ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1995/4
Karar Sayısı : 1995/28
Karar Günü : 6.7.1995
R.G. Tarih-Sayı :02.02.1996-22542
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Edirne Vergi Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 4.5.1994 günlü, 3986 Sayılı "Ekonomik Denge
İçin Yeni Vergiler İhdası ile 1.7.1964 Tarihli ve 488 Sayılı, 2.7.1964 Tarihli
ve 492 Sayılı, 7.11.1984 Tarihli ve 3074 Sayılı, 25.10.1984 Tarihli ve 3065
Sayılı, 31.12.1960 Tarihli ve 193 Sayılı, 21.7.1953 Tarihli ve 6183 Sayılı,
2.2.1981 Tarihli ve 2380 Sayılı, 15.7.1963 Tarihli ve 277 Sayılı KanunlarınBazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un, 1. maddesinin (e)
bendi, 2. maddesinin (e) bendi ve 4. maddesinin (f) bendinin, Anayasa'nın 55.
ve 73. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
1994 yılı Haziran ayı ücretinden stopaj yoluyla kesilen ekonomik
denge vergisinin terkini ve geri verilmesi istemiyle açılan davada, 3986 sayılı
Yasa'nın 1/e, 2/e ve 4/f bentlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki davacı
savını ciddi bulan Mahkeme, bu bentlerin iptali istemiyle AnayasaMahkemesi'ne
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralları
3986sayılı Yasa'nın iptali istenen kuralları şunlardır:
1- "Madde 1- Aşağıda sayılan mükellefler ekonomik denge
vergisine tabidirler :
..................
e) Bu Kanunun yayımlandığı tarihte ücret geliri elde eden ve 1993
yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi matrahı toplamı 600.000.000 lirayı
aşan ücretliler (yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleri ile tasfiye
memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve
menfaatler dahil)."
2- "Madde 2- Ekonomik denge vergisi:
.....................
e) 1 inci maddenin (e) bendinde sayılan ücretlilerin 1993 takvim
yılında elde ettikleri ücretlerinin gelir vergisi matrahı toplamı üzerinden %
10 (Bu vergiden, "d" bendine göre hesaplanan vergi mahsup
edilir.);"
3- "Madde 4- Ekonomikdenge vergisi aşağıda belirtilen
sürelerde beyan üzerine idarece tarh edilerek ödenir.
..................
f) 1993 takvim yılı ücretlerinin vergi matrahı 600 000 000 lirayı
aşan ücretlilerin bu ücretleri için hesaplanacak olan ekonomik denge vergisi,
ücretlilerin bu Kanunun yayımı tarihinde kendilerine ücret ödemesinde bulunan
işverene, 1993 yılında elde ettiği ücretlerinin gelir vergisi matrahını
bildirmeleri üzerine, bu işverenlerce bu Kanunun yayımı tarihinden sonra
yapılan ücret ödemelerinden; birincisi ilk aya ait ücretten, ikincisi üçüncü
aya ait ücretten, üçüncüsü de beşinci aya ait ücretten tevkif edilmek suretiyle
üç eşit taksitte ödenir. Muhtasar beyanname vermek zorunda olan işverenler,
tevkif suretiyle kestikleri bu vergiyi, muhtasar beyanname verme süreleri
içinde beyan eder ve aynı süre içinde öderler."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları da şunlardır:
1- "MADDE 55.- Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde
etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri
alır.
Asgarî ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu
gözönünde bulundurulur."
2- "MADDE 73.- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının
sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur,
değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malîyükümlülüklerin muaflık,
istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilebilir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in
katılmalarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik
giderildiğinden işin esasının incelenmesine, sınırlama sorununun esas inceleme
evresinde ele alınmasına, 12.1.1995 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, Anayasa'ya
aykırılığı ileri sürülen yasa kuralları ile aykırılık savına dayanak yapılan
Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup
incelendikten ve Maliye Bakanı ile iki yetkilinin sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A- İtiraz Konusu Kuralların Anlam ve Kapsamı
Yasa'nın genel gerekçesinde şöyle denilmektedir:
"1980'li yılların ikinci yarısından günümüze kadar kamu
finansman açıklarında sürekli bir artış eğilimi görülmüştür. Bu durum, iç
finansman yapımızı bozmuş ve dış ticaret açıklarının büyüme eğilimine girmesine
neden olmuştur. Yıllarca biriken sorunlar ve bozulan ekonomik dengeler, bu
konuda ciddi tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştır.
Kamu finansman açıklarının hızla aşağılara çekilmesi, enflasyonun
düşürülmesi, dış ticaret açıklarının kapatılması, sağlıklı ekonomik büyümenin
gerçekleştirilmesi, kamunun ekonomi içindeki yerinin yeniden tanımlanması ve
sonuç olarak ekonominin yeniden istikrara kavuşturulması amacıyla alınması
gereken tedbirlerin en önemlilerinden birisi de vergi gelirlerini artırmaktır.
Bu düşünceden hareketle bir defaya mahsus olmak üzere ilâve bir vergi alınması
için Tasarı hazırlanmıştır."
3986 sayılı Yasa ile kimi yeni vergiler konulmakta ek vergiler
getirilmekte ve kimi yasalarda da değişiklik yapılmaktadır.
Getirilen yeni vergiler, bir kez alınması öngörülen Ekonomik Denge
Vergisi, Net Aktif Vergisidir. Ek vergiler ise, Ek Gayrimenkul Vergisi ve Ek
Motorlu Taşıtlar Vergisi'dir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 3986 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin
(e) bendi, 2. maddesinin (e) bendi ve 4. maddesinin (f) bendinin Anayasa'ya
aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
İtiraz konusu kurallar ücretlilerden alınan Ekonomik Denge
Vergisi'ne ilişkindir. Bunlardan 1. maddenin (e) bendinde vergi yükümlüsü, 2.
maddenin (e) bendinde verginin konusu, matrahı ve oranı, 4. maddenin (f)
bendinde ise verginin beyanı ve ödenmesi ile ilgili esaslar belirlenmektedir.
1- 1. Maddenin (e) Bendi
(e) Bendine göre bu Yasa'nın yayımlandığı tarihte ücret geliri
elde eden ve 1993 yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi matrahı toplamı 600
milyon lirayı aşan ücretliler (yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleri
ile tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para,
ayın ve menfaatler dahil) EkonomikDengi Vergisinin yükümlüsüdürler.
2- 2. Maddenin (e) Bendi
Bu bende göre, 1. maddenin (e) bendinde sayılan ücretlilerin 1993
takvim yılında elde ettikleri ücret gelirlerinin gelir vergisi matrahı toplamı
üzerinden % 10 ekonomik denge vergisi alınacaktır. Bu vergiden "d"
bendine göre hesaplanan vergi mahsup edilecektir. Ekonomik Denge Vergisi'nin
matrahının hesabında, ücret gelirinin 600 milyon lirayı aşan kısmı değil
ücretin tamamı esas alınacaktır.
3- 4. Maddenin (f) Bendi
Yasa'nın "Beyan ve Ödeme" başlıklı 4. maddesinin (f)
bendine göre; 1993 takvim yılı ücretlerinin vergi matrahı 600 milyon lirayı
aşan ücretlilerin bu ücretleri için hesaplanacak olan Ekonomik Denge Vergisi,
ücretlilerin bu Kanunun yayımı tarihi olan 7.5.1994 gününde kendilerine ücret
ödemesinde bulunan işverene, 1993 yılında elde ettikleri ücretlerinin gelir
vergisi matrahını bildirmeleri üzerine, bu işverenlerce bu Yasa'nın yayımı
tarihinden sonra yapılan ücret ödemelerinden; birincisi ilk; ikincisi üçüncü,
üçüncüsü de beşinci ayaait ücretten tevkif edilmek suretiyle üç eşit taksitte
ödenecektir. Muhtasar beyanname vermek zorunda olan işverenler tevkif suretiyle
kestikleri bu vergiyi, muhtasar beyanname verme süreleri içinde beyan ederek,
aynı süre içinde ödemek zorundadırlar.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Anayasa'nın 73. Maddesi Yönünden
a- 1. Maddenin (e) Bendinin İncelenmesi
Başvuru kararında, 1993 yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi
matrahı toplamı 600 milyon lirayı aşan ücretlilerin ekonomik denge vergisi
yükümlüsü olmalarına karşın, 600 milyon lira ücret geliri elde edenlerin bu
verginin yükümlüsü olmadığı; böylece 601 milyon lira ücret geliri olan
yükümlünün % 10 üzerinden 60,1 milyon lira Ekonomik Denge Vergisi ödeyeceği,
600 milyon lira ya da daha eksik ücret alana göre elinde daha az net ücret
kalacağı, bu durumun Anayasa'nın 73. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık
oluşturacağı ileri sürülmektedir.
Anayasa'nın "Vergi Ödevi" başlıklı 73. maddesinin
birinci fıkrasında, "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür" denilmektedir.
Fıkrada, verginin "genel olması", "malî güce
göre" ve "kamu giderlerini karşılamak üzere" alınması
öngörülmüştür.
Genellik ilkesi, sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkesin elde
ettiği gelir, servet ya da harcamalar üzerinden vergi ödemesini amaçlar.
Malî güce göre vergilendirme ise, verginin kişilerin ekonomik ve
kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, malî gücü fazla olanın, malî
gücü az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler. Malî gücün
tanımı, Anayasa'da bulunmamakla birlikte, genellikle ödeme gücü anlamında
kullanılmakta, kamu maliyesi yönünden ise gelir, servet ve harcamalar malî
gücün göstergeleridir. Verginin malî güce göre alınması aynı zamanda vergide
eşitlik ilkesinin uygulama aracıdır.
Vergide eşitlik ilkesi, yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate
alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür. Başka bir deyişle,
kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarıdır. Bu
durumda, Anayasa'da öngörülen verginin "malî güce göre ödenmesi",
"herkesin vergi ödemesi" ilkesiyle birlikte vergilendirmede adalet ve
eşitlik ilkesine uygunluğu gösterir ve sosyal devletin en etkin uygulama
aracını oluşturur. Vergi yükünün adaletli vedengeli dağılımı bu ilkelere
uyularak sağlanır. Vergide eşitlik ilkesi, malî gücü aynı olanların aynı, malî
gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesidir.
Anayasa'nın 73. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin malî
gücüne göre vergi ödemesi, ikinci fıkrasında ise vergi yükünün adaletli ve
dengeli bir biçimde dağılımının sağlanması amaçlanmıştır.
Sermaye iratlarının, ücretlere göre farklı vergilendirilmesi en az
geçim indirimi, artan oranlı (müterakki) vergilendirme gibi uygulamalar, vergi
yükünün adalete uygun ve sosyal amaçlı dağılımının araçlarıdır.
Yasakoyucu, anayasal kurallara uymak koşuluyla, gelir, servet ya
da harcamanın vergilendirilmesinde, konulara, nitelik veya miktarlara göre kimi
değişik ölçütler getirebilir; gelirin unsurlarına ve miktarına göre ayrı
yükümlülükler ve oranlar belirleyebilir.
1. maddenin (e) bendinde, bu Yasa'nın yayımlandığı tarihte ücret
geliri elde edenlerden, 1993 yılında ücret geliri olanlar, gelir vergisi
matrahlarına göre ayrılmış, 600 milyon liranın üzerinde ücret geliri elde
edenler Ekonomik Denge Vergisi'nin yükümlüsü sayılmıştır. Plân ve Bütçe
Komisyonu'nda tasarıya eklenen (e) bendinin gerekçesinde, amacın, vergi ödeme
gücü yüksek olan gelir gruplarının kamu harcamalarına daha fazla katılmalarınısağlamak
amacına yönelik olduğu belirtilmiştir. (e) bendinde 1993 yılında 600 milyon
liranın üzerinde ücret geliri elde eden herkes Ekonomik Denge Vergisi'nin vergi
yükümlüsü sayıldığından bu kural, Anayasa'nın 73. maddesinde öngörülen verginin
genelliğiilkesine aykırılık oluşturmamaktadır. Bu nedenle dava konusu 1.
maddenin (e) bendinin Anayasa'nın 73. maddesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
b- 2. Maddenin (e) Bendi
İtiraz başvurusunda bu bentle ilgili olarak 600 milyon lirayı aşan
ücretlerde, ücretin tümü üzerinden vergi alınmasının vergide adalet ve eşitlik
ilkelerine, böylece Anayasa'nın 73. maddesine aykırılık oluşturduğu ileri
sürülmektedir.
Verginin konu, matrah ve oran başlıklı 2. maddenin (e) bendinde;
"1 inci maddenin (e) bendinde sayılan ücretlilerin 1993
takvim yılında elde ettikleri ücretlerinin gelir vergisi matrahı toplamı
üzerinden % 10" Malî Denge Vergisi alınacağı öngörülmüştür.
1. maddenin (e) bendine göre yükümlülüğün belirlenmesinde kabul
edilen tek ölçüt, ücret gelirleri toplamının 600 milyon liranın üzerinde
olmasıdır. 600 milyon lirayı aşan ücret geliri elde edenler vergi yükümlüsü
sayılırken, 600 milyon lira ve aşağısında ücret elde edenler vergi yükümlüsü
sayılmamışlardır. Böylece, 1993 yılı içinde elde ettikleri ücretgelirlerinin
vergi matrahı toplamı 600 milyon lirayı aşan ve bu miktar üzerinden % 10
Ekonomik Denge Vergisi ödeyenlerin ellerinde kalan ücret geliri, 600 milyon
lira ve daha az toplam ücret geliri elde eden ve bu nedenle de söz konusu vergi
yükümlüsü olmayanların ellerinde kalan ücret gelirinden, daha az olacaktır.
1993 yılında elde edilen 600 milyon lirayı aşan ücret gelirinin, 600 milyon
liralık bölüm düşülmeden tümüyle vergi matrahı kabûl edilmesi, vergide adalet
ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Adalete ve eşitliğe uygun
olan, 600 milyon düşüldükten sonra kalan ücret gelirinin vergilendirilmesidir.
Açıklanan nedenlerle, 3986 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin (b) bendi
Anayasa'nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırıdır ve iptali
gerekir. Güven DİNÇER bu görüşe katılmamıştır.
c- 4. Maddenin (f) Bendinin İncelenmesi
Bentte, "1993 takvim yılı ücretlerinin vergi matrahı
600.000.000 lirayı aşan ücretlilerin bu ücretleri için hesaplanacak olan
Ekonomik Denge Vergisi, ücretlilerin bu Kanunun yayımı tarihinde kendilerine
ücret ödenmesinde bulunan işverene, 1993 yılında elde ettiği ücretlerinin gelir
vergisi matrahını bildirmeleri üzerine, bu işverenlerce bu Kanunun yayımı
tarihinden sonra yapılan ücret ödemelerinden; birincisi ilkaya ait ücretten,
ikincisi üçüncü aya ait ücretten, üçüncüsü de beşinci aya ait ücretten tevkif
edilmek suretiyle üç eşit taksitte ödenir. Muhtasar beyanname vermek zorunda
olan işverenler, tevkif suretiyle kestikleri bu vergiyi, muhtasar beyanname
vermesüreleri içinde beyan eder ve aynı süre içinde öderler."
denilmektedir.
Bu bent, 1993 yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi matrahı
toplamı 600 milyon lirayı aşan ücretlilerin ödeyecekleri Ekonomik Denge
Vergisinin beyanı ve ödenmesi yöntemine ilişkindir. Anayasa'ya aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
2- Anayasa'nın 55. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler"
başlıklı üçüncü bölümünde yer alan bu maddenin, ücrette adalet sağlanması ile
ilgili itiraz konusu kurallarla bir ilişkisi bulunmamaktadır.
C- İptal Kararının Öbür Kurallara Etkisi
2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak
başvuru, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün sadece belirli
madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya
hükümlerin iptali kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bazı
hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa
Mahkemesi keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanun, kanun hükmünde
kararname veya içtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline
karar verebilir." denilmektedir.
3986 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin (e) bendinin iptali nedeniyle,
ücretlilerin Ekonomik Denge Vergisi beyan ve ödemelerine ilişkin 4. maddesinin
(f) bendinin uygulanma olanağı kalmamıştır. Bu nedenle, 2949 sayılı Yasa'nın
29. maddesi gereğince bu bendin de iptali gerekmektedir.
VI- SONUÇ
4.5.1994 günlü, 3986 sayılı "Ekonomik Denge İçin Yeni
Vergiler İhdası ile 1.7.1964 Tarihli ve 488 Sayılı, 2.7.1964 Tarihli ve 492
Sayılı, 7.11.1984 Tarihli ve 3074 Sayılı, 25.10.1984 Tarihli ve 3065 Sayılı,
31.12.1960 Tarihli ve 193 Sayılı, 21.7.1953 Tarihli ve 6183 Sayılı, 2.2.1981
Tarihli ve 2380 Sayılı, 15.7.1963 Tarihli ve 277 Sayılı Kanunların Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un;
A- 1. maddesinin (e) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 2. maddesinin (e) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Güven DİNÇER'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- 4. maddesinin (f) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- İptal edilen 2. maddenin (e) bendi nedeniyle uygulama olanağı
kalmayan aynı Yasa'nın 4. maddesinin (f) bendinin, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi
gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
6.7.1995 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
|
|
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
|
|
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1995/4
Karar Sayısı : 1995/28
Verginin Anayasal ve Hukuksal boyutları Anayasa'nın 73. maddesinde
düzenlenmiştir.
Verginin ekonomik, malî, toplumsal boyutları ise siyasal tercih
konusudurlar. Bu konulardan anayasal metinlerine girenler ise anayasal ilke halinde
vergi ile ilgili düzenlemelerin temelinde yer alırlar.
Anayasa'nın 73. maddesinde vergi ile ilgili olarak aşağıdaki
ilkelerin konulduğu görülmektedir:
I. Vergi, resim ve harçlar ile malî yükümlülükler ancak kanunla
konulabilir, değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Bu konuda yasama organınca
belirlenen sınırlar içinde vergi oranlarında değişiklik yapmak üzere Bakanlar
Kurulu yetkili kılınabilir.
Verginin yasallığı ilkesi demokratik mücadelenin sonucu olarak
uzun bir tarihi süreç içinde bugünkü anayasal yerini ve boyutunu kazanmıştır.
Vergi koyma yalnızca parlamentoya ait olan devredilemez bir
yetkidir.
II.Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi
ödemekle yükümlüdür.
Burada vergi ödevi ülke sınırları içinde yaşayan herkese yüklenmiştir.
Ülkede yaşayanlar vatandaşlık bağına bakılmaksızın ekonomik bir ölçü olan
"malî güce" göre vergilendirilecektir. Anayasa'da öngörülen malî güce
göre vergilendirme, verginin yasallığı ilkesi gereği, yasalarla açıklık
kazanacak ve kurallaşarak düzenlenecektir.
III. Vergi yükü, adaletli ve dengeli olarak dağıtılacaktır.
Adaletli ve dengeli dağılım ilkesi zamana, yere, toplumsal
şartlara ve ilgili ülkeye ve ülkenin siyasal yaşamında geçerli olan düşüncelere
göre belirlenecek ve parlamentoca vergi hukukunun pozitif metinleri haline
getirilecektir. Böylece, toplumun belirlenecek sosyal hedeflere doğru yol
alabilmesi için maliye politikaları etkin bir araç olarak kullanılabilecektir.
Görüldüğü gibi Anayasa'nın 73. maddesine konulan verginin
yasallığı, malî güce göre vergi alınması ve vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı ilkeleri aynı hukuksal yapıda, açıklıkta ve kesinlikte ilkeler
değildir. Zira, verginin yasallığı ve yalnız parlamento tarafından
konulabileceği yolundaki anayasal açıklık ve kesinlik, "ekonomik",
"malî" ve sosyal kavramlarla ilgili olan "malî güç" ve
"vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı" gibi içeriği felsefî ve
siyasal düşünce ve inanca bağlı kavram ve kurallarda aranamaz. Dava konusu
kuralların anayasal denetiminde bu gerçekler ve temeller göz önünde
tutulmalıdır.
3986 sayılı kanunla getirilen vergi, çeşitli gelir unsurlarına
dayanan gelir ve bazı servet göstergeleri (gayrimenkul ve taşıt aracı) esas
alınarak konulmuş olağanüstü bir servet vergisidir.
Dava konusu edilen kurallar olağanüstü bir verginin ücretlilerden
alınacak bölümü ile ilgilidir. Bu kurallarla yüksek ücret alanlar, ücretleri
norm alınarak vergilendirilmektedirler. Yüksek ücretlilerin fevkalade bir
vergiyle yükümlü tutulmaları ve bunların vergilendirme biçim ve vergi oranları
birbirlerinden ayrılmayacak bir bütündür.
Olağanüstü ve bir defaya mahsus olarak alınan bir verginin
anayasal denetiminde vergilendirme tekniği gereği yapılan düzenlemelerde, vergi
aşamalarının bölünerek inceleme yapılması mümkün değildir. 3986 sayılı Yasa'ya
göre alınan vergilerin ve bu vergi anlayışının getirdiği vergi yükünün toplumun
muhtelif kesimlerine yansıtılması Anayasa'ya uygunluk denetiminde kendi
fevkaladeliği içinde, kendi genel denge ve tutarlılığı içinde bir bütün olarak
ele alınmalıdır. 3986 sayılı Kanun'la getirilen malî denge, net aktif, ek
gayrimenkul ve ek motorlu taşıt vergileri açık olarak servet vergisidirler.
İster politik kadroların kötü, beceriksiz ve populist tutumundan isterse
fevkalade ekonomik, toplumsal veya siyasi nedenlerden kaynaklansın devletin
karşılaştığı malî çıkmazın aşılması için süreklilik taşımaması kaydıyla
fevkalade servet vergisi yoluna başvurulabilir. Ancak, burada servetin vergilendirilmesi
anlayışı içinde verginin yasallığı ve verginin malî güce göre alınması ve vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı gibi anayasal kavramlara göre denetimyapılabilir.
Davada verginin yasallığı konusunda bir iddia ve şüphe mevcut
değildir. Dava konusu vergi hakkında bir servet vergisi olarak vergi yükünün
malî güce göre adaletli ve dengeli dağılımı konusunda herhangi bir şüphe ileri
sürülemez. Zira yasa, temelde gelirin ve servet unsurlarının
değerlendirilmesinde adil davranmış, makûl ve herkes için kabul edilebilir
objektif vergi normları koymuştur.
Dava konusu kuralları incelenirken ve özellikle verginin
uygulamasına yönelik ikincil ve alt kurallar incelenirken genel vergilendirme
ilkesine bağlı kalınıp denetim bir bütün olarak ele alınmalıdır.
İtiraz konusu olayda Mahkememizce Anayasa'ya aykırı bulunarak
iptal edilen 2. maddenin (e) bendi, yüksek ücretli kesimin servet vergisi ile
vergilendirilmesindeki biçim ve vergi oranlarını düzenlemektedir.
Mahkememizce birbirleri ile içiçe olan iki kural 1 (e) ve 2 (e)
bentleri birbirlerinden ayrılarak ve mükellefiyet tesis eden ve konu
sınırlaması yapan yasa kuralı Anayasa'ya uygun bulunurken, vergilendirme biçimi
ve vergi nisbeti ile ilgili kuralının iptal edilmesine aşağıdaki iki nedenle
katılmak mümkün değildir:
a. Her ülke, kendi ekonomik kültürel ve sosyal yapısına uygun bir
vergilendirme düzeni kurmak zorundadır. Ekonomik olayların bütünüyle kayda
geçirilmediği ve muhasebeleşmediği ve vergi kültürünün tam olarak yerleşmediği
ülkemizde, verginin zaman zaman veya belirli konularda gözlenebilen veya elde
edilebilen bazı dış unsurlara ve kabullere (varsayımlara) dayanılarak yapılması
kaçınılmazdır. Gelirin,giderin ve servetin vergilendirilmesinde bu anlayışla
birtakım varsayımlarla hareket etmek, bir gerçek ve zorunluluktur. Gelirin
vergilendirilmesinde "ortalama kâr hadleri", "hayat
standardı"; giderin vergilendirilmesinde "yurt dışına çıkış"
gibi örneklerde görüldüğü gibi nasıl bazı dış unsurlar vergilendirmede ve vergi
nisbetlerinin tesbitinde temel alınıyorsa bir servet vergisinin ücretlerde
uygulanmasında da "yüksek ücret" servetin vergilendirilmesinde bir
ölçü olabilir.
b. 600 milyon liranın, ücretlinin fevkalade biçimde
vergilendirilmesinde sınır kabulü vergide "muafiyet" uygulanmasının
çok görünen bir örneğidir.
Vergiyle ilgili düzenlemelerde belirli bir sayısal sınıra kadar
olanlar için muafiyet tanınması bu sınırın aşılması halinde herhangi bir
istisna tanınmadan bütünün vergilendirilmesinin, Anayasa'nın vergi ile ilgili
ilkeleriyle ilgisi yoktur. İtiraz konusu olayda 600 milyon liralık bir
"muafiyet" haddi tesbit edilmiş, yasakoyucu tarafından bu had bir
"istisna" olarak düzenlenmemiştir. Bu düzenleme yasakoyucuya ait bir
vergilendirme tercihidir. Servete dayanan vergilendirmenin bir sonucudur.
Bu nedenlerle 2 (e) bendinin iptal edilmesi kararına karşıyım.
Başkanvekili
Güven
DİNÇER
|