ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1994/59
Karar Sayısı : 1994/83
Karar Günü : 28.12.1994
R.G. Tarih-Sayı :01.10.1997-23127
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 7. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 3.12.1992 günlü, 3855 sayılı "5434 sayılı
T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun 68 inci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair 26.10.1990 tarih ve 3671
sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun"un 2., 3.,
4., 5., 6., 7. maddeleriyle Geçici 1. maddesinin Anayasa'nın 2. ve 10.Maddelerine
aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının, TBMM üyeleri ile
dışarıdan atanan Bakanlara 3855 sayılı Yasa'ya göre emekli aylığı ödenmesinin
ayrıcalık oluşturduğunu ileri sürerek Kurum'a yaptığı başvurunun reddine
ilişkin işleme karşı açtığı dâvada, mahkeme davacının Anayasa'ya aykırılık
savını ciddî bularak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralları
3.12.1992 günlü, 3855sayılı Yasa'nın geçici 1. Maddesiyle bu
Yasa'yla değiştirilen 5434 sayılı Yasa'nın iptali istenilen maddeleri şöyledir
:
1- "Madde 2- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile dışarıdan
atanan bakanlar, seçildikleri veya atandıkları, emekli olanlar ise istekde
bulundukları tarihi izleyen aybaşından itibaren emeklilik keseneğine esas
aylıklarına 6200 ek gösterge tutarı eklenmek suretiyle T.C. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilirler. Emekli olanların iştirakçi oldukları sürece sosyal güvenlik
kurumlarından aldıkları aylıkları kesilir.
Bu şekilde ilgilendirilenlerden 24.5.1983 tarihli ve 2829 sayılı
Kanun Hükümleri dikkate alınarak gerek 5434 sayılı Kanunun, gerekse 506 ve 1479
sayılı kanunların genel hükümleri çerçevesinde, aylıklarını bağlaması gereken
kurumun hizmet süresi ve diğer şartlarını taşıyanların T.C. Emekli Sandığı,
Sosyal Sigortalar Kurumu veya Bağ-Kur veya 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci
maddesine tabi sandıklardan emekli olmaları halinde iştirakçiliklerine son
verilerek emekli aylıkları T.C. Emekli Sandığınca bağlanır. Bu görevleri sona
erenler hakkında da aynı hükümler uygulanır.
T.C. Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kurumlarından emekli
olmaları gerekenlere Sandıkça bağlanacak aylık, aynı hizmet süresine sahip
emsali yasama organı üyelerine T.C. Emekli Sandığınca bağlanan emekli aylığı
tutarına (T.B.M.M. Üyesi olanlar için tespit edilen makam tazminatı dahil
edilerek) yükseltilir. Diğer sosyal güvenlik kurumlarının ödemesi gereken aylık
ilgili kurumdan, aradaki fark ise Hazineden Sandıkça tahsil edilir.
Makam tazminatının ödenmesine ve kesilmesine dair özel hükümler
ile bu Kanunun 5 inci maddesine göre ödenecek tazminata ilişkin hükümler
saklıdır.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren, Yasama Organı Üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların bu
görevlerde geçen her hizmet yılı için aynı Kanunun 32 nci maddesi çerçevesinde
üç aylık fiili hizmet zammı uygulanır."
2- "Madde 3- Yasama Organı Üyeleri ile dışardan atanan
bakanların veya daha önce bu görevlerde bulunmuş olanların istekleri üzerine
emekli aylıklarının bağlanmasında, emekli aylığını bağlayacak ilgili Sosyal
Güvenlik Kurumunun mevzuatında yer alan genel hükümler uygulanır."
3- "Madde 4- Yasama Organı Üyeliği ile açıktan atandığı
bakanlık görevi sona erenler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları aile
fertlerinin; ölenlerin aylık alan dul ve yetimlerinin tedavileri, üyelerin tabi
olduğu hükümler çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisince sağlanır."
4- "Madde 5- Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri ile
dışardan atanan bakanlar için emekli olup olmadıklarına bakılmaksızın görevleri
devam ettiği sürece aylık ödeneklerinin brüt tutarından her ay için kesilecek %
3 dayanışma primlerinden oluşacak bir fon kurulmuştur.
Bu fondan Yasama Organı Üyeliği ve dışardan atanılan bakanlık
süreleri sona ermiş olup da görev süreleri (2) yılı doldurmuş bulunanlara,
emekli olup olmadıklarına bakılmaksızın (7500) gösterge rakamının memur
aylıklarına ait katsayı ile çarpımından bulunan miktarda her ay için tazminat
ödenir. Bu tazminat ölenlerin dul eşlerine; 18 yaşını, orta öğrenimde ise 20
yaşını, yüksek öğrenimde ise 25 yaşını geçmemek ve evlenmemiş olmak şartıyla
erkek çocuklarına, evlenmemiş kız çocuklarına eşit olarak paylaştırılmak
suretiyle ödenir.Ancak dul ve yetimlerine yapılan bu ödeme dul eşleri için %
75, çocukları için % 50 oranından fazla olamaz.
Bu tazminat, yönetim, denetim, danışma ve tasfiye kurulu üyeliği
dahil olmak üzere kamu kesiminde veya özel kesimde herne suretle olursa olsun
aylık veya ücret mukabili görev alanlara ve gerçek usulde gelir vergisi
mükellefi olmalarını gerektirecek şekilde ticari veya sınai faaliyette veya
serbest meslek faaliyetinde bulunanlara, bu durumları devam ettiği sürece
ödenmez. Bu tazminat damga vergisi hariç, herhangi bir vergi veya kesintiye
tabi tutulmaz.
Tazminattan yararlanırken, yararlanma şartlarını kaybedenler en
geç bir ay içinde durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirirler.
Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tazminat
ödenmesine son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara ödenen tazminat
kanuni faiziyle birlikte geri alınır.
Fonun nakit durumu gerekli ödemeleri karşılayamadığı takdirde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçesine bu husus için konulacak ödenekten
tediyede bulunulur."
5- "MADDE 6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek,
Yolluk ve Emekliliklerine Dair 26.10.1990 tarihli ve 3671 sayılı Kanunun geçici
1, 4 ve 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, bu maddelere göre
yapılmış işlemler geçerli olduğu gibi kazanılmış haklar da saklıdır."
6- "Geçici Madde 2- 2 nci maddede yer alan 6200 rakamı ile 5
inci maddede yer alan 7500 rakamı sırasıyla 1993 yılında 7100 ve 8300, 1994
yılında 8000 ve 9000, 1995 ve müteakip yıllarda 9000 ve 10000 olarak
uygulanır."
7- Geçici Madde 3- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği 28.10.1990
tarihinden önce görevleri sona ermiş olanlar için bu Kanunun 2 nci maddesinin 4
üncü fıkrasında sözkonusu edilen makam tazminatı ile, 5 inci maddesine göre
tespit edilen tazminatların ödenmesinde iki yıllık görev süresini doldurma
şartı aranmaz. Ancak bu hüküm görevleri cezaen sona ermiş olanlar hakkında
uygulanmaz."
8- "Geçici Madde 1- Bu kanunun T.C. Emekli Sandığından halen
aylık olmakta olan emekli, dul ve yetimlere uygulanmasında, bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce geçen süreler için herhangi bir ödeme yapılmaz."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
C- İlgili Anayasa Kuralı
İlgili Anayasa kuralı şöyledir:
"MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal
kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı
tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî
Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim
KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F.
TUNCEL'in katılmalarıyla 8.7.1994 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
"dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, Güven
DİNÇER'in karşıoyu, Haşim KILIÇ ile Mustafa BUMİN'in "2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesinde 4001 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle
yapılan değişiklik ve 4001 sayılı Yasa'nın geçici 2. maddesi karşısında dava
ehliyeti kalmadığıcihetle itiraz eden İdare Mahkemesi'nce davaya
bakılamayacağından itirazın bu nedenle reddi gerekeceği" yolundaki
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri Anayasa'ya
aykırılığı ileri sürülen yasa kuralları ile aykırılık savına dayanak yapılan
Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Davada Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 28. Maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi'ne
itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran Mahkeme'nin
bakmakta olduğu dâvada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, dâvanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya dâvayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu dâva, TBMM
üyeleri ile dışarıdan atanan Bakanlara ve bunların dul ve yetimlerine T.C.
Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nce yapılan ödemelerin durdurulması istemini
reddeden işlemin iptaline ilişkindir.
3855 sayılı Yasa'nın iptali istenilen 4., 5. ve 7. maddeleri ile;
3671 sayılı Yasa'nın 4., 5. ve geçici 2. ve 3. maddelerinde değişiklik
yapılmıştır.
3855 sayılı Yasa'nın 4. maddesi ile değiştirilen 3671 sayılı
Yasa'nın 4. maddesinde, Yasama organı üyeliği ile açıktan atandığı Bakanlık
görevi sona erenler ve bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin;
ölenlerin aylık alan dul ve yetimlerinin tedavi giderlerinin TBMM'nce
sağlanacağı; 5. Maddesiyle değişik 5. maddesinde de, TBMM'nde kurulacak bir
fondan "tazminat" adı altında ödeme yapılacağı; 7. maddesiyle
değiştirilen 3671 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesinde ise, bu Yasa'nın
yürürlüğe girdiği 28.10.1990 tarihinden önce görevleri sona erenlere bu
Yasa'nın 4. ve 5. maddelerindeki ödemelerin yapılabilmesi için iki yıllık görev
süresinin doldurulması koşulunun aranmayacağı öngörülmüştür.
Belirtilen Yasa kuralları uyarınca yapılacak ödemelerin T.C.
Emekli Sandığı'yla bir ilgisi yoktur. 3671 sayılı Yasa'nın 3855 sayılı Yasa'yla
değişik 4. ve 5. maddeleri ile geçici 3. maddesi, başvuran Mahkeme'nin baktığı
davada uygulayacağı kurallar olmadığından, bu maddelere yönelik itiraz
Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddedilmiştir. 3671 sayılı Yasa'nın 3855
sayılı Yasa'yla değiştirilen 2., 3. ve geçici 2. maddeleriyle 3855 sayılı
Yasa'nın 6. ve geçici 1. maddeleriesas yönünden incelenmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- 3671 sayılı Yasa'nın 3855 sayılı Yasa'yla değiştirilen
maddelerinin incelenmesi
a- 2. Maddenin İncelenmesi
aa- Birinci Fıkranın İlk Tümcesinin İncelenmesi
3855 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı
Yasa'nın 2. maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesinde, "Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri ile dışardan atanan bakanlar, seçildikleri veya
atandıkları, emekli olanlar ise istekte bulundukları tarihi izleyen aybaşındanitibaren
emeklilik keseneğine esas aylıklarına 6200 ek gösterge tutarı eklenmek
suretiyle T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler" denilmektedir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 3855 sayılı Yasa kurallarının
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı bulunduğunu ileri sürmüş fakat
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına aykırılığı savında bulunmamıştır.
Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluna başvuran Mahkeme'nin istemiyle
bağlı olmak zorunda ise de başka gerekçelerle de karara verilebileceğinden
itiraz konusu kural Anayasa'nın 153. Maddesinin son fıkrası yönünden de
inceleme yapılmıştır.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, Yasama Organı,
yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak; bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa
çıkarmamak; Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Başta Yasama Organı olmak üzere tüm organlar
kararların yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de
bağlıdır. Kararlar gerekçeleriyle, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini
içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle,
Yasama Organı düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin
kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak
zorundadır. İptal edilen yasalarla sözcükleri ayrı da olsa aynı doğrultu,
içerik ya da nitelikte yeni yasa çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesine aykırı
olur.
Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. Maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için, iptal edilen önceki kural ile "aynı" ya da
"benzer nitelikte" olması gerekir. Bunların saptanabilmesi için
öncelikle, amaç, anlam ve kapsam yönlerinden aralarında "özdeşlik"
olup olmadığı incelenmelidir.
TBMM üyeleri ile dışarıdan atanan Bakanlara, T.C. Emekli
Sandığı'nın öbür iştirakçilerine göre farklı düzenlemeler getiren 25.2.1966
günlü, 751 sayılı; 8.7.1971 günlü, 1425 sayılı; 25.12.1979 günlü, 2254 sayılı;
7.5.1986 günlü, 3284 sayılı; 21.4.1988 günlü, 3430 sayılı; 26.10.1990 günlü,
3671 sayılı yasaların kimi kuralları Anayasa'nın "Eşitlik" ilkesine aykırı
bulunarak Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir.
İtiraz konusu kural, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen önceki
kuralların aynıdır.
Nitekim, aynı kuralı içeren 3671 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin
birinci fıkrasının ilk tümcesi 2.2.1993, E 1992/38, K 1993/5 sayılı kararla
Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığı nedeniyle iptal edilmiştir.
Bu nedenle tümcenin iptali gerekir. Haşim KILIÇ ile Lütfi F.
TUNCEL bu görüşe katılmamışlardır.
bb- Birinci Fıkranın İkinci Tümcesinin İncelenmesi
Tümcede,TBMM üyeleriyle dışardan atanan Bakanlardan emekli
olanların yeniden iştirakçi oldukları sürece sosyal güvenlik kurumlarından
aldıkları aylıklarının kesileceği öngörülmüştür.
Emekli aylığı almakta iken TBMM üyesi seçilen ya da dışardan bakan
olarak atananların, yeniden Emekli Sandığı iştirakçisi olmaları halinde, üyesi
oldukları önceki sosyal güvenlik kuruluşundan aldıkları emekli aylıklarının
kesileceğine ilişkin kural, Emekli Sandığı'nın diğer iştirakçilerine uygulanan
kuralın aynıdır. T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilenler emekli keseneği
ödeyeceklerinden, bu süre içinde ayrıca herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan
emekli aylığı almaları olanaksızdır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2.
maddesindeki hukuk devleti ve 10. maddesindeki eşitlik ilkesiyle çelişen bir
yanı bulunmadığndan itirazı reddi gerekir.
cc- İkinci ve Üçüncü Fıkraların İncelenmesi
Maddenin ikinci fıkrasıyla, TBMM üyeleri ve dışardan atanan
Bakanlarla bu görevleri sona erenlerin emekli aylıklarının hangi sosyal
güvenlik kuruluşundan emekli olursa olsunlar T.C. Emekli Sandığı'nca aylık
bağlanacağı öngörülmüştür. Bu düzenlemeyle TBMM üyeleri ile dışardan atanan
Bakanlara Emekli Sandığı'nın diğer iştirakçilerine tanınmayan ayrıcalık
getirilmekte, hangi sosyal güvenlik kurumundan emekli olursa olsunlar emekli
aylıklarının T.C. Emekli Sandığı'nca ödenmesi sağlanmaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla da, T.C. Emekli Sandığı dışındaki
sosyal güvenlik kurumlarından emekli olmaları gerekenlere sandıkça bağlanacak
emekli aylığı, aynı hizmet süresine sahip emsali yasama organı üyelerine T.C.
Emekli Sandığı'nca bağlanan emekli aylığı tutarına yükseltilmekte; TBMM üyeleri
için saptanan makam tazminatı da hesaplamaya dahil edilmektedir. Ayrıca, diğer
sosyal güvenlik kurumlarının ödemesi gereken aylık, ilgili kurumlardan, aradaki
fark da sandıkça Hazine'den tahsil edilmektedir.
Anayasa'nın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2.
maddesinde, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk devletidir" kuralına yer verilmiştir. Hukuk devleti
niteliği, tüm Devlet etkinliklerinin hukuk kurallarına uygun olmasını gerekli
kılar. Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu,
adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan
ve bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan bir devlettir. Hukuk Devleti
ilkesi, Devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip
olmasını, yasakoyucunun da kendisini her zaman Anayasa ve hukukun temel
kuralları ile bağlı saymasını gerektirir.
Öte yandan, "Kanun önünde eşitlik" başlıklı, Anayasa'nın
10. maddesinde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir" denilmektedir. Anayasa'nın bu ilkesi ile, aynı hukuksal durumda
olan kişilerin aynı kurallara bağlı tutulacağı, değişik hukuksal durumda
olanların ise değişik
kurallara bağlı tutulmasının bir aykırılık oluşturmayacağı kabul
edilmiştir.
Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
olacağı anlamına gelmez. Yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu
nedenlerle eşitsizliğe yol açılması Anayasa katında geçerli görülemez. Bu
mutlak yasak, birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve
ayrıcalıklı kişi
ve toplumların yaratılmasını engellemektedir. Kimi yurttaşların
haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine
aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da
topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir.
Özelliklere, ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler, ayrı düzenlemeyi
aykırı değil, geçerli kılar. Aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık
oluşturur. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik, eylemli değil, hukuksal eşitliktir.
Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı
tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla,
kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan
kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz. Durumlardaki değişikliğin doğurduğu
zorunluluklar, kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla
farklı uygulamalar getirilmesi, Anayasa'nın eşitlik ilkesinin çiğnendiğini
göstermez.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa'nın 8. maddesinde, çeşitli sosyal
güvenlik kuruluşlarında geçen hizmetlerin birleştirilmesi durumunda, emekli aylığının
hangi koşullarda, hangi kurumca bağlanacağı ve ödeme yapılacağı belirlenmiştir.
Maddeye göre, son yedi yıllık fiilî hizmet süresi içinde hizmet süresi fiilen
fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması durumunda ise, bağlı olunan
son sosyal güvenlik kurumunca kendi mevzuatına göre emekli aylığı
bağlanabilmektedir.
Öbür çalışanlarda durumun böyle olmasına karşılık, yasama organı
üyeleri ile dışarıdan atanan Bakanlar ve bunlardan görev süresi sona erenler
için itiraz konusu kuralla haklı bir neden olmaksızın ayrıcalıklı bir durum
yaratılmıştır.
Her nekadar Anayasa'nın 86. maddesinin ikinci fıkrası ve 112.
maddesinin son fıkrası uyarınca, yasama organı üyeleri ile dışardan atanan
Bakanlara görevde bulundukları sırada, ödenek ve yolluklarının yanında emekli
aylıklarının da ödenmesine olanak tanımakta isede, görevden ayrılanların da
kamu kurum veya kuruluşunda çalışmaları durumunda, emekli aylıklarının
ödenmesine devam edileceğine ilişkin başkaca herhangi bir anayasal düzenleme
yoktur.
Öte yandan, her ne kadar anılan maddenin üçüncü fıkrasında, T.C.
Emekli Sandığı'nca bağlanacak aylık tutarının hesabında aynı hizmet süresine
sahip emsali yasama organı üyelerine Sandık'ça bağlanacak emekli aylığının esas
alınacağı (makam tazminatı da dahil edilerek) belirtilmekte ise de; T.C. Emekli
Sandığı'na bağlı yasama organı iştirakçileri için 2. maddesinin ilk fıkrası ile
"6200" ek gösterge tutarı bakımından getirilen ayrıcalıklı hüküm
üçüncü fıkra uyarınca emeklilik işlemine bağlı olanlar için de geçerli olmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan
bakanlar için, haklı bir neden olmaksızın diğer tüm iştirakçilerden farklı ve
avantajlı düzenleme getiren itiraz konusu yasa kuralları Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı görülmüştür, iptalleri gerekir.
Haşim KILIÇ ile Lütfi F. TUNCEL ikinci fıkranın birinci tümcesi
ile üçüncü fıkrasının iptali yolundaki görüşe katılmamışlardır.
dd- Dördüncü ve Beşinci Fıkraların İncelenmesi
Maddenin dördüncü fıkrasında, makam tazminatının ödenmesine ve
kesilmesine ilişkin özel hükümler ile bu Yasa'nın 5. Maddesi uyarınca ödenecek
tazminata ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrasında da,
yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlar için bu görevlerde
geçirdikleri her hizmet yılı için Emekli Sandığı Yasası'nın 32. maddesiuyarınca
üç aylık fiili hizmet zammı verilmesi ve bu hükmün 5434 sayılı Yasa'nın
yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak uygulanması öngörülmüştür.
Makam tazminatına ilişkin hükümlere 657 sayılı Devlet Memurları
Yasası'nın ek 26. ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Yasası'nın ek
18. maddelerinde yer verilmiştir. Her iki yasada yer alan hükümlere göre,
tazminatın hesabında göstergeler aylık katsayısı ile çarpılmakta ve ödemelerde
aylıklara ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Ayrıca, tazminattan sadece damga
vergisi kesilmekte, Yasa'da belirtilen ünvan, rütbe ve görevlerde iki yıl
çalıştıktan sonra emekli olanlara bu tazminatın tamamı yaşamları süresince her
ay T.C. Emekli Sandığı'nca ödenmektedir.
Makam tazminatının ödenmesine ve kesilmesine ilişkin özel
hükümlerle Yasa'nın 5. maddesine göre ödenecek tazminata ilişkin hükümler,
yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan Bakanlara diğer iştirakçilere göre
farklı bir uygulama getirmediğinden, bu kuralın Anayasa'ya aykırı yönü
bulunmamaktadır. Dördüncü fıkraya yönelik itirazın reddi gerekir.
Güven DİNÇER bu görüşe katılmamıştır.
T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 32. maddesinde fiilî hizmet
zammından yararlanacak olanlar sayılmıştır. Fiilî hizmet zammı, ağır, yıpratıcı
ve tehlikeli hizmetlerde çalışanların, bu ağır çalışma koşulları nedeniyle
bedenen ve fikren uğrayacakları kayba karşılık her hizmet yılına katılan
"itibarî" bir süredir. Fiilî
hizmet zammında gerçekte var olmayan ancak çalışma koşullarının
iştirakçi üzerinde yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle varsayılan bir
iştirakçilik süresi söz konusudur.
Yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan Bakanlara fiilî hizmet
zammı verilmesi yasakoyucunun takdir alanı içinde olup beşinci fıkranın
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı bir yanı görülmemiştir. Bu konudaki
itirazın reddi gerekir.
Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER ile Sacit ADALI, bu görüşe
katılmamışlardır.
b- 3. Maddenin İncelenmesi
Maddede "Yasama Organı Üyeleri ile dışardan atanan Bakanların
veya daha önce bu görevlerde bulunmuş olanların istekleri üzerine emekli
aylıklarının bağlanmasında, emekli aylığını bağlayacak ilgili Sosyal Güvenlik
Kurumunun mevzuatında yer alan genel hükümler uygulanır" denilmektedir.
Bu kuralla, Yasa kapsamındakilerden çeşitli sosyal güvenlik
kurumlarına bağlı olarak hizmet süreleri bulunanlar, 2829 sayılı sosyal
güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında
yasa uyarınca, hangi kurumdan emekli edilmeleri gerekiyorsa o kuruma tabi
olarak emekliliğe hak kazanacaklar ve o kurumcaemekli edileceklerdir.
İptali istenilen kural, yürürlükte bulunan ve tüm iştirakçileri
kapsayan sosyal güvenlik kurumları mevzuatındaki hükümlerin tekrarı mahiyetinde
olup, Yasama Organı Üyeleri ile dışardan atanan Bakanlar bir ayrıcalık
getirmediğinden Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
2- 3671 Sayılı Yasa'nın Geçici 2. Maddesinin Yasa'nın 2. Maddesi
Yönünden İncelenmesi
3671 sayılı Yasa'nın geçici 2. maddesinde, bu Yasa'nın 2.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "6200" ek gösterge rakamının
yıllara göre yükseltilmesi hükme bağlanmıştır.
Yasa'nın 2. maddesinin ilk fıkrası için ilgili bölümde açıklanan
iptal gerekçeleri bu maddeye yapılan gönderme bakımından geçici 2. madde için
de aynen geçerlidir. Bu gerekçelerle geçici 2. maddenin Yasa'nın 2. maddesi
yönünden iptali gerekir.
3- 6. Maddenin İncelenmesi
a- İlk Tümcenin İncelenmesi
İtiraz konusu maddenin ilk tümcesinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine İlişkin 26.10.1990 günlü,
3671 sayılı Yasa'nın geçici 1., 4. ve 5. maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı
belirtilmektedir.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
İtirazın reddi gerekir.
b- İkinci Tümcenin İncelenmesi
Maddenin ikinci tümcesinde, 3671 sayılı Yasa'nın geçici 1., geçici
4. ve geçici 5. maddelerine göre yapılmış işlemlerin ve geçerli olan kazanılmış
hakların saklı tutulması öngörülmüştür.
Tümce ile yollamada bulunulan 3671 sayılı Yasa'nın geçici 1.
maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararları ile iptal edilmiş bulunan 3284 ve 3430
sayılı Yasalara göre T.C. Emekli Sandığı'nca aylık bağlananlarla aylıkları
yükseltilmiş olanlardan idarî yargı kararı gereğince aylıklarının ödenmesi
durdurulanlar ve ödenen aylık miktarları indirilmiş olanlara, söz konusu idarî
yargı kararlarının uygulanması tarihine kadar yapılmış olan ödemeler için
sandıkça ayrıca borç çıkartma işlemi yapılmayacağı, bunlardan sandık
iştirakçisi iken borçlanma gününde yürürlükte bulunan yasaların ilgili
kurallarına göre, işyerinden ya da bağlı bulundukları meslek kuruluşlarından
veya vergi daireleri ile diğer resmî mercilerden aldıkları belgeler üzerine
borçlanma işlemleri yapılmış ve tahakkuk eden borçları ödenmiş olanların bu borçlanmaları
veuyarlanmalarının (intibaklarının) geçerli olacağı belirtilmektedir.
3284 ve 3430 sayılı Yasaların kimi kurallarının iptal edilmelerine
karşın T.C. Emekli Sandığı'nca ödemelere devam edilmesine ilişkin işlem,
Anayasa Mahkemesi'nce alınan iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı
günlerden sonra bu yasalarla sağlanan haklardan yararlanmanın sürdürülemeyeceği
gerekçesiyle Ankara 3. İdare Mahkemesi'nce iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının yayımlandığı günden önceki
ödemeler hak sahiplerinin üzerinde kalmış, bu günle İdare Mahkemesi kararının
uygulandığı gün arasında yapılan ödemeler için kişiler T.C. Emekli Sandığı'na
borçlandırılmıştır.
3284 ve 3430 sayılı Yasalara ilişkin Anayasa Mahkemesi iptal
kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı günden sonra ödeme yapılmaması
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrası gereğidir. Nitekim, Ankara 3. İdare
Mahkemesi'nce verilen iptal kararı sonucu Emekli Sandığı'nca ödemeler
durdurulmuş ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının yürürlüğe girdiği gündensonra
ilgililere yapılan ödemelerin geri alınmasına karar verilmiştir.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince yasama organı,
yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak yükümlülüğündedir.
İtiraz konusu kuralla, Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal kararı
sonuçsuz bırakıldığından, Anayasa'nın 153. Maddesine aykırılığı nedeniyle
iptali gerekir.
4- 3855 sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesinin İncelenmesi :
Yasa'nın geçici 1. maddesinde, bu Yasa'nın T.C. Emekli
Sandığı'ndan halen aylık almakta olan emekli, dul ve yetimlere uygulanmasında,
bu Yasa'nın yürürlük tarihinden önce geçen süreler için herhangi bir ödeme
yapılamayacağı belirtilmektedir.
3855 sayılı Yasa ile 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın Ek
68. maddesi değiştirilerek makam ve yüksek hakimlik tazminatlarının ödenmesinde
yeni usuller getirilmiştir. Öte yandan itiraza konu Yasa'nın 7. maddesi ile
değiştirilen geçici 3. maddede de, 2. madde uyarınca ödenecek makam tazminatı
ile 5. madde uyarınca ödenecek tazminat için iki yıllık görev koşulu
kaldırılmıştır.
Yukarıda sözü edilen değişikliklerle getirilen ödemelerin geçmişe
dönük biçimde geçerli olmamasını sağlayan 3855 sayılı Yasa'nın geçici 1.
maddesinde Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmadığından iptal isteminin reddi
gerekir.
C- İptal Sonucunda Yasa'nın Diğer Hükümlerinin Uygulanma Olanağını
Yitirip Yitirmediği Sorunu
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak başvuru,
kanunun, kanun hükümde kararnamenin veya İçtüzüğün sadece belirli madde veya
hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bazı hükümlerinin veya
tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartıyla kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya
İçtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar
verebilir." denilmiştir.
3855 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı
Yasa'nın 2. maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesi, yasama organı üyeleri ve
dışarıdan atanan bakanların T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmelerini ve bu
ilgilendirmenin esaslarını düzenlemesi bakımından temel hüküm niteliğindedir.
Maddenin diğer bölümlerinin uygulanabilirliğibu hükümle birlikte olanaklıdır.
Bu nedenlerle, 2. maddenin birinci fıkrasının ilk tümcesinin iptali
sonucu, aynı fıkranın ikinci tümcesi ile dördüncü fıkrasının uygulanma olanağı
kalmadığından bu kuralların da 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
iptaline karar verilmelidir.
VI- SONUÇ
3.12.1992 günlü, 3855 sayılı "5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanununun 68 inci Maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek,
Yolluk ve Emekliliklerine Dair 26.10.1990 Tarih ve 3671 Sayılı Kanunun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun"un;
A- 4., 5. ve 7. maddeleriyle değişik 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı
Yasa'nın 4., 5. ve Geçici 3. maddelerinin, başvuran mahkemenin bakmakta olduğu
davada uygulayacağı kural olmadığından Anayasa'nın 152. maddesinin ikinci
fıkrası ile 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesi gereğince bu maddelere yönelik
itirazın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 2. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin,
a- Birinci fıkrasının,
aa- Birinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Haşim KILIÇ ile Lütfi F. TUNCEL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
bb- İkinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- İkinci fıkrasının,
aa- Birinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Haşim KILIÇ ile Lütfi F. TUNCEL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
bb- İkinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
c- Üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim
KILIÇ ile Lütfi F. TUNCEL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
d- Dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Güven DİNÇER'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
e- Beşinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
C- 3. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı Yasa'nın 3. madesinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- 6. maddesinin,
a- Birinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b- İkinci tümcesinin 3671 sayılı Yasa'nın Geçici 4. Ve Geçici 5.
maddeleri yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E- 7. maddesiyle değiştirilen 3671 sayılı Yasa'nın Geçici 2.
maddesinin,
a- Söz konusu Yasa'nın 2. maddesi yönünden Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile Lütfi F. TUNCEL'in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b- 5. maddesi yönünden ise başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davaya
uygulayacağı kural olmadığından Anayasa'nın 152. maddesinin ikinci fıkrası ile
2949 sayılı Yasa'nın 28. Maddesi gereğince bu maddeye yönelik itirazın
mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F- Geçici 1. maddesinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
G- 2. maddesiyle değişik 3671 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci tümcesiyle dördüncü fıkrasının iptal kararı nedeniyle
uygulama olanağı kalmadığından 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesi uyarınca
İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
28.12.1994 gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N.SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Esas Sayısı : 1994/59
Karar Sayısı : 1994/83
Milletvekillerine "yıpranma zammı" ödemesinin hukuksal
bir dayanağı ve haklı bir yanı yoktur. Gerçeği yansıtması ve amaçlaması gereken
düzenlemelerin görev, sıfat ya da başka nedenle yan tutularak
gerçekleştirilmesi hukukun doğasıyla bağdaşmaz. Anayasal gerekleri gözardı eden
yasal düzenlemeler toplumun değişik karşıtlıklarına neden olur. Kurallar
bağlamında yerini biçimsel yönden bulsa bile duygu ve düşünce bağlamında
benimsenmezse saygınlığı doyurucu olamaz. Milletvekilliği saygın bir görevdir.
Demokratik anayasal düzende yasama organının temel kurum olması,
çalışmaları gibi ulusal istenç belirlemesiyle oraya seçilenlerinde ilgiyle
izlenmesi olgusunu getirir. Bu nedenle her yönden örnek olacak durum ve tutumda
olmaları gerekir. Bunun başında da kendilerini kayırıcı düzenlemeler konusunda
çok duyarlı davranmaları beklenir. Yasama organının çalışma düzeni,
milletvekillerinin devam durumu açıklıkla bilinmektedir. Bütçe Yasalarıyla kimi
önemli yasalar dışında ağır çalışma düzeni bulunduğunu kimse savunamaz. Çalışma
günleri, çalışma saatleri ve biçimi yıpranma zammını gerekli kılacak biçimde
değildir. Anayasa'da yıpranma zammı ödenmesine engel bir kural olmadığı
tartışması yararsızdır. Anayasalar her konuyu açık ve ayrıntılı biçimde ele
alamaz. Hukuk yasalarının üstünde insanlık yasaları vardır. Güç koşullarda
çalışan bir çok görevli için düşünülmeyen kolaylıkların ve yardımların salt
ödemeleri artırmak için yıpranma zammı adı altında milletvekillerine ödenmesi
benimsenemez. Hukukun yazılı olmayan kuralları gibi bu konu da yazılı kurala
dayandırılamaz. Yasamaorganı verilmesi gereken bir şeyi vermemeyi öngörebilir,
düzenlemeyi buna göre yapabilir ama verilmemesi gereken bir şeyi takdir yetkisi
içinde olduğundan söz ederek verirse hukuksal çerçeveye sığdırmak güç olur.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın32. maddesinde ortamı ve koşulları
sınırlanarak öngörülen yıpranma zammını milletvekilleri için gündeme getirmek
yasal ölçüleri ve gerekleri zorlamaktan ötede önemseyerek aşmak niteliğindedir.
Bu durumun milletvekilliğinin saygınlığını gölgeleyeceği, onları da rahatsız
edeceği kanısındayım. Son yıllarda çalışma koşullarında iyileştirme olmuş,
aylık ve ödeneklerinde öbür kesimlere oranlara büyük artışlar sağlanmıştır.
Yüksek yargı organlarında bulunmayan ve onlar için düşü ülmeyen danışmanlar ve
devlet olanaklarından yararlanma gibi durumlar, ulusal görevi beklenilen,
özlenen düzeyde yerine getirmek için kendilerine tanınan önemli kolaylıklardır.
Ayrıcalığın ya da ayrıcalığın haklı nedeni bulunmadıkça düzenlemenin geçerliği
sürekli tartışılır. Milletvekilleriyle ilgili konuların sürekli tartışma konusu
olması doğru değildir. Yürütmeye ve yargıyı çok gerilerde bırakan oluşumlar
yıpranma zammını gereksiz kıldığı gibi görevin niteliği de buna olanak
vermemektedir. Yasama organı takdir yetkisini kendi üyeleri içinistediği gibi
kullanamaz. Anayasa yargısı bu çizgiyi iyi belirlemek zorundadır.
Yekta Güngör
ÖZDEN
Başkan
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1994/59
Karar Sayısı : 1994/83
I- 2. maddenin dördüncü fıkrası yönünden :
Dava konusu 2. maddenin dördüncü fıkrasının milletvekillerine
verilecek makam tazminatının ödenmesine ve kesilmesine dair olan kuralı,
Anayasa'ya aykırılık yönünden reddedilmiş ancak, makam tazminatını düzenleyen 5.
maddenin birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptali üzerine 2949
sayılı Yasa'nın 29. maddesi uyarınca "hükmün uygulanma olanağı
kalmaması" gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Belirli bir konu hakkındaki Anayasa'ya aykırılık savları ve bu
savların yönelik olduğu kuralları inceleyenler, olayı bir bütün olarak ele
almak ve istemleri Anayasa'ya uygunluk yönünden bütün olarak karara bağlamak
zorundadırlar. Zira, Anayasa'ya aykırılık savının bir bölümünün esastan ve
diğer bölümünün ise 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesine göre incelenmesi mümkün
değildir. Usül yasamızın29. maddesi, Anayasa Mahkemesi'ne verilmiş fevkalade
bir yetki olup incelemeyi dava edilmemiş kurallara sirayet ettirmeye ve iptale
imkan tanır. 29. maddenin amacı, bir hukuk müessesesinin esasını düzenleyen
kural ile bu müessesenin ayrıntılarını düzenleyenkuralın ayrı ayrı incelenmesi
yolunu açmak değil, dava edilmeyen ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı nedeni
ile artık varlığı gereksiz kalan kuralları pozitif hukuktan ayıklamak içindir.
Bu yönden fıkranın Anayasa'ya aykırılık nedeni ile iptal edilmesi
gerekir. Bu nedenle fıkranın Anayasa'ya aykırılık nedeni ile değilde 2949
sayılı Yasa'nın 29. maddesine göre iptaline karşıyım.
II- 2. maddenin beşinci fıkrası yönünden :
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun 32. Maddesi bazı kamu
görevlilerine hizmetleri gereği maruz kaldıkları özel yıpranma sebebiyle fiili
hizmet zammı verilmesini öngörmektedir.
Emekli Sandığı ile ilgili maddenin tetkikinden açıkça görüleceği
üzere fiili hizmet zammı alacak hizmetlerin tamamı milli savunma, güvenlik,
tarımsal mücadele, demiryolları gibi fiziksel yıpranmaya neden olan
hizmetlerdir.
Milletvekillerinin hizmetleri bu tarz bir yıpranma sebebi
oluşturmadığından kendilerine verilecek fiili hizmet zammı açıkça imtiyazdır.
Bu nedenle de Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık nedeniyle iptali gerekir.
Güven DİNÇER
Başkanvekili
|
MUHALEFET
GEREKÇESİ
Esas Sayısı : 1994/59
Karar Sayısı : 1994/83
Karar Günü : 28.12.1994
5434 sayılı Yasa'nın 32. maddesinde bahsi geçen fiili hizmet
zammından yararlanacak olanlar, gerçekten, bütün çalışma süresince ağır,
yıpratıcı ve tehlikeli hizmetlerde çalışanlardır. İş güvenliği literatüründe bu
tip işler zaman-mekân-çevre uyumsuzluğu ve beden rahatsızlığı bakımından
objektif kriterlere göre belirlenmiştir. Yasama organı üyeliğibütün çalışma
süresi boyunca yürütülen ağır, yıpratıcı ve tehlikeli bir hizmet değildir.
Bilakis, çoğu zaman itibarlı, rahat, mânen tatmin edici bir iştir. İki hizmet
arasında nimet-külfet orantısı benzerliği yoktur. Dolayısiyle, farklı şartlarda
çalışanların aynı hukukî kurallara tâbi tutulması (fiilî hizmet zammından
yararlandırılması), "eşitlik ilkesi"ne uyan bir anlayış olmayıp, bu
konuda yasakoyucunun takdir hakkından bahsetmek de hayli zorlayıcı bir
düşüncedir.
Bu yüzden, çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.