen ağaç nevilerinin veya fıstık çamlarının yahut palamut meşelerinin zati ihtiyaç için idareye başvurup belgelendirmek suretiyle veya bu yola gidilmeksizin kesilmesi halleri orman kaçakçılığının önlenmesi yönünde herhangi bir etki yapmamakta olup bu sınırlandırma kamu yararı oluşturmamakta ve oluşturma imkanına sahipbulunmamaktadır.
Bu düzenleme uygulamada somut olayda da görüldüğü gibi orman görevlilerinin sahipli arazilerde, tatil sitelerinin bahçelerinde kişilerin evlerinin önlerinde yetişmiş veya süs amacıyla yetiştirilmiş ağaçların kontrolünü yapmaları, bunların kesilmesi halinde zabıt düzenlemeleri gibi gereksiz ve orman kaçakçılığının önlenmesi amacıyla ilgisi bulunmayan işlevlere yönelmelerini, bu yolda görev yaparak asli görevleri olan ormanların muhafazasının yeterli mesainin ayrılamaması neticesini doğurduğugibi, izin için başvurular nedeniyle orman idaresinde önemli mesai kayıplarına yol açıp bu kurumun asli görevini gereği gibi yapmasını engellemekte bu neticeleri ile de kendisinden beklenen amacı gerçekleştirecek yönde değil amacın gerçekleşmesini engelleyecek yönde işlev görmektedir.
Bu düzenleme ihtiyaç sahipleri için gereksiz bir külfet ve zaman kaybı oluşturmaktadır. İnsanlarımız yüzyıllardan beri süzülerek gelen mülkiyet duygusu ve uygulamalarının sevki tabiisi ile bu tür bir kısıtlamanın var olabileceğinden şüphe bile duymadan evlerinin, yazlıklarının, apartmanlarının, sitelerinin küçük bahçelerine buldukları çam fidesini dikmekte, bunları gerekli gördükleri gibi budamakta veya zararlı hale geldiklerinde veya kuruduklarında kesmektedirler. Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ama, kanunda halkın vicdanına ve aklına uygun bulunması, en azından öngörülebilir bir yasaklamanın icabettiği hususlarda sınırlama ve yasaklama içermesi gereklidir. Bu düzenlemenin öngörülmesini gerektirir herhangi bir vicdani, akli veya sağduyuya dayalı temeli bulunmadığından yeşili ve ağacı seven yurttaşlar ile devlet arasında sorunlar üretmekten başka herhangi bir işlevi bulunamaz. Üretilen bu sorunlar ağacı ve yeşili seven insanların devletle davalı hale getirilmesi, cezalandırılması, sabıkalı hale getirilmesi gibi önemli cezalara çarptırılması neticesini doğurur ki, insanlar cezalandırılan davranışlardan kaçınma sevkitabiisine sahip olduklarından ve akli davranmanın da gereği bu olduğundan bu düzenlemenin nihai neticesi insanlarınevlerinin önüne, sitelerinin içine veya bahçelerine ağaç dikmemeleri olacaktır. Bu durumun da kamu yararı amacıyla bağdaştığını kabul etmem mümkün değildir. Şehirlerin, ilçe merkezlerinin, tatil merkezlerinin ve benzeri yerlerin çam ve bu aileden olan ormanlarda yetişen ağaçlarla ve fıstık çamlarıyla yeşillendirilmesinin turizme katkı ve çevreyi güzelleştirerek insanlara zevk vermesi yönleriyle çok önemli bir ihtiyaç ve adet haline geldiği bu ağaçların bakım, gerektiğinde budama ve kesimlerinin yapılmasının dikiliş amaçlarının gereği olduğu, bunun orman idaresine haber verilip belgelendirilmesinin mal sahipleri ve idare için altından kalkılması güç gereksiz bir zahmet ve külfet oluşturacağı gibi umulan faydanın bu yöntemle gerçekleşmesine de olanak bulunmadığı gibi, orman idaresine başvurup belge almanın orman kaçakçılığını önlemede herhangi bir katkısının da bulunduğunun da kabul edilemeyeceği açıktır.
Tüm bu nedenlerle Orman Kanununun 116. maddesinin A bendinin 22.5.1987 tarihli 3373 s. K. ile eklenen 2. fıkrasının ve aynı maddenin B bendinin taşınmaz sahiplerinin bu yerlerdeki ağaçlardan kişisel yapacak ve yakacak ihtiyaçlarını karşılamalarını düzenleyen 1. ve 2. cümlelerinin Anayasanın 35. maddesinde aranan kamu yararı amacına uygun olmayan sınırlandırmalarolduklarından iptaline karar verilmesi gerektiği kanaati oluştuğundan dosyanın tasdikli bir suretinin çıkartılarak bu konuda bir karar verilmek üzere Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine, ... karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/75
Karar Sayısı : 1999/10
Karar Günü : 13.4.1999
R.G. Tarih-Sayı :18.04.2000-24024
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 31.8.1956 günlü, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 116. maddesinin (A) bendinin 22.5.1987 günlü, 3373 sayılı Yasa ile eklenen ikinci fıkrasının ve aynı Yasa ile değiştirilen (B) bendinin ilk fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin, Anayasa'nın 35. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
İzinsiz ağaç kesilmesi nedeniyle Orman Kanunu'na muhalefet suçundan açılan kamu davasında, sanığın Anayasa'ya aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varan Mahkeme, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 116. maddesinin (A) bendinin ikinci fıkrası ile (B) bendinin ilk fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
31.8.1956 günlü, 6831 sayılı "Orman Kanunu"nun iptali istenilen kuralları içeren 116. maddesi şöyledir:
"Madde 116- Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaçcıklardan, sahipleri aşağıda yazılı şekillerde faydalanırlar:
A) (Ç) ve (E) bentlerinde yazılı yerlerden, (D) bendindeki şehir mezarlıklarından ve (H) bendindeki her nevi meyvalı ağaç ve ağaçcıklarla örtülü yerlerden (fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri hariç), sahipleri her türlü zati ihtiyaçları ve pazar satışları için hiç bir kayıt ve şarta tabi olmadan kesim ve taşıma yapabilirler.
(Ek: 22/5/1987 - 3373/15 md.) Kesilen ağaçların Devlet Ormanlarında bulunan ağaç nevilerinden olması halinde bu ağaçlar için bir tutanak düzenlenir, ayrıca damga ve nakliye tezkeresi aranmaz.
B) (Değişik: 22/5/1987 - 3373/15 md.) (F) ve (G) bentlerinde yazılı yerlerden, (D) bendinde belirtilen kasaba ve köy hudutları içerisindeki mezarlıklardan, (H) bendindeki fıstık çamlıkları, palamut meşeliklerinden sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyaçları mahalli orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla tevsik edilmek suretiyle karşılanabilir. Bu durumda damga ve nakliye tezkeresi aranmaz. Bu yerlerden sahiplerinin pazar satışları için yapacakları her türlü kesimler, keşif, damga ve nakliye işlemlerine tabidir. Orman idaresinin yapacağı masraflar arazi sahiplerinden peşin olarak tahsil edilir.
Bu hükme aykırı hareket edenler, bu Kanunun 109 uncu maddesine göre cezalandırılmakla beraber emval müsadere olunur."
B- İlgili Yasa Kuralı
6831 sayılı Orman Kanunu'nun ilgili görülen 1. maddesi şöyledir :
"Madde 1- Tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.
Ancak :
A) Sazlıklar;
B) Step nebatlariyle örtülü yerler;
C) Her çeşit dikenlikler;
Ç) Parklar;
D) (Değişik: 23/9/1983 - 2896/1 md.) Şehir mezarlıklarıyla kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan eski (kadim) mezarlıklardaki ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler,
E) Sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda tabii olarak yetişmiyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler;
F) (Değişik: 22/5/1987 - 3373 /1 md.) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgesiyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler,
G) (Değişik: 22/5/1987 - 3373/1 md.) Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler,
H) Sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyvalı ağaç ve ağaççıklar;
İ) (Değişik: 23/9/1983 - 2896/1 md.) Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 9/7/1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar.
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımıyan yerler;
orman sayılmaz."
C- Dayanılan Anayasa Kuralı
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralı şöyledir:
"MADDE 35.- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
D- İlgili Anayasa Kuralı
İlgili görülen Anayasa kuralı şöyledir:
"MADDE 13.- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL ve Fulya KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 30.12.1997 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama sorununun esas inceleme evresinde ele alınmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenen ve ilgili görülen Yasa kuralları ile dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Davada Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Uygulanacak yasa kurallarından amaç, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan yahut tarafların istek ve savunmaları çerçevesinde bir karar vermek için gözönünde bulundurulması gereken kurallardır.
Dava, 6831 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin (H) bendinde sayılan fıstık çamlarının izinsiz kesildiği savıyla davacının cezalandırılmasına ilişkin bulunduğundan 31.8.1956 günlü, 6831 sayılı "Orman Kanunu"nun 3373 sayılı Yasa ile değiştirilen 116. maddesinin (A) bendinin ikinci fıkrası ile (B) bendinin birinci fıkrasının ikinci tümcesi, davada uygulanacak kurallar olmadıklarından, bu kurallara yönelik itirazın başvuran Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, 13.4.1999 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- Sınırlama Sorunu
Dava, fıstık çamlarının izinsiz kesildiği savıyla açıldığından 6831 sayılı "Orman Kanunu"nun 116. maddesinin 3373 sayılı Yasa ile değiştirilen (B) bendinin birinci fıkrasının birinci tümcesine ilişkin esas incelemenin, "Yasa'nın 1. maddesinin (H) bendindeki fıstık çamlıkları" ile sınırlı olarak yapılmasına, 13.4.1999 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
6831 sayılı "Orman Kanunu"nun 2896 sayılı Yasa'yla değiştirilen 116. maddesinde; 1. maddesinde belirtilen orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan, sahiplerinin yararlanma biçim ve esasları düzenlenmiştir. Aynı maddenin, 3373 sayılı Yasa'yla değiştirilen (B) bendinde, "... (H) bendindeki fıstık çamlıklarından ... sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyaçları mahalli orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla tevsik edilmek suretiyle karşılanabilir. ..." denilmektedir. Buna göre, (H) bendindeki sahipli arazide bulunan ve civarın özelliğine göre yetişmiş veya yetiştirilecek (fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri hariç olmak üzere) her nevi meyvalı ağaç ve ağaççıklardan sahiplerinin yapacakları kesimler hiçbir kayıt ve koşula bağlı değildir. Ancak, sahipli arazideki fıstık çamlarının kesiminin orman idaresine haber verilmesi ve bir tutanakla belgelendirilmesi gerekmektedir.
D- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Mahkeme, başvuru kararında, özetle, orman sayılmayan tapulu arazisinde, ormanlarda tabii olarak yetişen ağaçlar ve fıstık çamları veya palamut meşeleri bulunan bir kimsenin, idareden izin almaksızın arazisinden, bu neviden ağaç kesmesinin Orman Kanunu'nun 116/B maddesindeki suçu oluşturacağını, bu ağaçların kesiminin orman idaresine haber verilip belgelendirilmesinin mal sahipleri ve idare için altından kalkılması güç, gereksiz bir zahmet ve külfet olacağını, orman idaresine başvurup belge almanın orman kaçakçılığını önlemede herhangi bir katkısının da olmayacağını, bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın 35. maddesine aykırılık oluşturduğunu ve iptali gerektiğini ileri sürmüştür.
2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa'ya aykırılığı konusunda ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle, konu ile yakın ilgisi gözetilerek, Anayasa'nın 35. maddesiyle birlikte 13. maddesi yönünden de inceleme yapılması gerekli görülmüştür.
6831 sayılı "Orman Kanunu"nun 116. maddesinin 3373 sayılı Yasa ile değiştirilen (B) bendinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde, Yasa'nın 1. maddesinin (H) bendinde belirtilen fıstık çamlarının, sahibinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyacını karşılamak üzere kesilmesi, orman idaresine haber verilmesi ve bir tutanakla belgelendirmesi koşullarına bağlanmıştır. Son fıkrasında da bu hükme aykırı hareket edenlerin, aynı Yasa'nın 109. maddesine göre cezalandırılması ve söz konusu malların da zorla alınması öngörülmüştür.
Anayasa'nın 35. maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Zati yapacak ve yakacak ihtiyacı için veya bu amaçlar dışında herhangi bir nedenle, orman idaresine haber verip tutanak düzenlettirmeden, başka bir deyişle izin almadan kesim yapılmasını suç sayan itiraz konusu kuralın, mülkiyet hakkını sınırladığı kuşkusuzdur.
İtiraz konusu kuralla, fıstık çamlarının kesiminin Orman İdaresinin iznine bağlı tutulması, bu ağaçların ürünü olan çam fıstığının gıda sanayiinde kullanılması, ülkemizde zaten az miktarda bulunan fıstık çamlarının, sahipleri tarafından da olsa gelişigüzel kesilip yokedilmesinin ülke ekonomisi açısından uygun görülmemesi gibi kamu yararına yönelik gerekçelerle açıklanabilir. Öte yandan, bu ağaçların, çevre güzelliğine, iklime ve turizme olumlu katkısı da gözardı edilemez. Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralla, fıstık çamları kesiminin denetim altına alınmasında kamu yararı bulunduğu açıktır. Ancak, maddede öngörülen bu sınırlamanın, kamu yararı amacıyla da olsa hakkın özüne dokunmaması, Anayasa'nın 13. maddesinde sözü edilen demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması zorunludur. Hakkın özüne dokunan düzenlemeler, gerçek anlamda mülkiyet hakkını ortadan kaldırır ve bu bağlamda temel hak ve özgürlüklerle ilgili genel ve özel sınırlamaların ölçüsünü oluşturan demokratik toplum düzeninin gerekleri ile bağdaşmaz.
İtiraz konusu kuralla, orman sayılmayan sahipli yerlerdeki fıstık çamları üzerindeki mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın konusu, bu ağaçları kesmeden önce, yerel orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla belgelendirmektir. Kamu yararı amacıyla getirilen bu sınırlama hakkın kullanılmasını ortadan kaldıran veya önemli ölçüde zorlaştıran bir nitelik taşımadığından demokratik toplum düzeninin gereklerine de aykırılık oluşturmamaktadır. Ayrıca bu düzenleme, Anayasa'nın 169. maddesinde yer alan "Devlet, ormanlarının korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır" kuralıyla da uyumludur. Bu nedenlerle, itiraz konusu hükmün Anayasa'ya aykırı bir yönü yoktur. İtirazın reddi gerekir.
VI- SONUÇ
31.8.1956 günlü, 6831 sayılı "Orman Kanunu"nun 116. maddesinin 3373 sayılı Yasa ile değiştirilen (B) bendinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin, "Yasa'nın 1. maddesinin (H) bendindeki fıstık çamlıkları" yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Güven DİNÇER ile Mustafa BUMİN'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 13.4.1999 gününde karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Lütfi F. TUNCEL
Fulya KANTARCIOĞLU
Mahir Can ILICAK
Rüştü SÖNMEZ
KARŞIOY YAZISI
6831 sayılı Orman Kanunu'nun 116. maddesinin 3373 sayılı Kanunla değiştirilen (B) bendinin birinci tümcesinin iptali için yapılan başvuruyu reddeden karara aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyoruz.
İtiraz konusu kuralla, orman sayılmayan sahipli yerlerde bulunan fıstık çamlarının kesilebilmesi için orman idaresinden izin alınması öngörülmüş; davacının, özel mülkünde bulunan iki adet fıstık çamını izinsiz kestiği gerekçesiyle hakkında suç zaptı düzenlenerek aleyhinde dava açılmıştır.
Anayasa'nın 35. maddesinde, herkesin miras ve mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılacağı belirtilmiştir. MGK Anayasa Komisyonu'nun değişiklik gerekçesinde de açıklandığı gibi mülkiyet hakkı, diğer temel hak ve hürriyetlerde olduğu gibi, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen genel sınırlama nedenlerinden birinin varlığı halinde kanunla sınırlandırılabilir. Temel hak ve özgürlüklerin, soyut Anayasa kuralları olmaktan çıkarılması, kullanılabilir ve uygulanabilir duruma getirilmesi için sınırlamanın sınırlarının belirtilmesi gerekir.
Anayasa'nın 13. maddesinin ikinci fıkrasına göre, kamu yararı amacıyla da olsa kişilerin temel hakları demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı sınırlanamaz. Hakkın özüne dokunan ve temel hakkı kullanılamaz hale getiren bir kuralın da demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez.
Orman sayılmayan sahipli bir araziye (uyuşmazlık konusu olayda, sahildeki bir yazlık evin bahçesine) sahibi tarafından dikilmiş ve yetiştirilmiş bir adet fıstık çamının orman işletmesinden izin alınmadan kesilmesini engelleyen itiraz konusu kural, mülkiyet hakkının özünü zedeleyen ve kaçakçılığı önleyerek ormanların korunması amacını da aşan bir düzenlemedir.
Mülkiyet hakkının özüne dokunan, bu hakkı kullanılmaz hale getiren ve bu niteliği itibariyle toplum düzeninin gereklerine de aykırı olan 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 116. maddesinin değişik (B) bendinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin, Anayasa'nın 35. ve 13. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali gerekeceği oyu ile karara katılmıyoruz.