"...
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir :
"Davada uygulanacak Kanun maddesi olan 3157 sayılı Kanun'un 1/4 hükmünün şu şekilde, Anayasa'nın 36, 2 ve 60 ıncı maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir.
1- 3157 sayılı Kanunun ı/4 hükmü ile söz konusu tesbit davasının Diyanet İşleri Başkanlığını Temsilen İlgili Müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılması gerekmektedir. Uygulamada bu davalar bu şekilde açılıp karara bağlanmakta ve Yargıtay denetimine tabi tutulmaktadır. Genellikle ilgili müftülük tarafından duruşmalara gelinmemekte, gelinse bile usule veya esasa ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmamakta, kararlar temyiz edilmemektedir. Dava sonunda verilecek karar müftülüğü etkilemediğinden duruşmalarda tamamı ile pasifkalınmakta, kararlar kesinleştirilmekte ve buna göre T.C. Emekli Sandığı'nda borçlanma işlemi yaptırılmaktadır.
İlgili Müftülük tarafından konu Yargıtay' a intikal ettirilmediğinden bu konuda fazla bir Yargıtay uygulamasına rastlanılmamaktadır. Ancak Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna gidilen ekte sunulan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 1996/7179-9633 sayılı kararından da uygulamanın bu şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 36 ncı maddesinde; herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmada bulunmak hakları olduğu belirtilmektedir. Bir davada davalı olacak kişi ise, dava konusu hakka riayet etmesi, istenilen kişi olması gerekmektedir. Bu genel bir hukuk kuralıdır.
3157 sayılı Kanun uyarınca sulh hukuk mahkemesinden alınacak hizmet süresinin tesbiti kararına T.C. Emekli Sandığı'nın riayet etmesi istenilmektedir. Bu nedenle hukuk kuralı olarak davanın, T.C. Emekli Sandığı aleyhine açılması ve savunmasının alınması gerekmektedir. 3157 sayılı Kanun ise T.C. Emekli Sandığı Kurumunu davalı olmaktan uzaklaştırmakta, yerine ilgili müftülüğü davalı olarak ikame etmektedir. İlgili Müftülük T.C. Emekli Sandığı'nın temsilcisi değildir.
Bu şekilde T.C. Emekli Sandığı Kurumu'nun Anayasal hakkı olan yargı mercileri önünde davalı olmak ve savunmada bulunmak hakları elinden alınmaktadır. Bu nedenle 3157 sayılı Kanun'un 1/4 hükmü, Anayasa'nın 36. maddesine aykırıdır.
2- Daha başlangıçta hukuka ve Anayasa'ya aykırı olarak, gerçek davalı aleyhine dava açılmamasının sakıncaları devam eden yargılama boyunca sürmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi, davada verilecek karar ilgili Müftülüğü etkilemediğinden, davalı Müftülük hiçbir şekilde usule ve esasa ilişkin itirazda bulunmamaktadır.
Davacının ise, davasını kanıtlaması için elinde belgeleri yoktur. Belgeleri olsa 3157 sayılı Kanunun 1/3 hükmü uyarınca doğrudan T.C. Emekli Sandığı'na müracaat edecek ve borçlanma işlemini yaptırabilecektir. Bu durumda davacı, davasını tanık beyanları ile kanıtlayacaktır. Tanıkların ise uzun zamanönce davacının yaptığı hizmeti net olarak bilmelerine imkan bulunmamaktadır. Mahkeme, tanıkların ve davacının beyanlarına göre hizmet süresini tesbit edeceğinden artık her şey davacının ve tanıkların insafına kalmıştır. Bundan böyle herkesin istediği kadarsüre için hizmet tesbiti kararları almaları mümkündür.
Hatta bu tür yargılama o derece suiistimale uygundur ki, 3157 sayılı Kanunda belirtilen hizmetleri evvelce hiçbir şekilde yapmamış olanların bile bir tanık ifadesi ile diledikleri kadar hizmet süresinin tesbiti hakkında Mahkemelerden karar alması fiilen mümkündür.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmaktadır. Hukuk devleti olmanın özelliklerinden biri de devletin hukuki güvenliği sağlamasıdır. Ancak isteyenin istediği kadar tesbit kararı alabildiği bir ortamda hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bu nedenle 3157 sayılı Kanunun ı/4 hükmü Anayasa'nın 2 nci maddesine aykırıdır.
3- Son olarak, bu şekilde gerçek davalının hasım olmadığı bir davada yapılan sağlıksız yargılamalar sonucunda verilen karara, T.C. Emekli Sandığı'nın riayet etmesi istenilmektedir. Böylece binlerce memurun ve Emekli Sandığı iştirakçisinin ödedikleri paralarla oluşan T.C. Emekli Sandığı Kurumu'nun gelirleri azaltılmaktadır. T.C. Emekli Sandığı Kurumu ekonomik sıkıntılara itilmektedir.
Oysa ki, Anayasa'nın 60 ıncı maddesinde; Devlete, sosyal güvenlik kurumlarına teşkilatlandırmak ve geliştirmek görevleri verilmiştir.
3157 sayılı Kanunun 1/4 hükmü ile, T.C. Emekli Sandığı Kurumu zarara uğratıldığından, Anayasa'nın 60 ıncı maddesine de aykırı bulunmaktadır.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/1
Karar Sayısı : 1998/23
Karar Günü : 26.5.1998
R.G. Tarih-Sayı :17.01.1999-23586
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Vezirköprü Sulh Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na 2865 sayılı Kanunla eklenen Ek Maddenin 3157 sayılı Yasa ile değiştirilen (c) fıkrasının dördüncü paragrafının, Anayasa'nın 36., 2. ve 60. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I-OLAY
Hizmet süresinin saptanması davasında Mahkeme, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na 2865 sayılı Kanun'la eklenen Ek Madde'nin (c) fıkrasının "Şu kadar ki; bu fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse; ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır" biçimindeki dördüncü paragrafının Anayasa'ya aykırılığını ileri sürmüştür.
III-YASA METİNLERİ
A-İtiraz Konusu Yasa Kuralı
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na 21.7.1983 Tarih ve 2865 sayılı Kanunla Eklenen Ek Maddenin itiraz konusu dördüncü paragrafını da içeren 26.2.1985 tarih ve 3157 sayılı Yasa ile değişik (c) fıkrası şöyledir :
"Köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanlar;
Bu görevlerde geçmiş süreleri için 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa 20.5.1976 Tarihli ve 2012 sayılı Kanunla eklenen Ek Maddesinin (d) fıkrasının 2 nci bendinde yer alan esas ve oranlara göre borçlandırılırlar.
Köy, kasaba ve mahalle camilerinde yapılan hizmetlerin borçlandırılabilmesi için ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro, bu olmadığı takdirde vergi dairesi kayıtlarına istinaden müftülüklerce verilmiş ve mahalli mülki amirlerce onanmış belgelerle tevsik etmiş olmaları şarttır.
Şu kadar ki; bu fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse, ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır.
Bu maddeye göre yapılan borçlandırmalar hakkında da 5434 sayılı Kanunun borçlanmayla ilgili diğer hükümleri uygulanır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurusunda dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2-"MADDE 36.- Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz."
3- "MADDE 60.- Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar."
C- İlgili Anayasa Kuralları
İlgili Anayasa Kuralları Şunlardır :
1- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
2- "MADDE 61.- Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.
Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur."
IV-İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Mustafa YAKUPOĞLU ve Fulya KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 9.1.1997 günü yapılan ilk inceleme toplantısında; dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verildi.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, iptali istenilen yasa kuralı, Anayasa'ya aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa kurallarıyla bunlarla ilgili gerekçeler ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
5434 sayılı Yasa'ya eklenen ve itiraz konusu kuralı da içeren Ek Maddeye göre, T.C. Emekli Sandığı iştirakçilerinden, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmadan;
a) Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı mülhak vakıf camilerinde görev yapan ve ücretlerini bu genel müdürlükten alanlar,
b) Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı camilerde kadrolu daimi mezun imam hatip ve müezzin - kayyumlara vekalet edenler,
c) Köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanlar;
Bu görevlerde geçmiş süreleri için T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nda yer alan esas ve oranlarla borçlandırılırlar.
Köy, kasaba ve mahalle camilerinde yapılan hizmetlerin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye dayanarak yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro, bu olmadığı takdirde, vergi dairesi kayıtlarına dayanılarak müftülüklerce verilmiş ve mahalli mülki amirlerce onanmış belgelerle kanıtlanmaları gerekmektedir.
İtiraz konusu kuralla, dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak, köy, kasaba ve mahalle camilerinde imam hatiplik yapanlardan, bu hizmetlerini belgelendiremeyenlerin, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle yetkili sulh hukuk mahkemesine açılacak tesbit davası ile bu hizmetlerini kanıtlamaları olanağı getirilmiştir.
İtiraz konusu kurala ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan görüşmelerde, sosyal devletin, bütün fertlerini sosyal güvenliğe kavuşturmakla görevli olduğu, bu ilke gözönünde bulundurularak tüm bireylerin sosyal güvenliğe kavuşturulmasına özen gösterildiği, bu amaçla T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nda yapılan değişikliklerle memuriyet öncesi çalışanlara borçlanma olanağı sağlandığı, kadrosuz olarak köylerde hizmet yapmış olan imamların sosyal güvenliğe kavuşturulmalarının istenildiği ileri sürülmüştür. Ayrıca, hizmet sürelerinin değerlendirilmesinde, gerçek hizmet edenlerle etmeyenlerin ayırımının özenle yapılması ve adaletsiz bir durumun ortaya çıkmaması için 442 sayılı Köy Kanunu ile 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun'da öngörülen koşulların da gözönünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, kuralın, Anayasa'nın 2., 36. ve 60. maddelerine aykırılığını ileri sürmüş ise de kural, ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 10. ve 61. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
1-Anayasa'nın 2. ve 36. Maddeleri Yönünden İnceleme
Başvuran Mahkeme, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan davadan Emekli Sandığı'nın bilgisi olmadığı için savunma yapamadığını, böylece, kurumun "yargı mercileri önünde davalı olmak ve savunma yapmak hakkının elinden alınmasının Anayasa'nın 36. maddesine; tanıkların ve davacının beyanlarına göre hizmet süresi tesbitinin ise hukuk güvenliği ile bağdaştırılamayacağından Anayasa'nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek itiraz konusu kuralın iptalini istemiştir.
Anayasa'nın 2. maddesine göre, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk Devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan Devlettir. Devletin amacı, ferdin ve toplumun huzuru bakımından adaleti sağlamak olduğuna göre, itiraz konusu kuralla mahkemelerden, belgelendirilemeyen hizmet süresini belirleyen bir karar alınarak bu hizmetin değerlendirilmesi olanağının tanınmasında, Anayasa'daki hukuk güvenliği ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bir durum yoktur.
Anayasa'nın 36. maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz" denilmektedir. Bu kuralla, herkesin sav ve savunma hakkını hukuk düzenine uygun, her türlü etkiden uzak olarak kullanabilmesi ve yargı mercileri önünde kanıtlarını ileri sürebilmesi olanağı sağlanmıştır.
İtiraz konusu fıkraya göre, fıkrada, belirtilen belgelerle tevsik edilemeyen hizmet süreleri, ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı temsilen müftülüğü hasım göstererek açacağı dava sonucunda yetkili sulh hukuk mahkemesince saptanabilecektir.
Köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alınarak yapılan imam hatiplik hizmetlerinin borçlandırılabilmesi için açılan bu tür davaların, yargı yerlerinde özen ve duyarlılıkla yürütüleceği ve davacının hizmet tesbitine ilişkin iddiası araştırılırken tanık sözlerinin ve diğer kanıtların gerçeğe uygunluğu ile inandırıcılığı üzerinde durulacağı kuşkusuzdur. Hizmet süresini belirlemek için açılan tesbit davasında, husumetin Emekli Sandığı'na veya müftülüğe yöneltilmesi mahkemece yapılacak araştırmanın niteliğini etkilemeyeceğinden, hak arama özgürlüğünün zedelenmesi söz konusu değildir.
Bu nedenle, sulh mahkemesinde açılan davada T.C. Emekli Sandığı'nın hasım gösterilmeyerek ilgili müftülüğün hasım gösterilmesinde "hak arama hürriyeti"ne aykırılık bulunmamaktadır.
Başvuru kararında ileri sürülen, yasal hasım olan müftülerin davaları takip edemediği, herhangi bir itirazda bulunmadıkları, kararların temyiz edilmediği, tanıkların ve davacının beyanı ile istenildiği kadar süre için hizmet tesbiti kararı alınabileceğine ilişkin kimi itirazlar, uygulamaya yönelik olumsuzluklar olup, Anayasa'ya aykırılık nedeni olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
İtiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. ve 36. maddelerine aykırı görülmemiştir.
2- Anayasa'nın 60. Maddesi Yönünden İnceleme
Başvuru kararında, T.C. Emekli Sandığı'nın tesbit kararına uyması sonucunda, iştirakçilerin primleriyle oluşan kurum gelirlerinin azaltılmış olacağı, böylece Sandığın ekonomik sıkıntıya düşürülerek zarara uğratılacağından söz edilerek bu durumun Anayasa'nın 60. maddesine aykırılık oluşturacağı ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 60. maddesinde, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar denilmektedir. Buna göre, sosyal güvenlik, herkes için bir hak ve bunu gerçekleştirmek ise devlet için görevdir. Sosyal güvenliği sağlamak çağdaş devletin önde gelen görevlerinden biridir. Sosyal devlet olmanın gereği sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasını sağlamaktır. Sosyal güvenlik hakkı bireylerin geleceğini güvenceye almak gereksiniminden doğmuştur. Tarih içindeki gelişimi ile sosyal güvenlik, bütün insanlar için bir hak, devlet için de bir ödev durumuna gelmiştir.
Kamu görevlilerine emekliliğe hak kazandıklarında ödenilen "emeklilik aylığı"nın, bir sosyal güvenlik önlemi olduğunda kuşku yoktur. Anayasa güvencesi altındaki sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesi yollarından biri olduğunda ise duraksamaya yer yoktur.
İtiraz konusu kuralın gerekçesinde, bu husus belirtilerek; "yıllarca görev verdikleri halde bugün hiçbir güvencesi olmayan ve hizmetlerini belgeleyemeyen bu kişilerin hizmetlerini mahkemeden alacakları bir kararla belirlemelerinin temini, mağduriyetlerinin önlenmesi açısından zorunlu hale gelmiştir" denilmiştir. Bu gerekçeden de anlaşılacağı gibi, hizmet borçlandırılmasını sağlamak amacıyla getirilen itiraz konusu kuralın "sosyal güvenlik" kavramı ile çelişen bir yönü yoktur.
İtirazın reddi gerekir.
3- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 10. maddesinde amaçlanan hukuksal eşitliktir. Bununla kişilere veya topluluklara aynı durumda bulunanlardan daha çok veya daha geniş hak ve yetkiler tanınması yasaklanmaktadır. Eşitlik ilkesi, aynı hukuksal durumda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirir.
T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile çeşitli meslek gruplarından daha fazla sayıda kişinin sosyal güvenlikten yararlanabilmesi için borçlandırılma yöntemi kabul edilmiştir. İtiraz konusu kuralla, imam hatiplik yapanlardan geçmiş hizmetlerini belgelendiremeyenlerin tümü için, Yasa'daki koşullara uygun biçimde alacakları mahkeme kararına dayanarak borçlandırılma istemlerinde bulunabilecekleri öngörülmüştür. Kural, aynı hukuksal durumda bulunan herkes için getirilmiştir ve aynı konumdaki herkese uygulanırken de aynı koşullar gözönünde bulundurulacak, aynı değerlendirmeler yapılacaktır. Yasakoyucunun hizmet borçlandırılmasına olanak sağlayan bu kuralla ayrıcalık yaratmak amacını güttüğü düşünülemez.
Köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanların görevleri ve görev yerlerinin özellikleri gözetilerek belgelendirilemeyen hizmetlerinin borçlandırılabilmesi için mahkemeden karar alınmasını öngören itiraz konusu kuralda Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık yoktur.
4- Anayasa'nın 61. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 61. maddesinde, sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler sayılmış ve Devletin bunlar için her türlü yasal düzenlemeyi yapacağı, gerekli önlemleri alacağı, teşkilat ve tesisleri kuracağı veya kurduracağı belirtilmiştir.
İtiraz konusu kural ise, sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gereken kişilere ilişkin bir düzenleme getirmemekte yalnız, maddede öngörülen kişilerin hizmet borçlandırılması yönteminden yararlanabilmelerinin koşullarını içermekte olduğundan, Anayasa'nın 61. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
26.2.1985 günlü, 3157 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na 2865 sayılı Kanunla eklenen Ek Madde'nin (c) fıkrasındaki "Şu kadar ki; Bu fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse, ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır" kuralının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 26.5.1998 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER
Üye
Samia AKBULUT
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Lütfi F. TUNCEL
Mustafa YAKUPOĞLU
Fulya KANTARCIOĞLU
Aysel PEKİNER
Mahir Can ILICAK